Özet
Hitit Devleti'nin kuzey sinirlarinda yasayan Kaskalar hakkinda yeterince bilgi yoktur. Hititçe çivi yazili metinlerden elde edilen bilgilere göre bu halklar yerlesik yasama henüz geçememis, yagmaci ve barbar kabilelerdir. Ancak bu bilgilerin dogrulugu yeterince incelenmemistir. Bu çalisma içerisinde, Hitit kaynaklarindan alinan bilgiler yine ayni kaynaklardan alinan aksi bilgilerle kiyaslanarak konu ile ilgili bazi tespitler yapilmaya çalisilmistir. Neticede bu halkin en azindan bir kisminin yerlesik yasam kosullarini benimsemis, üretim yapan bir cemiyet oldugu anlasilmistir. Bu nedenle Kaskalar da Anadolu'daki diger toplumlar kadar dönemin sartlari içerisinde uygarliktan nasiplenmis bir halk olarak degerlendirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Kaskalar, Hitit Devleti, Kuzey Anadolu, Çivi yazili metinler, M.Ö. II. binyil
Abstract
There is not enough informations about Kaskas living in the North of the Hittite State. According to the information obtained from the Hittite cuneiform texts, these people are nomadic, grabber and barbaric tribes. However, the accuracy of this information has not been investigated enough. In this study, informations that collected from the Hittite sources are compared with the adverse informations that collected from the same sources and tried to make some determinations about the subject. As a result, understood that at least portion of these people are community that have settled life and producing. For this reason, should be evaluated that Kashkans are as a people, civilized the period up to other communities in Anatolia.
Key Words: Kaskas, Hittite State, North Anatolia, Cuneiform texts, B.C. II millenium
Giris
M.Ö. II. binyil Anadolu'sunda varliklarini hissettiren en önemli halk hiç süphesiz Hititler'dir. Anadolu'ya merkezi devlet gelenegini kazandirmis olan bu halk sadece siyasi degil ayni zamanda kültürel açidan da yasadigi topraklara deger katmistir. Yazi, bu degerler içerisinde elbette ki en kiymetli olanidir. Anadolu'da çivi yazisinin kullanimini yayginlastiran Hititler, bu sayede sadece kendileri hakkinda degil ayni cografyayi paylasmis oldugu diger halklar hakkinda da önemli ve hatta yegâne bilgileri vermektedir. Söz konusu binyil içerisinde Anadolu'da yasayan ancak yaziyi kullanmadigi düsünülen Kaskalar da, Hitit kaynaklari sayesinde bilgi sahibi olunan önemli bir halk olarak karsimiza çikmaktadir. Hititçe çivi yazili kaynaklara asina olan herkes bilir ki bu kaynaklarda Kaskalar bagimsiz boylar veya gevsek bir konfederatif yapilanma1 halinde yasayan göçebe, dini duygulara dahi saygisi olmayan,2 yagma düskünü bir halk olarak tasvir edilmistir. Genel itibariyle verilen bu bilgilere itimat edilmis ve uzun yillar boyunca pek çok kisi tarafindan kullanmistir. Çalismamiz içerisinde Hititçe kaynaklarda Kaskalar hakkinda verilen bu bilgilere bakilacak ve elestirel bir gözle incelenecektir. Hatta Kaska toplumlarinin davranislarinin altinda yatan temel sebeplerin neler olabilecegi ele alinarak, gerekçelerin masumiyeti sorgulanacaktir.
Hitit Devleti'nin "Varligini" Tehdit Eden Bir Unsur Olarak Kaskalar
Hitit Devleti, Anadolu yarimadasinda neredeyse tüm komsulari ile sorun yasamistir. Bu nedenle devletin sinirlarinin sürekli olarak degistigi görülmektedir. Ancak bu komsular içerisinde onlara en çok sorun yasatani hiç süphesi Kaskalar'dir.3 Yeri geldiginde Misir gibi büyük bir güce dahi karsi koyabilen Hititler'in neredeyse tüm tarihleri boyunca Kaskalar ile bitmek bilmez bir mücadele içerisine girmis olmalari ilginç karsilanabilir. Bu nedenle Kaskalar ile ilgili ele alinacak olan sorulardan birisi, onlarin neden sürekli olarak sorun yaratan bir halk olarak görüldükleri ve neden hiçbir zaman kontrol altinda tutulamadiklaridir.
Kaskalar'in Hitit Devleti için diger komsularina kiyasla daha büyük bir sorun olmasinin nedenleri, bu halkin yasamis oldugu cografya ile iliskilendirilebilir. Konu ile ilgili en önemli çalismalardan birisini yapmis olan von Schuler'e itimat edilirse, Kaskalar birbirinden bagimsiz boylar halinde Çorum/ Mecitözü ve Amasya yakinlarinda yasamaktaydilar.4 Yani bu bölge Hattusa, Arinna ve Sapinuva gibi önemli Hitit kentlerinin hemen yani basinda yer almaktadir. Neredeyse ayni cografik alan üzerinde yasayan bu iki toplumunun sinirlarinin birbirinden bariz bir sekilde ayrilmis olabilecegini ileriye sürenler olduysa da her iki toplum arasindaki siniri birbirinden ayiran herhangi bir anit veya isaret bulunamamistir.5 Bu nedenle bir sinir çizgisinden bahsetmek oldukça güç ve hassas bir konudur.6 Oldukça yakin yasam alanlarina sahip iki toplum arasinda yasanacak bir çatisma, dogrudan Hitit Devleti'nin merkezini etkiliyor ve Hitit Devleti'nin Anadolu'daki otoritesini sarsacak bir duruma dönüsebiliyordu.
Artik gayet iyi bilinmektedir ki Kaskalar, Hitit Devlet'i ile olan cografik yakinliklarindan faydalanarak baskent Hattusa'ya dahi saldirmislardir. Çogunlukla devletin içerisinde bulundugu sorunlardan veya askeri seferlerde ordunun mesguliyetinden istifade eden bu halkin, Hitit baskentini tehdit ettikleri yönünde en eski bilgi I. Hantili dönemine (M.Ö. 1590-1560) tarihlendirilir. Hantili'nin ilgili vesikasinda Hattusa kentinin surlarla tahkim edildigi ifade edilmektedir.7 Hantili metninde, Hattusa'nin çevresinin hangi sebepten dolayi surlarla çevrildigini belirtmemistir. Ne var ki, Imparatorluk Dönemi krallarindan IV. Tuthalya, Hantili'nin bu hareketinin gerekçesinin, kuzeyden gelen Kaska tehlikesinden kaynaklandigini açiklamaktadir.8 Bu nedenle, o ana kadar Hattusa'da ihtiyaç duyulmayan surlarin, kentin Kaskalara karsi savunma zafiyetini ortadan kaldirmak için insa edildigi anlasilmaktadir. Benzer bir durum Hitit Devleti'nin kuzeyinde yer alan Nerik kenti için de geçerlidir. Hititlerin bas tanrisi olan Firtina Tanrisi'nin kült kenti olan Nerik'in, yine Hantili döneminde Kaskalar'in eline geçtigi9 ve kentin üç yüz yillik bir Kaska egemenliginin ardindan M.Ö. XIII. yüzyilda, III. Hattusili döneminde tekrar Hitit egemenligine girdigi görülmektedir.10 Kaskalarin tahribati sadece baskent ve kült kenti Nerik ile sinirli degildir. Hititlerin geleneksel yerlesim alanlarinin bulundugu Marasantiya (Kizilirmak) Nehri'nin kuzeyinden baslayarak bölgenin daha güneyinde oldugu düsünülen Nenassa kentine kadar Hatti Ülkesi'nin büyük kisminin Kaska saldirilarina maruz kaldigi anlasilmaktadir.11
Genel bir degerlendirme ile, hangi tarihte olursa olsun, bu halkin sürekli olarak güney sinirlarina, yani Hatti Ülkesi'nin kalbine dogru bir hareketlenme içerisinde olduklari söylenebilir. Bu durum Hitit Devleti için ciddi manada sürekli bir tehdit unsuru olarak algilaniyordu.12 Anlasilan o ki, Kaskalarin bu hareketlenmeleri Hitit Devleti'nin sadece sinirlarini degil idari ve sosyal merkezlerini de dogrudan etkileyebilmesi nedeniyle Arzawa, Kizzuwatna, Mitanni, Azzi Hayasa ve hatta Misir ile olan çatismalara pek benzemiyor ve çok daha yipratici olabiliyordu. Kaska saldirilarinin Hititler açisindan diger sinir çatismalarina göre daha fazla önem arz etmesinin ve krallar üzerinde baski ve tedirginlik yaratmasinin ana nedeni muhtemelen bu durumdur.
Kaska-Hitit sinirina yönelik bu özel durum nedeniyle zaman zaman Hititlerin elinden çikabilen Hakpis13 veya Istahara14 gibi Kaska sinirina yakin Hitit Devleti'nin kontrolündeki kentlerin askeri yönleri çok ilerletilmis ve sinir güvenliginden sorumlu kisilerin çalistirildigi15 saglam birer müstahkem mevki haline getirilmis oldugu Hititçe çivi yazili metinlerde ifade edilmektedir. Ayrica metinlerden16 anlasilana göre Kaska-Hitit sinirinda veya sinir yakinlarinda bulunan kentlere yönelik yeniden iskâna/nüfuslandirmaya yönelik politikalar da oldugu anlasilmaktadir.17 Bu durum, söz konusu sinir kentlerinde Hitit Devleti'ne sadik bir tebaa olusturarak bölgeyi kontrol altina almak amaciyla yapiliyordu.
Hititler açisindan Kaskalar'in kontrol altinda tutulmasi, Hitit Devleti var oldugu sürece bir zorunluluk olarak görülmüstür. Bu nedenle Hitit Devleti'nin ilk zamanlarindan itibaren bilhassa Yeni Krallik döneminde neredeyse tüm krallar Kaska kabileleri ile mücadele halinde olmuslardir.18 Bu mücadelenin Hititlere büyük zaman ve gelir kaybina neden oldugu ise bir hakikattir. Kaska sorunu Hititler için iki devlet veya toplum arasindaki iliski gibi degil, ayni toplum içerisindeki huzurun saglanmasi seklinde algilanmistir. Çünkü Kaskali ve Hititli insanlar, ayni topraklarda ve hatta ayni veya birbirine çok yakin kentlerde yasiyorlardi ve hatta hayvanlarini ayni çayirlarda beslemislerdir. Antlasma metinlerinden iki toplumun sigirlarinin zaman zaman karismis oldugu ögrenilmekte ve bu soruna çözüm bulunmaya çalisildigi görülmektedir.19 Birbirine bu kadar yakin yasam alanlarina sahip olan bu iki toplumun arasinda yasanan sorunlar dogal olarak Hititler için bir iç sorun gibi algilaniyor ve çözüme ulastirilmasi için gayret gösteriliyordu. Çünkü aksi bir çözümsüzlük durumunda yasanabilecek çatismalar Hitit Devleti'nin varligini etkileyebilecek bir soruna dönüsebiliyordu.
Kaska-Hitit Çatismalarinda Çözümsüzlügünün Nedenleri
Kaskalar ile Hitit Devleti arasindaki sorunlar, devletin varligini tehdit etmesi nedeniyle her daim Hititlerin gündeminde olmustur. Bu sorun çözüme ulastirilmasi gereken bir husus olarak algilanmistir. Hititler söz konusu bu sorununun çözümünü askeri seferlerde ve antlasmalarda görüyorlardi. Bu iki seçenekten çogunlukla tercih edileni de askeri seferler olmustur. Ne var ki, kuzey sinirina yönelik bu seferlerin hiçbirinin tam anlamiyla basariya ulastigi söylenemez. Basari sadece, bu halkin kisa süreler itibariyle bastirilmasindan ibaret olmustur. Önasya'nin büyük devletleriyle rekabet edebilen Hitit ordusunun hemen yani basindaki bu halka karsi yetersiz kalmasi konuya yabanci kimselerce bir acizlik olarak algilanabilir. Ancak vaziyetin nedenleri Kaskalar'in siyasi yapilanmalarina ve bölgenin bugün dahi gözlemlenebilen cografik kosullarina bakildiginda rahatlikla anlasilabilir.
Öncelikle unutulmamalidir ki, tek bir Kaska toplumundan söz edilemez. Metinlerde açikça pek çok Kaska beyinin kendi toplumunu idare ettigi belirtilmektedir. Zaman zaman siyasi bir birlik olma yoluna gitmis olsalar da,20 Hitit Devleti bu merkezilesme hareketini bir tehdit olarak algilandigi için böylesi bir birlige asla izin verilmemistir. Hitit krali II. Mursili'nin babasi I. Suppiluliuma'nin icraatlarini anlattigi metinlerde, Kaskalarin kimi zaman dokuz21 kimi zaman on iki22 farkli boyda bir araya geldikleri söylenmektedir. Anlasilan o ki, Kaskalar arasinda ortak düsman olarak Hititlere karsi güç birligi söz konusu oldugunda birçok farkli Kaska grubundan bahsedilebilir. Bu nedenle savas durumunda dahi birlik olmayla ilgili bir egilimleri hiçbir zaman olmamistir. Bu durum siyasi açidan bölgede istikrar saglanmasina mani oluyordu. Birbirinden bagimsiz olarak hareket edebilen farkli Kaska boylarinin herhangi birisinin Hitit Devleti ile yapmis oldugu bir anlasma baska bir boy için önem tasimadigindan, anlasmalarin bölge halkinin günlük yasamina pek fayda göstermedigi ve amacina ulasmadigi anlasilmaktadir.
Her iki toplum arasinda pek çok defa anlasma yapilmistir. Ele geçen anlasma metinlerinin büyük kismi Hitit krali I. Arnuwanda'ya aittir.23 Bunun yani sira III. Hattusili'nin Kaska egemenligindeki Tiliura kentiyle yapmis oldugu antlasma metinleri24 de iki toplum arasindaki diplomatik iliskilerden birisi sayilabilir. Ancak bu anlasmalar genel itibariyle degerlendirildiginde her iki toplumun sorunlarinin sürekli olarak farkli antlasmalarda tekrar ettigi görülmektedir. Yani antlasmalarla sorunlar çözülmüyor, boylarin bagimsiz hareketleri sonucunda geçersiz kalan anlasmalar nedeniyle farkli zamanlarda sorunlar tekrarlaniyordu.
Kaskalar ile Hitit Devleti arasindaki sorunlarin çözümünde askeri seçeneklerin basarisiz olmasinin bir diger nedeni de bölgenin cografik yapisidir. Kaskalar'in yasam alani olan Kuzey Anadolu, Bati Anadolu'nun (Arzawa) ve Güney Anadolu'nun (Kizzuwatna) genis ovalarina ve rahat geçitlerine sahip olmadigi için Hitit ordusunun askeri mukavemeti son derece kirilgan olabiliyordu. Bir meydan savasi söz konusu oldugunda Hititlerle hiçbir Anadolu halki boy ölçüsemezdi. Ancak çogunlukla gerilla tarzi çatismalarin yasandigi daglik Kaska bölgesinde Hitit ordusu yetersiz ve etkisiz kaliyor ve basariya ulasamiyordu.
Kaskalarin Hitit Devleti'ne Yönelik Saldirgan Tutumlarinin Nedenleri
Kaska ve Hitit Devleti arasinda yasanan sorunlara iliskin sorgulanmasi gereken bir diger husus ise Kaskalarin, Hitit sinirini ve kentlerini neden bu kadar taciz etmeye egilimli olduklaridir. Hititçe çivi yazili metinlerde Kaskalardan tapinaklara ait kült esyalarini dahi yagma eden25 kisiler olarak bahsedilmektedir. Sorunun kaynagi olarak klasik manada Ön Asya'da örnegi çokça görülen, göçebe bir toplumun tarimci bir toplum üzerinde egemenlik kurmak istedigi26 gibi bir fikir akla gelebilir. Ancak durumun sebebi muhtemelen bu degildir. Burada sorgulanmasi gereken iki unsur vardir; Kaskalarin yagma faaliyetlerinin gerekçelerinin neler oldugu ve bu yagmalamalarin, tarihi yagmalarla dolu olan Hititler tarafindan bu kadar elestirilmesinin ne kadar ahlaki oldugudur.
Kaskalarin Hitit siniri ve içerisindeki kentlere yönelik yagma faaliyetlerinin siddetini en iyi anlatan metinler Hitit krali I. Arnuwanda ve Asmunikal çiftine ait dua metinleridir.27 Hitit Devleti'ni çaresiz birakan Kaska saldirilari nedeniyle tanrilara bir yakaris olarak kaydedilen bu metinlerde Kaskalarin, tanrilara ait hayvanlari, gümüsü, altini ve diger degerli madenlerden yapilmis esyalari ve hatta tapinagin kült personelini dahi yagmaladiklari ve aralarinda taksim ettiklerinden bahsedilmektedir.28 Hitit kaynaklarinin bu konuda hatali bilgi verdigini söylemek zordur. Çünkü benzer hareketler sadece söz konusu kral zamaninda olmamistir. II. Mursili ve III. Hattusili'nin yilliklarindan da Kaskalarin benzer hareketler içerisinde olduklari anlasilmaktadir.
Kaskalarin yapmis oldugu yagmalamalar genellikle, onlarin üretim yapmayan, göçebe ve barbar topluluklar olduklari söylenerek gerekçelendirilmeye çalisilmistir. Yagma yapmak onlar için sanki bir yasam biçimiymis gibi düsünülmüstür. Ancak bu halklarin zannedildigi kadar üretim yapmayan, göçebe barbarlardan olusmadiklari söylenebilir. Hititçe çivi yazili metinlere daha genis bir bakis açisiyla yaklasilmasi, konu hakkinda yeni birtakim bilgilere ulasilmasina yardimci olacaktir.
Bir halkin göçebe olup olmadigi yasam alanlarina ve ugrasmis olduklari ekonomik faaliyetlere bakilmasiyla anlasilabilir. Eger göçebe bir toplumdan bahsediliyorsa sehirlerde yasamayan ve sehir yasantisinin gerektirdigi iktisadi faaliyetlerin olmamasi gerekmektedir. Söz konusu bu iki husus ile ilgili eldeki veriler isiginda Kaska halklari hakkinda bir degerlendirme yapilirsa, bu halkin Hititler için sürekli sikâyet konusu olan yagma faaliyetlerine neden yönelmis olduklari konusuna bir açiklama bulunabilir.
Hitit bilimi içerisinde Kaskalarin göçebe olduklari yolunda genel bir kanaat vardir. Bu düsünce, M.Ö. II. binyilin üzerinden dört bin yil geçmis olmasina ragmen halen göçebelerin yasamis oldugu Anadolu topraklarinda yabana atilir bir degerlendirme degildir. Ancak burada sorgulanmasi gereken husus bu halkin hiç degilse bir kisminin yerlesik yasama geçmis olup olmadigi, yari yerlesik yari göçebe bir toplum yapisinin Kaska halklari için geçerli olup olmayacagidir. Her ne kadar bir sorgulama cümlesi kurulmus olsa da, Kaska halklarinin bir kisminin sehirlerde yasiyor oldugu hâlihazirda kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Onlari sehir yasantisina uyum saglamis olduklari yönünde metinlerde yeterince delil vardir. II. Mursili'nin kaydettirmis oldugu bir metinde Timuhala sehrinin Kaskalarin gururu ve iftihar kaynagi oldugundan bahsedilir.29 Benzer sekilde Kaska beyi Pihhuniya'nin idare merkezi olan Tipiya sehri de Hititler tarafindan Kaska egemenligini merkezi olarak görülmektedir.30 Hititlerin dini açidan kiymet verdigi bir kent olan Nerik ise üç yüz yil boyunca bir Kaska kenti olarak varlik göstermistir.31 Bu kentlerin disinda Kaskalarin yerlestigi veya ellerinde tuttugu baska yerlesimler de vardir. Bu bilgilerden hareketle Kaskalarin sadece göçebe boylardan olusan bir toplum olmadiklari rahatlikla söylenebilir. Toplumun en azindan bazi boylarinin sehirlerde yasayan ve dolayisiyla sehir yasantisinin sosyal ve dini müesseselerini kurmus veya uyum saglamis kisilerden olustuklari sonucuna varilabilir.
Göçebe bir toplumun ekonomik faaliyet alanlari belirgindir. Bu toplumlarda müstakil yasamin gerektirdigi zirai faaliyetlerin ve hatta madenciligin olmamasi, hayvancilik ve dokumacilik benzeri ekonomik faaliyetlerin toplumu ayakta tutmasi beklenmektedir. Buradan hareketle, göçebe olarak nitelenen Kaskalarin bu nitelikteki bir ekonomiye sahip olmalari gerekmektedir. Konuya ekonomik açidan yaklasildiginda, Hititçe çivi yazili metinlerden Kaskalarin sigir, koyun ve domuz yetistirdikleri ve buna bagli olarak dokumacilikla ugrastiklari anlasilmaktadir.32 Ancak metinlerden onlarin tarimla da ugrasiyor olduklari ile ilgili bilgiler de bulunmaktadir.33 Belli ki, Kaskalar hayvan besleme ve bitki yetistirmenin birlikte yürütüldügü karma bir ekonomiye sahiptiler.34 Bu durumda onlarin, M.Ö. II. binyil Anadolu'sunda yerlesik yasama geçmis diger toplumlarla benzer ekonomik faaliyetlere sahip bir toplum olduklari söylenebilir. Zaten hatiri sayilir bir nüfusu barindirdigi anlasilan Kaska toplumlarinin tamamen yagma ile yasadiklarini düsünmek hatali olur.35 Bu nedenle Kaskalarin da tarim yapiyor olduklarini düsünmek esasen oldukça dogaldir.
Sonuçta Kaska toplumlarinin hem yasam alanlari ve hem de yapmis olduklari ekonomik faaliyetlerden hareketle bu toplumun en azindan bir bölümünün veya bazi boylarinin (belki de) güneylerindeki "uygar" komsularinin da etkisiyle yerlesik yasama geçmis olduklari anlasilabilir.36 Yerlesik yasam ve bu durumun beraberinde getirdigi ekonomik yapi söz konusu toplumun "barbar" olarak nitelenmemesi gerektigini düsündürtmektedir. Bu nedenle Hititçe metinlerde siklikla sikâyet edilen yagma ve saldiri hareketlerinden sorumlu olan Kaska boylarinin tüm Kaska toplumlarini yansitmadigi ve diger toplumlardan bagimsiz hareket eden boylardan bazilari oldugu düsünülebilir.
Bazi Kaska toplumlarinin Hitit Devleti'ne karsi saldiri ve yagma faaliyetlerine yönelik bir diger izahat da, bu durumun dönemin varolus sartlari içerisinde oldukça dogal sayilabilecegidir. M.Ö. II. binyil Anadolu'sunun en ileri toplumu olarak kabul edilen Hititlerin dahi komsularina yönelik sürekli olarak yagma hareketlerinde bulunduklari bilinen bir gerçektir. II. Mursili'ye ait bazi metinlerden37 babasi Hitit krali I. Suppiluliuma'nin, Kaska egemenligine ait bazi bölgelerde yagmaladigi hayvan sürülerinden, degerli madenlerden yapilmis esyalardan ve insanlardan bahsetmektedir. Hitit ordusunun Kizzuwatna, Mitanni, Arzawa ülkelerinde ve hatta Misir sinirlarinda yapmis olduklari benzer yagmalamalar da unutulmamalidir. Bu hareketler gayet siradan bir durum gibi olarak Hitit metinlerinde sürekli anlatilmaktadir.
Hitit krallarinin bir gelenek haline getirmis olduklari hayvan, esya ve insan yagmalamalari bir kenarda dururken, ayni davranisi Hitit kentlerinde yapan Kaskalari, Hititlerin metinlerinde barbar ve hatta dinsiz olarak göstermeleri halkin ve tanrilarin nezdinde bu halki kötüleyerek onlardan sikâyette bulunmanin ötesinde bir anlam tasimaz. Çünkü Hititler tanrilari önünde bu halkin dinsiz kendilerinin ise sadik hizmetkârlar olduklari tanrilara inandirarak bir yardimin kendilerine dokunacagini umuyorlardi. Bu nedenle duygu seviyesi yüksek bir sekilde kaydedilmis bu metinler nedeniyle, Kaskalari sadece yagma yapan barbar kabileler olarak degerlendirip, onlari dönemin en ilkel Anadolu kavmi olarak nitelemek gerçek disi olacaktir. Bu davranislarin, dönemin sartlari içerisinde diger pek çok toplum tarafindan da yapilabilen bir davranis oldugu gerçeginden hareketle, Kaskalarin da dönemin uygarlik seviyesinden nispeten nasiplenmis olduklari düsünülmelidir.
Gelecekte Yanitlanmasi Beklenen Bazi Sorular
Kaskalara iliskin yaniti aranan daha pek çok soru vardir. Bu sorular içerisinde onlarin göçmen mi yoksa Anadolu'nun yerlisi mi olduklari henüz yanitini bulmamistir. Konu ile ilgili olarak Kaskalarin, sonraki yüzyillarda ortaya çikan Iskitler ve Kimmerler gibi Anadolu'ya kuzey steplerinden göç ettikleri veya Hattilerin bir kolu olarak Hitit öncesi Anadolu'da zaten var olduklari düsünülebilir. Hitit Devleti'nin çöküsü sonrasi Kaskalara ne oldugu yönündeki belirsizlik ise oldukça spekülatiftir. Hititçe yazili kaynaklarin susmasi sonrasi bu halkin akibetine iliskin bilgi veren baska bir kaynak olmamasi, konu hakkinda farkli yorumlara sebebiyet vermistir. Hitit Devleti'nin son dönemlerinde dogu sinirlari yakinlarindaki bir Kaska kenti olan Pahhuwa'da, Mita isimli bir isyancinin ortaya çiktigi görülmektedir. Bu kisi, Anadolu'yu istila etmeye çalisan Asurlularin kaynaklarinda Muskili Mita olarak geçmektedir.38 M uski isminde geçen sk etimolojik baglantisi akla Kaska'yi getirmektedir. Bu neticede Kaskalarin Hitit Devleti'nin son bulmasiyla birlikte Muski yerlesim alanlari olan Orta Anadolu'ya kadar yayildiklari düsünülebilir.39 Ayrica Mita ismi Hitit Devleti'nin çökmesinin ardindan birkaç yüzyil sonra bölgede merkezi bir devlet kurmayi basarmis Friglerin mitolojik krali Midas'i da akla getirmektedir. Ancak konu ile ilgili yeterince bilginin olmamasi ifade edilen bu düsüncelerin spekülasyondan öteye gitmemesine neden olmaktadir. Bu nedenle suan için yapilmasi gereken, hem Frig hem de Kaska yerlesimlerine yönelik daha genis bilgilerin elde edilmesini beklemek olacaktir.
Sonuç
Neticede Kaska toplumlarini, Hititçe çivi yazili metinlerde haklarinda dogrudan verilen bilgilerin disinda, daha genis bir bakis açisiyla degerlendirmenin dogru olacagidir. Genel itibariyle çagdaslari olan Hititlerden daha düsük bir uygarlik seviyesinde görmüs oldugumuz bu halkin, yukarida verilen bilgiler isiginda aslinda Hititlerden çok da farkli olmadiklari söylenebilir.
Bilinenin aksine Kaska toplumlarinin en azindan bir kismi göçebe degildir. Hem kendilerine ait hem de bazi Hitit kentlerinde uzun yillar boyunca varlik gösteren bu halk, yerlesik kent yasaminin gerektirmis oldugu sosyal kurumlara sahip olmalidir. Aksi durumda söz konusu bu kentlerde yüzyillar boyunca varlik göstermezlerdi. Ayrica Kaskalarin hem kent hem de tasra yasantilarinda ugrasmis olduklari ekonomik faaliyetler, onlarin sadece yagmaci ve barbar topluluklardan olusmadiklarini da göstermektedir. Metinler sayesinde gerçeklesmis oldugu sabit olan ve neredeyse tüm Hitit kentlerini etkileyen yagma ve saldirilarin sorumlusu olarak Kaskalarin topyekûn sorumlu tutulmalari yanlistir. Kendi soydaslarindan bagimsiz olarak savasan ve antlasma imzalayan Kaska boylarinin varligi bilinmektedir. Bu nedenle bahsi edilen bu yagmalarin, en azindan bazi Kaska boylari tarafindan yapmis olabilecegi göz ardi edilmemelidir. Ayrica M.Ö. II. Binyil Anadolu'sunda pek çok toplum tarafindan gayet mesru bir hakmis edasiyla yapilan bu tarz yagma faaliyetlerinin benzerlerinin Kaskalar tarafindan da tekrarlanmasi onlarin Hititler, Arzawa Ülkeleri ve Kizzuwatna'dan daha düsük bir uygarlik oldugu anlamina gelmez. Unutulmamalidir ki, Kaskalarin yasam alanlarinda yeterince arkeolojik kazi yapilmamistir. Gelecekte ortaya çikabilecek arkeolojik veriler, bu çalismada, Hititçe çivi yazili metinler sayesinde ortaya konulan bazi neticeleri dogrulayacaktir.
1 Trevor Bryce, The Kingdom of the Hittites, Oxford University Press, New York, 2005, s. 47.
2 I. Arnuwanda ve Asmunikal çiftine ait dua metinlerinde Kaskalarin tanrilara hakaret ettikleri söylenerek sikâyette bulunulmaktadir. Konu ile ilgili metin yeri için bkz. KUB XVII 21 IV 10-15; metin tercümesi için bkz. Albrecht Goetze," Hittite Prayers", Ancient Near Eastern Texts Relating to the Old Testament, edited by J. B. Pritchard. 3rd ed., 1969, s. 400.
3 Gregory McMahon, "The History of the Hittites", Across the Anatolian Plateau Readings in the Archaeology of Ancient Turkey, 2000, s. 65.
4 Einar von Schuler, Die Kaskaer, Ein Beitrag zur Etnographie des Altes Kleinasien, Walter de Gruyter & Co., Berlin, 1956, s. 19.
5 John Garstang, "Hittite Military Roads in Asia Minor: A Study in Imperial Strategy with a Map", American Journal of Archaeology, Vol. 47, No. 1, 1943, s. 37.
6 James G. Macqueen, "Nerik and Its Weather-God", Anatolian Studies, Vol. 30, (Special Number in Honour of the Seventieth Birthday of Professor O. R. Gurney), 1980, s. 180.
7 KUB XXI 29 Ö.y. II 1
8 KUB XXV 21 Ö.y. 2-5, metin tercümesi için bkz. Einar von Schuler, a.g.e., 1956, p. 187.
9 Trevor Bryce, Life and Society in the Hittite World, Oxford University Press, New York, 2004, s. 194
10 Hans G. Güterbock, "The North-Central Area of Hittite Anatolia", Journal of Near Eastern Studies, Vol. 20, No. 2, 1961, s. 86.
11 Trevor Bryce, a.g.e., 2005, s. 146.
12 Gary Beckman, "The Hittites and Their Records", From an Antique Land (An Introduction to Ancient Near Eastern Literature), 2009, p. 215.
13 Kentin kimi zaman Kaska bölgesi içerisinde kaldigini gösteren metin yerleri; KBo XIV 42 Ö.y. 3, KUB XIV 20 I 9, metin tercümesi için bkz. Schuler, a.g.e., 1956, s. 94.
14 Kentin kimi zaman Kaska bölgesi içersinde kaldigini gösteren metin yerleri; KBo V 6 I 43, metin tercümesi için bkz. Hans G. Güterbock, "The Deeds of Suppiluliuma as Told by His Son, Mursili II (Continued)", Journal of Cuneiform Studies, Vol. 10, No. 3, 1956b, s. 91; KBo V 6 (=KBo XIV 11 I) Ö.y. I 43-44, metin tercümesi için bkz. Hayri Ertem, Hitit Devletinin Iki Eyaleti: Pala-Tum(m) ana ile Yakin Çevresindeki Yerlerin Lokalizasyonu Üzerine Yeni Denemeler, Ankara Universitesi Dil ve Tarih- Cografya Fakultesi Yayinlari, Ankara, 1980, s. 55; KUB XXII 25 A.y. 6, KUB XXXI 35+XXIII 36 I 8, metin tercümesi için bkz. Einar von Schuler, a.g.e., 1956, s. 94.
15 KBo II 5 Ö.y. I 13, metin tercümesi için bkz. Hayri Ertem, a.g.e., 1980, s. 49.
16 BoTU 34 (Bo 2059+2467+6487+6610)+Bo 6456=KUB XIX 11 IV 12-16, metin tercümesi için bkz. Hans G. Güterbock, "The Deeds of Suppiluliuma as Told by His Son, Mursili II", Journal of Cuneiform Studies, Vol. 10, No. 2, 1956a, s. 65.
17 Trevor Bryce, a.g.e., 2005, s. 48.
18 Füruzan Kinal, Eski Anadolu Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basimevi, Ankara, 1998, s. 159
19 KUB XXIII 77a(+)XIII 27(+)XXIII 77(+)XXVI §40-42 103-110, metin tercümesi için bkz. Einar von Schuler, a.g.e., 1956, s. 123.
20 KBo III 4 III 67-93, KUB XIV 17 II 30-39, KUB XIX 30 I 8-20, metin tercümesi için bkz. Ahmet Ünal, Hititler Devrinde Anadolu Kitap II, Arkeoloji ve Sanat Yayinlari, Istanbul, 2003 s. 51.
21 BoTU 34 (Bo 2059+2467+6487+6610)+Bo 6456=KUB XIX 11 IV 3-8, metin tercümesi için bkz. Hans G. Güterbock, a.g.m., 1956a, s. 65.
22 KUB XXXIV 27 III 16, metin tercümesi için bkz. Hans G. Güterbock, a.g.m., 1956a, s. 67.
23 CTH 137-140
24 CTH 89: KUB XXI 29, KUB XXIII 123, KUB XXXI 15
25 KUB XVII 21 Ö.y. I 6-13, Einar von Schuler, a.g.e., 1956, s. 153.
26 Gordon Childe, Tarihte Neler Oldu?, Kirmizi Yayinlari, Istanbul, 2007, s. 64.
27 CTH 375
28 KBo LIII 10+KUB XXXI 124+KUB XLVIII 28 II 18-27, III 1-3, metin tercümesi için bkz. Itamar Singer, Hittite Prayers, Society of Biblical Literature, Leiden, Boston, Köln, 2002, s. 42.
29 KBo L 13+KUB XIX 13+KUB XIX 14 I 46-48, metin tercümesi için bkz. Hans G. Güterbock, "The Deeds of Suppiluliuma as Told by His Son, Mursili II", Journal of Cuneiform Studies, Vol. 10, No. 4, 1956c, s. 110.
30 KBo III 3 III 68-76, metin tercümesi için bkz. Guiseppe del Monte-Johann Tischler, Die Orts und Gewassernamen der hethitischen Texte, Dr. Ludwig Reichert Verlag, Wiesbaden, 1978, 426.
31 Hans G. Güterbock, a.g.m., 1961, s. 86.
32 Schuler, a.g.e., 1956, s. 77.
33 KBo V 6 (=KBo XIV 11 I) Ö.y. I 43-44 metin tercümesi için bkz. Ertem, a.g.e., 1980, s. 55.
34 Childe, a.g.e., 2007, s. 46., Burada karma ekonomiden kast edilen husus modern ekonomide oldugu gibi piyasanin yani sira devletin de önemli bir unsur olarak yer aldigi bir yapi degil, tarim ve hayvanciligin birlikte yürütüldügü bir ekonomik yapilanmadir.
35 Hititler tarim konusunda oldukça sistemli bir teskilatlanma içerisinde olmuslardir. Gerek devlet, gerekse tapinak arazilerinde dönemin sartlarinda nispeten ileri bir tarimsal üretime sahiptiler. Bu durumda Hititlerin ayni cografyayi paylasmis olduklari Kaskalarin da tarimsal üretimin farkinda olmalari beklenebilir. Ancak kabul etmek gerekir ki henüz söz konusu durumu belgelendirebilecek bir veri yoktur.
36 Kaskalar konusunda mevcut literatürü derleyen ve analiz eden çalismalardan birisini yapmis olan Leyla Murat'in ilgili makalesinde bu halkin, güçlü komsularin Hititlerin etkisi nedeniyle daglarda yasamayi tercih ettikleri ve yari boyunduruk altinda kültürel ve belki de etnik olarak Hititlesmis barbar bir Kaska milletinin var oldugu belirtilmektedir. Daha detayli bilgi için bkz. Leyla Murat, "Hitit Dünyasinda Gaskalarin Yeri". III. Uluslararasi Hititoloji Kongresi Bildirileri (Çorum, 16-22 Eylül 1996), 1998, s. 442.
37 KBo VIII 16 I 5-9, metin tercümesi için bkz. Hans G. Güterbock, a.g.m., 1956c, s. 117; KUB XXVI 84 II 14, metin tercümesi için bkz. Hans G. Güterbock, a.g.m., 1956a, s. 64; KUB XIX 18 IV 24, KBo V 6 I 31-40, metin tercümesi için bkz. Hans G. Güterbock, a.g.m., 1956b, s. 78, 91.
38 John Garstang, "Problems and Prospects in Hittite Studies". American Journal of Economics and Sociology, Vol. 6, No. 2, (Essays in Honor of Francis Neilson, Litt. D., On the Occasion of His Eightieth Birthday), 1947, s. 229
39 Daha önce ifade edildigi üzere Kaskalar, Hitit yerlesim alanlari olan Orta Anadolu'ya dogru sürekli bir yönelim halinde olmuslardir. Hitit Devleti'nin her güç durumundan bir istifade çikarmis olan Kaskalarin, Hitit sonrasi bölgede ortaya çikan otorite boslugu ve istikrarsizlik neticesinde bölgeye girmis olduklari ve hatta Hitit kentlerinde yerlesmis olma ihtimalleri üzerinde düsünülmesi gereken bir husustur. Ancak bu asamada Hitit sonrasi Hitit kentlerinde görülen Frig kalintilarinin en azindan bir kisminin Kaskalara mal edilmesi gerekecektir. Kaska ve Frig kültürleri arasinda bir ayrim yapmak için elde yeterince veri olmamasi tespiti kuvvetlendirmeyi güçlestirmektedir.
Kaynaklar
BECKMAN Gary, "The Hittites and Their Records", From an Antique Land (An Introduction to Ancient Near Eastern Literature), 2009, s. 215-254.
BRYCE Trevor, Life and Society in the Hittite World, Oxford University Press, New York, 2004.
BRYCE Trevor, The Kingdom of the Hittites. Oxford University Press, New York, 2005. CHILDE Gordon, Tarihte Neler Oldu?, Kirmizi Yayinlari, Istanbul, 2007.
DEL MONTE Guiseppe - Johann Tischler, Die Orts und Gewassernamen der hethitischen Texte, Dr. Ludwig Reichert Verlag, Wiesbaden, 1978.
ERTEM Hayri, Hitit Devletinin Iki Eyaleti: Pala-Tum(m)ana ile Yakin Çevresindeki Yerlerin Lokalizasyonu Üzerine Yeni Denemeler, Ankara Universitesi Dil ve Tarih-Cografya Fakultesi Yayinlari, Ankara, 1980.
GARSTANG John, "Hittite Military Roads in Asia Minor: A Study in Imperial Strategy with a Map", American Journal of Archaeology, Vol. 47, No. 1, 1943, s. 35-62.
GARSTANG John, "Problems and Prospects in Hittite Studies", American Journal of Economics and Sociology, Vol. 6, No. 2, (Essays in Honor of Francis Neilson, Litt. D., On the Occasion of His Eightieth Birthday), 1947, s. 221-230.
GOETZE Albrecht, "Hittite Prayers", Ancient Near Eastern Texts Relating to the Old Testament, edited by J. B. Pritchard, 3rd edition, 1969, s. 393-401.
GÜTERBOCK Hans G., "The Deeds of Suppiluliuma as Told by His Son, Mursili II", Journal of Cuneiform Studies, Vol. 10, No. 2, 1956a, s .41-68.
GÜTERBOCK Hans. G., "The Deeds of Suppiluliuma as Told by His Son, Mursili II (Continued)", Journal of Cuneiform Studies, Vol. 10, No. 3, 1956b. s. 75-98.
GÜTERBOCK Hans G., "The Deeds of Suppiluliuma as Told by His Son, Mursili II", Journal of Cuneiform Studies, Vol. 10, No. 4, 1956c, s. 107-130.
GÜTERBOCK Hans G., "The North-Central Area of Hittite Anatolia", Journal of Near Eastern Studies, Vol. 20, No. 2, 1961, s. 85-97.
KINAL Füruzan, Eski Anadolu Tarihi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basimevi. 1998.
MACQUEEN James G., "Nerik and Its "Weather-God"". Anatolian Studies, Vol. 30, Special Number in Honour of the Seventieth Birthday ofProfessor O. R. Gurney, 1980, 179-187.
MCMAHON Gregory, "The History of the Hittites". Across the Anatolian Plateau Readings in the Archaeology of Ancient Turkey, 2000, s. 59-71.
MURAT Leyla, "Hitit Dünyasinda Gaskalarin Yeri", III. Uluslararasi Hititoloji Kongresi Bildirileri (Çorum, 16-22 Eylül 1996). Ankara, 1998, s. 436-443
SCHULER Einar von Die Kaskaer, Ein Beitrag zur Etnographie des Altes Kleinasien. Berlin: Walter de Gruyter & Co. 1956.
SINGER Itamar, Hittite Prayers. Leiden, Boston, Köln: Society of Biblical Literature, 2002.
ÜNAL Ahmet, Hititler Devrinde Anadolu Kitap II. Istanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayinlari, 2003.
Serkan Demirel*
* Ögretim Görevlisi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, e-mail: [email protected]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Professor Dr. Hale Sivgin 2013
Abstract
There is not enough informations about Kaskas living in the North of the Hittite State. According to the information obtained from the Hittite cuneiform texts, these people are nomadic, grabber and barbaric tribes. However, the accuracy of this information has not been investigated enough. In this study, informations that collected from the Hittite sources are compared with the adverse informations that collected from the same sources and tried to make some determinations about the subject. As a result, understood that at least portion of these people are community that have settled life and producing. For this reason, should be evaluated that Kashkans are as a people, civilized the period up to other communities in Anatolia. [PUBLICATION ABSTRACT]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer