Özet
Bu makalede Ünlü Rus Yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy'un kizi Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin kaleme aldigi hatiratindaki 1915 yilinin Haziran ayinin son haftasinda geldigi Van sehri hakkindaki izlenimleri ve bu sehirde yasanan Ermeni isyanina dair verdigi bilgiler degerlendirilmistir.
Anahtar Kelimeler: Van, Ermeni Isyani, Aleksandra Lvovona Tolstaya
Abctract
In this article, it was evaluated the impressions and the information given about Armenian rebellion at Van according to the Alexsandra Lvovna Tolstaya's Memories (Daughter of the famous Russian author Lev Nikolayevich Tolstoy) Where she came the last week of June in1915.
Keywords: Van, Armenian rebellion, Aleksandra Lvovona Tolstaya
Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin Van'a Gelisi
Aleksandra Lvovna Tolstaya "Benim bu notlarimin amaci siyasÎ olaylarin yazilmasi degildir. Bunu tarihçilere birakalim..."1 diyerek 1 Agustos 1914 tarihinde baslayan I. Dünya Savasina kendi bakis açisini açik bir sekilde ortaya koymaktaydi. Zira onun niyeti ona göre- beklenmedik bir anda patlak veren bu savasta mümkünse insanlara yardim edebilmekti. Dolayisiyla kaleme aldigi hatiratinda da siyasÎ olaylardan ziyade kendi yasamini ve sosyal iliskileri ön plana tasimisti.
Aleksandra Lvovna Tolstaya 18 Haziran 1884 tarihinde Tula guberniyasinda Yasnaya Polyana'da Kont Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910) ile Sofya Andreyevna'nin (1844-1919) on ikinci çocugu olarak dünyaya geldi2.
Anne ve babasi arasindaki iliskilerin çok iyi olmamasindan dolayi olsa gerek Aleksandra Lvovna Tolstaya çocuklugunda onlar tarafindan simartilmadi ve onunla daha çok dadilar ve ablalari ilgilendi. Kendisi çocuklugunda evde mükemmel bir egitim aldi. 16 yasindan sonra ise babasi ile yakinlasmaya basladi. Bu yastan sonra da bütün yasamini babasina ve onun ideallerine adadi. Babasinin yazilarini temize çekme, daktilo etme vb. bütün sekretarya islerini üzerine aldi. Bu nedenle babasi yazarlik telif haklarini ona miras olarak birakacaktir3.
Lev Tolstoy'un vefati sirasinda da yine yaninda o vardi. Zira Astapov'da ölüm döseginde yatan Tolstoy'un yaninda yedi gün geçirdi. 7 Kasim 1910 tarihinde babasi vefat etti. Babasinin ölümü Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin hayatini tamamen degistirdi. Zira babasinin vefatinin onun yasami üzerindeki büyük etkisini "O hayatta iken benim kendi yasamim ve ilgi alanlarim yoktu. O vefat ettiginde doldurmayi beceremedigim derin bir bosluk kaldi." diye yazarak belirtiyordu4.
1 Agustos 1914 tarihinde Dünya savasi çikinca Aleksandra Lvovna Tolstaya kendi deyimiyle ellerini baglayip oturmaktansa bir seyler yapmayi yeglemisti. Zira savas nedeniyle etrafindakiler her geçen gün azalmakta ve yalniz kalmaktaydi. Iste bu siralarda bir gazetede Rus Kizil Haç Dernegi ile Voyennoye Vedomstvo arasinda yaralilara yardim konusunda çikan anlasmazlik hakkinda bir yaziyi okuyunca kafasinda kendisinin gönüllü hemsire olarak çalisabilecegi fikri dogdu. Kendisinin tip alaninda da bilgisi mevcuttu. Aleksandra Tolstaya, derhal Doktor D. V. Nikitin'in yaninda Zvenigorod Hastanesinde tibbi bilgiler kursu ve pratigini tamamladiktan sonra sinavlarini basariyla vererek cepheye gitmek üzere hazirliklarina basladi5.
Cepheye gönderilmek için Vserossiyskiy Zemskiy Soyuz'a6 bas vurdu ve bu kurum onu gönüllü hemsire olarak 187. Sihhiye Treninde görevlendirdi. Bu tren Kuzey-Bati cephesinde görev yapmaktaydi. Böylece Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin ilk görev yeri Kuzey-Bati cephesi oldu7.
Osmanli Donanmasi'nin 29 Ekim 1914 yilinda Rusya'nin Karadeniz'de bulunan limanlarina yaptigi bombardimandan hemen sonra ise Rusya, Osmanli Devleti ile olan diplomatik iliskilerini derhal kesmis ve Rus Kafkas Ordularinin bir bölümüne sinira gidilmesi ve Türk birliklerine saldirilmasi emri verilmisti. Bu gelismeleri 2 Kasim 1914 yilinda II. Nikola'nin manifestosu takip etti. Kafkas Cephesi'ndeki ilk çarpismalar da 10 Kasim 1914 tarihinde basladi8.
Kafkas Cephesinde baslayan çarpismalarin ardindan 1914 yilinin sonla- rina dogru ise Vserossiyskiy Zemskiy Soyuz Kafkas Cephesinde görev yapmak üzere 7. Öncü Sihhiye-Iase Müfrezesi'ni kurdu. Aleksandra Lvovna Tolstaya da ikinci görev yeri olarak bu müfrezede görevlendirildi. Bu görevi geregi de Tiflis-Agri dagi etekleri-Çinçil Geçidi9 güzergâhinda Anadolu'nun içlerine dogru zor bir yolu geçmek durumunda kaldi10.
20 Ocak 1915 tarihinde kardesi Sergey'e Igdir'dan yazdigi mektupta bu küçük yerlesim yerinin rutubetli ve kirli oldugunu ayrica sitma hastaliginin oldugunu belirtir. Burada hastane hizmetleri çadirlarda verilmekteydi. Aleksandra Lvovna Tolstaya mektupta müfrezenin büyük bir bölümünün daha da içlere dogru hareket edecegini ve bir Türk sehri olan Karakilise'de11 kuvvetle muhtemel hastane açilacagini yazmisti12.
Nitekim Mart ayinin basinda annesine yazdigi mektupta da develerin ve otomobillerin geldigini ve 4 gün sonra müfrezenin bir bölümünün yola çikacagini belirtiyordu. Bu mektubundan Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin Mart ayinda Karakilise'ye geldigini anliyoruz. 17 Mart tarihinde Karakilise'den yakinlarina yazmis oldugu mektupta da onlardan 5 gün daha uzaklastigini yani yolculugunun 5 gün sürdügünü bildirir: "Artik Türkiye'deyim. Sizden 5 gün daha uzaklastim zira buraya yolculugumuz 5 gün sürdü. Igdir'dan Karakilise arasi 150 verst... Karsilastigimiz binalarin hemen hemen hepsi yikilmis, hayvanlar tamamen yok edilmis, yem yok, ekmek yok, isitma yok, yani hiçbir sey yok...13"
Gerçekten de I. Dünya Savasi'nda Kafkas Cephesi kosullari açisindan en kötü cephelerden biriydi. Nitekim savas yillarinda Anadolu'da salgin hastaliklar bas göstermis ve on binlerce insanin ölümüne neden olmustu. Kafkas Cephesindeki olumsuz kosullar ve salgin hastaliklar konusunda zamaninda önlemler alinmamis olmasi bu bölgede tifo, sitma, dizanteri ve grip gibi salgin hastaliklarin bir anda yayilmasina neden olmustur. Savasin basindan 1915 yilinin Temmuz ayi ortalarina kadar Erzurum bölgesinde tifüs (lekeli humma) hastaligindan yaklasik 150.000 kisi hayatini kaybetmistir ki bu bölgede hastaliktan ölen kisilerin sayisi bazen günde 600 kisiye ulasmistir; tifüsten ve çarpismalar sirasinda ölen kisilerin cesetlerinin toprak altina gerektigi gibi derin bir sekilde gömülmemesi nedeniyle toplu halde gömülen bu cesetlere ait eller, kollar ve vücudun diger kisimlari disarida kalmis, birçok mezar çökmüs ve bozulmustur. Toprak yüzeyinde kalan bu cesetler de salgin hastaliklarin ortaya çikmasi ve hizla bölgede yayilmasinin nedeni olmustur. Kafkas Cephesinde Kizil Haç sihhi - dezenfeksiyon birligi baskani görevinde bulunmus olan prof. Ivan Ivanoviç Sirokogorov, bölgede yasanan salgin hastaliklarin nasil ciddi bir boyuta ulastigini su sözlerle ifade etmektedir: " Rus Ordusu Dogu Anadolu'da girdigi bölgeleri ele geçirdigi andan itibaren veba korkusu nedeniyle bütün savas boyunca bu bölgede kalmistir. Çünkü Rus Ordusu'nun isgal ettigi bu yerler veba hastaliginin kaynagi olarak görülüyordu. Özellikle Erzurum'un alinmasi ile veba tehlikesi ciddi boyutlara ulasti...14"
Aleksandra Lvovna Tolstaya ve müfrezesinin Karakilise'deki çalismalar neticesin de burada 2 hafta içerisinde 50 kisilik bir çadir hastane, hamam, eczane ve yemekhane kurulmustu. Aleksandra Lvovna Tolstaya ve sekiz gönüllü arkadasi da bir çadirda 9 kisi kalmaktaydilar15.
Bahar aylarinda bölgedeki askerÎ hareketler artmaya basladi. Rus birlikleri Erzurum'a dogru ilerlediler. Böylelikle cephe Karakilise'den uzaklasmaya basladi. Bu nedenle hemsirelerin isleri de gözle görülür ölçü de azaldi. Aleksandra Lvovna Tolstaya Igdir'a geri çagrildi. Burada kendisine küçük bir müfreze ile birlikte Van sehrine gitme görevi verildi. Zira burada kiyimdan mucize eseri kurtulmus çogunlugu yasli ve çocuklardan olusan 120016 kisi Amerikan Misyonuna siginmislardi. Bunlarin bakilmaya ihtiyaçlari vardi. Tek Amerikali doktor olan Mr. Yarrow bu is için yeterli olamamis ve yardim için Igdir Müfrezesine basvurmustu. Iste, Aleksandra Lvovna Tolstaya adamlarini toplayarak, yanina ilaç ve yiyecek de alarak bu kisilere yardim etmek için görevlendirildi17.
Nitekim Aleksandra Lvovna Tolstaya Karakilise ve Igdir'da bulundugu dönemde Van'da Ermeni isyani18 baslamis ve onlarin yardimiyla Van Ruslarin eline geçmisti:
Sehirde isyan yasanirken, bölgeye gelen Ermeni göçmenler tarafindan Ruslarin Van'a dogru geldikleri ve Rus birliklerinin Türkleri sikistirdigi haberleri ulastirilmis ve bu duyumlar, Ermenileri sevince bogmustu. Van'daki Ermeniler, artik Ruslarin sehirdeki zafer geçidini hayal ediyorlardi. Bu haberler Ermenilere yeni bir güç katmisti19.
10 Mayis günü Türk mahallelerinde dikkat çekici bir hareketlilik basla- misti. Türkler, ev esyalarini alarak düzensiz gruplar hâlinde at arabalari ve yük hayvanlari ile Avant'sa dogru hareket ediyorlardi. Buradan da yelkenli gemilerle baska yerlere geçiyorlardi. Van Gölün'deki yelkenliler insanlarla dolmustu20. Türklerin çogunlugunu olusturan grup ise Van Gölünün kiyisini takip ederek Güney istikametinde Bitlis'e dogru hareket ediyorlardi21. Van'da yasayan Türkler sehri terk etmek zorunda kalmislardi.
Türklerin çekildigini fark eden ve Rus Birliklerinin Bergri Kali'ya (Van'dan 80 km uzaklikta) geldiginin haberini alan Ermenilerin hepsi delicesine saldirmaya basladilar22. Cevdet Bey'in basindaki Türk birligi de gece vakti sehirden ayrilarak Hayots Dzor üzerinden Hosab'a yöneldi. Sabah oldugunda kislalarda ve mevzilerde sadece az sayida Türk askeri kalmisti. Ermeniler, bu askerlerin sehirden çikmasina vakit birakmadan onlara saldirarak öldürdüler. Kislalari ise atese verdiler. Daha sonra kaleye ve Türk mahallelerine saldiriya geçtiler. Ancak buralari bostu ve sadece 15023 kadar yasli ve çocuk bulabildiler. Bu kisileri de Amerikan Misyonerlerine teslim ettiler. Van, böylece 18- 19 Mayis tarihinde Ermenilerin eline geçmis oldu24; sehir, artik bütünüyle Tasnaksütun Partisi'nin eline geçmisti ve Van kalesinde Tasnaksütun Partisi'nin bayragi dalgalaniyordu25.
Van'in Ermenilerin eline geçtiginden haberi olmayan Ararat Ermeni gönüllü birliginin komutani Vardan'dan 17 Mayis aksami Canik'ten gönderilmis bir mektup alindi. Bu mektupta Vardan, süratli bir sekilde geldigini ve kendisi Van'a varincaya kadar Ermenilerin dayanmalarini bildiriyordu. Vanli Ermeniler ise sehrin artik Ermenilerin elinde oldugunu ona bildirdiler.
19 Mayis'da Ermeni gönüllü birliklerinden Heço'nun süvari birligi Van'a girdi. Onun ardindan da Ararat gönüllü birliginin arkada kalan gönüllüleri sehre girdiler. Vanli Ermeniler, onlari karsilamak için sehrin disina Akrbidas'a kadar geldiler. Heço, Vardan ve diger Ermeni gönüllü birliklerinin reisleri Vanli Ermeniler tarafindan çok iyi bir sekilde taniniyorlardi26.
Ermeni gönüllü birliklerinin sehre gelmesinden bir gün sonra da Rus General Nikolayev tören esliginde Van'a girdi. Zafer kazanmis Rus Birliklerinin önünde bayram elbiseleri giyinmis genç kizlar yürüyor ve Rus askerlerin yollarina çiçekler seriyorlardi. Aygestan'in merkezinde ise Haç Pogots meydaninda sehrin temsilcileri ve geçici yönetimden kisiler, Rus askerlerini bekliyorlardi. Meydanda dini kiyafetlerini giyinmis, ellerinde haç ve üzerinde aziz tasvirleri olan bayraklarla din adamlari; Ermeni genel karargâh üyelerinin tamami; min- tika liderleri ve gönüllü Emeniler, askerÎ düzende hazir bulunuyorlardi. Ayni zamanda çok sayida okul çocuklari ve sehirdeki Avrupalilarin tamami burada toplanmislardi27.
Piskoposluk dairesi Baskani Yeznik Vardapet, Tanri'ya sükranlarini ileten kisa bir duadan sonra Rus birliklerinin gelisini takdis ederek General'e tuz ve ekmek sundu.
Aram, General'e Rusça "Dört hafta boyunca hem sizin hem de bizim düsmanimiz olan Türklere karsi dövüstük. Sizin buraya gelisinizden üç gün önce Türkler, hem sehri hem de kaleyi bize birakarak gittiler. Simdi ise ben bunlari kahraman Rus birliklerine takdim ediyorum.
-Hos geldiniz General !" Diyerek, Kalenin anahtarlarini General'e sundu. General Nikolayev, Aram'a tesekkür ettikten sonra Ermenilerin çarpismalardaki basarilarini öven kisa bir konusmanin ardindan -Yasasin Ermeniler! Yasasin Ermenistan! Sözleriyle konusmasini tamamladi. Bunun üzerine orada bulunan bütün Ermeniler ve Rus askerleri hep bir agizdan -Ura! Ura!, diyerek General'e cevap verdiler28.
Daha sonra Van'i ele geçiren Rus Birliginin komutasi, Van'in yönetimini Ermenilere vererek burada geçici bir yönetim olusturdular. Rus Kafkas Genel Komutanligi ise burada kurulan yönetimin, tamamen Ermenilerden olusmasi, Ermeni sinir birliginin kontrolünde olmasi ve tamamen Rus askerÎ yönetimine bagli olmasi sartiyla kurulan geçici yönetimi kabul etti29 ve Aram sehrin valisi olarak atandi30. Ruslar tarafindan Vali olarak atanan Aram, sehirde bir Ermeni yönetimi kurdu. Daha sonra ise sehirde belediye, emniyet birimleri gibi müesseseleri açti. Bu müesseselerde sadece Ermenice kullanilmaya baslandi31.
Iste Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin bu gelismelerden bir ay sonra geldigi Van'in içinde bulundugu durum kisaca yukarida belirtildigi gibiydi. Sehirde bütün bu gelismeler yasanirken bunlara taniklik edenler arasinda Amerikali Misyonerler de bulunmaktaydi. Nitekim Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin Van'a geldiginde de Amerikali Misyonerler Van'da idiler. Bu misyonerlerden bazilari da kaleme aldiklari hatiratlarinda Aleksandra Lvovna Tolstaya'dan bahsetmislerdir.
1914-1915 yillarinda Van'da bulunan Amerikan gönüllü misyonerleri32 su kisilerdi: Mrs. G. C. Raynolds; Hastane ve tibbÎ çalismalardan sorumlu Dr. Clarence D. Ussher; hayirsever isler için dokuma (dantel) islerinden sorumlu Mrs. Ussher; Mr. ve Mrs Ernest A. Yarrow erkek okulu ve genel isler sorumlusu; Miss Gertrude Rogers kiz okul müdürü; Miss Caroline Silliman iki Ermeni ve bir anaokulu ayrica birinci sinif sorumlusu; Miss Elizabeth Ussher müzik bölümü sorumlusu; Miss Louise Bond Ingiliz hastane sorumlusu; Miss Grisel McLaren gezici misyoner olarak görev yapmaktaydi33.
Van Amerikan Misyonunda bulunanlardan biri olan Clarance Ussher hatiratinda Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin Van'a görevlendirilmesini su sekilde anlatir: " Rus Kizil Haçi Zemstvo müfrezeleri tarafindan oldukça destekleniyordu. Bu müfrezelerin temsilcisi Kontes34 Alaksandra Tolstoy'un (Ünlü romancinin kizi) bize yardim etmek için istekli olacagini düsündügünü ve Alaksandra Tolstoy'un Erzurum vilayetinde bulunan mülteciler ile ilgilendigini ancak, onun yanina gittiginde oraya vardiktan sonra ihtiyaçlarimiza iliskin bir telgraf çekersek süphesiz onun bize gelecegini söyledi. Öyle yaptik. Kontes Haziran ayinin son haftasi geldi.35
Clarance Ussher'in hatiratinda bulunan bu bilgiler, Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin Van'da görevlendirilmesini açiklik getirirken bunda daha önemlisi Kontesin hatiratinda belirtilmemis olan Van'a gelis tarihini yani 1915 yilinin Haziran ayinin son haftasinda Van'a geldigini ögrenmis oluyoruz. Usser hatiratinda Kontesden oldukça hoslandiklarini, onun basit ve çalismaktan korkmayan bir kisi oldugunu söyler. Ayrica Kontes için sürpriz bir dogum günü partisi de vermislerdir. Dolayisiyla Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin 31. Yas gününü Van'da kutlamis oldugunu da bu sekilde ögrenmis oluyoruz36. Ayrica bu siralarda Bitlis'ten Van'a gelmis olan Amerikali Misyoner Grace Higley Knapp da hatiratinda Aleksandra Lvovna Tolstaya hakkindaki bu bilgileri teyid eder37. Onlarin hatiratlarinda Aleksandra Lvovna hakkinda verdikleri bilgiler bununla sinirli kalmistir. Iste Aleksandra Lvovna Tolstaya, 1915 yilinin Haziran ayinin son haftasinda geldigi Van'da geçirdigi günleri hatiratinda su sekilde kaleme almistir38:
Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin Hatiratinda Van
"Van Sehrine:
Bir defasinda temsilcimiz T. N. Polner bize geldiginde bana yeni bir görev getirdi:
-Van'a gidiyorsunuz. Sehirde durum agir: Çok hasta var, üç tip tifo ortaligi kirip geçiriyor, Amerikan misyonu hastalanmis, tibbi bakim yok, esirler için as evi açmak gerekiyor...
-Ne zaman gitmek gerekiyor?
-Mümkün oldugunca çabuk! Ögrencilerinizi çagiriniz.
Tifo:
Yikilmis Van sehri! Bizim buraya gelisimizden evvel burada Ermeniler ve Türkler arasinda korkunç çatismalar yasanmis.
Türkler, Ermenilerin oturdugu ve yüksek bir dag üzerinde bulunan Van Kalesini muhasara altina almislar. Ermeniler, kaleyi savunurken canavarlar gibi çarpismislar. Kadinlar gece gündüz bombalarin içini doldurmus ve bu bombalari Türklere atmislar. Eger bizim öncü birliklerimiz yetismeseydi Ermenilerin bu muhasarayi kaldirmalari mümkün olamazdi ve teslim olmak zorunda kalirlardi, zira yiyecek tükenmis, barut ve mermi bitmisti. Her iki tarafin da büyük kayiplar verdigi kanli bir çarpisma yasanmis. Ölenlerin cesetlerini göle atmislar ve bu cesetler burada çürümüsler. Bu nedenle göl zehirlenmis dolayisiyla göl suyunun kullanilmamasi ve gölden çikan baliklarin yenmemesi gerekiyordu.
Türkler, hasta, kadin ve yaslilardan olusan yaklasik 1000 kisiyi esir birakarak sehri terk etmisler.
Ermeniler ise, öç almak için sehrin bütün Türk mahallelerini yakmislar. Kerpiçten yapilmis olan evler zor yandigi için de bütün evleri ayri ayri tutusturmuslar.
Bir daire aramadan önce birkaç gün Amerikali Misyoner Yarrow'nun evinde kaldik. Yarrow'nun evi bütün konforlari olan büyük bir ev: Banyo, temiz aydinlik yatak odalari, yumusak yataklar, büyük bir misafir odasi, yemek odasi. Bütün bunlar bana inanilmaz derecede muhtesem görünmüstü.
Gece beni bir sey isirdi ve vücudum kasindi..... Beni isiran sey bitlerdi.
Anlayamiyordum nasil olurda bu kültürlü, titiz, elit Amerikalilar evlerinde bit olmasina izin veriyorlardi? Nereden?
-Savas esirlerinin bulundugu bütün bölge, bütün binalar, böceklerle dolu, biz bir sey yapamiyoruz. Diyerek Amerikali Misyoner Bay Yarrow, bu durumu bana açikladi.
Bay ve Bayan Yarrow ve onlarin üç çocuklari - iki erkek bir kiz- çok cana yakin insanlardi ve onlari çok sevdim. Bizi sabirsizlikla bekledikleri açikça belli oluyordu. Yardima ihtiyaçlari vardi.
Misyonda çalismis olan Doktor Rassel'i daha az taniyordum. Doktor Rassel ve esi, gelisimizden kisa bir süre sonra tifüse yakalandilar ve sadece Doktorun kiz kardesi kaldi.
Bizi bekleyen is hakkinda bilgi alinca çok az seyin yapilabilecegini anladim.
Iki büyük okul binasi. Tamamen bos büyük odalar. Ne yatak, ne masa, ne sandalye, hiçbir sey yok!
Yerde bezlerle örtülü, kirli bedenler: Türkler. Erkekler, kadinlar, yaslilar, gençler, çocuklar... Hepsi birlikte üst üste yigilmis bir halde.
Iniltiler, sayiklamalar, küçük çocuklarin aglama sesleri... Bazilarinin yüzünde bende süphe uyandiran lekeler. Bu lekelerde ne? Çiçek hastaligi mi?
Bize dogru kirli zayif eller uzaniyor, kadinlar agliyor, Türkçe açiklamaya çalisarak bir seyler istiyor ve yalvariyorlardi: Hanim, Hanim!
Yaslilar susuyorlardi. Somurtkan ve öfkeliydiler. Kafalarini kaldirip da bize bakmadilar. Mesguldüler; gömleklerini çikarip, çiplak zayif ve esmer vücutlarinda bit ariyor ve tirnaklari ile çatirdatarak eziyorlardi...
Cansiz bir sekilde yanlara dogru sallanan kollarini garip bir sekilde sarkitarak kösede oturan bir kadina dikkat ettim. Kadin sessiz ancak duyulur bir sekilde inildiyordu.
Benim soru dolu bakislarima Bay Yarrow:
-Onun kollari tersyüz edilmis. Diyerek bir açiklama getirdi.
-Kim bunu yapti? Niçin?
-Ermenilerle yapilan çarpisma sirasinda...
-Ermeniler mi? Neden kadini böyle sakatlamislar? Diye saskinlikla sordum.
-Ben, gazetelerde Türklerin hunharca davrandiklarini, Ermenileri katlettiklerini okumustum. Anlamiyorum...
-Bütün bunlar yasandi. Katliam her iki taraftan.
Tabii ki, askeri harekât sirasinda katliam her iki taraftan da oldu. Ermenilerle Türkler arasindaki düsmanlik yüzyillardir sürmektedir. Her iki taraf da gaddarlik yapti, ancak burada Van'da biz, Ermenilerin insanlik disi gaddarligini gözlemledik. Ermenilerin, kadinlarin gögüslerini kestiklerini, kollarini, bacaklarini tersyüz ettiklerini ve kirdiklarini söylüyorlardi. Bu insanlik disi gaddarligin kurbanlarini bizzat ben kendim gördüm.
Amerikalilarin evinde uzun bir süre kalmak uygun degildi ve küçük bir Ermeni evine yerlestik. Bir odada ögrenciler kaliyordu. Diger oda da ben. Asagiya da hastabakici ve emir eri yerlesti.
Biz Van'a geldigimiz zaman, esirlerin bir bölümü ölmüstü. Yaklasik 800 kadar insan kalmisti. Beslenme isini organize ettik, insanlarin ve çamasirlarin yikanmasi için su isittik. Malzemeleri askeriyeden aliyorduk. Ancak birçok sey bulunmuyordu. Sabun bulmak mümkün degildi. Gölden sodali-tuzlu kum kullaniyorduk. Bu kumla çamasirlari yikamak mümkündü. Ilkel bir çamasirhane kurduk.
Bir defasinda, Onisim, arkamdan soluk soluga kosarak geldi.
-Sasa Teyze, çabuk gidelim.
-Ne oldu?
-Canli bir Türkü gömmeye götürdüler!
Birkaç Türk çocugu, kosar adimlarla sedyenin üzerinde cesedi binadan çikardilar. Her gün 15-20 cesedi eski çukurlara yuvarliyor ve toprakla üstünü gelisi güzel kapatiyorlardi.
-Bak!
Iki çocuk sedyeyi getirdiler. Onlari durdurduk. Yasli biri. Gözleri kapali, sanki nefes almiyor, kolun biri sarkmis ve havada sallaniyor. Nabzi ölçmek için kolu tuttum ve birden bire gözler açildi. Adam kolunu hizla geri çekti ve gögsüne koydu.
-Yasiyor!
Yasli adami barakaya geri gönderdik. Bugünden sonra da, çocuklar vefat edenleri götürdüklerinde, aralarinda yasayanlar olup olmadigini kontrol etmeye gidiyorduk. Hastabakicisini ve Kolya'yi bu is için görevlendirdik.
...
Doktor yoktu. Sadece bir Rus askerÎ doktor kaldi. Bütün digerleri tifüse yakalandilar. Bazilari da öldüler.
Zamanla, Amerikalilar da hastalandilar. Ilk önce Doktor Rassel tifüse yakalandi. Daha sonra da Bayan Yarrow ve onun esi hastalandi.
...
Van'da saglik personeli olarak sadece askerÎ doktor ve ben kalmistik. Dinlenmeyi düsünmek dahi mümkün degildi. Uyku uyumadan ve hemen hemen yemek yemeden durup dinlenmeden çalisiyorduk.
Bay Yarrow ölüyordu. Yüzü mor, nabiz hemen hemen yoktu...
Amerikali yasadi. Ancak, benim hasta bakicim ve birkaç gün sonra da Kolya Krasovskiy tifüse yakalandi...
100-200 kadar hasta, yarali Kürt ve Türk kadinlari, mobilyasiz, yataksiz, yiyecegin (Kürt ve Türk kadinlari yemegi misirdan yapiyorlardi) çok kit oldugu eski Amerikan okullarinda bakimsizliktan öldüler. Basta tifüs olmak üzere üç tip tifo nedeniyle günde yaklasik olarak 20 kisi ölüyordu.
Bilindigi gibi tifüs hastaliginin en önemli bulastiricilari bitlerdir. Çarsaflarimiz ve elbiselerimiz, özellikle kivrimli yerler bu igrenç, uyusuk, beyazimsi böceklerle dolu. Bunlardan kurtulmak mümkün degildi...
Ben generale gittim. General beni içeri almadi. Pencereyi açti. "Ne istiyorsunuz, hemsire?" General benim yanima gelmedi. Herhalde benden hastalik kapar diye korkmustu ve benimle pencereden disari sarkarak konustu.
-Ekselanslari, bana 30 araba, misir, un, koyun ... lazim.
-Ne! Bu da ne böyle? - General, dehset içinde bana bakti. - Neden? Niçin?
Ben durumu ona su sekilde açikladim:
-Hasta Türk kadinlarinin bulundugu okullarin durumu bir felaket. Okullar, hastalarla dolup tasiyor. Birçok tifüse yakalanmis hasta var. Ölüm çok fazla. Daglardan akan dereler asagiya, askerÎ kislalarin bulundugu yere akiyor. Herkesi okullardan toplayip kendi köylerine göndermek gerekiyor. Bu sekilde, sikisikliktan, kirden ve bitlerden hastalik kapan müfrezeyi, Müslüman kadinlari, çocuklari ve yaslilari kurtaracaksiniz.
-Tamam, bana düsünmem için izin verin hemsire!
Ve iki gün sonra at arabalari, koyun sürüsü ve yiyecek geldi39.
...
Benim Van'da isim bitmisti. Burada artik yapacak bir sey kalmamisti. Kolya Krasovskiy'i hastabakici ile birlikte Van'da biraktim. Kolya iyilesmisti ancak hala çok halsizdi.
General bana gitmem için soförle birlikte kendi otomobilini verdi..."
1915 yilinin Agustos ayinda Aleksandra Lvovna Tolstaya Moskova'ya gitmek üzere izin almayi basardi ve Moskova'ya döndü. Kendisi 2 ay Moskova'da kaldigi süre içerisinde üç kez hastalandi. Hastaliklarini atlatan Aleksandra Lvovna Tolstaya yeni bir görev alarak bu kez yine Bati cephesinde çalismaya basladi. Kendisi bu kez Zemskiy Soyuz'un çocuk yetimhanelerinin organizasyonundan sorumlu temsilcisi olarak atandi. 15 Kasim1915 tarihinde artik Minsk'de görevine baslamisti40.
Van, Ermenilerin elinde 70 gün kaldi. Ermeni gönüllü birliklerinin istemelerine ragmen lojistik destegin yetersiz olmasi ve cephenin düzenlenmesi için 15 Agustos 1915 tarihinde Rus birlikleri sehirden ayrildilar. Ermeniler de Ruslarin sehri terk etmesi üzerine panik içerisinde Rus birliklerinin ardindan gitmeye basladilar. Bu gelismelerin ardindan Ruslar 1918 yilina kadar birkaç kez daha Van'i ele geçirdi ve tekrar buradan çekildiler. Rus birlikleri ile birlikte bir oraya bir buraya giden Ermeniler her defasinda önemli kayiplar verdiler. 1918 yilinin Ilkbaharinda ise Ruslar artik tamamen Van'i terk ettiler. Ruslarin tamamen geri çekilmesiyle beraber sehirde, basinda Tasnaksütun Partisi üyesi Kosti Ambartsumyan'in bulundugu Ermeni yönetimi de son bulmus oldu41.
Sonuç
Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin hatiratinda Van ile ilgili kaleme aldigi bölümü okudugumuzda bize iki kategoride degerlendirebilecegimiz bilgiler verdigini görüyoruz. Nitekim verdigi bilgilerin bir bölümü Bay Yarrow'dan duydugu ve Van isyanina iliskin bilgiler digeri ise kendisinin Van'a gelerek bizzat taniklik ettigi Van'in Ruslarin eline geçmesinden hemen sonra 1915 Haziran sonu-Temmuz ayindaki içinde bulundugu durumdur.
Nitekim Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin Bay Yarrow ile okul binalarinda kalan Türkleri ziyaret ettikleri sirada kollari Ermeniler tarafindan tersyüz edilmis bir kadini görünce Bay Yarrow'un bunu Ermenilerin yaptigini söylemesi onu sasirtmis ve "Ermeniler mi?... Ben, gazetelerde Türklerin hunharca davrandiklarini, Ermenileri katlettiklerini okumustum. Anlamiyorum..." diyerek, saskinligini dile getirmistir. Zira buradan da anlasiliyor ki savas sirasinda Türkler aleyhinde yapilan propagandalar yani Ermenilerin Türkler tarafindan katledildigi seklindeki haberlerin tarafli oldugunu Aleksandra Lvovna Tolstaya kendi gözleriyle görmüstür. Bay Yarrow Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin bu saskinligi karsisinda bir açiklama gereksinimi duymus ve su sekilde devam etmistir: "Bütün bunlar yasandi. Katliam her iki taraftan. Tabii ki, askeri harekât sirasinda katliam her iki taraf- tan da oldu. Ermenilerle Türkler arasindaki düsmanlik yüzyillardir sürmektedir. Her iki taraf da gaddarlik yapti, ancak burada Van'da biz, Ermenilerin insanlik disi gaddarligini gözlemledik. Ermenilerin, kadinlarin gögüslerini kestiklerini, kollarini, bacaklarini tersyüz ettiklerini ve kirdiklarini söylüyorlardi. Bu insanlik disi gaddarligin kurbanlarini bizzat ben kendim gördüm". Bay Yarrow'un bu açiklamalarinda Ermeni olaylarinin mukatele seklinde cereyan ettigini ileri süren tezleri destekledigini görüyoruz. Ancak Ermeni olaylarinin yaygin bir sekilde 1890'li yillarda basladigini göz önünde bulundurursak Ermeniler ile Türkler arasindaki düsmanligin yüzyillardir sürdügünü söyleyen Yarrow'un mübalaga ettigi açiktir. Yarrow'un verdigi bilgilerde özellikle üzerinde durulmasi gereken ise Van'da yani kendisinin bizzat taniklik ettigi olaylar hakkinda "...ancak burada Van'da biz, Ermenilerin insanlik disi gaddarligini gözlemledik. Ermenilerin, kadinlarin gögüslerini kestiklerini, kollarini, bacaklarini tersyüz ettiklerini ve kirdiklarini söylüyorlardi. Bu insanlik disi gaddarligin kurbanlarini bizzat ben kendim gördüm." Demesidir. Zira Ermeni tarihçilerin tezlerinde Van 'da Ermenilerin katledildikleri israrla savunulmus ve Türklerin katledilmesinden asla bahsedilmemistir. Van'da bulunan Usser dahi Türklerin Ermenileri katlettigini söylerken kendisiyle ayni dönemde Van'da bulunan Yarrow'un bu sözleri onun da ne kadar yanli bir tutum içerisinde oldugunu göstermektedir. Ermenilerin bu bölgede yaptiklari gaddarliklar kayitlara geçmis olup bu gaddarliklar inanilmaz derecede - Yarrow'un söyledigi gibi- "insanlik disi" bir hal almistir42.
Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin Van isyanina dair verdigi bilgileri hatiratindan kimden ögrendigini anlayamiyoruz. Ancak kuvvetle ihtimal kendisine Van'da yasananlar hakkindaki bilgileri Amerikali misyonerler anlatmislardir. Ancak su bir gerçek ki Aleksandra Lvovna'in hatiratinda anlatilanlarin büyük bir bölümü tarihÎ gerçekler ile uyusmaktadir: "Türkler, Ermenilerin oturdugu ve yüksek bir dag üzerinde bulunan Van Kalesini muhasara altina almislar. Ermeniler, kaleyi savunurken canavarlar gibi çarpismislar. Kadinlar gece gündüz bombalarin içini doldurmus ve bu bombalari Türklere atmislar. Eger bizim öncü birliklerimiz yetismeseydi Ermenilerin bu muhasarayi kaldirmalari mümkün olamazdi ve teslim olmak zorunda kalirlardi, zira yiyecek tükenmis, barut ve mermi bitmisti. Her iki tarafin da büyük kayiplar verdigi kanli bir çarpisma yasanmis... Türkler, hasta, kadin ve yaslilardan olusan yaklasik 1000 kisiyi esir birakarak sehri terk etmisler. Ermeniler ise, öç almak için sehrin bütün Türk mahallelerini yakmislar. Kerpiçten yapilmis olan evler zor yandigi için de bütün evleri ayri ayri tutusturmuslar."
Aleksandra Lvovna'in Van'in Ruslarin eline geçmesinden hemen sonra 1915 Haziran sonu-Temmuz ayindaki içinde bulundugu durum hakkinda verdigi bilgilere bakildiginda ise durum içler acisidir. Onun "Yikilmis Van sehri!" sözü bu durumu çok iyi bir sekilde anlatmaktadir. Zira yine Aleksandra Lvovna'in verdigi bilgilere baktigimizda Van'da geride kalan Türklerin insanlik disi kosullarda yasadiklarini görüyoruz. Zira bu kimseler iki büyük okul binasinda tamamen bos büyük odalarda yatak olmadan yerlerde üstleri bezlerle örtülü erkekler, kadinlar, yaslilar, gençler, çocuklar ayirt edilmeden hepsi birlikte üst üste yigilmis bir halde idiler. Ayrica birçogu tifüs'e yakalanmislardi. Ölüm orani çok fazla idi. 100-200 kadar hasta kadin yataksiz, yiyecegin çok kit oldugu eski Amerikan okullarinda bakimsizliktan ölmüslerdi. Hastaliklar nedeniyle günde yaklasik olarak 20 kisi ölüyordu. Çocuklar her gün 15-20 cesedi eski çukurlara yuvarliyor ve toprakla üstünü gelisi güzel kapatiyorlardi.
1 Aleksandra Tolstaya, Doç, Izd.: Vagrius, Moskva, 2001, s.223.
2 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.1.
3 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.2.
4 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.2.
5 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.3.
6 Rusya'da 1864 toprak reformundan sonra olusturulmus olan bir yerel yönetim müessesesi olan zemstvolar tarafindan I. Dünya Savasi'nin baslamasiyla hasta ve yaralilara yardim etmek için 1915 yilinda kurulan bir organizasyondur. (Bkz.: "Zemstvo", Universalniy Enstklopediçeskiy Slovar, Izd.: Bolsaya Rossiskaya Entsiklopediya, Moskva, 2002, s. 455-456.
7 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.4.
8 Y. F. Ludsuveyt, Turtsiya v Godi Pervoy Mirovoy Voyni 1914 - 1918 gg., Izd.: Moskovskiy Universitet, Moskva, 1966 s. 62.
9 Çilli Geçidi
10 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.4.
11 Agri
12 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.5.
13 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.5-6.
14 Kafkas Cephesindeki hastaliklar ve kötü kosullar hakkinda daha genis bilgi için Bkz.: G. A. Melkumyan, "O Vozniknovenii Çumi Na Kavkazskom Fronte Pervoy Mirovoy Voyni" Vestnik Arhivov Armenii, No:2(36) Yerevan, 1973, ss.125 - 129
15 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.6.
16 Sehrin terk edilmesinden sonra burada kalan Türklerin sayisi kaynaklarda 1500 ile 1000 arasinda degisen sayilarda verilmektedir. Nitekim Alaksandra Tolstaya da hatiratinda Van'a gelmeden evvel burada kalanlarin 1000 kisi oldugunu ancak bunlardan ancak 800 kisinin hayatta kaldigini yazar.
17 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.6.
18 Ermenilerin 1915 Van isyani hakkinda genis bilgi için Bkz.: Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni Isyanlari (1896-1916), Istanbul, 1994.; Ergünöz Akçora, "Yasayanlarin Diliyle Van ve Çevresinde Ermeni Mezalimi", Yakin Tarihimizde Van Uluslararasi Sempozyumu, Yüzüncü Yil Üniversitesi Rektörlügü Yayinlari Nu: 6, Ankara, 1990, s.147-169.; Ihsan Sakarya vd., Belgelerle Ermeni Sorunu, T.C. Genelkurmay AskerÎ Tarih ve Stratejik Etüt Baskanligi AskerÎ Tarih Yayinlari, Ankara, 1992, s.202-220.; Ermeni Komitelerinin Amaçlari ve Ihtilâl Hareketleri (Mesrutiyetin Ilanindan Önce ve Sonra), Genelkurmay AskerÎ Tarih ve Stratejik Etüt Baskanligi Yayinlari, Ankara, 2003, s. 167-191. Vd.
19 Oborona Vana 7 Aprelya-4 maya 1915 g., Izd.: Armyanskogo Natsionalnogo Büro, No:1, Moskva, 1917, s.43.
20 Oborona Vana..., s. 43.
21 Armyane i Voyna, No: 2-3, Nisan-Mayis 1916.
22 Ayni yer
23 Aram Manukyan, 300 kisi oldugunu ifade etmektedir (Armyane i Voyna, No: 6, Agustos 1916.)
24 Oborona Vana..., s. 44.
25 E. Ogenasyan, Vek Borbi, T. I., Izd. " Feniks", Münhen - Moskva, 1991.
26 Oborona Vana..., s.44-45.
27 a.g.e., s.45; M. L. Manukoviç, Iz Istorii Natsionalno- Osvoboditelnoy Borbi Armyanskogo Narod ( Geroiçeskaya Samooborona Van- Vaspurakana v 1915 g.), Avtoreferat, Yerevan, 1978. s.23.
28 Oborona Vana..., s. 45-46.
29 Manukoviç, a.g.e., s. 23.
30 Armyanskiy Vestnik, No: 37-38, Kasim 1916.
31 Armyane i Voyna, No: 2-3, Nisan-Mayis 1916.
32 I. Dünya Savasi sirasinda Kafkas Cephesinde görev yapan Amerikali misyonerlerin teskilatlari, faaliyetleri ve amaçlari hususunda Bkz.: S. M. Akopyan, Zapadnaya Armeniya v Planah Imperialistiçeskih Derjav v Period Pervoy Mirovoy Voyni, Izd.: Akademii Nauk Armyanskoy SSR, Yerevan, 1967, s. 133-156.
33 Grace Higley Knapp, The Mission At Van in Turkey in War Time, Privately Printed, 1916, s.83. (Basim yeri belirtilmemis)
34 Ünlü Rus yazarinin mensup oldugu aile Rusya'da soylu bir aile olup kont (Rusya'da graf ) unvani sahibidirler. Bu nedenle Clarance Ussher, Aleksandra Lvovna Tolstaya'dan bahsederken kontes unvanini kullanmaktadir.
35 Clarance Ussher, Grace H. Knapp, An American Physician in Turkey, Boston and New York, 1917, s.292.
36 Bkz.: a.g.e. s.293.
37 Knapp, a.g.e., , s.83.
38 Tolstaya, a.g.e., , s.237-245.
39 Usser, Aleksandra Lvovna Tolstaya'nin General Nikolayef'den bu ricasini su sekilde anlatir: "Sehirde birkaç hemsiremiz tifüse yakalandi. Kontes Aleksandra'nin yardimcilarindan bazilari da hastalandi. Kontes Aleksandra'nin kaynaklari tükenme noktasina geldi ve Rusya'dan çalismalari için daha fazla kaynak gönderilemecegi söylendi. O da General Nikolayaf'e giderek ona Türk mültecilerin disari köylere gönderilmesi gerektigini söyledi. Ben bunu ona haftalar önce yalvararak söylemistim. General de mültecileri gönderdi." (Usser, a.g.e., s. 298-299)
40 lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013), s.7.
41 Oganesyan, a.g.e., s. 183.; Ludsuveyt, a.g.e., s. 68.
42 Van'da yasananlarla ilgili bir görgü taniginin (Abdullah oglu Mehmet Resid 1900 Van dogumlu) anlattiklari Yarrow'un verdigi bilgileri teyid ediyor: "...Bizler de mazgallar kurmak suretiyle onlar ile harp ettik. Ancak bu, Ruslarin üç kol halinde Van'a dogru geldigini duyuncaya kadar devam etti.Bunun üzerine Van'i bosaltmak üzere harekete geçtiler. Pek çogu da kayiklar ile veya karayolu ile Van'i bosaltmak üzere emir verdiler. Artik hâli-vakti iyi olanlar gemiler ile sehri terk ettiler. 10 gemi dolu gitti. Bu 10 gemiden 3 tanesi kurtuldu. Gemiciler de Ermeni oldugu için bu gemileri yolda adaya çekmisler. Adada bunlarin fedaileri var. Bunlar bütün Türkleri imha etmisler. Iste sadece 3 gemi bu katliamdan kurtulmus. Van'da ise, sahipsizler, kimsesizler, harpte kocasi sehit düsenler, ne hayvan, ne de bir vasita bulamayanlar kalmisti. Bunlarin pek çogu Ruslar geldikten sonra da Ermeniler tarafindan öldürülmüstür. Sag kalanlara olmadik seyler yapmislardir. Pek çok kadin esir olarak götürülmüstür. Bu esirlerden daha sonra 30 kadin Diyarbakir'da bize katildilar. Onlar anlatiyordu. Yapmadiklari bir sey kalmamis. Zaten erkeklerin hepsini öldürmüsler, bir kismini çesitli iskenceler (kulaklarini kesmek, burunlarini kesmek, sakallarina pislik sürmek, v.s.) ile öldürmüsler. Kadinlarin bir kismini kirletmek, kaziklamak, akla-hayale gelmeyen iskenceler ile öldürmek suretiyle yok etmislerdir... Hamile kadinlarin karnina süngü batiriyorlardi. Çocuklari süngülere takip "alin bunlari götürün kebap yapin" diyorlardi..." Akçora, a.g.m.; Bölgedeki Ermeni katliamlari için bkz.: Belgelerle Ermeni Sorunu..., Ermeni Komitelerinin Amaçlari...; Arsiv Belgelerine Göre Kafkaslarda ve Anadolu'da Ermeni Mezalimi I (1906-1918), Basbakanlik Devlet Arsivleri Genel Müdürlügü, Ankara, 1995.; Erdal Ilter, Ermeni ve Rus Mezalimi (1914-1916), Ankara, 1999.; Azmi Süslü vd., Armenian Massacres In Van, Bitlis, Mus, And Kars Interwiev With Withnesses, Ankara, 1999. Vd.
Kaynaklar
AKÇORA, Ergünöz, Van ve Çevresinde Ermeni Isyanlari (1896-1916), Istanbul, 1994.
"Yasayanlarin Diliyle Van ve Çevresinde Ermeni Mezalimi", Yakin Tarihimizde Van Uluslararasi Sempozyumu, Yüzüncü Yil Üniversitesi Rektörlügü Yayinlari Nu: 6, Ankara, 1990, s.147-169.
AKOPYAN, S. M., Zapadnaya Armeniya v Planah Imperialistiçeskih Derjav v Period Pervoy Mirovoy Voyni, Izd.: Akademii Nauk Armyanskoy SSR, Yerevan, 1967.
Armyane i Voyna, No: 2-3, Nisan-Mayis 1916.
Armyane i Voyna, No: 6, Agustos 1916
Armyanskiy Vestnik, No: 37-38, Kasim 1916.
Arsiv Belgelerine Göre Kafkaslarda ve Anadolu'da Ermeni Mezalimi I (1906-1918),Basbakanlik Devlet Arsivleri Genel Müdürlügü, Ankara, 1995.
Ermeni Komitelerinin Amaçlari ve Ihtilâl Hareketleri (Mesrutiyetin Ilanindan Önce ve Sonra), Genelkurmay AskerÎ Tarih ve Stratejik Etüt Baskanligi Yayinlari, Ankara, 2003.
ILTER, Erdal, Ermeni ve Rus Mezalimi (1914-1916), Ankara, 1999.
KNAPP, Grace Higley, The Mission At Van in Turkey in War Time, Privately Printed, 1916. (Basim yeri belirtilmemis)
lida.deil.ru/marina/tolst.doc (14.03.2013).
LUDSUVEYT, Y. F., Turtsiya v Godi Pervoy Mirovoy Voyni 1914 - 1918 gg., Izd.: Moskovskiy Universitet, Moskva, 1966.
MELKUMYAN, G. A., "O Vozniknovenii Çumi Na Kavkazskom Fronte Pervoy Mirovoy Voyni" Vestnik Arhivov Armenii, No:2(36) Yerevan, 1973, ss.125 - 129.
MANUKOVIÇ, M. L., , Iz Istorii Natsionalno- Osvoboditelnoy Borbi Armyanskogo Naroda ( Geroiçeskaya Samooborona Van- Vaspurakana v 1915 g.), Avtoreferat, Yerevan, 1978.
Oborona Vana 7 Aprelya-4 maya 1915 g., Izd.: Armyanskogo Natsionalnogo Büro, No:1, Moskva, 1917.
OGANESYAN, E., Vek Borbi, T. I., Izd. " Feniks", Münhen - Moskva, 1991.
SAKARYA, Ihsan vd., Belgelerle Ermeni Sorunu, T.C. Genelkurmay AskerÎ Tarih ve Stratejik Etüt Baskanligi AskerÎ Tarih Yayinlari, Ankara, 1992.
SÜSLÜ, Azmi vd., Armenian Massacres In Van, Bitlis, Mus, And Kars Interwiev With Withnesses, Ankara, 1999.
TOLSTAYA, Aleksandra, Doç, Izd.: Vagrius, Moskva, 2001.
USSHER, Clarance, KNAPP, Grace H, An American Physician in Turkey, Boston and New York, 1917.
"Zemstvo" Universalniy Enstklopediçeskiy Slovar, Izd.: Bolsaya Rossiskaya Entsiklopediya, Moskva, 2002.
Sahin Dogan*
* Okt. Dr. Akdeniz Üniversitesi Atatürk Ilkeleri ve Inkilâp Tarihi Arastirma ve Uygulama Merkezi, e-mail: [email protected]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Professor Dr. Hale Sivgin 2013