Özet
1927 yilinda Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Ermeni patrigi olarak seçilen I. Mesrop Naroyan'in 1944'teki vefatinin ardindan ortaya çikan yeni Ermeni patrigi seçimiyle ilgili kriz, 1461'te Fatih Sultan Mehmet'in talimatiyla kurulan Istanbul Ermeni Patrikligi'nin cemaat liderligi hususunda yasadigi en büyük kriz olmustur. Naroyan'in vekili olan Kevork Arslanyan'in seçim sürecini bir türlü baslatmamasi patrik adayi Bahtiyaryan çevresinde sekillenen muhalefetin yani sira birçok uluslararasi aktörün bu sürece dâhil olmasina neden olmustur. Soguk Savas'in baslangiç yillarina rastgelen bu dönemde krizi kendi içinde çözmeye çalisan Türk Hükümeti Semsettin Günaltay ile baslattigi müdahale sürecini 1950 yilinda iktidara gelen Demokrat Parti zamaninda hizlandirmistir. Nihayetinde, 1950 yili sonunda, sürpriz bir aday, Trabzon dogumlu Karekin Haçaduryan 112. Ermeni Patrigi olarak göreve baslamistir. Bu çalisma yaklasik yedi yil süren bu kriz sürecini Amerikan belgeleri ve dönemin gazeteleri yardimiyla siyasi tarih baglaminda açiklamayi hedeflemektedir. Çalismanin giris kisminda Patrikhane'nin tarihçesi Cumhuriyet öncesi dönemdeki Türk-Ermeni iliskilerinin dönüm noktalariyla beraber sunulmaktadir.
Anahtar Kelimeler: Istanbul Ermeni Patrikhanesi, Arslanyan, Haçaduryan
Abstract
The death of the first Armenian Archbishop of Ýstanbul during the Republican era, Mesrob I Naroyan, in 1944 led to an unprecedented leadership crisis throughout the whole history of the Patriarchate of Ýstanbul, which was established in 1461 upon the orders of the Ottoman Sultan Mehmed II. Several international actors, including the main opposition candidate Bakhtiyarian to the locum tenens Archbishop Kevork Arslanian, were involved in the process when the latter refused to initiate the election process for the post of next Archbishop. As this period coincided with the beginnings of the Cold War, the Turkish government strove to solve the interim crisis within its boundaries, a process which started with the Prime Minister Þemsettin Günaydýn in 1949 and was finalized in the first months of the Democrat Party government. Finally, in December 1950, an unexpected candidate from South America, Karekin I Khachadourian, who was born in Trabzon, was elected as the 112th Archbishop of Ýstanbul. This study focuses on unfolding the events during this crisis period of almost seven years from a political history perspective with the help of American government documents and the leading Turkish papers of the time. This article also introduces the history of the Patriarchate of Istanbul before the Republican era with special reference to cornerstones of the Turkish-Armenian relations.
Keywords: The Armenian Patriarchate of Istanbul, Arslanian, Khachadourian
Giris
Ermenilerin, 300'lü yillarin basinda Hristiyanligi kabul etmesinden hemen sonra Gregoryen Ermeni Kilisesi kurulmustur. Merkezi kilise özelligi tasiyan ve adina Eçmiyazin denilen kilise, Ermeni toplumu için çok önemli bir yere sahiptir. Öte yandan 1453 tarihinde, Istanbul'un fethinin ardindan 1461 yilinda Fatih'in direktifleriyle Istanbul'da bir Gregoryen Ermeni Kilisesi kurulmustur. Osmanli Devleti'nin güçlü oldugu yillarda huzur içinde varligini sürdüren Ermeni Kilisesi, 19.yüzyilda ortaya çikan ayrilikçi Ermeni hareketlerinin gizli planlayicisi olmustur. Osmanli'nin son dönemlerinden baslayarak Mütareke sürecinde Büyük Ermenistan kurma faaliyetleri yürüten Patrikhane, Türk Milli Mücadelesi ve Lozan Antlasmasiyla bu hedefinden vazgeçmek zorunda kalmistir.
Milli Mücadele yillarinda Büyük Ermenistan hayalini gerçeklestirmeye çalisan Ermeni Kilisesi'nin basinda Zaven Efendi bulunuyordu. Milli Mücadele'nin basariyla sonuçlanmasinin ardindan Zaven Efendi, 1922 yilinda ülkeyi terk etmek zorunda kalmistir. Patrik Zaven Efendi'nin yurt disina çikmasinin ardindan bos kalan patriklik makamina 1927 yilinda I. Mesrop Naroyan seçilmistir. 1944 yilina kadar araliksiz patriklik görevini yürüten Naroyan bu tarihte vefat edince Ermeni Ruhani Meclisi 1944 yilinda Kevork Arslanyan'i Patrik Vekili seçmistir. Patrik Vekili Arslanyan, yeni patrigin belirlenmesi için seçim sürecini baslatmak yerine önce Ruhani Meclisi dagitmis ardindan da seçim yapilmasinin önüne geçmistir. Kendisine muhalif olan patrik adayi Bahtiyaryan ve ekibini ise cezalandirarak tasfiye etmek istemistir. Bu suretle 1944 yilindan 1950 yilinin son günlerine kadar patrikhanede seçim krizi yasanmistir.
Gregoryen Ermeni Patrikhanesi'nde 1944-1950 yillari arasinda yasanan bu seçim süreci, Istanbul'daki Amerikan konsoloslugu tarafindan dikkatle takip edilerek Washington'a bildirilmistir. Patrikhanede yasanan bu mücadele ayrica Türk basininda zaman zaman önemli yer tutmustur.
Bu çalismada Gregoryen Ermeni Patrikhanesi'nin kurulusu, Türk-Ermeni iliskilerinin genel hatlari verilecektir. Ardindan Patrikhanede yasanan seçim süreci, basta Amerikan belgeleri olmak üzere dönemin gazetelerinde bu konuda çikan haberler yardimiyla açiklanacaktir.
Gregoryen Ermeni Kilisesi'nin Kurulusu ve Türk - Ermeni Iliskileri'nin Genel Seyri
Ermenilerin tarihi kökeni konusunda Ermeni tarihçiler arasinda dahi bir düsünce birligi yoktur. Bir menkibeye göre Ermeniler, Nuh'un torunu olan Hayk'tan gelmektedirler. Bu görüsün sahipleri Nuh'un gemisinin Agri Dagi'na oturdugu inancindan hareketle Ermenilerin ana yurdunun da Dogu Anadolu Bölgesi oldugunu iddia ederler. Bir kisim tarihçiler Ermenilerin kökenini Urartulara dayandirirken bir kismi Ermenilerin Turan irkindan geldiklerini iddia etmektedir. Bazi tarihçiler ise Ermenilerin Balkan kökenli ve Trak-Frig soyuna ait olduklarini söylerler.1 Bundan dolayi Ermenilerin kökeni ile ilgili olarak kesin bir bilgi sunmak ve bölgeye gelis tarihlerini belirlemek oldukça zordur.
Ermeni tarihi gibi Ermeni Kilisesi de Ermeni toplumu için çok önemlidir. Zira Ermeni Kilisesi Ermeni toplulugunun kültürel varligini sürdürmesinde ve kimligini ayakta tutmasinda en önemli unsurlardan biridir. Ermeni Kilisesi'nin kurulmasi aslinda siyasi zorunluluktan ileri gelen bir durumdu. Bu kilise kurulmadan önce Ermenilerin büyük bir çogunlugu Zerdüst ve pagan inancina sahiptiler. Hristiyanligin, Ermeniler arasinda yayilmaya basladigi yillar, Sasani Imparatorlugu'nun hüküm sürdügü Iran'da Zerdüst dininin devlet eliyle yayginlastirildigi yillardir. Nitekim Sasaniler, Ermenistan'da Hristiyanligin zorla yerlestirilmesini, yüzyillardir Roma ile Iran arasinda el degistiren Ermeni toplulugun yasadigi bölgelerin Roma ile yakinlasmasina yol açacagindan tehlikeli bulmuslardir. Tersinden bir yorumla Ermeni Prensleri, Sasaniler'in kendi bölgelerindeki etkilerini kirmak için, siyasal bir tercihle, Sasanilerle aralarindaki dinsel bagi koparmaya çalismislardir.2 Ermenilerin, Hristiyanligi kabul edisleri ile ilgili olarak anlatilan hikâye söyledir: Kayseri'de Hiristiyan olarak yetisen bir papaz olan Gregoire, Ermenistan'a dönüp orada Hristiyanligi yaymaya baslamis ve bundan dolayi çesitli iskencelere maruz kalmistir. Bu sirada Ermeni Prensi Tridate'nin hastalanmasi, hastaliginda hekimlerin çaresiz kalmasi ve Kralin kiz kardesinin bir rüya görmesi üzerine Gregoire'ye basvurulmustur. Gregoire, Prensi iyilestirmistir. Prens de bunun üzerine Hristiyanligi kabul etmis ve prensligin resmi dininin Hristiyanlik oldugunu açiklamistir. Görüldügü gibi Ermenilerin Hristiyanligi kabul etmesinin öncüsü Gregoire (Grigor-Kirkor)'dir. Gregoire, Ermenistan'i Incil'in isigi ile aydinlattigindan dolayi, aydinlatici anlamina gelen Ermenice "Lusavoritç" lakabi ile anilmistir.3 Gregoire, Ermenilerin Hristiyanligi kabul etmesini saglamanin yaninda tapinaklari, heykelleri yikmis ve onlarin yerine küçük kiliseler yaparak bölge halkini vaftiz etmistir. Bu çabalarin sonucu olarak Ermeni Prensligi'nin merkezi Vagharschabat olmustur. Burasi daha sonra Tanrinin oglunun indigi yer anlamina gelen Eçmiyazin olarak adlandirilacaktir. Ermenilere göre Eçmiyazin yeryüzünde bilinen Hristiyan kiliselerinin en eskisidir. Bu kilise, Aziz Gregoire tarafindan 303 yilinda yapilmis, bir "vizyon" eseri kabul edildiginden, en yüksek dini ve idari merkezi sayilir. Bu vasfiyla kilise, tarihte önemli roller üstlenmis; Ermenilerin manevi mirasinin tesekkülünü ve muhafazasini, milletin Hristiyan hüviyetinin sekillenmesini, siyasi güçlerini kazanmasini ve yeryüzündeki Ermenilerin bir arada, tek merkez etrafinda toplanmasini saglamistir.4
Gregoryen Ermeni Kilisesi, Hristiyanlik için dönüm noktasi olan ilk üç konsülde alinan bütün kararlari kabul etmistir. 451 tarihinde Bizans Imparatoru Marcianus tarafindan toplanan Kadiköy Konsilinde, Isa'da iki tabiatin sikica birlesmis oldugu tezi formüllestirilerek, Hristiyanligin kutsal bir inanci seklinde kabul edildi. Fakat Ermeni toplumu ve ruhaniler, kendi iç meseleleri ve Sasaniler'le yapilan mücadeleler sebebi ile katilmadiklari Kadiköy Konsilinden çikan "Isa'nin iki tabiatli" oldugu görüsünü kabul etmediler. Çünkü Gregoryen Ermeni Kilisesi bu görüsün zitti olan "Isa'nin tek tabiatli" oldugu seklindeki Monofizit görüsü kabul ediyordu. Bu inanislari sebebiyle Gregoryenler, Hristiyan âleminin büyük çogunluguyla ters düsmüs oldu.5 Kadiköy Konsiline kadar genel Hristiyanlik ögretisi içerisinde yer almis olan Ermeniler, 451 tarihinden itibaren, müstakil bir Kilise olarak varliklarini sürdürmüstür. Onlar, Dogu ve Bati (Ortodoks ve Katolik) Hristiyanlarindan, kendi kiliselerinin milli özellige sahip oldugunu, Isa'nin yaydigi Hristiyanlikta bu özelligin bulundugunu, Isa'nin insani tabiatinin ilahi tabiati içinde eriyerek "tek tabiat" olusturdugunu savunarak ayrilmislardir.6
Ermenilerin genel Hristiyanlik inancindan ayrilislarinin bir diger nedeni; kilise öncülügünde milli dillerini olusturarak Incil'i çevirmeleri ve kendi dillerinde ayinler yapmaya baslamalaridir. Rahip Mesrop tarafindan 405 yilinda Urfa'da yapilan çalismalarda, Iran, AsurÎ ve Grek alfabelerinden derlenen harfler ile Ermeni alfabesi olusturulmustur.7
Hristiyanlik içinde meydana gelen bölünmeler sonucu Gregoryen Ermeni Kilisesi, daima Ortodoks Hristiyanlardan baski görmüstür. Özellikle Bizans Imparatorlugu, Ermeniler üzerinde dini ve siyasi baski uygulayarak onlari kendi içinde eritme politikasi takip etmistir.8 Bu politikadan dolayi Ermeniler gözlerini bir kurtariciya çevirmis ve kurtarici olarak da Selçuklu Türklerini görmüslerdir. Selçuklular Dogu Anadolu'ya hâkim olduklari zaman, bu bölge halkinin büyük kismi (Ermeniler de dâhil) büyük arazi sahipleri elinde köle hayati yasiyordu. Bizans'in bunu düzeltecek gücü ve etkisi yoktu. Bu nedenle halk kendilerine vergiden baska bir mükellefiyet yüklemeyen, din ve mezheplerine karismayan Selçuklulari bir kurtarici olarak karsilamistir.9 Ermeniler için baris ve güven içinde yasama duygusu, Selçuklular ile baslamis ardindan Osmanli Devleti ile devam etmistir.
Osmanli Devleti, Ermenilerin siyasi, sosyal ve ekonomik bakimdan kaderlerini degistirmistir. Özellikle Osmanli Devletinin kurulus yillarinda Bursa'da Ermenilerle kurulan dostluk, 1461 yilinda Ermenilerin bir millet olarak taninmasi ile daha da gelismistir. Bu yilda, Fatih Sultan Mehmet10, Ermeni ileri gelenlerinden alti aile ile birlikte Yovakin'i Istanbul'a davet etmis11 ve Ermeni Patrikhanesi bu sekilde kurulmustur.12 Osmanli tarihinde Fatih döneminden, Sultan II. Mahmut'a kadar üç buçuk asirlik zaman zarfinda diger inanç sahiplerine oldugu gibi Ermenilerin de dinÎ ve içtimaÎ islerine müdahale edilmemis, hatta yetkilendirilmislerdir. Öyle ki; patrikhanelerin kendi mahkemeleri ve hapishaneleri vardi. CismanÎ cezalar, sürgün kararlari gibi yaptirimlari kendi iradeleriyle uygularlardi.13 Özetle Türk ve Ermeni toplumlari arasinda var olan yakinlik ve hosgörü ortaminin genel olarak XIX. yüzyilin ikinci yarisinin ortalarina kadar sürdügü söylenebilir. Ancak 1870'li yillarda Avrupali büyük devletlerin, Osmanli Devleti üzerindeki çikarlari yüzünden bu devletlerce yapay olarak bir "Ermeni Sorunu" yaratilmistir.14
Özellikle 1877-78 Osmanli-Rus Savasi'nin Osmanlilarin maglubiyetiyle sonuçlanmasinin ardindan imzalanan Ayastefanos Antlasmasi, Ermeniler için bir dönüm noktasi olmustur. Ayastefanos'ta devam eden baris görüsmeleri sirasinda bizzat Ermeni Patrigi Nerses Varjebedyan ve bazi Ermeni ileri gelenleri, Rus murahhas heyeti baskani, Çar'in kardesi Grandük Nikola ile görüserek, antlasmaya Ermeniler ile ilgili bir madde koydurmayi basarmislardir.15 3 Mart 1878 tarihinde Osmanli Devleti ile Rusya arasinda imzalanan Ayastefanos Antlasmasi'nin 16. maddesi Ermeniler ile ilgili idi. Bu maddede, Rus askerinin Dogu Anadolu'yu bosaltmasi ve Osmanli Devleti'ne iadesi öngörülüyordu. Ayrica Osmanli Devleti'nin Ermeniler ile meskûn mahallerde derhal islahat yapacagi, Ermenilerin Kürtlere ve Çerkezlere karsi korunacagi taahhüt ediliyordu. Bu antlasma ile Ermeni Meselesi, ilk defa milletlerarasi bir antlasmaya geçirilmis oluyordu. Bu sebeple, Ayastefanos Antlasmasi, Ermeniler için bagimsizlik yolunda atilan önemli bir adim olarak telakki edilmistir. Bu Antlasmadan Rusya'nin güçlenerek çikmasi özellikle Ingiltere'yi rahatsiz etmis ve Ayastefanos Antlasmasi yürürlüge sokulmadan Berlin Antlasmasi imzalanmistir (13 Temmuz 1878).16 Ayastefanos ve Berlin Antlasmalari arasindaki 3 aylik süre zarfinda Ermeni Gregoryen Kilisesi de bos durmamistir. Ayastefanos Antlasmasi'nin Berlin'de tadil edilecegi haberini alan Patrik, kongreye katilacak devletler nezdinde yogun faaliyette bulunmustur. Avrupa baskentlerini dolasarak siyasileri etkilemek ve Ermeni davasi için onlari ikna etmek üzere eski Patrik Hrimyan baskanligindaki propaganda gezisine çikan heyetin elinde, Ermeni isteklerini belirten ve Türkiye'de Ermenistan devleti kurulmasi için hazirlanan bir proje dahi vardi.17
Ermeni Meselesi'nin ortaya çikmasinda ve isyanlarda kilise büyük rol oynamistir. Ermeni olaylari bastan sona incelendigi zaman bunlarin plânlayicisi ve idarecisinin Ermeni din adamlari oldugu görülmektedir. Ermeni din adamlari, Osmanli Devleti'nin kendilerine sagladigi imkânlardan faydalanarak millÎ hislerin yayilmasi için çalismislar ve dinÎ konulari ikinci plâna birakarak faaliyet göstermislerdir. Manastirlarda, kiliselerde, okullarda yürüttükleri faaliyetlerle zamanla iki toplum arasinda düsmanlik tohumlarini yesertmislerdir. Ermeni din adamlarinin bu rolüne Rus generali Mayewski söyle temas etmektedir:
"Ermeni din adamlarinin dinÎ egitim konusundaki çalismalari ise hemen yok gibiydi. Buna karsilik, Ermeni papazlari milliyetçilik fikirlerini yaymak için çok çalismislardir. Yüzyillardan beri, ilâhÎ hizmetlerin yerine Müslümanlara karsi Hiristiyanlarin dinÎ düsmanliklarinin asilandigi esrarengiz kiliselerin duvarlari arasinda bu tür fikirler gelismistir. Okullar ve seminerler, dinÎ liderlerin bu eserine büyük ölçüde yardim etmislerdir. Dogu Hiristiyanlari gibi kiliseleri de, Hiristiyanligin kaidelerini ve ananelerini bir tarafa birakarak, millÎ propagandayi baslica mesguliyetleri haline getirmislerdir."18
Osmanli Devleti içinde örgütlenen Ermeniler, kurmus olduklari terör örgütleriyle ileride siyasi temelleri atilmak üzere karar verilen Anadolu Ermeni Devleti'nin kurulus asamalarini gerçeklestirmeye yönelik hareket ve eylemler içerisindeydiler.19 Ermenilerin isyan ve terör faaliyetleri20 özellikle I. Dünya Sa- vasi yillarinda yeni bir boyut kazanmistir. Osmanli Ordusunun karsisinda Rus Ordularina katilmalari ayrica cephe gerisindeki Müslümanlara karsi giristikleri kirim hareketleri sebebiyle Ermenilerin bir bölümü Hükümet tarafindan 1915 yilinda zorunlu iskâna tabi tutulmustur.21
Birinci Dünya Savasi'ndan maglup ayrilan Osmanli Devleti, önce 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesini ardindan da Itilaf Devletleri'nin baskisiyla kendisine dikte ettirilen Sevr Antlasmasi'ni imzalamak zorunda kalmistir (10 Agustos 1920). Bu antlasmada Ermenilere Dogu Anadolu Bölgesi'nin büyük bir bölümü ile Bagimsiz Ermeni Devleti vaat ediliyordu.22
Osmanli Devleti'nin son yillarinda Ermeniler, Rum çetecilerle is birligi yapmislardir. Nitekim Rum Patrikhanesi ile Ermeni Patrikhanesi, "ortak düsman" olarak telâkki ettikleri Türklere karsi birlikte hareket etmisler ve her hususta birbirlerini desteklemislerdir. Ermeniler, Patrik Zaven Efendi'nin önderliginde çeteler teskil etmis ve Müslüman-Türk ahalisine mezalim uygulamislardir.23 Ermeniler bu dönemde ayrica, güneyde Adana ve çevresinde Fransiz isgal kuvvetlerinin içersinde Türklere saldiriyor24, Dogu Cephesinde de ileri harekâta geçerek Sarikamis üzerinden Erzurum'u ele geçirmeye çalisiyorlardi.25
Mustafa Kemal Pasa'nin önderliginde Anadolu'da baslayan Istiklâl Mücadelesiyle birlikte doguda Kazim Karabekir Pasa komutasindaki Türk Ordusu, Ermenileri kesin bir maglubiyete ugratarak geri çekilmelerini saglamistir. Ermeniler, Türkler karsisinda aldiklari bu maglubiyet üzerine bütün sartlari kabul ederek 3 Aralik 1920'de Gümrü Antlasmasini imzalamistir.26 Milli Mücadelenin basariyla sonuçlanmasinin ardindan Lozan Antlasmasi ile Ermenilerin Bagimsiz Ermenistan hayali sonuçsuz kalmistir. Lozan Antlasmasi'nda Ermenilerle ilgili dogrudan herhangi bir hükme yer verilmemistir.27 Lozan Antlasmasi hükümlerinde Ermenilerle ilgili konular, azinlik hükümlerinde genel bir ifadeyle yer almistir. Bu maddeler söyledir:
Isbu muahede ahkâmi mucibince Türkiye'den ayrilan arazide yerlesmis Türk tebaasi, bihakkin ve kavanin-i mahalliyece mevzu serait dâhilinde isbu arazinin intikal ettigi devletin tebaasi olacaklardir. (Madde 30)
18 yasini mütecaviz olup da 30. madde ahkâmi mucibince Türk tabiiyetini zayi ve bihakkin yeni bir tabiiyet iktisap eden eshas isbu muahedenin mevkii meriyete vazi tarihinden itibaren iki sene müddet zarfinda Türk tabiiyetini ihtiyar etmek salâhiyetine haiz olacaktir. (Madde 31)
Isbu muahedenameye tevfikan Türkiye'den ayrilan bir kisim arazide yerlesmis ve arazideki ekseriyeti ahaliden irk itibariyle ayri olan 18 yasini mütecaviz eshas, isbu muahedenin mevkii meriyete vazindan itibaren iki sene müddet zarfinda, ahalinin ekseriyeti kendisinin irkina mensup olan devletlerden birinin tabiiyetini, mezkûr devletin muvafakati sartiyla ihtiyar edebileceklerdir.28 (Madde 32)
Gregoryen Ermeni Kilisesi'nde Patrik Seçimi Krizi
Milli Mücadelenin ardindan kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, varolus ve kurulus felsefesi geregi, ayrica Lozan Antlasmasinin hükümleri uyarinca bünyesinde bulunan azinliklarin dini inanis ve yasayislarina müdahale etmemistir.
Istanbul'daki Gregoryen Ermeni Kilisesi'nin basinda 1922 yilina kadar Zaven Efendi vardi. Ancak Milli Mücadele sirasinda aleyhte faaliyetler içersinde bulunan Zaven Efendi'nin ülkeyi terk etmesiyle birlikte Patrik Vekili Kevork Arslanyan 5 yil süreyle kilisenin basinda bulunmustur. 1927 yilinda I. Mesrop Naroyan patrik olarak seçilmistir. 1944 yilina kadar patriklik görevini yürüten Naroyan'in vefatinin ardindan kilisede patrik seçimi konusunda anlasmazliklar ortaya çikmistir. Bunun üzerine RuhanÎ Meclis, 1944 Haziraninda Baspiskopos Arslanyan'i kaymakam (vekil) tayin etmistir. Arslanyan, ilk is olarak RuhanÎ Meclisi dagitmis29 ve patrik seçiminin yapilmasini engellemistir. Böylece 1944 yilindan yeni patrigin seçildigi 1950 yili sonuna kadar patriklik makami bos kalmis ve 6,5 yil boyunca Ermeni Kilisesinde bir patrik seçimi krizi yasanmistir.
Gregoryen Ermeni Kilisesi'nde yasanan bu sorun 1949 yilina gelindiginde had safhaya ulasmistir. Konunun boyutunun genislemesi bir yandan Türk Hükümetini meselenin içerisine çekerken, diger taraftan Fener Patrikhanesi'nin basina Athenagoras'in getirilmesinde oldugu gibi, Soguk Savas Dönemi politikalarinin bir yansimasi olarak ABD'yi de sürece dahil etmistir. Bu suretle Amerikan Hükümeti, Istanbul'daki konsoloslugu vasitasiyla konuyu takip etmeye baslamistir. 28 Mart 1949 tarihli Amerikan istihbarat raporuna göre, Ermeni Kilisesi içindeki anlasmazlik artik ayan beyan ortadaydi. Bu anlasmazliga çözüm getirmek amaciyla üç piskopostan olusan bir heyet Arslanyan'a bir dilekçe sunarak su talepleri iletmislerdir: Kilise konseyinin tekrar seçilmesi, dini görevlere gelecek olan adaylarin egitimi ve idaresi için kurallarin olusturulmasi.
Fakat Patrik Vekili Arslanyan, kendisine yapilan tüm baskilara ragmen Patrik seçimini yapmakta gönülsüzdü. Ermeni Kilise Meclisi üyesi sekiz kisilik bir heyetin, meclisi kendilerinin toplantiya çagiracagi tehdidine ragmen Arslanyan, meclisi toplantiya çagirmayi reddetmistir. Bunun üzerine Arslanyan, kendisini tehdit eden bu heyetten 5 üyeyi geçici olarak görevden uzaklastirmis, fakat buna ragmen üyeler görevlerine devam etmislerdir. Kilisede meydana gelen bu olaylar sonucunda Arslanyan, Eçmiyazin'deki Büyük Kiliseye bir mektup göndererek rapor verirken; Arslanyan'in idaresinden memnun olmayan muhalifler de Eçmiyazin'e Arslanyan'in diktatör eylemlerinin önüne geçilmesini isteyen ve ondan sikâyet eden bir mektup yazmislardir. Sonuçta Ermeni Kilisesinde yasanan bu olaylar, Ermeni Cemaatini ikiye ayirmisti. 30
Ermeni Kilisesi içinde yasanan bu problem ve Arslanyan'in 5 din adamini görevden uzaklastirmasi Ermeni cemaati içinde büyük yanki uyandirmisti. Arslanyan'in aldigi bu karar Eçmiyazin Kilisesi tarafindan 18 Mayis 1949 tarihli mektupla onaylanmistir.31 Bu olayin ardindan 7 din adamindan olusan bir heyet, ortak imzayla asagidaki metni Arslanyan'a sunmuslardir;
"Sizden din adamlarinin istegine uygun olarak kilise yasasini dikkate alarak en uygun gün olan Pazartesi günü genel meclisi toplamanizi istemekteyiz." Buna ek olarak 45 Ermeni din adamindan 37'sinin imzasini tasiyan bir dilekçe yazilarak ayni talep tekrarlanmistir.
28 Mart 1949 tarihli Amerikan raporuna göre, Istanbul Gregoryen Ermeni Kilisesi'nde yasanan patrik seçimi krizi ve Arslanyan'in faaliyetleri, Ermeni Kilisesi'nde 500 yil boyunca yasanan en ciddi olaydi. Ve bu durum, Arslanyan'in 37 din adaminin imzasini tasiyan ve genel meclisin toplanmasi talebini içeren dilekçenin geri çevirmesiyle iyice gün yüzüne çikmisti. Bu süreçte Arslanyan'in muhalifleri de bos durmamistir. Onun en büyük rakibi olan Bahtiyaryan taraftarlari, kamuoyuna 18 Mart tarihinde Çanakkale Sehitlerini anma adi altinda Ankara'ya giderek Atatürk'ün nasini ziyaret edeceklerini duyurmuslardi. Oysa Ankara'ya gitmelerindeki asil maksat, Içisleri Bakanligina dilekçe vererek Arslanyan'i sikâyet etmekti.32 Raporun devaminda verilen bilgilere göre Bahtiyaryan ve ekibinin yapmis oldugu ziyaret hedeflendigi gibi geçmemistir. Ziyarette daha çok Türk hükümetinin bu anlasmazligi çözme yetkisine sahip olup olmadigi ya da bu yetkinin Erivan'daki kilise konseyine ait olup olmadigi tartisilmistir.33 Ankara'ya giden heyetin Istanbul'a dönmesinin ardindan Ermeni gazeteleri Marmara ve Jamanak'ta patrik seçimi ile ilgili iki tarafin birbirini suçlayici ifadeleri yer bulmustur.34 Bunlardan Marmara Gazetesi Bahtiyaryan'i, Jamanak'ta Arslanyan'i destekliyordu.
Bu arada görevden alinan 5 din adami Patrik Vekiline ragmen görevlerine devam etmis; Arslanyan kendisine mektup yazan 37 din adamindan imzalarini geri çekmelerini istemis, fakat sadece 1 üye bu istegi yerine getirmistir. Amerikan Konsolosu'na göre, kilise fonundan zimmetine para geçirdigi ve hosa gitmeyen eylemleri nedeniyle Ermeni toplumumun çogunlugu Arslanyan'in görevden ayrilmasini desteklemekteydi.35
Amerikan raporlarina göre, patrikhane içinde yasanan bu çekismelerde kaybeden yine Ermeni cemaati olacakti. Raporlarda dikkat çekilen bir diger husus patrikhanede yasanan bu gelismeler karsisinda Türk basininin ve dolayisiyla kamuoyunun verecek oldugu tepki idi. Baslangiçta bu konuya Türk basini fazla ilgi göstermemekle beraber Arslanyan karsiti bir tavir söz konusuydu. Bu süreçte Türk basininin tepkisini çeken en önemli olay Ermenistan'daki kilisenin bu sürece dahil olma ihtimaliydi. Ermenistan'daki Büyük Kilisenin, kendisine yapilan basvurular sonucunda patrik seçim sürecine müdâhil olmasi durumunda Ermenilerle ilgili gelismelerde hassasiyet derecesi yüksek olan Türk kamuoyunun da bu olaya ilgisinin artacagi muhakkakti. Zira geçmis yillarda Ermeni din adamlarindan birinin Yüksek Kilise Kurulu'nun seçimi için Ermenistan'a gitmesi Türk basininin tepkisini çekmisti.36 Bu sirada Erivan'in bu sürece dâhil olmasi Türkiye'de zaten var olan Sovyet tehdit algisiyla ilintilendirilecekti.
Ermeni Kilisesi'ndeki seçim krizinin derinlesmesi üzerine Türk basini konuyu gündemine almaya baslamistir. Son Posta Gazetesi'nde bu konu ile ilgili çikan bir habere göre, bir yandan Yüksek Kilise Konseyi Erivan'i seçim sürecine katmaya çalisirken, diger taraftan Ermeni cemaatinin ileri gelenlerinden Jamanak Gazetesi editörü Mardiras Koç liderliginde bir grup, kaos ortamindan çikilmasi için gerekirse Bulgaristan'da bulunan ve Bulgar Hükümetince Türkiye'ye girmesine izin verilmeyen Garabedian'in Türkiye'ye gelmesini önermekteydi. Koç'a göre Garabedian, Türk vatandasi olan yurt disindaki tek Ermeni Piskopos olmasi nedeniyle seçilme sansi en fazla olandi.37 Oysa Türk kamuoyu bu konuda farkli düsünüyordu. Bu konu ile ilgili olarak Son Posta Gazetesi'nde çikan baska bir habere göre, Bulgaristan'dan din adami getirilmesine karsi olundugu bildirilmistir.38 Ayni gazetede çikan diger bir yazida Bulgaristan'dan din adami getirmek yerine Türkiye'deki Ermeni din adamlarindan bir tanesinin önce piskopos daha sonra da patrik yapilmasi önerilmekteydi. Ayrica Ermeni Kilisesi'nin Rum Kilisesi'ne özeniyor olmasina vurgu yapilarak Athenagoras gibi bir kisi haricinde kim varsa Türkiye'ye getirmekte özgür olduklari ifade edilmekteydi.39 Bu sirada adi Patriklik makami ile anilan ve Bulgaristan'da bulunan Garabedian'in Bulgaristan'daki statüsü yeni bir tartisma konusu olmustur. Bulgar kanunlarina göre Bulgaristan'da bulunan tüm din adamlari Bulgar vatandasligini kabul etmek zorundaydi. Garabedian Türk vatandasligindan çikmayacagini Bulgar makamlarina bildirince Bulgar Hükümeti 20 Mart 1949 tarihi itibariyla Garabedian'in piskoposluk görevine son vermistir. Bu esnada Istanbul'da patrik seçimi krizi devam ettiginden Garabedian'in adi patrik adaylari arasinda güçlenmeye baslamisti. 40
1949 yilinin Mayis ayina gelindiginde patrik seçimi ile ilgili somut bir gelisme olmamisti. Türk makamlari, Ermeni cemaatinin iç islerine karismayip kendi aralarinda patrik seçilmesi yönündeki siyasetin bir sonuç vermedigini görünce duruma el koymak zorunda kalmistir. 26 Mayis 1949 tarihli Amerikan raporuna göre Basbakan Semsettin Günaltay, Patrik Vekili Arslanyan'dan yakin gelecekte patriklik seçiminin yapilmasi için gerekli hazirliklarin tamamlanmasini istemis, kendisinin de seçimlerin daha rahat geçmesi için mevcut yasalarin uygulanabilirligini inceletecegini bildirmistir. Bu tutum karsisinda en basindan beri seçimlerin yapilmasina taraf olan Bahtiyaryan, Günaltay'in açiklamasindan bir gün sonra Marmara Gazetesi'nde yeni bir patrik seçimi için kendisinin ve taraftarlarinin ugrastigini ve Arslanyan'in misyonunun sona erdigini bildiren açik bir mektup yayinlamistir. Böylece Bahtiyarian grubu Arslanyan'a karsi yeni bir ataga geçmis oluyordu.41
1949 yilinin yaz ortasina gelindiginde gruplar arasinda mücadelenin kizistigi ve Bahtiyaryan'in Arslanyan'a karsi pozisyonunu güçlendirdigi gözükü- yordu. Bu dönemde Arslanyan'i mevcut krizin bas sorumlusu olarak gören Bahtiyaryan 23 Temmuz 1949 tarihinde Yeni Sabah Gazetesi'ne bir beyanat vermis ve Amerikali yetkililerin dikkatini çekmeyi basarmisti. Bu beyanatta Bahtiyaryan, Arslanyan'in iddialarinin aksine kendilerinin hukuk disi hareket etmediklerini, yaptiklari girisimlerin hükümetin bilgisi dâhilinde oldugunu söylemistir. Bahtiyaryan, Arslanyan'in israrla hükümetten toplanmasini talep ettigi Ermeni Toplulugu Meclisi'nin söylendigi gibi yeni patrigin seçimi için çok da gerekli olmadigini düsünüyordu. Çünkü 1927 yilinda 40 kisilik meclis patrigi seçmisti ve su anda da 27 meclis üyesi hayattaydi ve seçimi bunlar yapabilirdi. Bahtiyaryan demecinin son bölümünde patrik seçimi krizinin çözülmesi amaciyla Erivan'a gidildigi yönündeki haberleri ise yalanlamistir.42
Arslanyan'in tüm engellemelerine ragmen seçim süreci fiilen baslatilmistir. Arslanyan karsiti 26 kisilik bir din adami heyeti Istanbul Kumkapi Kilisesi'nde toplanarak kendi aralarinda 6 aday seçmisler ve onay için valiye basvurmuslardir. Istanbul valisi de bu adaylardan üçünü onaylamistir. Bu seçimlerde Bahtiyaryan 24 oy, Guzerian 25 oy, Papazyan 25 oy almistir. Bunlarin disindaki üç din adaminin adayligi disarida hizmet verdikleri için onaylanmamistir. Bunlardan 12 oy alan Khat Baspiskoposu Suriye'de, 16 oy alan Neranyan Amerika'da, 15 oy alan Djebeyan da Kibris'ta görev yapmaktaydi. Ayrica Vali, patrik seçimi için 27 Temmuz 1949 tarihini belirlemis, böylece seçim süreci adina önemli bir adim daha atilmistir.
1949 yilinda Ermeni Patrikhanesi'nde yasanan bu anlasmazliklarla ilgili olarak Amerikan yetkilileri 11 Agustos tarihinde kendi hükümetlerine yukaridaki bilgileri de ihtiva eden son gelismelerle ilgili bir rapor göndermistir. Raporun ilk kisminda; Arslanyan'a Yakin-Dogu Kiliselerinden mevcut sorunun halledilmesi yönünde bir mektup gönderildiginden söz edilmistir. Raporda verilen bilgilere göre aslinda Patrikhanede yasanan en önemli sorun, patrigin kim olacagi degil, patrik vekilinin kim olacagi yönündeydi.
Söz konusu raporun devaminda verilen bilgilere göre; Arslanyan, kendi inisiyatifidisinda gelisen bu olaylardan rahatsiz olmus ve Basbakan'dan görüsme talebinde bulunmustur. Arslanyan ile Basbakan Günaltay'in görüsmesinde Ermeni ileri gelenlerinden Mardiras Koç ta bulunmustur. Bu görüsmede Arslanyan, Ermeni Patrigi'nin seçiminin neden kendileri tarafindan yapilmadigi konusunda Basbakan Günaltay'a sitemde bulunmus, buna karsin Günaltay da, Arslanyan'a seçimlerde Patrik adayi olup olmadigini sormustur. Arslanyan ise amacinin sadece Ermeni toplumumun mevcut yasalar altinda sorunsuz yasamasini saglamak oldugunu söylemis ve Patrik seçimi ile ilgili yasanin düzeltilmesini talep etmistir. Bu görüsmeden sonra daha önce Istanbul Valiligi'nce 27 Temmuz olarak kararlastirilan seçim tarihi ertelenmistir. Bu esnada Istanbul'da üniversite ögrencilerine bir konusma yapan Basbakan Günaltay, Ermeni toplumu içindeki bu anlasmazligin çözümü için gerekli sorusturmayi yaptiracagini söylemistir. Günaltay-Arslanyan görüsmesine taniklik eden Koç'a göre, Türk Hükümeti Arslanyan'in taleplerini karsilayacakti. Zira bir önceki hükümetin de tutumu bu yönde idi. Ancak sonuç beklenildigi gibi olmadi.
Amerikan yetkililerince hazirlanan raporun devaminda verilen bilgilere göre Arslanyan, Basbakan Günaltay'la yaptigi bu görüsmeden sonuç alamayinca yasanan son gelismelerle ilgili olarak bu kez de kendisine bir mektup göndermistir. Söz konusu mektupta Arslanyan, Basbakan Günaltay'a görüsmelerinde mevcut problemlere çözüm bulacagi yönündeki sözünü hatirlatmistir. Arslanyan mektubun devaminda, daha önce kendisinin dini disipline uymadigi için bes din adamina disiplin cezasi verdigini, fakat bu kisilerin taraftarlari ile birlikte patrik seçiminin kendi istedikleri gibi olmasi için hükümet organlarina basvurduklarini ifade etmistir. Arslanyan, Hükümetin patrik seçimi konusundaki tavrini da elestirerek Içisleri Bakaninin emri ile Istanbul Valisinin patriklik seçimine müdahale etmek istedigini, oysa seçimin sadece din adamlari tarafindan degil, Ermeni toplumu meclisinin de katilimi ile yapilmasi gerektiginden söz etmis, 1927 yilinda Patrik Mesrop Naroyan'in da bu sekilde seçildigini hatirlatmistir. Arslanyan, Istanbul Patrikhanesi'nin 500 yil önce Fatih Sultan Mehmet tarafindan kuruldugunu ve sadece Istanbul ile sinirli olmayip Anadolu'yu da kapsadigini, bu nedenle patriklik seçiminin Istanbul ile sinirli tutulmasinin dogru olmadigini dile getirmistir. Arslanyan mektubunun son kisminda patrigi seçecek olan Ermeni Toplulugu Meclisi'nin sadece 1/7'sinin din adami oldugunu ve bunlarin çogunun da hayatta olmadigini belirterek patriklik makamina, Ermeni Toplulugu Meclisi'ni olusturma yetkisinin verilmesini istemistir.43
Arslanyan karsiti grubun seçim sürecini fiilen baslatmasi Türk basininda giderek üst siralarda yer bulmustur. Fakat bu olay ayni zamanda bazi dedikodularin ortaya çikmasina da sebep olmustur. Daha önce Erivan'a gitmedigini ve bu ise Erivan'daki kiliseyi karistirmadigini söyleyen Bahtiyaryan'a ve seçimlere yönelik bazi iddialar ortaya atilmistir. 25 Agustos 1949 tarihli Son Posta Gazetesi'nde "Ermeni Patrikliginin Hikâyesi" baslikli yazida; Ermeni kilisesinin içindeki problemlere Erivan'in müdahale ettiginden söz edilmis, Erivan'dan bir heyetin Beyrut'taki Ermeni Kilisesine giderek Istanbul'da yasanan sorunla ilgili olarak hakemlik rolünün üstlenilmesi teklifinin yapildigi iddia edilmistir. Gazetede verilen diger bilgilere göre Türkiye, kendi bünyesinde bulunan azinliklarin kimliklerine bagliliklarini anlayisla karsilamakla birlikte isin içinde Ermenistan'in olmasindan rahatsizlik duymaktaydi. Zira Türkiye, bu konuda Ermenistan üzerinden Sovyetlerin olaya müdahil olmasindan çekinmekte ve patrik seçimi meselesinin ülke içinde halledilmesini daha uygun bulmaktaydi. 44
Istanbul'daki Amerikan yetkilileri, bu meselede daha iyi bilgi sahibi olmak amaciyla Ermeni cemaatinin ileri gelenlerinden Mardiras Koç'la bir görüsme yapmistir. Bu görüsmede Koç, Türk hükümeti için kabul edilebilir bir piskoposun Türkiye'ye gönderilmesi halinde patrik olarak seçilmesinin saglanabilecegini ABD konsolosuna bildirmistir. Ayrica Türkiye Ermenilerinin kilise problemlerini çözme zamani gelmistir ve su anda Türkiye'de iki piskopos, eski patrik ve vekiller haricinde din adami bulunmamaktadir. Koç'a göre patrik seçimi Türk hükümetinin onayi olmadan da gerçeklesebilirdi. ABD konsolosunun kisisel gözlemine göre; Patrik Vekili Arslanyan, Istanbul'a atanacak olan piskopos konusunda ABD çikarlarini göz ardi etmekte iken Koç, ABD taraftari bir çizgidedir. Konsolos Hutton'in gizli yazisinin son kisminda Koç'un, Newyork'ta bulunan 36 yasindaki genç Piskopos Daren Narseyan'in Türkiye'ye gönderilmesini destekledigi belirtilmektedir.45
Bu dönemde Istanbul Ermeni Kilisesi'nde yasanan krize çözüm bulmak amaciyla Erivan'da bulanan ve Ermenilerin en büyük dini merkezi olan Eçmiyazin Kilisesi de ara buluculuk rolüne soyunmustur. 15 Eylül 1949 tarihinde Istanbul'daki ABD Konsoloslugu'ndan ABD Disisleri Bakanligi'na gönderilen gizli yazida verilen bilgilere göre, Eçmiyazin Kilisesi Patrigi Antillius, Istanbul'da yasanan soruna çözüm getirmek amaciyla Arslanyan ve Bahtiyaryan'a birer mektup göndermistir. 10 Temmuz 1949 tarihinde Bahtiyaryan'a gönderilen mektupta, Ermeni cemaati arasinda yasanan ayrismaya son verilmesi amaciyla ve mevcut problemin çözümü için Istanbul'a bir heyet gönderileceginden söz edilmistir. Antillius, 20 Temmuz 1949 tarihinde de Arslanyan'a bir mektup göndermistir. Bu mektupta Antillius, Istanbul'daki kilisenin durumuna çok üzüldügünü, kilisenin halen patrigini seçmemis olmasinin Türk Hükümetine bu olaya el koyma imkânini verdiginden söz etmektedir. Antillius'a göre bu durum Türkiye'nin yasal olarak olaya müdahil olmasinin önünü açmistir. Antillius, Ermeni kilise ve toplumundaki düzen ve birligin saglanmasinin Arslanyan'in elinde oldugunu ifade etmistir.46
Seçimler ve Yeni Patrik Haçaduryan
Istanbul Gregoryen Ermeni Kilisesi'nde 1944 yilindan beri devam eden patrik seçimi krizi 1949 yilinda belli bir asamaya gelmistir. Karsilikli suçlamalar, Erivan'la mektuplasmalar ve kisisel anlasmazliklarin ardindan 1949 yilinin sonlarinda olusan seçim ortami 1950 genel seçimlerinin araya girmesiyle bir kez daha ertelenmistir. Fakat bu seçimde 27 yillik tek parti iktidarinin son bulmasi, patrikhane çevrelerinde çözüm için ümit verici bir gelisme olarak degerlendirilmistir.
14 Mayis 1950 tarihinde yapilan seçimler sonucunda CHP'den iktidari devralan Demokrat Parti'nin ilk yilinda ugrasmak zorunda kaldigi meselelerden biri de Ermeni Patrikhanesi seçimleri olmustur.
Iktidara gelmesinden hemen birkaç ay sonra daha önce baslayan seçim sürecinin devam ettirilmesi ve bir an önce bu meselenin halledilmesini isteyen DP iktidari, tipki bundan önceki süreçte oldugu gibi çözümsüzlügü savunan ve patrik vekilligi görevini birakmak istemeyen Arslanyan'in olumsuz girisimleriyle karsi karsiya kalmistir.
Patrikhanede yillardir devam eden soruna çözüm bulunmasi amaciyla 1950 yilinin Temmuz ayinda Ermeni Cemaati kendi arasinda bir toplanti yapmistir. 9 Temmuz günü yapilan toplantiya 1944 senesinde vefat etmis olan eski Patrik Naroyan'in ruhuna ithaf edilmek üzere dini bir ayin de eklenmistir. Bu ayininin en ilginç yani; Arslanyan'in Ermeni cemaati tarafindan papazliktan azlettigi eski papazlarin da kiliseye sokularak dini törenin bunlara idare ettirilmesidir. Görüldügü gibi Ermeni cemaati artik Arslanyan'i azletmek için kendi arasinda birlikteligi saglamisti. O günlerde Patriklik için birçok isim ileri sürülmekte ise de Ermeni Cemaati arasinda en kuvvetli aday Bahtiyaryan olarak gözükmekteydi.47
Ermeniler arasinda yillardir süren patrik krizini çözmek amaciyla Istanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay (ayni zamanda Belediye Baskani), 7 Agustos 1950 tarihinde cemaat ileri gelenleri ile bir toplanti yapmis, Patrik Vekili Arslanyan ile muhalifleri arasinda devam eden ihtilafin sebepleri ve gelinen durum gözden geçirilmistir. Neticede mevcut nizamname dâhilinde yeni patrik seçiminin yapilmasi uygun görülmüstür. Vali ve Belediye Baskani Fahrettin Kerim Gökay, anlasmazligin giderilmesi ve nizamnameye göre seçim yapilmasi hususunda Içisleri Bakanligi nezdinde gerekli girisimde bulunacagini ve alinacak neticeyi süratle kendilerine bildirecegini Ermenilere vaat etmistir.48 Vali Gökay hazirladigi seçim talimatnamesi taslagini Içisleri Bakanligina göndermistir. Fakat bu taslak özellikle Arslanyan taraftarlarinca begenilmemistir. Buna gerekçe olarak da Bahtiyaryan ve taraftarlarinin cezali olmalarina ragmen seçimlere katilmasi gösterilmistir.49
Bakanlar Kurulu'nun 19 Eylül 1950 tarih ve 11824 sayili karariyla seçim süreci baslatilmistir. Resmen baslayan seçim sürecinin ardindan bir açiklama yapan Vali Gökay, hazirlanan talimatname hakkinda bilgi vermistir. Hazirlanan talimatname söyleydi: Ermeni cemaatinde Gregoryen mezhebinden olan 18 yasini bitirmis bütün kadin ve erkek vatandaslar patrik seçiminde reylerini kullanabileceklerdir. Bakanlar Kurulunun kararina uygun olarak hazirlanmis talimatnameye göre, her kilise bölgesi bir seçim bölgesi olarak kabul edilmistir. Her kilisede en yasli papazin baskanliginda 5404 sayili Vakiflar Kanunu'na göre seçilmis 2 kisilik mütevelli heyeti bir seçim komisyonu teskil edecektir. Seçim komisyonlari, reyleri noter huzurunda toplayacaktir. Seçim komisyonuna girecek olanlarin ruhanilikle hiçbir ilgisi olamayacagi gibi her komisyon, baskan hariç 2 kisiden olusacaktir. Kilise mümessilleri toplanarak evvela patriklik sifatina haiz kimselerden 5 kisiyi namzet olarak seçecekler. Bu arada 14 kisilik ruhani heyeti de kilise mümessilleri tarafindan seçilecektir. Bilahare patriklige namzet olarak gösterilen 5 kisiden 2'sinin ismi vilayete bildirilecek ve vilayetçe bu iki sahistan birisi patrik olarak intihap edilecektir. Patriklik için aranilan vasiflar sunlardir: 35 yasinda küçük olmamak, TC tabasi olmak, mahkûmiyeti bulunmamak ve halkin itimadini kazanmis olmak. Hiç kimse iki yerde rey kullanamayacaktir. Reyler gizli, tasnifler aleni olacaktir. Komisyon seçimi 31 Ekim Sali, patrik namzedi seçimi 9 Kasim günü yapilacaktir.50
Bu arada Patrik seçimi ile ilgili yapilan hazirliklar ve ortaya atilan dedikodular Türk basininda genis yer aliyordu. 21 Ekim 1950 tarihli gazetelerde bu konu söyle isleniyordu:
"31 Ekimde 37 kiliseye mensup 74 temsilci patrik namzetlerini ve 14 kisilik ruhani meclisi seçeceklerdir. Son seçim 9 Kasim da yapilacak ve intihap olunan iki patrik namzedi hükümete arz edilecektir. Hükümet, bu iki namzetten birini patrik olarak tayin edecektir. Ancak, seçim arifesinde bazi anlasmazliklar ortaya çikmaktadir. Bunlardan birisi, hakkinda savcilik tarafindan takibat açilmis bulunan 3 papaz, Bahtiyaryan, Sigazer ve Papazyan'in seçime istirak ettirilip ettirilmemesi meselesi, digeri ise patrik namzedi olarak seçilecek olanlarin hangi rütbede bulunacaklarinin belirlenmemis olmasidir. Bu iki mesele Ermeni cemaati arasinda dedikodulara yol açmakta ve itirazlara sebep olmaktadir. Diger taraftan Arslanyan taraftarlari seçimi kazanabilmek için genis bir propaganda faaliyeti içine girmis bulunmaktadir. Patrik seçiminin tam bir sürprizle neticelenecegi söylenmektedir". 51
Seçim süreci ile ilgili olarak yasananlari basina açiklayan Vali Gökay, o günlerde yasanan gelismeleri su sekilde özetlemistir: "Bir müddet evvel aralarinda çikan anlasmazlik neticesinde iki taraf vilayete müracaat ettiler. Bir kismi Arslanyan'dan sikâyet ederek patrik seçiminin bir an evvel yapilmasini istedi. Arslanyan taraftarlari ise bir kisim papazlarin ruhanilikten azledildigini ve bu sahislarin kendilerini rahatsiz ettigini söyledi. Hepsi de benden patrik seçiminin yapilmasini istediler. Durumu Ankara'ya bildirdim ve izahat verdim. Bunun üzerine Ankara, meseleyi Lozan Anlasmasi bakimindan inceledi ve 19 Eylül 1950 tarihli Bakanlar Kurulu kararini verdi. Bu karar mucibince, bir defaya mahsus olmak ve atiye ait hukuki hüküm ifade etmemek sarti ile Ermeni vatandaslar patriklerini seçeceklerdir. Bu seçim nasil olmaliydi. Biz 1927 yilinda yapilan seçimle eski nizamnamenin bazi maddelerini gözden geçirerek bir muhtira hazirladik. Bu muhtira üzerine Arslanyan taraftarlari görüslerini ifade ederek nokta-i nazarlarini Içisleri Bakanligina bildirdiler. Dört maddeden ibaret olan bu maruzat, tanzim edilen seçim talimatnamesine aykiri degildi. Bugün, patrik vekili beni ziyaret etti. Kendisiyle konusup mutabakata vardik. Önümüzdeki Pazar günü, seçim bölgesi olarak kabul edilen kiliselerde 18 yasini geçen Ermeni vatandaslar delegelerini seçeceklerdir. Kiliselerin en yasli papazlari ile delegeler de 9 Kasim'da patrigi seçeceklerdir. Patrigin piskopos olup olmamasi onlarin iç isleridir."52
Hükümetin bu karari almasinda en önemli etken, yillardir halledilemeyen patrik seçimi isinin bir an önce hal yoluna koyulmasi idi.
Seçimle ilgili hazirliklar yapildigi sirada Patrik Vekili Arslanyan da bos durmamistir. Arslanyan'in, Ermeni papazlari evine davet ederek kendilerine tesir etmek üzere "benim tarafimda olmazsaniz hepinizi aforoz ederim" dedigi gazetelerde yer aliyordu. Patrik vekiline cephe alan taraf ise bunun kanunsuz oldugunu ileri sürerek ilgili makamlarin müdahalesini istemistir.
Her kilisenin ayri seçim bölgesi olarak tespit edildigi Istanbul'da emniyet kuvvetlerinin genis güvenlik önlemleri altinda yapilan seçimlerde her hangi bir olay yasanmamistir. Seçimlerle ilgili verilen ilk bilgilere göre Arslanyan ve ekibinin kazanmasi zor görünüyordu.53 Nihayet yillardir beklenen seçim, belirlenen tarihten biraz gecikmeyle 2 Aralik 1950'de neticelendirilmistir.
Seçimlerde Ermeni Gregoryen Patrigini seçecek olan heyet 2 Aralik tarihinde Kumkapi Ermeni Kilisesinde toplanmistir. Istanbul'daki Ermeni Kiliseleri adina 64, Anadolu'daki Kiliseler adina 8 ve 13 ruhani reisten olusan heyet kendi aralarinda toplanarak yeni patrigi belirlemislerdir. Heyetin toplantisindan önce Ermeni cemaatine seslenen Arslanyan, demecinde devlete, hükümete tesekkürlerini bildirmis, seçimin neticesini Ermeni cemaatinin takdirine birakmistir.54
Seçimlerin sonucu ise tam anlamiyla sürprizdi. 2 Aralik 1950 tarihinde yapilan seçim sonucunda merkezi Arjantin'in baskenti Buenos Aires'te bulunan Güney Amerika'daki Ermeni Kiliseleri'nin baskani Haçaduryan patrik olarak seçildi. Onun bu görevi kabul etmemesi halinde yerine Beyrut'taki Piskopos Paroyan getirilecekti.55 Haçaduryan'in patrik seçilmesine ilk itiraz, mevcut Patrik vekili Arslanyan tarafindan yapilmistir. Arslanyan'a göre, elde mevcut kanun ve nizamname hükümlerine göre Türkiye topraklari disinda bulunan ve vatandas olmayan bir sahis patriklige seçilemezdi.56 Arslanyan'a göre Bulgaristan'dan gelen ve 30 oy alan diger patrik adayi Garabedian'in patrik olmasi gerekiyordu.
Arslanyan ve taraftarlarinin itirazlarina ragmen, 2 Aralik tarihinde yapilan seçimin mazbatalari 31 Aralik 1950 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafindan tasdik edilmistir.57 112'nci Ermeni Patrigi olarak seçilen Haçaduryan'in Türkiye'ye gelisi ise ayri bir tartisma konusu olmustur. Seçim sonuçlari 31 Aralik 1950 tarihinde hükümetçe onaylanmasina ragmen Haçaduryan, Türkiye'ye gelip bir türlü görevine baslamiyordu.58 Bu da dogal olarak cemaat arasinda türlü dedikodularin ortaya çikmasina yol açiyordu.
Haçaduryan 10 Mart 1951 günü Istanbul'a gelmistir. Patrigin gelisi basinda su sekilde yer almistir: "Uzun zamandan beri sehrimize gelmesi beklenen Ermenilerin yeni patrigi Karekin Haçaduryan dün sabaha karsi 3.15'te uçakla Istanbul'a gelmis ve kalabalik bir Ermeni topluluk tarafindan karsilanmistir. Yeni patrik Istanbul'a ayak basar basmaz ilk demecinde sunlari söylemistir: 23 seneden beri ayrilmis oldugum vatanima tekrar dönmek saadetine nail oldugum için Allah'a dua ediyorum. Memleketten uzak bulundugum süre zarfinda Türkiye'nin kaydettigi inkisaf dünyaca malumdur. Memleketimizin sevgili cumhurbaskanimiz Celal Bayar ve hükümetinin idaresi altinda daima ilerlemeler kaydedecegine eminim. Memleketimden ayri bulundugun müddet zarfinda serefli Türk vatandasligimi daima muhafaza ettim."59 10 Mart 1951 günü Türkiye'ye gelen yeni patrik Haçaduryan, 16 Mart'ta yemin ederek görevine baslamistir. Haçaduryan'in yemin töreni ve yönettigi ilk ayinle ilgili basinda su bilgilere rastlanmistir: "112'nci Ermeni Patrigi Karekin Haçaduryan dün saat 15'te Kumkapi'daki Meryem Ana Kilisesi'nde törenle ant içmis ve patriklik asasini almistir. Bu münasebetle yapilan törende Vali Fahrettin Kerim Gökay, Emniyet Müdürü Kemal Aygün ve sehirdeki bütün Ermeni cemaati hazir bulunmustur. Merasime Meryem Ana Kilisesi'nde Piskopos Kirkor Kavafyan'in okudugu bir dua ile baslandi. Müteakiben Piskopos Kabetyan ve Kilise Meclis Idare Heyeti Patrikhaneye giderek yeni patrik Karekin Haçaduryan'i kiliseye davet etmislerdir. Kilisede, patrige 99 reyden 67'sini almak suretiyle patrik seçildigi bildirilmistir. Patrik, kilise nizamlarina, hükümet kanunlarina riayet edecegine ve muhafaza edecegime huzurunuzda ant içiyorum diyerek yeni Patrik Vekili Basmaciyan'in kisa bir nutukla kendisine verdigi 500 senelik asayi almistir."60
Gregoryen Ermeni Kilisesi'nde 1944 yilindan beri devam eden patrik seçimi krizi bu sekilde çözülmüs oldu.
Sonuç
Cumhuriyetin ilaninin ardindan Lozan Antlasmasi çerçevesinde Istanbul'da varligini sürdüren Ermeni Patrikhanesi, 1922 yilinda Zaven Efendi'nin ülkeyi terk etmesi üzerine 5 yillik bir fasiladan sonra 1927 tarihinde yeni patrigini seçmistir. 1927'de seçilen Patrik I. Mesrop Naroyan'in 1944 yilinda vefat etmesi üzerine Ermeni RuhanÎ Meclisi, Kevork Arslanyan'i Patrik Vekili olarak tayin etmistir. Fakat Arslanyan, vekilliginin ilk icraati olarak Ermeni RuhanÎ Meclisini dagitmis ve patrik seçiminin yapilmasini engellemistir.
Patrik Vekili Arslanyan'in böyle bir tutum içine girmesinin en büyük nedeni, 1945 yilinda kendisine muhalif olan Bahtiyaryan grubunun Erivan'da yapilan patrik seçimi öncesinde buraya telgraflar göndererek Erivan'da bulunan kendisinin ve heyetinin Türkiye'deki Ermenileri temsil etmedigini bildirmesidir. Bu olayin ardindan Arslanyan ve Bahtiyaryan grubu olarak ikiye ayrilan Ermeni Cemaati, 1950 yilinin son ayina kadar patrik seçimini yapamamistir. Bu süreç içinde Patrik Vekili Arslanyan, Bahtiyaryan ve ekibini kendisine karsi muhalif hareketlerinden dolayi cezalandirmistir. Bahtiyaryan ve grubunun "sakallarinin kesilmesi" emrini vererek onlari cezalandiran Patrik Vekili, ayni zamanda kendisine yakinligi ile bilinen ve Bulgaristan'da bulunan Garabedian'in Türkiye'ye getirilerek Patrik olarak seçilmesini istiyordu.
1949 yilina kadar çesitli gerekçelerle ertelenen patrik seçimi 1949 yilinda Bahtiyaryan ve ekibinin kararli çalismalari sonucu tekrar baslatilmistir. Bu yil içerisinde Basbakan Semsettin Günaltay'in da yakin ilgisiyle baslayan seçim süreci, 1950 genel seçimlerinin araya girmesiyle yeni bir boyut kazanmistir.
14 Mayis 1950 tarihinde yapilan seçimden zaferle çikarak 27 yillik tek parti iktidarina son veren Demokrat Parti iktidarinin ilk yillarinda ugrastigi meselelerden biri de Ermeni Patrikhanesi'nde yasanan seçim kriziydi. Bu soruna çözüm bulabilmek amaciyla Istanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay'in hazirladigi taslagi 19 Eylül 1950 tarihinde kabul eden DP kabinesi, o tarihe kadar görülmeyen bir kararin altina imza atmistir. Ilk ve son kez olmak kaydiyla Ermeni Cemaati'ni de seçim sürecine dâhil eden bu kararla birlikte Istanbul'daki bütün Ermeni kiliseleri birer seçim bölgesi olarak belirlenmistir. Sandik basina giden Ermeni Cemaati, verdikleri oylarla yeni patrigi seçecek delegeleri belirlemislerdir.
2 Aralik 1950 tarihinde yapilan nihaÎ seçim neticesinde o tarihe kadar hiç kimsenin patrik olarak ismini zikretmedigi Haçaduryan, 112'nci Ermeni Patrigi olmustur. Haçaduryan'in seçilmesi kamuoyunda büyük sürpriz olarak nitelendirilmistir.
Böylece 1944 tarihinde bosalan ve Patrik Vekili Arslanyan'in kural tanimaz politikalariyla yaklasik 7 yil bos kalan patriklik makami yeni sahibini bul mustur. Aslen Trabzon dogumlu olan Haçaduryan 1951 yilindan 1961 tarihine kadar 10 yil süreyle Istanbul'daki Gregoryen Ermeni Patrikhanesi'ni yönetmistir.
1 Ýlhan Akbulut, "Türk Tarihinde Ermeniler", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: 50, Ankara 2001, s.29
2 Veysel Ayhan, "Ermeni Kimliðinden Ermeni Sorununa Geçiþ Sürecinde Rol Oynayan Ýçsel ve Dýþsal Faktörler, Uludað Üniversitesi Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:24, Sayý 1, Bursa 2005, s. 47-51.
3 Abdurrahman Küçük, "Gregoryen Ermeni Kilisesi'nin Oluþmasý ve Konsil Kararlarý Karþýsýndaki Tutumu", Ankara Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara 1997, Cilt: 35 s. 117-119.
4 Küçük, a.g.m., s. 121-129.
5 Davut Kiliç, "Selçuklulara Kadar Anadolu'da Gregoryen Ermeni Kilisesi", Türk Kültürü, Sayi: 452, Ankara 2000, 754, s.754
6 Abdurrahman Küçük, "Belgelerin Isiginda Türk-Ermeni Münasebetlerine Genel Bir Bakis", Ankara Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 31, Ankara 1994, s. 245-246
7 Ayhan, a.g.m., s. 57.
8 Küçük,, "Belgelerin Isiginda..." s. 246
9 Selçuklular Devleti Dönemi'nde Anadolu'daki Ermenilerin durumu hakkinda daha genis bilgi için bknz. Mehmet Ersan, Selçuklular Döneminde Anadolu'da Ermeniler, Ankara 2007.
10 Fatih, ayni hosgörüyü Istanbul'da bulunan Rumlara da göstermis, fetihten hemen sonra Gennadios'u Rumlara Patrik seçmis ve Patrikhaneye eski salahiyetlerini teslim etmistir. (Ismail Hakki Uzunçarsili, Osmanli Tarihi, Cilt: 2, Ankara 1998, s. 6).
11 Kemal Çiçek, "Türk-Ermeni Anlasmazliginin Siyasi Kökenleri Tehcir ve Dönüs Üzerine Yaklasimlar", Teori, Sayi: 183 (Nisan 2005), s. 69.
12 Mustafa Emil Elöve, "Türkiye'de Din Imtiyazlari", Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 10,Sayi: 1 Ankara 1953, s. 184.
13 Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Istanbul 1987, s. 152.
14 Gürsoy Sahin, "Türk-Ermeni Iliskilerinin Bozulmasinda Amerikali Misyonerlerin Rolleri Üzerine Bir Inceleme", Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 7, Sayi: 1, Afyon 2005, s.190
15 Erdal Ilter, "Ermeni Meselesinin Dogusunda ve Gelismesinde Ingiltere'nin Rolü", OTAM, Ankara 2005, s. 163
16 Durdu Mehmet Burak, "Birinci Dünya Savasi Öncesinde Ermeni Faaliyetlerinden Kisa Bir Kesit", Karadeniz Arastirmalari, Cilt: 3, Sayi: 12, Çorum 2007, s. 26.; Recep Sahin, Tarih Boyunca Türk Idarelerinin Ermeni Politikalari, Istanbul 1988, s. 187.
17 Ilter, a.g.m., s.166
18 Ramazan Tosun, "Ermeni Meselesinin Ortaya Çikisi ve Mahiyeti", Türkiyat Arastirmalari Dergisi, Konya 2004, s. 154
19 Naci Sahin, "Ermeni Sorunu ve Birinci Dünya Savasi ve Sonrasinda Dogu Anadolu'da Ermeni Faaliyetleri", Afyon Kocatepe Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 7, Sayi 1(Ermeni Özel Sayisi), Haziran 2005, s. 126.
20 Hinçak ve Tasnak Komiteleri'nin önderliginde harekete geçen Ermeniler Anadolu'nun bir çok bölgesinde isyan ve terör eylemleri gerçeklestirmistir. 1895 yilinda Gümüshane, Erzincan, Trabzon, Yozgat, 1909 yilinda Adana ve çevresinde yasananlar Ermeni terör ve isyanlari bunlardan sadece birkaçidir. Ermenilerin Anadolu'da yaptiklari katliamlarla ile ilgili daha fazla bilgi için bkz. Ermenilerin Yaptigi Katliamlar, Rus Generali Mayeswki'nin Anilari, Çeviren: Azmi Süslü, Ankara 1986.
21 Cezmi Eraslan, "Birinci Dünya Savasi ve Türkiye", Türkler, Cilt: 13, Ankara 2002, s.354.
22 Ömer Budak, "Sevr Paylasimi", Türkler, Cilt:15, Ankara 2002, s. 837.
23 Osman Akandere, "Milli Mücadele Yillarinda Marmara Bölgesinde Faaliyet Gösteren Müfrezeler Milis Kuvvetleri ve Çeteler (1918-1922)", Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yil:2008, Sayi:19, s. 522.
24 Yasar Akbiyik, "Milli Mücadelede Güney Cephesi", Türkler, Cilt:15, Ankara 2002, s. 817. Bu konuda daha tafsilatli bilgi için bkz. Kemal Çelik, Milli Mücadelede Adana ve Havalisi 1918-1922, Ankara 1999.
25 Jean Schlicklin, "Ermeni Meselesi", Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Istanbul 1986, s. 72
26 Cemal Avci, "Milli Mücadelede Türk-Ermeni ve Gürcü Iliskileri" , Ankara Üniversitesi Türk Inkilap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt: 4 Sayi: 13 Ankara 1994, s.5.
27 Durdu Mehmet Burak, "Lozan'da Ermeni Meselesi Tartismalari", Atatürk Arastirma Merkezi Dergisi, Cilt:21, Sayi:62, Ankara 2005, s. 564.
28 Ismail Soysal, Türkiye'nin Siyasal Antlasmalari, Cilt:1, Ankara 1999, s. 93-94.
29 Elöve, a.g.m., s. 191.
30 NARA, NND, 938782, ABD'nin Istanbul Konsolosu John J. Mc Donald'dan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 28 Mart 1949 tarihli yazi.
31 NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 26 Mayis 1949 tarihli yazi.
32 NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 28 Mart 1949 tarihli yazi.
33 NARA, NND, 938782, ABD Istanbul Konsolosu John Mc Donald'dan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 30 Mart 1949 tarihli yazi. (Otoriter ve kural tanimaz bir yapiya sahip olan Arslanyan, önceki patrigin ölümünden sonra kendini bes yilligina patrik vekili seçtirmistir. Bir süre sonra Arslanyan'i patrik vekili seçen din adamlari onu görevden alarak Bahtiyaryan'i patrik vekili seçmisler, fakat Arslanyan bu karari tanimamistir. NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 28 Mart 1949 tarihli yazi).
34 NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 28 Mart 1949 tarihli yazi.
35 NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 28 Mart 1949 tarihli yazi.
36 NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 28 Mart 1949 tarihli yazi.
37 NARA, NND, 938782, ABD Istanbul Konsolosu P.C. Hutton'in ABD Disisleri Bakanligina gönderdigi 15 Eylül 1949 tarihli yazi.
38 NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 13 Nisan 1949 tarihli yazi.
39 NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 30 Mart 1949 tarihli yazi.
40 NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 13 Nisan 1949 tarihli yazi.
41 NARA, NND, 938782, ABD Istanbul Konsolosu John Mc Donald'dan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 26 Mayis 1949 tarihli yazi. Adi olasi Patrik adaylari arasinda geçen Bahtiyaryan ile Arslanyan'in arasinin açilmasi aslinda eskiye dayaniyordu. 1945 yilinda yani Arslanyan'in Patrik Vekili seçildigi ilk yillarda Ermenilerin en büyük kilisesi olan Eçmiyazin'de de seçim süreci yasanmaktaydi. Bu yüzden Türkiye'deki kiliseyi temsilen Arslanyan'in da içinde bulundugu heyet Erivan'a gitmistir. Heyet, Erivan'da oldugu sirada Istanbul'dan çekilen telgraflarda bu heyetin Türkiye'deki Ermeni cemaatini temsil etmedigi bildirilmistir. Arslanyan, direkt kendisine yönelik bu girisimden dolayi Bahtiyaryan ve ekibine karsi daha da sertlesmistir (http://www.hyetert.com/31 Ocak 2011).
42 NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 11 Agustos 1949 tarihli yazi.
43 NARA, NND, 938782, ABD Konsoloslugundan ABD Disisleri Bakanligina gönderilen 11 Agustos 1949 tarihli yazi.
44 NARA, NND, 938782, ABD Konsolosluðundan ABD Dýþiþleri Bakanlýðýna gönderilen 11 Aðustos 1949 tarihli yazý.
45 NARA, NND, 938782, ABD Ýstanbul Konsolosu P.C. Hutton'ýn ABD Dýþiþleri Bakanlýðýna gönderdiði 15 Eylül 1949 tarihli yazý.
46 NARA, NND, 938782, ABD Ýstanbul Konsolosu P.C. Hutton'ýn ABD Dýþiþleri Bakanlýðýna gönderdiði 15 Eylül 1949 tarihli yazý.
47 Milliyet Gazetesi, 10 Temmuz 1950
48 Milliyet Gazetesi, 8 Agustos 1950
49 Milliyet Gazetesi, 27 Eylül 1950
50 Milliyet Gazetesi, 20 Ekim 1950
51 Milliyet Gazetesi, 21 Ekim 1950
52 Milliyet Gazetesi, 3 Kasim 1950
53 Milliyet Gazetesi, 29 Kasim 1950
54 Milliyet Gazetesi, 3 Aralik 1950
55 Milliyet Gazetesi, 3 Aralik 1950
56 Milliyet Gazetesi, 5 Aralik 1950
57 Milliyet Gazetesi, 31 Aralik 1950
58 Bunun sebebi, merkezi Arjantin'in baskenti Buenos Aires olan Güney Amerika Gregoryan Ermeni Kilisesi Baskani Haçaduryan'in Istanbul'daki Kumkapi Kilisesi'ne gelip oturmadan önce basta Brezilya olmak üzere Güney Amerika'daki kiliseleri ziyaret etmesinden kaynaklanan zaman kaybidir. ( NARA, NND, 938782, ABD'nin Buenos Aires Büyükelçiligi'nden Ankara Büyükelçiligi'ne gönderilen 23 Aralik 1950 tarihli yazi).
59 Milliyet Gazetesi, 12 Mart 1951
60 Milliyet Gazetesi, 17 Mart 1951
KAYNAKLAR
Amerikan Arsiv Belgeleri
National Archives Records Administration, NND, 938782, RG:84
Gazeteler
Milliyet Gazetesi, 10 Temmuz 1950
Milliyet Gazetesi, 10 Temmuz 1950
Milliyet Gazetesi, 8 Agustos 1950
Milliyet Gazetesi, 27 Eylül 1950
Milliyet Gazetesi, 20 Ekim 1950
Milliyet Gazetesi, 21 Ekim 1950
Milliyet Gazetesi, 3 Kasim 1950
Milliyet Gazetesi, 4 Kasim 1950
Milliyet Gazetesi, 10 Kasim 1950
Milliyet Gazetesi, 29 Kasim 1950
Milliyet Gazetesi, 3 Aralik 1950
Milliyet Gazetesi, 3 Aralik 1950
Milliyet Gazetesi, 4 Aralik 1950
Milliyet Gazetesi, 5 Aralik 1950
Milliyet Gazetesi, 31 Aralik 1950
Milliyet Gazetesi, 12 Mart 1951
Milliyet Gazetesi, 17 Mart 1951
Makale ve Kitaplar
AKANDERE, Osman;"Milli Mücadele Yillarinda Marmara Bölgesinde Faaliyet Gösteren Müfrezeler Milis Kuvvetleri ve Çeteler (1918-1922)", Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Konya 2008, Sayi:19.
AKBIYIK, Yasar ;"Milli Mücadelede Güney Cephesi", Türkler, Cilt:15, Yeni Türkiye Yayinlari, Ankara 2002.
AKBULUT, Ilhan; "Türk Tarihinde Ermeniler", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: 50, Ankara 2001.
AYHAN, Veysel; "Ermeni Kimliginden Ermeni Sorununa Geçis Sürecinde Rol Oynayan Içsel ve Dissal Faktörler, Uludag Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:24, Sayi 1, Bursa 2005.
AVCI, Cemal; "Milli Mücadelede Türk-Ermeni ve Gürcü Ýliþkileri", Ankara Üniversitesi Türk Ýnkýlap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt: 4 Sayý: 13 Ankara 1994.
BUDAK, Ömer;"Sevr Paylaþýmý", Türkler, Cilt:15, Yeni Türkiye Yayýnlarý, Ankara 2002.
BURAK, Durdu Mehmet;"Birinci Dünya Savaþý Öncesinde Ermeni Faaliyetlerinden Kýsa Bir Kesit", Karadeniz Araþtýrmalarý, Cilt: 3, Sayý: 12, Karam Yayýnlarý, Çorum 2007.
_________; "Lozan'da Ermeni Meselesi Tartismalari", Atatürk Arastirma Merkezi Dergisi, Atatürk Arastirma Merkezi Yayinlari, Cilt:21, Sayi:62, Ankara 2005.
ÇELIK, Kemal; Milli Mücadelede Adana ve Havalisi 1918-1922, TTK Yayinlari, Ankara 1999.
ÇIÇEK, Kemal; "Türk-Ermeni Anlasmazliginin Siyasi Kökenleri Tehcir ve Dönüs Üzerine Yaklasimlar", Teori, Sayi: 183 (Nisan 2005).
ELÖVE, Mustafa Emil; "Türkiye'de Din Imtiyazlari", Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 10,Sayi: 1 Ankara 1953.
ERASLAN, Cezmi; "Birinci Dünya Savasi ve Türkiye", Türkler, Cilt: 13, Yeni Türkiye Yayinlari Ankara 2002.
Ermenilerin Yaptigi Katliamlar; Rus Generali Mayeswki'nin Anilari, Çeviren: Azmi Süslü, Ankara Üniversitesi Basimevi, Ankara 1986.
ERSAN, Mehmet; Selçuklular Döneminde Anadolu'da Ermeniler, TTK Yayinlari, Ankara 2007.
ILTER, Erdal; "Ermeni Meselesinin Dogusunda ve Gelismesinde Ingiltere'nin Rolü", OTAM, Ankara 2005.
KILIÇ, Davut;"Selçuklulara Kadar Anadolu'da Gregoryen Ermeni Kilisesi", Türk Kültürü, Sayi: 452, Ankara 2000, 754.
KÜÇÜK, Abdurrahman; "Gregoryen Ermeni Kilisesi'nin Olusmasi ve Konsil Kararlari Karsisindaki Tutumu", Ankara Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara 1997, Cilt: 35.
____________; Belgelerin Isiginda Türk-Ermeni Münasebetlerine Genel Bir Bakis", Ankara Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 31, Ankara 1994.
SCHLICKLIN, Jean; "Ermeni Meselesi", Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Istanbul 1986.
SOYSAL, Ismail; Türkiye'nin Siyasal Antlasmalari, Cilt:1, Ankara 1989.
SAHIN, Gürsoy; "Türk-Ermeni Iliskilerinin Bozulmasinda Amerikali Misyonerlerin Rolleri Üzerine Bir Inceleme", Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 7, Sayi: 1, Afyon 2005.
SAHIN, Naci; "Ermeni Sorunu ve Birinci Dünya Savasi ve Sonrasinda Dogu Anadolu∂da Ermeni Faaliyetleri", Afyon Kocatepe Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 7, Sayi 1(Ermeni Özel Sayisi), Haziran 2005.
SAHIN, Recep; Tarih Boyunca Türk Idarelerinin Ermeni Politikalari, Ötüken Yayinlari, Istanbul 1988.
TOSUN, Ramazan; "Ermeni Meselesinin Ortaya Çikisi ve Mahiyeti", Türkiyat Arastirmalari Dergisi, Konya 2004.
URAS, Esat; Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Belge Yayinlari, Istanbul 1987.
UZUNÇARSILI, Ismail Hakki; Osmanli Tarihi, Cilt: 2, TTK Yayinlari, Ankara 1998, s. 6.
Web Sitesi
http://www.hyetert.com (Istanbul Ermenilerine Dair Haberler), 31 Ocak 2011.
Hikmet ÖKSÜZ*
* Prof.Dr., KTÜ, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, E-mail: [email protected]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Professor Dr. Hale Sivgin 2015
Abstract
The death of the first Armenian Archbishop of Ýstanbul during the Republican era, Mesrob I Naroyan, in 1944 led to an unprecedented leadership crisis throughout the whole history of the Patriarchate of Ýstanbul, which was established in 1461 upon the orders of the Ottoman Sultan Mehmed II. Several international actors, including the main opposition candidate Bakhtiyarian to the locum tenens Archbishop Kevork Arslanian, were involved in the process when the latter refused to initiate the election process for the post of next Archbishop. As this period coincided with the beginnings of the Cold War, the Turkish government strove to solve the interim crisis within its boundaries, a process which started with the Prime Minister Þemsettin Günaydýn in 1949 and was finalized in the first months of the Democrat Party government. Finally, in December 1950, an unexpected candidate from South America, Karekin I Khachadourian, who was born in Trabzon, was elected as the 112th Archbishop of Ýstanbul. This study focuses on unfolding the events during this crisis period of almost seven years from a political history perspective with the help of American government documents and the leading Turkish papers of the time. This article also introduces the history of the Patriarchate of Istanbul before the Republican era with special reference to cornerstones of the Turkish-Armenian relations.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer