ÖZ
İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan dış siyasi gelişmeler ve şartların zorlamasıyla oluşan ekonomik ve toplumsal kaygılar, Türkiye'de çok partili hayatı zorunlu kıldı. Bu süreçte Türk siyasi tarihinin en önemli gelişmelerinden biri, 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti'nin (DP) kuruluşu oldu. 1950 seçimleriyle iktidara gelmeyi başaran ve tek parti idaresine son veren DP, 27 Mayıs 1960 askerÎ darbesinden sonra kapatıldı. Başta Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes olmak üzere hükümet üyeleri ve milletvekilleri tutuklanarak vatana ihanet, anayasayı ihlâl, Türk halkını iç savaşa sürüklemek gibi suçlarla itham edilip Yassıada'da yargılandı. Mahkeme, Bayar dâhil on beş DP üyesini ölüm cezasına çarptırdı. Fakat bunlardan sadece Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun idamları Milli Birlik Komitesi tarafından onaylanırken, Bayar'ın cezası müebbet hapse çevrildi. Kayseri Cezaevi'nde kalan Bayar, sağlık problemleri sebebiyle 1963 yılında altı aylığına tahliye oldu. Bu süreçte Ankara Hastanesi'nde gözetim altında kalan Bayar, tekrar Kayseri Cezaevi'ne gönderildi. Ancak yeniden sağlık sorunları yaşayan Bayar, hakkında verilen adli tıp raporuyla dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından affedildi. 7 Kasım 1964'de tahliye olan Bayar, bundan sonra eski DP'lilerin siyasi haklarının geri verilmesi için mücadele etti. Bu arada müebbet hapse mahkûm olan diğer DP'lilerin de 8 Ağustos 1966'da çıkarılan Af Kanunu ile tahliyeleri, mesleklerini yapabilmeleri ve memuriyete dönmeleri sağlandı. Eski DP'liler özgürlüklerine kavuşmalarının ardından birbirleriyle bağlantılarını kesmemişlerdi. Ayrıca siyasi haklarına yeniden kavuşabilmeleri için yine Bayar'la birlikte harekete geçtiler. Bu amaçla Bayar ve arkadaşları, "Bizim Ev" adlı kulübü kurdular. Kulübün İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, Samsun ve Trabzon gibi şehirlerde şubeleri açıldı. Bayar'ın "Bizim Ev Kulübü politika ile meşgul değildir" sözüyle nitelendirdiği kulüp, DP'lilerin buluşma yeri haline geldi. Birçok ilde açılışı yapılan kulüp sadece DP'lileri değil verdiği yemek ve balolarla siyaset dünyasını da bir araya getirdi. Bizim Ev Kulüpleri demokrasi arayışı içindeki eski DP'lilerin siyasi haklarının geri verilmesine yönelik isteklerini dile getirme ve aynı zamanda "siyasi af" konusunu gündemde tutma, basının ilgisini ve siyasi liderlerin dikkatini çekme noktasında önemli bir yere sahip oldu. Bu çalışmanın amacı; ilk şubesi 1967 yılında kurulan ve 1970'li yılların ortalarına kadar faaliyetlerini devam ettiren Bizim Ev Kulüplerinin çalışmalarını ve Türk siyasetine etkilerini belirlemektir.
Anahtar Kelimeler: Demokrat Parti, 27 Mayıs Darbesi, Celal Bayar, Siyasi Af, Bizim Ev Kulübü.
ABSTRACT
The foreign political developments experienced in the aftermath of the World War II and the economic and social concerns formed by straining every nerve entailed the multiparty life in Turkey. In this process, one of the most important developments in Turkish political history was the establishment of the Democrat Party (DP) on 7 January 7 1946. DP, which managed to come to power with the elections in 1950 and ended the single party administration, was closed after the military coup of 27 May 1960. Government members and deputies, especially President Celal Bayar and Prime Minister Adnan Menderes, were arrested and charged with crimes such as treason, violation of the Constitution, and dragging the Turkish people to civil war, and tried in Yassıada. The court sentenced fifteen DP members, including Celal Bayar, to death. However, while the executions of only Adnan Menderes, Hasan Polatkan and Fatin Rüştü Zorlu were approved by the National Unity Committee, Bayar's sentence was turned into a life sentence. Bayar, who remained in Kayseri Prison, was released for six months in 1963 due to health problems. Bayar, who was under surveillance at Ankara Hospital in this process, was sent to Kayseri Prison again. However, Bayar, who had health problems again, was forgiven by the President of the period, Cevdet Sunay, with his forensic report. Bayar, who was released on 7 November 7 1964, then struggled to restore the political rights of former DP members. Meanwhile, other DP members, who were sentenced to life imprisonment, were allowed to be released, do their jobs and return to the civil service with the Amnesty Law issued on 8 August 8 1966. The former DP members did not disconnect from each other after they had gained their freedom. They also took action together with Bayar to regain their political rights. For this purpose, Bayar and his friends founded the club called "Our Home". The club had branches in cities such as Istanbul, Ankara, Adana, Bursa, Samsun and Trabzon. The club, which Bayar described as "'Our Home' Club is not busy with politics", has become the meeting place of former DP members. The club, which was opened in many provinces, brought together not only former DP members, but also the world of politics with the meals and balls it organised. Our Home Clubs have played an important role in expressing the desire of former DP members seeking democracy to restore their political rights and at the same time keeping the issue of "political amnesty" on the agenda, attracting the attention of media and the attention of political leaders. The aim of this study is to determine the practices of 'Our Home' Clubs, whose first branch was established in 1967 and continued their activities until mid-1970s, and their effects on Turkish politics.
Keywords: Democrat Party, 27 May 1960 Coup, Celal Bayar, Political Amnesty, Our Home Club.
Giri
Türkiye'de çok partili hayata geçiş süreciyle birlikte kurulan ve 1950 yılında iktidara gelmeyi başaran Demokrat Parti (DP), 27 Mayıs 1960 askerî darbesinden sonra kapatıldı. Siyasi iktidarı ele alan askerler hareketin başına Org. Cemal Gürsel'i getirerek Milli Birlik Komitesi'ni (MBK) kurmuşlardır. Böylece darbe sonrası gelişen yeni siyasal rejimde MBK etkin güç oldu. Darbe sonrasında başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı, bakanlar olmak üzere DP milletvekilleri ile birçok bürokrat da tutuklanmış ve vatana ihanet, Anayasayı ihlâl gibi suçlarla itham edilip, Yassıada mahkemelerinde yargılanmışlardır. Dönemin iktidarına duyulan öfke ve darbeyi meşrulaştırmak adına geliştirilen siyasal karşıtlıklar, yargılamalara da yansımıştır. Mahkeme, Bayar dâhil on beş DP üyesini ölüm cezasına çarptırmıştır. Fakat bunlardan sadece Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun idamları MBK tarafından onaylanmış, Bayar'ın cezası yaşlılıǧı sebebiyle müebbet hapse çevrilmiştir.
Darbe sonrasında yasaklanan siyasi faaliyetlerin 13 Ocak 1961'de serbest bırakılması, aynı yıl yapılacak seçimler için yeni partilerin kurulmasına olanak verdi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)'ne ilaveten Yeni Türkiye Partisi (YTP) ve Adalet Partisi (AP) başta olmak üzere on bir yeni parti kuruldu. DP'nin mirasına merkez saǧda yeni kurulan AP, YTP ile CKMP sahip çıktı. Seçimlere yaklaşık bir ay kala Yassıada'daki yargılamaları yürüten Yüksek Adalet Divanı kararınca, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan 16-17 Eylül 1961'de idam edildi.
Bir süre siyasetin yasaklanması, ardından bu yasaǧın kalkması ile birlikte oluşan yeni siyasi gelişmeler, partilere 1961 seçimlerine hazırlanmaları için çok fazla zaman bırakmamıştı. Bu siyasi hava içinde gerçekleşen seçim, sonuçları açısından deǧerlendirildiǧinde 27 Mayıs rejimine karşı bir kınama oyu olarak yorumlanabilir. CHP'nin bir önceki seçimlere göre oy oranı düştü. Bunun en önemli sebebi, darbenin sorumluluǧunun CHP'ye mal edilmesiydi. 15 Ekim 1961'de yapılan seçim, tabandaki parçalanmaya karşılık AP açısından bir başarı olarak görüldü. AP, bu seçimlerde oyların % 35'ini alarak, Senatoda birinci ve Mecliste ikinci parti durumuna geldi. Ancak partilerin hiçbiri tek başına iktidar olacak oyu alamadıǧı için CHP-AP arasında zorunlu bir koalisyon hükümeti kuruldu. Yeni kurulan koalisyon hükümetinin en önemli meselelerinden biri de DP'liler için bir af kanununun Meclis gündemine getirilmesi oldu. Bu gergin ortamda Kayseri Cezaevi'ndeki eski DP'lilere, yaklaşımlarının olası bir siyasi affın çıkmasını engelleyeceǧi, CHP-AP hükümeti aleyhinde beyanatlar vermemeleri yönünde telkinlerde bulunuldu.1
Af konusu halkı da ikiye bölmüş, birbirine husumet duyan bir toplumun kozlarını paylaşması için karşı karşıya gelmelerine sebep olmuştu. 31 Aralık 1961'de vefat eden DP'nin Milli Eǧitim Bakanı Tevfik İleri'nin cenazesinde organize olan gençler ilk kez sistemli şekilde cuntacılara karşı protesto gerçekleştirerek siyasi tutukluların affedilmesini talep etmişti. Ayrıca Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın idamlarının ilk yıldönümünde bazı olaylar çıkmıştı. Diǧer taraftan eski Demokratlara karşı duyulan öfke üzerinden askerî darbe adeta meşrulaştırılmaya çalışılıyordu. Bu sebeple af konusunun gündeme gelmesiyle birlikte birçok yerde karşıt eylemler yapıldı. İstanbul Hürriyet Meydanı'ndan Taksim'e kadar yürüyen gençlerin "katillere af yok" şeklinde slogan atmaları, bir anda olayların büyümesine sebep oldu. Ayrıca Ankara, İstanbul ve Bursa'da 27 Mayıs'a karşı olanlar aleyhinde "Millî Devrim Ordusu" adına bir bildiri daǧıtıldı. Bunun üzerine Mecliste temsil edilen beş siyasi parti ve baǧımsız grup temsilcileri, 27 Mayıs'ın milli bir devrim olduǧunu ve Büyük Meclisin mensuplarının bir bütün halinde bu meşru temele yönelecek her türlü saldırıyı birlikte önleyeceklerini belirten bir bildiri yayınladılar.2
Af kanunuyla ilgili tartışmalar devam ederken, Albay Talat Aydemir ile arkadaşları tarafından 22 Şubat 1962'de gerçekleştirilen ve amacına ulaşmadan önlenen darbe girişimi büyük ses getirdi. Bu yeni tehdit karşısında İnönü, devreye girip isyancılarla pazarlık yaparak ortamı sakinleştirmeyi başardı. İsyancılar, işledikleri suçtan dolayı af ve emekliye sevk edilmeleri koşuluyla eylemlerinden vazgeçtiler. İsyancıların affı, AP'lilerin eski DP'lileri de kapsayacak şekilde bir af çıkarılmasını yeniden gündeme taşımalarını saǧladı.3
1960 darbe sürecinde idam hükümlerinin uygulanıp, kalan DP'lilerin mahkÛm edilmesi saǧlanırken, Aydemir ve arkadaşlarının serbest bırakılmasının adaletsizlik olduǧunu düşünenlerin sayısı epey fazlaydı. Tüm itirazlara raǧmen Aydemir ve arkadaşları serbest bırakıldı. Buna karşılık DP'lilerin affı konusunun daha yüksek sesle dile getirilmesi, askerî kanadı yeniden harekete geçirdi. MBK'nın 27 Mayıs'ın sorgulanmaması için aldıǧı önlemler doǧrultusunda çıkarılan Tedbirler Kanunu ile siyasi mahkÛmların beyanlarını yayınlamak, Yüksek Adalet Divanında kesinleşen kararları küçültecek söz, yazı ya da haber neşri yapmak, DP iktidarı ve şahıslarını herhangi bir şekilde övmek yasaklandı.4
Yaşanan bu gelişmeler ve AP'nin siyasi af konusundaki ısrarı, CHP-AP koalisyonunu ciddi bir bunalıma sürükledi. Bunun üzerine İsmet İnönü 30 Mayıs 1962'de istifa etti. Yeniden hükümeti kurmakla görevlendirilen İnönü'nün yaptıǧı görüşmeler neticesinde CHP-YTP-CMKP-Baǧımsızlardan oluşan İkinci Koalisyon Hükümeti vücut buldu. Ancak hükümet deǧişikliǧi ne DP'lilerin siyasi af umutlarını bitirdi ne de Meclisteki tartışmalar son buldu. Af kanun tasarısı, "Anayasayı ihlâl suçundan mahkÛm edilenlerin cezalarının kısmen affı hakkında kanun tasarısı ile Aydın Milletvekili Reşat Özarda ve arkadaşlarının, bazı suç ve cezaların affı hakkında kanun teklifi" olarak 12 Ekim 1962'de Meclis gündemine geldi. Aydın Milletvekili Reşat Özarda'nın kanun teklifi, siyasi suçluların ayrıma gidilmeksizin tamamının affını istiyordu. Ancak bu teklif, Adalet Komisyonunca reddedildi.5 Kısmi af kanunu tasarısı ise bütün siyasi mahkÛmların cezalarında 4 yıl indirim yapılmasını; Yassıada yargılamalarında 4 yıl 2 ay ve 5 yıla kadar mahkÛm olanların hemen, 7 yıla kadar mahkÛm olanların ise şartlı salıverilmesini öngörüyordu. Mecliste kabul edilen ve 16 Ekim'de Cumhuriyet Senatosundan da geçen "Kısmi Af Yasası" ile 282 Yassıada mahkÛmu serbest bırakıldı.6
DP'lilerin bir kısmı bu şekilde serbest kalırken, Kayseri Cezaevi'ndeki Bayar, saǧlık problemleri sebebiyle 1963 yılında altı aylıǧına tahliye oldu. 23 Mart 1963'te Kayseri'den Ankara'ya gelen Bayar'ı, büyük bir konvoy ve kalabalık karşıladı. Bu coşkulu karşılama ve tahliyesinin akabinde Bayar'ın yaptıǧı açıklamalar, bazı çevrelerce özellikle de gençler tarafından tepkiyle karşılandı. Bir takım protesto mitingleri düzenlendi, karşıt gruptaki gençler arasında zaman zaman çatışmalar yaşandı. Altı ay Ankara Hastanesi'nde gözetim altında kalan Bayar, tekrar Kayseri Cezaevi'ne gönderildi. Ancak yeniden saǧlık sorunları yaşayan Bayar, hakkında verilen adli tıp raporuyla dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından affedildi.7
Eski Demokratların siyasi af konusundaki çalışmalarına paralel olarak Türk siyasetinde önemli bir deǧişiklik meydana geldi. 27 Mayıs sonrası yapılan 1961 seçimlerinden itibaren CHP'nin kurduǧu koalisyonlar birer birer daǧılınca halk, 1965 seçimlerinde yeniden tek parti iktidarını seçti. DP'nin en büyük mirasçısı kabul edilen AP, darbe sonrasının ilk tek partili iktidarı olurken, Süleyman Demirel de ülkenin yeni başbakanı unvanını aldı.
Bizim Ev Kulübünün Kuruluşu ve Tüzüǧü
7 Kasım 1964'de tahliye olan Bayar, bundan sonra eski DP'lilerin siyasi haklarının geri verilmesi için mücadele etti. Bu arada müebbet hapse mahkÛm olan diǧer DP'lilerin de 8 Aǧustos 1966'da çıkarılan Af Kanunu ile tahliye olmaları, mesleklerini yapabilmeleri ve memuriyete dönmeleri saǧlandı. Siyasi haklar meselesi ise Anayasa deǧişikliǧi gerektirdiǧi için konunun Mecliste çözülmesini zorunlu kılıyordu.8 Bayar ve eski Demokratların bundan sonraki mücadelesi siyasi haklarını geri kazanmak olacaktı. Bu amaçla özgürlüklerinin ardından birbirleriyle baǧlantılarını kesmeyen DP'liler, Bayar etrafında toplanarak 21 Ekim 1967'de "Bizim Ev" adlı kulübü kurdular.
Kulübün kuruluşundan kısa bir süre önce DP'lilerin sık sık bir araya gelmeleri dernek kuracakları söylentilerinin çıkmasına sebep olmuş, siyasi çevreler ve basında büyük merak uyandırmıştır. Bu durum, dernekle ilişkilendirilen Celal Yardımcı ve Nusret Kirişçioǧlu'na sorulmuş, ancak her ikisi de çıkan haberleri yalanlamıştı.9 Yemekli toplantılarda bir araya gelen DP'lilerin nasıl bir yol takip edeceǧi hususu, dikkatlerin -konunun en önemli muhatabıBayar'a toplanmasına neden oldu. Bayar, Eylül 1967'de "gövde gösterisi - nabıу yoklaması" olarak deǧerlendirilen ve özellikle İzmir'in kurtuluş şenliklerine denk getirilen uzun soluklu bir gezi düzenledi. Gezi sırasında gazetecilerin eski DP'lilerin bir dernek altında birleşip birleşmeyecekleri konusundaki bir soruya "Dernek kurmak o kadar ehemmiyetli bir mesele midir ki üzerinde duruluyor? Dernek mahiyeti altında bir şey kurulacaǧım bilmiyorum. Kendileri için sosyal mahiyette bir toplantı yeri kurulabilir" şeklinde cevap verdi.10 Ordu ve bazı muhalif kesim tarafından siyasi af konusundaki olumsuz tavrın, Bayar'ı söz konusu kulüp için "siyasi amaç gütmedikleri" gibi temkinli bir açıklama yapmaya ittiǧi düşünülebilir. Nitekim Bayar'ın bu açıklamasından kısa bir süre sonra sosyal mahiyette bir toplantı yeri olarak altını çizdiǧi kulübün açılışı yapıldı.
İstanbul'da Fenerbahçe Kalamış Caddesi'nde 55 numaralı binada faaliyetlerine başlayan kulübün kurucuları arasında; Baha Akşit, Hikmet Bayur, Kemal Binatlı, Sait Bilgiç, Hüsamettin Cindoruk, Settar İlksel, Orhan Cemal Fersoy, Mümtaz Faik Fenik, HalÛk Çulha, Hamdi Başak, Ahmet Gürsoy, Ali Harputlu, Selahattin Karayavuz, Nusret Kuruoǧlu, Himmet Ölçmen, Şefik San, Ömer Faruk Sargut, Firuzan Tekil, Cemal Tüzün, Nafiz Tahralı, Zühtü Uray, Hristaki Yuvanidis ve Tahsin Yazıcı bulunuyordu. Kulübün kuruluş amacı 1967 tarihli yayınlanmış tüzüǧünde: Üyeleri arasında yakınlaşma ve yardımlaşmayı saǧlamak.; üyelerin kültürel incelemelerine, sosyalfaaliyetlerine yardımcı olmak; bu maksatla bir kütüphane tesisi, toplantı, geyi ve konferanslar tertiplemek şeklinde belirtilmiştir. 11
Tüzükte ayrıca kulübün bu amacına ulaşmak için lokal temin edebileceǧi ve gerekirse neşriyat yapma yollarına başvurabileceǧi de ifade edilmiştir. On sekiz yaşını bitirmiş, medeni haklarını kullanabilen bütün Türk vatandaşlarının üye olabileceǧi belirtilmiştir. Ancak kulübe girebilmek için aday hakkında tavsiyede bulunan iki üyenin imzalı talepnamesi gerekmektedir. Bununla birlikte kulübün nizamname ve talimatname hükümlerine uymayıp, taahhütlerini yerine getirmeyenlerin, umumi adaba aykırı hareketlerde bulunanların, kötü hal ve şöhrete sahip olanlar ile huzursuzluk yaratanların İdare Heyetince ihraç edileceǧi vurgusu yapılmıştır.12
Kulübün idari şeması şu şekildedir: En etkin organı; asli azalar, misafir azalar ve aday azalardan oluşan Umumi Heyettir. Nitekim Umumi Heyet, İdare Heyetinin seçimine, tüzük deǧişikliǧine, hesapların incelenmesi ve bütçenin tasdiki ile kulübün feshine karar vermek gibi yetkilere sahiptir. Umumi Heyet iki yılda bir Şubat ayında toplanacaktır. Bunun için Heyetin, üyelerin beşte birinin yazılı istekleri doǧrultusunda en az üç gün önce toplantı gününü, yerini ve gündemini ilan ederek çaǧrıda bulunması gerekmektedir. Gezi, eǧlence ve lokal giderleri ise üyelerden senelik 120 lira olarak belirlenen aidat geliriyle karşılanacaktır.13
Kulüp üyeleri siyasi amaç gütmediklerinin altını çiziyorlardı. Bununla birlikte kulübün amblemi olarak bir çatı simgesi altındaki "B.E.K" yazısı, eski DP'lileri bir araya getirdiǧi düşüncesi uyandırıyordu. Bayar'ın 'Biņim Ev Kulübü politika ile meşgul deǧildir" sözüyle nitelendirdiǧi bu yapılanmanın, sosyal içerikli bir kuruluş olduǧunu göstermek adına lokallerinde yemek bulundurabileceǧi, her çeşit salon oyunlarının talimatname ile tespit edilecek şartlar dâhilinde üyeler ve misafirler arasında oynanabileceǧi belirtilmişti. Her ne kadar siyasetten uzak kalacaǧı söylense de kısa sürede DP'lilerin buluşma yeri haline gelen kulüp, tüm siyasi çevrelerin de dikkatini çekmeye başladı.
İstanbul Fenerbahçe Kalamış Caddesi'nde faaliyetlerine başlayan kulübün resmi açılışı 14 Ocak 1968'de gerçekleşti. Açılışa başta Celal Bayar olmak üzere Samet Aǧaoǧlu, Celal Yardımcı, Mükerrem Sarol, Hadi Hüsman ile Rüştü Erdelhun ve Kemal Binatlı gibi çok sayıda eski DP'li ve generalin yanı sıra Fatin Rüştü Zorlu'nun annesi Güzide Zorlu ile Hasan Polatkan'ın eşi de katılmıştı. Açılışta bulunamayan Sadettin Bilgiç ve Ali Naili Erdem ise birer telgraf göndererek tebrik mesajlarını iletmişlerdir. Bu esnada kendisine çalışması için bir oda tahsis edilen Bayar'a gösterilen ilgi dikkatlerden kaçmamış, üyeler elini öpmek için adeta yarışmışlardır. Dikkat çeken bir diǧer husus da açılışa AP'lilerden çok fazla katılımın olmayışıydı. Bunun sebebi AP'nin, üyelerine açılışa katılmamaları yönündeki uyarısıydı.14 Kulübün tüzüǧüne göre Şubat ayında yapılacak kongresine kadar başkanlıǧını Settar İlksel yapacaktı.
İstanbul'da yapılan açılışla siyaset dünyasının ilgisini çeken Bizim Ev Kulübünün çok geçmeden Ankara'da da bir şubesi açıldı. Açılışta yine Bayar ile Süleyman Kuranel ve Tahsin Yazıcı gibi eski DP'lilerin yanı sıra AP'den sadece Feyyaz Köksal, Sabri Özcan, Settar İlksel, baǧımsız adaylardan ise Turhan Dilligil yer almıştır.15 Kulübe döşenen mobilya Bayar'ın dikkatini çekmiş, İstanbul'daki şubeye göre daha iyi olduǧunu ve kıskandıǧını esprili bir dille ifade etmiştir. Bayar'ın mobilya üzerinden yaptıǧı bu deǧerlendirme, İstanbul şubesini daha çok önemsediǧi ve benimsediǧi şeklinde yorumlanabilir. Ancak kuruluş tarihleri dikkate alındıǧında askerî vesayetin sıkı bir şekilde devam ettiǧi, 27 Mayıs'ın sorgulanmaması için her türlü önlemin alındıǧı ve siyasi af konusunun tepki oluşturduǧu bir ortamda siyasetin merkezi Ankara'da gerek Bayar'ın gerek Bizim Ev Kulübünün faaliyetlerinin daha fazla dikkat çekeceǧi ortadaydı. Nitekim İstanbul'da birden fazla şubesinin açılması ve daha aktif bir şekilde çalışması bu düşünceyi doǧrulamaktadır. Ayrıca kulübün ilk kongresini İstanbul'da yapması da çalışmaların bu merkez ekseninde yürütüleceǧini göstermektedir.
Kulübün kurucuları, hızlı bir teşkilatlanma sürecine girerek pek çok şehirde şubelerini açmak için harekete geçtiler. Bayar, kızı, damadı ve Samet Aǧaoǧlu'nun katılımıyla Haziran 1968'de Trabzon şubesinin açılışı yapıldı.16 Kulübün dördüncü şubesi ise Bayar'ın bizzat açılışında yer aldıǧı Samsun'da faaliyetlerine başladı.17 Adana'da ise daha önce DP'nin kuruluş ve teşkilatlanmasında rol alan bu yörenin önemli sanayici ve siyasetçisi Mahmut Karabucak başkanlıǧında hizmete girdi. Üyeleri arasında çeşitli mesleklere sahip çok sayıda eski DP'li de bulunmaktaydı.18
Kısa sürede adından söz ettiren Bizim Ev Kulüplerinin açılışı basında büyük ilgi uyandırdı. Dönemin önemli gazeteleri "Eski DP'liler Bizim Ev Kulübünü kurdu, Eski DP'lilerin toplanacaǧı Bizim Ev açıldı" şeklindeki başlıklarla kulüplerin açılışını sayfalarına taşıdılar. Eski Demokratların bütün faaliyetlerinin yakından takip edildiǧi bu dönemde eleştirel bazı yaklaşımların olduǧu da görülmektedir. Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Burhan Felek 18 Aǧustos 1968 tarihli yazısında, eski Demokratların Bizim Ev adı altında teşkilatlı bir kulüpler şebekesi kurduklarını, bu durumun 27 Mayıs'tan ders almadıklarını gösterdiǧini belirtiyordu. Felek, Bizim Ev Kulüplerini, eski Demokratların kendilerine her türlü faaliyet için mevki ve imkân saǧlayan dönemin iktidar partisi AP'yi ve Demirel'i küçük görmek isteyen tutumlarının açık bir parçası olarak deǧerlendiriyordu. Demirel'in her fırsatta iktidara millet iradesiyle geldiklerini ve sandıktan çıktıklarını hatırlatmasına karşılık, Bizim Ev temsilcilerinin ise "sandıǧın anahtarı bindedir" tavrı takındıklarının altını çiziyordu.19
Felek'in de işaret ettiǧi gibi kulüplerin çalışmaları siyaseti belirleme noktasında bir şekil alınca bu durum DP'nin mirasçısı ve dönemin iktidar partisi AP tarafından şüpheyle karşılandı. Bu doǧrultuda kulübün DP'nin çok güçlü olduǧu İzmir başta olmak üzere Ege'deki teşkilatlanma çalışmalarına, Demirel'in başını çektiǧi bazı AP'liler tarafından pek olumlu bakılmadı. Bayar'ın bu faaliyetleri, AP üzerinde "baskı grubu" oluşturmak şeklinde nitelendirildi.
Kulüplerin Faaliyetleri
Bizim Ev Kulüpleri, demokrasi arayışı içindeki eski DP'lilerin siyasi haklarının geri verilmesine yönelik isteklerini dile getirme, "siyasi af" konusunu gündemde tutma, basının ilgisiyle siyasi liderlerin dikkatini çekme noktasında önemli bir yere sahip oldu. Daha kuruldukları ilk günden itibaren siyasi amaç gütmedikleri vurgulansa da kulüplerin, dönemin siyasetini belirleme noktasında etkin bir rol oynadıǧını söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle AP siyasetini önemli ölçüde etkileyecek, aynı zamanda partide bölünmelerin de önünü açacaktır. Nitekim Zürcher de eserinde kulüplerin, AP siyasetini etkilemek amacıyla bir baskı unsuru olarak kurulduǧunu belirtmektedir.20
Bu sürecin belirginleşmesinde Bayar'ın İzmir gezisi önemli bir dönüm noktası oldu. Bayar'a yakın çevrelerce İzmir gezisinin aslında Ege'de büyük bir gövde gösterisi şeklinde olacaǧı ve AP'ye karşı bir çeşit "Ege Taarruzu" sayılacaǧı düşünülüyordu. Bayar'ın İzmir'de büyük bir tezahüratla karşılanması ve ardından başta İzmir AP İl Başkanı Mehmet Karaoǧlu olmak üzere Cumhuriyet Senatosu Grup Başkanı Cahid Okurer ve İzmir teşkilatından önemli isimlerle görüşmesi bu söylentileri güçlendirdi.21 Hatta AP'lilerin büyük bir kısmının Bayar'ın destekleyeceǧi yeni bir parti kuracakları da söylentiler arasındaydı.
Ege gezisinden kısa bir süre sonra İstanbul ve Ankara'da açılışı yapılan kulübün üyeleri, çeşitli siyasi temaslarla etkinliklerini arttırmak istediler. Bu baǧlamda 2 Haziran 1968'de yapılacak olan belediye seçimlerinde AP'nin özellikle büyük şehirlerdeki adaylarının belirlenmesi sürecinde aktif rol üstlenmeye çalıştılar. Şöyle ki partinin İstanbul için ön plana çıkan adaylarının eski Demokratlar ve Bizim Ev Kulüpleri ile yakın temas halinde olmaları dikkat çekiciydi. Hatta bu adaylardan Orhan Cemal Fersoy, Yassıada yargılamalarında Bayar ve Menderes'in avukatlıǧını yapmış, idam kararının uygulanmasının ardından cenaze işlemleri ile ilgilendiǧi için adı ön plana çıkmıştı. Aynı zamanda Bizim Ev Kulüpleri ile irtibat halindeydi. Partinin en güçlü adayı görülen Doktor Fahri Atabey ise Yassıada yargılamalarına konu olan "Bebek Davası" ile hatırlanıyordu. Eski Demokratların açıktan desteklediǧi Atabey için Bizim Ev Kulübünde bir seçim komitesi kuruldu. Atabey'in partinin en güçlü adayı olması Demokratların ve Bizim Ev'in AP teşkilatı üzerindeki etkisini gösteriyordu.22 Aynı şekilde AP'nin İzmir için aday gösterdiǧi Osman Kibar, DP'nin İzmir ve Ege kuruluşları ile partinin İzmir İl Başkanlıǧı görevlerini yürütmüştü. Nitekim 2 Haziran'da yapılan seçimlerde AP, Ankara, İstanbul ve İzmir'in de aralarında bulunduǧu 39 ilin belediye başkanlıǧını kazanırken, eski Demokratların desteklediǧi Atabey ve Kibar'ın belediye başkanlıkları sadece AP'nin deǧil, eski Demokratların ve Bizim Ev teşkilatlarının da bir başarısıydı.
Belediye seçimlerinde hala güçlü olduklarını gösteren Demokratlar, bundan sonraki mesailerini siyasi af konusunda harcayacaklardır. İşte bu noktada Bizim Ev Kulüpleri aktif bir rol üstlenecektir. Dönemin önemli isimlerinden Baha Akşit, gerek yaşanan gelişmeleri gerek Bizim Ev Kulüplerinin kuruluşunu ve faaliyetlerini şu şekilde ifade etmektedir:23
"Bu dönemde hem aflarımızı saǧlamak hem de siyasi haklarımızı elde etmek için Ankara'da Sayın Bayar'ın teşvik ve destekleriyle Bizim Ev Kulübünü kurduk. Kurduǧumuz bu kulüp hem Ankara'da hem de İstanbul'da çeşitli toplantılar yaptı. Bu toplantılar tamamen siyasetin dışında bir dernek, kulüp hüviyetindeydi. Bu günlerde AP'nin Büyük Kongre'si için delegeler Ankara'da toplanıyordu. AP delegeleriyle yaptıǧımız konuşmalarla, onları ittifakla kongrede "siyasi hakların geri alınması" kararını almalarını saǧladık. Durum böyle olmasına raǧmen AP'nin Büyük Kongre'de aldıǧı bu karar parlamentoda uygulama safhasına konulmadı. Bizler, Sayın Bayar ve arkadaşlarımız yılmadık. Siyasi haklarımız ve affımız için çalışmalarımızı devam ettirdik. Bizim Ev Kulübünün bu mevzuda büyük hizmetleri olmuştur. Şöyle ki; Bizim Ev Kulübü Ankara'da büyük bir toplantı yapmış, bu toplantıya bütün arkadaşlar iştirak etmiştir. Bu toplantı yemekli toplantı mahiyetinde olmuştur. Böyle olmasına raǧmen sadece Demokratların bir araya gelip, bu toplantıyı yapmış olmaları bile umumi efkâr üzerinde etkili olmuştur. Nitekim bu toplantılar İstanbul Bizim Ev Kulübünde de devam etti..."
Akşit'in üzerinde durduǧu gibi Bizim Ev Kulüpleri verdiǧi yemekli toplantılar, balolar ve kokteyllerle uzun süre gündemde kalırken, aslında bu toplantıların temel amacı siyasi af konusunda nasıl bir yol izleneceǧinin belirlenmesiydi. Bunu siyasetin uzaǧında kalarak yapmaları mümkün deǧildi. Siyasi af konusunu siyasetin gündeminden düşürmemek, buna karşılık merkezde yürütülecek faaliyetlerle daha fazla kuşku uyandırmamak adına -tüzüǧünde belirtildiǧi gibi- kongresini Şubat ayında İstanbul'da yaptı. Bayar'ın da katıldıǧı kongrede, Menderes, Polatkan ve Zorlu için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulmuş, bu kişilerin eşlerinin ve annelerinin kulübün şeref üyesi olmaları kabul edilmiştir. Üye sayısının 282'yi bulduǧu kongrede, idare kuruluna Settar İlksel, Nafiz Tahralı, Ali İhsan Gürsoy, Haluk Çulha, Ali Harputlu, Hüsamettin Cindoruk ve Sefer Göksel seçilmiştir.24
Bizim Ev Kulüpleri bir taraftan teşkilatlanma sürecini hızlandırırken diǧer taraftan halkla buluşma noktasında da önemli bir rol oynamıştır. Bu baǧlamda Bayar ve kulübün üyelerinden 80 kişilik bir grup muhtarların daveti üzerine Bursa'nın Orhangazi ilçesine baǧlı Sölöz köyünde geleneksel olarak düzenlenen karpuz bayramına katıldıktan sonra Gemlik'i ziyaret etmişlerdir.25
Kulübün bir diǧer etkinliǧi ise düzenlediǧi görkemli balolardı. Bu balolar, sadece DP'lileri deǧil, siyaset dünyasını da bir araya getiriyordu. Bu baǧlamda "Mehtap Balosu", adını verdikleri ve Çiftehavuzlar'da İpar Yalısı'nda düzenledikleri balo, basının büyük ilgisini çekti. Baloya Bayar ve Tevfik Rüştü Aras ile çok sayıda DP'li eski milletvekili katılırken, Süleyman Demirel'in gelmeyişi26 bir tepki olarak algılandı.
Kulüp, gerek Demirel gerek AP üzerinde etkinliǧini artırmak ve siyasi af konusunu daha sıkı takip etmek adına partinin 29-30 Kasım 1968 tarihli 4. Büyük Kongresi'ni bir fırsat olarak gördü. Bu baǧlamda Bayar'ın kulübün Ankara şubesinin açılışı için şehre gelmesi, kongre öncesi temaslarda bulunmak üzere bir hazırlık olarak görüldü.27
Kongrede, parti içi hesaplaşmanın ve hizipleşmenin bir sonucu olarak çeşitli gruplar ortaya çıktı. Demirel'e baǧlı "Yeminliler" adını taşıyan gruba karşılık partideki en önemli hizbin sebebi ve eski Demokratların savunucusu görülen - aynı zamanda Bizim Ev Kulübünün kurucularından- Sadettin Bilgiç ve taraftarları ise "Emektarlar" adıyla partide etkin bir güç oluşturdular. Parti başkanlıǧı için daha önce Demirel'le rekabet eden Bilgiç, her ne kadar başarısız olsa da teşkilat içerisinde etkinliǧini ve önemini korumaktaydı. Bununla birlikte Bilgiç grubuyla hareket eden ve parti üzerinde etkinliǧi giderek hissedilen bir grup daha oluşmuştu: "Bizim Evciler". 28 Dönemin basınına yansıyan haberlerde, kongrede Bizim Evcilerin her ne kadar arka planda kalsalar da önemli etkiler yaratacaǧı söyleniyordu.29 Nitekim eski Demokratların siyasi haklarının iadesi konusunda Bilgiç ile birlikte hareket eden ve konunun parti kongresinin en önemli meselesi haline getirilmesini saǧlayan Bizim Evciler, isteklerini kabul ettirmeyi başardılar. Böylece kongrede, eski DP'lilere 1969 seçimleri öncesi siyasi haklarının saǧlanması konusu karara baǧlandı. Kongrede tekrardan genel başkanlıǧa seçilen Demirel'in kabul etmek zorunda bırakıldıǧı tek istek de bu oldu.30
AP'nin 4. Büyük Kongresi, öncekilerden farklı bir mahiyette partinin hüviyetinde önemli deǧişikliklerin yaşandıǧını gösteriyordu. Kongre, 27 Mayıs sonrası kurulan ve kısa sürede merkez saǧın en önemli partisi haline gelen AP'de, yüzeysel çekişmelerin daha kesif bir hal aldıǧını gösteriyordu. Hatta parti içi muhalefetin giderek büyüyeceǧinin, ileride içinden başka partileri doǧuracak kopuşların yaşanacaǧının habercisi gibiydi. Bununla birlikte kongre, Bizim Ev Kulüplerinin kuruluşunun ve siyasi af konusundaki faaliyetlerinin AP'de kuşku yarattıǧı, iktidarı elinde bulunduran partinin DP'ye karşı hissi baǧlılıǧını azalttıǧı görüşünü doǧurdu. Nitekim Bizim Ev Kulüplerinin faaliyetleri bazı çevrelerce AP teşkilatının ve delegelerinin çoǧunluǧunu ele geçirme faaliyeti şeklinde deǧerlendiriliyordu. Yine eski Demokratların AP'li temsilcilerle görüşmesi de bu amacın bir parçası olarak görülüyordu. Öyle ki Demirel partinin başında kalsa bile yakınlarındaki isimler deǧiştirilecek, böylece kongrede kabul edilen siyasi hakların iadesi tasarısını uygulamak için çalışmalar tamamlanmış olacaktı. Bununla birlikte AP tabanında hala DP'ye ve eski Demokratların davasına baǧlı bir kesim mevcuttu. Ayrıca genel seçimler öncesi siyasi affın desteklenmesinin parti seçmenlerinde yaratacaǧı olumlu hava hesaba katılarak hareket ediliyordu.31 Kongre sonrasında Demirel'in takındıǧı tavır da bu fikri destekler nitelikteydi.
Demirel, kongrede eski Demokratların isteǧini kabul etse de Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a "bunun sadece temenni olduǧunu Meclise getirmeyeceǧini" söyledi. Demirel'in bu tavrında siyasi ortamın gergin olmasının etkisi büyüktü. Bununla birlikte Bayar'ın başlattıǧı siyasi mücadele, AP üzerindeki baskıyı artırınca DP'lilerin siyasi haklarının iadesi ile ilgili ilk teklif AP'den geldi. AP, Millet Meclisi Grup Başkanı Osman Sabit Avcı'nın öncülüǧünde 12 Mayıs 1969'da 219 imzalı bir önerge verdi.32
Türk Silahlı Kuvvetleri kanunun çıkmasını istemiyordu. Başbakan Demirel zor durumdaydı. Silahlı Kuvvetlere kanunun çıkmayacaǧı, DP'lilere de çıkacaǧı yönünde söz vermişti. Önergenin yasalaşması için Millet Meclisi ve Senatoda kabul edilmesi gerekiyordu. Ancak Mecliste ve Senatoda yeterli çoǧunluǧa sahip olamayan AP'nin tek başına böyle bir deǧişikliǧi yapamayacaǧı bilinmekteydi. Bunun için CHP'nin desteǧi şarttı.
CHP Meclis ve Senato Ortak Grubunun da desteklediǧi bu önerge, önce Millet Meclisi Anayasa Komisyonunda kabul edildi. 1961 Anayasası'nın 68. maddesinde "aǧır hapis cezasına mahkÛm olanlar, affa uǧrasalar da milletvekili olamazlar" ibaresi yer almaktaydı. 68. maddede deǧişiklik ve geçici 11. maddenin yürürlükten kaldırılması önergenin kapsamını oluşturmaktaydı.33 14 Mayıs 1969'da Mecliste kabul edilen kanun teklifi, Cumhuriyet Senatosu Anayasa ve Adalet Komisyonlarında görüşülerek onaylandı.
Siyasi afla ilgili bu gelişmeler orduda büyük bir huzursuzluǧa, yeniden bir ihtilal havasının esmesine ve partiler üzerindeki baskının artmasına sebep oldu. Cumhurbaşkanı Sunay tarafından, Anayasa deǧişikliǧi yapılmaması konusunda partilere ve Başbakana ikazlarda bulunuldu. Silahlı Kuvvetlerin baskısının arttıǧı dönemde, Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda 21 Mayıs'ta görüşülen kanun teklifinin, Adalet Komisyonuna iadesi istendi. Böylece Bayar ve Bizim Evcilerin siyasi haklarının geri verilmesi konusundaki faaliyetleri büyük bir yara aldı.34 Bu sonucun alınmasından dolayı Bayar ve Bizim Ev Kulübü mensupları Demirel'i suçlu ve sorumlu bulmuşlardı.35 Nitekim Silahlı Kuvvetlerin ve kendisi de bir asker olan Sunay'ın sert tutumundan dolayı Demirel, af konusunun genel seçimlerden sonraya bırakılmasını düşünmüştü. Demirel'in bu düşüncesi AP'li Senatörlerce de desteklenmişti.
AP'nin bir diǧer tereddüdü de Bayar ve arkadaşlarının siyasi haklarının iadesi sonrasında yeni bir parti kuracakları şüphesiydi. Bu konuda basında çıkan haberlerde eski DP'lilerin demeçlerine yer veriliyor, hatta kuracakları partinin ismi dahi zikrediliyordu.36 Bu gelişmeler doǧrultusunda Mecliste kabul edilen siyasi af önergesi, Senatoda AP'nin tavrı nedeniyle kanunlaşamamıştı.
Bayar'ın ve eski Demokratların çalışmalarına raǧmen siyasi affın Senatodan dönmesi büyük bir tepkiye neden olurken, bu durum Bizim Ev Kulüplerini ön plana çıkardı. Bununla birlikte siyasi af konusunda ordunun yanı sıra basında da sert tepkiler ortaya çıktı. Bu konuda en aǧır eleştiri yapanlardan biri Burhan Felek'ti. Felek, gerek Bayar'ı gerek Bizim Ev Kulüplerini,
"Sayın Celal Bayar ve etrafındaki beş on kişi hala hükümet oyunu oynamakta idiler. Bizim Ev, Sizin Ev bunlar birer gölge devlet dairesidir. Hala Sayın Bayar bu evlerdeki toplantılara geldiǧi veya geleceǧi zaman kendisinden "Reisicumhur Hazretleri" diye bahsedilmekte, eski Bakanlar birbirlerine isimleri ile deǧil, son bıraktıkları Bakanlıkların adlarıyla, mesela: Adliye Bakanı Beyefendi, Ticaret Bakanı Beyefendi gibi hitap etmektedirler"
şeklinde suçluyordu.37 Bayar'ı ve eski Demokratları 27 Mayıs İhtilali'nden canlarını zor kurtarmalarına raǧmen siyasi ihtiraslarından vazgeçmeyen kişiler olarak nitelendiren Felek, "af çıkacaktı, ama sonunda patırtı çıktı" sözleriyle ordunun memnuniyetsizliǧine ve müdahalesine dikkat çekiyordu.38
Siyasi af konusu bu şekilde geçiştirilirken, gözler 12 Ekim 1969'da yapılacak genel seçimlere çevrildi. Seçimler aynı zamanda Bizim Ev Kulüplerinin çalışmalarına hız vermesine sebep oldu. Seçimlerde DP'nin en büyük mirasçısı olarak kabul edilen AP ile Demirel'in şansının Bizim Evcilerle iş birliǧi yapmasına baǧlı olduǧu yönünde bir kanaat vardı39. Buna karşılık AP'nin siyasi af konusundaki tavrından dolayı Bayar ve Bizim Ev Kulüplerinin YTP'yi destekleyeceǧi düşünülüyordu. Bayar'ın YTP Genel Başkanı Yusuf Azizoǧlu ile bir görüşme yapması, hatta partinin İzmir mitingine katılacaǧı yolundaki söylentiler40 bu düşünceleri destekler nitelikteydi. Bayar ve Bizim Ev Kulüplerinin YTP'yi desteklediǧi takdirde partinin milletvekili sayısını artırarak AP'nin Meclisteki çoǧunluǧunu kaybetmesini saǧlayıp Demirel'i iktidardan düşürebilecekleri de diǧer yorumlar arasındaydı.41
Dönemin önemli yazarlarından Ecvet Güreşin, AP ve DP arasında giderek belirginleşen bu karşıtlıǧa dair önemli tespitlerde bulunmuştu. Güresin, AP'nin DP'nin devamı olarak, 27 Mayıs küskünlerini kendi tarafına çekip, iktidar ve itibar özlemi içinde Türkiye gerçeklerine göre tutarlı bir amaçla kurulmasına raǧmen gelinen noktada iki partinin birbirinden farklı olduǧunun ortaya çıktıǧını düşünüyordu. Güresin, iki parti arasındaki bu yol ayrımında ise Bizim Ev Kulüplerinin önemli bir rolü olduǧunu belirtiyordu. Zira eski Demokratların Bizim Ev Kulüpleri yoluyla yayılmaya ve AP teşkilatını alt kademelerden ele geçirmeye çalışmaları, bu mücadelenin temelini oluşturuyordu. Meclis içinde azınlık olmakla birlikte alt kademelerde etki yapabilecek taraftarlarının hala varlıǧına işaret eden Güresin, seçimlere kadar çekişmenin daha da hızlanacaǧına dikkat çekiyordu.42
Demirel'in ordunun tepkisi nedeniyle geri adım atması hem eski DP'lilerde hayal kırıklıǧı hem de partide ciddi sıkıntılar yarattı. DP'nin mirasçısı olarak kabul edilen AP ve onun lideri Demirel yerine İnönü'nün siyasi af önerisini gündeme getirmesi43 ve yine bu önerinin Senatoda AP'nin tavrı nedeniyle kanunlaşamaması partide büyük bir buhran meydana getirdi. Nitekim AP içerisinde ciddi bir kitle DP affını beklemekte ve desteklemekteydi. 1969 seçimlerinin hemen öncesinde AP'nin af konusundaki tutumu ile Parlamentonun itibarını zedelediǧini iddia eden Bayar'ın kızı Nilüfer Gürsoy ve Samet Aǧaoǧlu'nun eşi Neriman Aǧaoǧlu partiden istifa etti.44 Partideki bölünmeler devam ederken, eski DP'liler haklarını geri almak için faaliyetlerini giderek arttırdılar.
Bayar ve eski Demokratlar seçimler öncesinde Bizim Ev Kulüplerinin yeni şubelerini açmak için harekete geçtiler. Bu baǧlamda atılan en önemli adım şüphesiz ki kulübün İzmir başta olmak üzere tüm Ege'de teşkilatlanmasını saǧlamaktı. CHP döneminde uzun süre milletvekilliǧini yaptıǧı İzmir'in Bayar için özel bir yeri vardı. DP'nin kuruluş aşamasında en iyi örgütlendiǧi ve sonrasında kalesi olarak da anılacak illerden biriydi. Bayar, serbest kaldıktan sonra ilk ziyarette bulunduǧu yerlerden olan İzmir'de büyük bir coşkuyla karşılanmış, bu gezisi siyasi çevrelerce âdeta büyük bir gövde gösterisi olarak algılanmıştı. Eski Demokratların siyasette etkinliklerinin devam ettiǧini gösteren bu gezi, Bayar'a da âdeta güven vermişti. Bu sebeple 1969 seçimleri öncesinde siyasi af konusunu gündemde tutmak ve Bizim Ev Kulüplerinin sayısını arttırmak için özellikle etkili oldukları İzmir'de teşkilatlanma yoluna gideceklerdir. Bu doǧrultuda Mayıs ayının sonlarına doǧru Bayar'ın İzmir'den başlayarak tüm Ege'yi dolaşacaǧı haberleri basında yerini almaya başlayacaktır.
Demokratlar İzmir'de eski AP İl Başkanı Mehmet Karaoǧlu'nun etrafında toplanarak daha teşkilatlı bir şekilde harekete geçmeye hazırlandılar45. Aslında kulübün kuruluşu için hazırlıklar 1968 yılında başlamıştı. Ancak bu adım AP ileri gelenlerince pek hoş karşılanmamıştı46. Bu sebeple açılış için yapılan çalışmalar Demokratlar ile AP arasında büyük bir ihtilafa sebep oldu. Nitekim İzmir, AP ve DP'lilerin arasını açtıǧı gibi bu iki unsur arasında çatışmanın en şiddetli görüldüǧü şehir haline geldi.
İzmir'de kulübün kurulması için ilk somut çalışma, başkanlıǧa getirilmek istenilen AP'nin İzmir Senatörü Beliǧ Beler tarafından yapıldı. DP döneminde İl İdare Heyeti üyeliǧi yapan Beler, Yassıada'da idam talebiyle yargılanmış ve bir süre hapis yattıktan sonra beraat etmişti. 1968'de AP'den İzmir Senatörü seçilen Beler, bu seçimlerin öncesinde Yassıada'da yakından tanıdıǧını ve büyük saygı duyduǧunu söylediǧi Bayar'ı ziyarette bulunmuş, kendisinden yardım istemişti. Beler, karşısında AP İl Başkanı Mehmet Karaoǧlu ve Belediye Başkanı Osman Kibar gibi güçlü isimlerin adaylıklarına raǧmen Bayar'ın yardım ve desteǧi ile Senatör seçildiǧini belirtmiştir. Bu sebeple mazbatasını alır almaz Bayar'ı ziyaret eden Beler,47 eski bir DP'li olarak kulübün kuruluşu için çalışmalara başlamıştır. Beler, eski DP İzmir İl Daimi Encümeni Başkanı Ömer Atavardar ile birlikte şehirdeki eski DP'lileri ziyaret ederek baǧışta bulunmaları için teşvik etmiş, toplanan paralarla kulüp adına bir bina kiralamak istemiştir. Bu çalışmalar sırasında kulübün kurucu üyeleri de belirlenmiş, eski Demokratlardan Sadık Giz, Behçet Uz, Selahattin Akçiçek, Enver Dündar Başar, Mustafa Bozoklar ve Muzaffer Balaban gibi isimler ön plana çıkmıştır. Kuruluş çalışmaları için eski DP'liler dışında AP'li pek çok tüccar ve zengin de büyük miktarlarda para baǧışında bulunmuşlardı. Bu ilgi, DP'nin Ege'de hala etkinliǧinin devam ettiǧi izlenimi veriyordu. Nitekim Ege'de Senato seçimleri sırasında eski Demokratların büyük bir güç olarak kendilerini hissettirmeleri, İzmir'de kurulacak Bizim Ev Kulübünün ilgiyle karşılanmasını saǧlamış, ön seçimi kazanmak isteyen AP'liler kulüp çatısı altına girebilmek için baǧışta bulunmuşlardı. AP'lilerin bu ilgisi dönemin basınında, partilerine dahi yapmadıkları baǧışı Bizim Ev Kulübünden esirgemedikleri, baǧış karşılıǧında aldıkları makbuzlarla seçim zamanında kendilerinin eski Demokrat olduklarını göstermek ve seçilme şanslarını arttırmak için bu yolu seçtikleri şeklinde yorumlanmıştı. Bununla birlikte AP Senato adaylarının parti merkezinin uyarılarını dikkate alarak Bizim Evi'n kuruluşunu geciktirdikleri de diǧer dikkat çekici yorumlar arasındaydı.48
Basında da belirtildiǧi gibi AP teşkilatı, kulübün kurulmasını geciktirmek hatta tamamen önlemek için büyük bir çaba sarf etti. Bu amaçla AP, genel merkez teşkilatında görevli partililerin Bizim Ev Kulübünün kuruluşunda görev almamasını istedi.49 AP'nin bu hamlesi, başkanlıǧına getirilmek istenen Beliǧ Beler'in görevi kabul etmekten vazgeçmesine sebep oldu. Aynı zamanda Bayar'ın kızı Nilüfer Gürsoy tarafından da desteklenen Beler'in bu tavrından sonra başkanlık için eski Demokratlar üzerinde durulmaya başlandı. AP'nin teşkilat üzerindeki baskısı, Demokratları harekete geçirdi. Bayar'ın başkanlıǧında yapılacak toplantıdan sonra İzmir şubesinin açılışı için çalışmalara hız verildi.50 Bununla birlikte Bayar da bir zamanlar DP'nin çok güçlü olduǧu İzmir'de şahsi nüfuzunu kullanarak kulübün açılışını saǧlamaya çalıştı.51 Ancak tüm bu çalışmalar, AP'nin tavrı sebebiyle İzmir şubesinin açılışı için yeterli olmadı.
Demokratların İzmir'deki kulüp çalışmaları basında da geniş bir şekilde yer buldu. İlhan Selçuk "Vefa Duygusu Yoktur" başlıklı yazısında, AP'nin "gözlerime bak, ne dediǧimi anlarsın. Big Demokratların devamıyız. Onlara siyasi haklarını vereceǧiz" gibi sloganlarla seçimi kazanıp üç yıl tek başına iktidarda kaldıktan sonra siyasi af konusunda MBK ile birlikte hareket etmesini vefasızlık olarak nitelendiriyordu. Bayar'ın Demokratların kalesi durumundaki İzmir'de dâhi Bizim Ev'i açmak için güçlük çekmesinin de AP'nin tavırdan kaynaklandıǧını, artık Bizim Ev'de oturanların bu gerçeǧin farkına varması gerektiǧini belirtiyordu.52
Gerek Bayar gerek eski Demokratlar aslında bu gerçeǧin farkındaydılar. Bayar, yine de AP'nin siyasi af konusundaki desteǧinin önemli olduǧunu bildiǧinden her fırsatta bir kırgınlıǧının olmadıǧını belirtmiş, seçimlerde bu parti listesinde yer alan eski DP'lilere ilgi gösterilmesini istemiştir.53 Aynı şekilde Demirel de hem eski DP'li seçmenlerin oyunu kaybetmemek hem de seçimler öncesinde partide yeni hiziplerin önüne geçmek için eski Demokratlar ile AP arasında bir karşıtlıǧın olmadıǧını söylemiştir.54 Seçimlere kadar bu inişli çıkışlı ilişkiler Bayar-Demirel ekseninde devam etmiştir.55
Seçimlerin hemen öncesinde yaşanan bir diǧer önemli gelişme de Bayar'ın İnönü ile ikinci kez görüşmesi olmuştur. İnönü'nün 28 Haziran 1969'da Bayar'ı Çiftehavuzlar'daki evinde iade-i ziyarette bulunması, hem eski Demokratlar hem de İnönü açısından farklı anlamlar taşıyordu. İzmir'de AP'nin tavrı sebebiyle Bizim Ev Kulübünü kuramayan Demokratlar, bu görüşmeden sonra nasıl bir politika izleyeceklerine karar vereceklerdi. Demokratlar seçim meydanlarına inmeyi düşünürken aynı zamanda İzmir'de Bizim Ev'in kuruluşu için yeniden bir adım atmayı da Bayar-İnönü görüşmesinden sonraya bırakmışlardı. Nitekim bu görüşmeden kısa bir süre sonra basında, eski Demokratların tüm ülkede seçim gezilerine katılacakları haberleri yer aldı. Bu durum Bayar ve Demokratların AP'nin tavrından rahatsızlık duyarak, siyasi haklar konusunda İnönü'nün desteǧinin devamını saǧlamaya çalıştıǧını göstermektedir. İnönü tarafından bakıldıǧında ise daha önceki Bayar görüşmesini siyasi yatırım olarak deǧerlendirenlere bu konuda samimi olduǧunu kanıtlamaktı.
Bayar-İnönü görüşmesi, bazı aşırı sol faaliyetler içinde bulunanlar ile cuntacı çevreleri rahatsız etti. Ayrıca bu görüşme bir kısım eski Demokratlar ve AP'li seçmen tarafından da hoş karşılanmadı. Nitekim eski Demokratlar bu görüşmeyi duygusal bir şekilde kabul edemezken, AP'li seçmenler ise İnönü idaresine karşı birlikte mücadele edilmesine raǧmen Bayar'ın hasmı ile el ele verdiǧi ve AP'yi ezmeye çalıştıǧı şeklinde yorumladılar.56
Seçimlerin öncesinde Bayar'ın AP'ye karşı tavrı giderek netleşti57. Bu arada Bizim Ev toplantıları devam ediyordu. Gündemdeki gelişmelerin konu edildiǧi toplantılara eski DP'lilerin yanı sıra AP'li temsilciler de katılmayı sürdürdüler. Bu baǧlamda Bayar'ın Bizim Ev'in Bursa şubesinde yaklaşık üç saat süren toplantı sonrası yaptıǧı açıklamaları AP'yi hedef aldı. Öncelikle İnönü ile barışmasını deǧerlendiren Bayar, bu konuda kendisini Demirel'in ikna ettiǧini "eǧer bu günahsa yarısı Demirel'e aittir" sözleriyle dile getirdi. Bayar, Demirel'in siyasi af konusunda Mecliste üçte iki çoǧunluǧu saǧlamak adına bu barışmanın şart olduǧunu belirtmesi üzerine görüşmenin gerçekleştiǧini söyledi. Bayar'ın İnönü ile görüşmesinde Turhan Dilligil, Ali İhsan Göǧüş ve Demirel'in teşviklerinin önemli bir payı vardı. Hatta bazı kesimler Demirel'in bu teşvikini, "Gördünüz mü sizin Celal Bayar'tmzţ, İnönü'nün ayaǧına gitti" propagandası şeklinde siyasi bir taktik olarak deǧerlendirmişti58. Bununla birlikte Bayar'ı, İnönü'yle görüşmeye sevk eden birçok kişi olmasına raǧmen sadece Demirel'in ismini zikretmesi şüphesiz ki tesadüf deǧildi. Bu barışmanın ayrıca ülkede saǧ sol çatışmasını önleyerek büyük bir fayda saǧladıǧını ifade eden Bayar, "AP teşkilatından deǧil biz&ecedil; ihanet eden yöneticilerinden şikâyetçiyim" diyerek parti yöneticilerini aǧır bir dille eleştirdi.59
Böylece Bayar, bir taraftan İnönü ile barışmasına olumlu bakmayan eski DP seçmenine, Demokratların sadece siyasi haklarının elde edilmesi için atılmış bir adım olarak algılanması gerektiǧi mesajı veriyordu. Buna karşılık AP'nin Bursa il ve ilçe temsilcileri ile Belediye başkanının hazır bulunduǧu Bizim Ev toplantısında, parti teşkilatının desteǧini sürdürmek adına onlarla bir sorunu olmadıǧını belirtiyor, kanunun Senatoda kabul edilmesine engel teşkil eden yöneticileri büyük bir ihanetle suçluyordu. Bu açıklama aynı zamanda Bayar'ın seçimlerde AP'den desteǧini çektiǧini de gösteriyordu. Bayar'ın hoşnutsuzluǧu, kısa sürede etkisini göstererek partinin seçim çalışmaları sırasında zaman zaman protesto edilmesine sebep oldu. Gemlik toplantısında Umurbey60 köylüleri, partiyi siyasi affı çıkarmamakla ve yalan söylemekle suçlamışlardı.61
Siyasi haklarını elde edemeyen eski DP'lilerin küskünlüǧüyle girilen 1969 seçimleri AP'ye oy kaybettirdi. Bunun en önemli nedeni olarak eski DP'lilerin siyasi affı konusunda gerekli düzenlemelerin yapılmaması ve verilen sözlerin yerine getirilmemesi gösterildi. Bayar'ın AP'den desteǧini çekmesi de diǧer nedenler arasındaydı. Böylece 1965 seçimlerinde yüzde 52,8 oy oranı ile 240 milletvekilliǧini kazanan AP'nin, 1969 seçimlerinde oy oranı yüzde 46,5 düşmüştü. Seçim sonuçları kimilerine göre AP için büyük bir oy kaybıydı. Ancak parti, oy oranı düşmüş olsa da seçim sisteminde yapılan deǧişiklikle 256 milletvekili çıkararak tek başına iktidara gelmeyi başardı.62 Bu durum bazı çevrelerce AP'nin iktidara gelmek için eski DP'lilerin oylarına ihtiyacı olmadıǧı şeklinde deǧerlendirildi.63 AP'ye küsen DP'liler ile sandık başına gitmeyen AP seçmeninin, oy kaybına sebep olsa da partiyi iktidardan uzaklaştırmaya yetecek güçte bulunmadıǧı ortadaydı. Böylece AP içindeki bir kesim, kendilerini DP'nin selefi olarak gören anlayışı yıkmak adına fırsat yakaladı. Demirel'i destekleyen Yeminliler, AP'nin DP'nin gölgesinden kurtulmasını istiyorlardı. Diǧer taraftan seçimler, partisini tek başına iktidara taşımayı başaran Demirel'in elini güçlendirdi. Parti içinde kendisine karşı gelişen muhalefeti ortadan kaldırmak için harekete geçti ve kurduǧu kabinede bu gruptan hiç kimseye yer vermedi. Kısa bir süre sonra bu grubun partiden ihracı, merkez saǧda yeni partilerin ortaya çıkması ile sonuçlanacaktı.
Seçimde oy kaybına uǧrayan bir diǧer parti de DP'nin ikinci mirasçısı olarak kabul edilen YTP'ydi. Seçimlerden önce bir kısım eski DP'lilerce desteklenen partinin oy kaybı, 'Bayar efsanesiyle birlikte, halkın seçiminin duygusal, bilinçsigya da irrasyonel motiflere dayandıǧı tezinin de iflası"olarak deǧerlendirildi. 64
Seçim sürecinde yapılan toplantılarla gündemden düşmeyen Bizim Ev Kulüpleri, yine bu süreçte borçları nedeniyle kapanacakları haberleri ile basına konu oldu. Kulübün, Turhan Dilligil ve eski DP Nevşehir Milletvekili Necmettin Önder öncülüǧünde faaliyetlerine devam eden Ankara'daki şubesi boşaltıldı. Borçlarına karşılık tahliye edilen kulübün eşyaları satışa çıkarıldı, diǧer şehirlerdeki şubelerinin de kapatılacaǧı belirtildi65. Buna raǧmen kulübün İstanbul'daki şubeleri aktif bir şekilde faaliyetlerine devam etti.
Seçimlerden sonra eski DP'liler için en önemli gelişme şüphesiz ki Senato gündeminde bulunan siyasi af konusundaki Anayasa deǧişikliǧi kanun teklifinin 6 Kasım 1969'da müzakere edilip, 127 kabul 23 ret oyu ile kanunlaşması oldu. Ancak DP'lilerin sevinci kısa sürdü. Türkiye İşçi Partisi, Siyasal Hakların İadesi Kanununun usul yönünden iptali hakkında Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Daha öncede ifade edildiǧi gibi kanunun gündeme gelmesi başta ordu olmak üzere bazı çevrelerde rahatsızlık uyandırmıştı. Üstelik AP ile CHP'nin bu konuda ortak hareket etmesi 'DP'lilerin siyasi hakları o kadar önemli mi ki bir araya geldiler?" şeklinde çeşitli eleştirilere neden olmuştu.66 İnönü'nün siyasi hakların iadesine destek vermesi ordunun -büyük saygı duymasına raǧmen- açıkça tepkisine neden olmuştu. Bu süreçte İnönü-Bayar görüşmeleri ise gerginliǧi giderek tırmandırmıştı. Yaşanan gelişmeler CHP'ye karşı büyük bir huzursuzluk yaratırken, eski Demokratların temsili noktasında Bizim Ev Kulüplerini de hedef haline getirdi. Siyasi af konusunda CHP'nin çalışmalarını ve parti meclis toplantısını protesto etmek isteyen bir grup genç tarafından İstanbul İl Merkez Binası'nın kapısına, Bizim Ev Kulübünün kapısından sökülen levhası ile "Aralarında Fark Kalmadı" yazılı bir pankart bırakıldı.67 Siyasi af konusundaki gerginlikler devam ederken TİP'in talebi, Anayasa Mahkemesinin 16 Haziran 1970'deki görüşmesinde 7'ye karşı 8 üyesinin oyuyla kabul edildi.68
Siyasi affın bu şekilde Anayasa Mahkemesince iptali, Bayar ve Bizim Evcileri farklı çareler arama yoluna itti. Bu arada kulüp bünyesindeki çeşitli toplantılar ve etkinlikler de devam etti. Kulübün Galatasaray şubesinde 10 Kasım 1969'da Atatürk'ü anma etkinliǧi düzenlendi. Kılıç Ali, Tevfik Rüştü Aras ve Hikmet Bayur'un da katıldıǧı programda Atatürk'e dair anılar paylaşıldı. Bizim Ev mensuplarının büyük ilgi gösterdikleri ve elini öpmek için sıraya girdikleri Bayar, çok duygulandıǧı gerekçesiyle söz almazken, yerine eski DP'lilerden Hayrettin Erkmen, Atatürk'ün 1953 yılında Anıtkabir'e defni sırasında Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptıǧı konuşmasını okudu.
Etkinlikte söz almayan Bayar, sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayarak önemli açıklamalarda bulundu. 1961 Anayasası eski Cumhurbaşkanlarına tabii Senatörlük hakkı tanıyordu. Siyasi affın gerçekleşmesi durumunda Bayar'ın da bu haktan yararlanması söz konusu olacaktı. Bayar gazetecilerin sorduǧu "Senatodayerinizi alacak mısınız?" sorusuna "Senato nerede, hangi Senato" şeklindeki cevapla bu hakkını kullanmayacaǧının sinyallerini verdi. Gazetecilerin, bundan sonra atacaǧı adımlarla ilgili sorularını cevapsız bırakan Bayar'ın son cümlesi, "Zamanı gelince ortaya çıkacaǧım" 69 oldu. Bayar'ın dikkat çektiǧi çıkış çok geçmeden anlaşılacak, AP ile yollarını ayıran kişilerce kurulacak olan Demokratik Parti, eski DP'lilerin haklarını savunma noktasında önemli bir rol üstlenecekti.
Siyasi affın Anayasa Mahkemesi tarafından iptali, AP içinde bölünmelerin artmasına neden oldu. Ayrıca 1969 seçimleri sonrasında partiyi tek başına iktidara getirmeyi başaran Demirel, başta Sadettin Bilgiç ve arkadaşları olmak üzere kendisine karşı muhalefet eden kişileri tasfiyeye yöneldi. Bazı AP'li üyelerin Haysiyet Divanına sevk edilmeleri üzerine 72 milletvekili Demirel'e bir muhtıra verdi. "72'ler Muhtırası" adıyla anılan 17 Ocak 1970 tarihli bu muhtıra, partideki bölünmeyi daha da hızlandırdı. Ardından 1970 mali yılı bütçesi Mecliste görüşülürken, Demirel'le fikir ayrılıkları nedeniyle 41 milletvekilinin muhalefetle beraber bütçeye olumsuz oy vermeleri üzerine hükümet, 14 Şubat 1970'de istifa etmek zorunda kaldı. Yeniden hükümeti kuran Demirel, partideki muhalif kanadı tasfiye için harekete geçti. Kesin ihraç talebiyle Haysiyet Divanına sevk edilen 41 vekilden 26'sı partiden ihraç edildi.70 Demokratik Parti'nin kurucu kadrosunu oluşturan ve 26'lar olarak adlandırılan grubun en büyük destekçisi ise Bayar'dı.
AP ile yollarını ayıran vekillerle sık sık bir araya gelen Bayar'ın toplantılarına yine Bizim Ev Kulüpleri ev sahipliǧi yaptı. Kulübün İstanbul'daki çalışmalarına devamla 9 Ekim 1970'de Beyoǧlu şubesinde bir açılış kokteyli düzenlendi. Yeni dönem çalışmaları için hazırlık yapan kulübün başkanlıǧını Hayrettin Erkmen yürütüyordu. Eski Demokratlar siyasi af konusundaki amaçlarına henüz ulaşmamışlardı. Üstelik 1969 seçimleri, AP ile yollarının ayrılması noktasında keskin bir dönemeç olmuştu. Bu baǧlamda AP'den ihraç edilen 26 vekilden bazılarının da katıldıǧı kokteyl, yeni bir partinin kuruluş hazırlıǧı olarak deǧerlendirildi. Nitekim Bayar'ın ve 26'ların lideri kabul edilen Sadettin Bilgiç'in de toplantıda hazır bulunmaları bu ihtimali güçlü kılıyordu. Bununla birlikte siyasetten uzak bir mahiyette gerçekleştiǧi izlenimi verilmeye çalışılan kokteylde, yeni bir parti kurulması ile ilgili her türlü haber ısrarla yalanlandı. Erkmen, bu toplantının siyasi bir amaç gütmediǧi, Bizim Ev Kulübünün yeni sezona girişi dolayısıyla yapılan bir etkinlik olduǧu açıklamasında bulundu.71 Bizim Ev Kulübünün açılışı için bütün üyelere davetiye gönderildiǧini, 26'ların Bayar'la yeni bir parti konusunda bu toplantıda görüşeceklerinin doǧru olmadıǧını belirtti. Bilgiç de aynı şekilde bir araya gelmelerinin siyasi bir yönünün olmadıǧını ifade etti.72 Bayar'ın ve Bizim Evcilerin temkinli davrandıkları ve siyasete dair yorum yapmaktan kaçındıkları dikkat çekmektedir. Toplantının ilgi odaǧı olan Bayar ise fotoǧraf çektirmek ve elini öpmek için etrafında toplanan kalabalık arasında gazetecilerin, ".26'larm kuracakları partiye başkan olacaǧınız konusundaki söylentilere ne dersiniz?" sorusuna büyük tepki gösterdi. Gazetecileri, böyle bir bilgiyi kesinlikle yazmamaları, hatta kokteyle katıldıǧının dahi haber yapılmaması konusunda uyardı.73 Bu temkinli açıklamalara raǧmen toplantıdan kısa bir süre sonra 18 Aralık 1970'de Ferruh Bozbeyli başkanlıǧında Demokratik Parti kuruldu. Bayar'ın kızı Nilüfer Gürsoy da kurucular arasındaydı.
Bayar'ın bu partiyi destekleyeceǧi belliydi. Parti, kısa sürede 41 ilde teşkilatlanmasını tamamladı. Ancak 12 Mart 1971 muhtırası Demokratik Parti için büyük bir darbe oldu. İstediǧi siyasi başarıyı saǧlayamayan Demokratik Parti, 1973 seçimlerinde ise daha büyük bir hayal kırıklıǧı yaşadı. Bu durum halkın, Bayar'ın AP'nin oylarını bölme teşebbüsünü onaylamadıǧını gösterirken, yeni kurulan partinin de DP'nin daǧılan oylarını toparlayamadıǧını ortaya koyuyordu.74 Bununla birlikte her ne kadar siyasi amaç gütmediǧi iddiasıyla kurulsa da eski DP'lilerin haklarını elde etmesinde ciddi çalışmaları olan Bizim Ev Kulüplerinin üstlendiǧi misyonu, Demokratik Parti devraldı.
Sonuç
27 Mayıs Hükümet Darbesi ile iktidardan uzaklaştırılan DP'liler, Yassıada yargılamaları sonucu çeşitli cezalar aldılar. Özgürlüklerine kavuştuktan sonra siyasi haklarını elde etme mücadelesi verdiler. Bu amaçla Bayar ve arkadaşları, "Bizim Ev" adlı kulüpleri kurdular. Kaynaklarda çok kısıtlı bilgilerin yer aldıǧı kulüplerin, açılışından üç ay gibi kısa bir süre sonra kapanmak zorunda kaldıǧı belirtilse de özellikle İstanbul'daki şubelerinin uzun süre faaliyetlerine devam ettiǧi anlaşılmaktadır. Bununla birlikte borçları yüzünden Ankara'daki şubesinin kapatılması hatta diǧer şubelerinin de kapatılacaǧı yönündeki düşüncelerin perde arkasında, siyasi af konusunda eski DP'lilerin elini güçlendirecek Bayar-İnönü görüşmelerinin etkili olduǧu kanısı vardır. İnönü'nün desteǧinin alınmasına raǧmen siyasi af konusunun sürüncemede kalması, kulüplerin faaliyetlerinin devamına sebep oldu.
AP'nin siyasi af konusundaki tutumu, partide büyük bir kırılma yarattı. Demirel'in parti içindeki etkinliǧini azaltmaya çalışan Bizim Ev Kulüplerinin faaliyetlerinin bu kırılmada payı olduǧu muhakkaktır. Bununla birlikte 1946 ruhunu hayata geçirmeye çalışan eski Demokratların siyasette tutunma çabaları da hizipleşmeyi arttırdı. Yaşanan gelişmeler doǧrultusunda 1969 genel seçimleri, gerek Demirel gerek eski Demokratlar ve Bizim Ev Kulüpleri için bir dönüm noktası oldu. Seçim sonuçları Demirel ve taraftarlarının elini güçlendirirken, AP'yi de DP'den daha baǧımsız hale getirdi. Güçleri elinde toplayan Demirel'in eski Demokratları pasivize etme çabaları başarılı olsa da partideki etkinliklerini tamamen ortadan kaldırmadı. Nitekim seçimlerden sonra Demirel'in başkanlıǧında kurulan hükümetin parti üyeleri tarafından düşürülmesi bunu doǧrular nitelikteydi.
AP'yi 1946 ruhundan ayrılmak ve kuruluş ilkelerinden sapmakla suçlayan eski Demokratlar ise siyasi haklarının iadesi noktasında farklı arayışlara girdiler. Bizim Ev Kulüplerinin ötesinde daha güçlü siyasi alternatiflere yönelen Demokratlar, Bayar'ın desteǧi ile AP'den ayrılan kişiler tarafından kurulan Demokratik Parti etrafında toplandılar. Bizim Ev Kulüplerinin kabuk deǧiştirmiş hali olarak Türk siyasetindeki yerini alan partinin temel amacı merkez saǧı yeniden bir çatı altında birleştirmekti. Nitekim eski Demokratlar bir taraftan siyasi hak arayışlarını bu parti bünyesinde devam ettirirken, diǧer taraftan da 1946 ruhunu yakalamaya çalıştılar. Ancak parti, saǧdaki birleşmeyi saǧlayamadıǧı gibi bölünme daha da hızlandı. Özellikle 1971 Muhtırası sonrası merkez saǧın siyaset anlayışında meydana gelen önemli deǧişiklikler, dönemin saǧ çizgideki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Milli Nizam Partisi (MNP) (devamında kurulan Milli Selamet Partisi (MSP)) gibi partilerin önünü açtı.
Türk siyasetinde uzun süre etkileri devam eden Demokratlar siyasi haklarına kavuşmak için bir süre daha beklemek zorunda kalacaklardır. 11 Aralık 1974'de eski DP'lilerin siyasi haklarının geri verilmesine ilişkin kanun teklifi Meclis'te görüşülerek kabul edilecektir. Böylece Demokratik Parti'nin kuruluşu ile birlikte tarihi misyonunu önemli ölçüde tamamlamış olan Bizim Evlerin, siyasi bir kavram olarak eski DP'lileri temsil baǧlamında varlıǧını devam ettirdiǧi görülmektedir. Nitekim eski DP'lileri bir arada tutma isteǧi "Bizim Ev cephesindeki birlikteliǧi devam ettirme" şeklinde deǧerlendirilmektedir. Buna paralel olarak merkez saǧı temsilen 31 Mart 1975'de Milliyetçi Cephe Koalisyon Hükümeti'nin kurulmasında, Bayar'ın ve ara buluculuǧuyla siyasette etkin eski DP'lilerin desteǧinin saǧlanması, Bizim Ev birlikteliǧinin devam ettiǧini göstermektedir.
Araştırma Makalesi / Research Article
Geliş Tarihi / Received: 04.04.2020 Kabul Tarihi / Accepted: 25.09.2020
TEMİZGÜNEY, Firdes, 27 Mayıs Darbesi Sonrasında Eski Demokrat Partililerin Demokrasi Arayışlarına Bir Ö rnek: Bizim Ev Kulübü, CTAD, Yıl 17, Sayı 33 (Bahar 2021), s. 289-315.
TEMİZGÜNEY, Firdes, An Example for the Search of Democracy of the Former Members of the Supressed Democrat Party in the Aftermath of 27 May 1960 Coup: "Our Home" Club, CTAD, Year 17, Issue 33 (Spring 2021), pp. 289-315.
1 Nedim Yalansız, "27 Mayıs Darbesi Sonrası Celal Bayar ve Eski Demokrat Partililerin Türk Siyasi Hayatına Etkileri", Turkish Studies, Cilt 7, Sayı 3, 2012, s. 2587.
2 Firdes Temizgüney, Üç Devirde Bir Muhalif Fuat Arna, Hitabevi, Ankara, 2019, s. 259.
3 Erdal Yılmaz, "Türk Siyasî Tarihinde Askerî Müdahalelere Bir Örnek: Demokrat Partililere Siyasî Haklarının İadesi Meselesi ve 14-21 Mayıs 1969 Buhranı", Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, Cilt 16, Sayı 32, 2017/2, s. 29; Yeşim Demir, "Albay Talat Aydemirin Darbe Girişimleri", Çaǧdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi (ÇTTAD), Cilt 5, Sayı 12, 2006, s. 163.
4 Tedbirler Kanunu'yla ilgili bilgi için bk. Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Cilt IV, 3 Mart 1962, s. 1639.
5 Milliyet, 11 Ekim 1962, s. 1, 7.
6 Temizgüney, age., s. 262.
7 T.C. Cumhurbaşkanlıǧı Devlet Arşivleri Başkanlıǧı Cumhuriyet Arşivi (BCA) 030.11.1/320.29.3.; Yalansız, agm., s. 2588.
8 Yalansız, agm., s. 2588.
9 Milliyet, 6 Eylül 1967, s. 1.
10 Milliyet, 14 Eylül 1967, s. 1, 7.
11 Bizim Ev Kulübü Tüzük, İstanbul, 1967.
12 Aynı yer.
13 Aynı yer.
14 Middle East Record, Vol. 4, 1968, Ed. Daniel Dishon, Israel Universities Press, Jerusalem, 1973, s. 760; Cumhuriyet, 15 Ocak 1968, s. 1.
15 Cumhuriyet, 26 Kasım 1968, s. 7.
16 Milliyet, 30 Haziran 1968, s. 3.
17 Bayar, açılıştan sonra Ege vapuru ile İstanbul'a dönerken, kendisini yolcu etmeye gelen kalabalık gruptan Türkkanı gazetesi sahibi Mustafa Uysal, Bayanın elini öperken saldırıya uǧramış, AP Samsun Milletvekili Şevki Yücel'in kardeşi Mustafa Yücel tarafından bir demirle başından yaralanmıştır. Yücel ifadesinde, Uysal'ın gazetesinde aǧabeyi ve Yücel Ailesi hakkında aleyhte yazılar yazdıǧı için böyle bir saldırı gerçekleştirdiǧini belirtmiştir. bk. Vatandaş, 7 Temmuz 1968, Cumhuriyet,, 4 Temmuz 1968, s. 1, 7.
18 Cumhuriyet, 15 Eylül 1968, s. 5.
19 Burhan Felek, "Bizim Ev ve Anahtar", Cumhuriyet, 18 Aǧustos 1968, s. 3.
20 Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul, 2005, s. 366.
21 Akis, Cilt XXXIX, Sayı 691, 16 Eylül 1967, s. 8-10.
22 Cumhuriyet, 22 Nisan 1968, s. 1, 7.
23 Nezahat Keleş Belen, Türkiye'ye Damgasını Vuran Bir Dönem, Bir Olay, Bir Yaşam Dr. Baha Akşit (Demokrat Parti Dönemi Yassıada Mahkemeleri ve Yassıada Sonrası), Turgut Yayıncılık, İzmir, 1994, s. 142.
24 Cumhuriyet, 25 Şubat 1968, s. 1.
25 Cumhuriyet, 5 Aǧustos 1968, s. 1.
26 Milliyet, 13 Aǧustos 1968, s. 1.
27 Cumhuriyet, 26 Kasım 1968, s. 1, 7.
28 Cumhuriyet, 26 Kasım 1968, s. 1, 7.
29 Cumhuriyet, 22 Kasım 1968, s. 1, 7.
30 Yılmaz, agm., s. 37.
31 Ecvet Güresin, "AP'deki Deǧişme", Cumhuriyet, 4 Aralık 1968, s.1, 7.
32 Keleş Belen, age., s. 142-143.
33 Yalansız, agm., s. 2589.
34 Siyasi afla ilgili görüşmelerin devam ettiǧi bu dönemde Türk siyasi tarihi açısından önemli bir gelişme yaşandı. Darbe sonrasında yıllardır araları açık olan Bayar ve İnönü, Turhan Dilligil'in ve Ali İhsan Göǧüş'ün ara buluculuk etmesiyle bir araya geldi. İnönü'nün daveti ile Pembe Köşk'te gerçekleşen ve basına "büyük barışma" olarak yansıyan bu görüşme, Türk siyasetinin iki önemli ismini bir araya getiriyordu. bk. Turhan Dilligil, "Tarihi Buluşma", 100. Yaşında Celal Bayat'a Armaǧan, Tercüman Yay. İstanbul, 1982, s. 61-68; Cüneyt Arcayürek, Demirel Dönemi 12 Mart Darbesi (1965-1971), Bilgi Yayınevi, İstanbul, 1992, s. 299-300; Keleş Belen, age., s. 143.
35 Akis, Cilt I, Sayı 7, 24 Kasım 1967, s. 8.
36 Milliyet, 19 Haziran 1969, s. 1, 11.
37 Burhan Felek, "Oyunun Sonu", Cumhuriyet, 25 Mayıs 1969, s. 3.
38 Aynı yer.
39 Cumhuriyet, 22 Kasım 1968, s. 1, 7.
40 Milliyet, 29 Eylül 1969, s. 4.
41 Cumhuriyet, 5 Ekim 1968, s. 1, 7. Bayar, siyasi af konusunda DP'nin diǧer mirasçısı olarak kabul edilen YTP'nin desteǧinin devamıyla birlikte AP'ye karşı bir denge unsuru oluşturmak istiyordu. Bu sebeple siyasi affın Senatoda kabul edilmemesinin ardından BayaFın YTP ile yakın temasta bulunduǧu görülmektedir. Nitekim Bayar, partinin 4. Büyük Kongresi'ne gönderdiǧi başarı mesajında 'Muhterem partinizin, müsait olmadıǧı sanılan bir zamanda pek aziz insanlık ve vatandaşlık haklarımızın iadesi yolunda attıǧı cesur adımı şükranla hatırlayarak, kongrenize büyük başarılar diler, saygılarımı sunarım" sözleriyle bir taraftan bu desteǧi perçinlerken diǧer taraftan da AP'nin af konusundaki çekimserliǧini eleştiriyordu. bk. Milliyet, 26 Mayıs 1969, s. 1, 11.
42 Ecvet Güresin, "İktidar ve İtibar İçin", Cumhuriyet, 4 Ekim 1968, s. 1.
43 İnönü 21 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Sunaca yazdıǧı mektupta, "Sayın Cumhurbaşkanı, CHP Genel Başkanı olarak ben ve partimin yetkili organları, siyasi hakların iadesi için Millet Meclisine verilmiş bulunan 218 im%alı bir anayasa deǧişikliǧi teklifini destekleme karan aldıǧımızdan beri, gerek Zatı Devletlerinin, gerek bazı yüksek komutanların uyarı ve ısrarlarına muhatap olmaktayız" diyordu. İnönü, siyasi af konusundaki tavrından vazgeçmeyeceǧinin sinyallerini veriyordu. Böylece İnönü, siyasi hakların iadesi meselesi ile hem muhafazakâr saǧ kitle nezdinde kendisine yönelik olumsuz düşüncelerin önüne geçmeyi, hem de Demirel'e karşı rakip olabilecek eski DP'lilerin önünü açarak AP'yi içeriden bölebilecek bir politika hedeflemişti. bk. Milliyet, 26 Mayıs 1969, s. 1, 11; Yılmaz, agm., s. 52-53. Dönemin önemli gazetecilerinden Burhan Felek ise İnönü'nün siyasi affı desteklemesini farklı bir açıdan deǧerlendiriyordu. Felek, "İnönü'nün eski hükümlü Demokratlan affettirmek çabalarını ihtiyatla karşılamıştım... Sayın İnönü'yü teşebbüsünün ilk günlerinde söylediǧi gibi insani hisleri tahrik etmiş ve eski Demokratların affını sırf bu sebeple desteklemeye sevketmiş olabilirdi. Ama sonradan CHP teşkilatının tasvibini almak için konuştuǧu toplantılarda bu harekete gösterdiǧi seçimsel amacın insani hislerle hiçbir alakası yoktu... Ordu istemez endişesini işitmeye alışmış Atatürkçü ve 27 Mayısçı bir partiye bunu nasıl anlatabilirdi? Onun için asıl maksat: AP'yi ve Süleyman Demirel'i önümüzdeki seçimlerde zayıf düşürmektir" sözleriyle Felek, İnönü'nün siyasi af konusunda partisini ikna edebilmek, seçimlerde AP'yi ve Demirel'i zayıflatmak adına hareket ettiǧi şeklinde bir algı oluşturmaya çalıştıǧını belirtiyordu. bk. Felek, "Oyunun Sonu", s. 3.
44 Feroz Ahmad, Demokrasi Sürecinde Türkiye (1945-1980), Hil Yayınları, İstanbul, 1994, s. 195.
45 Cumhuriyet, 27 Mayıs 1969, 1, 7.
46 DP'nin çok iyi teşkilatlandıǧı İzmir, partinin iktidara gelmesinden sonra hızla gelişen kalkınma faaliyetleri ile çok kısa sürede Ege'de ön plana çıkmıştı. Ege bölgesinin particilik bakımından son derece hareketli ve heyecanlı bir hava içine girmesi, DP'nin burada güçlü olması ve Ege Demokratlarının birlikte hareket edebilmeleri bölgenin merkezi olan İzmir'i lider şehir durumuna getirmişti. DP'nin Ege'ye verdiǧi önem ve yapılan seçimlerde partinin üst üste parlak sonuçlar alması bölgenin dolayısıyla da İzmir'in politikadaki yerini günden güne arttırdı. AP için de, kuruluşundan başlayarak muhalefet ve iktidar yıllarında İzmir'in rehberliǧinde Ege'nin yeri ve rolü çok önemli olmuştur. Nitekim parti, Ege'den gelen seslerle ilk kuruluş ve teşkilatlanmasına İzmir'den başlamıştır. Bu sebeple AP, Ege teşkilatlanmasını çok önemsiyordu. Eski DP'lilerin faaliyetlerinin bu teşkilatta çatlaklar oluşturmasından endişe duyuluyordu. bk. Mehmet Turgut, Siyasetten Portreler, Boǧaziçi Yayınları, İstanbul, 1990, s. 523-524.
47 Beliǧ Beler, Politikada 30 Yıl (Yassıada ve Balmumcu Hatıraları, Bayar - Demirel Anlaşmaklıǧı), Tifset Tesisleri, İzmir, 1978, s. 75.
48 Cumhuriyet, 7 Aǧustos 1968, s. 1, 7.
49 Akşam, 24 Eylül 1968, s. 1, 7.
50 Cumhuriyet, 7 Aǧustos 1968, s. 1, 7.
51 Middle East Record, s. 760.
52 Cumhuriyet, 5 Ekim 1968, s. 2.
53 Milliyet, 13 Eylül 1969, s. 1, 11.
54 Milliyet, 14 Aǧustos 1969, s. 1, 11.
55 Seçimlere bir ay kala Bayar ve eski Demokratların ülke genelinde geziye çıkacakları haberleri Bayar-Demirel ilişkisini yeniden gerginleştirdi. Seçimlerde önemli rol oynayacaklarını düşünen DP'liler, böylece siyasi af konusunda da etkilerinin artacaǧını umuyorlardı. bk. Milliyet, 10 Haziran 1969, s. 11. Bu baǧlamda eski Demokratların YTP'nin seçim mitinglerine katılacakları bk. Milliyet, 4 Aǧustos 1969, s. 1, 11; Bayanın ise İzmir mitinginde bulunarak partiyi açıktan destekleyeceǧi haberleri basında ve siyaset dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. bk. Milliyet, 29 Eylül 1969, s. 4. Bayanın gezisi bazı çevrelerce AP'yi parçalamak için bir faaliyet olarak görülürken, aynı parti listesinden Meclise girecek olan eski DP'lilerin partiden ayrılacakları şeklinde yorumlandı. Ancak Demirel, bu haberlerin partiye zarar vermek için çıkarıldıǧını ve AP ile DP arasında düşünüldüǧü gibi bir çekişmenin olmadıǧını belirtti. bk. Milliyet, 12 Eylül 1969, s. 1, 11. Buna karşılık Bayar da YTP'nin İzmir mitingine katılmadı.
56 Milliyet, 3 Aǧustos 1969, s. 7.
57 Arcayürek, age., s. 312.
58 Yalansız, agm., s. 2590; Beler, age., s. 79.
59 Toplantıya katılan ve AP milletvekili olup kısa bir süre önce istifa eden Bayarın kızı Nilüfer Gürsoy da bir açıklama yapmış, parlamento haysiyetini korumak için partiden ayrıldıǧını, Büyük Kongrede alınan kararları tatbik etmeyen ve aslı olmadıǧı halde orduyu karıştıran AP yöneticileri ile aynı çatı altında bulunmanın fayda saǧlamayacaǧını belirtmiştir bk. Milliyet, 10 Aǧustos 1969, s. 1, 7.
60 Gemlik'e baǧlı Umurbey, Bayar'ın doǧduǧu köydür.
61 Milliyet, 3 Ekim 1969, s. 4.
62 Sadettin Bilgiç, Hatıralar, Boǧaziçi Yayınları, Ankara, 2002, s. 190.
63 Kemal Bisalman, "Seçim ve Gerçekler", Milliyet, 14 Ekim 1969, s. 2.
64 Ali Gevgilili, "Ne oldu?", Milliyet, 14 Ekim 1969, s. 9.
65 Milliyet, 11 Eylül 1969, s. 1, 11.
66 Bilgiç, age., s. 190-191.
67 Milliyet, 10 Aralık 1969, s. 1.
68 Barış Ertem, "Türk Siyasetinde Asker-Sivil İlişkileri (1960-1971)", Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 16, Nisan 2016, s. 142.
69 Cumhuriyet, 11 Kasım 1969, s. 1, 7.
70 Hüseyin Çavuşoǧlu, Türk Siyasal Yaşamında Demokratik Parti (1970-1980), DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir, 2005, s. 15-32.
71 Cumhuriyet, 10 Ekim 1970, s. 1.
72 Milliyet, 10 Ekim 1970, s. 1, 9.
73 Aynı yer.
74 Rıfkı Salim Burçak-R. Güner Sarısözen, Demokrat Parti'nin Politika Hayatına Yeniden Girişi, Demokratlar Kulübü Yayınları, Ankara, 1997, s. 23.
Kaynaklar
Arşiv Kaynakları
T.C. Cumhurbaşkanlıǧı Devlet Arşivleri Başkanlıǧı Cumhuriyet Arşivi (BCA) 030.11.1/320.29.3.
Resmî Yayınlar
Millet Meclisi Tutanak Dergisi (1962) Cilt IV, 3 Mart.
Gazete ve Dergiler
Akis
Akşam
Cumhuriyet
Milliyet
Vatandaş
Kitaplar, Makaleler ve Tezler
Bigim Ev Kulübü Tüzüǧü (1967) İstanbul.
Middle East Record (1973) Vol. 4, 1968, Editor: Daniel DISHON, Israel Universities Press, Jerusalem.
AHMAD Feroz (1994) Demokrasi Sürecinde Türkiye 1945-1980, Hil Yayınları, İstanbul.
ARCAYÜREK Cüneyt (1992) Demirel Dönemi 12 Mart Darbesi (1965-1971), Bilgi Yayınevi, İstanbul.
BELER Beliǧ (1978) Politikada 30 Yıl (Yassıada ve Balmumcu Hatıraları, Bayar - Demirel Anlaşmazlıǧı), Tifset Tesisleri, İzmir.
BİLGİÇ Sadettin (2002) Hatıralar, Boǧaziçi Yayınları, Ankara.
BURÇAK Rıfkı Salim - SARISÖZEN R. Güner (1997) Demokrat Parti'nin Politika Hayatına Yeniden Girişi, Demokratlar Kulübü Yayınları, Ankara.
ÇAVUŞOGLU Hüseyin (2005) Türk Siyasal Yaşamında Demokratik Parti (19701980), DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir.
DEMİR Yeşim (2006) Albay Talat Aydemir'in Darbe Girişimleri, Çaǧdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi (ÇTTAD), Cilt 5, Sayı 12, s. 155-171.
DİLLİGİL Turhan (1982) Tarihi Buluşma, 100. Yaşında Celal Bayar'a Armaǧan, Tercüman Yay. İstanbul.
ERTEM Barış (2016) Türk Siyasetinde Asker-Sivil İlişkileri (1960-1971), Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 16, Nisan, s. 132-149.
KELEŞ BELEN Nezahat (1994) Türkiye'ye Damgasını Vuran Bir Dönem, Bir Olay, Bir Yaşam Dr. Baha Akşit (Demokrat Parti Dönemi Yassıada Mahkemeleri ve Yassıada Sonrası), Turgut Yayıncılık, İzmir.
TEMİZGÜNEY Firdes (2019) Üç Devirde Bir Muhalif Fuat Arna, Hitabevi Yayınları, Ankara.
TURGUT Mehmet (1990) Siyasetten Portreler, Boǧaziçi Yayınları, İstanbul.
YALANSIZ Nedim (2012) 27 Mayıs Darbesi Sonrası Celal Bayar ve Eski Demokrat Partililerin Türk Siyasi Hayatına Etkileri, Turkish Studies, Cilt 7, Sayı 3, s. 2585-2598.
YILMAZ Erdal (2017) Türk Siyasî Tarihinde Askerî Müdahalelere Bir Örnek: Demokrat Partililere Siyasî Haklarının İadesi Meselesi ve 14-21 Mayıs 1969 Buhranı, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, Cilt 16, Sayı 32 (2), s. 21-64.
ZÜRCHER Erik Jan (2005) Modernleşen Türkiye'nin Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
© 2021. This work is published under http://www.ctad.hacettepe.edu.tr/index.shtml (the “License”). Notwithstanding the ProQuest Terms and Conditions, you may use this content in accordance with the terms of the License.
Abstract
İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan dış siyasi gelişmeler ve şartların zorlamasıyla oluşan ekonomik ve toplumsal kaygılar, Türkiye'de çok partili hayatı zorunlu kıldı. Bu süreçte Türk siyasi tarihinin en önemli gelişmelerinden biri, 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti'nin (DP) kuruluşu oldu. 1950 seçimleriyle iktidara gelmeyi başaran ve tek parti idaresine son veren DP, 27 Mayıs 1960 askerÎ darbesinden sonra kapatıldı. Başta Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes olmak üzere hükümet üyeleri ve milletvekilleri tutuklanarak vatana ihanet, anayasayı ihlâl, Türk halkını iç savaşa sürüklemek gibi suçlarla itham edilip Yassıada'da yargılandı. Mahkeme, Bayar dâhil on beş DP üyesini ölüm cezasına çarptırdı. Fakat bunlardan sadece Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun idamları Milli Birlik Komitesi tarafından onaylanırken, Bayar'ın cezası müebbet hapse çevrildi. Kayseri Cezaevi'nde kalan Bayar, sağlık problemleri sebebiyle 1963 yılında altı aylığına tahliye oldu. Bu süreçte Ankara Hastanesi'nde gözetim altında kalan Bayar, tekrar Kayseri Cezaevi'ne gönderildi. Ancak yeniden sağlık sorunları yaşayan Bayar, hakkında verilen adli tıp raporuyla dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından affedildi. 7 Kasım 1964'de tahliye olan Bayar, bundan sonra eski DP'lilerin siyasi haklarının geri verilmesi için mücadele etti. Bu arada müebbet hapse mahkûm olan diğer DP'lilerin de 8 Ağustos 1966'da çıkarılan Af Kanunu ile tahliyeleri, mesleklerini yapabilmeleri ve memuriyete dönmeleri sağlandı. Eski DP'liler özgürlüklerine kavuşmalarının ardından birbirleriyle bağlantılarını kesmemişlerdi. Ayrıca siyasi haklarına yeniden kavuşabilmeleri için yine Bayar'la birlikte harekete geçtiler. Bu amaçla Bayar ve arkadaşları, "Bizim Ev" adlı kulübü kurdular. Kulübün İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, Samsun ve Trabzon gibi şehirlerde şubeleri açıldı. Bayar'ın "Bizim Ev Kulübü politika ile meşgul değildir" sözüyle nitelendirdiği kulüp, DP'lilerin buluşma yeri haline geldi. Birçok ilde açılışı yapılan kulüp sadece DP'lileri değil verdiği yemek ve balolarla siyaset dünyasını da bir araya getirdi. Bizim Ev Kulüpleri demokrasi arayışı içindeki eski DP'lilerin siyasi haklarının geri verilmesine yönelik isteklerini dile getirme ve aynı zamanda "siyasi af" konusunu gündemde tutma, basının ilgisini ve siyasi liderlerin dikkatini çekme noktasında önemli bir yere sahip oldu. Bu çalışmanın amacı; ilk şubesi 1967 yılında kurulan ve 1970'li yılların ortalarına kadar faaliyetlerini devam ettiren Bizim Ev Kulüplerinin çalışmalarını ve Türk siyasetine etkilerini belirlemektir.