Öz
Istanbul, tarih boyunca pek çok medeniyetin izlerini taşıyan, stratejik konum ve zengin kültürel mirasa sahip önemli bir şehirdir. Büyük medeniyetlere başkentlik yapmış, ticaret yollarının kesişim noktası olmuş ve farklı kültürlerin birleşim noktası haline gelmiştir. Bu özellikleri ile birçok seyyahın uǧrak noktası olmuştur. İstanbula gelen seyyahlar-ziyaretçiler şehrin benzersiz atmosferini ve zenginliklerini keşfetmek istemişlerdir. Bunun yanı sıra şehir, tarih boyunca önemli devlet adamlarının, yazarların, sanatçıların ve bilginlerin de ilgisini çekmeye başlamıştır. Bu ilgi, Macarların bireysel olarak veya kafileler halinde İstanbula seyahatler düzenlemesini beraberinde getirmiştir. XIX. yüzyılın sonlarında Macarların gelenekselleşen İstanbul ziyaretleri bu söylemin bir tezahürüdür. Bu ziyaretler genellikle turistik bir geziden ziyade devlet ricalinin özel karşılamaları ve ziyaretçilere eşlik etmeleri ile farklı bir boyut kazanmıştır. Ayrıca Osmanii Devletinin Macaristan ile gelişen ilişkileri itibariyle Macar ziyaretçiler ve seyyahlar diǧer ülke ziyaretçilerinden daha ayrıcalıklı bir konumda tutulmuşlardır. Bu sayede, İstanbulun tarihini ve kültürel dokusunu en ince detayına kadar keşfetme fırsatını yakalamışlardır. Osmanii Devletinin önemli makamlarını ziyaret ederek ve şehrin her köşesini gezip görerek kendilerine özgü bir İstanbul deneyimi yaşamışlardır. Yüzyılın sonuna doǧru Macarların İstanbula olan ilgileri kafileler halinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve seyahatlerle kendini göstermiştir. Gezileri sırasındaki tecrübe ve izlenimlerini dönemin Macar basınına aktarmaktan da geri kalmamışlardır. Macar basınına yansıyan izlenimlere, Türklere ve İstanbula dair düşünceler de eklenince iki millet arasındaki samimiyet daha ileri seviyelere ulaşmıştır. Bunun yanında seyyahların yazıları, İstanbulun siyasi, sosyal ve kültürel hayatına dair farklı bakış açıları sunmuştur. Bu çalışmada II. Abdülhamid devrinde Macarların İstanbula yaptıǧı ziyaretler ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Türk-Macar İlişkileri, Macar Basını, İstanbul, Ziyaret. II. Abdülhamid.
Abstract
Istanbul is an important city that carries the traces of numerous civilizations throughout history, having a strategic location and a rich cultural heritage. It has served as the capital of great civilizations, a crossroads of trade routes, and a melting point of diverse cultures. It has been a destination for many travelers over the centuries. Travelers and visitors to Istanbul have aimed to explore the unique atmosphere. Additionally, the city has captured the interest of significant statesmen, writers, artists, and scholars. The recurring visits by Hungarians to Istanbul during the late 19th century are a manifestation of this interest. These visits often transcended mere tourism, acquiring a distinct dimension with the personal receptions by state dignitaries and their accompanying of the visitors. Moreover, owing to the evolving relations between the Ottoman Empire and Hungary, Hungarian visitors enjoyed a privileged position compared to visitors from other countries. Thus, they had the opportunity to thoroughly explore Istanbul's history and cultural fabric. They have experienced a distinctive Istanbul journey by visiting significant offices of the Ottoman Empire. Towards the end of the century, Hungarian interest in Istanbul became evident through organized journeys. They conveyed their experiences and impressions during trips to the Hungarian press. The impressions conveyed to the Hungarian media, coupled with thoughts about the Turks and Istanbul, fostered a deeper sense of intimacy between the two nations. Additionally, the accounts of these travelers offer diverse perspectives on Istanbul's political, social, and cultural life. This study focuses on the visits of Hungarians to Istanbul during the period of II. Abdulhamid.
Key Words: Turkish-Hungarian Relations, Hungarian Press, Istanbul, Visit, II. Abdulhamid.
Giriş
Türk-Macar ilişkilerinin tarihsel kökenlerine bakıldıǧında, Türklerin ve Macarların Ural-Altay kökenli olduǧu ve IX. yüzyıl sonlarına kadar birlikte yaşayıp birbirlerinden etkilendikleri görülmektedir. Hazar Devleti'nin çöküşüyle baǧımsız hale gelen Macarların, Türk kökenli Kabar kabilesi ile birleşerek Batı'ya doǧru göç ettiǧi, 896 yılında ise Arpád liderliǧinde bugünkü Macaristan'a yerleştikleri belirtilmektedir1. Bu coǧrafyaya gelmeleriyle birlikte Macarlar artık kendilerini Avrupa'nın Doǧuya açılan kapısı, Hıristiyanlıǧın koruyucusu olarak görmeye başlamıştır. XVI. yüzyıla kadar Tuna'daki hakimiyeti elinde tutan Macarlar daha sonra Avrupa fetih hareketlerine girişen Osmanii Devleti ile karşı karşıya gelmiştir. Nitekim bir buçuk asır süren Osmanh'nın buradaki hakimiyeti Karlofça Antlaşmasıyla Avusturya'ya bırakılmıştır2. Bu tarihten itibaren Habsburg yönetimine giren Macarlar çeşitli baskı ve yaptırımlara maruz bırakılmışlardır. Bu durum 1848-1849 Macar özgürlük mücadelesinin Avusturya-Rusya ittifakı sonucu bastırılmasıyla farklı bir boyut kazanmıştır. Macarlar Avusturya imparatorlarının mutlakiyetçi idarelerine karşı giriştikleri başarısız mücadeleleri ve baǧımsızlık savaşının ardından Osmanii topraklarına mülteci olarak sıǧınmışlardır. Imre Thököly, Ilona Zrínyi, Ferenc Rákóczi ve Kelemen Mikes gibi önemli siyasi ve kültürel şahsiyetler İzmit ve Tekirdaǧ şehirlerine yerleştirilirken, 1848-1849 Baǧımsızlık Savaşı'nın kaybedilmesi sonucunda binlerce Macar Osmanii sınırını geçerek Avusturya ve Rus birliklerinden kaçmıştır. Bunlardan bazıları geçici bazıları ise kalıcı olarak Osmanii topraklarında barınarak İstanbul'da kalabalık bir Macar kolonisi oluşturmuşlardır3. Bu doǧrultuda Macarlar, Türklerin gösterdiǧi misafirperverlik sonucu onlara gönüllerinde ayrı bir yer açmışlardır. Bu sempati pek çok Macar'ın İslam dinine geçmesine, Osmanii bürokrasisinde yer almasına ve yapılan savaşlarda Türklerle omuz omuza savaşmasına zemin hazırlamıştır4. Osmanh-Sırp Savaşı ve Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Macarlar Türk taraftarlıǧı yapmış, Macaristan Osmanii bayraklarıyla donatılmış, Macar kamuoyu Türkler lehine gösteriler düzenlemiştir. Ayrıca 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda5 Macaristan'ın Rus karşıtı tutumu ve Osmanlı'ya olan destekleri ön plana çıkmıştır. Bu doǧrultuda XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Macarlar Türkiye >yi dost olarak görmüş ve Türklerin zor dönemlerinde maddi ve manevi desteklerini sunmuşlardır. Formun Üstü
Macarlar, Osmanh'nın 1876'da Sırplarla savaşı ve 93 Harbi sırasında Türkler lehine gösterdiǧi müspet tavırlar onlara olan ilgilerini de göstermektedir. Osmanlıya karşı toplumun her kesiminin meylinin görüldüǧü bu dönemde (93 Harbi sırasında) Macar öǧrencilerin dahi bir çaba içerisinde oldukları görülmektedir. İstanbul'a doǧru yola çıkan Osmanii sempatizanı Macar öǧrenci heyeti Triyeste'den vapur ile yola çıktıǧı sırada Slavların düşmanca bir nümayiş yapma girişiminde bulundukları6 dönemin Osmanii yazışmalarına yansımıştır. Aynı şekilde Peşte'de Türk dostu Macar Honvedler Komitesi mensuplarının Türk-Rus harbi münasebetiyle Osmanii milletine karşı sevgi ve zafer temennilerini ifade için Başşehbenderliǧe gelip ilgili bir beyanname sundukları, Debrecen ve Arad köyleri ahalisinin de aynı duyguları ifade edip yaralılara yardım kampanyası açtıkları, cemiyetin yaptıǧı son toplantısında almış olduǧu bu kararları ilgili birimlere sundukları ve Türkiye lehine şenlik ve mitingler tertip ettikleri7 yine Osmanii bürokratik yazışmalarında geçmektedir. II. Abdülhamid'in 1877 yılında Macarlar için önem arz eden Kral Matyas'ın kendilerine bırakmış olduǧu kültür mirasının parçaları olan "Korvinaları" Macar milletine hediye etmesi8 ise bu olumlu atmosferin tezahürüdür. Macar özgürlük hareketi sonrası (1848-1849) Osmanlının Macarlara yapmış olduǧu bu ikinci jest, yüzyılın sonuna doǧru sürekli bir teması beraberinde getirmiştir. Özellikle IL Abdülhamid döneminde bürokratik ziyaretlerin yanı sıra kültürel ziyaretler de ön plana çıkmaya başladı. İstanbul Macarlar tarafından gelenekselleşen gezi rotalarından biri haline gelmiştir.
1887 Yılında Macarların İstanbul Ziyareti
Türk-Macar ilişkileri 1870li yıllardan itibaren kültürel hayatta da kendini göstermiş, Türk tarihi ve folklorunu araştıran pek çok Macar Türkolog ortaya çıkmıştır. Bunun yanında Türk-Macar dostluǧunun güçlendirilmesi ve güncel kalması için karşılıklı ziyaretler düzenlenmiş, her yıl deǧişen sayılarda Macar İstanbul'a gelirken, belli dönemlerde Osmanii heyetleri de Budapeşte'yi ziyaret etmişlerdir9. Karşılıklı bu ziyaretler elbette Türk-Macar ilişkilerindeki canlanmanın bir göstergedir. Hatta bu ilişki artarak pek çok alana yayılmış ve iki ulusun birbirini daha yakından tanıma ihtiyacını doǧurmuştur. Bunun en büyük göstergesini İstanbul'a yapılan ziyaretlerin giderek sıklaşması olarak görmek mümkündür. Nitekim Macarların Nisan ve Mayıs aylarında yaptıkları İstanbul seyahatleri gelenekselleşerek Balkan savaşları yıllarına kadar sürmüştür. Bu âna kadar her sene evvelbaharda berây-ı tenezzüh Dersaadet'e azimet etmekte olan Macarların...10. Elbette bu geleneǧin yanı sıra Macarların farklı zamanlarda da İstanbul'u ziyaret ettikleri görülmektedir. Macarların İstanbul'a gönderdikleri arzuhaller ve jurnaller, ziyaretlerin belirli aylarda gerçekleşen geleneǧin dışında da yapıldıǧını ortaya koymaktadır. 1887 yılı Eylül ayında İstanbul'a gelen Macar seyyahları, padişahın kendilerine göstermiş olduǧu nezaket ve güzellikler karşısında teşekkür etmede aciz kaldıklarını itiraf ederek, Osmanlılar ile Macarlar arasında hayli eskiye dayanan münasebet ve dostluk üzerine minnettar olduklarını da dile getirmişlerdir. "Seyyahların Nutku" başlıǧıyla kaleme alınan ve Macar seyyahları adına yazılan jurnalde, aynı zamanda Macar idarecilerinin Macar-Osmanlı baǧını dile getirerek bu baǧdan duydukları memnuniyeti kaleme almışlardır. Seyyahlar 1887 yılında İstanbul'a gerçekleştirilen gezinin teşekkürünün geciktiǧi bilinciyle padişaha teşekkürlerini ve iyi dileklerini sunmuşlardır11. Yine aynı yıl içerisinde (1887) Peşte Başşehbenderliǧi'nden padişaha sunulmak üzere sadrazama ulaştırılan tahriratta, Osmanii ülkesine seyahat planı yapıldıǧının haberi verilmektedir. Çeşitli meslek sınıflarına mensup yüz on iki kişiden oluşan ziyaretçi heyetinin Peşte'de toplandıǧı, haberin detaylarında bildirilmiştir. Heyet, Memalik-i Şahane ve Akdeniz'i dolaşmak üzere yola çıkmış, ilk olarak Foça'ya daha sonra sırasıyla Korfu, İskenderiye, Kahire, Kudüs ve Yafa'yı ziyaret ettikten sonra İstanbul'a geri dönmeyi planlamıştır12. Nitekim kadın ve erkek olmak üzere yüz on iki kişiden oluşan bu heyet Achilles (Aşii) ismindeki Avusturya Kumpanyasına mensup vapurla İstanbul limanına gelmiştir. Ziyaretçilere, Beyoǧlu'nda bulunan Peşte otelinde bir ziyafet yemeǧi düzenlenmiştir. Kont Széchényi Paşa ziyafet sırasında programa katılmış ve İstanbul'da bulunan Macarlar adına Macar Kralı (aynı zamanda Avusturya İmparatoru) Ferencz Józsefi karşılamıştır. Karşılama esnasında Széchényi Paşa, Ferencz József e Sultan Abdülhamid'in yönetim erdemlerini ve Macaristan'a olan sempatisini aktarmıştır. Yemeǧin sonuna doǧru padişahın yaverlerinden biri, padişahın ziyaretçilere imparatorluk binalarını, köşklerini ve kalelerini ziyaret etmelerine izin verdiǧi bilgisini paylaşmıştır. Ertesi günün sabahında konuklar ilk olarak sandalcılar tarafından başlayarak İstanbul seyahatlerine başlamışlardır13.
Macarların 1887 yılında İstanbul'a yapmış oldukları ziyaretler dönemin Türk basını ve Macar basınında yer almıştır. İstanbul'da yayınlanmakta olan Levant Herald gazetesi misafirlerini çok sempatik bir yazıyla karşılamıştır. Macar gazeteleri de bu nezakete sayfalarında yer vermişlerdir14. 5 Eylül 1887 tarihini takip eden 6 ve 7 Eylül tarihlerinde Budapesti Hírlap gazetesi "Magyarok Konstantinápolyban" başlıklı bir dizi haberle adeta iki milletin tarihsel baǧına vurgu yapmıştır. Ayrıca Rus tehdidi ve tehdide karşı birlikte hareket etme düşüncesi, gazetenin üzerinde durduǧu bir diǧer önemli konu olmuştur15.
1888 Yılında Macarların İstanbul Ziyareti
Macarların 1887 yılında İstanbul'a gerçekleştirmiş olduǧu ziyaretler aynı şekilde bir sonraki yıl da devam etmiştir. 31 Temmuz 1888 tarihli Yıldız Perakende Evrakı Başkitabet Dairesinden Yıldız Saray-ı Hümayununa yazılan tezkerede, Macarların İstanbul'a yaptıkları seyahatten duydukları memnuniyet ve teşekkürün tercümesi bildirilmektedir. Tercümede; Macarların Boǧaziçi sahilindeki Ferah kazasını (bugün Üsküdar sınırları içerisinde) hoşlanarak seyrettiklerini ve dünyada emsali bulunmayan İstanbul'u görme şerefine ve saadetine nail olup hoş bir hatıra bıraktıklarını ifade ettiklerine yer vermiştir. Memleketlerine geri döndüklerinde sadece seyahatten duydukları memnuniyeti deǧil aynı zamanda iki millet arasındaki dostluk emarelerini de vatandaşlarına anlatan seyyahlar, Macarların Türklere duydukları sempatiyi körüklemişlerdir16. Macarlar kardeş gördükleri Osmanii milletine daima hürmet ve muhabbet beslediklerini ifade ederek, binlerce kez tecrübe olunan Osmanlının mertliǧinin onların hürriyet ve istiklaline olan düşkünlüǧünden ileri geldiǧi güzellemelerini yapmaktan da geri durmamışlardır17.
Seyyahlar, İstanbul'un güzelliklerini merakla gözlemlerken aynı zamanda Osmanii kültürü, ordusu ve ticareti hakkında da bilgi sahibi de olmuşlardır. Bazen İstanbul'a ziyaretleri sırasında her Cuma saat beş buçukta Müşir Fuat Paşa'nın başkanlıǧında ilerleyen merasim hazırlıkları ve düzeniyle başlayan ve namazın kılınışına kadar devam eden padişahın selamlık törenine de şahit olmuşlardır. Seyyahlar namazın kılınışının hemen ardından burada kahvelerin içildiǧini ve sonrasında askerlerin resmî tören geçişini yapmaya başladıklarını görmüşlerdir. Hatta böyle kahraman askerler görmenin herkese nasip olmadıǧını ifade ederek, Osmanii askerinin asker olmak için doǧduǧunu, uzun boylu ve geniş göǧüslü kahramanlar olduklarını dile getirmişlerdir. Merasimi detaylıca anlatan seyyahlar törenden sonra padişahla birlikte Yıldız Saray-ı Hümayununa geldiklerini anlatılarına eklemişlerdir. Buraya gelir gelmez halkın artık daǧıldıǧını ve ziyafet için Tepebaşı bahçesine gittikleri bilgisini paylaşmışlardır. Bahçede gerçekleşen ziyafetin Osmanh-Macar bayraklarının göndere çekildiǧi harikulade hazırlanan bir düzenleme olduǧu, yine seyyahların gözünden kaçmamıştır. Balak Bey'in (İstanbul Valisi) seyyahları bahçe kapısında karşıladıǧı detayı verildikten sonra, yetmiş kişiden oluşan bu grubun hiçbir siyasi düşünceye baǧlı kalınmaksızın bu ziyareti gerçekleştirdiǧi vurgusu yapılmıştır. Gecenin ilerleyen saatlerinde seyyahlar, Topkapı Sarayı'nın güzelliǧinin dünyanın hiçbir yerinde olmadıǧını, Ayasofya Cami-i Şerifinden bahsederken ise, o sırada muhafazası altından yapılan bardaklarda şerbetler getirildiǧini aktarmışlardır18.
Yine Fővárosi Lapok gazetesi Budapeşte'den İstanbul'a giden seyyahlar hakkında bilgi verirken, padişahın selamlık töreninde en uygun yerlerin Macar ziyaretçilere verildiǧinin altını çizmiştir. Padişahın selamlama töreninde onlara yönelerek el salladıǧını ve nezaketen teşekkür ettiǧine satırlarına eklemiştir. Törenden sonra Macar kafilesinin topluluǧun tezahüratları arasında çoşkulu bir şekilde karşılandıǧı bilgisini okuyucuyla paylaşmıştır. Gazete, kafilenin padişah ve halk tarafından sarayın bahçesinde aǧırlandıǧı ve burada onları Szechenyi'nin ve belediye başkanının karşıladıǧı detayını da vermiştir. Gezinin ileri gelenlerinin padişaha saygılarını sunarken, aralarında Kalman Thaly'nin19 de bulunduǧu, ayrıca saygı sundukları kişiler arasında Osman Paşa'nın da olduǧu yine gazetenin paylaştıǧı bilgiler arasındadır. Padişah, gezi grubunun birkaç üyesine ve gazete yazarlarına Mecidî Nişanı vererek20 töreni sonlandırmıştır.
İstanbul'u ziyaret eden Macarlar basın aracılıǧıyla bu izlenimlerini ileri derecede diǧer vatandaşlarıyla da paylaşmıştır. Macarların İstanbul'a geldiklerinde nasıl karşılandıklarını ele alan 6 Kasım 1888 tarihli Budapesti Hírlap gazetesi; Türklerin beş gün boyunca Macarían başkentlerinde büyük bir sevgi ve dostlukla aǧırladıklarını ifade ederek, seyahat eden Macarların Macar-Türk dostluǧunun ebediyen garanti altına alındıǧına inandıklarının altını çizmiştir. Bu kutlamanın en yüksek komuta merci olan padişahın emriyle yapıldıǧı, samimi ve sıcak olduǧu söylenebilecek bu kardeşliǧin gösterilmediǧi tek bir olayın bile yaşanmamış oluşu gazete muhabirinin gazeteye gönderdiǧi bilgiler arasındadır. Ziyaretçilere göre dünyanın en güzel şehri Macarían konuk ediyordu. İstanbul'a ulaştıklarında şehrin ihtişamına mı yoksa insanların sempatik kıyafetlerine mi hayran kalmanın şaşkınlıǧı içerisinde olduklarını gizleyememişlerdir. Daha önce de ifade edildiǧi üzere seyahatin ilk günü padişahın selam töreninde Macarlar ayrıcalıklıydı ve bu görkemli töreni en iyi yerden izleyebilmek için onlara özel yer ayarlanmıştı. Selam töreninden sonra padişah, Macarlara eşlik etmesi için kendi yaveri Ahmet Şefik Bey'i görevlendirmiştir. Şefik Bey Macarlara İstanbul'un saraylarını, padişahın hâzinesini ve İstanbul'daki camileri gezdirmiştir. Gezdirmenin yanında kafiledekilere Fransızca her şeyi anlatmıştır. Ziyaretçiler Dolmabahçe'nin muhteşem odalarından birinde gülsuyu ve sigara ikramlarıyla karşılandıklarını ifade etmişlerdir. Sadece ileri düzey kişilerin bulunabileceǧi bu yerde Széchenyi Paşa da bulunmakla birlikte, paşa tüm zamanını vatandaşlarıyla geçirmiştir. Paşanın yurttaşlarının ziyaretlerinin mümkün olduǧunca keyifli ve verimli geçmesi için hayli çaba gösterdiǧi dikkat çekmiştir. Misafirler "Mecidi" adı verilen bir düzen içerisinde aǧırlanmış ve padişahın yaveri ziyaretçilerle yakından ilgilenmiştir. Haftanın ilk günü sabah Hotel d'Angleterre'de gerçekleşen törenle yaver konuklara madalyalarını dostça bir tokalaşma eşliǧinde takdim etmiştir. Öǧle yemeǧinde ise Fransız ve Türk lezzetlerinden oluşan ziyafetler silsilesi birbirini takip etmiştir. Bu sırada Kalman Thaly büyük bir coşku ve tezahüratla kadehini padişaha ve Türk-Macar dostluǧuna kaldırmıştır. Bu kadehin kaldırıldıǧı esnadaki konuşma Macar Akademisi delegesi Dr. Ignác Kunos tarafından tercüme edilmiştir21. Yaklaşık bir buçuk saat süren öǧle yemeǧinden sonra etrafı dolaşan Macar ziyaretçiler Türkiye saatiyle altıda Pera sokaklarını dolaşıp otellerine geri dönmüşlerdir. Ertesi gün sabah kahvaltısından sonra Széchenyi Paşa Macarlara yangın söndürme alayını göstermek istemiştir. Nitekim İstanbul'daki itfaiye teşkilatının çalışma şeklini anlatıp-gösterdikten sonra Macar ziyaretçiler, ziyaretin kısa olmasının vermiş olduǧu üzüntüyü dile getirerek İstanbul'dan ayrılmışlardır22.
Macarların doǧu gezisi olarak adlandırdıkları bu seyahatin bilimsel sonuçları da olmuştur. Esas olarak Rákóczi anıtını araştırmak için oraya giden Kalman Thaly, hem Rodos'ta hem de Thököly'nin mezarının bulunduǧu İzmit'te şaşırtıcı keşifler yapmıştır. Her iki yerde de deǧerli Macar kalıntıları bulmuştur. Ilona Rákóczi ve Ilona Zrinyi'nin küllerinin nerede olduǧuna dair birçok önemli belgeyi kopyalamış, bazılarını yanında götürmüş, bazılarını ise daha sonra kopyalayabilmiştir. Ayrıca Rodos'taki anıtların ve İzmit'teki Thököly'nin mezar fotoǧraflarını da çektirmiştir. Thaly araştırmalarının sonuçlarını ayrıntılı olarak Akademiye veya Tarih Kurumu'na rapor etmek için dosyalamıştır23.
Osmanii Devleti, ülkesine gelen ziyaretçiler arasında Macarían ayrı tutmuş onlara ayrı ilgi göstermiştir. Misafirperverliǧin en iyi şekilde gösterilmesi için görev daǧılımları yapılmış, devlet kurumlan hazır hale getirilmiştir. 1888 yılının eylül ayında yine İstanbul'a gelen Macar seyyahlarıyla ilgilenme görevi bu defa belediyeye verilmiştir. Altıncı Daire-i Belediye tarafından bir ziyafet düzenlenmesi için doǧrudan padişahın emri bulunmaktadır24. Ziyafetten sonraki gün ise söz konusu altmış-yetmiş kadar seyyahın Hazine-i Hümayun'u görmek istedikleri gündeme gelmiş fakat buranın gezilmesi özel izne tabi tutulmuştur. Nitekim Hazine-i Hümayun'un görülmesine müsaade edilmesi için ilgili kişiler padişaha talepte bulunmuşlardır25. Netice hakkında herhangi bir kaynaǧa ulaşılamamış olmasının yanında dönemin Osmanh-Macar ilişkilerine bakıldıǧında bu talebin olumlu deǧerlendirileceǧi kuvvetle muhtemel gözükmektedir. Keza XIX. yüzyılın sonunda Türk-Macar yakınlaşması daha ileri seviyelere ulaşmıştır26.
Burada şunu da ifade etmek gerekir, Macar ziyaretçilerin kafileler şeklinde gelmelerinin yanı sıra bireysel-belirli amaçlar doǧrultusunda da İstanbul'a geldikleri görülmektedir. Her iki durumun ortak noktası ise, Macar gözünden geç dönem Osmanii İstanbul'unun intibaı olmuştur. Dönemin İstanbul tasvirini vatandaşlarına mektupla anlatmaya çalışan Macar Türkolog Ignác Kunos, şehrin büyüsüne kendini kaptırdıǧını ifade etmektedir: Bir Mayıs sabahı idi. Uyku sersemliǧinden silkinerek kamaramdan güverteye çıktım. Gözümü fal taşı gibi açıp bir de ne göreyim! Cennet kapısı mı açıldı, yoksa hala uykuda mıyım?27 Bu söyleminin üzerinde beş yıllık Osmanii ikameti sonucunda İstanbul'un bütün güzelliklerini mektuplarla Macarlara anlatan Kunos, aynı zamanda İstanbul'a gelen Macar kafilelerin karşılanma merasimlerinde de yer almıştır. Yine İstanbul'da çalışma gezisinde bulunan Macar bilim adamı Ármin Vámbéry onuruna İngiliz ve İtalyan büyükelçileri bir akşam yemeǧi vermiştir. Akabinde Ödön Széchenyi28 Paşanın eşliǧinde ünlü akademisyen Vilmos Fraknói'nin, Macar Akademi Genel Sekreteri Adolf Strauss'un ve Ignác Kunos'un da hazır bulunduǧu bir konser düzenlenmiştir. Konserde padişahın ilk kemancısı ve Macar piyanist Helyei de yer almıştır. İstanbul'daki Macarlar kutlamayı Yıldız Köşkü'nün pencerelerinden seyrederken, padişahın yaveri onlara çay ve meşrubat ikramında bulunmuştur29.
1889 Yılında Macarların İstanbul Ziyareti
Hemen her alanda kendini gösteren Türk-Macar yakınlaşması karşılıklı ziyaretlerde de devam etmiştir. 1889 yılının Nisan ayında Peşte'den İstanbul'a bir seyyah kafilesi gelmiştir30. Macaristan Devlet Demiryolları Budapeşte Bilet Ofisi tarafından düzenlenen İstanbul gezisinde ofis büyük bir başarı elde etmiştir. Geziye katılanlar İstanbul'da her zaman olduǧu gibi çok iyi karşılanmışlardır. Kafileyi padişah adına Balak Bey, o dönem Üsküdar ve Kadıköy'ün asayişini saǧlamakla görevli Ali Şamil Bey ve Cevat Paşa karşılamıştır. İmparatorluk sarayları ve kurumlan gezginlere açılmış, ziyaret etmelerine izin verilmiştir. Ayrıca padişahın kafile onuruna bir öǧle yemeǧi vereceǧi de duyurulmuştur31.
Macar ziyaretçilere gösterilen özel ilgi Avusturya-Macaristan monarşisi ile Türkiye arasındaki dostane ilişkilerin hoş bir işareti olarak kabul edilebilir. Son Selamlık vesilesiyle Macarlar, Mareşal Fuad Paşa aracılıǧıyla teşekkürlerini ileten padişahı üç kez alkışlayarak selamlamalardır. Piccolo Campo'nun zengin bir şekilde dekore edilmiş salonunda Macar konuklar onuruna bir öǧle yemeǧi verilmiştir. Padişah tarafından verilen akşam yemeǧinde, başkentin belediye başkanı masanın başına oturtulmuştur. Diǧer ileri gelenler arasında Avusturya-Macaristan başkonsolosu Kvassay, padişahın yaverleri ve diǧerleri de hazır bulunmuştur, belediye başkanı, padişah adına topluluǧu selamlamış ve bunun üzerine Borostyányi önce Macarca sonra Fransızca olarak padişahı özellikle de Türkiye'nin askeri gücünün reformcusu olarak övmüştür. Ardından askeri orkestra Türk marşını ve Rakoczy marşını çalmıştır. Bu marş orada bulunanlar tarafından coşkulu tezahüratlar ve alkış sesleriyle karşılık bulmuştur. Masada Szécheny Paşa, Macar Devlet Demiryolları müdürü Schober, imparatorun yaveri ve Nazım Bey de bulunmaktadır. Öǧle yemeǧinden sonra bahçede bir konser ve havai fişek gösterisi yapılmıştır. Cumartesi akşamı Kunos, Borostyányi, Pál ve Henrik mer, Köşkü'nde Avusturya-Macaristan Büyükelçiliǧi müsteşarı CarlRosenburg'un da katıldıǧı öǧle yemeǧine çaǧrılmışlardır. Padişah, Müşir Gazi Osman Paşa tarafından temsil edilmiş; ayrıca Münir Paşa ve Mehmed Paşa, Széchényi Paşa ve imparatorun yaveri de hazır bulunmuşlardır. Padişah, Budapeşte Gönüllü İtfaiye Teşkilatı tarafından gönderilen kitabeyi ve sanatsal bir şekilde işlenmiş gümüş kadehi kabul etmiş ve ziyaretçilerin listesini almıştır. Kunos, Borostyán! ve Schwimmer kardeşlere İmtiyaz Nişanı verilmiştir. Kont Széchenyi ise İmparatorluk emir subayı unvanı ve rozetini almıştır. Macar ziyaretçilerinden sadece üçü padişahın huzuruna çıkma şerefine erebilmiştir32.
İstanbul'a gelen Macar ziyaretçileri için bütün düzenleme ve planlamaların yapılmasına raǧmen, dönemin belgelerinden edinilen bilgilere göre padişahın huzuruna çıkma konusunda kısmen de olsa bir karışıklık ortaya çıkmıştır. Burada seyyahların Avusturya sefareti vasıtasıyla mı yoksa bir aracı yoluyla mı kabul edilecekleri hususu kargaşaya sebep olmuştur33. Nitekim bu belirsizlik Osmanii bürokrasisinde yazı trafiǧine sebep olmuş ve nihayetinde seyyahların Avusturya-Macaristan Sefareti vasıtasıyla kabul buyurulmalarının daha uygun olacaǧı yönünde karar verilmiştir34. Ticaret ehli ve sanayicilerden oluşan seyyah kafilesi 23 Nisan 1889 sabahı saat sekizi çeyrek geçe Macaristan'dan hareket edeceǧi bilgisi Osmanii yetkililerine telgrafla bildirilmiştir. Öncelikle Tırnova istasyonuna uǧrayıp daha sonra ise Sirkeci istasyonuna ulaşacaǧı yine telgrafta belirtilmiştir.
Seyyahlar padişahın onayıyla Beyoǧlu'nda bulunan Rotşild oteline yerleşmişlerdir. Ayrıca padişah her zamanki gibi seyyahlara gerekli ilgi ve alakanın gösterilmesini emretmiştir. Bu doǧrultuda şehremaneti mektupçusu Nazım Bey'e seyyahlarla ilgilenmesi görevi verilmiş ve Nazım Bey gerekli ilgiyi gösterdiǧini ve seyyahların bu ilgiden memnun kaldıklarını şehreminine iletmiştir35. Otelde kalanların isimlerinin tutulduǧu liste: Ticaret Odası azasından Şövalye Döşarl Adler, Madam Artenir, Mütehayyizan-ı memurinden Lüi Şuber ve zevcesi, geniş arazi sahiplerinden Alexandr Kazibag, Loms ruvenhob, Sen ve zevcesi, A ştefan, Mülazım Şövalye Rail, Ahuk, Reva İsrada, Veri', Ruhbandan Josef Medyijendi, emlak sahiplerinden Dörtran Petri, Ashab-ı emlaktan Mişel Helbert, Rodolf Lukas, Fabrikacı Sen Frankil, Emrik Dömanjede, Avukat Alexandr Muhay, Zotan Dobakoy, Fabrikacı Marti, Muallim Stala, Avukat Edvar Dohon ve zevcesi, Fransuva Hoşer ve zevcesi'dir36. Ziyaretçilerin sosyal statüleri ve mesleklerine bakıldıǧında toplumun hemen her kesiminden Macar vatandaşın İstanbul ziyaretine katıldıǧı görülmektedir. Toplumun büyük bölümünde ilgi uyandırdıǧı görülen bu ziyaretlerin daha önce de ifade edildiǧi üzere plan-program yapılmadan gerçekleşmesi söz konusu olamazdı. XIX. yüzyılın sonuna doǧru Macar seyyahların İstanbul'a ziyaretlerinin geleneksel hale gelmeye başladıǧı dönemde bu ziyaretler belirli ritüeller eşliǧinde yapılmaya başlanmıştı. Bu doǧrultuda 28 Nisan 1889 tarihinde yapılması planlanan ziyaretin haberi yine İstanbul'a bildirilmiştir. Macaristan Şimendifer şube müdürü Mösyö Şumber, geçen yıl olduǧu gibi bu sene (1889) de Macar seyyahların İstanbul'a ziyarette bulunacakları haberini Mâbeyn-i HümâyÛn-ı MülÛkâne Başkitabet-i Celilesi'ne bildirmiştir. Bu haberin yanı sıra seyyahlara kolaylık ve gidip-gelme ücretinin daha ucuz fiyatlandırılmasını talep etmiştir. Defteri tutulan seyyahların sayısının Viyana ve Transilvanya'dan gideceklerle beraber altmış altı kişi olduǧu fakat bu sayının doksanı bulabileceǧini satırlarına eklemiştir. Seyyahların isimlerinin tutulduǧu defterin Osmanii yetkililerine gönderildiǧi bilgisiyle yazısını sonlandırmıştır37.
1890 Yılında Macarların İstanbul Ziyareti
Macarların İstanbul'a ilgisi XIX. yüzyılın sonuna doǧru giderek artmış ve bu ilgi Macarían İstanbul'a ziyaret planları yapmaya sevk etmiştir. 1890 yılı başları itibariyle Peşte Başşehbenderi Mehmet Asım bin Cahit tarafından yine belirli sayıda Macar seyyahının İstanbul'a geleceǧi haberi verilmiştir. Kafilenin paskalya günlerinde İstanbul'a ulaşmak üzere Macaristan'dan yola çıkacakları bildirilmiştir. İstanbul'a gelecek kafilede Macar asilzadesi, Macar zenginleri ve bazı Macar ileri gelenlerinin olduǧu detayını da Mâbeyn-i HümâyÛn-ı MülÛkâne Başkitabet-i Celilesi'ne bildirmiştir38. Nitekim 3 Nisan 1890 tarihli ve 2258 numaralı tahriratta birkaç gün zarfında İstanbul'a ulaşacak olan seyyahların Peşte'den hareket ettiǧi haberi gelmiştir. Peşte Başşehbenderi Mehmet Asım bin Cahit, seyyahlardan bazılarının padişaha hediyeler takdim etmek istediklerini yazısında belirtmiştir39. Nitekim 6 Nisan 1890 tarihinde seksen Macar uyruklu ziyaretçi İstanbul'a gelmiştir. Ziyaretçiler için hemen ertesi gün (Pazar) Hazine-i Hümayunu görmek ve gezmek için padişahtan izin istenmiştir. İzni seyyahlar adına Ferik Rıza Paşa tebliǧ etmiş ve nihai kararın her zaman olduǧu gibi padişahta olduǧu vurgusuyla netice beklenmiştir40. Kafilenin gezi programı için gerekli izinlerin yazışmaları yapılırken diǧer taraftan ziyaretçilerle Altıncı Belediye Dairesi ilgilenmektedir. Belediye geçmiş senelerde olduǧu gibi yine saat beşte Tepebaşı Tiyatrosunda bir ziyafet gerçekleştirmiştir. Zaten bu yönde padişahın fermanı da bulunmaktadır41. Ziyaretçilere verilen ziyafet sonrasında Altıncı Belediye Daire Müdürü onlara bir söylevde bulunmuştur. Bu nutuk öncelikle padişaha arz olunmuş ve olur alındıktan sonra seyyahlara okunmuştur. Nut- kun anlaşılır olması açısından Fransızca olarak okunması daha uygun görülmüş ve öyle okunmuştur42. Müdürün nutkunda seyyahlarla gerçekleştirilen ziyafetin ilelebet unutulamayacaǧı, bu yolda övgüye sebep olacaǧı ve bunun daha da yayılması temennileriyle Osmanh-Macar baǧı üzerinde durulmuştur. Müdürün nutkuna karşılık seyyahlar da bir metin yazmışlar ve bunu padişaha sunmuşlardır43. Diǧer taraftan Altıncı Daire-i Belediye Müdürü Balak Bey de padişaha sunduǧu raporda Macar seyyahlar için düzenlenen ziyafetin yüz on yedi liraya karşılık geldiǧini bildirmiştir44.
Macar seyyahlar İstanbul'a yapmış oldukları seyahatlerden duydukları memnuniyeti her zaman olduǧu gibi Macar basınında dile getirmişlerdir. Seyyahlar sadece memnuniyeti deǧil gösterilen alaka neticesinde iki milletin ortak hareket etme gerekliliklerine de dikkat çekmişlerdir. Peşte'de yayımlanan Nemzet Gazetesi'nin 30 Mart 1890 tarihli nüshası tercüme edilerek elçilik vasıtasıyla gönderilmiştir. Tercümeleri yapılan bentlerde; Devlet-i Âliyye-i Osmaniye'nin eski gücüne kavuşmasının Macaristan için çok önemli olduǧu dile getirilmiştir. Son birkaç sene içerisinde Osmanii Devleti'nin karşılaştıǧı tehlikelerde kendi gayretiyle emniyeti saǧlayıp olayları bertaraf edebilmesinin Avrupa devletlerince dahi takdire şayan görüldüǧü ifade edilmiştir. 1877-1878 Osmanh-Rus muhaberesinin o kadar büyük bir olay olduǧunu, burada sadece devleti yönetenlerin deǧil tüm milletin tehlikede kaldıǧını belirtmişlerdir. Osmanh'nın bu durumdan kendini kahramanca kurtardıǧını da eklemişlerdir. Devamında II. Abdülhamit'in tahta geçtiǧi sırada bir zamanlar dünyayı hayran bırakan Devlet-i Aliyye-i Osmaniye'nin bir girdabın içinde olduǧuna dikkat çekmişlerdir. Bu dönemin, hâzinede ordunun masrafı için gerekli akçenin dahi bulunmadıǧı, Hristiyan ahalinin her tarafta isyanlara kalkıştıǧı, en kötüsü ise Müslümanların dahi hükümetten memnun olmadıklarını ileri sürdükleri bir dönem olduǧunu mışlardır. Osmanii altı ay arayla iki kere deǧişim gerçekleştiǧini, devlet ileri gelenlerinin vatanın huzuru için gayret edecekleri yerde birbirleri aleyhine entrikalar içerisinde bulunduklarını belirtmişlerdir. Devlet-i Aliyye'nin içinde bulunduǧu bu buhrandan yararlanmak isteyen Rusya'nın beklediǧi uygun ortamın oluştuǧunu düşündüǧü ve Çar tarafından orduların Prut'a yönlendirildiǧi, tam bu sırada II. Abdülhamit'in cülus dönemine denk geldiǧi bilgisine de yer vermişlerdir. II. Abdülhamit'in devlet ileri gelenleri ve kumandanlarla görüşerek devletini kurtardıǧını satırlara ilave etmişlerdir. Devletinin hukukunu korumasında hayret derecesinde bir gayret gösterdiǧine dikkat çekmişlerdir. Sadece birkaç vilayetin terk edildiǧi fakat barış ve asayişin korunduǧu bildirilmiştir. Yine bu dönemde İstanbul ve Selanik şehirlerinin demiryollarıyla Avrupa'nın diǧer şehirleriyle birleştirildiǧi söylenmiştir. Terk edilen vilayetlerden hicret eden Müslümanlar Memalik-i Osmaniye dahilinde iskân edilmiştir. Sanayi, ziraat ve ticaret gelişmiştir. Maliye dahi düzeltilerek halka güven verilmeye başlanmıştır45.
1891 Yılında Macarların İstanbul Ziyareti
Macarların hemen her yıl düzenledikleri İstanbul seyahati 1891 yılında da gerçekleşmiştir. Her zaman olduǧu gibi yine belirli bir program/plan dahilinde bu ziyaretin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Seyyahların henüz Macaristan'dan hareket etmeden bütün yazışmaları tamamlanmıştır. Hatta Macar seyyahların isimleri, sosyal statüleri, idari görevleri ve mesleklerinin yazıldıǧı defterin bir nüshası Peşte Başşehbenderliǧinden Mâbeyn-i HümâyÛn-ı MülÛkâne Başkitabet-i Celilesi'ne gönderilmiştir46. Esasen bu işlem İstanbul'a gerçekleştirilecek hemen her ziyarette yapılmaktaydı. Bazen seyyahların sayısında deǧişiklikler yaşanmış olsa da toplumun hemen her kesiminden bireyin ziyaret grubunda yer alması bu seyahatlerin ortak noktasını oluşturmuştur. Yine bazı ziyaretçilerin eşleri ve çocuklarını dahi beraberinde getirdikleri bilgisi defterlerde kayıt altına alınmıştır. Belirli bir plan dahilinde gerçekleşen bu ziyaretlerde gezilecek yerler dahi belirlenmiş-izin durumu gerekli ise izni ahnmış47-her adım için görevlendirmeler yapılmıştır (bazen yemek organizasyonun belediye tarafından yapılması örneǧinde olduǧu gibi). Tabi bütün bu planlı işleyişin masrafının çıkarılması da çok zor olmamaktaydı. 1889 yılı Aǧustos ayının sonlarına doǧru gerçekleştirilen ziyarette; 4700 kuruş meşrubat, 7000 kuruş mekulat (yiyecekler) olmak üzere toplam 11700 kuruş masraf çıkmıştır. 16 Mayıs 1891 tarihinde gerçekleşen ziyarette ise; 1400 kuruş çalgı masrafı, 1360 kuruş çiçek, 183 kuruş 10 para tütün ve sigara, 14183 kuruş şekerleme vesaire olmak üzere toplam 17116 kuruş 10 para masraf çıkmıştır48. Toplamda 28816 kuruş 10 para olan iki kalem masraf, 18 Nisan 1891 tarihinde Altıncı Daire-i Belediye Müdürü Macit Bey imzasıyla Hazine-i Hassa Nezaretinden talep edilmiştir49.
1892 Yılında Macarların İstanbul Ziyareti
Her yıl olduǧu gibi 1892 yılında da Macarlar İstanbul'a iki farklı zamanda ziyarette bulunmuşlardır. İlki Nisan ayında yapılmış ve bu geleneksel ziyaretler grubunda deǧerlendirilebilir. İkincisi ise özel bir ziyaret olarak adlandırabileceǧimiz bir amaç doǧrultusunda yapılmıştır. Bu ziyaret modern Türk itfaiyesinin kurucusu kabul edilen ve ölümüne kadar (1922) İstanbul itfaiye alaylarını yönetmiş olan Ödön Széchenyi'ye özel bir ziyaret olmuştur50. Macar ziyaretçi kafilesi ise, İstanbul itfaiye alayı kumandanı saadetli Széchenyi Paşa'ya bazı hediyeler vermek üzere Macaristan itfaiye alay vekillerinden oluşmaktaydı. Sultan Abdülhamid tarafından gazeteci Dr. Kovács Dénes'in ifadesiyle bir akraba gibi karşılanmış olan Macarların Türklerden gördükleri dostane ilgi Macar gazetelerindeki yerini almıştır51.
Macarların Osmanii başkentine birbiri ardına yaptıkları ziyaretler, iade-i ziyaret düşüncesini gündeme getirmiştir. 23 Aǧustos 1892'de Macar seyyahların İstanbul'u ziyaretlerini iade maksadıyla Macaristan'a bir heyetin gönderilmesi padişaha sunulmuştur52. Padişah ziyarete olur vermiş fakat ziyaretin bir müddet ertelenmesini istemiştir. Ertelenme sebebi ise Macar seyyahları İstanbul'a geldikçe onlara gösterilen hüsn-i muamele Avusturya Devleti ve sefirini pek rahatsız etmiştir53.
XX. yüzyılın başlarında artık hemen her alanda birlikte hareket etme girişimi belirli ideolojilerde de kendini göstermiştir. Macaristan'ın Turan hareketi kapsamında en önem verdiǧi ülke Türkiye olmuştur. Türkiye ile Turancı ilişkilerin geliştirilip güçlendirilmesi amacıyla İstanbul'da Türk-Macar Dostluk Cemiyeti kurulmuştu. Bu derneǧin kuruluşu Pal Teleki'nin başkanlıǧında üç kişilik bir Turancılar heyetinin İstanbul'u ziyareti sırasında gerçekleşmiştir. çekleşmiştir. İstanbul'daki bu derneǧin Macaristan'daki cemiyet gibi örgütlenmesi hedeflenmiştir54. Nitekim I. Dünya Savaşı arifesinde güçlenen baǧ birlikte savaşa girmeyle sonuçlanmış, her iki ülke de büyük kayıplar vermiştir. Böylelikle her iki ülke kendi kurtuluş mücadelesine baş koymuştur. Cumhuriyet döneminde ise ortak hareket etme girişimleri yapılan planlamalarda kendini göstermiştir.
Sonuç
Türk Macar ilişkilerinin tarihsel seyri XIX. yüzyılda deǧişiklik göstermiştir. Bunda Macar mültecilerinin Osmanii ülkesine gelmesi belirleyici olmuştur. Mülteciler arasında devlet yöneticilerinin ve baǧımsızlık önderlerinin bulunması ve bunların Osmanii Türklerini kendilerine yakın görmeleri yeni bir dönemi başlatmıştır. İstanbul bu baǧlamda Macar halkı için sıǧınılacak güvenli bir liman görevini üstlenmiştir. Burada yüzyılın ikinci yarısında bir Macar kolonisinin bulunduǧunu biliyoruz. Kendi öz yurtlarından sonra genelde Osmanii ülkesini özelde ise İstanbul'u yaşamlarını devam ettirebilecekleri yer olarak seçmişlerdir. Bu hisler doǧrultusunda ikinci bir vatan olabilme rumundaki Macarlar için merak uyandıran şehirlerin başında gelmiştir. Koşulların elverdiǧi ölçüde gerek bürokratik gerek kültürel ziyaretler gündeme gelmeye başlamıştır. Fakat bu ziyaretler biraz daha ertelenecektir. Keza yüzyılın ikinci yarısında her ne kadar Macarlar sıkıntılarını bertaraf etmişlerse de Osmanii Sırplar ve Ruslar ile savaşmak durumunda kalmıştır. Macarlar Osmanlı'nın bu durumu karşısında maddi manevi her türlü yardımı göstermiştir. Yaralı askerlerin ilk yardım ihtiyaçlarından tutun, Plevne kahramanı Osman Paşaya övgü dolu marşlar bestelenmesine kadar, Macar öǧrencilerin Avrupa'da Osmanii lehine nümayişler düzenlemesinden Macar orkestraların konser verip yardım parası toplamasına kadar büyük bir destek örneǧi göstermişlerdir. II. Abdülhamid bu gelişmeler karşısında Macarlar için büyük önem taşıyan Korvinaları da onlara iade edince iki millet birbirine daha da yakınlaşmıştır. Karşılıklı bürokratik ziyaretlerin devamında özellikle Macarların daha fazla gerçekleştirdiǧi ziyaretler kendini göstermiştir. Bu ziyaretler muhakkak daha iyiye giden Türk Macar ilişkilerinin çıktılarını teşkil etmiştir. Belirli plan dahilinde ve toplumun hemen her tabakasından kişilerin bulunduǧu ziyaretler sıradan turistik bir gezi mahiyeti taşımamaktadır. Öyle olsaydı İstanbul'a geldikleri andan itibaren devlet ricalinin karşılama törenlerine, gerekli ilgi alakaya ilgi duymazlar ve dikkat etmezler, sadece görsel doyumla yetinmeleri gerekirdi. Oysa ziyaretçiler hemen her bir gelişmeyi detaylarıyla not ederek ülkelerindeki gazeteler aracılıǧıyla vatandaşlarına bildirmişlerdir. Diǧer taraftan bakıldıǧında Padişah Macar ziyaretçiler için özel törenler düzenletmiş, diǧer uluslara gösterilmeyen (Cuma selamlıǧında en iyi yerlerin Macarlara verilmesi ve devletin özel kurulularını görebilme izni gibi) davranışlar sergilemiştir. Bütün bunlar Macarlar arasında İstanbul'a olan ilgiyi daha da arttırmıştır. Yüzyılın son çeyreǧinde artık Macar ziyaretleri ritüel haline gelmiştir. Bahar ayında gerçekleştirilen ziyaretler geleneksel hale gelirken yılda birden fazla geziler yapılmaya başlanmıştır. Bu gezilerin hemen hepsinden duyulan memnuniyet ise Macar ulusal basınındaki yerini almıştır. Türk Macar ilişkilerin bu yönlü seyri iki milleti daha da yakınlaştırmış, bu yakınlaşma belirli alanlarda iş birlikleri haline gelmiştir. I. Dünya Savaşında aynı safta yer almak, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ticari alanda gelişmesine katkı saǧlamak, kurulan bu baǧın sonuçları arasında gösterilmesi yanlış olmayacaktır. Nitekim eǧitimde, tarımda, hayvancılıkta vs. pek çok alanda birlikte hareket edilmesi, ziyaretlerle zemini saǧlam oluşturulan birlikteliǧin sonuçlarıdır.
Makale Geliş Tarihi: 30.08.2023. Makale Kabul Tarihi: 15.01.2024.
Araştırma Makalesi / Künye: ÇİFTÇİOĞLU, Ferdi. П. Abdülhamid Döneminde Macarların İstanbul Ziyaretleri. Gazi Akademik Bakış Dergisi (GABD), 17/34, (Haziran 2024): s. 267-284. DOI: 10.19060/gav.1498884
Extended Abstract
The course of Turkish-Hungarian relations, which have deep historical roots, exhibits periodical variations. Undoubtedly, the prevailing conditions of both states and nations have played a significant role in this regard. This bond, which can be traced back to Central Asia, experienced partial setbacks during the period of Ottoman rule over Hungary. However, starting from the second half of the 19th century and gradually intensifying, a process of increasing interaction between the two nations began. The primary catalyst for this continuously evolving relationship, which has various underlying reasons, was Russia's implementation of expansionist policies. Indeed, during the 1877-1878 Ottoman-Russian War (known as the Russo-Turkish War or the War of '93), historical records indicate that the Hungarians not only provided material and moral support but also direct military assistance. The notion that after the Ottoman Empire's defeat in the intense conflicts between the Ottoman and Russian forces during the 19th century, Hungary would be next in line led to the idea of these two nations acting in concert. The historical context, in addition to the existence of a historical bond, facilitated faster and more solid steps in the development of Turkish-Hungarian relations. Beyond mere alliances during times of war, there have been efforts to establish various collaborations in the economic, cultural, and ideological domains. Historical documents reveal that these collaborations involved mutual support and exchanges to complement each other's paths toward modernization. Among these efforts, the convergence of these two countries has significantly brought their people closer. This rapprochement has increased mutual interest between the two nations, resulting in increased visits and travel. There are records indicating that Hungarians visited the Ottoman capital, Istanbul, multiple times during the last quarter of the 19th century, and these visits became a tradition for Hungarians. Naturally, Turks reciprocated these visits, sometimes through official delegations and other times through organized group journeys. Observing the diverse range of individuals from Hungarian society visiting Istanbul emphasizes the extent of interest in Istanbul and Turkey. The considerable significance of hospitality cannot be underestimated in this context. The better treatment of Hungarians during their visits to Istanbul further increa- sed their interest in Turkey and Istanbul's charm. There were instances where the royal court participated in events alongside delegations, as documented in the historical records of both nations. Furthermore, these visitations' details were conveyed to the citizens through the press upon the return of the Hungarian visitors, thus fostering positive sentiments between the two nations through the media's dissemination of the most current information. In the early 20th century, they added ideology to their joint efforts across various fields. They initiated actions aimed at uniting all Turks under the name Turan.' In Hungary, associations and publications were established with this objective, mirroring similar efforts in Turkey. Changes in governance style in Turkey did not hinder the relationship between the two countries; on the contrary, the spectrum of cooperation in different domains remained evident. During the formative phase of the Republic of Turkey, the Hungarians provided essential support for its institutionalization. Even today, the Hungarians have started to exhibit inclinations towards the Turkic world. Turkish World Commissions have also approached Hungary with the necessary attitude, paving the way for future plans.
1 Yücel Namai, Türk Macar İlişkileri, İskenderiye Yayınları, İstanbul 2009, s. 13-22.
2 Sevda Özkaya Sofu, "II. Meşrutiyet Döneminde Türk-Macar İlişkilerinin Kaynaǧı Olarak Türk Basını", Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, TAED-64, Erzurum 2019, s.370,371.
3 Gabor Fodor, "Macar Gözüyle Osmanii İmparatorluǧu ve Türkiye (1850-1940)", Güney-Doǧu Avrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı 25, Yıl 2014/1, s.79,80.
4 Kemalettin Kuzucu, "Macarların 1892 Yılındaki İstanbul Ziyaretleri", Osmanii İstanbul'u III, Uluslararası Osmanii İstanbul'u Sempozyumu Bildirileri, 29 Mayıs Üniversitesi Yayınları, İstanbul 25-26 Mayıs 2015, s. 219
5 XIX. yüzyılın ikinci yarısında Osmanii devletinin girdiǧi savaşlarda Macarların yardımlarını incelemek için bkz: Ayşe Özkan, 1876 Osmanlı-Sırp-Karadaǧ Savaşı'nda Yabancı Gönüllüler, Türklük Bilimi Araştırmaları 53. Sayı, 2023, s. 121-137. Ferdi Çiftçioǧlu, Erika Verešová, "93 Harbi'nde Macarların Osmanii Devleti'ne Desteǧi", Karadeniz Araştırmaları, XVIII/71, 2021, s. 613-626.
6 HR.SYS. 1232/17, (25 Ocak 1877).
7 HR.SYS. 176/10, (2 Şubat 1877).
8 Bayram Nazır, "П. Abdülhamid Donemi Osmanh-Macar Dostluk İlişkileri", Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 43, Erzurum 2010, s. 311-313; Sezgin Topal Mızrak, "П. Abdülhamid Döneminde Türk-Macar İlişkileri", XVIII. Türk Tarih Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler (IX. Cilt), 2022, s.629-650.
9 Nazır, a.g.m., s. 311-313.1877 yılındaki Türk heyetinin Macar ziyareti ve heyetteki görevliler hakkında bilgi veren Béla Erődi tarafından bir kitap yayımlanmıştır. Bkz: Béla Erődi, Csők Jasa! A Török Küldöttség Látogatásának Emlékkönyve / Çok Yaşa! Türk Heyetinin Ziyaretinden Hatıra Kitabı, Akadémiai Kiadó, Budapeşte 2001.
10 Y..MTV., 65/71, H-18-01-1310, (5 Mayıs 1893); Kuzucu, a.g.e., s. 232.
11 Y..PRK.AZJ. 12/41 H-29-12-13O4(i8 Eylül 1887).
12 Y..A...HUS.207/21, H-ıı-01-1305 (29 Eylül 1887).
13 Y..A...HUS.207/21, H-ıı-01-1305 (29 Eylül 1887), lef:3.
14 Budapesti Hírlap, Magyarok Konstantinápolyban, 5 október 1887, (7. Évfolyam, 272. Szám), ol. 5.
15 Budapesti Hírlap, Magyarok Konstantinápolyban, 6-7 október 1887, (7. Évfolyam, 275276. Szám), ol. 6-7; Fővárosi Lapok, Magyarok Konstantinápolyban, 6 október 1887, 274. Szám, 0I.2023; Bolond Istók, A Magyarok Konstantinápolyban, 9 október 1887,10. Évfolyam, 41. Szám, 0I.8.
16 Y..PRK.BŞK. 13/47, H-22-11-1305 (31 Temmuz 1888).
17 Y..PRK.BŞK. 13/47, H-22-11-1305 (31 Temmuz 1888), lef:2.
18 Y..PRK.BŞK. 13/47, H-22-11-1305 (31 Temmuz 1888), lef: 3.
19 Macar Bilimler Akademisi üyesi. Politikacı, tarihçi ve şair. Daha geniş bilgi için bkz: Kézikönyvtár, Magyar életrajzi lexikon, T, TY, Thaly Kálmán https : //www. arcanum. com/hu/online-kiadvanyok/ Lexikonok-magyar-eletraj zi-lexikon-7428D/t-ty-78oF8/thaly-kalman-78223/?list=eyJmaWxoZXJzIiogeyJNVSI6IFsiTkZPXoxFWF9MZXhpa29ub2tfNzQyOEQiXXosICJxdWVyeSI6ICJLXHUwMGUxbGicdTAwZTFuIFRoYWx.5lno Erişim tarihi: 27.10.2023.
20 Fővárosi Lapok, Magyarok Konstantinápolyban, 5 október 1888, 275. Szám, 0I.2023. Budapesti Hírlap gazetesi çalışanı Oszwalt Sándor'a dördüncü sınıf Mecidi, Macar Devlet Demiryolları Müfettişi Aladár Medveczky ise Beşinci Sınıf Mecidi ile ödüllendirilmiştir. Bkz: Nemzet, Magyarok Konstantinápolyban, 6 Október 1888, (7. Évfolyam, 2193. Szám). 0I.1-2.
21 Székely Nemzet, Magyarok Konstantinápolyban, 7 október 1888, (5. Évfolyam, 154 Szám), ol. 3-4.
22 Budapesti Hírlap, Magyarok Konstantinápolyban, 6 október 1888, (8. Évfolyam, 276. Szám), ol. 9-10; Székely Nemzet, Magyarok Konstantinápolyban, 7 október 1888, (5. Évfolyam, 154 Szám). 0I.3-4.
23 Nemzet, Magyarok Konstantinápolyban, 15 október 1888, (7. Évfolyam, 2202 (285) Szám), ol. 4.
24 İ..DH.. 1099/86170, H-21-01-1306 (27 Eylül 1888).
25 TS.MA.e. 240/111, H-22-01-1306 (28 Eylül 1888).
26 Ferdi Çiftçioǧlu-Erika Veresova, "I. Dünya Savaşı Sırasında Türk-Macar Yakınlaşması: Nezaket Örnekleri", Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (68), Kütahya 2021, s. 310-325.
27 Melek Çolak, Macar Arşiv Belgeleri Işıǧında Ignác Kunos'tan Türkoloji Mektupları ve Eleştiriler (1885-1890), Selenge Yayınları, İstanbul 2021, s. 58.
28 Bir Macar asilzadesinin oǧlu olan Ödön Széchenyi, Sultan Abdülaziz döneminde Türkiye'ye gelmiş ve Osmanh'nın son yarım asrı boyunca İstanbul itfaiyesini yönetmiştir. Detay için bkz: Kemalettin Kuzucu, "Széchenyi Paşa ve Osmanii İtfaiyesinin Modernleştirilmesi", Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, (14), İstanbul, 2006, s. 31.
29 Pesti Hírlap, Magyarok Konstantinápolyban, 25 szeptember 1888, 10. Évfolyam, 265. Szám, ol. 7; Kolozsvár, Magyarok Konstantinápolyban, 26 szeptember 1888. 2. Évfolyam, 223. Szám, ol. 3.
30 İ..DH. 1131/88370, H-23-08-1306 (24 Nisan 1889); Y.. A...HUS. 224/81, H-23-08-1306 (24 Nisan 1889), lef 1.
31 Nemzet, Magyarok Konstantinápolyban, 26 Április 1889, (8. Évfolyam, 2391. Szám. ol. З.
32 Í..DH.1131/88370, H-23-08-1306 (24 Nisan 1889); Y.. A...HUS. 224/81, H-23-08-1306 (24 Nisan 1889), lef 1.
33 İ..DH. 1131/88370, H-23-08-1306 (24 Nisan 1889).
34 Y..A...HUS. 224/81, H-23-08-1306 (24 Nisan 1889) lef 1.
35 Y..A...HUS. 224/81, H-23-08-1306 (24 Nisan 1889) lef 2.
36 Y..A...HUS. 224/81, H-23-08-1306 (24 Nisan 1889) lef 4.
37 Y..PRK.TŞF., 2/67, H-27-08-1306 (28 Nisan 1889) lef :4.
38 Y..PRK.EŞA, 10/83, H-22-07-1307 (14 Mart 1890).
39 Y..PRK.EŞA, 10/92, H-12-08-1307 (3 Nisan 1890).
40 TSMA No: 536/384-241/33, H-15-08-1307 (6 Nisan 1890).
41 Y..PRK.TŞF., 2/90, H-21-08-1307 (12 Nisan 1890), lef:2.
42 Y..PRK.TŞF., 2/90, H-21-08-1307 (12 Nisan 1890), lef:3.
43 Y..PRK.TŞF., 2/90, H-21-08-1307 ( 12 Nisan 1890).
44 Y..PRK.TŞF., 2/90, H-21-08-1307 (12 Nisan 1890) lef:2.
45 Y..PRK.EŞA, 10/102, H-29-08-1307 (20 Nisan 1890).
46 Y..PRK.EŞA., 13/27, H-ıı-08-1308 (22 Mart 1891).
47 Seyyahlar belirli yerlere padişahın izni dahilinde gezip görebilmekteydiler. 14 Nisan 1892 tarihindeki Hazine-i Hümayun'u ziyaret için Teşrifat-ı Umumiye Nazırı Münir Paşa Hazine-i Hümayun Kethüdalıǧı Canib-i Alisine tebliǧde bulunmuştur. "Macar seyyahininden seksen bu kadar kişinin yarınki perşembe günü iki takım olarak iki saat fasıla ile Hazine-i Hümayun-u seyr-ü temaşa eylemelerine müsaade-i seniyye-i hazreti padişahı şeref müteallik buyurulmuş olduǧu Teşrifat-ı Umumiye Nazırı Devletlü Münir Paşa Hazretleri tarafından tebliǧ kılınmış olmaǧla alel usul icabının icrası babında emir ve irade efendim hazretlerinindir. Fi 16 Ramazan 309,1 Nisan 308. Ser Kurenay-i Hazreti Şehriyari". TS.MA.e, 242/73, H-16-09-1309 (14 Nisan 1892).
48 Y..PRK.TŞF., 3 /19, H-07-10-1308 (16 Mayıs 1891).
49 Y..PRK.TŞF., 3 /19, H-07-10-1308 (16 Mayıs 1891), lef:2.
50 Kemalettin Kuzucu çalışmamızın 1892 yılını içeren bilgilerini ele alan bir tebliǧ sunmuş ve bu tebliǧ yayımlanmıştır. Bkz. Kuzucu, a.g.L, s.221,222.
51 Macar itfaiyeci alayının İstanbul ziyareti Kuzucu tarafından detaylıca anlatılmıştır. Bkz: Kuzucu, Macarların 1892 Yılındaki İstanbul Ziyaretleri, s.223-232. Bu özel ilginin anlatıldıǧı Macar gazetesi: Vasárnapy Újság "Magyar Tűzoltók Konstantinápolyban", 32. Szám. 1892. XXXIX. Évfolyam, 7 Augusztus 1892, 0I.549-551). Ayrıca gazete haberinde Macar itfaiyeci alayıyla Széchényi Paşa'nın çekildiǧi bir adet fotoǧrafa da yer verilmiştir.
52 Y..A...HUS. 263/120 (23 Aǧustos 1892).
53 Y..A...HUS. 264/28 (27 Aǧustos 1892).
54 Tarık Demirkan, Macar Turancıları, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul Haziran 2000.s.36.
Kaynaklar
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlıǧı Devlet Arşivleri Başkanlıǧı
Osmanii Arşivi
HR.SYS. 1232/17. Hariciye Nezareti Siyasi Kısım Evrakı
HR.SYS. 176/10. Hariciye Nezareti Siyasi Kısım Evrakı
í..DH. 1131/88370. İradeler Dahiliye
İ..DH..1099/86170. İradeler Dahiliye
TS.MA.e, 242/73. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi Evraǧı
TS.MA.e. 240/111. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi Evraǧı
TSMA No: 536/384-241/33. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi
Y..A...HUS. 224/81. Yıldız Sadaret Hususi Evrakı
Y..A...HUS.207/21. Yıldız Sadaret Hususi Evrakı
Y..A...HUS. 263/120. Yıldız Sadaret Hususi Evrakı
Y..A...HUS. 264/28. Yıldız Sadaret Hususi Evrakı
Y..MTV., 65/71. Yıldız Mütenevvi Maruzat Evrakı
Y..PRK.AZJ.12/41. Yıldız Perakende Evrakı Arzuhal Jurnal
Y..PRK.BŞK. 13/47. Yıldız Perakende Evrakı Başkitabet Dairesi Maruzatı
Y..PRK.EŞA,10/102. Yıldız Perakende Evrakı Elçilik, Şehbenderlik ve Ataşemiliterlik
Y..PRK.EŞA,10/83. Yıldız Perakende Evrakı Elçilik, Şehbenderlik ve Ataşemiliterlik
Y..PRK.EŞA,10/92. Yıldız Perakende Evrakı Elçilik, Şehbenderlik ve Ataşemiliterlik
Y..PRK.EŞA,13/27. Yıldız Perakende Evrakı Elçilik, Şehbenderlik ve Ataşemiliterlik
Y..PRK.TŞF., 2/90. Yıldız Perakende Evrakı Teşrifat-ı Umumiye Evrakı
Y..PRK.TŞF., 3 /19. Yıldız Perakende Evrakı Teşrifat-ı Umumiye Evrakı
Y..PRK.TŞF., 2/67. Yıldız Perakende Evrakı Teşrifat-ı Umumiye Evrakı
Süreli Yayınlar
Macar Basını
Bolond Istók,
Budapesti Hírlap,
Fővárosi Lapok,
Kolozsvár,
Nemzet,
Pesti Hírlap,
Székely Nemzet,
Vasárnapy Ujsaǧ
Araştırma ve Tetkik Eserler
ÇİFTÇİOĞLU, Ferdi &VEREŠOVÁ, Erika; "93 Harbi'nde Macarların Osmanii Devleti'ne ǧi", Araştırmaları, XVIII/71, 2021, s.613-626.
ÇİFTÇİOĞLU, Ferdi &VEREŠOVÁ, Erika; "L Dünya Savaşı Sırasında Türk-Macar Yakınlaşması: Nezaket Örnekleri", Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (68), Kütahya 2021, s.310-325.
ÇOLAK, Melek, Macar Arşiv Belgeleri Işıǧında Ignác Kunos'tan Türkoloji Mektupları ve Eleştiriler (1885-1890), Selenge Yayınları, İstanbul 2021.
DEMİRKAN, Tarık, Macar Turancıları, Tarih Vakfı Yurt Yayınları 99, İstanbul Haziran 2000.
ERODİ, Béla, Csők Jasa! A Török Küldöttség Látogatásának Emlékkönyve / Çok Yaşa! Türk Heyetinin Ziyaretinden Hatıra Kitabı, Akadémiai Kiadó, Budapeşte 2001.
FODOR, Gabor, Macar Gözüyle Osmanii İmparatorluǧu ve Türkiye (1850-1940), Güney-Doǧu Avrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı 25, Yıl 2014/1, s.79-90.
KUZUCU, Kemalettin, "Macarların 1892 Yılındaki İstanbul Ziyaretleri", Osmanii İstanbul'u III, Uluslararası Osmanii İstanbul'u Sempozyumu Bildirileri, 29 Mayıs Üniversitesi Yayınları, İstanbul 25-26 Mayıs 2015, s. 219-242.
KUZUCU, Kemalettin; "Széchenyi Paşa ve Osmanii İtfaiyesinin Modernleştirilmesi", Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, (14), İstanbul, 2006, s.31-52.
MIZRAK, Sezgin Topal, 'TL Abdülhamid Döneminde Türk-Macar İlişkileri", XVIII. Türk Tarih Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler (IX. Cilt), 2022, s.629-650.
NAMAL, Yücel; Türk Macar İlişkileri, İskenderiye Yayınları, İstanbul 2009.
NAZIR, Bayram; "П. Abdülhamid Donemi Osmanh-Macar Dostluk İlişkileri", Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 43, Erzurum 2010, s.309-317.
ÖZKAN, Ayşe, "1876 Osmanh-Sırp-Karadaǧ Savaşı'nda Yabancı Gönüllüler", Türklük Bilimi Araştırmaları 53. Sayı, 2023,121-137.
ÖZKAYA SOFU, "Sevda; II. Meşrutiyet Döneminde Türk-Macar İlişkilerinin Kaynaǧı Olarak Türk Basını", Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, TAED-64, Erzurum 2019, 369-384.
İnternet Kaynakları
Thaly Kalman, Kézikönyvtár, Magyar életrajzi lexikon, T, TY, https://www.arcanum.com/ hu/online-kiadvanyok/Lexikonok-magyar-eletrajzi-lexikon-7428D/t-ty-78oF8/thaly-kalman-78223/?list=eyJmaWxoZXJzIjogeyJNVSI6IFsiTkZPXoxFWFQMZXhpa29ub2tfNzOyOEQiXXosICJxdWVyeSI6ICJLXHUwMGUxbGıcdTAwZTFuIFRoYWx5lno Erişim tarihi: 23.06.2023.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
© 2024. This work is published under https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0/ (the “License”). Notwithstanding the ProQuest Terms and Conditions, you may use this content in accordance with the terms of the License.
Abstract
Istanbul, tarih boyunca pek çok medeniyetin izlerini taşıyan, stratejik konum ve zengin kültürel mirasa sahip önemli bir şehirdir. Büyük medeniyetlere başkentlik yapmış, ticaret yollarının kesişim noktası olmuş ve farklı kültürlerin birleşim noktası haline gelmiştir. Bu özellikleri ile birçok seyyahın uǧrak noktası olmuştur. İstanbula gelen seyyahlar-ziyaretçiler şehrin benzersiz atmosferini ve zenginliklerini keşfetmek istemişlerdir. Bunun yanı sıra şehir, tarih boyunca önemli devlet adamlarının, yazarların, sanatçıların ve bilginlerin de ilgisini çekmeye başlamıştır. Bu ilgi, Macarların bireysel olarak veya kafileler halinde İstanbula seyahatler düzenlemesini beraberinde getirmiştir. XIX. yüzyılın sonlarında Macarların gelenekselleşen İstanbul ziyaretleri bu söylemin bir tezahürüdür. Bu ziyaretler genellikle turistik bir geziden ziyade devlet ricalinin özel karşılamaları ve ziyaretçilere eşlik etmeleri ile farklı bir boyut kazanmıştır. Ayrıca Osmanii Devletinin Macaristan ile gelişen ilişkileri itibariyle Macar ziyaretçiler ve seyyahlar diǧer ülke ziyaretçilerinden daha ayrıcalıklı bir konumda tutulmuşlardır. Bu sayede, İstanbulun tarihini ve kültürel dokusunu en ince detayına kadar keşfetme fırsatını yakalamışlardır. Osmanii Devletinin önemli makamlarını ziyaret ederek ve şehrin her köşesini gezip görerek kendilerine özgü bir İstanbul deneyimi yaşamışlardır. Yüzyılın sonuna doǧru Macarların İstanbula olan ilgileri kafileler halinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve seyahatlerle kendini göstermiştir. Gezileri sırasındaki tecrübe ve izlenimlerini dönemin Macar basınına aktarmaktan da geri kalmamışlardır. Macar basınına yansıyan izlenimlere, Türklere ve İstanbula dair düşünceler de eklenince iki millet arasındaki samimiyet daha ileri seviyelere ulaşmıştır. Bunun yanında seyyahların yazıları, İstanbulun siyasi, sosyal ve kültürel hayatına dair farklı bakış açıları sunmuştur. Bu çalışmada II. Abdülhamid devrinde Macarların İstanbula yaptıǧı ziyaretler ele alınmıştır.