Özet
XVI. yy sonu XVII. yy baslarinda Celali Isyani adi verilen kargasa tüm Anadolu cografyasinda yikima yol açmisti. Bu yikimi -yapilan çalismalar- genel hatlariyla ortaya koymus olsa da arsiv kayitlari arasinda çikan yeni belgeler bu yikimin ayrintilariyla ilgili ipuçlari vermektedir. Bu çalisma Kütahya'da Tavil Halil'in yaptigi yikim sonrasinda kaza kadilarinin tuttugu kayitlardan yola çikilarak sekillendirilmistir. Daha önce kullanilmamis kayitlardan hareketle olusturulan bu çalisma iki konu üzerinde odaklanmaktadir. Bunlardan ilki Büyük Celali Baskini esnasinda Kütahya'da Tavil Halil'in yaptigi yikimdir. Tavil Halil'in yaptigi yikimin iki farkli yönü üzerinde durulacaktir. Birincisi Celali Tavil Halil'in yaptigi sosyal yikim, yani halkin karsilastigi/ugradigi tecavüz ve saldirilardir. Ikinci olarak ise Celalilerin yaptigi saldirilarin yaninda Celaliler üzerine gönderilen Nasuh Pasa'nin Tavil ile yaptigi basarisiz savasin ardindan Kütahya'ya çekilmesinin akabinde, bölge halkindan topladigi olaganüstü vergiler ve bu vergilerin halk üzerinde yarattigi maddi sikintilara deginilecektir. Böylece Celali baskininin getirdigi sorunlarin yaninda, ehl-i örfün ve reayanin çektigi sikinti üzerinde durulacaktir.
Anahtar Kelimeler: Celali Isyanlari, Tavil Halil, Nasuh Pasa, Kütahya Sancagi, XVII. yüzyil
Abstract
The rebellions called Jelali Revolts inflicted great damage throughout Anatolia at the turn of the 16th century and in the early 17th century. Former studies have already treated this destruction in general, however, new documents from archival records give some clues about the details of the destruction. This study is formed by using the records kept by kadis after the destruction in Kütahya perpetrated by Tavil Hail. The study focuses on two points using sources that have not been used before. The first one is the destruction in Kütahya perpetrated by Tavil Halil during Jelali Revolts. Two different aspects of this destruction will be treated. The first one is social destruction, in other words the rapes and attacks suffered by the society. The second one is economic hardships faced by the people due to extraordinary taxes imposed on the people of this province by Nasuh Pasha who had been sent to confront the Jelalis and had to retreat to Kütahya after an unsuccessful effort to stop Tavil Halil. Thus we will emphasize the hardships faced by ehl-i örf and reaya as well as the problems caused by Jelali Revolts. The second subject in this study is the economic loss in the province of Kütahya caused by Jelali revolts. In this context we will try to determine the decrease in tax income collected by the state.
Key words: Jelali Revolts, Tavil Halil, .Nasuh Pasha, Kütahya Sanjak, XVII cen
Giris
Bilindigi gibi XVI. yüzyilin sonlarinda Osmanli cografyasinin büyük bir kisminda Celali Isyanlari adi verilen bir dizi kargasa vukû buldu. Özellikle XVI. yüzyilin sonlarinda, önce Iran, akabinde de uzun zaman devam eden Avusturya savaslari, sosyal ve ekonomik bunalimin artmasina sebep oldu1. Evvela, kirk-elliser kisilik Celali gruplari eskiyalik faaliyetlerinde bulunurken, özellikle 1596 Haçova savasindan kaçan sipahilerin de katilimi ile sonralari daha büyük Celali eskiya gruplari Anadolu'yu bastanbasa tahrip eden yikimlara neden oldu. XVI. asrin sonlarinda Anadolu'da kirsal hayat neredeyse çöktü. Bir kisim köylü sehirlere veya daglara siginirken, diger bir kismi uzak bölgelere göç etti2. Bu isyanlar sürecinde Osmanli tasrasinin önemli bir eyalet merkezi olan Kütahya da zarar görmüstü. Bilindigi üzere Osmanli tasra teskilatinin en üstteki idarÎ birimi eyalet/beylerbeyliklerdi. Bu birimler içerisinde ise en önde gelenleri Rumeli ve Anadolu beylerbeylikleriydi. Fatih Sultan Mehmed Karaman seferini bitirdikten sonra, Anadolu Beylerbeyi Ishak Pasa'nin 1451'de Kütahya'ya gelmesiyle birlikte, Anadolu Beylerbeyligi'nin merkezi Ankara'dan Kütahya tasindi3. Bu tarihten itibaren "Pasa Sancagi" olan Kütahya sancagi, -XVI. ve XVII. yüzyillarda 14 ila 19 sancak arasinda degisiklik göstermekle birlikte- Aydin, Teke, Mentese, Saruhan, Karasi, Hamid, Karahisar-i Sahib, Ankara, Kengiri, Bolu, Kastamonu, Sultanönü ve Hüdavendigar sancaklarini içeren Anadolu Eyalet biriminin merkezi konumuna geldi4. Anadolu beylerbeyliginin merkezi olan Kütahya sancaginin kaza sayisi da zaman içerisinde degisti. Buna göre XVI. ve XVII yüzyil içerisinde 31'e ulasan kaza sayisi bu süreç içerisinde 25'e, 18'e ve 16'ya kadar indi5. Celali isyanlari sürecinde ülkenin en önemli eyalet merkezlerinden ikincisi olan Kütahya sancagi ve kazalari iki defa isgale ugradi. Bunlardan ilki Deli Hasan isyani sirasinda ugradigi isgal, ikincisi Tavil Halil'in isyani esnasinda Kütahya kazalarinin maruz kaldigi isgal ve yikimdi.
Celali Isyanlari sirasinda Kütahya en büyük tehlikeyi Deli Hasan Isyani sirasinda yasadi. Karayazici'nin yerine geçen kardesi Deli Hasan biraderinin maiyetindeki eskiya baslarindan Sahverdi, Yularkapti, Tavil gibi belli basli sahislarla Sokulluzade Hasan Pasa'yi Tokat'ta kusatti6. Hasan Pasa kalede her gün belli bir yerde oturma adeti oldugundan kaleden kaçan birisinin o mevkii haber vermesi üzerine kursunla vurularak maktul düstü. Hasan Pasa'nin ölümünden sonra Deli Hasan ve taifesi Tokat kusatmasini kaldirarak yagmalayacaklari daha elverisli yerlere dogru gitti. Bu sirada Deli Hasan'in üzerine Hafiz Ahmet Pasa gönderildi. Fakat Deli Hasan, Hafiz Ahmet Pasa'nin ordularini da kisa sürede dagitti. Önce Ankara'yi kusatip 80.000 altin kurus haraç alan Deli Hasan daha sonra 1602 tarihinde Kütahya'ya gelip sehri yagma etti ve buradan Afyon Karahisar tarafina geçti7. Bu olayin akabinde -isyanin sürdürülebilir bir durum olmadigini bilen- Deli Hasan affedilmenin yollarini aradi ve Yeniçeri ocagi Turnaci-basisi Hüseyin Aga'nin araciligiyla Veziriazam Yemisçi Hasan Pasa ile müzakerelere oturdu. Silah marifetiyle Deli Hasan'la basa çikamayan Osmanli yetkilileri de anlasma yolunu makul gördü. Bu dogrultuda Deli Hasan'a Bosna Beylerbeyligi, alti adamina sancakbeyligi verildi ve Avusturya harplerine katilma karsiliginda affedildi8.
Deli Hasan tehdidinin ortadan kaldirilmasi Celali hareketini dindirmemisti. Nitekim Deli Hasan'in yerine Celali kuvvetlerinin basina dört farkli reis geçmisti. Bunlardan Tavil Halil Orta Anadolu'da etkinligi olan Celaliydi. Anadolu'da ki devam eden isyan dalgasini bastirmak ve Celaliler üzerine gitmek için Vezir Davut Pasa "Anadolu serdari" kilinmis, fakat acemiligini ve sefer mühimmati eksikligini sebep göstererek Celali seferine çikmamisti9. Bunun üzerine isyanin bastirilmasi ve isyancilarin yakalanmasi için vezir rütbesinde bulunan Nasuh Pasa "Anadolu muhafizi" vazifesiyle görevlendirildi10 ve ona bu görevinde yardim için Anadolu Beylerbeyi Kecdehan Ali Pasa tayin edildi. Ilk olarak Tavil Halil'in üzerine yürüyen Nasuh Pasa ve kuvvetleri Bolvadin civarinda Tavil Halil'e pusu kurdu. Lakin Tavil Halil'in hizli harekâti neticesinde Nasuh Pasa 12 Kasim 1605 (1 Recep 1014) tarihinde vukû bulan çarpismada yenilgiye ugradi ve Kütahya'ya çekilmek zorunda kaldi11. Öyle ki bu yenilgi Tavil'in beraberindeki Celalilerin Kütahya sancagina bagli kazalari yagmalamalarina sebep oldu. Böylece Deli Hasan önderliginde 1602 yilinda Kütahya merkez kazasi baskininin ardindan, 1605 yilinda bu kez Kütahya sancagina bagli kazalar -Celaliler tarafindan- tahrip edilmisti. Bu baskinlar içerisinde en dikkat çeken Bolvadin yenilgisinden sonra Tavil Halil'in bizzat Seyhlü kazasini 12.000 adamiyla basip 34 gün isgal etmesiydi. Ayrica bu süre zarfinda Usak, Güre, Selendi, Simav, Çal, Baklan, Homa ve Geyikler basta olmak üzere Kütahya'nin merkez kazalarina üçer, dörder defa baskin düzenlemis, reayanin malini yagma etmenin yaninda, evlerini yakip, birçok insani öldürmüstü. Yasanan bu olaylar karsisinda reayanin bir kismi evlerini terk ederek çevre sancaklara kaçmislardi12. Tavil Halil ve adamlarinin faaliyetleri sadece kaza merkezlerine yaptiklari akinlarla sinirli degildi. Nitekim Tavil ve adamlarinin yaptiklari yikimin boyutu Kütahya Haslari Voyvodasi Ahmed Aga'nin Kütahya'daki Valide Sultan Vakfi'na ait gelirlerini tuttugu defterdeki kayitlardan anlasilmaktadir. Buna göre ilgili vakfin -Kütahya ve Kara Hisar livalarina bagli- Usak, Sincanlu, Barçinlu, Suhud, Sehr-abad, Sandiklu, Kara Hisar kazalarina bagli 14 karye Tavil Halil ve adamlari tarafindan birkaç defa taarruza ugramisti. Bu köylerin her 100 hanesinden ancak 5-10 hanesi yerinde kalabilmisti. Yerinde kalan halk ise karyelerinde barinamamis ancak daglarda/kirsal alanlarda saklanarak hayatini sürdürebilmisti. Bu sebeple bahsedilen 14 karyenin vakfa vermesi gereken mahsul alinamamisti13.
Bununla birlikte Bolvadin maglubiyetinin ardindan Nasuh Pasa'nin Kütahya'da kaldigi zaman diliminde de eskiya saldirilari devam etmis, baska bir ifadeyle Nasuh Pasa bulundugu çevrede dahi Celali saldirilarini engelleyememisti. Nitekim 18 Mart 1606 (9 Zilkade 1014) tarihinde Bolvadin yenilgisinden yaklasik dört ay sonra Nasuh Pasa'ya gönderilen hükümde bu durum dile getirilip Celali saldirilarina karsi önlem almasi tekrardan istenmisti14.
Bolvadin yenilgisinin ardindan bölge halkinin tek sorunu Celali baskinlari degildi. Kayitlardan anlasildigi kadariyla Nasuh Pasa'nin Kütahya'ya ulasmasiyla reaya farkli bir baskinin altina girdi. Öyle ki Nasuh Pasa Kütahya'ya çekilmesinin ardindan sürsat teklifiyle bir grup görevliyi reayanin üzerine gönderdi. Lakin bölgede -Tavil baskini sonrasi vergi toplamakla görevli kadilar disinda- vergi toplama faaliyetlerinde bulunan -ve rahatsizliga yol açan- tek görevli Nasuh Pasa ve adamlari degildi. Nasuh Pasa'nin sürsat talebi sürerken vezir rütbesiyle Davut Pasa da ayni bölgeden sürsat talebiyle adamlarini göndermisti15. Ifade edildigi üzere Davut Pasa, Celalilere karsi "Anadolu serdari" tayin edilmis, fakat eksikligini sebep göstererek sefere çikmamisti. Bunun üzerine Davut Pasa'ya Anadolu'da yapilacak sefer için hazirliklari sürdürmesi emredilmisti16. Anlasilacagi üzere Celalilere karsi genel bir sefer hazirligi içerisinde olan Davut Pasa ile Kütahya'ya çekilen Nasuh Pasa mükerreren reayadan sürsat talebinde bulunmuslardi17. Reayayi sikintiya sokan bölgedeki bir diger devlet görevlisi "Aydin ve Saruhan Muhassilü'l-emval"i18 Üveys Pasa-oglu Mehmed Pasaydi. Üveys Pasa-oglu Mehmed Pasa'nin reayayi güç duruma düsüren en önemli faaliyetlerinden biri halktan sekban toplamasiydi19. Lakin bu iki görevlinin sikâyete konu olan suiistimallerine karsilik Nasuh Pasa'nin adamlarinin yol açtigi sikinti daha büyük ve rahatsiz ediciydi. Bu kapsamda -Nasuh Pasa- Silahdar Agasi Ali Aga mübaseretiyle sipahilerden Cin Ali Bey, Ikiçili Mustafa Bey, Halil Bey ve Lütfüllah Bey reayanin üzerine vergi toplamak maksadiyla görevlendirdi20. Ancak Nasuh Pasa'nin görevlendirdigi bu adamlar vergi toplama görevi sürecinde pek çok karmasaya yol açti ve reayanin üzerindeki vergi yükünü bir kat daha arttirdi.
Nasuh Pasa'nin Görevlendirdigi Adamlarin Vergi Toplama Esnasinda Yol Açtiklari Olaylar
Tavil Halil isyanini ortadan kaldirmak için görevlendirilen Nasuh Pasa, reayadan vergi toplamak için adamlar göndermis ve bu durum ilgili yerlerin kadilarinin merkeze durumu iletmek için yazdiklari kayitlarin tutulmasina yol açmisti. Zira çogu kez vergi toplama, merkezin verdigi emir geregince kadilar tarafindan yürütülüyordu. Oysaki Nasuh Pasa'nin gönderdigi adamlar bu görevi -kadilarin ifadelerine göre- "cebren üstlenmisler" ve çogu zaman da belirlenen miktarlarin üzerinde vergi toplamislardi. Bu baglamda Egrigöz, Simav, Selendi, Güre, Usak, Seyhlü, Bozkus21, Kula, Homa, Geyikler, Inay22, Sirke23, Gediz kazasi kadilari yazdiklari arzlarda suiistimali bildirdi. Bu kazalardan gelen sikâyetin mahiyeti genel itibariyle kadilarin Nasuh Pasa'nin adamlari tarafindan reayadan talep edilen vergilerin sorusturulmasina dair isteklerdi. Buradan hareketle bu kazalarin kadilarindan gelen arzlara tek tek bakilmasi, kazalar bazinda yasanan suiistimallerin ve Tavil yikiminin dar alandaki etkilerinin ortaya konmasi açisindan dikkat çekici olacaktir.
Bu çerçevede belgedeki kazalari tek tek ele almak gerekirse, ilk olarak Egrigöz (bu günkü Emet) Kazasi'nin kadisindan gelen arza bakilabilir. Egrigöz Kazasi'ndan gelen kadi arzina göre, Nasuh Pasa'nin görevlendirdigi adamlar kadinin uhdesinde olan bedel-i kürekçi ve bedel-i zahire24 akçelerinin toplanmasinda sikintiya yol açmislardi. Kadi, üzerinde olan bu görev kapsaminda bedel-i kürekçi akçesinin toplama isini Seyitgazi Kadisi'na ve bedel-i zahire akçesini toplama görevini ise Kütahya Kadisi naibine "arz" etmisti. Lakin adi geçen görevliler ilgili kazada görevi yerine getiremeden, Erdeçli Mustafa adli görevli beraberindeki 120 sipahi ile dolasip adi geçen vergileri toplamisti. Erdeçli Mustafa bu tahsilâti Kütahya'dan Ali Aga mübaseretiyle gönderilen emr-i serif ile gerçeklestirmisti25.
Benzer bir suiistimal de Simav Kazasi'nda yasanmisti. Simav Kazasi'nin bedel-i kürekçi akçesi kazanin önceki kadisi Mevlana Hüseyin Efendi tarafindan toplanip hazineye teslim edilmisti. Kazanin bedel-i zahire akçesinden 510 hanenin akçesi alinip, bakÎ kalan akçe de toplanacagi esnada, Kütahya'dan bedel-i nüzul toplanmasi için gönderilen Cin Ali 400 atli, Erdeçli Mustafa Bey ise 120 atli ile gelmisti. Bu görevliler kadi ve naibin vergiyi toplamakla ilgili görevlerine bakmaksizin, her haneden 200 akçe toplanmasi ferman olunmus iken, 350 ve 450 akçe toplayarak reayaya "zulm" yapmislardi. Ayrica hem Simav kazasina, hem de Egrigöz kazasina üçer defa vergi toplamak bahanesiyle gelmisler ve "gulâmiye nâmi"26 ile her kazadan ikiser yük akçe toplamislardi. Kadi merkeze yazdigi arzinda toplayamadigi bu verginin hesabinin Kütahya silahdar agalarindan Gedisli Ali Aga'dan sorulmasini istemisti27.
Selendi Kazasi'nda da vergi toplama usulsüzlügü farkli bir yöntemle gerçeklesmisti. Kazanin Kadisi Mevlana Ahmed tarafindan bedel-i kürekçi ve bedel-i zahire akçelerinin bir kismi toplanip hazineye teslim amaciyla götürülmekteydi. Bu esnada Güre Kazasi'na tabi Inegöllü Hüseyin isimli zorba, kadiya saldirmis mirÎ akçe ve kadinin esyalarini yagma etmisti. Kadi canini ancak reayadan birkaç kisinin yardimiyla kurtarabilmisti. Ilgili vergi kaybedilmesine binaen ve kazadan vergiyi toplama görevi kadi ve naibine aitken, Kütahya tarafindan Ali Aga mübaseretiyle Erdeçli Mustafa Bey adli sipahi gelip cebren her haneden 360 akçe toplamisti28.
Kütahya'nin bir diger kazasi Güre de hem Celali hem de isyani bastirmakla görevli devlet görevlilerinin suiistimaline maruz kalmisti. Öyle ki Kütahya'nin merkez kazalarindan Güre'de Celalilerin üç baskin ve yaptiklari katliam neticesinde reayanin bir kismi yerlerini terk etmek zorunda kalmisti. Bu nedenle kazanin kadisi toplamakla yükümlü oldugu bedel-i kürekçi ve bedel-i zahire akçelerini toplayamamisti. Kazanin kadisi tekrardan ilgili vergiyi toplamaya çalisacakken Kütahya tarafindan Ali Aga mübaseretiyle gönderilen adamlar tarafindan her haneden 700 akçe alinip reayaya zulüm yapilmisti. Gelisen bu olayin üzerine kazanin kadisi olayin sorusturulmasini istemisti29.
Benzer gelismeler Usak Kazasi'nda da yasanmisti. Ancak bu kazada Nasuh Pasa'nin degil, Üveys Pasa-oglu Mehmed Pasa'nin adamlari sikâyete sebep olmustu. Merkez kazalarindan bir digeri olan Usak'ta, kazanin kadisi Mevlana Mehmed bedel-i zahire adi altinda 600 sikke filori toplamisti. Bunun yaninda kazanin bedel-i nüzul ve kürekçi akçelerini de toplamakla görevliydi. Lakin "Aydin ve Saruhan Muhassilü'l-emval"i Üveys Pasa-oglu Mehmed Pasa Usak ve Egrigöz kazalarina sekban gönderip reayadan vergi toplamaya baslamisti. Reayadan yeni talep edilen bu vergilerin agirligindan, reayanin ilgili vergileri ödemeye kifayeti olmamis ve yerlerini terk etmisti. Bu sebeple kadi bedel-i kürekçi akçesini toplayamamis ve durumu merkeze arz etmisti30.
Tavil Halil'in yagmaladigi bir diger Kütahya kazasi olan Seyhlü'nün Kadisi Mehmed Efendi bedel-i kürekçi akçelerini toplayip hazineye teslim etmisti. Mehmed Efendi bedel-i zahire akçelerini toplarken Kütahya tarafindan Ali Aga mübaseretiyle gönderilen Cin Ali Bey adli sipahi 400 atli ve 80 sekban ile kazaya gelmisti. Kadinin elindeki emr-i serife itibar etmeyen Cin Ali Bey, elindeki emrin "emr-i padisahÎ" oldugunu ve bundan dolayi bedel-i nüzul vergisini kendisinin toplayacagini beyan etmisti. Bu durum karsisinda kazanin kadisinin tek yapabildigi, durumu beyan edip vakanin sorusturulmasi için arz sunmak olmustu31.
Kütahya'nin Bozkus Kazasi'nda ise olaylar su sekilde gelismisti. Kaza halkinin reayasi Celali baskinlari sonrasinda kirk-elli kadiliga dagilmisti. Bu sebeple avâriz hanesi geregince tahsili lazim gelen vergilerin toplanmasi mümkün degildi. Buna karsin kazanin kadisi 9 konak civarinda gezerek bedel-i kürekçi vergisi olan 96.000 akçeyi toplamisti. BakÎ kalan akçelerin toplama isini kapicilardan Safer Abdullah adli görevliye tevdi etmisti. Bedel-i zahire akçeleri ise kadi tarafindan toplanmisti. Bedel-i nüzul akçeleri yine Kütahya'dan Nasuh Pasa tarafindan gönderilen görevliler tarafindan toplanmisti. Buna karsin Bozkus Kadisi bedel-i nüzul akçelerinin toplanmasi konusunda bir sikâyette bulunmamis, sadece ilgili verginin Kütahya'da muhafazada olan Nasuh Pasa'dan sorulmasini istemisti32.
Kula kazasinin bedel-i kürekçi akçeleri kazanin kadisi Minneti Efendi tarafindan toplanip hazineye teslim edilmisti. Bedel-i zahire akçesi için ise kazanin 800 hanesinden hane basina 120'ser akçe olmak üzere 96.000 akçe toplanmisti. Bedel-i nüzul akçesinin toplanmasi için gerekli hazirliklar kadi tarafindan yapilirken Nasuh Pasa tarafindan gönderilen Cin Ali Bey, adi geçen vergiyi toplamak için kazaya intikal etmisti. Lakin kaza halki vergilerin fazlaligindan dolayi kazayi terk etmisti33.
Homa Kazasi'ndaki gelismeler benzer olmasina karsin kadinin tutumu biraz farkliydi. Homa kazasinin bedel-i kürekçi vergisinin tamami kazanin ka- disi Abdullah Efendi tarafindan toplanmisti. Bedel-i zahire akçesinin ise Ali Efendi tarafindan bayrama kadar toplanacagi ifade edilmisti. Bedel-i nüzul akçelerininse Kütahya'dan Silahdar Agasi Ali Aga'dan sorulmasi istenmisti34. Görüldügü üzere Homa kadisi kendi uhdesinde olan bedel-i nüzul ve bedel-i kürekçi akçelerini toplamis, lakin bedel-i nüzul akçesiyle ilgili ne bir sikâyette bulunmus ne de toplanmasi sirasinda vukû bulan bir usulsüzlükten bahsetmistir.
Geyikler kazasinin bedel-i zahire ve bedel-i kürekçi akçeleri kaza kadisi Hamza Efendi tarafindan toplanmis ve Üveys Pasa-oglu Mehmed Pasa hazretlerine teslim edilmisti35. Yine bu kazanin bedel-i nüzul vergisi ise Kütahya'dan Ali Aga mübaseretiyle gönderilen Recep isimli sipahi araciligiyla yapilmisti. Kadinin arzinda belirttigi sekliyle Recep 70-80 atli ile gelip, kazanin kadisi yokken bedel-i nüzul vergisini toplamaya baslamisti36. Anlasildigi üzere Kütahya'dan gönderilen görevliler kadilari yok sayarak bedel-i nüzul vergisini toplamaya baslamisti.
Bir diger Kütahya kazasi olan Inay kazasinin reayasi da diger kazalara benzer bir suiistimale ugramisti. Inay Kadisi'nin bildirdigine göre, kaza halki Celali saldirilarindan oldukça yipranmisti. Öyle ki Celaliler kazaya üç defa gelmisler, birçok haneyi yakmislar ve 20 neferden fazla adam katletmislerdi. Celali baskinin ardindan, kazanin kadisi bulunmamasina ragmen Halil isimli sipahi adamlariyla birlikte reayadan bedel-i nüzul akçesi toplamisti. Kadinin arzina göre sipahinin hane basina 200 akçe toplamasi gerekirken her haneden 360 akçe toplayarak reayaya "gadr" etmisti. Celali baskisi ve bedel-i nüzul vergisini toplayanlarin yaptiklari eziyet neticesinde kadi toplamakla yükümlü oldugu bedel-i kürekçi ve bedel-i zahire akçelerini tam olarak toplayamamis, ancak 106 hanenin vergisini toplamis ve bakÎye kalan kismi ise üç ay sonra toplamak üzere zaman istemisti37. Görüldügü üzere kadinin hem Celalilerden hem de Kütahya tarafindan gönderilen vergi toplamakla vazifelendirilmis görevlilerden sikâyeti ayni sebepten kaynaklaniyordu.
Sirke Kazasi reayasi ise Celali saldirisindan, kazada bulunmadiklari için korunabilmisti. Ancak bu durum vergi tahsilâtina görevli kadinin toplamakla yükümlü oldugu vergiyi toplayamamasina sebep olmustu. Öyle ki Celali saldirisi esnasinda reaya topraklarini terk etmis ve kadi toplamakla görevli oldugu verginin büyük kismini toplayamamisti. Ayni zamanda bedel-i zahire akçesinin tahsili gerçeklesmemisti. Bedel-i kürekçi akçesinin tahsilinin bir kismi kadi tarafindan, bir diger kismi ise Dergâh-i Ali bevvâblarindan Kapici Hüseyin Bey tarafindan toplanmis, fakat verginin tahsilinin tamami gerçeklesmemisti. Bedel-i nüzul akçesinin tahsili ise diger kazalarda oldugu gibi Silahdar Ali Aga'dan sorulmasi gerektigi kadinin arzinda dile getirilmisti. Ayrica Sirke Kadisi'nin arzinda ifade edildigine göre, Kütahya'nin 22 kazasinin bedel-i nüzul akçelerinin tahsili Kütahya'dan gönderilen görevliler tarafindan gerçeklestirilmis ve kadilar karistirilmamisti38. Kayitlardan anlasildigina göre Sirke Kadisi'nin da sikâyeti ayni noktada birlesmekteydi. Bedel-i nüzul vergisinin toplanmasinda kadilarin etkisizlestirilip, serdarin gönderdigi adamlar tarafindan verginin toplanmasi temel sikâyet konusunu olusturmustu.
Gediz Kadisi'nin yazdigi arz diger kadilarin yazdiklarindan farkli olarak sikâyet neticesinde degil, ilgili vergilere dair bir bilgilendirme yazisiydi. Gediz Kazasi'nda bedel-i kürekçi, bedel-i zahire ve bedel-i nüzul akçeleri toplanip Kütahya'da olan Celali serdari Nasuh Pasa'ya pesin olarak teslim edilmisti. Bu sebeple toplanan vergilerin tasarrufu konusunun kadidan degil Nasuh Pasa'dan sual olunmasi istenmisti. Diger taraftan Gediz Kadisi'nin arzindan anlasildigina göre teslim edilen bu para mevacib ödemeleri için kullanilmisti39.
Kütahya Livasi'nda görev yapan kadilarin merkeze gönderdigi bu arzlar, Kütahya ve kazalarinda yasanan yikimin yaninda tasra idaresinde meydana gelen problemleri de göstermektedir. Nitekim Tavil Halil baskinindan yaklasik 4 sene sonra, Celali isyanlarinin bastirilmasinin ardindan, I. Ahmed döneminde "adâletnâme" adinda genel bir padisah fermani/hükmü yayimlanmistir40. Celali Isyanlarinin bastirilmasinin ardindan genel bir adâletnâme Rumeli eyaletine ve daha kapsamlisi Anadolu, Karaman, Erzurum, Maras eyaletlerine ve bu eyaletlerdeki kadilara gönderilmisti41. Gönderilen bu adâletnâmeler devlet görevlilerinin halka zulmetmemesi, kadilarin görevlerini kötüye kullanmamasi, eskiyalik faaliyetlerinin önünün alinmasi gibi halkin lehinde bir takim hükümler içermekteydi. Bununla birlikte 1609/1610 (H. 1018) tarihli adâletnâmelerde -konu kapsaminda- dikkat çeken hüküm, devlet görevlileri tarafindan halka haksiz yere "salgun" salinarak para toplanmamasi ve "ser ü kanun ve deftere muhalif" vergi alinmamasiydi42. Bu fermanlardan görüldügü kadariyla, Kütahya livasinda Tavil Halil'in baskini sonrasinda oldugu gibi, Celali isyanlari esnasinda -ülkenin genelinde- halk devlet görevlileri tarafindan benzer suiistimallere maruz kalmisti. Nitekim ayni süreçte halkin maruz kaldigi suiistimaller sadece Nasuh Pasa ve adamlarindan yaptiklarindan ibaret kalmamis, Üveys Pasa-oglu Mehmet ve Davut Pasa'nin adamlarinin suiistimallerine de ugramisti. Anadolu Beylerbeyiliginin merkezi olan Kütahya sancaginda, ayni zaman diliminde birden fazla suiistimal bildirilmesi, Celali isyanlari sirasinda tasra sisteminin ne derece bozuldugunu gözler önüne sermektedir. Anlasildigi üzere Celali isyanlari sonrasi ülke genelinde görülen bu düzensizlik karsisinda devlet bozulan tasra sistemine yeniden bir düzen vermeye çalismisti.
Toparlanacak olursa yukarida ayrintilariyla ifade edilen arzlardan, Tavil Halil baskininin Kütahya ve kazalarinda meydana getirdigi yikim, tasra idaresinde yol açtigi problemler görevlilerin vergi bahanesiyle mal, para toplama gayreti ve ayni zamanda Kütahya ve kazalarindaki halkin vergilerini ödemesi konusunda yasadigi sikintilar görülmektedir. Buradan hareketle akla gelen soru, kadilar sikâyetlerinde ne derece hakliydi? Bedel-i nüzul vergisinin olayin geçtigi zaman itibariyle mükellefiyet sekli nasildi yahut halktan nasil ve ne miktarda tarh ediliyordu? Nitekim çalismanin sonraki basliginda bu sorularin cevabi aranacaktir.
Tavil Baskini Sonrasi Bedel-i Nüzul Vergisi ve Bu Verginin Toplanmasi Meselesi
Kadilarin dilekçelerinden de görüldügü üzere Celali Isyanlari sirasinda, Kütahya ve çevresindeki halka bedel-i nüzul, bedel-i kürekçi ve bedel-i zahire gibi olaganüstü vergiler tarh edilmisti. Bu vergilerden bedel-i kürekçi ise ayni dönem içerisinde avâriz hanesine göre toplanan bir diger vergiydi. Bu vergi Nasuh Pasa'nin Halep valiligi yaptigi dönemde 1604/1605 (H. 1013) senesinde Halep hazinesine 516.867 akçe tutarinda toplanmisti43. Bedel-i nüzul, bedel-i kürekçi bilinen olaganüstü (tekâlif-i divâniyye) vergilerinin içerisinde olmakla beraber, bedel-i zahire de ayni zaman diliminde bölgeden alinan vergiler arasindaydi. Nitekim 1606/1607 (H. 1015) yilinda Karesi livasindan alinip hazineye aktarilan gelirler içerisinde bedel-i zahire, "bedel-i nüzul ve zahire" adi altinda kaydedilmisti44. Lakin bu vergiler içerisinden kadilarin sikâyetlerindeki temel sorunu olusturan ve dolayisiyla -konu geregi- en önemli olan bedel-i nüzul vergisiydi. Bedel-i Nüzul vergisi, tekâlif-i divâniyye yahut avâriz-i divâniyye olarak bilinen Osmanli döneminde halktan alinan olaganüstü vergilerden biriydi. Nüzul, tipki avâriz gibi ilk zamanlarda halktan aynÎ olarak un ve arpa seklinde toplaniyordu. Ancak bu vergi de zaman içerisinde nakdÎ alinan bir vergiye dönüsmüstü45. Bununla birlikte -inceledigimiz örnekte oldugu gibi- aynÎ yahut nakdÎ tarh edilmesi kosullara göre degisiklik gösterebiliyordu. Nitekim Celali Isyanlarinin meydana getirdigi olumsuz kosullar çerçevesinde, dönem itibariyle genelde aynÎ talep edilen bedel-i nüzul vergisi, Tavil baskini sonrasinda Kütahya ve çevresindeki reayadan nakdÎ talep edilmisti. Öyle ki Celali saldirilari neticesi aynÎ alimlara nazaran daha avantajli olmasi nedeniyle nüzul vergisi nakdÎye çevrilmisti46.
Ifade edildigi üzere, bedel-i nüzul akçesi kadilarin yazdigi dilekçelerde temel sikâyet konusu olarak öne çikmis ve bu sikâyetler iki noktada belirginlesmisti. Bunlardan ilki verginin toplama yetkisinin kadilarda olmasina ragmen Nasuh Pasa'nin adamlari tarafindan toplanmasiydi. Bu durumun daha iyi anlasilabilmesi (ya da kadilarin bu sikâyetinde haklilik payinin tespit edilebilmesi) için ayni dönemde bedel-i nüzul vergisinin kim tarafindan toplandigina bakilmalidir. Öyle ki Anadolu cografyasinda bedel-i nüzul vergisinin toplanmasi kadilara havale edilmisti. Temmuz/Agustos 1605 (H. 1014 Rebiyülevvel) tarihinde kayda geçen bir dilekçeden anlasildigi kadariyla, Kütahya'nin Osmancik Kazasi'nin bedel-i nüzul vergisi kazanin kadisi Hüseyin Efendi'nin mübaseretiyle toplanmaktaydi. Kütahya'daki kadilarin yazdigi arzuhalle ayni tarihte yazilan bu kayitta, kazanin kadisinin her avâriz hanesinden 360'ar akçe toplamakla yükümlü oldugu görülmektedir47. Sadece Kütahya'da Tavil baskininin vukû buldugu dönemde degil, Celali baskininin devam ettigi ve bu isyanin bastirilmaya çalisildigi süreçte de bedel-i nüzul vergisi alinmaya devam etti. Sivas Eyaleti'nde görev yapan kadilara 1608/1609 (H. 1017) senesinde, bedel-i nüzul vergisinin toplanmasi adina gönderilen hükümde her avâriz hanesinden 360 akçe bedel toplanmasi emredilmisti48. 1609/1610 (H. 1018) senesinde Trablussam'in tüm kazalarina mensup 789 avâriz hanesinden, hane basina 360 akçeden toplam 284.040 akçe toplanmisti49.
Ayni zaman diliminde kayda geçen belgelerden anlasildigi üzere bedel-i nüzul vergisini toplamakla görevli kisi kazanin kadisiydi. Bu çerçevede kadilarin yazdigi arzuhallerdeki sikâyet hukukÎ açidan kabul edilebilirdi. Öte yandan Nasuh Pasa'nin bölgeye gelmesiyle birlikte vergi toplama yetkisini kadilardan alarak kendi adamlarina vermis olmasi muhtemeldir ve bu yetkiye vezirin sahip olmasi olasi bir durumdur. Vezirin böyle bir yetkisi olsa da, kadilarin bu durumu merkeze bildirerek vergiyi toplayamadiklarini dile getirmeleri verginin mesuliyetinin kendilerinden sorulmamasini istememelerinden kaynaklanmaktadir. Belgelere konu olan bir diger mesele ise Nasuh Pasa'nin adamlarinin topladigi verginin miktariydi. Mesela bedel-i nüzul vergisi -Simav Kazasi'nda- 200 akçe olarak belirlenmesine karsin Nasuh Pasa'nin gönderdigi adamlar kimi kazadan 350-450 akçe kimi kazalardan ise hane basina 700 akçe toplamislardi. Genel itibariyle bedel-i nüzul vergisi 360 akçe olarak belirlenmisken -kadilarin sikâyetlerine göre- Nasuh Pasa'nin adamlarinin tutarsiz bir sekilde vergiyi toplamasi sikâyetlerde dogruluk payinin oldugunu göstermektedir. Ayni dönem içerisinde nüzul vergisinin nakdiye çevrilmesi konusunda dahi farkliliklar görülmektedir. Yine 1605/1606 (H. 1014) senesine ait bir kayitta bedel-i nüzul vergisi mukabilinde -belgede yer belirtilmemekle birlikte- her haneden 300 akçe bedel-i nüzul vergisi talep edilmisti50. Trabzon Kazasi'ndan 1604/1605 (H. 1013) senesinde bedel-i nüzul bedeli olarak hane basina 3 filori talep edilmisti51. Kütahya Livasi'na ait örnekler verecek olursak zaman içerisinde bedel-i nüzul vergisinin miktarinda degisiklikler görülmüstü. Mesela 1617 (H. 1026) senesinin bedel-i nüzul vergisi hane basina 100 akçe hesaplanarak toplanmisti52. Buna mukabil 1633/1634 (H. 1043) yilinda bedel-i nüzul vergisi adiyla hane basina 300 akçe vergi tarh edilmis ve tahsili gerçeklesmisti53. Anlasilacagi üzere verginin toplanmasinda bir usulsüzlük olmakla birlikte kadilarin verdigi bilgilerden ve incelenen belgelerden usulsüzlügün hangi ölçüde vukû buldugu tespit edilememektedir.
Sonuç
Celali Isyanlari esnasinda Kütahya Livasi iki önemli yikima sahne olmustu. Birbirini müteakip gelisen bu baskinlar ardindan Kütahya çevresindeki pek çok kaza tahrip edilmis bir kisim reaya topragini terk etmek zorunda kalmisti. Incelenen belgelerde, Tavil baskini esnasinda Kütahya ve çevre kazalarinda meydana gelen eskiyalik olaylarina yer verilmesinin yaninda, bu baskinlarin ardindan toplanmasi emredilen vergilerin tahsili sorunu üzerinde durulmustu. Kayitlardan anlasildigi kadariyla, kadilarinin uhdesine tevdi edilen bu olaganüstü vergilerin tahsili bazi kazalardan tam gerçeklesmis, lakin genel itibariyle halkin ugradigi saldirilarin etkisiyle adi geçen vergilerin tahsilinde sikintilar yasanmisti.
Celalilerin meydana getirdigi yikima paralel, reayanin içine düstügü yokluk ve bunun sonucu vergileri ödemede çektikleri güçlükleri belirten arzlari kadilar merkeze yazmislardi. Bununla birlikte arzlarda bir hususun daha üzerinde durulmustu. Nasuh Pasa, Tavil Halil ile karsilasmasinin ardindan Kütahya'ya çekilmis ve çevredeki kazalara bedel-i nüzul vergisi toplamasi adina adamlar göndermisti. Bu durum Celali baskinlari ve toplamakla yükümlü olduklari vergiyi toplayamamalarina ilaveten, Kütahya Livasina bagli kazalarda görevli kadilari rahatsiz eden ikinci olayi teskil etmisti. Kadilarin yazdigi arzlarin bir kisminda bu durumun yasal olmadigi dile getirilmis ve ilk sikâyet konusunu olusturmustu. Diger arzlarda ise bu durum dogrudan sikâyet konusu olarak dile getirilmemis, fakat verginin kendileri tarafindan toplanmadigi vurgulanarak vergiyle ilgili her seyin Kütahya merkezinden gönderilen Ali Aga'dan sorulmasi istenmisti. Bedel-i nüzul vergisinin olaganüstü bir vergi ve öncelikle sefer organizasyonunda kullanildigi düsünüldügünde, bu verginin Celaliler üzerine gönderilen vezir rütbesindeki Nasuh Pasa'nin istegi dogrultusunda toplanabilmesi yahut verginin toplama yetkisinin degistirilmesi muhtemel gözükmektedir. Öyle ki belgelerden anlasildigi üzere görevlendirilen kisiler ellerinde ferman ile vergiyi toplamislardi.
Kadilarin ikinci sikâyet konusunu ise bedel-i nüzul vergisinin toplanmasi esnasinda Kütahya'dan gönderilen görevlilerin yaptiklari suiistimaller olusturuyordu. Arzlardan anlasildigi kadariyla bu suiistimaller genel itibariyle halktan fazla yahut mükerrer vergi toplanmasi ve halka kötü muamele seklinde gerçeklesmisti. Kadilar bu gibi sikâyetleri dile getirdikleri her arzuhalin sonunda durumun teftis edilmesi gerektigini vurgulamisti. Buna mukabil kadilarin asil sikâyeti kendilerinin toplamakla yükümlü olduklari vergiyi toplayamamasiydi. Baska bir ifadeyle kadilarin rahatsizligi, reayanin yasadigi haksizligin yaninda, yükümlü olduklari verginin toplanmasi asamasinda yasadiklari sikintidan kaynaklaniyordu.
Hangi sartlarda olursa olsun Kadilarin yazdigi arzuhallerdeki sikâyetlerin merkeze ulastirilmasi, tasra idaresinde kurulan ikili yönetim siteminin önemli ölçüde etkili oldugunu ortaya koymasi bakimindan önemlidir. Nitekim tasra sisteminde Ehl-i Örf ve Ehl-i Ser'den olusan yönetim sisteminin baslica amaci, reayanin karsilasabilecegi bu gibi olumsuz durumlari merkeze iletmekti. Bir diger ifadeyle tasra sisteminin içerisinde olusturulmak istenen otokontrol sisteminin amaci, bunun gibi aksakliklarin merkez tarafindan ögrenilmesiydi. Kütahya özelinde arsive yansimis belgelerden anlasildigi üzere bu sistem islevseldi. Lakin bu belgelerin gösterdigi bir diger gerçek, Celali baskinlari sirasinda, halkin hem eskiyalar tarafindan yagmalandigi hem de devlet görevlileri tarafindan istismara ugradigiydi.
1 Karen Barkey, Eskiyalar ve Devlet, Çev. Zeynep Atok, Istanbul 1999, s.50.
2 Mustafa Akdag, Türk Halkinin Dirlik ve Düzenlik Kavgasi: CelalÎ Isyanlari, Ankara 1999, s. 230.
3 M. Çetin Varlik, "XVI. Yüzyil Osmanli Idari Teskilatinda Kütahya", Marmara Üniversitesi Türklük Arastirmalari Dergisi, S.2, Yil 1986, Istanbul 1987, s.203.
4 Varlik, a.g.m., s. 206-219.
5 Nitekim Uzunçarsili'nin Kütahya'nin en yüksek kaza sayisi olarak gösterdigi 31 kaza sunlardi: Kütahya, Usak, Egrigöz, Gediz, Tavsanli, Güre, Inay, Esme, Sirke, Silinti, Homa, Dazkiri, Baklan, Dagardi, Banaz, Çal, Seyhlü, Geyikler, Kula, Çarsamba, Ezine, Honaz, Balat, Lazikiyye, Bozöyük, Bozkus maa Gilcan, Çakirca, Tayla veya Tav ile maa Osmaneli, Kazikli, Siçanli, Gököyük. I. Hakki Uzunçarsili, Kütahya Sehri, Istanbul 1932, s. 96-97. Bununla birlikte 1605/1606 (H. 1014) senesi temel alinan çalismada Kütahya Livasina bagli 22 kazanin oldugu anlasilmaktadir. Basbakanlik Osmanli Arsivi, Bâb-i Defteri, Mevkufât Kalemi Dosya Tasnifi, (Bundan sonra D.MKF), 4/101, s. 2.
6 Ismail Hakki Uzunçarsili, Osmanli Tarihi, C.III/I, Ankara 1983, s.102.
7 William J. Griswold, Anadolu'da Büyük Isyan, Istanbul 2000, s.32.
8 Ismail Hami Danismend, Izahli Osmanli Kronolojisi, C III, Istanbul 1950, s. 219.
9 Hasan Beyzade Ahmed Pasa, Hasan Bey-zâde TârÎhi, C.III, Haz. Sevki Nezihi Aykut, Ankara 2004, s.864; Naima Mustafa Efendi, Naima Tarihi, C.I, Istanbul 1283, s. 413. Görevlendirmesiyle ilgili ayrica bkz. Nezihi Aykut, "Davud Pasa (Kara)", DIA, C. 9, s. 36; Mustafa SâfÎ, Mustafa SâfÎ'nin Zübdetü't-TevârÎh'i, C. II, Haz. Ibrahim Hakki Çuhadar, Ankara 2003, s. 40-41.
10 18 Mart 1606 (9 Zilkade 1014) tarihinde kaydedilmis bir belgede Nasuh Pasa'nin görevi "Orta yakada eskiya def'ine memûr olan Vezirim Nasuh Pasa" seklinde belirtilmisti. Basbakanlik Osmanli Arsivi, Mühimme Defteri Zeyli, (Bundan sonra MD ZYL) 18,vr. 31. Anlasilacagi üzere Nasuh Pasa, -Davut Pasa'nin görevinin aksine tüm Anadolu'da degil- Celalilere karsi asil sefer hazirliklari tamamlanana kadar, sadece Anadolu'nun bir kisminda faaliyet gösterecekti.
11 Nasuh Pasa yenilginin tüm sorumlulugunu birlikte hareket ettigi Kecdehan Ali Pasa'ya yükledi ve Ali Pasa'yi katlettirdi. Danismend, a.g.e., s. 242. Ömer Isbilir, "Nasuh Pasa", DIA, C. 32, s. 427; Ibrahim Peçevi, Tarih-i Peçevi, C.II, Istanbul 1283, s. 311-312; M. Tayyip Gökbilgin, "Nasuh Pasa", IA, C. 9, s.121-122. Uzunçarsili Tavil Halil'i Tavil Ahmed olarak zikretmis ve kuvvetinin sekiz bin kisiden olustugunu belirtmistir. Uzunçarsili, a.g.e., s.103.
12 Basbakanlik Osmanli Arsivi, Bâb-i Defteri, Mevkufât Kalemi Dosya Tasnifi, (Bundan sonra D.MKF) 4/101.
13 Topkapi Sarayi Müzesi Arsivi, (Bundan sonra T.S.M.A.) D. 5114, vr. 11. Bununla birlikte Tavil ve adamlarinin yagmalari bununla sinirli kalmamisti. Yine ayni vakfa bagli Kavak ve Homa isimli karyelerin mahsulleri Sincanlu kazasinda depolanmis iken, Tavil ve adamlari Sincanlu kazasina geldiklerinde bu mahsulü de yagmalamislardi. T.S.M.A., D. 5114, vr. 10. Burada sunu ifade etmekte fayda var ki, Kütahya sancagina ait kazalarda yogun olmasa da Karahisar sancaginin Bolvadin baskinindan önce de Celalilerin saldirilarina siddetle maruz kaldigi görülmektedir. Nitekim Bolvadin baskinindan evvel 22 Nisan 1605 (3 Zilhicce 1013) tarihinde Nasuh Pasa'ya gönderilen hükümde bu durum belirtilmis ve anlasildigi kadariyla Nasuh Pasa'yi Bolvadin üzerine hareket etmesine bu saldirilar sebep olmustu. MD ZYL 18, vr. 17.
14 MD ZYL 18, vr. 31.
15 D.MKF, 4/101.
16 Hasan Beyzade, a.g.e., s. 864-865; Naima Mustafa Efendi, a.g.e., s. 413.
17 Bununla birlikte Nasuh Pasa'nin sürsat talebi sadece Kütahya sancagiyla sinirli kalmamisti. Belgelerden anlasildigina göre bu süreçte Nasuh Pasa'nin emriyle Karaman Eyaletinden de sürsat vergisi talep edilmisti. MD ZYL 18, vr. 32.
18 Muhassil, devlete ait cizye, asar, adet-i agnam, imdad-i seferiyye ve hazeriyye, avâriz, bedel-i nüzul ispençe vb. vergilerin tahsilini yapan görevlilere verilen addir. Bununla birlikte muhassil unvan ve yetkileri dönemlere göre degisiklik göstermis, vergi toplamanin yani sira idarÎ görevler de üstlenmislerdir. Tasrada mahallinde belirlenen bu görevliler zamanla -özellikle merkezi otoritenin bozulmasiyla- görev bölgelerinde nüfuslu kisiler olabilmislerdi. Bkz. Fehmi Yilmaz, Osmanli Tarih Sözlügü, Istanbul 2010, s. 451.
19 Hasan Beyzade'de ifade edildigi sekliyle Davut Pasa'nin Celali seferine çikmak istemedigi esnada Üveys Pasa-oglu Mehmed Pasa bir mektup göndererek, bölgeden topladigi 20.000 miktari tüfek-endaz ile Celalilere karsi sefere çikmaya gönüllü ve hazir oldugunu belirtmisti. Hasan Beyzade, a.g.e., s. 865. Anlasildigi kadariyla Üveys Pasa-oglu Mehmed reayadan kanunsuz olarak sekban toplamis ve bu durum kadi arzlarinda yer almisti. D.MKF, 4/101.
20 D.MKF, 4/101.
21 Bu kaza Kütahya sancaginin XVI. yüzyil idarÎ taksimati içerisinde yer almamaktadir. Bkz. Varlik, a.g.m., s. 228-236; 438 numarali Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937/1530), C. I, Hazirlayanlar Ahmet Özkiliç vd., Devlet Arsivleri Genel Müdürlügü Osmanli Arsivi Daire Baskanligi Yay., Ankara 1993. Ancak Uzunçarsili'nin "Kütahya Sehri" adli eserinde, Kütahya sancaginin 31 kazasi arasinda kayitlidir. Uzunçarsili, Kütahya Sehri, s. 96.
22 Inay kazasi Kütahya sancaginin XVI. yüzyil idarÎ taksimati içerisinde yer almamaktadir. Bkz. Varlik, a.g.m., s. 228-236; 438 numarali Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri, C.I. Bununla beraber Uzunçarsili'nin "Kütahya Sehri" adli eserinde ve Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde zikredilen Kütahya sancagi kazalari arasinda bulunmaktadir. Uzunçarsili, Kütahya Sehri, s. 96; Evliya Çelebi b. Dervis Mehmed Zilli, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Topkapi Sarayi Bagdat 304 Yazmasinin Transkripsiyonu, IX. Kitap, Hazirlayanlar Yücel Dagli vd., Istanbul 2005, s. 17.
23 Sirke kazasi Inay kazasi gibi Kütahya sancaginin XVI. yüzyil idarÎ taksimati içerisinde yer almamaktadir. Bkz. Varlik, a.g.m., s. 228-236; 438 numarali Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri, C.I. Ancak Uzunçarsili'nin "Kütahya Sehri" adli eserinde ve Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde Kütahya sancagi kazalari arasinda zikredilmistir. Uzunçarsili, Kütahya Sehri, s. 96; Evliya Çelebi b. Dervis Mehmed Zilli, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Topkapi Sarayi Bagdat 304 Yazmasinin Transkripsiyonu, IX. Kitap, Hazirlayanlar Yücel Dagli vd., Istanbul 2005, s. 17.
24 Metin içerisinde bahsi geçen "bedel-i kürekçi", "bedel-i zahire", "bedel-i nüzul" vergileri, tekâlif-i divâniye yahut avâriz-i divaniye olarak bilinen olaganüstü vergilerdendir. Merkezi hazineye önemli katki saglayan avâriz vergileri, vergi veren nüfusu temel alan "avâriz hanelerinin" belirlenmesi ve olusturulan bu sistem çerçevesinde avârizin verginin türevlilerinin salinmasiyla saglanmaktaydi. Nitekim devletin ihtiyaci dogrultusunda avâriz haneleri temel alinarak -yukarida bahsi geçen vergiler benzeri- "bedel-i nüzul", "bedel-i mekkâre", "bedel-i kürekçi" gibi vergiler tarh edilmisti. Bu konuda ayrintili bilgi için bkz. Ömer LûtfiBarkan, "Avariz", IA., C. II, s. 13-19; Halil Sahillioglu, "Avariz", DIA, C. IV, s.108-109.
25 D.MKF, 4/101, s. 1.
26 Kapikulu süvarilerine (çogunlukla sipah ve silahtar bölügüne) mensup neferler, iltizama verilmeyen cizye, avâriz, mukataa gelirleri vb. kamu gelirlerinin tahsilinde görevlendiriliyordu. Bu hizmetleri karsiliginda vergi mükelleflerinden fermanla belirlenen ücretler aliyorlardi. Nitekim bu ücretlere verilen isimlerden biri de "gulâmiye" idi. Baki Çakir, Osmanli Mukataa Sistemi (XVI-XVIII. Yüzyil), Istanbul 2003, s. 46. Kadinin arzinda iddia edildigine göre, bu vergiyi toplamakta görevli olmayan sipahi zümresinden kisilerin yaptigi ise karsilik "gulâmiye" adiyla vergiyi toplamaya da yetkili degildi ve halka "zulm" yapilmisti.
27 D.MKF, 4/101, s. 1.
28 D.MKF, 4/101, s. 1.
29 D.MKF, 4/101, s. 1.
30 D.MKF, 4/101, s. 1.
31 D.MKF, 4/101, s. 1.
32 D.MKF, 4/101, s. 2.
33 D.MKF, 4/101, s. 2.
34 D.MKF, 4/101, s. 2.
35 Kayitlardan anlasildigi kadariyla, Üveys Pasa Bati Anadolu'da etki alanini genisletmisti. Buna ilaveten yine kadilarin arzlarinda yer aldigi sekliyle Üveys Pasa, reaya üzerinde suiistimallere de baslamisti. Ayrica Bati Anadolu'daki bu kayitsiz faaliyetlerinin yaninda merkezi otoriteyi de hiçe saymaktaydi. -Ifade edildigi üzere- Vezir rütbesi karsiliginda Celali Seferine gönüllü oldugunu bildiren Üveys Pasa bu unvani almis, fakat -I. Ahmet'in Bursa 'ya hareketi esnasinda çagrilmasina karsin- Celali Seferine katilmamisti. Hasan Beyzade, a.g.e., s. 870.
36 D.MKF, 4/101, s. 2.
37 D.MKF, 4/101, s. 2.
38 Çalismada -tespit edilen- 13 kaza kadisinin sikâyeti bulunmasina karsin, belgede ifade edildigi sekliyle Kütahya Livasina bagli 22 kazaninda ayni sikintiyi yasadigi anlasilmaktadir. D.MKF, 4/101, s. 2.
39 D.MKF, 4/101, s. 2.
40 Adâletnâme, devlet otoritesini temsil eden görevlilerin halka karsi bu otoriteyi kötüye kullanmalarini, olaganüstü tedbirlerle yasaklayan beyanname seklindeki padisah hükmüdür. Adâletnâmelerin ilanina sebep olan söz konusu görevi (devlet otoritesini) kötüye kullanmanin basinda, halktan alinan fazla vergi veya haksiz para ve mal talebi gelmektedir. Öyle ki Adâletnâmeler, özellikle bu suiistimallerin arttigi ve yayginlastigi dönemlerde padisah tarafindan haksizliklarin yasaklandigini bildiren beyannameler seklinde tasra görevlilerine ve reayaya gönderilmistir. Halil Inalcik, "Adâletnâmeler", Osmanli'da Devlet, Hukuk, Adâlet, Istanbul 2000, s. 75-78.
41 Ahmed Akgündüz, Osmanli Kanunnâmeleri ve HukukÎ Tahlilleri, C.9, Istanbul 1996, s.555-569.
42 Akgündüz, a.g.e,. s. 564.
43 Basbakanlik Osmanli Arsivi, Maliyeden Müdevver Defterleri, (Bundan sonra MAD) 7174, s. 44.
44 D.MKF 4/64.
45 Barkan, a.g.m.,s. 13-19; Sahillioglu, a.g.m., s.108-109; Bruce Mc Gowan, "Osmanli Avariz-Nüzul Tesekkülü 1600-1830", VIII. Türk Tarih Kongresi, C.II, Ankara 1981, s. 1327-1329.
46 Özellikle aynÎ alindigi durumlarda nüzul, sürsat ve mükellefiyet seklinde yürütülen istiraya nazaran daha agir bir yükümlülüktü. Bkz Süleyman Polat, "Osmanli Sefer Organizasyonunda Pratik Çözümler: 1634-1635 (H.1044) Tarihlerinde Karahisar-i Sarki'de "Mükellefiyet Seklinde Yürütülen Istira" ile Zahire Temini", Gazi Akademik Bakis, C. 4, Sayi 8, Ankara 2011, s. 172.
47 D.MKF 4/20.
48 MAD 539, s.7.
49 MAD 2011, s. 24.
50 D.MKF 4/81.
51 D.MKF 4/59.
52 Basbakanlik Osmanli Arsivi, Bâb-i Defteri, Mevkufât Kalemi Defterleri, (Bundan sonra D.MKF.d) 27423, s. 32-36.
53 D.MKF.d 27445, s. 18-21.
Kaynaklar
Basbakanlik Osmanli Arsivi:
Bâb-i Defteri, Mevkufat Kalemi Defterleri: D.MKF.d 27423, D.MKF.d 27445.
Bâb-i Defteri, Mevkufat Kalemi Dosya Tasnifi: D.MKF, 4/20, 4/59, 4/64, 4/81, 4/101.
Maliyeden Müdevver Defterleri: MAD 539, MAD 2011, MAD 7174.
Mühimme Defteri Zeyli: MD ZYL 18.
Topkapi Sarayi Müzesi Arsivi:
T.S.M.A., D. 5114.
Yayimlanmis Arsiv Kaynaklari
438 numarali Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937/1530), C I, Hazirlayanlar Ahmet Özkiliç vd., Devlet Arsivleri Genel Müdürlügü Osmanli Arsivi Daire Baskanligi Yay., Ankara 1993.
KitabÎ Kaynaklar ve Tetkik Eserler
AKDAG, Mustafa, Türk Halkinin Dirlik ve Düzenlik Kavgasi: CelalÎ Isyanlari, Ankara 1999.
AKGÜNDÜZ, Ahmed, Osmanli Kanunnâmeleri ve HukukÎ Tahlilleri, C.9, Istanbul 1996.
AYKUT, Nezihi, "Davud Pasa (Kara)", DIA, C. 9, s. 36-37.
BARKAN, Ömer Lütfi, "Avariz" IA, C.II, s.13-19.
BARKEY, Karen, Eskiyalar ve Devlet, Çev. Zeynep Atok, Istanbul 1999.
ÇAKIR, Baki, Osmanli Mukataa Sistemi (XVI-XVIII. Yüzyil), Istanbul 2003.
DANISMEND, Ismail Hami, Izahli Osmanli Kronolojisi, C III, Istanbul 1950.
Evliya Çelebi b. Dervis Mehmed Zilli, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Topkapi Sarayi Bagdat 304 Yazmasinin Transkripsiyonu, IX. Kitap, Hazirlayanlar Yücel Dagli vd., Istanbul 2005.
GÖKBILGIN, M. Tayyip, "Nasuh Pasa", IA, C. 9, s.121-127.
GRISWOLD, William J., Anadolu'da Büyük Isyan, Istanbul 2000.
Hasan Beyzade Ahmed Pasa, Hasan Bey-zâde TârÎhi, C.III, Haz. Sevki Nezihi Aykut, Ankara 2004.
Ibrahim Peçevi, Tarih-i Peçevi, C.II, Istanbul 1283.
ISBILIR, Ömer, "Nasuh Pasa", DIA, C. 32, s.426-428.
INALCIK, Halil, "Adâletnâmeler", Osmanli'da Devlet, Hukuk, Adâlet, Istanbul 2000.
MC GOWAN, Bruce, "Osmanli Avariz-Nüzul Tesekkülü 1600-1830", VIII. Türk Tarih Kongresi, C.II, Ankara 1981, s. 1327-1331.
Mustafa SâfÎ, Mustafa SâfÎ'nin Zübdetü't-TevârÎh'i, C. II, Haz. Ibrahim Hakki Çuhadar, Ankara 2003.
Naima Mustafa Efendi, Naima Tarihi, C.I, Istanbul 1283.
POLAT, Süleyman, "Osmanli Sefer Organizasyonunda Pratik Çözümler: 1634- 1635 (H.1044) Tarihlerinde Karahisar-i Sarki'de "Mükellefiyet Seklinde Yürütülen Istira" ile Zahire Temini", Gazi Akademik Bakis, C. 4, Sayi 8, Ankara 2011, s.161-174.
SAHILLIOGLU, Halil, "Avariz", DIA, C.IV, s. 108-109.
UZUNÇARSILI, Ismail Hakki, Osmanli Tarihi, C.III/I, Ankara 1983.
UZUNÇARSILI, Ismail Hakki, Kütahya Sehri, Istanbul 1932.
VARLIK, M. Çetin, "XVI. Yüzyil Osmanli Idari Teskilatinda Kütahya", Marmara Üniversitesi Türklük Arastirmalari Dergisi, S.2, Yil 1986, Istanbul 1987.
YILMAZ, Fehmi, Osmanli Tarih Sözlügü, Istanbul 2010.
Süleyman Polat*
* Yrd. Doç. Dr, Dumlupinar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, e-mail: [email protected]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Professor Dr. Hale Sivgin 2013
Abstract
The rebellions called Jelali Revolts inflicted great damage throughout Anatolia at the turn of the 16th century and in the early 17th century. Former studies have already treated this destruction in general, however, new documents from archival records give some clues about the details of the destruction. This study is formed by using the records kept by kadis after the destruction in Kütahya perpetrated by Tavil Hail. The study focuses on two points using sources that have not been used before. The first one is the destruction in Kütahya perpetrated by Tavil Halil during Jelali Revolts. Two different aspects of this destruction will be treated. The first one is social destruction, in other words the rapes and attacks suffered by the society. The second one is economic hardships faced by the people due to extraordinary taxes imposed on the people of this province by Nasuh Pasha who had been sent to confront the Jelalis and had to retreat to Kütahya after an unsuccessful effort to stop Tavil Halil. Thus we will emphasize the hardships faced by ehl-i örf and reaya as well as the problems caused by Jelali Revolts. The second subject in this study is the economic loss in the province of Kütahya caused by Jelali revolts. In this context we will try to determine the decrease in tax income collected by the state. [PUBLICATION ABSTRACT]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer