Özet
Mustafa Kanal Paja hin 27Arahk 1919'da Ankara 'ya gelmesi ve kader tayin edici kararlarin ahndigi bir yer olarak Ankara hin seçilmesi tarifii bir sürecin sonucudur. Osmanh Dsvleti hin 19. yüzyil boyunca girdigi savajlar sonunda yikilacagi anlajilmijti. Mustafa Kanal Paja ise bütün olumsuzluklara ragmen bagimsiz ve milli bir Türk devleti kurmak istiyordu. Mustafa Kanal, Türk milletinin bagimsizlik için mücadele edecegini Annasya da Han ettikten son ra Erzurum ve Sivas Kongrelerinde Milli Mücadele'yi yürütecek otan Temsil Heyeti 'ni kurmujtur. Ancak mücadelenin askeri ve siyasi alanda yürütülebilmesi için dafia stratejik bir merkez olan Ankara seçilmijtir.
Mustafa Kemal Paja, Mkarada milli bir meclisin kurulmasi için de ciddi tejebbüslerde bulunmujsa da bun da bajarih olamayinca IstanbuVda toplanmasma karar verilen Mebusan Meclisi'nde milli iradenin ortaya çikmasina çahjmijtir. Mustafa Kemal Paja, Istanbul da açilan meclise mutlaka müdahale edilecegi kanaatindeydi. Vakit kaybetmeden Sivas tan Ankara ya gelen Mustafa Kemal Paja, yol boyunca ve burada büyük bir cojkuyla karjilanmijtir. Çok fazla bir zaman geçmeden Mebusan Meclisi toplanmij ve Misak-i Milli yi kabul etmijtir. Akabinde ístanbul'un galip devletlerce resinen ijgal edilmesi ve Mebusan Meclisi hin dagitilmasi üzerine Mustafa Kemal, fiemen fiarekete geçmij ve 23 Nisan 1920 tariflinde TBMMhi açmijtir. Bu tarifiten sonra milli mücadele han askeri han de siyasi bakimdan Ankara dan yürütülmüjtür. Bagimsiz bir Türk devletinin kurulmasmda önemli bir rol üstlenen Ankara, büyük zaferden sonra da yeni kurulan devletin bajkenti olarak kabul edilecektir.
Änahtar Kelimeler:Mustafa Kemal, Mkara, TBMM, Meclis-i Mebusan, Milli Devlet
Abstract
Mustafa Kemal Pasha, and fate determination to come to Ankara on 27 December 1919 as a place where decisions on election result of a process of Ankara. 19th of the Ottoman Empire demolished at the end of the wars during the century it was realized that enters. In spite of all adversities, Mustafa Kemal Pasha, a Turkish government wanted to establish independent and national. Mustafa Kemal, the Turkish nation will struggle for independence, declared in Annasya, Erzurum and Sivas Congresses after the tribunal and has established representative who will conduct the National Struggle. However, a more strategic for the conduct of military and political struggle in the center of Ankara were selected.
Mustafa Kemal Pasha, for the establishment of a national parliament in Ankara have been in serious attempts that failed in the Deputies of Parliament decided to gather in Istanbul worked in the emergence of national will. . Mustafa Kemal Pasha, the opinion will be opened in Istanbul parliament must intervene. Immediately from Sivas, Ankara, Mustafa Kemal Pasha, met along the way and a great enthusiasm here. When too much of a proceeding of parliament gathered and adopted the National Pact. Subsequently be formally occupied states and the Ottoman parliament in Istanbul distribute victorious Mustafa Kemal led the TBMM on April 23, 1920, and immediately took action. After this date, both militarily and politically nationalist struggle was carried out in Ankara. Assumed an important role in the establishment of an independent Turkish state, Ankara, the capital of a large victory, then the new state will be accepted as established.
Keywords: Mustafa Kemal, Ankara, TBMM, Deputies of Parliament, the National Government.
Giris
Mustafa Kemal Paça'nin Ankara'ya gelmesinin ve Milli Mücadele'nin hareket merkezi olarak Ankara'nin seçilmesinin tarihi sebepleri vardir. Anadolu'da namüsait çartlarda verilen mücadele, yüzlerce yil Türk Milleti'nin aleyhine cereyan eden olaylarin diçinda degerlendirilemez. Baçka bir ifade ile Anadolu'da Türk varligina son vermek isteyen bir gûç/anlayiç/politika ile onuruyla yaçamak isteyen bir milletin mücadelesini, tarihi bir meselenin son açamasi olarak degerlendirmek yanliç olmayacaktir. Bir cihan devletinin yikiliçi ve yikilmasi yönünde takip edilen politikalara bakilirsa ayakta kalmak ve yaçamak isteyen bir milletin verdigi mücadelenin degeri daha iyi anlaçilabilir. Bu itibarla Mustafa Kemal Paça'nin Ankara'ya gelmesinin temelinde yatan dügüncenin milli ve bagimsiz bir Türk devleti kurmak oldugu 1 öncelikle belirtilmelidir. Kaldi ki, Avrupa ve Balkanlardan çekilmek zorunda kalan Osmanli Devleti'nin Anadolu'daki varligina da son vermek isteyen Batiii devletlerin, Mondros Mütarekesi'nden itibaren yürüttükleri politikalar esasen bir asir öncesinde baçlayan ve hep netice aldiklari politikalarin devamindan baçka bir §ey degildir. Bu sebeple Osmanli Devleti'nin yikiliç sürecinin ve bu sûreçte Batili devletlerin Osmanli Devleti'ne yönelik takip ettikleri politikalarin kisaca degerlendirilmesi konunun tarihi zeminini hazirlayacaktir.
19. yüzyilin baçlarindan itibaren Batiii büyük devletler, Osmanli Devleti'nin Batí karçisinda direncini tamamen kirdiktan sonra devletin parçalanmasini ve paylaçilmasini saglamak yönünde hareket etmiçlerdir. Sanayileçmiç Batili devletlerin, iktisadi, askeri ve siyasi bakimdan iyice zayiflamiç olan Osmanli Devleti hakkinda dügündükleri politikalari gerçekleçtirmek için en uygun zemin Fransiz Îhtilâli ile kendiliginden oluçmuçtu. ihtilâlden sonra ortaya çikan fikirlerin de etkisiyle çok kültürlü bir yapiya sahip Osmanli toplumunda birlikte yaçama arzusunun ciddi bir kirilmaya ugradigi görülüyordu. Ihtilal sonrasi ortaya çikan fikirlerden Osmanli toplumunun etkilenmesinden ziyade Avrupali devletlerin Osmanli Devleti'ne yönelik politikalarini "tabii , , , .... . , , , . ,· .. . , haklar ve özgürlükler" ekseninde yürütmeleri, çok daha önemli ve üzerinde durulmasi gereken bir meseledir. Batili emperyalist devletlerin bu çerçevede yürüttükleri politikalar kisa sürede semeresini vermiç ve Osmanli Devleti'nde yaçayan gayrimüslim unsurlar 19. yüzyilin baçlarindan itibaren ayaklanmaya baçlamiçlardir. 19. yüzyil Osmanli Devleti'nin tarih sahnesinden çekilmesine kadar hep ayaklanmalarla geçecek ve Balkanlar devletten kopanlacaktir. Mesele sadece Balkanlarda yaçayan azinlik unsurlarin isyanlari ile sinirli kalmamiç Anadolu'da yaçayan Ermeniler ve Rumiar da Batiii devletlerin tahrik ve teçvikleriyle isyan etmiçlerdir. Gerek Balkanlarda, gerekse Anadolu'da ortaya çikan isyanlarda Müslüman-Türk ahaliye karçi katliâmlara giriçildiginin de burada belirtilmesi lazimdir.
Fransiz ihtilali'nden sonra Osmanli Devleti, bir yandan ba§ gösteren isyanlarla ugraçirken, diger yandan derlenip toparlanmaya çahçiyordu. Osmanli Devleti'ndeki gayr-i Müslimlerin haklari yönünde baskilar artarken Osmanli devlet erkâni, Osmanli vatandaçlik bagi ile birbirine bagli bulunan insanlann devleti ayakta tutacagini dügünüyordu. Osmanli kardeçligini saglayacak olan bir Osmanli kimligi oluçturulacakti. Böylece hem özellikle gayr-i Müslimlerin aidiyet baglari gûçlendirilerek iç bariç saglanacak, hem de diçaridan yapilmakta olan müdahalelerin önüne geçilecekti. Ancak Tanzimatnn Osmanli kardeçligine dayali milletler sistemi beklenen sonuçlari vermemiç, aksine ayrihkçi özlemleri daha da kiçkirtmiçtir. Osmanli toplumu içinde yaçayan cemaatlere verilen imtiyazlarin sebep olduklari zorluklann sona erdirilmesi için giriçilen tegebbüslerden2 de netice ahnamamiçtir.
Yüz yil boyunca yaçanan dramatik olaylar artik göstermigtir ki, 17. yüzyildan beri siyasi, idari, iktisadi, askeri ve sosyal alanlarda çôzûlme içerisinde bulunan Osmanli Devleti'nin yikilmasi mukadderdir. Zira Batiii büyük devletlerin politikalarinin yam sira ilim ve teknolojide çagdaçi oldugu devletlerin seviyesini yakalayamayan Osmanli Devleti'nde toplumun birlikteligini saglayacak sosyal ve kültürel bir yapi da oluçturulamamiçtir.
Emperyalist devletlerin faaliyetleri ve baskilari sonunda Osmanli Devleti, artik kagit üzerinde her ne kadar bagimsiz görünüyorsa da aslinda yari sömürge özellikleri gösteren bir devlet durumunda idi. Peçpeçe girdigi savaçlarla da Avrupa'daki hakimiyetini neredeyse tamamen kaybeden Osmanli Devleti'nin bagimsizligi artik ( 20. yüzyilin baçlarinda) ciddi olarak tehlikede idi.
1877-78 Osmanli-Rus Harbi (93 Harbi), Osmanli Devleti'nin agir maglûbiyetiyle neticelenmiçtir. Türk askerinin çekildigi her yerde Ruslarin, Bulgarlarin ve Ermenilerin giriçtikleri katliamlar sebebiyle son asir Türk tarihinin en büyük fâciasi yaçanmiçtir. Balkanlardan Anadolu'ya uzanan yollar gôçmen kâfileleriyle dolmuçtur.
93 Harbi'nden sonra Osmanli Devleti, 1911-12 yillarinda italya'nin Trablusgarp'i ve Oniki Adayi içgal etmesi karçisinda hiçbir §ey yapamamiçtir. Trablusgarp Savaçi'ndan sonra yakin bir zamanda kendisinden koparilan Balkan Devletleriyle (Yunanistan, Bulgaristan, Sirbistan, Karadag) savaça giren Osmanli Devleti'nin ordusu Balkan savaçlarinda da baçarili olamamiçtir. Osmanli Devleti Balkan savaçlari ile ugraçirken bundan istifade eden Arnavutluk da bagimsizligini ilan etmiçtir. Savaçin sonunda Osmanli Devleti, Midye-Enez Hatti'nin batisindaki bütün topraklari kaybettigi gibi yine büyük bir vahçet ve büyük bir gôç yaçanmiçtir.
Balkan Harplerinin acilari henüz sarilmadan Osmanli Devleti, 1914 yilinda kendini I. Dünya Habi'nin içinde bulmuçtur. Savaç planlari Osmanli cografyasi üzerine yapilmiçtir. 1918 yilina kadar devam eden I. Dünya Harbi'nde Türk askeri Çanakkale, Sarikamiç, Yemen, Kanal, Filistin, Kut (Irak) ve Galiçya cephelerinde savaçmak zorunda kalmiçtir. Türk askerinin savaç süresince kahramanca verdigi mücadelelerde elde ettigi baçarilara ragmen beçeri ve maddi kaynaklari tükenen Osmanli Devleti mütareke istemek zorunda kalmiçtir.
Harbe girilmesi, büyük kayiplar bir yana, devletin sonu olmuç, bu dev-let içinden yeni bir Türk devleti çikarilmasini da iyice zorlaçtirmiçtir. I. Dünya Harbi'nin sonunda devlet, imzaladigi mütareke ile sadece ateç kesmiç olmuyor, fiilen ve hukuken varligina da son verildigini kabul etmiç oluyordu. Mesele "Çark Meselesi"3 çerçevesinde degerlendirilirse, yaçama hakki elinden alinmak istenen sadece Osmanli Devleti degil, onun ugrunda her çeyini feda etmekten çekinmemiç olan Türk milletidir. Ancak I. Dünya Harbi boyunca cephelerdeki mücadelede Türk milleti, bu çetin mücadele boyunca var oldugunu ve var kalmak istedigini göstermigtir. I. Dünya Harbi sonunda savaç, Türk milleti için bitmeyecek, yeniden baçlayacaktir. Artik bu savaç, Atatürk'ün liderliginde Türk milletinin her bakimdan bagimsiz bir devlet kurma yolunda verecegi bir savaç olacaktir.
Milli Devlet Kurma Fikri
Bütün olumsuzluklara ragmen Mustafa Kemal Paça'da, yikilan bir devletin içinden milli ve bagimsiz bir Türk devleti çikarmak fikri ve hissiyati hâkimdir. 20. yüzyihn baçlarinda mevcut durumun muhasebesini yapan Mustafa Kemal Paga artik devletin bagimsizligini koruyamadigini görüyor ve Türk Milleti'nin bagimsiz bir devlet kurmasi gerektigini dügünüyordu. O'nun daha 1907 yilinda ifade ettigi §u sözler kisa bir sûre sonra olaylarin seyri içerisinde takip edecegi davanin amacini da ortaya koymasi bakimindan kayda degerdir: "Meçrutiyet, kôhneleçmiç ve insicâmini kaybetmiç olan Osmanli imparatorluguinun gövdesi üzerinde degil, aksine Türk çogunlugunun yaçadigi kisim üzerinde, dü§manlarin yani büyük devletlerin yapacagi bir tasfiye yerine, kendi baçina bir Türk devleti kurmalidir. Nüfusun yarisi Türk olmayan ve halbuki genig bir saha içgal eden devletin bütün varligi ve müdäfaasi Türkiün omuzlarina yüklenmig, Hiristiyan azinliklar ise yalniz kendi çikarlarini saglamakla kalmiyor, komçu ve ayni irktaki devletlerle birleçmek için firsat kaçirmak istemiyorlar. Geriye kalan Türkler ve Araplar, ayri ayri devletlerin sömürgeleri haline getirilecek, Türkiten baçka unsurlar, dügman devletlerin tarafini tutacaklar. Çu halde devlet gövdesinin çôkmesiyle hasil olacak enkazin altinda ezilip periçan olmak mi, yoksa çogunlugu Türk olan milli sinirlara çekilerek burasini mi savunmak daha dogru ve hayirli olacak? Ben selâmeti ikinci fikrin tatbikinde görüyorum
Osmanli Devleti'nin içinde bulundugu grup I. Dünya Harbi'nde yenilmi§, Osmanli ordusu her tarafta zedelenmiç ve çartlari agir bir ateçkes anlaçmasi imzalamiçti. Büyük Harb'in uzun yillari boyunca, millet yorgun ve fakir bir haldedir. 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mûtârekesi'nin meçhur 7. maddesi ile Müttefikler, "Güvenliklerini tehdit edecek bir durum oldugunda herhangi bir stratejik yeri içgal etme hakkini" elde etmiçlerdi. Mütäreke geregince Osmanli ordusu terhis edilmiç, silâh ve cephânelerine el konulmuç, Payitaht Istanbul da içgal altina alinmiçtir. Mütarekeden hemen sonra Anadolu'da içgaller baçlamiçtir.
Mustafa Kemal Paga, firtinali denizde ûç gün süren bir yolculuktan sonra 19 Mayis 1919'da puslu bir havada Samsun'da karaya ayak basmiçtir. Yunan gemileri Karadeniz'de dolaçiyordu. Samsun civan Pontus çetelerinin elinde gibiydi. Çehrin içinde 200 Íngiliz askerinin varligi yerli Rumian çimartiyordu. Samsun'un da Izmir gibi Yunanlilar tarafindan içgal edilebilecegi söyleniyordu. Bezgin ve ürkek bir haldeki Samsun'da, Türk halki Pontusçu Rumlara karçi kendilerini korumaya çaliçiyordu5. Sadece Samsun'da yaçayan Türkler degil bütün Anadolu'da yaçayan Türkler ayni çekilde bezgin ve ürkek durumdaydilar.
Atatürk'ün ifadesiyle "Bu durum karçisinda tek bir karar vardi. O da milli hâkimiyete dayanan kayitsiz çartsiz, bagimsiz yeni bir Türk Devleti kurmak." istanbul'dan çikmadan önce dügündügü bu karari Samsun'da, Anadolu topraklarina ayak basar basmaz uygulamaya baçlayan Mustafa Kemal Pa§a'nintf faaliyetleri, gerek Íngiliz yetkilileri, gerekse Istanbul yönetimini tedirgin edecek ve mütareke hükümlerine aykin bulunacaktir.
Istanbul yönetimi ise Mütarekenin hükümlerine uymayi, millet ve memleketin selameti ve emniyeti için elzem görüyor, içgal kuvvetleriyle iyi iliçkiler kurmasini isteyerek bunlarin, memlekete medeniyet, halka refah getireceklerini dügünerek hangi din ve millete mensup olurlarsa olsunlar Türk misafirperverligine yakiçir bir tarzda karçilanmalarini arzu ediyordu7.
Burada aynca belirtmek gerekir ki, Osmanli Devleti'nin son yüzyilinda yikilmasina yol açacak yöntemlerle Osmanli ülkesinde yaçayan gayr-i Müslim unsurlari isyana teçvik eden, Müslüman ahaliye yapilan kiyimlari, katliamlari görmeyen, hatta desteklemekten geri durmayan Batili devletlerin, mütarekeden sonra da ayni politikalanni, yerli Rumiar ve Ermeniler marifetiyle tereddütsüz devam ettirecekleri açikârdir.
Ümitsizligin hüküm sürdügü o muhatarah günlerde Mustafa Kemal Paga Samsun'a çikmiçti. Ben 1919 senesi Mayisi içinde Samsunia çiktigim gün elimde hiçbir kuvvet yoktu. Yalniz büyük Türk milletinin asâletinden dogan ve benim vicdanimi dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardi. igte ben bu milli kuvvete, bu Türk milletine güvenerek yola çiktim. diyen Mustafa Kemal8, Milli Mücadele'nin baçindan itibaren birlikte mücadeleye giriçtigi Türk milleti hakkindaki hissiyatini herzaman dile getirecektir. Samsun'a çikmasinin üzerinden çok fazla bir zaman geçmeden 2 Haziran 1919 tarihinde Harbiye Nezareti'ne yazdigi çifrede, "...istiklâl ve milli varligi tehlikeye dügüren içgal, suikast ve zulüm gibi olaylarin ortaya çikmasi karçisinda milletin heyecanini ve milli gösterileri engellemek ve durdurmak için kendisinde ve hiç kimsede bir gûç ve kudret göremeyecegini, ortaya çikacak olan olaylar karçisinda da sorumluluk kabul edebilecek ne bir kumandan, ne bir mülkiye memuru, ne de hükümet tasawur edebilecegini..ifade etmesi0 bu hususta verilebilecek örneklerden sadece biridir.
Samsun'dan Amasya'ya gelen Mustafa Kemal Paga, 21/22 Haziran 1919 gecesi meçhur Amasya Tamimi'ni yayinlamiçtir10. Tamimde vatanin tamamimn tehlikede oldugu ifade edilmek suretiyle vatanin bütünlügü öncelikle vurgulanmiçtir. "Îstiklâlin yine milletin azim ve karariyla kurtarilacagi ifade edilerek Milli Mücadele'nin irâde-i Milliye ve Hâkimiyet-i Milliye esasina dayanacagi belirtilmiç oluyordu.
Amasya Tamimi'nde milli bir Türk devletinin kurulmasi yönünde esaslar belirlendikten sonra Milli Mücadele'nin, Erzurum ve Sivas Kongreleriyle hukuki ve meçru bir zeminde yürütülmesi yönünde önemli bir adim atilmiçtir.
Sivas'a geçmeden Dogu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin toplayacagi Erzurum Kongresi'ne katilan Mustafa Kemal Paga, kongrenin açiliçinda yaptigi konuçmasinda, "Istiklal ugrunda namus ve çehametiyle dövügen milletimiz, 30 Ekim 1918'de imzalanan mütarekename ile silahini birakti." derken11 I. Dünya Savaçi'ndaki mücadelenin "istiklal ugrunda" yapildigini açikça belirtmektedir ki bu tespit, istiklal Harbi'nin ne zaman baçladigi hususuna açiklik getirdigi gibi bu tarihten sonra sürdürülecek olan mücadelenin de amacini ortaya koymasi bakimindan önemlidir.
Ayni konuçmasinda Mustafa Kemal, Payitaht'in Îtilaf Devletlerince içgal edildigini, gün geçtikçe artan bir çiddetle milli gururun tecavüze ugradigini, Osmanli tebaasindan olan Rum ve Ermeni unsurlarin, gördükleri teçvik ve yardimiarla milli namusu yaralayacak taçkinliklara baçlayarak kûstahça kanli tecavüzlere koyulduklarini ve merkezi hükümetin acziyetinden dolayi cüretlerinin arttigini belirttikten sonra "...reva görülen bu haksizliklardan müteessir olan milli vicdanin uyanarak Müdáfaa-i Hukuk-i Milliye, Muhâfaza-i Hukuk-i Milliye, Müdáfaa-i Vatan ve Redd-i ilhak gibi adiarla ayni mukaddesatin temini için tebarüz eden milli akimin bütün vatana yayildigini ve bu celâdet ruhun mübarek vatan ve milletin mukaddesatini kurtaracagini ve son sözü söyleyecegini" ifade etmiçtir12. Bu konuçmasinda Mustafa Kemal Paça'nin, Payitaht'ta milli iradenin bulunmadigi kanaati hakim oldugundan Îtilâf Devletlerince cansiz bir vatan ve kansiz bir millet neye layik ise onun uygulanmaya baçlandigini söylemesi, artik Istanbul yönetimi ile açikça meçruiyet mücadelesine baçlandigini göstermesi bakimindan kayda degerdir.
Kongrede alinan kararlarda milli sinirlar içinde bir bütün olan vatanin her türlü yabanci içgal ve müdähalesine karçi milletin birlikte müdäfaa ve mukavemet edecegi ifade ediliyor, "Hiristiyan unsurlara siyasi hakimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozucu imtiyazlar verilemez", "Manda ve himaye kabul olunamaz" hükümleriyle de milli bilinç ve milli bagimsizhk konusundaki kararhhk ortaya konulmuç oluyordu.
Milli Meclis'in Toplanmasi Meselesi
21-22 Haziran 1919 tarihinde yayinlanan Amasya Tamimi'nde vatanin bütünlügü ve milletin istiklâlinin tehlikede oldugu; Istanbul Hükümeti'nin üzerine aldigi sorumlulugun geregini yerine getiremedigi belirtilerek milletin içinde bulundugu durum ve çartlara göre harekete geçmek ve haklarini yüksek sesle cihana duyurmak için her türlü tesir ve denetimden uzak milli bir heyetin varliginin zaruri oldugu ifade ediliyordu. Bu ifadeden açikça anlaçilmaktadir ki, vatanin bütünlügü ve milletin istiklâlinin tehlikede oldugu böyle bir dönemde Istanbul Hükümeti, üzerine aldigi sorumlulugun geregini yerine getirememektedir. Bu durumda her türlü tesir ve denetimden uzak milli bir heyetin mevcudiyeti çarttir. Burada "Milli Heyet" tabiriyle kastedilen Meclis-i Mebusan'in deruhte etmesi gereken içleri yerine getirecek bir heyettir. Bu heyetin teçekkülü için de Anadolu'nun her bakimdan en güvenilir yeri olan Sivas'ta acele olarak bir kongrenin toplanmasi kararlaçtirilmiçtir.
Bu kararlarin gerçekleçmesi için Kuvâ-yi Milliyeinin âmil ve Îrade-i Milliye'nin hâkim kihnmasi esasindan hareketle milli bir meclisin derhal toplanmasi kararlaçtinhyordu. Ayrica "Vatanin ve istiklâlin muhafaza ve teminine Merkezi Hükümet muktedir olmadigi takdirde maksadin temini için geçici bir hükümet teçekkûl edecektir. Bu hükümet heyeti, Milli Kongre'ce seçilecektir. Kongre toplanmiç degilse bu seçimi Heyet-i Temsiliye yapacaktir." karari ile Heyet-i Temsiliye kurulmuç ve Mustafa Kemal Paga da heyetin baçkanligina getirilmiçtir. Böylece Amasya Tamimi'nde ifade edilen milli bir heyet kurulduktan sonra "Milli Meclis'in derhal toplanmasina ve icraatinin meclisin denetimine konulmasina çaliçilacaktir:" karari ile de Milli Meclis'in toplanmasi yönünde bir adim atilmiçtir.
Mustafa Kemal Paça Erzurum'dan sonra Sivas'ta toplanmasi kararlaçtirilan kongreye katilmiçtir. 4 Eylül 1919 günü açilan kongrede bir dizi kararlar alinmiç ve sona erdigi gün yayinlanan beyannâmede milli meclisin hiç vakit kaybetmeden toplanmasinin gerekliligi tekrar edilmiçtir. Artik Mustafa Kemal Paça Milli Mücadele hareketinin lideri olarak milletin ve memleketin istiklâlinin saglanmasi için milli meclisin açilmasi kararinin gerçekleçmesine çaliça caktir.
Erzurum ve Sivas Kongrelerinde milli meclisin derhal toplanmasi gerektigi ifade edilmiçse de nerede toplanmasi gerektigi üzerinde bir görüg serdedilmemiçtir. Öncelikle istanbul'da bulunan Meclis-i Mebusan'in milli meclis olarak telakki edildigini görmekteyiz. Ancak istanbul'un içgal altinda bulunmasi sebebiyle meclisin milli kararlar almasina ve bagimsiz olarak yasama görevini de yerine getirmesine imkân olmadigi açikârdir. Bununla birlikte istanbul'da bulunan meclisin reddedilmesi gibi bir yol da takip edilmemiçtir. Meclis-i Mebusan'in nerede toplanacagi hususu tartiçilirken Mustafa Kemal Paga tarafindan 1 Kasim 1919 tarihinde Istanbul teçkilâtina gönderilen yazida "Meclis-i Mebusan var iken ayrica bir kuwe-i milliyenin faaliyette bulunmasinin memleket için zararli olacagi" ifade edilmiçtir. Devaminda istanbul'da toplanan mediste mebuslarin memleket aleyhindeki bir karari tasdik etmeleri halinde taçradaki Kuvâ-yi Milliye'nin bunu tanimayacagi ve bu suretle milletin kendi vekillerine karçi isyan etmiç gibi garip ve mantiksiz bir durum ortaya çikacagi, vatanin kurtuluçunun ancak meçru bir tarzda olacagi ifade edilmiçtir13. Öncelikle meclisin Istanbul diçinda biryerde toplanmasina çahçilacaktir. Bu baçarilamaz ise içgal altinda da olsa Meclis-i Mebusan'i toplamak suretiyle milli kararlarin alinmasinin saglanabilecegi dügünülmügtür. Açilacak olan mediste Milli Hareket'e destek olacak bir grubun bulunmasina son derece önem veren Mustafa Kemal Paga, yeterli çogunluk saglanabilir ise bu meclis Osmanli Meclisi görünügünden çikacak ve Milli Hareket'in, Anadolu'nun meclisi olacakti. Bu suretle Mustafa Kemal Paga Meclis'e Ankara'nin hakim olacagini ve istedigi kararlari aldirabilecegini ümit ediyordu14. Kendisi meclise katilmak istememekle beraber ayni meclise baçkan olmayi da arzu etmekte idi. Ancak her çeyden önce Kuvâ-yi Milliye'ye taraftar olan bir kabinenin içbaçina gelmesi gerekiyordu. Bu sebeple Mustafa Kemal Paça Heyet-i Temsiliye adina Istanbul yönetimiyle irtibati kurmaya çaliçmiçtir.
Anadolu'da önemli kararlarin alindigi kongreler gerçekleçirken istanbul'da Ferit Paga Hükümeti dü§mü§ ve Ali Riza Paga yeni kabineyi kurmakla görevlendirilmigti. Mustafa Kemal Paga 2/3 Ekim 1919 tarihinde bir tamim yayinlamiçtir. Milli Meclis toplanincaya kadar merkezi hükümetin bir anlamda Kuvâ-yi Milliye'ye bagli olarak çaliçmasinin istendigi tamim göyledir:
1- Yeni kabine, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde tayin ve tespit edilen teçkilât ve milletin amaçlarina riâyetkâr oldugu takdirde, Kuvâ-yi Milliye ona yardimci olacaktir.
2- Yeni kabine, Milli Meclis'in toplanmasiyla fiili denetim baçlayincaya kadar milletin mukadderati hakkinda bir çekilde taahhüde girmeyecektir.
3- Sulh Konferansi'na tayin olunacak delegeler, milletin emellerini idrak etmi§ ve itimadini kazanmiç "ehl-i vukuf ve iktidardan" seçilecektir15.
Bu tamimden birkaç gün sonra Mustafa Kemal Paga, 5 Ekim 1919 tarihli telgrafla Ali Riza Paça'ya, Meclis-i Mebusan'in dagitilmasindan baçlayarak dort ay içinde toplanmasinin Kanun-i Esasi (Anayasa) hükümlerinden iken bu güne kadar seçmen kütüklerinin dahi düzenlenmedigini16 hatirlatmiçtir. Bu telgraftaki ifadelerden Mustafa Kemal Paça'nin Meclis-i Mebusan'in bir an evvel toplanmasini ve alinacak neticeye göre hareket etmek istedigi anlaçilmaktadir.
Ekim ayi içinde süren karçilikli görügmeler sonunda Heyet-i Temsiliye ile Istanbul Hükümeti temsilcilerinin bir araya gelmesi kararlaçtirilmiçtir. Heyet-i Temsiliye delegeleri Mustafa Kemal Paga, Rauf Bey, Bekir Sami Bey, Sivas'tan hareketle 18 Ekim 1919'da Amasya'ya gelmiçler ve 20-22 Ekim tarihlerinde Salih Paga ile görügmüglerdir. Amasya Mülakati olarak tarihe geçen bu görügmelerde milli meclisin nerede toplanacagi meselesi de görügülmügtür17. Görügmede Heyet-i Temsiliye'nin, Meclis-i Mebusan'in istanbul'da toplanmasinin dogru olmayacagi, mebuslarin görevlerini hakki ile yerine getiremeyecekleri görügünde oldugu uzun uzadiya ifade edilmiç ve bariçin saglanmasina kadar geçici olarak Meclis-i Mebusan'in Anadolu'da ve Istanbul Hükümeti'nin uygun görecegi emin bir yerde toplanmasinin uygun olacagi söylenmigtir18. Salih Paga bu görügleri kabul ve tasdik etmiçse de kabine adina söz vereineyecegini bildirmiçtir. Salih Paga kabinede bulunanlarin bu fikri kabul etmeleri için çaliçacagini vaat etmiçse10 de Kabine, meclisin istanbul'da toplanmasinda israr etmiçtir. Bu dügünceye istanbul'da milli hareket taraftari olanlardan da destek verenler vardi. Onlara göre meclis istanbul'da toplanmali ve Kuvâ-yi Milliyeciler yalniz istila ve taksim tehlikesine karçi hazir olduklarini hissettirmeli ve hükümet içlerine kariçmamali idi. Kabinede yer alan bazi nazirlar (Harbiye Naziri Cemal Paga gibi) meclisin istanbul'da toplanma içini hükümet merkezinin baçka bir yere nakli gibi kabul ediyor, bu yüzden bazi iç olaylarin çikabilecegini ve neticede ülkenin tehlikeye dügebilecegini dügünüyorlardi20.
Bu bilgilerden de anlaçilacagi gibi Amasya görügmelerinde Milli Meclis'in nerede toplanacagi konusunda bir karara varilamamiç, Salih Paga istanbul'a döndükten sonra da bu konuda tartiçmalar devam etmiçtir.
Bu konudaki görügmeler ve tartiçmalar yalniz Istanbul Hükümeti ile yapilmakla kalmamiç ve Atatürk, bütün memleketin ve özellikle istanbul'daki teçkilatin görüglerini almayi uygun bulmuçtur. Istanbul teçkilâtindan 20 Ekim 1919 tarihiyle gelen cevapta mebuslarin istanbul'da toplanmasinda bir sakinca ve tehlike olmadigi, îtilaf Devletlerinin herhangi bir davraniçinin medeniyet dünyasina karçi kötü etki yapacagi, fakat Meclis-i Mebusan'in mevcut yetkilerini geniçletmeye tegebbüsü halinde Padiçahin meclisi feshedebilecegi belirtiliyor, Itilaf Devletlerinin bundan istifade ile Mustafa Kemal Paça'ya ve bazi ki§ilere karçi saldiri ihtimali oldugundan bariçin imzalanmasina kadar Îstanbul'a gelmemeleri ve mebus olmamalari tavsiye ediliyordu21.
30 Ekim 1919 tarihinde istanbul'da Çanakkale Müstahkem Mevki Kumandani Miralay Çevket Bey'den aldigi Vasif Bey imzali telgrafta da Meclis-i Mebusan'in mutlaka istanbul'da toplanmasinin siyasi mecburiyet ve memleketin mukadderati için zaruri oldugu ifade edilmiçti22. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paga 1 Kasim 1919 tarihinde Çevket Bey'e çektigi çifrede özetle çunlari ifade etmiçtir: Mebuslarin istanbul'da toplanmalari tamamen tehlikeli ve malv zurludur. Çûnkû milletin ve memleketin mukadderati hakkinda söz söyleyecek mebuslarin emniyetli bir yerde toplanmalari çarttir. Hâlbuki ahalisine alelade bir miting yapmaya bile müsaade olunmayan, camilerinde halinden çikayete mecbur olan bir çehirde özellikle Îngilizlerin her türlü tesiri altinda olan istanbul'da hür bir Meclis-i Mebusan'in toplanmasi imkânsiz görülmektedir. itilâf Devletleri milletimizi insan yerine koymamakta, mütarekeden beri çeçitIi haksizhklarla Türk'e karçi verilen sözlerin tutulmamasini bir namussuzluk olarak görmemektedirler. Buna karçilik meclisi istanbul'da toplamakla millet, Hilâfet ve Saltanat'in tehlike altinda oldugunu, oradaki içgali asla kabul etmedigini ve tanimadigini bütün dünya kamuoyuna ve islam alemine fiilen göstermi§ ve protesto etmiç olacaktir.
Ayni telgrafta Mustafa Kemal Paga, bu konudaki görüg ve endiçelerini Harbiye Naziri Cemal Paga ile yaziçmalarini özetleyerek göyle siralamaktadir:
1- Dügman içgali altinda, polis ve jandarmasinin müdahale ve tahakkümü içinde, basini dügman kontrolünde, kabine erkânina varincaya kadar herkesin dügmanin teftiç, denetim ve engeli karçisinda bulunan Payitaht tam manasiyla kuçatilmiç bir haldedir.
2- Birkaç kiçinin çahislarina yönelikyabanci saldirisi, ayni ruh ve kanaatte bulunan diger mebuslara da yönelebilecegi muhakkaktir. Hatta bütün meclisin ayni akibete ugramayacagina dair bizi temin edecek elimizde hiçbir §ey yoktur. iyi niyet tehlikenin bertaraf edilmesine kafi gelmez.
3- Gelecegi güpheli olan Istanbul, gelecegi malum ve güvenilir bir yerden kurtarilabilir.
4- istanbul'un Payitaht olmasi itibariyle milleti temsil eden heyetin taçrada toplanmasi ayrilik anlamina gelmez.
5- Siyasi firkalardan bir kismini Istanbul diçini istememeleri Kuvâ-yi Milliye'nin tesirinde kalmak endiçesinden ibarettir. Halbuki asil milletin temsilcileri olarak büyük bir kisim mebusan da yabanci tesirinde kalmamak için taçrayi istemektedirler.
6- Bugün vatan ve millete yapilacak en son ve en büyük iyilik memleketi kurtarmaga azmetmiç çahislarin güvenilir bir yerde toplanacak olan meclise girmelerine çaliçmaktir.
7- Heyet- Temsiliye Milli Meclis'in üstünde bir kuwet tanimamaktadir23.
19 Kasim 1919 tarihinde Kara Vasif Bey, Mustafa Kemal Paça'ya çektigi telgrafta Mebuslarin istanbul'da toplanmalarinda hiçbir tehlike olmadigini bildirmiç ve "Kuvâ-yi Milliye ile hem-fikir olan meclis, Padiçah'a karçi ilân-i husumet ederse Anadolu kimin arkasindan gider? Kuvâ-yi Milliye'ye mi tâbi olsun? Meclisi Anadolu'da toplamak fikrinden feragat fariza-i vataniyedir." demiçtir24. Bu konuda Mustafa Kemal Paga "Demek oluyor ki, bizim istanbul'da saydigimiz mahzurlara, tehlikelere karçi Anadolu'da toplanmayi zaruri gördügümüz bu meselede, Anadolu'da meclisin Padiçah'a ilan-i husumet edecegini zannediyorlardi."25 demek suretiyle tepki gösteriyordu.
Kumandanlar Miizakeresi
Istanbul Hükümeti ile bir türlü karara varilamadigindan Mustafa Kemal Paga, Kolordu Kumandanlariyla Sivas'ta bir toplanti yaparak Meclis-i Mebusan'in istanbul'da mi, yoksa Anadolu'da mi toplanmasi meselesini görûçmek istemiçtir. 16 Kasim 1919 günü Sivas'ta baçlayan ve Kasim ayi sonuna kadar süren toplantiya Kâzim Karabekir ve Ali Fuat Paçalar, Konya'dan Kolordu Erkân-i Harp Reisi Çemsettin Bey ve Sivas'taki Kolordu Kumandani Albay Selahattin Bey katilmiçlardir26 Mustafa Kemal, dügman içgalinde bulunan bir yerde serbestçe toplanmanin mümkün olamayacagini ve meclisin bir tehlikeye ugrayacagini belirttikten sonra Fransizlarin Alman seferinde Bordeaux'da ve Almanlarin Weimar'da toplandiklari gibi geçici olarak bariçin akdine kadar meclisin Anadolu'da hükümetin uygun görecegi emin bir yerde toplanmasinin uygun olacagi defalarca bildirilmiç olmasina ragmen Kabine'nin istanbul'da israr ettigini ifade etmiçtir. Ali Fuat Paga da artik Ístanbul'un merkezi hükümet olarak kabul edilemeyecegini idari ve askeri bakimdan bunun mahzurlarini belirttikten sonra özellikle demir yolu güzergáhi olmasi itibariyle merkezi hükümetin Seyitgazi veya Eskiçehir olmasini teklif etmiçtir27. Kazim Karabekir Paga ise batiya dogru hareketin bu derece hizli yapilmasinin tehlikeli olacagi dügüncesinde idi28. Kumandanlarin Sivas'ta toplanmalarindan önce kendisinden Heyet-i Temsiliye'nin Sivas'tan nakli konusunda görügleri sorulan Kazim Karabekir Paga, 3 Ekim 1919 tarihli telgrafinda Heyet-i Temsiliye'nin degil Ankara, hatta Sivas'in batisina bile geçmemesi fikrinde oldugunu bildirmiçti. Gerekçesi ise bu heyetin uzaklaçmasimn dogu illerinin teçkilatsiz kalmasina yol açacagi olmuçtur20. Bu görügü tutarsiz bulan Mustafa Kemal Paga, Heyet-i Temsiliye'nin yalnizca dogu illerini temsil etmedigini, bütün memleketin milli gûçlerini temsil ettigini ve Ankara'ya taçinmasinin dogu illerinde teçkilatsizlik doguracak sebep olmadigini ifade etmiçtir30. 28 Kasim 1919 günü yapilan toplantida da meclisin Anadolu'da toplanmasina karçi çikan Kazim Karabekir Paga, Istanbul ile bozuçabileceklerini, Damat Ferit Hükümeti'nin tekrar gelebilecegini ve halkin ayaklanabilecegini söylüyor; Padiçah'i ve Íngilizleri huylandirmaktan çekiniyordu31. Neticede Sivas'ta gerçekleçen bu toplantida Kazim Karabekir Paga da Heyet-i Temsiliye'nin dogu vilayetlerinden ziyade batí vilayetlerine yakin olmasi lazim geldigi fikrine katilmiçtir32.
Anlaçilacagi gibi kumandanlarin fikri de Meclisin istanbul'da toplanmasi çeklinde belirmiç ve bu toplanti sonunda katilanlarin da imzasiyla allnan kararda: "Meclisin istanbul'da toplanmasi mahzurludur. Fakat madem ki, hükümet Istanbul diçinda toplanmayi kabul etmiyor, memleketi buhrana sevk etmemek için zaruri olarak istanbul'da toplanmasi kabul edilmiçtir." denilmiçtir33. Ayrica "istanbul'da meclis toplandiktan sonra mebuslarin emniyet içinde serbestçe vazifelerini ifa edecekleri güne kadar Heyet-i Temsiliye vazifesine devam edecegi" karari alinmiçtir. Bu kararda mebus olarak Ístanbul'a gideceklerin bir kismi ile Eskiçehir civarinda toplanarak Meclis-i Mebusan'da nasil hareket edeceklerinin müzakere edilmesi de yer almaktadir34 ki bu karar, Heyet-i Temsiliye'nin istanbul'da toplanacak oían mediste etkin olmak istemesi bakimindan önemlidir.
Mustafa Kemal Paga, meclisin Istanbul diçinda bir yerde toplanmasi konusundaki çekincelerini daha sonra da dile getirecek ve meselenin hassasiyetinin anlaçilmamasindan çôyle çikayet edecektir: "...iiç kiçi için teminat veremeyen bir hükümet yüzlerce mebusu nasil, her ne surette olursa olsun taarruzdan koruyacak? Meclisin varhgini korumasi, mebuslarin yasama görevlerini tamamen hür, serbest ve daimi bir emniyet içinde yapabilmeleri Îtilaf Devletlerinin keyfine tabi. Böyle emniyet olur mu? Pek bariz oían bu tehlikeyi bir türlü Ístanbul'a anlatamadik gitti." Mustafa Kemal Paga, bu konuda Istanbul Hükümeti'nin tavrini eleçtirirken Îstanbul'daki teçkilata da ayni çekinceleri ifa- de ile göyle sitem ediyordu: "...meclisin istanbul'da toplanmasi çok fena olacak. Tekrar ederim ki, meclis istanbul'da devam edemeyecek, mebuslar yasama görevlerini yapamayacak ve görüglerini tarn bir emniyet altinda serbestçe söyleyemeyecekler. Kaç defadir tekrar ettim ve yine ederim ki, meclisin istanbul'da akibeti vahimdir. Fakat bunu Istanbul hükümetine, hatta bizim teçkilata bile anlatamadik."35 Bununla birlikte istanbul'da toplanacak olan meclisin akibetini sezen Mustafa Kemal bu konudaki kararliligini "...Amma Ankara'ya gitmek zamani yaklaçiyor. Hazirlanmak için lazim gelenlere emir verdim."36 sözleriyle ifade edecektir.
Anlaçilacagi gibi Milli Meclis'in Istanbul diçinda toplanmasi konusunda arzu edilen sonuç alinamamiçtir. Dolayisiyla Meclis-i Mebusan marifetiyle içgale karçi meçru bir zeminde mücadele etmek dügüncesi akim kalmig gözükmektedir. Bu durumda istanbul'da toplanmasina karar verilen meclisin açilmasina göre hareket edilmesi gerekiyordu. Bununla birlikte meclisin toplanmasi sürecinde geliçmelere kayitsiz kalinmayacak, istanbul'da açilacak olan meclise katilacak olan mebuslarin ülkenin kurtuluçu konusunda mebuslarin birlikte hareket etmeleri için gayret edilecektir.
Her §eye ragmen meclisin istanbul'da açilmasina baçindan beri karçi çikan Mustafa Kemal Paga, itilaf Devletlerinin meclisi kapatmak için ne lazimsa yapacaklarini veya meclisin Padiçah tarafindan dagitilacagini dügünüyor, bu durumda meclisi Anadolu'da toplayacaklarini söylüyordu37. istanbul'da meclisin açilmasina kadar Sivas'ta beklenerek hareketin yürütülmesi de dogru olmayacagindan Heyet-i Temsiliye'nin Ankara'ya taçinmasi gerekli görülmügtür.
Heyet-i Temsiliye'nin Ankaraya nakli konusundaki kararin öncelikle askeri mülähazalarla alindigi anlaçilmaktadir. Esasen Mustafa Kemal Paga daha istanbul'dan ayrilmadan önce Ali Fuat Paga ile Ankara'nin Milli Mücadele'nin yürütülebilecegi en uygun merkez olduguna karar vermiçlerdi. 20. Kolordu Komutanligi'na atanan Ali Fuat Paça'nin Kolordusunu Konya'dan Ankara'ya intikal ettirmesi de askeri hareketler açisindan mümkün ve gerekli görülmügtü. Çûnkû askerin sevk ve idaresi yönünden ve stratejik bakimdan en uygun yer olarak Ankara gözüküyordu. Mustafa Kemal Paga bu konuda Heyet-i Temsiliye'de yapilan görügmede çunlari söylemigtir:
"...Usui ve kaide çudur ki, genel durumu sevk ve idare sorumlulugunu yerine getirenler, en önemli hedefe ve en yakin tehlikeye, mümkün oldugu kadar yakin bulunur. Yeter ki bu yakinlik genel durumu görmekten uzaklaçtirmasin. Ankara bu çartlan toplayan bir nokta idi. ...Cephelerle ugraçacagiz diye Balikesir'e Nazilli'ye veya Karahisar'a gitmiyorduk. Fakat cephelere ve istanbul'a tren ile bagli ve genel durumu idare açisindan Sivas'tan asla farki olmayan Ankara'ya gidecektik."38
Bu kararin üzerinden fazla bir zaman geçmeden evvela Ankara ve Eskiçehir demiryolu hattinin içletilmesine itilaf Devletleri izin vermemiçler, sonra Fransizlar da Bandirma-Soma demiryolu hattinin denetimi bahanesiyle Bandirma'ya asker çikarmiçlardir. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paga Hüsrev Sami Bey ve Mazhar Müfit Bey'le yaptigi görügmede "...bizim Ankara'ya gidecegimizi Düvel-i ítilafiye haber aldi da bunun için mi Ankara-Eskiçehir demiryolu hattini içletmiyor?" sorusunu sorduktan sonra "leap ederse cebren içletiriz, buna mecburuz." demiçtir. Bu ifadelerden de anlaçilmaktadir ki, milli hareketin merkezi seçilirken özellikle demiryolu ulaçiminin saglanabilecegi bir yer olmasi zaruri görülmektedir30.
1919'da Ankara
Bütün tarihi çehirler gibi kuruluç hikâyesi efsanelere, masallara kariçan Ankara40, Orta Anadolu'da tarihi kral yolu üzerinde yer almaktadir. Bugüne kadar ulaçan tarihi eserlerden ve kalintilardan da anlaçilacagi gibi tarihte önemli ve hareketli bir merkez özelligi taçimaktadir. Kuruluçu M.Ö. 8. yüzyila kadar giden çehrin Friglerden sonra Kimmerler, Lidyahlar, Galatlar ve Romahlarin hâkimiyetinde kaldigi bilinmektedir. 7. yüzyil baçlarindan itibaren Anadolu'da islam-Bizans mücadelesinin merkezinde yer alan Ankara, 10. yüzyila kadar sürekli el degiçtirdigi gibi 1073 yilinda Selçuklular tarafindan fethinden sonra da bir ara Haçhlarin eline dügmügtür41. 1301 yilinda Anadolu'yu istila eden ilhanhlara tabi olan Ankara 1341 yihnda Eretnaogullarinin idaresinde kalmiçtir42. Ankara, 1354 yilinda Orhan Gazi zamaninda Osmanli ülkesine katilmiç, Osmanh-Karaman nüfuz mücadelesinden etkilenmiç ve 1402'de Yildirim Bayezid ile Timur arasindaki savaça sahne olmuçtur. 16. yüzyil baçlarinda Celâli isyanlari sebebiyle sikintili günler geçiren Ankara'nin tarih boyunca önemli bir mevkiye sahip oldugu barindirdigi nüfus ve meslek kuruluçlarindan da rahatlikla anlaçilabilir. 1830'da yapilan nüfus sayimina göre 20.103 kiçinin yaçadigi çehrin 1848 yilinda 23.470 kiçinin yaçadigi tahmin edilmektedir. Hakeza Ankara'da kaleden baçka 70 civarinda cami ve mescit ile 30 civarinda medresenin bulunmasi buranin hareketli bir nüfus yapisinin oldugunu göstermektedir. Ankara'da 16. yüzyihn sonlarinda 43 meslek grubu bulunuyor ve evlerde kurulmu§ 621 tezgâhta sof ve çali dokunuyordu. Meslek grubu sayisi 1827'de 72'ye ulaçmiçsa da Avrupah tüccarin, sof ve çâlinin hammaddesi olan Ankara tiftik keçisinin tiftigini gizli yollardan Avrupa'ya kaçirmalari ve tiftik keçisini yetiç- tirmeyi baçarmalari sebebiyle bu sanayi ve ticaret dali i§ yapamaz olmuçtur43.
Bu tarihi çehir eski önemini ve hareketliligini yavaç yavaç kaybetmeye baçlamiç, adeta terk edilmiç bir hale gelmiçtir. 19. yüzyilin ikinci yarisinda 10-15 bin nüfuslu bir kale kasabasi görünümündeki çehir Mustafa Kemal'in Ankara'ya geldigi tarihten daha derli-toplu bir haldedir44.
1919'da Ankara denilince akla sivrisinek ve bataklik gelmektedir. 2022.000 nüfuslu45 bozkirin ortasinda bir Anadolu kenti olan Ankara'da, kiçin nefes kesen bir soguk, yazin nefes aldirmayan bir sicak vardir. Zaman zaman karakiça teslim olur Ankara. Çikan yanginlardan gehrin dörtte biri harap olmuçtur. Çehirde yaçayan Hiristiyanlar rahat bir hayat sürerlerdi. Türkler çogunlukla ya hoca, ya bakkal, ya bekçi, yada ambarci olurlardi. Hiristiyanlar askere ahnmaz, bedel öderlerdi. Askere gitmediklerinden daha rahat i§ yapma imkâni bulurlardi. Türkler kur'a, yedek, redif denilen sonu gelmeyen askerlik hizmeti yaparlardi46.
Ellerindeki dokuma tezgâhlari azaldikça azalan Türk halki fakirdir. Çekirgeler musallat olur bir dönem, hububat birakmazlar. Kithk yaçanir. Damian örtecek kiremit bulunmaz. Bütün bu sikintilara ragmen gûçlû gelenekleri olan çehirde Ahilik müessesesine bagli olarak bozulmamiç bir disiplin içinde hayatiyetlerini devam ettiren loncalarin47 varhgi Kuvâ-yi Milliye için Ankara'yi daha da önemli hale getiriyordu.
1918 yihnin Aralik ayinda istanbul'dan trenle gelen iki bölük îngiliz askeri Ankara tren istasyonunu içgal etmiçtir. Gelen bir bölük Îskoçyali asker de iri atlariyla Ankara'da bir gözdagi yürüyügü yaparak Cebeci'de Demirlibahçe yakininda konaklamiçtir. 150 kiçiden oluçan Ingiliz birligi, daha sonra Îttihat ve Terakki Kulübü, zabitan lokantasi, askeri sinemadan baçka istasyon civarinda iki büyük binayi içgal etmiçtir48.
ingiliz askerlerinden sonra, bir Fransiz birligi de Ulus'da "Çehir Bahçesi"ndeki ahçap binalara yerleçmiçtir. Fransiz birliginin asker sayisi îngilizlerinkinden daha azdi40.
ingiliz ve Fransiz birliklerinin Ankara'ya gelmeleriyle birlikte çehirdeki Ermenilerin taçkinliklari artmiç, durum tarn anlamiyla talana dönügmügtür. Bir Ermeni'nin "Bu Müslüman suçludur" diye ingiliz kumandanligina ihbarda bulunmasi hiçbir çeyden haberi olmayan bir Türk'ün hapishaneye atilmasi için yeterli idi. Ermeniler bu çekilde 97 taninmiç Türk ailesinin erkegini hapishaneye attirmiçti. Bazi Türkler, 1915'deki tehcir olayinda parmagi vardir diyerek idam talebiyle yargilanmasi için istanbul'a gönderilmigtir50. Ayrica ingiliz birliklerinin Ankara'ya gelmesiyle diger illerde bulunan Ermeniler ile Osmanh hudutlari diçindan Anadolu'ya sizan çetelerin büyük bir bölümü Ankara'ya gelmeye baçlamiç ve dogudaki Ermenilerin yaptigi katliamlar bu defa Ankara'nin ilçelerinde görülmeye baçlanmiçtir51.
Önceki Ankara Valisi Muhittin Paça'nin Ankaralilar tarafindan Sivas'a gönderilmesinden52 sonra Ankara Vali Vekili olarak atanan Yahya Galip Bey çok hamiyetli ve iradeli bir insandi. istanbul'a sevk olunamayip hapishanede tutulan ittihatçilari (200 kiçi kadar) serbest biraktigi için kendisine Hakan unvani verilmiçti.
1919 yilinin Nisan sonu veya Mayis ayinin ilk günlerinde Ankara'da "Azm-i Milli Cemiyeti" adi ile bilinen bir cemiyet kurulmuç" ve içgaller karçisinda halkin bilinçlendirilmesi için birtakim faaliyetlere giriçmiçtir. Bu cemiyet daha sonra kurulan Ankara Mûdâfaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti54 ile birleçmiçtir55 . 29 Ekim 1919 tarihinde teçekkûl eden Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Heyet-i Temsiliye ve Mustafa Kemal Paça'nin Ankara'ya geldigi tarihe kadar teçkilatlanmaya önem vermiç ve memleket dâhilindeki milli faaliyetlerle irtibatli olarak çaliçmalarini sürdürmügtür56
izmir'in Yunanlilar tarafindan içgali üzerine 16 Mayis 1919'da istanbul'a protesto telgrafi çeken Ankaralilar", 26 Mayis 1919 günü de bir miting yapmiçlardir. Yapilan mitingin ertesi günü Rifat Efendi'nin baçkanhginda bir toplanti yapilarak Ankara'dan bir Kuvâ-yi Milliye birligi kurulmasina karar verilmiçtir. Kurulan birlige Ankara'da bulunan 400 jandarma talebesi, Ankara efelerinden bir grup ve civardan gelen 3000 mahkûm katilmiçtir. Bunlar atli ve yaya olarak techiz edilmiçler, bailarina kara kalpaklar, bazilari da zeybek kiyafetinde Yunanlilarla savaçmak üzere gönderilmiglerdir58.
Anlaçilacagi gibi tarihte son derece önemli bir yere sahip olan ancak Osmanli Devleti'nin yikiliçina paralel olarak önemini kaybeden ve Anadolu'nun ortasinda adeta unutulmuç olan Ankara, Mustafa Kemal Paça'yi kucaklayacak ve Onunla birlikte mücadeleye atilacak bir ruhu taçimaktadir.
Ankara'ya Hareket ve Karsilama
18 Aralik 1919 günü çok soguk ve karli bir havada Sivaslilarin candan alkiçlari ve tezahüratlari arasinda Sivas'tan Ankara'ya gitmek üzere ayrilan Mustafa Kemal Paga ve arkadaçlari Kayseri ve Kirçehir güzergáhindan hareket etmeyi tercih etmiçlerdir. Gerek Kayseri gerekse Kirçehir ahalisi Mustafa Kemal Paga ile heyettekilere büyük alaka göstermiglerdir. Heyet, güzergáhlarinda bulunan Hacibektaç Köyü'ne gelmiç ve burada Alevi-Bektaçi dergâhini ziyaret etmiçlerdir50. Ankara Vilayeti tarafindan Dahiliye Nezareti'ne gönderilen 28 Aralik 1919 tarihli telgrafta Mustafa Kemal ve arkadaçlarinin "Çelebi Cemalettin Efendi tarafindan misafir edildikleri ve dergâh-i çeref erkâni tarafindan ziyafet verildigi ve tarikat-i nazenin ricâliyle ulvilerin kuvâ-yi milliyeye dahil olduklan..belirtilmektedir60 Haci Bektaç'tan Mucur'a ugramiçlar ve bir gün de burada kaldiktan sonra 24 Aralik günü Kirçehri'ne gelmiçlerdir. Kirçehri'nde yogun yagmur ragmen büyük bir merasim icra edilmiçtir61. 25 Aralik günü buradan hareket eden heyet Kaman'a da ugramiç ve 26 Aralik gününü de Behnan Köyü'nde geçirdikten sonra Ankara'ya gelmek üzere hareket etmiçlerdir.
27 Aralik 1919 Cumartesi. Açik ve îlik bir hava. Birkaç gün önce sepeleyen kar tutmamiç. Sabah saatlerinden itibaren davullar ve zurnalarla bütün Ankara halki karçilamaya hazirlanmiçti. Çankaya ve Dikmen tepelerinde güzel sesli hafizlar ezan ve salât okuyorlardi. Köylerden atli ve kagnilarla binlerce kiçi Ankara'ya gelmiçti. Haci Bayram camiinin önünde toplanarak dini merasim yapilmiçtir. Kalabahk bir seymen alayini, Ankara'da bulunan derviçler ile civar köylerden gelen Kizilbaç-Bektaçiler takip ediyordu. Bunlarin arkasinda bütün esnaf ve mektepliler yürüyorlardi. Mektepliler Îstasyon caddesine, seymen alayinin bir kismi Dikmen baglanna, bir kismi Çankaya baglarina, Kizilyokuç eteklerine ve diger bir kismi da Istasyon yoluna dizilmiçlerdi. landarma ile yirmi kadar polis de burada idi. Halkin bir kismi Namazgâh tepesine, bir kismi da istasyon yoluna siralanmiçlardi.
Ankara çehri adina karçilama heyetinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti azasindan Müftü Rifat Efendi, Binbaçi Fuat Bey, Kinacizade Çakir Bey, Aktarbaçizade Rasim Bey, Toygarzade Ahmet, Ademzade Ahmet, Hatip Ahmet, KûtûkçûzadeAli, Hanifzade Mehmet, Bulgurzade Tevfik Beyler vardi. Dikmen baglarinin eteginde Eskiçehir Mebusu Emin (Sazak) ve Ankara eçrafindan Naçit Efendi ile arkadaçlari bekliyorlardi. 20. Kolordu Kumandani Ali Fuat Paga ve Valí Vekili Yahya Galip Bey Gölbagi'nda idiler. Toplanan ahali arasinda bir dalgalanma oldu. Otomobil yaklaçinca heyecan son haddine varmiçti. Davullar çok daha coçkuyla vuruyor.
Mustafa Kemal Paça Kizilyokuç'a geldikleri zaman seymenlerin önünde duran otomobilden indi ve onlara dogru agir agir yürüdü. Hepsi bir anda esas duruça geçtiler. Her soluk tek can olmuçtu. Bütün gözler, onun gözlerinde dügümlüydü. Vakur ve sert bir sesle:
- Merhaba efendiler! dedi.
- Sagol Paça Hazretleri...
- Arkadaçlar! Buraya neden geldiniz?
- Millet yolunda can vermeye geldik!
- Fikrinizde sabit misiniz?
- And olsun.
- Var olunuz.62
Heyet Ankara'nin içine girdiginde Dil ve Tarih Cografya Fakültesi'nin bulundugu yerde toplanan Ankara ulemasinin yanina gelince Rifat Efendi'nin:
-"Ho§ geldiniz, safa geldiniz. Kademler getirdiniz. Memleketimizi aydinlattiniz. Cania baçla sizinle beraberiz!.." sözlerine teçekkûr ettikten sonra Mustafa Kemal Paga ve arkadaçlan tekrar otomobile binerek istasyona dogru ilerlemiçlerdir. Mustafa Kemal gelirken istasyonda bulunan Îngiliz kumandani Mister Vitol yagiz bir atin üstüne binmiç duruyor; Forbus adli bir Ingiliz de mütemadiyen fotograf çekiyordu. Mustafa Kemal Paga istasyondan ayrildiktan sonra tekrar otomobiline binerek, çehre dogru ilerlediler. Birinci Millet Meclisi olacak olan binada Fransiz bayragi çekilmiçti. Millet bahçesindeki barakalarda bulunan Fransiz askerleri de yüksek duvarin üstünden bu galeyanli manzarayi seyrediyorlardi. Otomobil, Karaoglan'a dogru ilerlemiç ve buradan Hacibayram Camii'ne gelmiçtir. Haci Bayram Veli (Hz.)'nin türbesi ziyaret edildikten sonra Hükümet binasina gidilmiç, daha sonra ikametlerine tahsis edilen Ziraat Mektebi'ne dogru yola çikmiçlardir63.
Ankara'da haftahk yayinlanan Ankara Gazetesi 29 Aralik 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paça'nin Ankara'da karçilanmasindaki coçkuyu özetle çôyle dile getirmektedir:
Ûç gün önceden baçlayan hazirhklar ve tezahürat havanin adeta bahari andiran letafetiyle öyle bir çekil almiçti ki, çehrin her yerinde bir dügün veya milli bir bayram havasi görülüyordu. Kadin, erkek bütün halk sokaklara dö- külmüg, neçeli bir bekleyiç içinde akin akin heyetin gelecegi yöne koçuyordu. Merkez sancaga tabi kazalardan gelenlerle mahalli eçraf, mülki idareciler ve memurlar, subaylar, ulema Beynam köyüne kadar karçilamaya çikmiçlardir. Bütün mektepler ve mevcut talebeler, esnaf heyetleri, milli kiyafetleri ve milli oyunlari ile Ankara delikanlilari (seymenler) ve bütün halk hasretle ve samimiyetle heyeti karçilamiçlardir.
Ankara'nin tarihinde hiçbir olay, hiçbir hareket bugünkü tezahürat kadar esas ruhundan, milletin ruhundan dogmamiçtir. Bu samimi coçku, müdafaa-i hukuk-i milliyenin tecellisindeki azim ve hedefindeki kudsiyettendir. Kesinlikle anliyoruz ki, bu millet, artik insanca, bugün insanlik adina kabul edilen her türlü hukuka sahip olarak yaçamak istemektedir. Milli teçkilat, milletin öz yüreginden taçan en asil, en nezih duygular ile beslenerek büyümüg, vatanin ve Türklügün kurtuluçunu gerçekleçtirmeye azmetmiçtir64.
28 Aralik 1919 tarihinde Ankara Valiligi, Ankara Mutasarrifhk Vekâleti'nden aldigi telgrafa binaen Mustafa Kemal Paça'nin Ankara'ya geliçini Dâhiliye Nezareti'ne bildirmiçtir. Valiligin çok özet olarak kaleme alinmiç oían bu yazisinda65 yer alan "...binlerce sûvâri kuvâ-yi milliye efradi ile yüz binlerce ahâlinin.." karçilamaya geldikleri, karçilayanlarin önemli bir kisminin silahli oldugu ifadeleri biraz abartih olmakla birlikte 27 Arahk'ta Ankara'daki coçkuyu anlatmasi bakimindan kayda degerdir. Ortada milli bir ordunun olmadigi bir tarihte Mustafa Kemal Paça'nin, büyük bir coçkuyla karçilanmasi Milli Mücadele'nin yürütülmesi hususunda Ankara'nin bütün imkân ve gücüyle destegi anlamini taçiyordu.
Mebuslarla Görüsme
Mustafa Kemal Paga Ankara'ya gitmek üzere hareket etmeden bir gün önce 17 Aralik 1919 tarihinde bir tamim ile Meclis-i Mebusan'a katilacak olan mebuslarin Îstanbul'a gitmeden önce milli istiklal ve vatanin bütünlügünü temin gibi önemli konulari görügmek ve bu konuda icap eden hareket tarzini belirlemek üzere Heyet-i Temsiliye'nin bulundugu yerde bir toplanti yapilacagini bildirmiçti. Ankara'ya geldikten hemen sonra 29 Aralik 1919 tarihinde de mebuslarin 5 Ocak 1919 tarihinden itibaren Ankara'ya gelmelerini istemiçtir66.
Meclis-i Mebusan'a katilacak olan mebuslarin istanbul'a gitmeden önce Ankara'da toplanmalarinin istenmesinin sebebi mediste bir grup oluçturmakti67. Harbiye Naziri Cemal Paga, Mustafa Kemal Paça'ya gönderdigi 31 Aralik 1919 tarihli mektubuna mebuslarin seçiminde hiçbir surette müdahale olmadigi kanaatinin her yerde hâsil oldugunu, ancak taçra mebuslarinin istanbul'a gelmeden önce Ankara'da özel bir toplanti yapacaklari haberinin seçimlerin her türlü müdahaleden uzak kaldigi hakkindaki iyi kanaati tamamen ortadan kaldiracagini ifade ile mebuslarin toplu bir manzara göstermemelerinin saglanmasi ve kendilerine yapilacak açiklamalarin dikkati çekmeyecek çekilde gerçekleçtirilmesini rica etmiçtir68. Mustafa Kemal Paga, Harbiye Naziri Cernai Paça'nin mektubuna verdigi uzunca cevabinda mebuslarin, meclisin toplanmasindan önce Ankara'ya gelmelerinin, memleketin kurtuluçu ugrunda ayni kanaatte oían mebuslarin mediste birlikte çahçmalarini saglamaya yönelik oldugunu, mediste milliyetperver bir grubun tegekkülü mecburiyetinin unutulmamasi gerektigini, bu zaruretin meclisin istanbul'da toplanmasi yüzünden oldugunu ifade etmiçtir. Devaminda Ankara'ya gelenlerle fikir aliçveriçinde bulunmak suretiyle çogunlugu saglayan bir grubun milleti temsil etmesinin önemli görüldügü, aksi takdirde Meclis-i Mebusan'in yabancilar gözünde milleti temsil edemeyecegi belirtilmiçtir60. Toplanti gerçekleçtigi takdirde Mustafa Kemal Paça Anadolu'ya geçtikten sonra gerçekleçtirilen faaliyetlerin büyüklügünü ve Türkiye'nin istikbalinin Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alinan kararlar üstüne kurulmasi gerektigini anlatabilecekti. Bu toplantida mebuslar, tam istiklal ve hürriyet için tek cephe halinde çaliçmaya karar vereceklerdi70. Daha önce yapilan davet üzerine mebuslar birer birer veya ikisi ûçû beraber Ankara'ya gelmeye baçlamiçlardir. Görügmelerde mediste bir Müdafaa-i Hukuk grubunun teçekkülü ve Mustafa Kemal Paga istanbul'a gidemeyecek ise de meclis baçkanligina seçilmesinin uygun olacagi anlatihyordu. Meclisin istanbul'da devami mümkün olamayacagindan, mutlaka bir saldiriya ugrayacagindan ve dagitilacagindan o zaman meclis baçkani sifatiyla Mustafa Kemal'in, mebuslari Ankara'da toplanmaya davet için hak ve yetkisi olacakti71.
Bu geliçmelerden sonra 12 Ocak 1920 tarihinde istanbul'da Meclis-i Mebusan açilmiçtir. Ancak Mustafa Kemal Paga tarafindan telkin edilen ve gerekli görülen hususlarin bir kismi gerçekleçmemiçtir. Mustafa Kemal Paga, Meclis Baçkanhgi'na getirilmedigi gibi Müdafaa-i Hukuk Cemiye Grubu da oluçturulamamiçtir. Bununla birlikte meclisteki milliyetçi üyeler tarafindan kurulmuç oían Felalvi Vatan Grubu'nda önemli bazi kararlar alinmiçtir. 22 Ocak 1920 tarihinde yapilan gizli oturumda Misak-i Milli metni bazi ufak tefek degiçiklikler yapilarak 28 Ocak 1920 tarihli gizli oturumda kabul edilmiçtir.
Milli Meclis (Büyiik Millet Meclisi)'in Ankara'da Toplanmasi (23 Nisan 1920)
Mustafa Kemal Paga ve arkadaçlari Ankara'da Kuvâ-yi Milliye'nin kurulmasina çahçirlarken 16 Mart 1920'de Istanbul Îtilaf Devletlerince resmen içgal edilmiç ve Misak-i Milli'yi kabul eden son Osmanli Mebusan Meclisi de dagitilmiçtir.
Osmanli Meclis-i Mebusani'nin çahçamaz hale gelmesi üzerine Mustafa Kemal Paça, seçimlerin yenilenmesi ve Ankara'da olaganüstü yetkilere sahip bir meclisin toplanmasina dair Heyet-i Temsiliye adina 19 Mart 1920 tarihinde önemli bir genelge yayinlamiçtir. Vilayetlere, Müstakil Livalara ve Kolordu Kumandanliklarina gönderilen bu genelgede, devlet merkezinin itilâf Devletleri tarafindan resmen içgal edilerek Meclis-i Mebusan'in dagitildigi, yasama, yürütme ve yargi içlerini yerine getirecek bir meclisin kalmadigi ifade edilmekte, bu durumda devlet merkezinin korunmasini, milletin istiklâlini ve devletin kurtanlmasini saglayacak tedbirleri dügünmek ve tatbik etmek üzere millet tarafindan olaganüstü yetkilere sahip bir meclisin Ankara'da toplanmasimn zaruri oldugu belirtilmiçtir72.
Bir aylik bir bekleyiçten sonra 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi açilmiçtir. 24 Nisan günü Mustafa Kemal Paga yaptigi uzunca konuçmasinda bu tarihe kadar geliçen olaylari kendi üslubunca degerlendirmiç ve meclisin amaci ile görevini göyle tammlamiçtir:
"Bizim vuzuh ve kaabiliyet-i tatbikiye gördügümüz meslek-i siyasi milli siyasettir. Dünyanin bugünkü umumi çeraiti ve asirlarin dimaglarda ve karakterlerde temerküz ettirdigi hakikatler karçisinda hayalperest olmak kadar büyük hata olamaz. Tarihin ifadesi budur. ilmin, aklin, mantigin ifadesi böyledir.
Milletimizin kavi, mesut ve müstakir yaçayabilmesi için devletin tamamen milli bir siyaset takip etmesi ve bu siyasetin teçkilât-ι dahiliyemize tamamen mutabik ve müstenid olmasi lazimdir. Milli siyaset dedigim zaman kast ettigim mana ve medlûl çudur: Hudûd-i milliyemiz dahilinde her çeyden evvel kendi kuvvetimize müsteniden muhâfaza-i mevcudiyet ederek, millet ve memleketin hakiki saadet ve ümranina çahçmak. Alelitlak tûl-i emeller peçinde milleti içgal ve îzrâr etmemek.. medeni cihandan, medeni ve insani muameleye ve mûtekâbil dostluga intizar etmektir."73
26 Nisan 1920'de Meclis Baçkanlik Divani teçekkûl ettirilerek Meclis Baçkanligi'na Mustafa Kemal Paça getirilmiç ve bir önerge vermiçtir. Önergede ifade edilen hususlar çôyledir:
1- Hükümet teçkili zaruridir.
2- Muvakkat kaydiyla bir hükümet reisi tanimak veya bir Padiçah Kaymakami ihdas etmek mümkün degildir.
3- Mediste yogunlaçan milli iradeyi fiilen vatanin mukadderatina el koymuç oldugunu kabul etmek esas ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin üzerinde bir kuvvet mevcut degildir.
4- Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasama ve yürütme yetkilerini üzerinde toplar.
5- Meclis'ten seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir heyet, hükümet i§lerine bakar. Meclis Baçkani bu heyetin de baçkanidir.
6- Padiçah ve halife, baski ve zorlamadan kurtuldugu zaman meclisin düzenleyecegi kanuni esaslar dairesinde vaziyetini alir.74
Bu meclis, Misâk-i Milli'nin gerçekleçtirilmesi, memleketin esarete dügmemesi ve istiklâlin kazanilmasi gibi ortak program etrafinda toplanmiç mebuslardan oluçuyordu. Önergede "Mediste yogunlaçan milli iradeyi fiilen vatanin mukadderatina el koymuç oldugunu kabul etmek esas ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin üzerinde bir kuwet mevcut degildir." denilmek suretiyle Osmanli Devleti'nin içgal altindaki kalan son topraklari üzerinde yaçayan Türk milletinin mukadderatini tayin edecek oían gücün Türkiye Büyük Millet Meclisi oldugu ilan edilmiç oluyordu. Baçka bir ifadeyle Milli Mücadele Hareketi, yasama, yürütme ve yargi yetkilerini de kendi bünyesinde toplamiç oían Büyük Millet Meclisi sayesinde millet adina hareket etme yetkisini eline almiç oluyordu.
Sonuç
Mustafa Kemal Paça'nin Anadolu'ya geçmesi ile baçlayan Milli Mücadele hareketi Amasya Tamimi ile temel ilkeleri ortaya koyduktan sonra Erzurum ve Sivas Kongreleriyle askeri ve siyasi otoriteyi saglamak yönünde önemli adimlar atmiçtir. Mücadelenin Sivas'tan yürütülmesinin arzu edilen baçariyi saglayamayacagi dügüncesiyle stratejik bir mevki olarak Ankara tercih edilmiçtir. Ankara'nin tercihinde sadece askeri gerekçeler degil siyaseten de milli temsili uhdesine almig milli bir meclisin de Ankara'da açilmasi uygun bulunmakla birlikte bu yöndeki dügünce ve tegebbüslerden bir sonuç alinamamiç ve istanbul'da Meclis-i Mebusan'da oluçturulacak milli bir grup marifetiyle hareket edilmek istenmiçtir. Bu tegebbüs kismen baçarih olmuç ve Misak-i Milli'nin kabulü saglanmiçtir. Ancak geliçmeler, Meclis-i Mebusan'a müdahale edilecegini ve özgürce kararlar almasina imkan birakilmayacagi kanaatindeki Mustafa Kemal Paça'yi hakli çikarmiç ve Istanbul Îtilaf Devletlerince resmen içgal edilerek Meclis-i Mebusan dagitilmiçtir. Bunun üzerine hemen harekete geçilmiç ve Mustafa Kemal Paça'nin dügündügü vechile Ankara'da milli bir meclisin açilmasi saglanmiçtir.
Bütün bu geliçmelere ragmen Ankara'da kurulan bu meclis daha uzun bir zaman temsil hakkini kullanamayacak ve hukuken muhatap alinmayacaktir. Ancak daha sonra geliçen olaylar gösterecektir ki Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açilmasi Milli Mûcâdele'nin baçansi açisindan siyasi ve hukuki anlamda önemli bir safhasini teçkil edecektir. Artik Milli Mûcâdele'nin hareket merkezi Ankara olacakgerek askeri, gerekse siyasi teçebbûslerin merkezi Ankara olacaktir. Elinde kalan son topraklarina sahip çikmaya çaliçan Türklere karçi maddi, beçeri ve askeri bakimdan kahir gûçteki galip devletlerin, politikanin bütün inceliklerini sergileyecekleri de göz önünde bulundurulursa Ankara'nin, Ankara'daki TBMM'nin ve Mustafa Kemal Paça'nin içinin ne kadar zor oldugu anlaçilir.
Neticede içgalci devletlerin her türlü gücüne, baskisina ve politikasina ragmen Mustafa Kemal Paça'nin Samsun'a çikmadan önce dügündügü gibi yikilan bir devletten yepyeni ve milli bir Türk devleti hayat bulacaktir. Lozan'da yapilan antlaçma ile Türk zaferi çerefli bir bariçla taçlandirilacaktir. Bu bagari, Ankara'da Milli Mücadele'yi büyük fedakârliklar ve sikintilar içinde yürüten, milli bagimsizhk inanç ve kararliligindaki kahraman meclise aittir.
Milli Mücadele boyunca hareket merkezi olan Ankara, büyük zaferden sonra 13 Ekim 1923 tarihinde Türkiye DevletPnin baçkenti olmuçtur.
* Bu teblig, 26 Aralik 2011 tarihinde TBMM, Gazi Üniversitesi Atatürk ílkeleri ve tnkilâp Tarihi Araçtirma ve Uygulama Merkezi, Ankaralilar ve Ankara yi Tamtma Vakfi tarafmdan diizenlenen Atatiirkun Ankara'ya Geliii Programi'nda takdim edilmiçtir.
1 Bu konuda bkz. Mustafa Turan, "Milli Bagimsizlik ínanci ve Ankara", Cumhuriyetin 80. Yilinda Her Yöniiyle Ankara, Ankara, 2004, s.289 vd.
2 Sadramm Ali Paia, Hayali, Zamam ve Siyasi Vasiyetnamesi, (Haz: Fuat Andiç-Siiphan Andiç), Istanbul, 2000, s. 76 vd.
3 Batiii büyük devletlerin, Osmanli Devleti'ni iktisadi, siyasi nüfuz ve hükmü altma almak veya sebepler ihdas ederek parçalamak ve Osmanli idaresinde yaçayan çegitli milletlerin bagimsizliklanm temin etmek istemelerinden dogan tarihi meselelerin tümüne "Çark Meselesi" denilmektedir. Bkz. Cevdet Kûçiik, "Çark Meselesi Hakkmda Önemli Bir Vesika", Í.Ü. Edebiyat Fakiiltesi Tarih Dergisi, i.Hakki Uzunçarçili Hatira Sayisi, Istanbul, 1979, s. 607.
4 Ali Fuat Cebesoy, Simf Arkadajim Atatiirk, 2.Baski, Istanbul, 1981, s. 114 vd.
5 Çevket Siireyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal, C. III, 15. Baski, Istanbul, 1999, s.25.
6 Kemal Atatiirk, Nutuk (1919-19271, Atatiirk Araçtirma Merkezi yay., Ankara, 1989, s. 1 vd.
7 Bu ifadeler Siileyman Çefik Paça tarafindan okunan Hatt-i Hiimayunda yer almaktadir. Bbz. Aydemir-III, s. 76.
8 Utkan Kocatürk, Atatiirk íin Fíídr ve Düjünceleri, Ankara, 1984, s. 1.
9 Nutuk, s. 18.
10 Amasya Tamimi'nin maddeleri için bkz. Nutuk, s. 21.
11 Atatiirkun Söylev ve Demeçleri, (1919-1938), C. HII, Türk tnkilâp Tarihi Enstitüsü yay., Ankara, 1981, s. 3.
12 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, s. 3-4
13 Kemal Atatürk, Nutuk-Vesikalar, C. III, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü yayim, Istanbul, 1960, s. 1135.
14 Selahattin Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar, C. III, MEB yayim, Istanbul, 1991, s. 17.
15 Nutuk, s. 134.
16 Nutuk, s. 141.
17 Charles H Sherrill, Bir Elçiden Qîzî Mustafa Kemal, (Çev: Alp Ilgaz), Terciiman 1001 Temel Eser, yy-ty, s. 97.
18 Nutuk, 169; Mazhar Miifit Kansu, Emirum 'dan Ölümüne Kadar Atatürk le Berater, C. II, TTK yaymi, Ankara, 1988, s. 422; Protokolde yazilmamakla birlikte Milli Meclis'in Bursa'da toplanmasi da söz konusu yapilmiçtir. Bkz. Sabahattin Selek, Anadolu htilali, C. II, 8. Baski, Istanbul, 1987, s. 317.
19 Atatürk Nutuk'ta Meclis'in istanbul'da toplanmasinin dogru olmadigmi Salih Paça'mn da kabul ve tasdik ettigini; ancakbunun çahsi görügü oldugunu; kabine adina çimdiden söz vereineyecegini; kabine üyelerini bu gôriiçe inandirmak için elinden geleni yapacagma söz verdigini, baçaramadigi takdirde kabineden çekilecegini söyledigini ve bu konuda baçan saglayamadigim m Bkz. Nutuk, 171.
20 Selahattin Tansel, Mondros'tan Mudamja tja Kadar, C. II, MEB yaymi, Istanbul, 1991, s. 165466.
21 Kansu-II, s. 426.
22 Nutuk'Vesikalar III, s. 1132.
23 NutukA'esikalar III, s. 1134-1136.
24 Nutuk'Vesikalar Ills. 1139 Kansu-II, s. 428.
25 Kansu-II, s. 428.
26 Edirne'de Kolordu Kumandani Cafer Tayyar Bey, Balikesir'de Kolordu Kumandani Yusuf tzzet Paga, Firka (Tümen) Kumandani Kazim Bey, Bursa'da Firka Kumandani Bekir Sami Bey, Diyarbakir'da Kolordu Kumandani Cevdet Bey bölgelerinin önemi ve mesafelerin uzakhgi sebebiyle bu toplantiya çagnlmamiçlarsa da göriigülecek hususlar hakkmda gôriiçlerinin almacagi bir telgrafla bildirilmiçtir. Bkz. SWefc-//, s. 321.
27 Kansu-II, s. 445.
28 Shell ill, a.g.e., s. 96.
29 Nutuk, s. 229.
30 Nutuk, s. 229.
31 Falih Rifki Atay, Çankaya Atatürk'iin Dogumundan Ölümüne Kadar, Istanbul, 1980, s.198.
32 Kansu-II, s. 466.
33 Mazhar Miifit Kansu, bu gôriiçmede Ankara iizerinde karar verilmiçse de bu karann bir miiddet daha gizli kalmasi gerekmiçtir demektedir. (Bkz. Kansu^II, s. 445); Bu gôriiçmelerde Heyet-i Temsiliye'nin Ankara'ya taçmmasi iizerinde konuçulmuçsa da böyle gizli bir karann ahndigi yöniinde bir kayda rastlamadik.
34 Kansu-II, s. 445.
35 Kanstt'H, s. 463.
36 Kansu-II, s. 464.
37 Kansu-ll, s. 523.
38 Nutuk, s. 230; Kansu-II, s. 467.
39 Kansu-II, s. 462-463.
40 Grek tarihçisi Pausanias'm naklettigi efsaneye göre: Ankara'yi kuran Frig Krall Midas orada buldugu bir gémi çapasma izafeten Ankryra ismini vermiçtir. Bkz. Sargon Erdem, "Ankara-lslam Öncesi", islam Ansiklopedisi, TDV yayim, C. III, Istanbul, 1991, s. 202; Ankara'ya giden Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Ankara kalesinin yedi sene her giin kirkar bin iççinin kirkar ceviz ve birer parça ekmekle bedava iççilikle (angaiya) inça edildigi için halk arasmda Ankariyye denildigini zikretmekte, Türk lisamnda Engürü, Ankin, înkin, Aydmkin, Unkuru ve Enguru olarak bilindigini, Defterhane-i padiçahide ise isminin Ankara oldugunu kaydetmektedir. Bkz. Evliya Çelebi Setjahatnamesi, C. II, (Haz: Zekeriya Kurçun-Seyit Ali Kahraman-Yücel Dagli), Yapi Kredi yayim, Istanbul, 1998, s. 220
41 Erdem, a.g.madde., s. 202-203.
42 AbdülkeiimÖzaydin/'Arkara-islamiDönem", islam Arsiklopedisi, TDV yayim, C. III, Istanbul, 1991, s. 204.
43 Rifat Özdemir, "Ankara-Osmanlilar Devri", islam Ansiklopedisi, TDV yayim, C. III, Istanbul, 1991, s. 204-207
44 Aydemir-III, s., 182.
45 Balkan savaçlanndan sonra, Ankara'da yapilan nüfus sayimmda Ankara'mn niifusu 27 000 civarinda olup bunun 18.500'i Müsliiman Türk, 6.800'i Ermeni, 1.800'ii Rum, 450'si Yahudi'dir. Bkz. Abdiilkerim Erdogan-Gôkçe Günel, Istiklal Savaçi'nda Ankara, Ankara, 2007, s. 32; Heyet-i Temsiliye Ankara'ya geldiginde ise çehrin nüfusunun 20 000 civarinda oldugu görülmektedir. Bkz. E. Semih Yalçm, "Atatürk'ün Ankara'ya Geliçi", Atatiirk Amitirma Merkezi Dergisi, C.X, S. 29 (Temmuz, 1994), s.335
46 Erdogan-Giinel, a.g.e., s. 33.
47 Mazhar, Lonca kuruluçlan bakimmdan Ankara'nm daima ileri ve en gûçlû bir merkez oldugunu, belli gelenekleri olan, idareciler, idare yerleri ve yöntemleri bulunan, aslmda çehrin sivil silahli kuwetlerini teçkil eden seymenlerin Arkara'da yaçamakta olduklanm beliitmektedir. Kansu Al, 184-185.
48 Erdogan-Giinel, a.g.e., s. 57
49 Erdogan-Giinel, a.g.e., s. 59
50 Erdogan-Giinel, a.g.e., s. 59.
51 Bu konuda geniç bilgi için bkz. Erdogan-Giinel, a.g.e., s. 84 vd.
52 Hürriyet ve Itilaf Firkasi taraftan olan Vali Muhittin Paça, valiligi döneminde milli faaliyetlere as la müsamahali davranmamiç, her firsatta milli hareketleri engellemek ve kuvâ-yi milliye ruhunu söndiirmek için gayret gôstermiçtir. Heyet-i Temsiliye'nin 13 Eyliil 1919 tarihinde Ankara valisinin tutuklanarak Sivas'a gönderilmesi karan üzerine 19 Eyliil 1919 tarihinde Keskin kazasi civannda Kuvâ-yi Milliye tarafindan yakalanarak Sivas'a gônderilmiçtir. Bkz. Bayram Sakalli, Ankara ve Çevresinde Milli Faaliyetler ve Teikilatlanma, Ankara, 1998, s.59-63.
53 Azm-i Milli Cemiyeti'nin kuruculari; kimyager Avni Refik (Berkman), ögretmen Mahir (Iz), Ayaçh h Riza, ögretmen Yakup, Ekrem ve Fevzi Beylerdir. Bkz. Erdogan-Giinel, a.g.e., s. 68-69.
54 Cemiyet reisi Rifat Efendi, azalan da Hoca Atif Çayiroglu Hilmi, Omer Miimtaz, Kûtûkçiioglu Ali ve Ekrem Beylerdir. Bkz. Enver Behnan Çapolyo, Kemal Atatiirk ve Milli Mücadele Tarihi, Istanbul, 1944, s. 250; Kansu^ll, s. 488.
55 Erdogan-Giinel, a.g.e., s. 69.
56 Bu konuda geniç bilgi için bkz. Sakalli, , a.g.e.,, s. 69.
57 izmir'in Yunanlilar tarafindan içgaline ilk tepkiler Ankara'nin kazalanndan gelmiç, Keskin, Kalecik, Ayaç gibi yerlerden protesto telgraflan çekilmiçtir. Bkz. Sakalli, , a.g.e.,, s. 54-55.
58 Çapolyo, a.g.e., s. 251
59 Bu konuda geniç bilgi için bkz. Kansu^II, s.492-495; Çapolyo, a.g.e., s. 251-253.
60 EK
61 ? Κ
62 KansU'II, s. 497-498; Çapolyo, a.g.e., s. 263-265
63 Erdogan-Günel, a.g.e., s. 116vd.
64 KansU'II, 501.
65 ?Κ
66 NutukA'esikalar III, s. 11664167; Mazhar Miifit, "Eskiçehir'de yapilmasi karalaçtinlan toplantinin Ankara'da yapilmasimn daha uygun olacagmdan ve icap edenlere tebligi kararlaçtinlmiçtir." demekte (Bkz. Kansu^II, s. 466) ise de Mustafa Kemal Paça Meclis-i Mebusan'a katilacak olan mebuslarla toplanmak hususunda örnek olarak Eskiçehir'i telaffuz etmiçtir. Eskiçehir'de toplanmakyönünde kesin bir karar söz konusu degildir. 17 ve 29 Aralik 1919 tarihli telgraflarda da bu yönde bir ifade yer almamaktadir.
67 Hiisrev Sami Bey ve Mazhar Miifit Bey ile yaptiklan bir gôriiçmede Mustafa Kemal Paça, daha açik bir çekilde maksatlanm anlatmak için mesela Eskiçehir'de mebuslarla bir araya gelerek grup hususunda esasli göriigmek gerektigini sôylemiçtir. Bkz. Kansu^ll, 463-464.
68 Kansu-ll, 526.
69 Kansu-II, 517-518.
70 Mebuslarin istanbul'da tekrar toplandiklan zaman yerli ve yabanci bazi niifuzlu kigilerin etkisi altmda kalmaya baçladiklan ve Ankara'da son derece arzu ve heyecanla alkiçladiklan gaye için pratik hiçbir iç göremedikleri de ifade edilmiçtir. Bkz. Sherrill, a.g.e., s. 99
71 Kansu-ll, 527.
72 Nutuk, s. 281
73 Nutuk, s. 292
74 Nutuk, s. 293.
Kaynaklar
ATATÜRK, Kemal, Nutuk (1919-1927), Atatürk Araçtirma Merkezi yay., Ankara, 1989.
ATATÜRK, Kemal, Nutuk-Vesikalar, C. III, TürkDevrimTarihi Enstitüsüyayini, Istanbul, 1960.
Atatürk un Söylev ve Demeçleri, (1919-1938), C. I-III, Türk inkilâp Tarihi Enstitüsüyayini, Ankara, 1981.
ATAY, Falih Rifki, Çankaya, Atatürk'ün Dogumundan Ölümüne Kadar, Istanbul, 1980.
AYDEMÍR, Çevket Süreyya, Tek Adam Mustafa Kemal, C. III, 15. Baski, Istanbul, 1999.
CEBESOY, Ali Fuat, Simf Arkadaiim Atatürk, 2.Baski, Istanbul, 1981.
ERDEM, Sargon, "Ankara-Islam Öncesi", islam Ansiklopedisi, TDVyayini, C. III, Istanbul, 1991, s. 201-203.
ERDOGAN Abdülkerim -Gôkçe Günel, istiklal Savaçi'nda Ankara, Ankara, 2007
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C. II, (Haz: Zekeriya Kurçun-Seyit Ali KahramanYücel Dagli), Yapi Kredi yayini, Istanbul, 1998.
KANSU, Mazhar Müfit, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk le Berater, C. II, TTK yayini, Ankara, 1988.
KOCATÜRK, Utkan, Atatürk'ün Fikirve Dü^ünceleri, Ankara, 1984.
KÛÇÛK, Cevdet, "Çark Meselesi Hakkinda Önemli Bir Vesika", Í.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, Î.Hakki Uzunçarçili Hatira Sayisi, Istanbul, 1979, s.607.
ÖZAYDIN, Abdülkerim, "Ankara-islami Dönem", islam Ansiklopedisi, TDV yayini, C. III, Istanbul, 1991, s.203-204.
ÖZDEMIR, Rifat, "Ankara-Osmanlilar Devri", islam Ansiklopedisi, TDV yayini, C. III, Istanbul, 1991, s.204-207.
Sadrazam Ali Paia, Hayati, Zamani ve Siyasi Vasiyetnamesi, ( Haz: Fuat Andiç-Sûphan Andiç), Istanbul, 2000.
SAKALLI, Bayram, Ankara ve Çh'resinde Mili Faaliyetlerve Teikilatlanma, Ankara, 1998.
SELEK, Sabahattin, Anadolu Ihtilali, C. II, 8. Baski, Istanbul, 1987.
SHERRÍLL, Charles H, Bir Elçiden Gazi Mustafa Kemal, (Çev: Alp Ilgaz), Tercüman 1001 Temel Eser, yy-ty.
ÇAPOLYO, EnverBehnan, Kemal Atatürk ve MUH Mücadele Tarihi, Istanbul, 1944.
TANSEL, Selahattin, h/tondrostan Mudanya ya Kadar, C. II-III, MEByayini, Istanbul, 1991.
TURAN, Mustafa, "Milli Bagimsizhk Ínanci ve Ankara", Cumhuriyetin 80. Ythnda Her Vónüyle Ankara, Ankara, 2004, s.289-299.
YALÇIN, E. Semih, "Atatürk'ün Ankara'ya Geliçi", Atatürk Araitirma Merkezi Dergisi, C.X, S. 29 (Temmuz, 1994), s.333-347.
Mustafa Turan**
** Prof. Dr., Gazi Üniversitesi, Edebiyat Fakiiltesi, Tarih Bölümü, e-mail: [email protected]
?Κ:
Ankara Vilayeti tarafindan Dahiliye Nezareti'ne gönderilen 28 Aralik 1919 tarihli telgrafta Mustafa Kemal Paça'nin Ankara'ya geliçi göyle anlatilmaktadir.
Ankara Vilayeti'nden varid olan 28 Kanûn-i evvel 35 tarihli §ifre-telgrafnamenin suretidir.
Mustafa Kemal Paga ve rüfekasi dün akçam saat ûç raddelerinde Ankara'ya dahil olarak dogruca Hazret-i Bayram Veli (Kaddese Sirrihü'l-áli) hazretlerinin türbe-i Çerifelerini ziyaret ettikten sonra hükümet piç-gâhina toplanan binlerce ahâli tarafindan meserretkârâne alkiçlarla ortaya alinip kurbanlar zebh ve hilâfet-penâh-i a'zâm ve Padiçalvi muazzam efendimiz hazretlerinin ve devlet ve milletimizin saadeti namina dualar edildikten sonra mumâ-ileyh tarafindan ayni mealde bir nutuk irâd edilerek makânvi vilâyette ve kolordu kumandanligi dairesinde çay ve kahve ikram edilmiç ve badehu iki seneden beri bo§ olan ve ikâmetlerine tahsis edilen ziraat mektebine gitmiçlerdir. Îstikbâle çehre ûç saatlik mesâfeden umum Ankara ahâlisiyle mûlhâkâttan gelen eçrâf ve ayân ve mûdâfaa-i hukûk-i milleye heyet-i idâreleriyle kezâlik mûlhâkâttan gelen binlerce sûvâri kuvâyi milliye efradi içtirak ettigi ve yüz binlerce ahâli ve kadin ve çocuklarla bir saatlik mesâfeden bede' ile hükümete kadar iki keçeli olarak istikbâle çitâb ettikleri ve heyetin pek hâr ve samimi alkiçlar içinde geçtigi ve Ankara zeybekleri tarafindan kilinç ve kalkan oyunu oynandigi müstakbilínin bir kism-i mühimmi müselläh oldugu halde ufak bir münasebetsizlik bile kat'iyyen vukua gelmedigi ve heyetin Haci Bektaç Karyesi'nde Çelebi Cemaleddin Efendi tarafindan misafir edildikleri ve dergâh-i çeref erkâni tarafindan ziyafet verildigi ve tarikat-i nazenin ricâliyle ulvilerin kuvâ-yi milliyeye dahil olduklari ve kezalik Kirçehri'nde yagmurlarin kesret-i nüzulüne ragmen pek büyük bir merasim icra edildigi mutasarrifhk vekâletinden alinan telgraf mûnderecâtindan mûstebân olmagla ilâveten arz olunur.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Professor Dr. Hale Sivgin 2012
Abstract
Mustafa Kemal Pasha, and fate determination to come to Ankara on 27 December 1919 as a place where decisions on election result of a process of Ankara. 19th of the Ottoman Empire demolished at the end of the wars during the century it was realized that enters. In spite of all adversities, Mustafa Kemal Pasha, a Turkish government wanted to establish independent and national. Mustafa Kemal, the Turkish nation will struggle for independence, declared in Annasya, Erzurum and Sivas Congresses after the tribunal and has established representative who will conduct the National Struggle. However, a more strategic for the conduct of military and political struggle in the center of Ankara were selected. Mustafa Kemal Pasha, for the establishment of a national parliament in Ankara have been in serious attempts that failed in the Deputies of Parliament decided to gather in Istanbul worked in the emergence of national will. . Mustafa Kemal Pasha, the opinion will be opened in Istanbul parliament must intervene. Immediately from Sivas, Ankara, Mustafa Kemal Pasha, met along the way and a great enthusiasm here. When too much of a proceeding of parliament gathered and adopted the National Pact. Subsequently be formally occupied states and the Ottoman parliament in Istanbul distribute victorious Mustafa Kemal led the TBMM on April 23, 1920, and immediately took action. After this date, both militarily and politically nationalist struggle was carried out in Ankara. Assumed an important role in the establishment of an independent Turkish state, Ankara, the capital of a large victory, then the new state will be accepted as established. [PUBLICATION ABSTRACT]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer