ÖZ
Selim Sırrı Tarcan, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde beden terbiyesi ve spor hayatında ön plana çıkan en önemli simalardan birisi olmuştur. İsveç'te beden terbiyesi tahsilini tamamladıktan sonra yurda dönen Tarcan, yaptıǧı çalışmalarla ülkede beden terbiyesi alanında büyük bir hareketlilik başlatmıştır. Bir yandan okullarda beden terbiyesi derslerini yaygınlaştırmaya çalışarak genç neslin fikren olduǧu kadar bedenen de gelişmesine önem verirken, diǧer yandan uluslararası arenada Türklerin spor alanındaki varlıǧını ortaya koymak amacıyla olimpik faaliyetlerinde bulunmuştur. Düşünce ve görüşleriyle ülkede beden terbiyesi ve sporun yayılmasına öncülük eden Tarcan, Türk toplumunun fikrî, ahlâkî ve bedenî gelişimine dair yol göstererek Türk modernleşmesinde beden terbiyesi ve sporun saǧlık ve toplumsal alanlardaki politikalarına yön vermiştir
Anahtar Kelimeler: Selim Sırrı Tarcan, Beden Terbiyesi, Olimpiyat, Spor T arihi, J imnastik
ABSTRACT
Selim Sırrı Tarcan was one of the most important figures in physical training and sports during the Second Constitutional Monarchy and Republican periods. Following completing his education of physical training in Sweden, Tarcan returned to his homeland and started a great mobility in the field of physical training in the country through his activities. On one hand, he attached importance both to the mental and physical development of the young generation through the spread of the courses of physical training in schools. On the other hand, he carried out Olympic activities in order to reveal the presence of the Turks in the field of sports in the international arena. Tarcan, who led the spread of physical training and sports in the country with his thoughts and views, shaped policies of physical training and sports in health and social fields in the Turkish modernization while helping usher in intellectual, moral and physical development of the Turkish society.
Keywords: Selim Sırrı Tarcan, Physical Training, Olympiad, History of Sports, Gymnastics
Giri
Osmanlı Devleti'nin son zamanında doǧan düşünce insanlarının ortak özelliǧi, ülkenin içinde bulunduǧu zor durumdan kurtarılmasına yönelik ortaya çıkan fikir hareketlerinden etkilenmiş olmalarıdır. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e aktarılan siyasi grupların ve entelektüel kesimin fikir ve hareket yapıları, bu yapıların temelinde yatan unsurlar, aksiyoner hüviyetlerinin meydana çıkarıldıǧı deǧerde, erken Cumhuriyet dönemindeki düşünsel dönüşümlerin anlaşılması mümkün olabilecektir. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş dönemi ve sonrasını tecrübe etmiş topluluǧun biyografi çalışmalarının yapılması ve kimlik çözümlemelerinin açıǧa çıkarılması, dönemin fikir yapısının incelenmesini kolaylaştırmakla birlikte türlü meselelerin aydınlatılması adına önemli bir fayda saǧlayacaktır.
Kurthan Fişek'e göre, Türk spor tarihi çalışmalarına bakıldıǧında genelde yazılanların büyük bölümü, belgelere deǧil, belleklere dayalıdır. Kendisi temel kaynakların bu özelliǧini hem zorunluluk, hem kısır döngü olarak görmüştür. Çünkü "spor" olgusu, tarihimizin büyük bir döneminde, kamu belgeliklerinde yer almaya deǧer bulunmamıştır. Bu yüzden belgenin tükendiǧi yerde bellek devreye girmiş ve bu durumda belleklerin şaşmazlıǧına güvenilmiş, belleǧe dayanılarak yazılanların belge sayılması alışkanlık olmuştur.1
Osmanlı son dönem ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında özellikle beden terbiyesi ve spor alanında düşünsel ve işlevsel baǧlamda etki eden şahısların başında Selim Sırrı Tarcan gelmektedir. Bu araştırmada, Osmanlı ile Cumhuriyet Türkiyesi arasındaki geçiş döneminin şahitlerinden biri olarak, hem düşünceleriyle başkalarını etkilemiş bir aydın, hem de ülkede beden terbiyesinin ve sporun gelişiminde en büyük pay sahiplerinden biri olan Tarcan'ın yaşadıǧı dönem ile hayatı hakkında bilgi vermek hedeflenmiştir. Ayrıca, ortaya koyduǧu eser ve makalelerden yola çıkarak düşünceleriyle hem Osmanlı Devleti hem de Türkiye Cumhuriyeti'nde beden terbiyesi ve sporun gelişimine saǧladıǧı katkıları ortaya koymak amaçlanmıştır. Böylelikle, Türkiye Cumhuriyeti'nde hâlâ hakkıyla bilinemeyen beden terbiyesi ve spor tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biri olan Selim Sırrı Tarcan'ın tanıtılmasına katkı saǧlayacaktır. Makale geniş bir dönemi kapsadıǧı için ayrıntısıyla her konudan bahsetmek mümkün deǧildir. Bundan sebep, makalede Tarcan ile alakalı genel bir bilgi vermekle birlikte arka planda kalmış bilgileri de bir nebze ortaya koymak hedeflenmiştir. Aynı şekilde, yazdıǧı kitap ve makaleleri doǧrultusunda tüm düşüncelerini ortaya koymak makalenin sınırlarını aşacaǧından önemli görülen noktalara atıfta bulunarak makale yazılmıştır.
Selim Sırrı Tarcan'ın Yaşamı (1874-1957)
Selim Sırrı, 25 Mart 1874 tarihinde Mora Yenişehir'de doǧmuştur.2 Babası, Elâzıǧ vilayetinin Kesrik köyünden olan Miralay Yusuf Bey, Karadaǧ Savaşı'na katılmış ve Bileke'de şehit düşmüştür.3 Kesriyeli Yazıcı Selim Efendi'nin kızı olan annesi Zeynep Hanım (1839-1924) babası sayesinde iyi eǧitim görmüş hatta Fuzuli ve Nedim'i anlayacak kadar edebi bir terbiye almıştır.4
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın kaybedilmesiyle birlikte ailesiyle birlikte İstanbul'a gelen Selim Sırrı,5 öǧrenimine 12 Aǧustos 1881 tarihinden itibaren Mekteb-i Sultanî'de (Galatasaray Lisesi) devam etmiştir.6 Jimnastiǧe ilgisi bu dönemde başlamış ve jimnastik öǧretmeni Faik Bey (Üstünidman) sayesinde spor âşıǧı bir genç olmuştur.7
1890'da Mühendishane-i Berr-i Hümayun'un idadi sınıfına başlamış, 5 Mayıs 1893 tarihinde Mühendishane-i Berr-i Hümayun'un Harbiye sınıfına kaydolmuştur.8 Mühendishane Harbiyesi'nde okuduǧu dönemde siyasetle de ilgilenen Selim Sırrı Bey, Jön Türkler ile irtibat kurmuş ve okuldan mezun olana kadar süren gizli teşkilat üyeliǧini eǧitimini tamamlayıp İzmir'e atanmasıyla birlikte artan hafiye hareketlerinden dolayı bırakmıştır.9
Selim Sırrı Bey, 15 Şubat 1897 tarihinde Mühendishane'den istihkâm mülazım-ı evvel (üsteǧmen) rütbesiyle mezun olduktan sonra Bahr-i Sefid (Çanakkale) Boǧazı Torpido Müfrezesi'ne tayin edilmiştir.10 Bu süreçte 17 Nisan-19 Mayıs 1897 tarihlerinde gerçekleşen Osmanlı-Yunan Savaşı arifesinde Çanakkale'de, İzmir'de, Selanik'te denize torpil döşemek üzere oluşturulan komisyon onun refakatine verilmiştir. Birkaç hafta boǧazda torpil döşeme işinde bulunduktan sonra11 İzmir'in Yenikale istihkâmlarına tayin olmuştur.12
İzmir'de kaldıǧı süreçte şehrin aydın kesimiyle tanışan Selim Sırrı Bey,13 vilayet tercümanı Abdülhalim Memduh Bey'in girişimleriyle 1897 yılının Kasım ayında İzmir İdadisi'ne jimnastik hocası olmuş ve yine o yıl Hizmet gazetesinde yazılar yazmaya başlamıştır. İzmir'de bulunduǧu dönemde İzmir İdadisi'nin yanında, Mekteb-i Sanayi,14 Darü'l-İrfan, Tilkilik'te Arnavut Hoca'nın özel okulunda jimnastik dersleri vererek tam dört yıl dört okulda devamlı bir faaliyet içerisinde bulunmuştur.15 Böylelikle bu dönemde hem yazarlık hem de öǧretmenliǧinin çıraklık dönemini yaşamıştır.16
O dönemde istihkâm mülazımı olan Selim Sırrı Bey, 13 Ocak 1901 tarihinde17 yüzbaşılıǧa terfi ettirilerek padişahın fahri yaverliǧine atanmıştır.18 "İymir hayat-ı şebabımda bir inkılâba vesile olduǧu için kalbim orası için minnettarlıkla doludur. Ben oraya kitapsıy gittim, fakat okuryazar bir adam olarak avdet ettim"19 diyen Selim Sırrı Bey için böylelikle yeni bir dönem başlamış, bu doǧrultuda İstanbul'da Karadeniz Boǧazı'nda Anadolu Kavaǧı istihkâmlarına tayin edilmiştir. 20
Mühendishane'den mezun olduktan sonra dört yıllık bir İzmir tecrübesi geçiren Selim Sırrı Bey tekrar İstanbul'a dönmüş ve Karadeniz istihkâmlarında göreve başlamıştır. Bir yıl sonraysa 1902'de Tophane Sıbyan Alayı'na Fransızca öǧretmeni olarak tayin edilmiştir. 21 Yazarlık hayatına Servet-i Fünun ve İkdam gibi gazetelerde devam eden22 ve beden terbiyesi üzerine yazdıǧı makalelerle İstanbul'da büyük bir şöhret kazanan Selim Sırrı Bey,23 II. Meşrutiyet öncesi dönemde Mühendishane-i Berri Hümayun'da24 Aşiret Mektebi'nde,25 Darüşşafaka Mektebi26 ile birlikte Mercan İdadisi'nde, Debistan-ı İraniyan'da, Kadıköy Darülirfanı'nda jimnastik öǧretmeni olarak dersler vermiştir.27
30 Nisan 1906 tarihinde Kolaǧası (kıdemli yüzbaşı) rütbesine yükselmiş28 ve bu dönemde İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne (İTC) dâhil olarak29 güvendikleri insanları "İttihatçı" yazdırıp İstanbul'da nüfuzlarını arttırmaya çalışmıştır.30
Bu dönemde Selim Sırrı Bey'in Uluslararası Olimpiyat Komitesi (UOK) ile de yolu kesişmiş, kendisi komitenin kurucusu Baron De Coubertin ile II. Meşrutiyet'in ilanından önce İstanbul'da bir görüşme yapmıştır. Yapılan bu görüşmede31 Coubertin, kendisinden ülkede bir olimpiyat cemiyeti kurmasını ve 1912 yılında Stockholm'de yapılacak olimpiyatlara sporcu yetiştirmesini istese de, Selim Sırrı Bey Meşrutiyet öncesi dönemin hassasiyeti dolayısıyla bir harekette bulunamamıştır.32
Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte kendisinde halkı harekete geçirme, gösteriler tertip etme, meydanlarda konferans verme, mutlak heyecan yaratma düşüncesi uyanan Selim Sırrı Bey, halka verdiǧi konferanslarla çevresinde büyük bir kalabalık oluşturmayı başarmış ve yanındakilerle birlikte başta Maarif Nazırı olmak üzere Adliye Nazırı ve Şeyhülislam'a Meşrutiyet yemini ettirmiştir.33 Ortaya çıkan otorite boşluǧundan dolayı yaklaşık bir ay İstanbul'da asayişten sorumlu olmuş, bu doǧrultuda Haydarpaşa'da, Unkapanı'nda, Galata'da amele grevlerinin bastırılması ve kargaşaları önlemede de Rıza Tevfik ile beraber ön safta rol oynamıştır. 34
Beden terbiyesinin eǧitimdeki önemini iyi bilen Selim Sırrı Bey, o dönemde hususi bir beden terbiyesi okulu açmak istemiş ve Rıza Tevfik ile beraber halka açık olarak ilk spor konferansını ve gösterilerini düzenlemiştir. 35 Yeterli parayı toplayarak yurt dışından gerekli alet edevatı getirterek Mercan Yokuşunda bulunan bir hanın içinde 20 Aralık 1908 tarihinde "Terbiye-i Bedeniye Mektebi"ni açmıştır.36
Meşrutiyet'in ilanının ardından aynı yıl olimpiyat faaliyetlerine de zaman ayıran Selim Sırrı Bey, Osmanlı Millî Olimpiyat Cemiyeti'ni (OMOC) kurmuş; ancak 16 Aǧustos 1909 tarihinde yürürlüǧe giren Cemiyetler Kanunu37 çerçevesinde cemiyete resmiyet kazandırmak üzere başvuru yapsa da bu dönemde kabul alamamıştır. Bu çerçevede OMOC'un resmiyet kazanması ancak 13-23 Haziran 1914 tarihinde Paris'te yapılacak olan UOK'un kongresi öncesinde Ocak ayında Selim Sırrı Bey'in yaptıǧı başvuru neticesinde mümkün olabilmiştir.38
Meşrutiyet'in ilanından yaklaşık altı ay sonra UOK'un Berlin azası Kont Asseburg'dan Olimpiyat Kongresi'ne davet mektubu almasıyla birlikte 1908 yılının Aralık ayında Selim Sırrı Bey, UOK'un yeni azası seçilmiş39 ve bu sayede UOK'un 27 Mayıs -2 Haziran 1909 tarihinde Berlin'de yapılan toplantısına katılma imkânı bulmuştur.40
Meşrutiyet'in ilanından sonra hürriyet yemini ettirdiǧi bakanlarla aynı çatı altıda vazife görmesinin disiplin bakımından doǧru olmayacaǧı düşüncesiyle Selim Sırrı Bey'in bir süre yurt dışında görev yapması uygun görülmüştür.41 Kendi isteǧi üzerine İsveç'te Kraliyet Jimnastik Enstitüsü'nde beden terbiyesi alanında eǧitim görmeye gitmiş ve yaklaşık bir sene kaldıktan sonra yurda geri dönmüştür.42
11 Mayıs 1910 tarihinde ülkeye dönen Selim Sırrı Bey,43 "...ogünden itibaren İsveç'te geçirdiǧim hayat bana vücut egzersizlerinin hakiki manasını öǧretti ve diyebilirim ki, İsveç'e pazılarımla gittim fakat oradan kafamla döndüm"44 itirafında bulunarak İsveç'te edindiǧi bilgileri ülkede uygulama yoluna gitmiştir.
Selim Sırrı Bey'in yurda döndükten sonra askerlikten istifa ederek Maarif Nezareti'nde Terbiye-i Bedeniye Müfettişliǧi görevine getirilmesi,45 beden terbiyesinin ülkede yayılması adına bir dönüm noktası olmuştur. Yeniliklere açık ve devrimci kişiliǧiyle beden terbiyesi öǧretmeni yetiştirmek, topluma konferanslar vererek her yaşa göre yapılması lazım gelen vücut idmanlarının içeriǧini anlatmak, beden terbiyesini kız okullarına sokmak gibi önemli faaliyetlerde bulunmuştur.40
Beden terbiyesi derslerinin müfredat programlarına girmesinin daha ötesine geçilerek Selim Sırrı Bey'in girişimleriyle 1913 yılının sonlarına doǧru kız ve erkek beden terbiyesi öǧretmenlerini yetiştirmek üzere bir beden terbiyesi okulu açılması gündeme gelmiş; ancak Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte bu girişim yarıda kalmıştır.47
14 Aǧustos 1914'te Maarif Nezareti Heyeti Teftişiyye üyeliǧine atanan Selim Sırrı Bey,48 Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte yedek subay olarak orduya tekrar çaǧrılmış ve bir süreliǧine Enver Paşa tarafından Almanya'dan İstanbul'a kuryelik göreviyle vazifelendirilmiştir.49 Selim Sırrı Bey bu vazifeyle ilgili şunları söylemiştir: "Harb-i umumide... Bazı mevad-ı infilakıyeyi (patlayıcı madde] Almanya'dan alıp İstanbul'a getiriyordum. Almanlar pamuk barutlarının üstüne ince bir tabaka kinin olarak geçiriyor, biz de işimizi görüyorduk."50
Birinci Dünya Savaşı'nın sebep olduǧu geçim sıkıntısı kendisini de etkilemiştir. Aldıǧı aylıkla geçinmenin mümkün olmadıǧını; bundan dolayı müfettişlik ve öǧretmenlik vazifesinden boşta kalan saatlerini özel mesaiye tahsis etmeye, her gün akşamları beşten sekize kadar, cumalarıysa sabahtan akşama kadar çalışmaya, geceleri de makale ve eser yazmaya karar verdiǧini dile getirmiştir. Ayrıca, İstanbul'un bazı muhterem kimselerine, vücutları zayıf olup da kuvvetlenmek isteyen, bel kemiklerinin doǧrulmasına lüzum görünen çocuklara tıbbî jimnastikler yaptıracaǧını, şişmanlıktan şikâyetçi olanlara masaj yapacaǧını bildirmiştir.51
II. Meşrutiyet döneminin başlarında beden terbiyesi derslerinin bazı okulların müfredatlarına girişi Selim Sırrı Bey'in çabalarıyla gerçekleşirken, Birinci Dünya Savaşı sırasında militarize edilmiş bir beden terbiyesinin yanı sıra askeri talimin de eǧitimin birçok basamaǧında zorunlu bir ders haline getirilmesi lüzumlu görülmüştür.52 Bu doǧrultuda Almanya'da Heinrich Von Hoff un örgütlediǧi Alman Genç Dernekleri örnek alınmıştır. Alman devleti tarafından finanse edilen bu oluşum, 12 ilâ 18 yaşlarındaki erkeklerin paramiliter eǧitimine odaklanmıştır. Birinci Dünya Savaşı'nda General Colmar von der Goltz tarafından Osmanlı Devleti'ne gönderilen Von Hoff, Genel Müfettiş olarak aynı oluşumu burada da vücuda getirmiştir.53 1916 yılında kurulan Osmanlı Genç Dernekleri'ne Mekatib-i Umumiye Genç Dernekleri Müfettişi unvanıyla Selim Sırrı Bey verilmiş54 ve Genel Müfettiş Von Hoff ile birlikte İstanbul ile Anadolu ve Rumeli'de Genç Dernekleri'ni teftiş etmek ve ders ve konferanslar vermek yönünde faaliyetlerde bulunmuştur.55
Von Hoff ve Selim Sırrı arasındaki iş birliǧi, 1916-1918 yılları arasında yaklaşık iki yıl boyunca devam etmiştir. Bu kurumsallaşmış iş birliǧinin yanında birlikte Osmanlı Genç Dernekleri Dergisini yayımlamışlardır. Bu doǧrultuda Selim Sırrı Bey ve Von Hoff, 19. yüzyılın başlarında Almanya'daki Fransız işgaline karşı paramiliter gençlik seferberliǧi hakkında çeşitli makaleler yazmışlardır. Selim Sırrı, Alman jimnastiǧini okuyucuları tanıtmış ve genç nesli harekete geçirmenin ne kadar yararlı olduǧunu anlatmıştır.56 Von Hoff un Alman gençlik seferberliǧiyle ilgili makaleleriyle ise Fransız işgaline karşı Prusya'da gençlik seferberliǧinin başarısına örnek gösterilerek Alman-Osmanlı ittifakına olan vurgu yapılmış ve Osmanlıların Fransız işgali altındaki Almanya gibi davranması öngörülmüştür.57
Selim Sırrı Bey'in II. Meşrutiyet döneminde yaptıǧı önemli çalışmalardan biri de İdman Bayramları olmuştur. Selim Sırrı Bey'in öncülüǧünde İstanbul Darülmuallimini tarafından düzenlenen İdman Bayramları, çocuklarda saǧlam bir fikrin saǧlam, zinde, tam sıhhatli bir vücutta gelişip büyüyebileceǧi teorisinden hareketle beden terbiyesini teşvik etme maksadı gütmüştür.58 Selim Sırrı Bey, İdman Bayramları'nı her yıl tekrarlamak, millî heyecanı arttırmak ve sürekliliǧini saǧlamak amacıyla tüm gençliǧin hep bir aǧızdan söyleyeceǧi bestesi İsveçli Felix Korling'e ait olan "Daǧ Başını Duman Almış" marşını ilk kez bu bayramda icra etmiştir.59
30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nden kısa süre sonra 15 Mayıs 1919'da İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Selim Sırrı Bey eǧitim faaliyetlerini sürdürdüǧü bu dönemde İzmir'in işgalini protesto etmek ve halkı işgallere karşı bilinçlendirmek için Sultanahmet'te yapılan mitinglere katılarak 23 Mayıs 1919 tarihinde işgali kınayan bir konuşma yapmıştır. Türk toplumuna birlik mesajı veren Selim Sırrı Bey, Amerika ve Avrupa'dan yaşanan olaylara adaletli bir şekilde yaklaşması gerektiǧini ifade ederken Türklerde işgalci bir zihniyetin olmadıǧını ve sadece yaşama özgürlüǧüne sahip olmak istediklerini belirterek Türk halkına sabırlı ve gayretli olması yönünde telkinler vermiştir. 60
3 Ocak 1919 tarihinde İstanbul Darülmuallimini müdürlüǧü görevine tayin edilen Selim Sırrı Bey, işgal döneminde de çalışmalarını sürdürmüş;61 basketbol ve voleybol gibi modern sporların ülkede tanıtılmasında önemli rol oynamıştır. 62 Darülmuallimin müdürlüǧünü 18 Eylül 1921 tarihine kadar yaklaşık üç buçuk yıl sürdürmüş; daha sonra Maarif Nezareti Heyet-i Teftişiye azalıǧına atanmıştır.63 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın kaldırılmasıyla Osmanlı Devleti tarafından verilen görevleri sonlandırılmış; 24 Mart 1923 tarihinde tekrar göreve başlayarak Darülmuallimin-i Aliye'deki derslerine ilaveten Maarif Vekâleti tarafından Galatasaray Lisesi Beden Terbiyesi öǧretmenliǧine tayin edilmiştir. 64
Millî Mücadele'nin başarıyla sonuçlandıǧı dönemde İstanbul'da izcilik faaliyetleri başlamıştır. İstanbul eǧitim kurumlarında giderek ilgi görmeye başlayan izcilik alanında Selim Sırrı Bey'in önemli katkıları olmuştur.65 İzciliǧin gelişimini saǧlamak amacıyla Selim Sırrı Bey'in yönetiminde Darülmuallimin'de oymak beyleri için beden terbiyesi kursları açılmıştır. Kurslar zorunlu tutulmuş ve devam etmeyenlerin maaşlarından kesinti yapılacaǧı duyurulmuştur. Kursların etkin bir şekilde yürütülebilmesi için Selim Sırrı'nın maiyetine bin kuruş maaşla üç beden terbiyesi öǧretmeni atanmıştır.66
Selim Sırrı Bey'in izcilik faaliyetleri Cumhuriyet döneminde de sürmüş ve 1923 yılında Mehmet Sami Bey (Karayel) ile birlikte Türk İzciler Birliǧi'ni kurmuşlardır. Bu birliǧe birçok oymaklar baǧlanarak faaliyetlerini 1926 yılına kadar devam ettirmişlerdir.67
Birinci Dünya Savaşı ve akabinde verilen Millî Mücadele dolayısıyla olimpik faaliyetlerini durduran Millî Olimpiyat Cemiyeti'ni yeniden aktif hale getirmek üzere Selim Sırrı Bey, Cumhuriyet'in ilanından önce İstanbul Jandarma Zabit Mektebi aracılıǧıyla 25 Haziran 1922 tarihinde "Millî Olimpiyad Cemiyeti Yerine Kaim Cihan Müsabakalarına Hazırlanma Cemiyeti"ni vücuda getirmiştir.68 Selim Sırrı Bey, Cumhuriyet'in ilanı sonrasındaysa Türkiye Millî Olimpiyat Cemiyeti (TMOC) Genel Kurulu'nu mevcut siyasi düzene uygun olarak yeniden şekillendirmiştir.69
15 Temmuz-15 Aǧustos 1923 tarihleri arasında gerçekleştirilen Heyet-i İlmiye Toplantısı beden eǧitimi alanında yapılacak çalışmalar için atılan ilk adım olmuştur.70 Selim Sırrı Bey, üye olarak katıldıǧı bu toplantılarda beden terbiyesi hakkında bir rapor sunmuştur.71 Bu süreçte, 20 Mayıs 1925 Maarif Vekâleti Birinci Sınıf Terbiye-i Bedeniye Müfettişliǧi'ne atanan Selim Sırrı Bey,72 Osmanlı son döneminde yapamadıǧı Beden Terbiyesi Öǧretmen Okulu'nu açmaya çalışmıştır.73 İlk olarak, 21 Ekim 1926 tarihinde İstanbul'da Kız Öǧretmen Okulu'nda bir "Terbiye-i Bedeniye Kursu"nun açılmasına vesile olurken,74 3 Şubat 1933 tarihinde Ankara'da Beden Terbiyesi bölümünün açılmasında büyük rolü olmuştur.75
Ülke içinde beden terbiyesi ve spor alanında faaliyetlerini sürdüren Selim Sırrı Bey, bir yandan da uluslararası arenada da çalışmalarına devam etmiştir. 1924 Paris ve 1928 Amsterdam Olimpiyatları'nda da Türkiye'yi temsil eden TMOC reisi Selim Sırrı Bey, 1929 yılı sonuna doǧru artık UOK Türkiye temsilciliǧi görevinden çekilme karar almış ve yerini eski asker ve eskrimci olan Kemalettin Sami Paşa'ya bırakmıştır.76
21 Haziran 1934 tarihinde kabul edilen Soyadı Kanunu ile Selim Sırrı Bey, "Tarcan" soyadını almış, soyadını merak edip kendisine mektup gönderenlere ise şu cevabı vermiştir: 77 'Tarcan: Tar malÛm olan Türk saǧıdır. Tarcan canın tarı demektir. İsmimin bana uygun olup olmadıǧını bilmiyorum fakat canın tarı olmak bence ülküdür."
31 Mart 1935 tarihine kadar Maarif Vekâleti Baş Müfettişliǧi görevinde bulunan Selim Sırrı Tarcan78 bu süreçte V. Dönem seçimlerine katılarak Ordu Milletvekili olmuştur. V., VI., VII. dönem milletvekilliǧi yapan Tarcan, 1946 yılına kadar bu görevini sürdürmüştür. Meclis'teki tek konuşması V. dönemde "Atatürk'ün Cenaze Merasimi İçin Yapılacak Sarfiyat Hakkındaki Kanun" dolayısıyla olmuştur.79 Kendisi de iyi bir hatip olan Tarcan, Atatürk'ün hitabet yönünü vurgulayan bir konuşma yapmıştır.80
Ömrü boyunca birçok eser ortaya koyarken "Terbiye ve Oyun" adında bir dergi de çıkarmıştır. Türk milletini fikren olduǧu gibi bedenen de çaǧdaş medeniyetler seviyesine çıkarmak için hizmet eden Tarcan, 2 Mart 1957 akşamı saat 20.10'da Nişantaşı'ndaki evinde emboliden 83 yaşında vefat etmiş ve cenazesi Feriköy'deki aile mezarlıǧına defnedilmiştir.
Selim Sırrı Tarcan'ın Beden Terbiyesi ve Spor Alanındaki Düşünceleri
Bir Osmanlı ve Cumhuriyet entelektüeli olarak Tarcan, ülkede 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren basit şekilde başlayan beden terbiyesine II. Meşrutiyet döneminden itibaren özellikle İsveç'te aldıǧı eǧitim sayesinde farklı bir boyut kazandırmayı başarmıştır. Kendi ifadesiyle o zamana kadar ampirik şekilde uygulanan beden terbiyesini ortaya attıǧı düşünceleriyle ilmî bir boyuta taşımıştır.81
Niyazi Berkes, II. Meşrutiyet'in beden terbiyecilerinin öncülerinden biri olarak Selim Sırrı Tarcan'ı göstermektedir. Berkes'e göre, Tarcan, pedagojinin temel taşı olan "harekeť'i ön plana almış ve her şeyden önce, ulusun bedensel olarak hareket etmesi gerektiǧine inanmıştır. 82
Tarcan, hem Osmanlı hem de Türkiye Cumhuriyeti'nde jimnastik ve sporun bir beden terbiyesi ilmi olduǧunu anlayan, onu tahsil eden ve bu mühim davayı, kalın pazılara sahip olmak gibi kolay bir işin dar çerçevesi içinden çıkarıp bir bilgi haline sokmaya çabalayarak ilmî esaslarına göre ülkeye yayan ilk kişi olarak kabul görmüştür. 83
Tarcan'ın kurmak istediǧi eser basit bir beden tekniǧi olmamıştır. Bunun halk saǧlıǧına, anatomiye, hareket mekanizması, kan dolaşımı, ciǧerlerin teneffüsü bilgilerine dayanan bir ilim, bütün vücudun âdeta ritmik bir ahenk içinde doǧal bir dengeyle gelişmesine bakan bir estetik, genç kalabalıkları birlik ve beraberliǧe alıştırarak saǧlam vatandaş kitlesi yetiştirmeyi amaç edinen bir toplumsal felsefe tarafı vardır. Böylece jimnastiǧi sıhhate aldırış etmeden, cambazlıǧa benzer ferdi bir hüner sanatından ayırarak idman talimi görünüşü altında onu fenne uygun bir genel beden kültürü haline sokmaya çalışmıştır.84 Tarcan, beden terbiyesine yönelik yaşadıǧı bu zihinsel dönüşümü ve ona yönelik beklenti ve düşüncelerini şu sözlerle dile getirmiştir: 85
"Küçük yaşımdan beri jimnastiǧi bir dakika sönmek bilmeyen bir muhabbetle sevdim. Bu aşk, bu ateş 40 senedir kalbimde bilâfasıla yanar durur. Önceleri tıflâne zevkimi tatmin eden hünerler ve marifetler, tecrübe ve bilgim arttıkça, mahiyetini deǧiştirdi. Dün gayesinde haylazlık ve yaramazlık gördüǧüm jimnastikler, bugün bir istihale devri geçirdikten sonra terbiye vasıtası oldu. Ve şimdi artık milletin saadet ve selametini ondan bekliyorum. Münci ve muhyi ancak odur diyorum. İstiyorum ki, dünyanın her tarafında kesbi kıymet eden beden terbiyesi, sevgili vatanımızda da yer tutsun. Genç ihtiyar, kadın, erkek herkes ona layık olduǧu kıymeti versin, yeni nesil bizden daha kavi, daha afiyetli ve bizden daha becerikli yetişsin."
Bu doǧrultuda Tarcan'ın II. Meşrutiyet döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında beden terbiyesi ve spor üzerine yaptıǧı faaliyetler ile yazdıǧı eser ve yazılar incelendiǧinde ülkede uzun süren savaşlar ve hastalıklar gibi türlü nedenlerden ötürü bozulmuş olan halk saǧlıǧının kısa sürede iyileştirilmesi, genç nüfus arasında bozulduǧu düşünülen ahlakî kuralların korunmasına yönelik faaliyette bulunarak iyi vatandaş-iyi sporcu kimliǧi oluşturma gayreti ve genç nüfusun savaş zamanı etkin şekilde kullanılabilmesi amacıyla bedenî terbiyenin gerekli ölçüde verilmesi çerçevesinde ülke politikalarına yön vermiştir.
Saǧlık Alanında Beden Terbiyesi ve Sporun Etkisi
1911-1922 yılları arasında yaşanan Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya ve nihayetinde Kurtuluş savaşları neticesinde halk, salgın hastalıklardan ve savaştan ötürü bitkin duruma düşmüştür.86 Bakımsızlık sebebiyle nüfusun azalması, ülkedeki sıhhatsiz yaşam koşulları, fakirlik, sefalet ve ruhsal bozukluklar Türk halkını sıkıntıya sokmuştur. Yaşam koşulları, sıhhati korumadaki şuursuzluk, iç ve dış göç hareketleri ve akabinde ortaya çıkan iktisadi ve toplumsal sorunlarla salgın hastalıklar Cumhuriyet rejiminin çözmek zorunda olduǧu problemlerden olmuştur.87
Çeşitli sebeplerden dolayı perişan olmuş bir nüfusun karşı karşıya olduǧu problemler ve tahrip olan insan gücü, ilk Cumhuriyet hükümetlerinin en hayati gündem maddesini oluşturmuştur. Millî yarar, doǧurganlık, halk sıhhati, uzun ve nitelikli bir yaşam hedefleri, Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk dönemlerinde resmi söylemin ayrılmaz bir parçası olmuştur. 88
Cumhuriyet dönemi saǧlık politikasının, ölüm oranını azaltırken saǧlıklı doǧum oranını arttırmak, bulaşıcı hastalıklarla mücadele, ırk ıslahı baǧlamında nüfusu sadece nicelik olarak deǧil aynı zamanda nitelik olarak da geliştirmek, toplumu belli başlı saǧlık konularında bilgilendirmek, ruhen ve bedenen zinde bir nüfus yoǧunluǧu oluşturmak maksadıyla yoǧun bir çalışma faaliyeti yürütmek açısından beden terbiyesi ve spor önemli dayanak noktalarından biri olmuştur.89
Beden terbiyesinin hedeflediǧi unsurlardan biri olan saǧlık, insan hayatında diǧer tüm amaç ve hedefleri ister istemez etkilediǧi için her daim ilk sırada yer aldıǧını söylemek mümkündür.90 Tarcan, beden terbiyesini insan vücudunun olgunlaşmasına hizmet eden bir vasıta olarak kabul etmiş ve bu vasıtanın birinci gayesini sıhhat ve uzun ömür olarak görmüştür. Kuvvetin ancak sıhhat sayesinde kazanılacaǧını savunan Tarcan, insan uzuvlarının hayatî kudretini yükselten unsurun makul bir beden terbiyesi olduǧunu bu minvalde dile getirmiştir.91
Cumhuriyet dönemi saǧlık politikalarının temel vurgusu daha çok doǧum, doǧumdan hemen sonra saǧlıklı bir ortamın temin edilmesi ve çocuǧa büyüme çaǧında saǧlıklı bir çevre saǧlanması noktalarında yoǧunlaşmıştır. Cumhuriyet'in saǧlık politikaları en kısa zamanda nicelik olduǧu kadar, nitelik olarak da yüksek bir toplum oluşturmayı hedeflediǧi bir ortamda92 Tarcan da saǧlık politikalarına paralel olarak şu sözleri dile getirmiştir: 93
"Nüfus meselesinde nazar-ı dikkat alınacak yalnız kemiyet deǧil, keyfiyettir. Ailelerin çok çocuk dünyaya getirmesi maksadı temin etmez. Saǧlam çocuk, gürbüz çocuk yetiştirmenin çaresine bakmalıyız. Zayıf, çelimsiz, vereme müsteid, sıracalı, sıtmalı, frengili, şeker, kalp, sinir hastalıǧına mübtela insanların evladları elbette mariz olacaktır. Bu çocuklar nüfusu deǧil, prevantoryumların, sanatoryumların, hastanelerin mevcudunu arttıracaktır."
Tarcan, bedenle alakalı olarak bütün çocuk oyunlarının ayırıcı vasfının hareket olduǧundan söz etmiştir. Bu itibarla erken yaştaki çocukların ruh, zekâ ve adalelerin sıhhatli bir şekilde büyüyüp gelişmesine ve saǧlıklı bir yaşam sürmesine hizmet eden oyunla alakalı şu sözleri dile getirmiştir: 94
"Çocuk dünyaya geldikten sonra ruhen ve cismen yavaş yavaş tekâmül eder. Bu tekâmülün kendi kendine vuku bulduǧu zan edilmemelidir. Çocuk büyük bir cehd ile kuvvasını sarf ede ede kemal eder. Çocukta ilk tecelli eden hadise oyuna münkalib olan harekettir. Taklid, oyun meylinden birkaç ay sonra başlar. Oyun çocuktaki zevk ve neşenin müvellididir. Çocuk oyunla güler haykırır, sıçrar, eǧlenir ve itiyat alır. Oyun sıhhat ve saadetin nizamıdır. Oyundan mahrum olan çocuk sudan mahrum olmuş çiçek gibi sararıp solar. İki buçuk yaşından itibaren çocuklara bazı oyunlarla iyi itiyadlar verilebilir ve bu oyunlar tedrici bir surette onların sıhhat ve karakterleri üzerine tesirini gösterir."
İlkokul çaǧındaki çocuklardaysa en çok önem verilmesi, ihmal edilmemesi gereken hususun gözlerin, bel kemiklerinin ve dişlerin bakımı olduǧunu ve bunların okul saǧlıǧının temelini oluşturduǧunu belirtmiştir.95 Özellikle bel kemiǧi çarpıklıǧı üzerine yoǧunlaşan Tarcan'a göre, fena duruşa olan eǧilimler erken fark edilirse öǧrencilerin büyük çoǧunluǧuna, özel istirahat veya beslenmeyi gerektiren durumlar hariç, bunlar, özel sınıflara başvurulmadan giderilebilir. Bunun yanında daha ciddi ve inatçı kas ve iskelet bozuklukları olan bir kısım öǧrenciler, hekim veya ortopedi uzmanı tarafından bireysel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tavsiye edilen düzeltici idmanlara ihtiyaç gösterirler. Bu idmanların, düzeltici beden terbiyesinde özel bir şekilde yetiştirilmiş öǧretmenler tarafından uygulanması gerekir. 96
Bu doǧrultuda Tarcan, Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında çocukların bel kemiklerini ve gözlerini ciddi bir muayeneden geçiren bir okul hekimine tesadüf etmediǧini söylemiştir. Okullardaki kız ve erkek çocukların muayene edilmesi durumunda ciddi oranda belkemiǧi çarpıklıǧı olmasının muhtemel olduǧunu ifade etmiş ve bu gibi rahatsızlıkları tedavi edecek kurumların Türkiye'de olmamasından dolayı, ne olursa olsun beden terbiyesiyle meşgul olan öǧretmenlerin bu gibi bozuklukları nasıl göreceklerini ve ilk devrelerde ne gibi tedbirlerle bu çarpıklıǧın önünü alacaklarını öǧrenmesi gerektiǧini vurgulamıştır.97
Beden terbiyesi ve sporun halk saǧlıǧı politikalarında da önemli yeri vardır. Sıhhatin tek başına zayıflık ve hastalık durumunun ortada bulunmaması şeklinde tarifinden, bununla birlikte zihinsel ve bedensel olarak eksiksiz bir sıhhatte olma durumuyla tanımlanmaya dönüşmesi, Cumhuriyet döneminde beden terbiyesinin halk saǧlıǧı bakımından deǧer kazanmasını saǧlayan ana faktör olmuştur. 98
Tarcan için de asıl düşünülmesi gereken konu insanların geçirdiǧi hastalıkların tedavisi deǧil, bu hastalıklara yakalanmamak için kendisini korumayı bilmesidir.99 Bu minvalde düşüncülerini şu sözlerle ortaya koymuştur:100
"Korumak iyi etmekten daha ucuzdur. Bir hastanede kuş palazına tutulan bir çocuǧu iyi etmek için sarfedilen para 50 çocuǧu bu afetten korumak için yapılacak aşıdan daha fazladır. Bir veremlinin evladını sıhhati yerinde bir aile nezdinde büyütmek için sarfedilecek para, ona hastalık bulaştıktan sonra sarfedilecek paranın dörtte biri nispetindedir.
Bilmek lazımdır ki makul bir tarzda umumi hıfzıssıhha için sarfedilen para daima tasarruf edilmiş demektir. Umumi sıhhatin korunması için sarfedilen para daima faiz verir. Hastalıkların önünü almak demek say ve zamandan tasarruf demektir.
Her saǧlam adam bir millet için sermayedir. Çünkü talim ve terbiyesi için millet ona sarfettiǧi paranın faizini ister, fikri ister, sınaî bir şekilde sayinden alır. Beşeriyetin hayat sermayesinin beş misli olarak tespit ediyorlar.
Bu sermayeyi çoǧaltmak için birinci şart her ferdin saǧlam olmasını temin etmektir. Harpte ölenlerin miktarı gözümüzü korkutmamalıdır. Fakat hastalıklara verdiǧimiz kurbanlar bizi düşündürmeli. Saǧlam milletler saǧlam fertlerden meydana gelir. Öyleyse her şeyden önce düşünülecek şey halkın sıhhatidir."
Yiǧit Akın, hem halk saǧlıǧı alanında tedavicilikten sıhhiyeciliǧe doǧru yaşanan dönüşümün hem de devletin bu yöndeki ısrarlı vurgusunun, düzenli fizikî egzersiz ve spor aktivitelerinin, özellikle Cumhuriyet'in ilk yıllarında hedeflenen saǧlık standartlarına ulaşmanın görece ucuz ve basit bir yolu olarak algılanmasını kolaylaştırdıǧını belirtmiştir. Ona göre, tıbbi altyapının zayıflıǧı ve tıbbi personelin özellikle koruyucu hekimlik alanındaki sayıca yetersizliǧi karşısında hemen hemen hiçbir ilave ekipmana gerek duyulmadan uygulanan fiziki egzersizler, beden terbiyesinin popülerliǧini tıbbi çevrelerde de arttırmıştır.101
Bu düşünce yapısında olan ve fikirlerini ortaya koyan Tarcan da Türk halkına şu öǧütlerde bulunmuştur: 102
"Tenis oynamak, kürek çekmek, ata binmek, eskrim yapmak, daǧ veya kır gezintilerine çıkmak, bir jimnastik veya mekanoterapi salonuna devam etmek. Fakat bunlar külfetlidir. Her şeyden evvel para ister, hoca ister, alet ister, saha ister, sonra da vakit ister... Her yerde, her mevsimde yapılamaz. Hâlbuki benim sizlere tavsiye edeceǧim bakım usulü her keseye elverişlidir. Ne hoca ister, ne alet ister, ne meydan ister, ne salon ister, ne para ister. Yalnız, ama yalnız biraz hüsnüniyet, biraz gayret, biraz da sebat ister. Hoca kendiniz, alet vücudunuz, salon yatak odanız. Daima genç kalmak, yüzünüzden tebessüm eksik olmamak, hastalıklara karşı koymak, hayat savaşında muvaffak olmak istiyorsanız, 15 dakikanızı bu her emrinize boyun eǧen vücudunuzdan esirgemeyiniz."
Tarcan, Türk halkının gündelik hayat içerisinde vaktinin çoǧunu oturarak geçirdiǧinden dolayı sıhhatlerinin bozulup, bunun halkın şişmanlamalarına sebep olduǧunu, yeni neslin sıhhatli yaşaması adına beden faaliyetlerinin yaşamın her anına yayılması gerektiǧini ifade etmiştir.103 Bütün bu bedenî çirkinliklerin kökeninin bilinmesi halinde bu kusurların giderilmesi için müracaat edilecek tedbirlerin öǧrenilip, onları usulüne uygun şekilde vaktinde tatbik edilmesi halinde ırkın ıslahına hizmet etmiş olunacaǧını vurgulamıştır. Beden terbiyesine lazım olan unsurlarıysa Tarcan, su, hava, güneş, gıda ve hareket olarak ifade etmiştir. 104
Toplumsal Alanda Beden Terbiyesi ve Sporun Etkisi
Beden terbiyesi ve sporun insanlık tarihindeki yeri çok eskidir. Dünyada yer yer medeniyetler kurulduǧu zamanlardan beri insanlar vücutlarına iyi bakmayı, sıhhatlerini korumayı bir ilim haline getirmek için uǧraşmışlar ve bu yüzden de tecrübeye dayanan birçok bilgi elde etmişlerdir. Eski insanlar, beden terbiyesi ve sporu moral bakımından karakterin olgunlaşmasına bir vasıta olarak almışlardır. Modern anlamda bugünkü medeniyetler de aynı izler üzerinde yürümüştür. Beden terbiyesi ve spor, hem fikrî ve zihnî olgunluǧun bir tamamlayıcısı ve yoldaşı olarak vücutla zihin arasında tam bir ahenk oluşturmada herkes tarafından kabul edilen bir vasıta, hem de gençliǧin karakterini insanlıǧın en gelişmiş derecesine ulaştırmada saǧlam bir yol olarak kabul edilmiştir. 105
Cumhuriyet'in ilk döneminde beden terbiyesi ve spor politikaları, halk saǧlıǧının ortalama düzeyini yükseltmeyi ve halkın üretken kapasitesini arttırmayı amaçlarken, içerdikleri söylem ve mekanizmalarla birlikte bir sosyal kontrol ve disiplin uygulaması haline gelmiştir. Türkiye'de Cumhuriyet'in ilk yıllarında beden terbiyesi alanında yöneticilere yeni ahlâkî normları yerleştirmek ve dejenere olduǧu düşünülen davranışları normalleştirmek için bir imkân oluşturmuştur. Ya uygunsuzluklara karşı sporcuları ya da kulüpleri cezalandırarak kabul edilebilir veya edilemez sporları belirleyerek ya da sporcuyu ideal bir sosyal figür, sportmenliǧi de "iyi vatandafta olması gereken özelliklerin somutlaşmış bir hali olarak kurgulayarak devlet beden terbiyesi alanını ahlâkî ve ideolojik olarak biçimlendirmeye çalışmıştır.106
Bu beden terbiyesi politikalarıyla doǧru orantılı olarak Tarcan da Türk toplumunu ve gençliǧini ahlaken ve bedenen şekillendirmeye yönelik birçok görüş ortaya koymuştur. Tarcan, okullarda çocukların okuyup yazmasına, zihinlerini bilgilerle donatılmasına önem verildiǧini, ancak zekâ egzersizlerinin yanında bir de vücut egzersizlerinin var olduǧu ve bu iki faaliyetin denk olması gerektiǧinin Osmanlı son dönemde düşünülmediǧini ifade etmiştir. Nitekim o dönemin algısında neşeli olma, atılganlık, serbestlik ayıp iken beǧenilen tavır aǧırbaşlılık, utangaçlık, pısırıklık ve sessizlikti. Olgun genç olarak görülenler oynamaz, koşmaz ve atlamazdı.107
Tarcan ise her milletin, fertlerinin becerikli ve kuvvetli olmasını isteyeceǧini ve bu iki mühim vasfın ancak zihinle bedenin birlikte çalışmasından doǧacaǧını söylemiştir. Ona göre, vücuda ait faaliyetler tıpkı fikre ait olanlar gibi ilmin, tecrübenin, gösterdiǧi şekilde fertlerin kudret ve kabiliyetleri göz önünde tutularak yapılırsa yalnız adalelerin iyi gelişmesine yardım etmekle kalmaz; karakter ve iradeyi besler ve her ikisinin uyumlu kuvvetleri sayesinde mükemmel bir insan meydana gelir.108 Bunlardan birinin diǧerinin zararına işletmek neticesinde ya hasta düşünürler ya da cahil pehlivanlar yetişir.109 Dolayısıyla zihne dayanan melekelerin gelişimine sporun da muhtelif bilimler gibi hizmet edeceǧini dile getiren Tarcan,110 Romalı şair Juvenal'in "salim fikir saǧlam vücutta bulunur" sözüne dikkat çekerek bu kuvvetlerin şuurlu şekilde kullanılması gerektiǧini vurgulamıştır.111
Cumhuriyet'in ilk yıllarında spor yoluyla iyi karakter ve uyumlu bir kişilik geliştirme iddiası, sporun anlamının da yeniden tarif edilmesini beraberinde getirmiştir. Devlet yöneticileri sporun şöhrete ve paraya ulaşmak için sürdürülen bir faaliyet yerine, iyi huyluluk, kendine güven, rasyonellik ve sorumluluk gibi niteliklerin geliştirilmesine açılan bir mecra olarak algılanmasına gayret etmişlerdir. Bu nedenle sporda rekabet, kazanma hırsı ve ahlaksızlık şiddetle eleştirilmiş; kazanmanın ve kaybetmenin, spordan beklenen genel faydaların yanında ikincil kalması gerektiǧi söylenmiştir. 112
Devletin de bu minvaldeki politikası millî kültürün bir kadrosu olarak sporu profesyonel bir sporcu yetiştirmek gayesiyle deǧil, okullardaki, sahnedeki gibi millî kültürün bir parçası olarak yetiştirmek şeklindedir. Devletin büyük gayesi Türk vatandaşını düşünce bakımından güçlü, beden bakımından güçlü, her yönden saǧlıklı, karakterli, saǧlam ve güzel bir insan olarak yetiştirmek ve yanlış telakkileri kökünden atarak gençlerin hakiki ve tam bir sportmen olması olmuştur.113
Bu doǧrultuda görüş bildirenlerden biri olarak Falih Rıfkı Atay ise spordan neler beklediǧini şu sözlerle dile getirmiştir: 114
"Biz spordan ahlak istiyoruz. Biz tazı kadar koşan, tavşan gibi zıplayan delikanlılar deǧil, biz sporcularımızdan efendi ve centilmenler istiyoruz. Biz sporla yalnız zayıfladıǧını gördüǧümüz beden kuvvetimiz geri almak deǧil, kaybolmak tehlikesi gösteren efendilik ananemizi diriltmek istiyoruz."
Nitekim Tarcan da beden terbiyesinin bir şubesi olarak sporu hareketlerin, hislerin, zekânın, melekelerin, adalelerin inkişafına hizmet eden bir araç; sporcuyu ise herhangi bir sporda zihnin sinirlerini ve adalelerini tam bir ahenkle işleten, daima iradesine hâkim olan feragat, karakter ve meslek sahibi bir insan olarak tanımlamıştır. 115
Spor müesseselerini tıpkı üniversite laboratuvarları gibi gören Tarcan'a göre, orada ancak ilmin gösterdiǧi şekilde tecrübe ve tatbikat yapılabilirdi. "Sanat, sanat içindir, sözü ne kadar doǧru ise, spor, spor içindir sözü o kadar yanlıştır" sözünden hareketle Tarcan, sporun saǧlam, dirayetli, centilmen, en zorlu işlere dayanır, çalışmaktan yorulmaz ve yılmaz, kendine güvenir bir vatandaş olmak için yapılması gerektiǧini vurgulamıştır. 116 Her şeyden önce yaşama savaşında büyük bir rolü olan bu zevkli faaliyetin çok ciddi telakki edilmesi lazım geldiǧini söyleyerek sporun iki yüzü keskin bir silah olduǧuna dikkat çekmiş ve kullanmasını bilmeyenlerin fayda yerine zarar göreceǧini dile getirmiştir.117
Spora moda olduǧu için ilgi göstermek, her ülkede baǧımlılık şeklini aldıǧından dolayı onunla uǧraşmaktan öte onun içeriǧini anlamak ve ne sebeple spor yapmak zorunda olduǧunu bilmek lazım geldiǧini belirten Tarcan, Türkiye'de de sporu vücudun sıhhati, ahlakın ve ırkın yücelmesi için yapan insanların azınlıkta olduǧunu belirtmiştir. Sporun ancak yoluyla yapıldıǧı takdirde fayda saǧlayacaǧını; fikrin, ahlakın dengesini bozanın spor deǧil, sporun yanlış şekilde anlaşılması olduǧunu vurgulamış;118 başka bir yazısında da bu düşüncesini şu sözlerle açıklamıştır: 119
"Spor başlı başına bir disiplin mektebidir. Spor irade kudretini en yüksek bir dereceye çıkarır. Yaşama savaşında bütün zorlukları yenen yüksek bir irade kuvvetidir. Bu kudreti elde etmek için bilerek çalışmak lazımdır. Sporda iklim, muhit, mizaç, sıhhat ve takatin büyük rolü vardır. Boks, güreş, yüzme, kürek, eskrim, güllecilik, daǧcılık gibi sporların insanda bir takım ahlakî ve bedenî vasıflarının yükselmesine yardım edeceǧine şüphe yoktur. Ancak bunlardan fayda görmek için ne zaman, ne kadar zaman, hangi yaşta ve ne yolda yapılacaǧını iyi bilmek lazımdır."
Dolayısıyla Tarcan, insanın spora deǧil, sporun insana uyması gerektiǧini, kendini spora uyduranların, yani spor için yaşayanların belki rekor elde edebileceǧini, fakat kendilerini öncesinden oyunlar ve terbiye edici jimnastiklerle hazırlamamışsalar vücudun denge ve ahengini bozarak vaktinden evvel çökeceklerini veya ahlaklarını zedeleyeceklerini ifade etmiştir.120
Sporda rekorların cazip bir tarafı vardır. Geçmek, yükselmek, ilerlemek için en mühim bir teşvik edici faktördür. İki kişi arasındaki rekor, iki grup arasında olursa bir kat daha kıymet kazanır ve toplumsal ilerlemelerde bundan daha canlı bir tutku olamaz. Tarcan'a göre, bu öne geçme hissi insanların fıtratında vardır. Yalnız öne geçme hissi pek çabuk hırsa dönüşebilir. Önce beǧenilmekten, takdir edilmekten lezzet alan genç yavaş yavaş yalnız kendisinin beǧenilmesini, yalnız kendisinin takdir görmesini ister. Bu yüzden Tarcan, sporda en tehlikeli hislerin gurur ile haset olduǧunu ve beden mesaisinin bu şekle dönüştüǧü takdirde her şeyin feda edilebileceǧini, herkesten fazla beǧenilmek, gazetelere çıkmak, şöhret almak arzusunun yalnız sporcuya deǧil, ait olduǧu tüm millete de zararı dokunacaǧını belirtmiş;121 başka bir çalışmasında da bu düşüncesini şu sözlerle desteklemiştir: 122
"Rekor elde etmek, birinci olmak, şöhret kazanmak, herkesin fevkinde adali bir kudret göstermek emeliyle canı pahasına koşan, atlayan, yarışan her ne mahiyette olursa olsun tabiatıyla veya insanla savaş yapan üç beş gencin mesaisine hürmet etmekle beraber bu gibi rekabet davalarının hiçbir şey ifade etmediǧini anlamamız lazımdır. Birinci çıkmak, herkesin fevkinde adali bir varlık göstermek millî şerefi yükselten, gururu okşayan, hoşa giden bir imtiyazdır. Türk birinci gelmiş, Türk rakiplerini yenmiş, Türk bütün müsabakaları kazanmış sözlerini duyup da iftihar etmeyen bir kimsenin Türk olmaması lazımdır. Fakat bunlardan evvel bu neticeye, bu hedefe götüren yolları bilmek ve kaş yapayım derken göz çıkarmamak lazımdır. Artık her gencin başkalarını geçmeden evvel kendi kendini geçmesi lazım geliyor. Kendini geçmek demek fikren, ahlaken, bedenen her gün biraz daha iyi, biraz daha mükemmel olmak demektir."
Kadri Yaman'a göre, sporcu her şeyden evvel iyi karakter sahibi olmalıdır. Beden kuvvetini yurdun ve insanlıǧın ve cemiyetin zararına kullanan gürbüz, fikir terbiyesini şahsi menfaati uǧrunda işleten bilgin, karakterden mahrum demektir. Saǧlam vücutta saǧlam kafa bulunabileceǧi gibi, saǧlam vücutta mutlaka, saǧlam bir seciye ve karakter de bulunmalıdır. Çünkü karakter vücudun kafasıdır. Kafasız vücut ne ise karaktersiz sporcu da o demektir. 123
Tarcan, bir karakter ve ahlak işi124 olarak gördüǧü spor yapma hususunda evvela insanların kültürlü olması, akabinde kendi kabul ettiǧi sporun tüm ayrıntılarını bilmesi gerektiǧini ifade etmiştir. Sporun hoş vakit geçirmek için iyi eǧlence mahiyetinden çıktıǧını ve milletlerin içtimai terbiyelerinde bir vasıta haline girdiǧini belirtmiştir. Eǧitsel kıymet taşıyan her şey bilgiye ve ilme baǧlı olduǧundan dolayı ne yaptıǧını bilmeyen insanların, yapacakları işten ne kendilerine, ne de mensup oldukları topluma bir hayırları olacaǧını dile getirmiştir. 125
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan süreçte beden terbiyesi ve spor alanında eksikliǧi hissedilen unsurlardan biri spor sahaları olmuştur. Özellikle birçok spor dalının tatbik edilme fırsatının bulunduǧu 20. yüzyılın ilk çeyreǧinde bu sporların yapılabilmesi adına sahaların olmayışı büyük bir eksiklik olarak görülmüştür. Bilhassa spor sahaları okullara denk tutularak okul olmadıkça eǧitimin yükselmesi mümkün olmadıǧı gibi, spor sahaları olmadıkça da sporun ilerleme ve gelişmesi mümkün görülmemiştir. Sporun tatbikat okulları spor sahaları olduǧundan bu yönünü çok iyi takdir etmiş olan Avrupa memleketlerinin hemen her büyük şehrinde türlü spor sahaları yapılmıştır. Türkiye'deyse 1930'lu yıllara kadar Kadıköy ve Taksim Stadyumları dışında şehir insanlarının bilhassa gençlerin sıhhatleriyle birlikte hissî, bedenî, ahlakî ve içtimaî terbiyeleriyle alakadar olan bir tek spor sahası olmamıştır.126 Dolayısıyla bu dönemde ülkede toplumun üzerinde önemli etkisi olduǧu düşünülen spor sahaları üzerine bir yönelim başlamıştır.
Tarcan'a göre, futbol, kriket veya ragbi gibi birtakım spor dallarının maçlarında gaye oyunu kazanmaktan ziyade güzel oynamak, rakiplerine centilmence muamele etmek, nefsine hâkim olmak, zaferden gururlanmamak, maǧlubiyetten müteessir olmamak, zora dayanmak, acıya, eleme karşı can pekliǧi göstermek, bacakları ve kolları gibi zekâ ve ahlakî kudretini ortaya koymaktır. Bu sebeple ahlakın ve karakterin yükselmesine yalnız okullarda alınan talim ve terbiyenin, gazete, konferans ve verilen nasihatlerin kâfi gelmeyip onu oyun ve spor meydanlarının tamamlayacaǧını vurgulamıştır.127 Tarcan'ın bu vurgusu Cumhuriyet'in ilk döneminde de bir politika unsuru olarak sayılmış ve spor sahaları sadece bir idman sahası deǧil, bir ahlak okulu, yeni bir dünya görüşünün beşiǧi ve rejimin en kuvvetli dayanaklarından biri olarak görülmüştür. 128
Tarcan, oyun ve spor sahalarının ahlak ve karakter üzerindeki etkisinin daha ideolojik bir kapsama girmediǧi II. Meşrutiyet döneminde farkına varmış ve o dönemden itibaren bu konuya dair düşüncelerini dile getirerek toplumun bu alanlarda faaliyet göstermesi için teşvik edici yazılar yazmış ve faaliyetlerde bulunmuştur.
Birçok defa İngiliz eǧitmen Thomas Arnold'un sözüne dikkat çeken Tarcan, becerikli, başarıcı, gözü pek, karakter sahibi insanın dershanelerde deǧil, "yeni yamanların sıhhat ve kuvvet mabetleri'129 olan oyun meydanlarında yetişeceǧini vurgulamıştır.
Paramiliter Alanda Beden Terbiyesi ve Sporun Etkisi
Türk tarihi açısından son derece hayatî bir öneme sahip olan Balkan Savaşları'nın, beden terbiyesi ve spor alakasının militarizasyonu sürecinde üzerinde önemle durulması gereken bir konu olduǧunu söylemek mümkündür. Balkan Savaşları, Osmanlı Devleti yöneticilerine savaşa iştirak eden diǧer ulusların ordularıyla karşılaştırma imkânı tanımıştır. Bulgar ve Yunan askerleri savaşta Osmanlı ordusuna göre daha sıhhatli ve yetenekli görünmüş, bilhassa engebeli arazilerde süratli koşma, uzun mesafeye bomba atma ve hedefi isabetli şekilde vurma, hedefe nişan alma hususlarında Osmanlı ordusundan daha yetenekli oldukları göze çarpmıştır. 130
Osmanlı ordusunda askerlik için çaǧrılan yirmi, yirmi bir yaşındaki gençler muayene edildiǧi zaman bu kötü hali ortaya çıkmış ve pek çok gencin yirmi yaşına mahsus bedenî gelişimine mazhar olmadıǧı ve çocuk bünyeli olduǧu görülmüştür. Birçoklarının da asker olmak için lazım gelen bedenî ve sıhhî şartları taşımadıǧı anlaşılmıştır.131
Bu durum beden terbiyesi ve sporun askerî ve toplumsal amaçlar için kullanılmasının yolunu açmıştır.132 II. Meşrutiyet döneminde özellikle idman, nişancılık, izcilik gibi serbest hizmetler ve talimlerle küçüklükten itibaren düzenli olarak beden terbiyesine devam eden, idman yapan, nişancılıǧı öǧrenen, izcilik yapan, at binen bir çocuǧun mükemmel bir asker olacaǧına inanmışlardır.133 Böylelikle bu dönemde beden terbiyesi ve spor yoluyla askerliǧe hazırlık kuruluşları olan İzci teşkilatları ve Genç Dernekleri ön plana çıkmıştır.
Kuruluşu Napolyon'un Almanya'yı işgal dönemine dayanan Alman Turnen jimnastiklerinin kurucusu Freidrich Ludwig Jahn, Alman gençlerini bedenen ve zihnen mücadeleye hazır hale getirmek ve Almanya'nın birleşmesini saǧlamak amacında olmuştur. 1870'te Alman ordularının Fransızlara karşı Sedan'daki zaferinden sonra devlet desteǧi altında gelişen Turnen jimnastikleri daha muhafazakâr bir görünüm kazanarak, giderek daha fazla militarize olmuş ve gençleri otoriteye, itaate yönlendiren bir hal almıştır. Jahn, Turnen jimnastikleriyle erdemli, korkusuz, dürüst ve silahlı bireyler yaratmayı gaye bilmiştir.134
Jimnastik ile vatan savunmasını birbiriyle ilişkilendirmiş olan Alman jimnastiǧinde Tarcan, Napolyon yenilgisi karşısında alınan yenilgiyi Almanların fiziki zayıflıǧına baǧlayan Yahn'ın jimnastik teşkilatını, gençleri savaşa hazırlamak için kurduǧunu ve burada filizlenecek vatan ve millet ruhunun Alman birliǧini saǧlayacaǧını düşündüǧünü ifade etmiştir. Bu savaş döneminde her türlü ilerleme teşebbüsünün verimli olabilmesi için her şeyden önce memleketin bekasının temin edilmesi gerektiǧini ve bunun temini ise ancak kuvvetli bir orduya sahip olmakla gerçekleşeceǧini belirtmiştir. Herkesin bu memlekette yaşamak için kuvvet, kuvvet içinse ordu lazım geldiǧini anladıǧından bahsederek geçmişte olduǧu gibi Türklerin bir "millet-i müsellah" haline gelmediǧi takdirde istiklallerinin tehlikeye gireceǧini vurgulamıştır.135
Bireyin yaşamak için tabiatla, insanlarla, toprakla mücadeleye gücü yetmesi gerektiǧini söyleyen Tarcan, savaşlarda olduǧu gibi, toplumsal ve iktisadi savaşlarda dahi başarının sırrı olarak beden terbiyesini görmüştür. Savaşları kazanan milletlerin zaferi ateşli silahlarından ziyade fertlerin maddi ve manevi terbiyesinde yattıǧını dile getirmiş ve toplumun her ferdinin bundan sorumlu olduǧunu söylemiştir: 136
"İyi bil ki efradı, kavi, cesur, cüretkâr, azimperver ve bilhassa yekdiǧerine muhabbetle merbut olan milletler her felakete göǧüs gerebilir, her tehlikeyi atlatabilir. Ferdin zayıf ve na-tuvan (güçsüz) oluşu kuvvet ve mukavemet-i umumiyeyi sarsar. Onun içindir ki zayıf olanların nakais-i bedeniyeleri şahsi deǧildir. Onların çürüklüǧünden cemiyet mutazarrır olur. Nesli inkıraza uǧrar. Zaafın cinayet telakki edilmesinin asıl sebebi de budur. Hem kendini, hem senden yetişecek olanları düşün! Daima düşün!
Tarcan'a göre, asker ocaǧına yeni giren bir topluluǧa bakıldıǧında içlerinde tarım, hayvancılık, sanatkârlık, şehirliler, memurlar kısaca farklı muhitlerde, farklı terbiye almış insanlardan oluşmuş bir kitle var olsa da aralarında nesil, veraset, terbiye, tahsil, zekâ, mizaç ve kabiliyet itibariyle mühim farklar vardır. Ancak kışlada her askerle ayrı şekilde ilgilenmek imkânsız olduǧu için askerleri birbirine denk ve mükemmel bir şekle koymak mümkün olmamaktadır. Çünkü çoǧunun adaleleri meslekleri gereǧi kötü gelişim göstermiş, mizaç ve ahlakları da hayat tarzlarına göre şekil almıştır. Onların bir yandan vücutlarını istenilen biçime sokmak, diǧer yandan vücudu hantal olanları atikleştirmek, lüzumundan fazla süratle hareket edenleri dengeli bir hale koymak zor bir iştir. Bu sebeple Tarcan, gençlerin ruhî ve bedenî terbiyesine kışlaya girmeden evvel başlamak lazım geldiǧini ifade ederek İzci teşkilatı ve Genç Dernekleri'nin önemini ortaya koymuştur. İzci teşkilatı ve Genç Dernekleri'nde içeriǧi iyi anlaşılan jimnastikler ve sahada yapılacak tatbikat faaliyetleriyle bu maksadın temin edileceǧini söyleyen Tarcan, bu sayede gençlerin ordudaki komutanların vazifesini kolaylaştırırken diǧer yandan ordudan çıktıktan sonra hayat mücadelelerinde başarılı olabilmek için gerekli olan ruhî ve bedenî vasıfları kazanmış olacaklarını vurgulamıştır.137
Sonuç
Selim Sırrı Tarcan, Türkiye'de sporun gelişimine ve özellikle de beden terbiyesi alanındaki çalışmalara katkı saǧlamış, dahası bu alanda çıǧır açmış bir kişidir. Halit Ziya Uşaklıgil'in "memleketin uyuşuk gençliǧini iki omzundan tutup sarsarak uyandıran, ondan dinç, çevik, saǧlam, gürbüz bir gençlik çıkaracak beden terbiyesi dinini yaratan adam " olarak nitelediǧi Selim Sırrı Tarcan faaliyetleri, eser, yazı ve konferanslarıyla beden terbiyesi ve spor alanında Türk gençliǧini ve toplumunu fikren, ahlaken ve bedenen şekillendirmeye yönelik birçok görüş ortaya koymuştur.
Tarcan'ın beden terbiyesi ve spor alanının öncü isimlerinden biri olmasında İsveç'te gördüǧü eǧitimin önemi büyüktür. İsveç'te geçirdiǧi zaman Tarcan'da kendi deyişiyle önemli bir zihinsel dönüşüm saǧlamıştır. Nitekim Tarcan'ın İsveç'te gördüǧü eǧitim ülkenin de beden terbiyesi alanındaki kaderini etkilemiş ve Maarif Vekâleti'ndeki görevi sayesinde okullarda beden terbiyesi derslerinin yaygınlaşmasını saǧlamıştır.
Beden terbiyesini insan vücudunun olgunlaşmasına hizmet eden bir vasıta olarak kabul eden Tarcan, bu vasıtanın birinci gayesini sıhhat ve uzun ömür olarak görmüş ve kuvvetin ancak sıhhat sayesinde kazanılacaǧını savunmuştur. Çocuk saǧlıǧından halk saǧlıǧına Türk milletine yük olmayacak, sıkıntı vermeyecek şekilde toplumu ıslah etmek ve memlekete sıhhatli, yaşam mücadelesinde dayanıklı, gürbüz, becerikli, neşeli bir nesil yetiştirmek için uygulaması kolay ve masrafsız olan su, hava, güneş, gıda ve hareket gibi bedenî terbiyenin temel unsurlarını tanıtıp uygulatmak istemiştir.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında beden terbiyesi aracılıǧıyla topluma ideal vatandaş - ideal sporcu kimliǧi kazandırılmak istenmiştir. Bu konuda görüş bildirenlerden biri olan Tarcan, toplumun sporun bir gaye deǧil bir vasıta olduǧunu bilmesinin lüzumlu olduǧunu ifade etmiştir. Sporun şan, şöhret, para kazanma amacıyla deǧil; saǧlam ve biçimli bir vücuda sahip olmak, fikir yorgunluǧunu hafifletmek ve hem kendine hem de milletine faydalı bir insan olmak emeliyle yapıldıǧı takdirde vasıta halini alacaǧını söylemiştir. Tarcan beden terbiyesini bir karakter ve ahlâk işi olarak görmüştür. Onun boş bir eǧlence vasıtasından çıkarılarak milletlerin toplumsal terbiyelerinin bir unsuru haline getirilmesi gerektiǧini belirtmiştir. Nitekim bu doǧrultuda spor saha ve kulüpleri de bu amaca hizmet eden araçlar olarak görülmüştür.
Birinci Dünya Savaşı'nda beden terbiyesinin paramiliter amaçlarla kullanılmaya başlamasında Tarcan aktif rol alan kişilerden biri olmuştur. Savaş döneminde bir yönden tatbikat bakımından sahada yer almış; diǧer yandan basında konuyla alakalı birçok yazı kaleme alarak toplumu aydınlatmaya çalışmıştır. Bu doǧrultuda özellikle farklı meslek gruplarından, farklı ikim ve coǧrafyalardan askerliǧe alınan insanların aralarında nesil, veraset, terbiye, tahsil, zekâ, mizaç ve kabiliyet itibariyle mühim farklar olduǧuna dikkat çekmiştir. Her bir askerle ayrı ayrı ilgilenilmesi mümkün olmadıǧından bu farklılıkların ortadan kalkması için bir yandan askerlikten önce gençlerin vücutlarını istenilen biçime sokmak; diǧer yandan vücudu hantal olanları çevik hale koymak, lüzumundan fazla süratle hareket edenleri de ılımlı hale getirmek için paramiliter örgütlenmelerin ve bu örgütlenmelerde gösterilecek beden terbiyesinin önemine dikkat çekmiştir.
Sonuç olarak, Tarcan, sahip olduǧu bilgi ve birikim, ortaya koyduǧu düşünce ve bunların uygulanması yönündeki çabalarıyla Türkiye'de beden terbiyesi ve spor tarihine yön veren önemli aktörlerden biri olmuştur.
Kaynaklar
Arşiv Kaynakları
T.C. Cumhurbaşkanlıǧı Devlet Arşivleri Başkanlıǧı Osmanlı Arşivi (BOA)
Bâb-ı Alî Evrâk Odası (BEO.)
BOA, BEO, 4693/351957
Meclis-i Vükela Mazbataları (MV.)
BOA, MV., 222/49
Maarif Neyareti, MektÛbî Kalemi Belgeleri (MF.MKT.)
BOA, MF.MKT., 1056/20
BOA, MF.MKT., 1197/49
BOA, MF. MKT, 1193/32
Zabtiye Negareti Belgeleri (ZB.)
BOA, ZB, 620/148
BOA, ZB, 620/113
BOA, ZB., 325/103
BOA, ZB, 490/105
Millî Savunma Bakanlıǧı Arşivi
Selim Sırrı Bey Askerlik Safahat Belgesi, Sicil No: 312-19.
Resmi Yayınlar
TBMM, Zabıt Ceridesi, Devre 5, Cilt 27, İçtima 4, 14 Kasım 1938, s. 27-28.
Süreli Yayınlar
Beden Terbiyesi ve Spor
Cumhuriyet
Hakimiyet-i Milliye
İkdam
Keşşaf
Musavver Muhit
Olympic Review
Resimli Kitap
Servet-i Fünun
Spor Alemi
Tedrisat
Terbiye ve Oyun
Yeni İstanbul
Araştırma Makalesi / Research Article
Geliş Tarihi / Received: 18.11.2019 Kabul Tarihi / Accepted: 08.05.2020
* Bu makale, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü'nde savunulmuş olan "II. Meşrutiyetken Cumhuriyeťe Spor ve Eǧitimde Öncü Bir İsim: Selim Sırı Tarcan" adlı doktora tezinden üretilmiştir. (Ankara, 2019). Doktora tezi, verilen künyeyle kitap olarak da yayınlanmıştır: Mustafa Mutlu, II. Meşrutiyet'ten Cumhuriyeťe Beden Terbiyesi ve Sporda Öncü Bir İsim: Selim Sırrı Tarcan (1874-1957)), Libra Kitap, İstanbul, 2020.
1 Kurthan Fişek, Devlet Politikası ve Toplumsal Yapıyla İlişkileri Açısından Spor Yönetimi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, 1980, s. 1.
2 Nevsal-i Milli, Artun Asurdiyan ve Mahdumları Matbaası, Dersaadet, 1330, s. 384.
3 Yeni İstanbul., 23 Mayıs 1954, s. 2.
4 Selim Sırrı Tarcan, Hatıralarım, Canlı Tarihler XVI, Türkiye Yayınevi, İstanbul, 1946, s. 3.
5 Yeni İstanbul., 24 Mayıs 1954, s. 2.
6 Tarcan, age., s. 7.
7 Age., s. 9.
8 İhsan Güneş, Türk Parlamento Tarihi., TBMM- V. Dönem (1935-1939) II. Cilt, TBMM Vakfı Yayınları No:26, s. 615; Selim Sırrı, "İdman Âleminde Kırk Sene 4" Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 4, Ekim 1922, s. 63.
9 Yeni İstanbul,, 2 Haziran 1954, s. 2; Selim Sırrı, "Nasıl Jön Türk Oldum" Resimli Ay, Cilt 4, Sayı 39, 4 Mayıs 1927, s. 6-7; Selim Sırrı, "Nasıl Jön Türk Oldum" Resimli Ay, Cilt 4, Sayı 40, 4 Haziran 1927, s. 2-3; Mevlüt Çelebi, "Selim Sırrı Tarcan'ın Jön Türklüǧü", Tarih ve Toplum, Sayı 236, Aǧustos 2003, s. 77-85.
10 Millî Savunma Bakanlıǧı Arşivi, Selim Sırrı Bey Askerlik Safahat Belgesi, Sicil No: 312-19.
11 Selim Sırrı, "Tuhaf Tesadüf", Yeni Mecmua, Cilt 5, 26 Teşrinievvel 1918, s. 145.
12 Selim Sırrı, "İdman Âleminde Kırk Sene 6", Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 6, Aralık 1922, s. 91.
13 Yeni İstanbul., 7 Haziran 1954, s. 2.
14 Selim Sırrı, "İdman Âleminde Kırk Sene 7", Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 7, Ocak 1923, s. 107.
15 Selim Sırrı, agm., s. 107.
16 Vildan Aşir Savaşır, "Selim Sırrı Tarcan", Dost Gözile 75 Yaşında Genç Selim Sim Tarcan, Ülkü Basımevi, 1950, s. 58.
17 Güneş, age., s. 615.
18 Yeni Istanbulu 10 Haziran 1954, s. 2; Yeni İstanbul, 11 Haziran 1954, s. 2.
19 Selim Sırrı, "İdman Âleminde Kırk Sene 8", Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 8, Şubat 1923, s. 121.
20 Yeni İstanbul,, 12 Haziran 1954, s. 2.
21 Nevsal-i Millî, s. 384; Atıf Kahraman, Osmanii Devletinde Spor, T.C. Kültür Bakanlıǧı Yayınları, İstanbul, 1995, s. 633.
22 Savaşır, agm., s. 62-63.
23 Selim Sırrı, "İdman Âleminde Kırk Sene 9", Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 9, Mart 1923, s. 139.
24 Yeni İstanbul,, 14 Haziran 1954, s. 2; Selim Sırrı, "İdman Âleminde Kırk Sene 9 ", s. 139.
25 Selim Sırrı, "İdman Âleminde Kırk Sene 9", s. 140.
26 BOA, MF. MKT., Dosya No:1056, Gömlek No: 20, H. 19 Rebiülahir 1326 / 21 Nisan 1908.
27 Savaşır, agm., s. 62-63.
28 Güneş, age., s. 615.
29 Cem Atabeyoǧlu, Kurucumuz Selim Sırrı Tarcan, TMOK Yayınları, İstanbul, 2000, s. 12.
30 Selim Sırrı, "Nasıl Jön Türk Oldum", Resimli Ay, Cilt 4, Sayı 42, 4 Aǧustos 1927, s. 23; Tarcan, Hatıralarım, s. 28-30; Yeni İstanbul,, 17 Haziran 1954, s. 2; Yeni İstanbul, 18 Haziran 1954, s. 2.
31 Selim Sırrı Beycin Baron de Coubertin ile yaptıǧı görüşmenin mektup yoluyla mı yoksa yüz yüze mi olduǧuna dair yazılarında tutarsızlık olduǧu göze çarpmaktadır. Selim Sırrı Beycin 15 Eylül 1336 tarihli Şehbal Mecmuası'nın 14'üncü sayısında Olimpiyat Oyunları başlıklı yazısında bu görüşmenin mektup aracılıǧı ile gerçekleştiǧi yazılı iken (Selim Sırrı, "Olimpiyat Oyunları", Şehbal, Sayı 27, 15 Eylül 1326, s. 58), 1948 yılında kaleme aldıǧı Yeni ve Eski Olempiyatlar adlı kitabında görüşmenin yüz yüze bizzat İstanbul Tokatlıyan Otelinde gerçekleştiǧi yazmaktadır. (Selim Sırrı Tarcan, Yeni ve Eski Olempiyatlar, Ülkü Basımevi, İstanbul, 1948, s. 24-25.)
32 Tarcan, age., s. 25.
33 Tarcan, Hatıralarım, s. 28-30; Selim Sırrı Tarcan, "Ömrümün Kitabından, Abdülhamit Vükelasını Nasıl Yendim II", Foto Magazin, Sayı 6, 1 Ekim 1938, s. 30-33.
34 Yeni İstanbul., 20 Haziran 1954, s. 2; BOA, ZB, Dosya No:620, Gömlek No:148, R. 2 Aǧustos 1324 / 15 Aǧustos 1908; BOA, ZB, Dosya No:620, Gömlek No:113, R. 24 Temmuz 1324 / 6 Aǧustos 1908; BOA, ZB., Dosya No:325, Gömlek No:103, R. 14 Aǧustos 1324 / 27 Aǧustos 1908; BOA, ZB, Dosya No:490, Gömlek No:105, R. 28 Temmuz 1324 / 10 Aǧustos 1908.
35 Konferans yapılmadan önce gazetelerden birçok kez duyurulmuştur: İkdam, 30 Aǧustos 1324, s.3; İkdam, 2 Eylül 1324, s.3; İkdam, 3 Eylül 1324, s.3; İkdam, 4 Eylül 1324, s.3; Selim Sırrı, "İdman Aleminde Kırk Sene 11", Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 11, Mayıs 1923, s. 171.
36 Musavver Muhit., Sayı 8, 11 Kânunuevvel 1324, s. 129; Resimli Kitap, Sayı 3, Teşrinievvel 1324, s. 298; "Terbiye-i Bedeniye Mektebi", İkdam, 19 Aralık 1908, s. 3.
37 Cemiyetler Kanunu hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Edib Kemal, Kanunlarımız, Birinci Cilt: Kavanin-i Esasiye-Kavanin-i İdare), Necm-i İstikbal Matbaası, İstanbul, 1924, s. 422-426.
38 BOA, MF.MKT., Dosya No:1197, Gömlek No:49, H. 9 Cemaziyelahir 1332/ 5 Mayıs 1914; Efdal As, "İmparatorluktan Cumhuriyete Geçiş Sürecinde Bir Uluslararası Entegrasyon Örneǧi Olarak Modern Olimpiyatlara Katılım", Ankara Üniversitesi Türk inkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı 59, Güz 2016, s. 27.
39 Olympic Review., No: 114, Mayıs 1977, s. 313.
40 Olympic Review, Haziran 1909, s. 88.
41 Yeni İstanbul., 16 Haziran 1954, s. 2; Tarcan, age., s. 44.
42 BOA, MF. MKT, Dosya No:1193, Gömlek No:32, H. 13 Muharrem 1332 / M. 12 Aralık 1913. Normalde Türk Hükümeti tarafından İsveç'e beş aylıǧına gönderilmiş olan Selim Sırrı Bey'in, Kraliyet Jimnastik Enstitüsü'nün tatile girmesi sebebiyle 1909 Eylül ayında başlayacak yeni eǧitimöǧretim yılında dersleri takip etmesinin uygun olduǧu yönünde karar alınmıştır. Bunun yanında Tolga Şinoforoǧlu, İsveç'te Kraliyet Jimnastik Enstitüsü'nün arşivinde yaptıǧı araştırmalar sonucunda 1909-1910 öǧretim yılı için verilen öǧrenci listesi ve sınav notları listesinde Selim Sırrı Bey'in adının geçmediǧi, İsveç'te alanında uzman kişilerle yaptıǧı görüşmede Selim Sırrı Bey'in derslere öǧrenci olarak deǧil gözlemci olarak katıldıǧı tespitinde bulunmuştur. Osman Tolga Şinoforoǧlu, Selim Sum Tarcan ve İsveç jimnastiǧi: Beden Eǧitiminde İsveç Modelinin II. Meşrutiyet Dönemi Türk Eǧitim Sistemine Entegrasyonu, Gazi Üniversitesi, Eǧitim Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2015, s. 26.
43 BOA, MF. MKT, Dosya No:1193, Gömlek No:32, H. 13 Muharrem 1332 / 12 Aralık 1913.
44 Yeni İstanbul,, 17 Haziran 1954, s. 2.
45 Tarcan, age., s. 47; Güneş, age., s. 615.
46 Tarcan, age., s. 46, 49; Muallim Cevdet, "Darülmualliminin Yetmişinci Sene-i Devriyesi Münasebetiyle Verilen Konferans", Tedrisat, Cilt 5, Yıl 5, Sayı 33-6, 7 Mart 1916, s. 198; Mustafa Ergün, İkinci Meşrutiyet Devrinde Eǧitim Hareketleri (1908-1914), Ocak Yayınları, Ankara 1996, s. 316; Ruşen Eşref, "Darülmualliminde Bir Terbiye-i Bedeniye Günü", Tedrisat, Cilt 5, Yıl 5, Sayı 33-6, 7 Mart 1916, s. 202; Savaşır, agm., s. 67-68.
47 Ergün, age., s. 323.
48 Güneş, age., s. 615.
49 S. Sırrı Tarcan Yaşamı ve Hizmetleri, Yayına Hazırlayan: A. Ferhan Oǧuzkan, Türk Eǧitim Derneǧi Yayınları, Ankara, 1997, s. 23.
50 Selim Sırrı, Prag Spor Pedagojisi Kongresi ve Seyahat İntibaları, Matbaa-i Amire, İstanbul, 1925, s. 4.
51 Selim Sırrı, "Harbi Umumi Hayatımı Nasıl Kazanırdım", Sevimli Ay, Yıl 3, Sayı 9/33, Teşrinisani 1926 s. 31-33.
52 Sanem Yamak Ateş, Asker Evlatlar Yetiştirmek II. Meşrutiyet Dönemi'nde Beden Terbiyesi, Askerî Talim ve Paramiliter Gençlik Örgütlenmeleri, İletişim Yayınları, İstanbul, 2012, s. 527.
53 Sevil Özçalık- Gerhard Grüßhaber, "'Frank, Fresh, Frish, Free' at the Bosphorus? Selim Sırrı and the German Model of Youth Mobilization in the late Ottoman State, 1908-1918", Middle East Critique, Vol. 24, No. 4 (2015), s. 382.
54 Zafer Toprak, "II. Meşrutiyet Dönemi Paramiliter Gençlik Örgütleri", Tanzimat'tan Cumhuriyeťe Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 2, İletişim Yayınları, İstanbul, 1985, s. 535.
55 Yamak, age., s. 254.
56 Selim Sırrı Bey'in yazdıǧı bazı makaleler için bk. Selim Sırrı, "Terbiye-i Bedeniye Dersleri - Fazilet-i İttihadi (Tugendbund) Ve Alman Millî Jimnastikleri 1808", Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 1, 1 Eylül 1333, s. 9-12; Selim Sırrı, "Alman Jimnastikleri "Yan'a" Göre Jimnastiǧin Gayesi, Vatan Şarkıları - Jimnastik Seyranları", Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 2, 1 Teşrinievvel 1333, s. 5-7; Selim Sırrı, "Genç Demeklerinde Terbiye-i Ahlakiye I", Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 2, 1 Teşrinievvel 1333, s. 9-12; Selim Sırrı, "Terbiyevi Oyunlar-Top Oyunları", Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 1, 1 Teşrinievvel 1333, s. 12-14; Selim Sırrı, "Genç Demeklerinde Ahlak - Vatanın Ruhaniyeti II", Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 3, 1 Teşrinisani 1333, s. 6-8.
57 Özçalık- Grüßhaber, agm., s. 382.
58 Servet-i Fünun, 24 Mayıs 1917, s. 380-381.
59 "Atina Büyük Elçisi Edip Ruşen Eşrefin 2 Nisan 1949 da Selim Sırrı Tarcan'a Yolladıǧı Mektup ", Dost Goņile 75 Yaşında Genç Selim Sim Tarcan, Ülkü Basımevi, 1950, s. 42.
60 Kemal Arıburnu, Millî Mücadelede İstanbul Mitingleri, Yeni Matbaa, Ankara, 1951, s. 45-46; Zekai Güner-Orhan Kabataş, Millî Mücadele Beyannameleri ve Basım, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1980, s. 78.
61 Tedrisat, Sayı 44, s. 53.
62 Spor Âlemi, Sayı 8/32, Nisan 1921, s. 15; Fişek, a.ge, s. 338; Cem Atabeyoǧlu, "Voleybol", Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 6, İletişim Yayınları, İstanbul, 1985, s. 1500; Nejat Altav, Voleybol Tarihi, Türk Spor Vakfı Yayınları, Ankara, 1988, s. 11-12; Vâlâ Somalı, TürkDünya Voleybol Tarihi (1895-1986), Duran Ofset, İstanbul, 1986, s. 7.
63 BOA, BEO, Dosya No:4693, Gömlek No:351957, H. 21 Muharrem 1340 /24 Eylül 1337(1921); BOA, MV., Dosya No: 222, Gömlek No: 49, H. 19 Muharrem 1340 / 22 Eylül 1921; Tedrisat, Sayı 61, Eylül 1921, s. 56.
64 Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 10, Nisan 1923, s. 148; Güneş, age., s. 617.
65 Keşşaf, Sayı 1, 4 Nisan 1923, s. 9.
66 Age., s. 10.
67 Selahattin Soysal, Türk inciliǧinin 60.Yılı 1912-1972, Gençlik ve Spor Bakanlıǧı Yayınları, Ankara, 1972, s. 16; Ali Abalı, Cumhuriyetimizin 50. Yılında Gençlik ve Spor, Kültür Bakanlıǧı Yayınları, Ankara, 1974, s. 116.
68 Millî Olimpiyad Cemiyeti Yerine Kaim Cihan Müsabakalarına Hazırlanma Cemiyeti, Ahmet İhsan Şürekâsı Matbaacılık Osmanlı Şirketi, İstanbul, 1922.
69 Beynelmilel Olimpiyat Oyunları, Matbaa-i Ebuzziya, İstanbul, 1340, s. 20.
70 Hâkimiyet-i Millîye, 17 Aǧustos 1923, s. 1.
71 Hâkimiyet-i Millîye, 7 Aǧustos 1923 s. 2.
72 Güneş, age., s. 617.
73 Niyazi Altunya, Gazi Eǧitim Enstitüsü, Gazi Orta Öǧretmen Okulu ve Eǧitim Enstitüsü (1926-1980), Gazi Üniversitesi Yayını, Ankara, 2006, s. 712.
74 Cumhuriyet, 6 Nisan 1926, s. 1-2; Cumhuriyet, 24 Ekim 1926, s. 2. Maarif Vekâleti Mecmuası, Sayı 11, Mayıs 1927, s. 187-188.
75 Altunya, age., s. 726.
76 Haluk San, Belgeleri ile Türk Spor Tarihinde: Olimpizm veya Olimpik Hareket, 2. Kitap, Hürriyet Ofset Matbaacılık, İstanbul, 1985, s. 57.
77 Cumhuriyet,, 25 Ekim 1936, s. 5.
78 Güneş, age., s. 617.
79 Aynı yer.
80 Türkiye Büyük Millet Meclisi, Zabıt Ceridesi (TBMM), Devre 5, Cilt 27, İçtima 4, 14 Kasım 1938, s. 27-28.
81 Selim Sırrı Tarcan, "Spor Pedagojisi", Türk Spor Kurumu, Sayı 22, 30 Kasım 1936, s. 4; Selim Sırrı Tarcan, "Spor", Büyük Çaǧ, Sayı 3, 1947, s. 9,16.
82 Niyazi Berkes, Türkiye'de Çaǧdaşlaşma, Yayına Hazırlayan: Ahmet Kuyaş, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2012, s. 452.
83 Adil Yurdakul, "Büyük Sporcularımızdan Selim Sırrı Tarcan", Akşam, 25 Mayıs 1939, s. 10; Beden Terbiyesi ve Spor, Sayı 40 (ek), 1 Haziran 1942, s. 19; Hasan Ali Yücel, Millî Eǧitimle ilgili Söylev ve Demeçler, T.C. Kültür Bakanlıǧı Yayınları, Ankara, 1988, s. 148.
84 "Atina Büyük Elçisi Edip Ruşen Eşrefin 2 Nisan 1949 da Selim Sırrı Tarcan'a Yolladıǧı Mektup", Dost Göpile 75 Yaşında Genç Selim Sırrı Tarcan, s. 41.
85 Savaşır, agm., s. 71.
86 Akile Gürsoy, "Saǧlık, Gençlik, Güzellik", Üç Kuşak Cumhuriyet, Editör: Uǧur Tanyeli, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 1998, s. 42.
87 Bilal Ak, "Türkiye Cumhuriyeti'nde Saǧlık Hizmetleri", Türkler, Cilt 17, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2003, s. 419.
88 Yiǧit Akın, "Gürbüz ve Yavuz Evlatlar" Erken Cumhuriyeťte Beden Terbiyesi ve Spor, İletişim Yayınları, İstanbul, 2014, s. 88.
89 Ayça Alemdaroǧlu, "Öjeni Düşüncesi", Modern Türkiye'de Siyasi Düjünce-Milliyetçilik, Cilt 4, İletişim Yayınları, İstanbul, 2008, s. 414.
90 Dudley Allen Sargent, Physical Education, Ginn ve Compony, Boston, 1906, s. 66.
91 Selim Sırrı, Beden Terbiyesi, Oyun-Jimnastik-Spor, Devlet Matbaası, İstanbul, 1932, s. 2.
92 Akın, age., s. 93.
93 Selim Sırrı, "Çocuǧun Hıfzıssıhhati ve Nüfus Siyaseti", Gürbüz Türk Çocuǧu, Sayı 16, Kânunusani 1928, s. 11.
94 Selim Sırrı, "Yavrularımıza Oyun mu Oynatalım, Jimnastik mi Yaptıralım", Gürbüz Türk Çocuǧu, Sayı 3, Kânunuevvel 1926, s. 12-13; Selim Sırrı, "Musahabe-Oyunun Kıymeti", Cumhuriyet, 30 Nisan 1932, s. 3.
95 Selim Sırrı Tarcan, Yurtdışında Londra'da gördüklerim, Ülkü Basımevi, İstanbul, 1948, s. 38.
96 Yusuf Tunca, Okul Saǧlıǧı ve Saǧlık Eǧitimi, Millî Eǧitim Basımevi, İstanbul, 1972, s. 276-277.
97 Tarcan, Beden Terbiyesi, Jimnastik-Oyun-Spor, s. 134.
98 Akın, age., s. 93.
99 Selim Sırrı Tarcan, Radyo Konferanslarım, Üçüncü Kitap, Ülkü Matbaası, İstanbul, 1934, s. 204206.
100 Selim Sırrı Tarcan, "Saǧlık Bahisleri-Halkın Sıhhati", Cumhuriyet, 19 Haziran 1937, s. 5.
101 Akın, age., s. 98.
102 Selim Sırrı Tarcan, "Terbiye Bahisleri-Bedenimizin Tuvaleti", Cumhuriyet, 15 Nisan 1936, s. 5.
103 Selim Sırrı Tarcan, "Terbiye Bahisleri-Çok Oturuyoruz", Cumhuriyet, 13 Ocak 1936, s. 3.
104 Selim Sırrı, "Bir Doǧum ve Bir Ölüm Meselesi", Türk Yurdu, Cilt 3-23, Sayı 21-22/215-216, Eylül-Ekim 1929, s. 6-7; Selim Sırrı, "Güneş Banyosu Nasıl Yapılır", Muhit, Yıl 3, Sayı 33, Temmuz 1931, s. 25; Selim Sırrı, Radyo Konferanslarım, Birinci Kitap, Devlet Matbaası, İstanbul, 1932, s. 85, 101; Selim Sırrı Tarcan, "Perşembe müsahabeleri-Daima Genç Kalmak İstiyor musunuz", Akşam, 16 Haziran 1938, s. 9.
105 Nüzhet Baba, "Spor mu, İdman mı?", Beden Terbiyesi ve Spor, Sayı 11, İkinciteşrin 1939, s. 20.
106 Akın, age., s. 192; Yiǧit Akın, "Ana Hatları ile Cumhuriyet Döneminde Beden Terbiyesi ve Spor Politikaları", Toplum ve Bilim, Sayı 103, 2005, s. 70.
107 Selim Sırrı, "Spor ve Gençlik", Yeni Türk, Sayı 28, Kânunuevvel 1934, s. 1806.
108 Selim Sırrı Tarcan, Spor Pedagojisi, Cumhuriyet Matbaası, İstanbul, 1942, s. 37.
109 Selim Sırrı Tarcan, "Fikir Pehlivanı mı? Vücut Pehlivanı mı?", Türk Spor Kurumu, Sayı 23, 7 Aralık 1936, s. 4.
110 Selim Sırrı, Sporcu Neler Bilmeli., Millî Matbaa, İstanbul, 1926, s. 5.
111 Selim Sırrı, "Kuvvet Nedir", Yeni Türk, Sayı 29, Kânunusani 1935, s. 1834-1835.
112 Akın, age., s. 198.
113 Fişek, age., s. 312; Hayri Kaleli, "Bugünün gençliǧinden ne bekliyoruz, ne beklemeliyiz?", Beden Terbiyesi ve Spor, Sayı 5, Mayıs 1939, s. 48.
114 Falih Rıfkı Atay, "Spordan İstediǧimiz Efendice Oyun", Top, Sayı 6/58, 30 Aralık 1935, s. 3.
115 Tarcan, Spor Pedagojisi, s. 19.
116 Tarcan, Radyo Konferanslarım, Üçüncü Kitap, s. 67.
117 Tarcan, Spor Pedagojisi, s. 18.
118 Selim Sırrı, Beden Terbiyesi, Jimnastik-Oyun-Spor, s. 15; Selim Sırrı, "İyi Bir Sporcu musunuz", Muhit, Yıl 3, Sayı 29, Mart 1931, s. 42.
119 Tarcan, Radyo Konferanslarım, Üçüncü Kitap, s. 65-66.
120 Selim Sırrı, age., s. 66-67.
121 Selim Sırrı, Sporcu Neler Bilmeli, s. 8-9.
122 Selim Sırrı Tarcan, "Terbiye Bahisleri-Bugünün Terbiye Meselesi", Cumhuriyet, 9 Kasım 1935, s. 5.
123 Kadri Yaman, "Sporcu Karakterile Ölçülür", Beden Terbiyesi ve Spor, Sayı 10, Aǧustos 1939, s. 34.
124 Selim Sırrı Tarcan, "Terbiye Bahisleri-Sporun Ahlak ve Karakter Üzerine Tesiri", Cumhuriyet, 27 Mart 1936, s. 5.
125 Selim Sırrı, "İyi Bir Sporcu musunuz", Muhit, s. 42.
126 Ahmet Fetgeri, "Sporun Yükselmesi İçin Ne Yapmalıyız? Birinci İş: Saha", Türk Spor, Sayı 3, 17 Teşrinievvel 1929, s. 6-7.
127 Selim Sırrı, "Kuvvet Nediı", Yeni Türk, Sayı 29, Kânunusani 1935, s. 1834-1835.
128 Akın, age., s. 192.
129 Falih Rıfkı Atay, "Ankara Stadyomu", Türk Spor Kurumu Dergisi, Sayı 25, 21 Aralık 1936, s. 2.
130 Akın, age., s. 132.
131 Edhem Nejad, Çocuklarımızı Nasıl Büyütmeliyiz?, Eskişehir Liva Matbaası, 1332, s. 1.
132 Yaşar Tolga Cora, "Asker-Vatandaşlar ve Kahraman Erkekler: Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Dönemlerinde Beden Terbiyesi Aracılıǧıyla İdeal Erkeǧin Kurgulanması", Erkek Millet Asker Millet Türkiye'de Militarizm, Milliyetçilik, Erkek(lik)ler, Derleyen: Nurseli Yeşim Sünbüloǧlu, İletişim Yayınları, İstanbul, 2013, s. 46.
133 Ahmet Cevat, Musahabat-ı Ahlakiye, Sıhhiye, Medeniye, Vataniye ve insaniye, Hilal Matbaası, İstanbul, 1330, s. 87.
134 Cora, agm., s. 47.
135 Yamak Ateş, age., s. 464.
136 Selim Sırrı, "Zaaf Bir Cinayettir", Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 1, Temmuz 1922, s. 2.
137 Selim Sırrı, "Genç Dernekler ve Yanlış Telakkiler", Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 1, 1 Eylül 1333, s. 4-5; Selim Sırrı, "İzcinin Kitabı", Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 9, Mart 1923, s. 129131.
Kitaplar ve Makaleler
(1330) Nevsal-i Millî Artun Asurdiyan ve Mahdumları Matbaası, Dersaadet.
(1340) Beynelmilel Olimpiyat Oyunları, Matbaa-i Ebuzziya, İstanbul.
(1922) Millî Olimpiyad Cemiyeti Yerine Kaim Cihan Müsabakalarına Hazırlanma Cemiyeti Ahmet İhsan Şürekâsı Matbaacılık Osmanlı Şirketi, İstanbul.
(1950) Atina Büyük Elçisi Edip Ruşen Eşrefin 2 Nisan 1949 da Selim Sırrı Tarcan'a Yolladıǧı Mektup, Dost Gözile 75 Yaşında Genç Selim Sırrı Tarcan, Ülkü Basımevi, s. 35-48.
(1997) S. Sırrı Tarcan Yaşamı ve Hizmetleri Yayına Hazırlayan: A. Ferhan Oǧuzkan, Türk Eǧitim Derneǧi Yayınları, Ankara.
ABALI Ali (1974) Cumhuriyetimizin 50. Yılında Gençlik ve Spor, Kültür Bakanlıǧı Yayınları, Ankara.
Ahmet Cevat (1330) Musahabat-ı Ahlakiye, Sıhhiye, Medeniye, Vataniye ve İnsaniye, Hilal Matbaası, İstanbul.
Ahmet Fetgeri (1929) Sporun Yükselmesi İçin Ne Yapmalıyız? Birinci İş: Saha, Türk Spor, Sayı 3, 17 Teşrinievvel, s. 6-7, 23.
AK Bilal (2003) Türkiye Cumhuriyeti'nde Saǧlık Hizmetleri, Türkler, Cilt 17, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, s. 419-435.
AKIN Yiǧit (2005) Ana Hatları ile Cumhuriyet Döneminde Beden Terbiyesi ve Spor Politikaları, Toplum ve Bilim, Sayı 103, 2005, s. 53-92.
AKIN Yiǧit (2014) "Gürbüz ve Yavuz Evlatlar" Erken Cumhuriyet'te Beden Terbiyesi ve Spor, İletişim Yayınları, İstanbul.
ALEMDAROĞLU Ayça (2008) Öjeni Düşüncesi, Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce-Milliyetçilik, Cilt 4, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 414-426.
ALTAV Nejat (1988) Voleybol Tarihi, Türk Spor Vakfı Yayınları, Ankara.
ALTUNYA Niyazi (2006) Gazi Eǧitim Enstitüsü, Gazi Orta Öǧretmen Okulu ve Eǧitim Enstitüsü (1926-1980), Gazi Üniversitesi Yayını, Ankara.
ARIBURNU Kemal (1951) Millî Mücadelede İstanbul Mitingleri, Yeni Matbaa, Ankara.
AS Efdal (2016) İmparatorluktan Cumhuriyete Geçiş Sürecinde Bir Uluslararası Entegrasyon Örneǧi Olarak Modern Olimpiyatlara Katılım, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı 59, Güz 2016, s. 1-49.
ATABEYOĞLU Cem (1985) Spor-Voleybol, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 6, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 1500.
- (2000) Kurucumuz Selim Sırrı Tarcan, TMOK Yayınları, İstanbul.
ATAY Falih Rıfkı (1935) Spordan İstediǧimiz Efendice Oyun, Top, Sayı 6/58, 30 Aralık, s. 3.
- (1936) Ankara Stadyomu, Türk Spor Kurumu Dergisi, Sayı 25, 21 Aralık, s. 2.
BABA Nüzhet (1939) Spor mu, İdman mı?, Beden Terbiyesi ve Spor, Sayı 11, İkinciteşrin, s. 20.
BERKES Niyazi (2012) Türkiye'de Çaǧdaşlaşma, Yayına Hazırlayan: Ahmet Kuyaş, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
CORA Yaşar Tolga (2013) Asker-Vatandaşlar ve Kahraman Erkekler: Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Dönemlerinde Beden Terbiyesi Aracılıǧıyla İdeal Erkeǧin Kurgulanması, Erkek Millet Asker Millet Türkiye'de Militarizm, Milliyetçilik, Erkek(lik)ler, Derleyen: Nurseli Yeşim Sünbüloǧlu, İletişim Yayınları, İstanbul, 2013, s. 45-76.
ÇELEBİ Mevlüt (2003) Selim Sırrı Tarcan'ın Jön Türklüǧü, Tarih ve Toplum, Sayı 236, Aǧustos, s. 77-85.
Edhem Nejad (1332) Çocuklarımızı Nasıl Büyütmeliyiz?, Eskişehir Liva Matbaası. Edib Kemal (1924) Kanunlarımız, Birinci Cilt: Kavanin-i Esasiye-Kavanin-i İdare), Necm-i İstikbal Matbaası, İstanbul.
ERGÜN Mustafa (1996) İkinci Meşrutiyet Devrinde Eǧitim Hareketleri (1908-1914), Ocak Yayınları, Ankara.
FİŞEK Kurthan (1980) Devlet Politikası ve Toplumsal Yapıyla İlişkileri Açısından Spor Yönetimi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları.
GÜNEŞ İhsan Türk Parlamento Tarihi, TBMM- V. Dönem (1935-1939) II. Cilt, TBMM Vakfı Yayınları No:26.
GÜNER Zekai- KABATAŞ Orhan (1980) Millî Mücadele Beyannameleri ve Basını, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
GÜRSOY Akile (1998) Saǧlık, Gençlik, Güzellik, Üç Kuşak Cumhuriyet, Editör: Uǧur Tanyeli, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, s. 41-51.
KAHRAMAN Atıf (1995) Osmanlı Devleti'nde Spor, T.C. Kültür Bakanlıǧı Yayınları, İstanbul.
KALELİ Hayri (1939) Bugünün gençliǧinden ne bekliyoruz, ne beklemeliyiz?, Beden Terbiyesi ve Spor, Sayı 5, Mayıs, s. 48.
Muallim Cevdet (1916) Darülmualliminin Yetmişinci Sene-i Devriyesi Münasebetiyle Verilen Konferans, Tedrisat, Cilt 5, Yıl 5, Sayı 33-6, 7 Mart, s. 175-200.
ÖZÇALIK Sevil - GRÜßHABER Gerhard (2015) 'Frank, Fresh, Frish, Free' at the Bosphorus? Selim Sırrı and the German Model of Youth Mobilization in the late Ottoman State, 1908-1918, Middle East Critique, Vol. 24, No. 4, pp. 375-388.
Ruşen Eşref (1916) Darülmualliminde Bir Terbiye-i Bedeniye Günü, Tedrisat, Cilt 5, Yıl 5, Sayı 33-6, 7 Mart, s. 202-204.
SAN Haluk (1985) Belgeleri ile Türk Spor Tarihinde: Olimpiym veya Olimpik Hareket, 2. Kitap, Hürriyet Ofset Matbaacılık, İstanbul.
SARGENT Dudley Allen (1906) Physical Education, Ginn ve Compony, Boston.
SAVAŞIR Vildan Aşir (1950) Selim Sırrı Tarcan, Dost Göyile 75 Yaşında Genç Selim Sırrı Tarcan, Ülkü Basımevi, s. 53-71.
Selim Sırrı (1326) Olimpiyat Oyunları, Şehbal, Sayı 27, 15 Eylül, s. 58.
- (1333) Genç Dernekler ve Yanlış Telakkiler, Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 1, 1 Eylül, s. 3-6.
- (1333) Terbiye-i Bedeniye Dersleri - Fazilet-i İttihadi (Tugendbund) Ve Alman Millî Jimnastikleri 1808, Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 1, 1 Eylül, s. 9-12.
- (1333) Alman Jimnastikleri "Yan'a" Göre Jimnastiǧin Gayesi, Vatan Şarkıları - Jimnastik Seyranları, Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 2, 1 Teşrinievvel, s. 5-7.
- (1333) Genç Demeklerinde Terbiye-i Ahlakiye I, Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 2, 1 Teşrinievvel, s. 9-12.
- (1333) Terbiyevi Oyunlar-Top Oyunları, Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 1, 1 Teşrinievvel, s. 12-14.
- (1333) Genç Derneklerinde Ahlak- Vatanın Ruhaniyeti II, Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı 3, 1 Teşrinisani 1333, s. 6-8.
- (1918) Tuhaf Tesadüf, Yeni Mecmua, Cilt 5, 26 Teşrinievvel, s. 145.
- (1922) Zaaf Bir Cinayettir, Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 1, Temmuz, s. 2.
- (1923) İzcinin Kitabı, Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 9, Mart, s. 129-134.
- (1922) İdman Âleminde Kırk Sene 4, Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 4, Ekim, s. 63-64.
- (1922) İdman Âleminde Kırk Sene 6, Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 6, Aralık, s. 91-93.
- (1923) İdman Âleminde Kırk Sene 7, Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 7, Ocak, s. 107-108.
- (1923) İdman Âleminde Kırk Sene 8, Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 8, Şubat, s. 121-123.
- (1923) İdman Âleminde Kırk Sene 9, Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 9, Mart, s. 139-142.
- (1923) İdman Âleminde Kırk Sene 11, Terbiye ve Oyun, Cilt 2, Sayı 11, Mayıs, s. 171.
- (1925) Prag Spor Pedagojisi Kongresi ve Seyahat İntibaları, Matbaa-i Amire, İstanbul.
- (1926) Harbi Umumi Hayatımı Nasıl Kazanırdım, Sevimli Ay, Yıl 3, Sayı 9/33, Teşrinisani, s. 31-33.
- (1926) Yavrularımıza Oyun mu Oynatalım, Jimnastik mi Yaptıralım, Gürbüz Türk Çocuǧu, Sayı 3, Kânunuevvel, s. 12-13.
- (1926) Sporcu Neler Bilmeli, Millî Matbaa, İstanbul.
- (1927) Nasıl Jön Türk Oldum, Resimli Ay, Cilt 4, Sayı 39, 4 Mayıs, s. 6-7.
- (1927) Nasıl Jön Türk Oldum, Resimli Ay, Cilt 4, Sayı 40, 4 Haziran, s. 2-3.
- (1927) Nasıl Jön Türk Oldum, Resimli Ay, Cilt 4, Sayı 42, 4 Aǧustos, s. 23.
- (1928) Çocuǧun Hıfzıssıhhati ve Nüfus Siyaseti, Gürbüy Türk Çocuǧu, Sayı 16, Kânunusani, s. 10-11.
- (1929) Bir Doǧum ve Bir Ölüm Meselesi, Türk Yurdu, Cilt 3-23, Sayı 21-22/215-216, Eylül-Ekim, s. 6-7.
- (1931) İyi Bir Sporcu musunuz, Muhit, Yıl 3, Sayı 29, Mart, s. 42-44.
- (1931) Güneş Banyosu Nasıl Yapılır, Muhit, Yıl 3, Sayı 33, Temmuz, s. 24-25.
- (1932) Musahabe-Oyunun Kıymeti, Cumhuriyet, 30 Nisan, s. 3.
- (1932) Beden Terbiyesi - Oyun - Jimnastik - Spor, Devlet Matbaası, İstanbul.
- (1932) Radyo Konferanslarım (Birinci Kitap), Devlet Matbaası, İstanbul.
- (1934) Spor ve Gençlik, Yeni Türk, Sayı 28, Kânunuevvel, s. 18061807.
- (1935) Kuvvet Nedir, Yeni Türk, Sayı 29, Kânunusani, s. 1834-1835.
- (1935) Radyo Konferanslarım (Üçüncü Kitap), Ülkü Matbaası, İstanbul.
SOMALI Vâlâ (1986) Türk-Dünya Voleybol Tarihi (1895-1986), Duran Ofset, İstanbul.
SOYSAL Selahattin (1972) Türk İzciliǧinin 60.Yılı 1912-1972, Gençlik ve Spor Bakanlıǧı Yayınları, Ankara.
ŞİNOFOROGLU Osman Tolga (2015) Selim Sırrı Tarcan ve İsveç jimnastiǧi: Beden Eǧitiminde İsveç Modelinin II. Meşrutiyet Dönemi Türk Eǧitim Sistemine Entegrasyonu, Gazi Üniversitesi, Eǧitim Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara.
TARCAN Selim Sırrı (1935) Terbiye Bahisleri-Bugünün Terbiye Meselesi, Cumhuriyet, 9 Kasım, s. 5.
- (1936) Terbiye Bahisleri-Çok Oturuyoruz, Cumhuriyet, 13 Ocak, s. 3.
- (1936) Terbiye Bahisleri-Sporun Ahlak ve Karakter Üzerine Tesiri, Cumhuriyet, 27 Mart, s. 5.
- (1936) Terbiye Bahisleri-Bedenimizin Tuvaleti, Cumhuriyet, 15 Nisan 1936, s. 5.
- (1936) Spor Pedagojisi, Türk Spor Kutumu, Sayı 22, 30 Kasım, s. 4.
- (1936) Fikir Pehlivanı mı? Vücut Pehlivanı mı?, Türk Spor Kurumu, Sayı 23, 7 Aralık, s. 4.
- (1937) Saǧlık Bahisleri-Halkın Sıhhati, Cumhuriyet, 19 Haziran, s. 5.
- (1938) Perşembe Müsahabeleri-Daima Genç Kalmak İstiyor musunuz, Akşam, 16 Haziran, s. 9.
- (1938) Ömrümün Kitabından, Abdülhamit Vükelasını Nasıl Yendim II, Foto Magazin, Sayı 6, 1 Ekim, s. 30-33.
- (1942) Spor Pedagojisi, Cumhuriyet Matbaası, İstanbul.
- (1946) Hatıralarım, Canlı Tarihler XVI, Türkiye Yayınevi, İstanbul.
- (1947) Spor, Büyük Çaǧ, Sayı 3, 1947, s. 9,16.
- (1948) Yeni ve Eski Olempiyatlar, Ülkü Basımevi, İstanbul.
- (1948) Yurd Dışında - Londra'da Gördüklerim, Ülkü Basımevi, İstanbul.
(1908) Terbiye-i Bedeniye Mektebi İkdam, 19 Aralık, s. 3.
TOPRAK Zafer (1985) II. Meşrutiyet Dönemi Paramiliter Gençlik Örgütleri, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 2, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 531-536.
TUNCA Yusuf (1972) Okul Saǧlıǧı ve Saǧlık Eǧitimi, Millî Eǧitim Basımevi, İstanbul.
YAMAK ATEŞ Sanem (2012) Asker Evlatlar Yetiştirmek II. Meşrutiyet Dönemi'nde Beden Terbiyesi, Askerî Talim ve Paramiliter Gençlik Örgütlenmeleri, İletişim Yayınları, İstanbul.
YAMAN Kadri (1939) Sporcu Karakterile Ölçülür, Beden Terbiyesi ve Spor, Sayı 10, Aǧustos, s. 34.
YURDAKUL Adil (1939) Büyük Sporcularımızdan Selim Sırrı Tarcan, Akşam, 25 Mayıs, s. 10.
YÜCEL Hasan Ali (1988) Millî Eǧitimle İlgili Söylev ve Demeçler, T.C. Kültür Bakanlıǧı Yayınları, Ankara.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
© 2020. This work is published under http://www.ctad.hacettepe.edu.tr/index.shtml (the “License”). Notwithstanding the ProQuest Terms and Conditions, you may use this content in accordance with the terms of the License.
Abstract
Selim Sırrı Tarcan, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde beden terbiyesi ve spor hayatında ön plana çıkan en önemli simalardan birisi olmuştur. İsveç'te beden terbiyesi tahsilini tamamladıktan sonra yurda dönen Tarcan, yaptıǧı çalışmalarla ülkede beden terbiyesi alanında büyük bir hareketlilik başlatmıştır. Bir yandan okullarda beden terbiyesi derslerini yaygınlaştırmaya çalışarak genç neslin fikren olduǧu kadar bedenen de gelişmesine önem verirken, diǧer yandan uluslararası arenada Türklerin spor alanındaki varlıǧını ortaya koymak amacıyla olimpik faaliyetlerinde bulunmuştur. Düşünce ve görüşleriyle ülkede beden terbiyesi ve sporun yayılmasına öncülük eden Tarcan, Türk toplumunun fikrî, ahlâkî ve bedenî gelişimine dair yol göstererek Türk modernleşmesinde beden terbiyesi ve sporun saǧlık ve toplumsal alanlardaki politikalarına yön vermiştir