Özet
Osmanli Imparatorlugu 1914'te Avrupa'da patlak veren savasi, cografi konumu sayesinde üç kita politikasini etkileyecek sekilde genisletme potansiyeline sahipti. Almanya savasi sürdürebilmek için Itilaf Devietieri hin çevrelemesinden kurtulmaliydi ve bunun çaresini de Osmanli jeopolitiginden azami surette yararlanmada bulmustu. Almanlar Osmanhlari kullanmayi basardilar. Osmanli Imparatorlugu'nun savasa girisi sayesinde savas yayilinca, Almanya Avrupa'da nefes aldi. Yeni ortaya çikan cepheler sayesinde Osmanli birlikleri çok sayida Rus ve Ingiliz Koloni tümenini kendi üstüne çekmisti. Ingiliz tümenlerinin Misir'da birikmesi, Gelibolu, Elistin ve Irak'ta açilan cephelerin takviyesi ve Ruslar için ikinci cephe açilmasi Osmanli sayesinde olmustur. Bu da Almanlara stratejik avantaj saglamistir. Itilaf Güçleri de Almanya'yi yenilgiye ugratabilmek için çevrelemeyi tamamlamanin Osmanli'yi savas diçi birakmaktan geçtigini anlamislardi. Böylece Ingilizler cephe sayismm çokluguna ragmen Osmanli 'ya yüklendiler. Bu hamle savasin sonunda Ortadogu haritasini tamamen degistirecekti.
Anahtar Kelimeler: Osmanli Jeopolitigi, Birinci Dünya Savasi, Almanya, Merkez Güçler, Osmanli Cepheleri.
Abstract
Ottoman Empire had the potential to influence policy on three continents, to expand the war broken out in Europe in 1914, thanks to its geographical position. To continue the war, Germany had to get rid of containment of the Triple Entente, and found the solution to maximize to benefit from the Ottoman geopolitics. Germans succeeded in driving the Ottomans. When the war spread with the Ottoman Empire's entry into the war, Germany took a breath in Europe. Thanks to the newly emerging fronts Ottoman forces drew many Russian and British Colonial divisions on its own divisions. Accumulation of the British divisions in Egypt; reinforcement of fronts emerged in Gallipoli, Palestine and Iraq; and opening a second front to Russia was by courtesy of the Ottomans. This was providing strategic advantage to the Germans. And the Entente powers saw German defeat completing the containment after the Ottoman Empire out of war. Thus the British took on the Ottomans despite numerous fronts. This blow would change the Middle East map.
Key words: Ottoman Geopolitics, Erst World War, Germany, Central Powers, Ottoman Fronts.
Giris
Birinci Dünya Savasi Saraybosna Suikasti'nin arkasmdan, Avusturya-Macaristan Imparatorlugu'nun diplomatik baskilari ve Sirbistan'in buna direnç göstermesi dogrultusunda Avrupa'daki iki ittifakin çatismasinin savasa dönüsmesiyle ortaya çikmisti. Almanya ve Avusturya-Macaristan blogunun karsisinda Britanya, Fransa ve Rusya'dan olusan daha kuwetli bir blok mevcuttu. 28 Temmuz 1914'te Avusturya-Macaristan birliklerinin Sirbistan'a harekât baslatmasiyla patlak veren savas, kisa sürede karsilikli savas ilanlariyla bu iki blok sayesinde tüm Avrupa'yi sarmisti.
Britanya ve Fransa'nin sömürgeleri göz önünde bulunduruldugunda, Itilaf devletlerinin gücü Merkez Güçler'e asimetrik ölçüde fazlayken, Avrupa'da ise Almanya'nin askeri gücünün agirhgi söz konusuydu. Bu arada Almanya'nin hiç istemedigi bir sekilde, Fransa ve Rusya arasinda "iki cepheli savas" ortaya çikmisti. Ayrica, Merkez Güçler Avrupa'nin ortasinda çevrelenmis görünüyordu. ingilizlerin denizden abluka stratejisi de en bastan beri yürürlülüge konmus ve Almanya'nin sömürgeleriyle baglantisi kesilmisti. Bu durumda Almanya için ancak savasin yayilmasi bir çikar yol olabilirdi. Bunun için de adíen Avrupa haritasinin bir kenarinda konuslanmis müttefik ihtiyaci vardi. Haritaya bakildiginda, Avrupa'nin güneydogu ucundaki Osmanli Imparatorlugu, savasi Avrupa'dan Asya ve Afrika'ya tasiyabilecek tek cografya olarak göze çarpiyordu.
Bu arastirmada Osmanli Imparatorlugu'nun jeopolitiginin Almanya için nasil kullamldigi incelenmektedir. Bu dogrultuda gelisen askeri ve siyasi olaylar birlikte incelenecek ve analiz edilecektir. Arastirmanin ilk bölümünde Birinci Dünya Savasi'nda savas ve jeopolitik disiplininin gelisimi arasinda iliski kullamlacak, jeopolitigin Avrupa'daki savas için ne anlam ifade ettigine yer verilerek, Alman-Osmanli ittifakinin kurulmasiyla iliskilendirilecektir. Ardindan Osmanli Imparatorlugu'nun savasa girisiyle, savasin doguya genislemesinin getirdikleri Osmanli jeopolitigi ve bunun Almanya açisindan önemi verilecek ve sonuca etkisi açisindan Osmanli cephelerinin özellikleri incelenecektir. Diger bölümde ise Osmanli cografyasina bagli olarak olaylarin gelisimi analiz edilerek, arastirma sonuca baglanacaktir.
Birinci Dünya Savasi Için Savas, Siyaset ve Cografya
Birinci Dünya Savasi, "savasin politikanin baska araçlarla uzantisi oldugu" düsüncesi üzerinde gelisen Clausewitz ekolünün biriken etkisinin di§ politika gündeminde devam ettigi bir dönemde ortaya çikmistir. Bu dönemin son asamasinda güç politikasi uygulayan devletlerin karsilikli ittifaklasmayla sürdürdükleri güç dengesinin savasi önleyecegi yamlgisi, 1914 Temmuzu biterken sona erdi. Bu ikisi, 19. yüzyil Avrupa siyasetinin önemli araçlari olarak görülürken, yüzyilin sonlarina dogru "dünya hâkimiyeti" çerçevesinde sekillenen jeopolitik teorilerin ortaya çikmaya baslamasi ise dünya siyasetine yeni bir araç daha kazandirmisti.
Ülkelerin Usant Olarak Jeopolitik
Bir ulusun kuwetine temel teskil eden en istikrarli faktör o ülkenin cografyasi olmustur.1 Jeopolitik ise en basit tarifiyle cografyanin siyasi olarak yorumu olarak göze çarpmaktadir.2 Jeopolitigin bir disiplin olmasi, Birinci Dünya Savasi'ndan bir kusak öncesine rastlar. Bu dönemde yapilan ve Jeopolitigin klasik teorilerinin temelini olusturan Mackinder'in "Kara Hâkimiyeti" ve Mahan'in "Deniz Hâkimiyeti" teorileri günümüzde hâlâ çatismaktadir. Bu iki teorinin çatisma alani ise aslinda Mackinder'in "iç hilal" olarak altini çizdigi ve iki kez revize ettigi, sonradan da Spykman'a "kenar kusak" olarak ilham veren ve genis Rus steplerini güneyden saran, Avrasya boyunca uzanan kusaktir. Osmanli Imparatorlugu, savas öncesinde kuzeyden güneye uzantisi sayesinde, Mackinder'in sonradan revize ettigi haliyle birlikte "iç hilal-dis hilal" geçisini saglayan bir alanda kuruluydu. Diç hilal, iç hilalin de disinda kalmaktadir ve burasi "Deniz Hâkimiyeti" teorisi dogrultusunda deniz gücüne verdikleri öncelik sayesinde 19. ya da 20. yüzyillarda birinci güç olan Britanya Imparatorlugu ve ABD gibi ülkelerin nüfuz alanlari olmustur. Savas öncesinde diç hilal sömürgelerin toplandigi bölgeydi ve bu sömürgelerin büyük çogunlugu Britanya'ya ya da Fransa'ya aitti. Almanya, Avusturya ve Osmanli hep birlikte iç hilal denen çatisma bölgesi üzerindeydiler. Almanya için Osmanli jeopolitigi, çatisma bölgesinden sömürgelere çikiç anlamini tasiyordu.3
Ülkelerin bulunduklari konum, kara ya da deniz ülkesi olmalari, bu özelliklerinin savunma yapilanmalarina ve diç politikalarina etkileri, barista ve savasta benzer ya da farkli sekillerde kullanabilecekleri gücün önemli bir kismini olusturmaktadir. Bununla birlikte, ülkelerin endüstri bölgelerinin ve baskentlerinin stratejik derinlikleri de savas sirasinda harekâtlara imkân vermeleri açisindan bu gücü artiran ya da azaltan önemli bir etmendir.
Alman-Osmanli Ittifakinin Jeopolitik Okunmasi
Bu bölümde Alman-Osmanli ittifakinin kurulmasinin iki ülke için ne anlama geldigi üzerinde ayrica durmak faydali olabilir. Öncelikle bir ittifakin kurulabilmesi için en az iki ülkenin "ortak çikarlari" dogrultusunda bir araya geldigi bilinmektedir. Bununla birlikte, "karsi taraf" riskini benzer biçimde algilamayi da gerektirmektedir.4 Bu noktada Alman-Osmanli ittifakinin kurulmasinda, bu ortak çikarlarin ne oldugu tartismaya açiktir. Yine de Birinci Dünya Savasi sirasinda Osmanli'nin savas girisini getiren bu ittifakin öncelikle Rusya'ya karsi oldugunu söyleyebiliriz. Rusya'nin ardindan Ingiltere ve Fransa gelmektedir. Ancak Fransa Almanya için oldugu sekliyle Osmanli için tehdit degildi.
Buradan yola çikarak, Osmanli'nin savasa girisini hem Ittihat ve Terakki'nin Türk jeopolitiginin önünü açma girisimi hem de Kuzey Afrika ve Balkanlar'da resmen ya da fiilen yakin zamanda kaybedilen topraklarin ardindan ingiliz ve Rus tehditlerine karsi bir çikig yakalayabilmesi için oynadigi bir kumar olarak düsünebiliriz. Bu dogrultuda, Alman ve Osmanli çikarlarinin uyustugu jeopolitik hususlar da savasta Bogazlar'in itilaf Devletleri'ne açik tutulmamasi, Süveys Kanali'nin ve Dogu Akdeniz'in güvenliginin saglanmasi ve Osmanli Imparatorlugu'nun Islam dünyasinda tekrar nüfuz sahibi olacak biçimde kismen güçlenmesi olarak düsünülebilir. Nitekim Osmanli'ya önemli çikarlar saglayabilecek bu gelismeler, Almanya için de ablukanin kirilmasi anlamina geliyordu.
Osmanli'nin Almanya'ya bagimli, bir güç olarak, Islam dünyasinda otorite olmasi Almanya'nin çikarlarinaydi. Avrupa'da saldiri inisiyatifini elinde bulundurarak, savasi Fransiz ve Rus topraklarina yikmayi basaran Almanya'nin; Osmanli'yi dogudan genis bir taciz üssü yaparak, ingiliz ve Fransiz koloni birliklerini Fransa yerine Osmanli topraklarina çekmeye çaligtigi görülmektedir.
Aslen tarihçi olan ve Fransiz-Rus yakinlasmasini saglayan eski Fransiz Disisleri Bakani Gabriel Hanotaux, itilaf Devletlerinin Balkanlar sorununda Osmanli aleyhindeki yönelik politikasini elestirirken, Osmanli'nin jeopolitik öneminin Almanya'ya saglayacagi faydalar konusunda önemli uyanlarda bulunmustu:
"Balkanlar'a da müdahale etmekte devletler (itilaf devletleri) için önemli nedenler vardi, Türkiye onlara karsi durum aldigi zaman, Türkiye'nin iki Alman devlete (Almanya ve Avusturya devletleri)ne saglayacagi yararlara engel olmak gerekliydi, bu Rusya'ya karsi olusmus bir cepheydi, bu Rusya'nin güneyde karadan ve denizden kusatilmasiydi; bu Ingiltere'nin Süveys kanalinda ve Hindistan'da tehdit altina düsmesi idi."5
Osmanli Imparatorlugu'nun Savasa Girisiyle Savasin Genislemesi
Osmanli Imparatorlugu'nun savasa girmesini öncelikle iki cepheli ve çok cepheli savas kavramlarina bakarak incelemek gerekir. Bunun nedeni Osmanli'nin, kaynaklari Britanya Imparatorlugu ile kiyas edilemeyecek olan Almanya'nin yaninda savasa girmesinin oldukça riskli bir kumar oldugu ve ancak Merkez Güçler'in kazanmasiyla önemli kazammlar elde edecegi düsüncesinin oldugudur. Buna bagli olarak, Birinci Dünya Savasi'nda Ingiltere'nin kara sava§1 yasayacagi cephelerin sayisi "Bati" ve "Balkanlar" ile simrli olabilecekken, Osmanli'nin savasa girmesiyle Bati'nin disinda Ortadogu'ya odaklanmasi en önemli gelismedir. ikinci olarak, Rus Imparatorlugu'nun da ayni sekilde kendi Bati Cephesi'nde (Alman Dogu Cephesi) Alman ve Avusturya-Macaristan ordulariyla savasirken, Dogu Anadolu ve Kafkaslar'da Osmanlilarla savasmaya zorlandigini görüyoruz. Bununla birlikte, Osmanlilarin Bogazlar'a sahip olmasi ve Ingiliz-Fransiz güçlerinin Bati Cephesi lehinde Alman Dogu Cephesi'ni kuvvetlendirmesi için Rusya'ya acil yardim yolunun Bogazlar'dan geçmesi, Osmanli'nin savastaki önemini ön plana çikarmistir. Osmanli'nin bu önemi sahip oldugu cografyanin kaynaklarindan olusmaktadir ve dolayisiyla Osmanli jeopolitiginin Birinci Dünya Savasi'nda savasin yayilmasi açisindan çok önemli bir role sahip oldugunu söyleyebiliriz.
Osmanli Jeopolitigi
1869'da Süveys Kanali'nin açilmasi Osmanlilar için uzun vadeli bir sorun olmustu. Bundan sonra Osmanli'nin Afrika'daki özerk bölgeleri elden çikmaya basladi. 1881'de Fransizlar Tunus'u, 1882'de ise Ingilizler Misir'i isgal etmislerdi. 1912'de Libya da elden çikinca Osmanli'nin Afrika'da topragi kalmayacakti. Buna karsi Ingilizler Sina Yarimadasi sayesinde Osmanli'ya karsi bir köprüba§i elde ettikleri için, olasi bir savasta Ortadogu'yu tehdit edecek konuma gelmislerdi. Daha önce üç kitada topraklara sahip olan Osmanli cografyasi, en son Trablusgarp ve Balkan savaslari nedeniyle savasin arifesinde büyük ölçüde Asya kitasina indirgenmisti. Buna ragmen, Osmanli Imparatorlugu Ingiliz sömürge ve himaye bölgelerine ulasmak için Almanya'ya en yakin ülke konumundaydi. Ayni zamanda Rusya'nin Ingiltere ile deniz yoluyla baglantisini saglayabilecegi bir konuma sahipti. Gerçi Almanya ve Osmanli arasinda Balkan ülkeleri ve Avusturya-Macaristan Imparatorlugu olmadan baglanti kurulamazdi. Ancak Balkanlar'da belli bir bölge isgal ya da ittifak yöntemleriyle elde edilirse, lojistik baglanti kurulabilirdi.
Osmanli cografyasi stratejik savunma yapmasini kolaylastiracak yeterlikte stratejik derinlige sahipti. Müttefiklerin de bunu çok iyi degerlendirdikleri ortadaydi. Hatta Irak ve Filistin'de savasmak yerine Bogazlar'i zorlama riskini bu nedenle göze aldiklarini söyleyebiliriz. Ingilizler harita üzerinde böyle bir harekâta girismek için bir ön teskil eden jeopolitik düsüncede hakhydilar. Ancak Istanbul'un da Ege-Marmara rotasi sayesinde denizden yeterli bir stratejik derinlige sahip olmasi ve bu iki denizi birbirine baglayan kontrol noktasi olan Çanakkale Bogazi'm asimetrik oranda kuvvetli olduklari deniz gücüyle asabilecekleri düsüncesinde hatahydilar. Bu yamlgi Ingiliz ve Ruslarin Almanya'yi çevreleme stratejisinin basariya ulasmasi için, Osmanli Imparatorlugu'nun jeopolitigini lehlerine çevirmeleri ihtiyacini fark etmeleri sayesinde ortaya çikmistir. Dolayisiyla savas öncesinde Osmanli'yi ittifakla kazanmayi beceremeyen itilaf Devletleri, bu diplomatik hatalarini savas baslayinca askeri bir hatayla gidermeye çalismislardir.
Osmanli Cografyasinin Alman Imparatorlugu için Önemi
Almanya ne kadar güçlü olursa olsun, Kuzey Avrupa'da sikiçmiç bir ülkedir. Alman Imparatorlugu'nun sömürgelere açilma çabasinin önünde, en güçlü donanmaya sahip olan Britanya Imparatorlugu'nun savas zamamnda Mans ve Kuzey Denizi'ni kapatmak suretiyle uyguladigi abluka engeli mevcuttur. Bu strateji Kaiser II. Wilhelm ile 1890'larda Weltpolitik uygulamasina geçen Almanlarin, Ingilizlerle olan siyasi iliskilerinde en önemli dezavantaj olmustur. Bu dogrultuda, Büyük Amiral Alfred von Tirpitz sayesinde Birinci Dünya Savasi'nin öncesinde olusturulan modern Alman Açik Deniz Filosu, askeri bir çözüm düsüncesiyle ortaya çikmisti. Ancak siyasi çözüm için Birinci Dünya Savasi'nin hemen öncesinde Almanya'nin seçenekleri oldukça simrhydi.
Bismarck'tan sonra Almanya'nin dogusundaki Rusya ile iliskilerindeki baçansizhgi sayesinde savas öncesinde Fransiz-Rus ittifaki Ingiltere ile birlikte hazirdi. Fransiz-Rus ittifaki Almanya'yi bir savas sirasinda kuvvetli bir iki cephelilige götürecek tek seçenekti ve Ingiltere'nin de özellikle donanmasiyla buna denizden destek vermesi, Almanya'nin hem iki cepheli savasa zorlanmasi hem de çevrelenerek Kuzey Avrupa'ya hapsedilmesi anlamina geliyordu. Avrupa'nin merkezinden Balkanlar'a kayan Avusturya-Macaristan Imparatorlugu ile yaptigi ittifak ise bu ülkenin Adriyatik'te kapali kalmis ve etkin güce ulasamamis donanmasiyla ablukayi kiracak bir getirisi yoktu. Sadece italya kisitli olarak savas sirasinda Almanya'nin dünyaya açilis kapisi olabilirdi. Nitekim Cebelitarik ve Süveys Ingilizlerin denetimindeydi ve Akdeniz'deki Fransiz Donanmasi da kuvvetliydi. Dolayisiyla Italya'nin deniz gücü de itilaf Devletleri'nin donanmalari tarafindan simrlamyordu. Kaldi ki, Almanya ile müttefik görünen italya savasa önce girmeyecek, ardmdan da itilaf devletleriyle isbirligi yapacakti.
Bu durumda Almanya için Avrupa'da çikiç yolu görünmüyordu. Ordusunun örgütyapisi, mobilizasyon kabiliyeti, lojistik kuweti, asker ve silah kalitesi ne kadar iyi olursa olsun; bir yandan genis sömürgelerden güç alan Ingiliz ve Fransiz birliklerine ve diger yandan Rusya'nin baskisina uzun süre direnmesi zordu. Ancak 1914 yazinda savas bir anda patlamis, Almanya ve Avusturya; Ingiltere, Fransa ve Rusya'ya karsi savasa girmisti. Almanya'nin bu dezavantajdan kurtulmasi için stratejisini mutlaka Avrupa'nin disina genisletmesi gerekiyordu.
Bu noktada, yeni açilimlara elverisli politikalar üretebilecegi tek bölgenin Osmanli Imparatorlugu'nun egemenlik alani oldugu göze çarpmaktadir. Osmanli Imparatorlugu II. Wilhelm'in Fransiz-Rus ittifakini kirabilmesi için tek yoldu. Osmanli'nin katilimiyla, Merkez Güçler batili demokrasilerle onlarin teçhizatina çok fazla ihtiyaci olan Rusya arasmdaki tek pratik yol olan Çanakkale Bogazi'm kapatabilirlerdi.6 Ne de olsa Avrupa'nin uzak bir ucundan baslayarak Asya'ya dogru uzanan Osmanli cografyasi Almanya'nin Avrupa'dan çikiç kapisi, Bogazlar da onun menteseleriydi. Osmanli cografyasi Kafkaslar'a, Iran'a, Kizildeniz'e ve Süveys'in dogusundaki ingiliz köprübasina sahip Sina Yarimadasi'na kadar uzamyordu. Fransiz tarihçi Pierre Renouvin söyle demistir: "Almanya'nin Osmanli Devletinin savasa katilmasinda büyük çikarlari vardi. Fakat bu derhal sonuç veremezdi. Bogazlarin kapatilmasi, Rusya'nin bugdayini ihraç etmesine, müttefiklerinden çok gereksinme duydugu savas gereçlerini almasina engel olacakti. Padisahin "kutsal savas" ilan etmesi, Müslümanlarin bagnazligini kamçilayacak... ingiliz sömürgelerine bir parola gönderilecek... Hindistan'da, Misir'da, Kafkasya'da ayaklanmalara neden olacakti."7
Dolayisiyla savas Avrupa'dan disari genis bir cografyaya Osmanli ile birlikte yayilabilirdi. Bu durumda Almanya ablukaya batidan askeri çözümle, dogudan ise siyasi çözümle karsi koyabilirdi. Nihayet Osmanli Imparatorlugu ile 2 Agustos1914'te gizli bir ittifak kurarak, bu siyasetini uygulama firsati buldu.8 9 Ancak Almanlar Osmanli'nin savasa katilmasi için Paris hedefli genel saldirinin geçmesini beklemislerdi. Alman birliklerinin Marne'de, Avusturya-Macaristan birliklerinin de Galiçya'da aldiklari erken yenilgiler, Osmanli'nin savasa sokulmasini gerektirmistir. Merkez Güçler Rus kuwetlerinin bir kisminin Kafkaslar'a nakledilmesi ve Ingiltere'nin de Misir'i korumaya mecbur edilmesi için 17 Eylül 1914'ten itibaren Istanbul'daki Alman büyükelçisi araciligiyla Osmanli'nin savasa girmesi için çalismalari hizlandirdi.9
Osmanli Cepfielerinin Özellikleri
Osmanli Imparatorlugu'nun jeopolitik konumunu inceledikten sonra, buna bagli olarak açilan yeni cephelerin özelliklerini tartismak yararli olabilir. Bunlar Çanakkale, Dogu Anadolu (Kafkas), Irak ve Filistin cepheleridir. Ayrica Hicaz, Asir ve Yemen gibi daha küçük cepheler de açilmis ve sömürgeleri ayaklandirma düsüncesiyle Alman-Osmanli sizma faaliyetleri de düsünülmüstü.
Çanakkale-Gelibolu Cephesi
Osmanli'nin en önemli jeopolitik özelliklerinden biri Bogazlar'di. Bogazlar gibi geçis bölgelerine sahip olan devletler buraya iliskin dig taleplerini güvenlik anlayisina dâhil ederek, buralarin kontrolünü ulusal güvenlik meselesi haline getirebilmektedirler.10 Bogazlarin kontrolü meselesi 18. yüzyildan beri gelisen Rus algilamasinda, Rusya'nin denizasiri sömürgelere açilmasini engelleyen en önemli unsur olarak görülmüs ve özellikle 19. yüzyilda Osmanli'nin lehine ve aleyhine olan Rus girisimlerinin Osmanli için riskten tehdide dönüsmesinde önemli rol oynamisti. Birinci Dünya Savasi baslamak üzereyken, Rusya'nin bir Osmanli saldirisina olumlu baktigi izlenimi hiç de çaçirtici degildir. Nitekim Birinci Dünya Savasi'na yaklagihrken, 1904-1905 Rus-Japon Savasi'nda Bogazlar'in Rus savas gemilerine kapanmasi, Rus Karadeniz Donanmasinin savas digi kalmasina neden olmus, Trablusgarp Savasi'nda Bogazlar'in ticari gemilere kapanmasi ise Rusya'ya ayda 20 milyon rublelik bir kayba mal olmustu.* 11
Yeni bir savasta Rusya'nin eline Bogazlar'a kesin hâkim olma firsati geçebilirdi. Osmanli ile savaslarinda yasadigi 150 yillik dönemde, Rusya Bogazlar'a adim adim yasamayi basarmisti. Bu nedenle ne Göben muharebe kruvazörü ve Breslau kruvazörünün Osmanli himayesine girisine ne de Bogazlar'in kapatilmasina ses çikarmisti. Dolayisiyla Rus Disisleri Bakani Sergei Dmitrievich Sazonov'un Istanbul'daki Büyükelçisi Mikhail Nikolayevich von Giers'e 10 Agustos'ta çektigi telgrafta, "Osmanli'nin Rusya'ya karsi girisecegi islerden korkularinin olmadigim" belirtmesi anlamhdir.12 Belki de Sazonov Ingiltere henüz harekete geçmeden Bogazlar'i ele geçirerek, elinde tutmayi hayal ediyordu. Ancak Rus Ordusu Genelkurmay Baskani Grandük Nikolay Nikolayeviç'in Bogazlarin almabilecegine ya da elde tutulabilecegine yönelik inanci yoktu ve Çar baskomutanlik görevini kendi üstüne aldiktan sonra kurmay baskani olan M. V. Alekseev Bogazlar'i ele geçirme düsüncesinin bir yamlsama oldugunu düsünüyordu.13 Demek ki, Osmanli cografyasinin zorluklari Rus askeri ve siyasi otoritelerinde gerçekçi olup, olmamaktan ileri gelen bir zitlik yaratmisti. Ancak 1914 Agustos'unda Ruslarin önemli bir mecburiyeti vardi ki, o da savasa girdigi Alman ve Avusturya-Macaristan ordularindan her an bir saldiri gelebilecegi gerçegiydi. Dolayisiyla Rusya'nin asli cephesi Bati Cephesi (Almanlarin Dogu Cephesi) olmus, Kafkaslar'da Osmanli'ya karsi savunma için birakilan belli bir kuvvetin haricinde Bati'ya odaklamlmiçti.14 Nikolayeviç 1914-1915 kisinda Sarikamis'ta yasanan kilitlenmeye bagli olarak, ingilizlerden Osmanlilara karsi Türkleri Kafkas Cephesi'nden uzak tutacak bir faaliyet istemisti.15 Bunun üzerine Çanakkale Deniz Harekâti'nin tartisilmasi ve planlanmasina baslandi.
Osmanli Ordusu burada hem Çanakkale Bogazi boyunca denizde hem de çikartma bölgeleri olarak, karada stratejik savunma inisiyatifine sahip oldugu için avantajli konumdaydi. Bununla birlikte, Istanbul'a yakinligiyla bilinen Çanakkale Bogazi baskentin dig kale kapisi gibiydi. Yani Çanakkale Bogazi'nin geçilmesi, kisa vadede Osmanli'ya, uzun vadede Almanya'ya karsi stratejik sonuç ahnmasi için önemliydi. Konvansiyonel silahlarin kullamldigi savaslarda stratejik sonuca erken ulasilabilir bir durum belirirse, bunun için oynanacak kumar -bedeli ne olursa olsunverimli bir girisimdir. Osmanli için Istanbul'un ötesinde bir stratejik derinlik düsüncesinden, TBMM'nin kuruldugu Ankara'nin gelistigi 1920'ye kadar söz etmek mümkün görünmemektedir. Zaten itilaf Devletleri için asil olan, Osmanli'yi bir darbede resmen ya da hilen savas disina itebilmekti.
Böyle bir zafer sonucunda öncelikle üç stratejik sonuç ortaya çikabilirdi. ilk olarak Osmanli merkezden sarsilir ve savastan çekilebilirdi. Savastan çekilmese bile Anadolu-Irak-Filistin üçgeninde Alman yardimindan uzak bir sekilde çevrelenerek mevcut lojistik gücü sonuçlanana kadar mücadele edebilirdi. Karadeniz, Ege ve Akdeniz üslerinin tamamen düsman isgaline ugrayacagi düsüncesiyle, bu mücadele karasal olurdu. Irak Cephesi'nin akibetine bagli olarak da Iran üzerinden bazi bölgelere ve dünyaya ciliz bir açilma ihtimali baki kalirdi. Trakya topraklari ise kaderine terk edilirdi. Dolayisiyla Istanbul'un düsmesi Osmanli'nin çöküsü olarak görülmektedir.
Ikinci olarak, itilaf Devletleri bu sayede Rusya'ya sevkiyat rotasini en kisa yoldan ve güvenli bir sekilde saglamis olurdu. Bu da kuvvetle muhtemel, hem Alman Dogu Cephesi'nde hem de Osmanli Dogu Cephesi'nde dengeyi bozacak gelismelere yol açabilirdi. Dolayisiyla Almanya'nin Dogu ve Bati cephelerinden sikistirilmasi düsüncesi, 1915'te Çanakkale'den gelecek basariya baglanmisti.
Son olarak, Ingiliz kolonilerindeki halki ayaklandirmaya yönelik özel harekât kapsamindaki istihbarat faaliyetleri için de Osmanli üs konumundan çikardi. Bu da buralardaki birliklerin bir kisminin daha Avrupa'daki cephelere sevk edilmesi demekti.
Dogu Anadolu Ve Kafkas Cepheleri
Osmanli Imparatorlugu'nun savasa girisiyle, üç Merkez Gücün Rusya'yi çevrelemesi Baltik'tan baçhyor ve Kafkaslar'a kadar uzanmis oluyordu. Osmanh h Karadeniz'deki Rus limanlarina yaptigi baskinlar sonucu Rusya ile savasa girmesi, iki ülkenin karsilasabilecegi tek cephe olan Kafkas Cephesi'ni hareketlendirmisti. 1914 kiçi kapidayken, Rus Ordusu hizli bir harekâtla smirdan Erzurum istikametinde sokulmaya baslayinca, Osmanli Ordusu Rus Ordusu'nu karsilamis ve Köprüköy ve Azap muharebelerinde gelen galibiyetlerle karsi saldiri firsati yakalamisti. Bunun üzerine Osmanlilarin baslattigi Sarikamis Saldiri Harekâti, cephede stratejik sonuç almaya yönelik bir girisimdi ve jeopolitik açidan Rusya'nin çevrelenmesini, Kafkaslar boyunca Hazar Denizi'ne kadar uzatmayi hedefliyordu. Bu sayede Kuzey Kafkasya, Hazar ve Kuzey Iran'daki Müslüman Türkler üzerinde etki yaratilabilir ve Britanya'nin Iran üzerinden Rusya'ya ulasimi engellenebilirdi. Almanlarin Tannenberg galibiyetinin ardindan, Ruslarin Sarikamis'ta da maglup edilerek cografi açidan dezavantajli konuma gelmesi ve Britanya ile arasinda Baltik, Bogazlar ve Iran üzerinden hizli ulasim baglarinin tamamen kesilmesi, Rusya'yi erken bir barisa mecbur edebilecek sartlari olusturacakti. Rusya'ya karsi savas kazamlsa, hem Almanya'nin Dogu Cephesi hem de Osmanli'nin Dogu Cephesi kapanir ve buraya yönlendirilen kaynaklar baska cephelere aktarilabilirdi. Rusya direnmeyi sürdürse bile en kötü ihtimalle Kafkaslar'daki cephe sabitlenmis olacakti ki, bu da Rusya'yi iki cephede saldiri inisiyatifinden mahrum bir savasa zorlardi. Böyle bir durumda Rusya Fransa'dan gelecek müjdeli haberi bekleyecekti.
Ancak 1915 Ocak'ina girildiginde Rusya Kafkas Cephesi'nde saldiri inisiyatifini ele geçirerek; Trabzon, Erzincan, Mus, Bitlis ve Van gibi sehirleri isgal etti. Bunu cephedeki karsilikli harekâtlar ve Ermeni faaliyetleri izledi. Rusya'nin Osmanli'nin Dogu Cephesi'nde Dogu Anadolu'yu geçememesi ise hem bölgedeki daglik cografyanin savunmaya elverisli olmasi ve lojistik faaliyetleri kisitladigi için saldiri harekâtlarini zorlastirmasi hem de Rusya'nin Alman Dogu Cephesi'ne öncelik vermek zorunda kalmasina baghdir. Bölgede savasin Osmanli topraklarinda cereyan etmesi, buradaki saldiri girisimlerini demiryolundan uzak ilkel lojistik hatlar sayesinde kisitlayarak, Osmanli baskentinin mesafesinin derinligini korumustu.16
Rusya, Ermenileri belki de bu sorunu asabilmek açisindan cephedeki harekâtlarin askeri-siyasi bir uzantisi olarak gayri nizami harp sartlarinda kullanmisti. Nitekim Osmanli jeopolitiginin belkemigi olan Anadolu cografyasini Akdeniz-Karadeniz ekseninde bölünmesi, Rusya'nin Dogu Anadolu içlerine kadar sokulmasinin yamnda Ermenilerin Osmanli cephe gerisini inceltmesiyle mümkün olabilirdi. Bu da Ortadogu'daki cephelerde savasan Osmanli ordularinin irtibatini kesebilirdi. Tehcir ile bu engellendiyse de Ermenilerin faaliyetleri Kafkasya, Iran, Afganistan ve Orta Asya'da umulan Osmanli etkisinin potansiyeline engel olmustu.
Bütün bu olaylar birlestirildiginde ve diger cephelere potansiyel etkileri düsünüldügünde, Anadolu'nun Osmanli jeopolitiginin belkemigi oldugunu göstermektedir. Yani Osmanli gücünün ikiye bölünmesi ancak Anadolu'dan Ortadogu'ya olan ikmal yollarinin kesilmesiyle, yani Dogu Anadolu'dan iskenderun Körfezi'ne ulasilmasiyla mümkündü. Bu açidan Kafkas Cephesi'nin olumlu ya da olumsuz yönde gelismesi, Osmanli Imparatorlugu açisindan hayati öneme sahipti.
Sina ve Filistin Cepfieleri
Sina Cephesi, Kanal Harekâti'nin girisildigi ve kanalin tehdit altinda tutuldugu 1915-1916 yillarinda Osmanli'nin Akdeniz'deki ileri harekât hattini teskil etmistir. Ingiliz ticaretinin % 75 kadari Süveys Kanali ve Cebelitarik Bogazi'ndan geçiyordu.17 Ingiliz Donanmasi'nin asimetrik üstünlügü sayesinde Osmanli Donanmasi'nin Dogu Akdeniz'de hâkimiyetinden bahsedilemezdi. Bunun üzerine kanali hedef alan Osmanli kuwetleri 208 km'lik bir yürüyüsle Sina Çölü'nü geçerek, üç duba köprüden Süveys Kanali'nin batisina çikmayi denemislerdi. ismailiye alindiginda, Misir'da ingilizlere karsi bir isyan çikarilacakti.18
Harekât taktik açidan basarili olmamakla birlikte, stratejik açidan Almanya için basarili, Osmanli için basarisiz olarak görülebilir. Bunun nedeni Bati Cephesi'ni hafifletmek isteyen Almanya'nin Ingiliz tümenlerinin önemli bir bölümünü Misir'da bulundurmasini istemesiydi. Ne var ki, stratejik ortakhga girmesine ragmen, Osmanli'nin Almanya ile çikarlari burada farkhlaçmiç, hatta Misir'daki yigilma kendisine yönelik riski artirdigi için Osmanli'nin çikarlari Almanya ile çatismistir da diyebiliriz. Nitekim teknik açidan Kanal Harekâti muazzam sayida Ingiliz askerinin bölgede kalarak, öncelikle kanalin savunmasi ve ardmdan da Sina'da ilerlemesi açisindan derin bir tesir yapmisti.19 NiteAlman kim ilk harekâtta yogun kiyi destegine sahip, 70.000 olan savunma gücünün 1916 baslarinda 400.000'e çikmasi20 da Alman stratejisinin basarisini ortaya koymaktadir.21
Ingilizler açisindan Sina ve Filistin cephelerinin stratejik derinligi oldukça fazlaydi ve buradan Istanbul'a erismek son derece zor görünüyordu. Bu güzergâh üzerinde savunma açisindan Osmanlilara sayisiz savunma hatti sunuyordu. Sadece Irak ve Ruslarin Dogu Anadolu cepheleriyle baglanti kurulmasiyla Osmanli Ordusu'nu sarsacak bir etki yapilabilirdi. Nitekim bu üç cephe birlesmeden Anadolu'nun cografyasini Istanbul yönünde asacak kalabaligin olusmasi pek mümkün görünmemektedir.
Lojistik hatlarin Sina'da agirhkla ilkel olmasi, Filistin'de ise bir tek Hicaz Demiryolu ile besleniyor olmasi, hem ingiliz hem de Osmanli ordulari için dezavantajdi. Ancak Osmanlilar savunmada olduklari için lojistik ihtiyaçlarinda harekâtlara bagli esneklikleri daha kolay geçistirebilirlerdi. Ingilizlerin deniz yoluyla siçrama yapmasi mümkün görünse de çok yakin geçmiste Italyanlarin Libya'daki taktik basarilarinin sadece kiyilarda sikismasi gibi bir örnek üzerine yeterince düsünmüs olabilirler. Nitekim Filistin'e dogru ingiliz ilerlemeleri karadan yapilirken, deniz desteginin lojistik saglama ile kisitlanmasi bu sekilde açiklanabilir.
Filistin Cephesi'ndeki kesin ingiliz zaferi Megiddo Muharebesi'nde, 1918 Eylül'ü gibi geç bir tarihe kadar gerçeklesmemistir. Ingilizlerin Sina ve Filistin cepheleri boyunca savunmadan saldiriya geçip ilerlemelerinin Suriye'nin kuzeyine ulasmasi dört yila yakin bir zamani bulmustur. Dolayisiyla Osmanli cografyasiyla savasin genislemesinde Sina ve Filistin cephelerindeki mücadele sayesinde Britanya Imparatorlugu'nu savas boyunca olumsuz etkiledigi ortaya çikmaktadir.
Irak Cephesi
Irak Cephesi'nin stratejik derinligini incelersek, Filistin'e göre Istanbul'a ulaçimin buradan daha zor oldugunu görürüz. Bunun nedeni hem Kuzey Irak'in daglik olusu hem de Halep-Bagdat Demiryolu'nun bitirilememesiydi. Bununla birlikte, Osmanli Imparatorlugu savasa girdiginde Ingilizlerin ilk bastiklari Osmanli topragi Basra olmustu. Ingilizlerin Irak'ta giristikleri bu serüvenin ardindan 1915'te hiz kazanan Bagdat'a ilerlemesi, Osmanli Ordusu'nun Selman-i Pak'taki sert direnisi sonucu buradan çekilmek zorunda kalan ingiliz birliklerinin Kut-ül Amare'de kusatilmasi ve 29 Nisan 1916'da teslim olmasiyla sekteye ugramisti. Osmanli Ordusu Kut Harekâti boyunca manevra üstünlügünü elinde tutarken, hem savunma hem de saldirida basarili olmusr ve geçmisi Alesia'ya ulasan bir de askeri tarih dersi vermisti.
Süphesiz, ingilizler savasin Irak Cephesi'nde de uzayacagini ve Filistin ile birlikte Irak gibi stratejik derinlige sahip ikinci bir cephede daha savasi sürdürmek zorunda olduklarini fark etmislerdi. Ancak ingilizlerin Osmanli'ya kar§1 stratejik sonucun ahnmasi kadar önemli olan bir mevzu da Ortadogu'nun petrol rezervlerinin kontrolüydü. Bunun için Irak'a daha fazla birlik ayirmalari gerekecekti. Nitekim Ingiliz Tümgeneral Charles Townshend'in 11.000 askerle yaptigi ilerleme Osmanli Ordusu tarafindan yok edildikten sonra, 1916'da ingiliz Korgeneral Frederick Maude'nin yeniden ilerlemesi iki koldan ve 166.000 askerle yapilmistir.22
Dig er Cepheler Ve Sinir Ötesi Faaliyetler
Osmanli Imparatorlugu Avrupa'nin güneydogu kanadini çeviren cografi hâkimiyeti ve ayni zamanda batiya yönelmis Müslüman bir ülke olmasi sayesinde, hem kendi hem de Almanlarin Asya-Afrika ekseninde özel harekât idare merkezi konumundaydi. Ünlü askeri tarihçi Hans Delbrück 1908'de Bosna'daki krizin patlak vermesinden kirk gün önce, savasin Fas'ta ya da Türkiye'de patlak vermesi durumunda ne kadar yayilabileceginin hesaplanamayacagini söylemistir. Iran, Hindistan, Misir ve Süveys'i savunmak için ingiltere de savasa sürüklenebilirdi. Eger Almanya ve Avusturya padisahi takviye ederse, Sam-Mekke Demiryolu'ndan büyük bir Türk ordusu Suriye'den geçirebilirdi.23 Delbrück'ün bu tutarli saptamasi, Avrupa ülkeleri arasindaki büyük bir savasa Müslüman halkin katihmimn belirsizligini isaret ettigi seklinde yorumlanabilir. Nitekim Almanlar bu belirsizligi Osmanli'yi kendi saflarina çekerek kullanmak istemislerse de sonuç alamamislardir.
Osmanli güçlerinin savastigi diger cepheler ve sinir ötesi faaliyetlerin hedefinde Ingiliz sömürgeleri oldugunu görüyoruz. Hicaz, Asir ve Yemen cepheleri Osmanli güçlerinin bölünmesini getirmis, buna karsi Süveys-KizildenizHint Okyanusu rotasindaki lojistik istasyonlarin elde edilmesi hedefinde bir gelisme saglanamamisti. Aden'deki harekât iki Hint tugayini bir süre oyalamaktan öteye gitmemisti.24
Padisah 1914 Kasim'inda halife sifatiyla Cihad-i Mukaddes ilan ederek bütün dünya Müslümanlarina çagrida bulunmustu. Hindistan basta olmak üzere, Afganistan, Misir, Türkistan, Magrip, Dogu ve Bati Afrika Müslümanlarinin bu çagriya karsi ne yapacaklari önemliydi.25 Çagrinin etkisi, itilaf Devletlerinin hepsi açisindan risk ve tehdit arasinda oldukça farkli seviyelerde karsi22 lik bulabilirdi. Çünkü Ingiliz, Rus ve Fransiz sömürgelerinin hepsinde de çok sayida Müslüman yasiyordu. Dolayisiyla Almanlar stratejik seviyede Osmanli jeopolitigini dogru okumuslardi. Ancak bu çagrinin gereken etkiyi yapmaktan çok uzak kalmasi, bunun için Osmanli jeopolitiginin yeterli olmadigini ve sömürgelerdeki yerel politikalara da bagli oldugunu göstermistir.
Afganistan'da savasin basinda Ingilizlerin Emir Habibullah Han'a bagimsizhk sözü karsiliginda tarafsizligini ilan etmesini istemesi anlamlidir. Bu sayede Afganistan'a gönderilen Alman ve Türk heyetler buraya sizmakta basarili olamamislardi.26 En önemli sizma hedefi ise Hindistan olup, cografi uzaklik Osmanli'nin buraya ulasmasina engeldi. Hindistan zaten kolay yönetilen bir ülke degildi. Ingilizlerin buradaki Müslüman halki kendi lehine etkilemesi, dig politikasinda göz ardi edilmeyen bir husustu. Nitekim Hindistan Genel Valisi Lord Charles Hardinge Çanakkale'de zaferin Iran ve Afganistan'daki Alman yanlisi Müslümanlar üzerine kuvvetli bir etki yaratacagina inamyordu.27 Hatta Çanakkale Deniz Harekâti'nin basarisizligina ragmen, ertesi gün Britanya Savas Konseyi Osmanli'ya karsi kazamlacak zaferin meyvelerini düsünürken, Hindistan'daki 60 milyon Müslüman üzerine yapacagi iyi tesir açisindan Ingiliz himayesindeki Arabistan, Suriye ve Mezopotamya'yi tartisiyorlardi.28 Bu arada ingilizler Hindistan'daki Müslümanlarla iliskilerinde savas boyunca daha dikkatli davrandilar.
Padisahin çagrisimn etkisi Libya ve Sudan gibi bazi bölgelerde küçük çapta etkisini göstermisti. Ancak bu çagriyla beklenen stratejik sonuca iliskin bir emare görünmüyordu. Hicaz'da ise Ingiliz istihbarat çahgmalariyla ortaya çikan Mekke Serifi Hüseyin'in Arap Isyani, padisahin çagrisim dengelemekten ileri gitmis, Filistin'deki harekâtin kaderini de etkilemisti. Fahreddin Pasa'nin kusatma altinda ve mütareke sonrasina da tasan Medine Savunmasi ise Ingiliz ve Arap birliklerini oyalamaktan ziyade, itibari artiran bir kahramanlik destani olmustu.
Bu arada Alman Dogu Afrikasi'nda çevrelenmis ama teslim olmadan çok sayida Ingiliz ve Fransiz birligini etkili bir gerilla savasiyla oyalamayi basaran Albay Paul von Lettow-Vorbeck'in koloni birliklerine lojistik destek saglamak için Bulgaristan ve Osmanli'yi üs olarak kullanma ihtiyaci dogmustu. Zeppelin L.59'un 21-25 Kasim 1917'de gerçeklestirdigi, ancak çesitli nedenlerden ötürü baganya ulasmayan seferinden29 sonra bu düsünceden vazgeçilmesine ragmen, Merkez Güçlerin Dogu Afrika'daki Alman direnisine en yakin ikmal bölgesinin Osmanli topraklari oldugu göze çarpmisti. Misir Osmanli'da olsaydi, buradaki Alman birliklerine yapilacak yardimlar sayesinde Dogu Afrika'daki Alman kolonisi canli tutulabilirdi.
Osmanli Cografyasinin Etkiledigi Askeri-Siyasi Davramslarin Analizi
Osmanli cografyasinin en çok hizmet ettigi ülkenin Almanya oldugu açikça görülmektedir. Nitekim Almanlar da savasin yayilmasi adina Osmanli topraklarini kullanmak için ellerinden geleni yapmis, Yavuz gibi önemli bir savas kruvazörünü bagislamayi esirgememislerdir. Ne de olsa Almanya'nin Bati ve Dogu cephelerinde rahatlamasi, Müttefiklerin Osmanli'nin Irak ve Filistin gibi Avrupa'daki cephelerden daha fazla stratejik derinlige sahip cephelerinin üstesinden gelebilmek için çok daha fazla birlik, deniz gücü ve lojistik destek ayirmasina baghydi. Almanlar Osmanli cografyasinin bu önemini biliyorlardi ve bir ittifak stratejisi uygulayarak, savasi genisletmek amaciyla kullanmislardi. Almanlar savas boyunca Osmanli cephelerine sadece 50.000 asker (bir kolordu kuvveti) gönderirken, Türkler imkânlarinin çok üstünde çaba göstererek Itilaf Devletleri'nin güçlerinin ve kaynaklarinin büyük bölümünü üzerlerine çekmislerdi.30
19. yüzyilin sonlarina dogru Alman Imparatorlugu ve Osmanli imparatorlugu arasinda baslayan yakinlasma, Almanya açisindan Almanya'nin Ortadogu'da ingilizler ile çatisan çikarlarinin bir uzantisi niteligindeydi. 1907'de Britanya ve Rusya Iran ve Afganistan'da aralarinda uzun süredir devam eden ihtilafi gidermeye yönelik bir anlasma imzalamislardi ve bu da Almanya'nin ileride çevreleneceginin bir kamti niteligindeydi. Almanya 1899'dan itibaren Istanbul'u Avrupa'dan Asya'ya geçis noktasi olarak kullanacagi Berlin-Bagdat demiryolu hatti projesiyle dogu emellerini belli etmisti.31
Berlin-Bagdat demiryolu Almanya'nin Osmanli jeopolitigine sahip çikmaya çahçmasmin simgesi olmustur, diyebiliriz. Hatta ingilizlerin Almanya'nin Ortadogu'yu demiryolu agiyla Istanbul'a ve Berlin'e baglamasi girisimini bölgesel çikarlarina yönelik artan bir riskten ziyade, küresel hâkimiyeti hedefleyen bir tehdit olarak gördügünü de söyleyebiliriz. Nitekim proje Gazze ve Kizildeniz kiyismdaki liman kenti Akabe boyunca ikinci bir hatta sahipti ve bu sayede Süveys'e yaklasiyordu. ingiltere Almanlarin Akabe limaninda bir terminusa32 sahip olmalarinin verdigi endiseyle 1906'da Sina'nin dogusundaki verimsiz topraklari Misir topraklarini ilhak etmisti.33 Almanlarin yaklasik 3200 km uzunlugunda bir demiryolu hatti girisimiyle Avrupa, Anadolu ve Arap vilayetlerini rahatça geçebilmeleri düsüncesi, ingilizlerin iran Körfezi ve Hint Okyanus'undaki çikarlarini da tehdit ediyordu.34 Ancak Balkan Savaslari Osmanli'nin Avus30 turya üzerinden Almanya ile baglantisini kestigi için Almanya'nin Osmanli jeopolitigini kullanmasini savas zamanina birakmisti.
Osmanh'nm savasa hazir olmadan girisi, Alman politikasinin kurbani oh dugunu göstermektedir. Nitekim Çanakkale Bogazi'nin savunmasinin yetersizligi ve Irak'ta gerektigi sekilde garnizon kuramamasi35 gibi stratejik sorunlarin yamnda demiryollarinin yetersizligi, savas endüstrisine sahip olmamasi ve tih menlerin kamyonlardan yoksun olusu gibi lojistik sorunlar da mevcuttu. Biiyiik güçlerin aksine Osmanh'nm bir ani taarruz plani da yoktu.36 Zaten Almanya'nin Osmanli'yi savunma agirhkh savas için Ingiliz birliklerinin üstüne çekmesi için kullanma istedigi buradan da anlasilabilir. Ne de olsa Osmanli imparatorlugu'ndaki demiryolu hatlari saldiri harekâtina degil, savunma harekâtina elverisliydi. Sadece bati simrina kadar demiryolu gidiyordu. Dogu ve güneyde ise terminuslar simrin oldukça derinlerinde bulunuyorlardi. Dolayisiyla Osmanlilar lojistik faaliyetlerini ayarlarken, bunu Balkanlar haricinde ancak savunma savasinda verimli kullanabilirlerdi. Nitekim Sarikamis Muharebesi'nde bu eksiklik açikça göze çarpmistir.
ingilizlerin Osmanli jeopolitiginin Birinci Dünya Savasi' açisindan rolünü ise ancak savasin sonunda anladiklarini söyleyebiliriz. 1918'e gelindiginde yeni Kraliyet Genelkurmay Baskani General Henry Wilson'un tavsiyesiyle Basbakan Lloyd George Almanya'nin yenilgisi için öncelikle Fransa'da savunmada kahnmasi ve Suriye'de Osmanli'ya hamle yapilmasiyla Merkez Güçler'in dagilabilecegi düsüncesini kabul etti.37 Orgeneral Edmund Allenby'nin Filistin ve Suriye'deki galibiyetlerinin ardindan Halep'in kuzeyinde cephe tekrar kurulmustu ve gerisinde savunmasi daha da olanakli Toroslar uzamyordu. Ancak Osmanh'nm stratejik derinlik açisindan tek sorun yasayabilecegi cephe Selanik Cephesiydi. Bu sirada Selanik Cephesi de çöküp, General George Milne'nin ordusu Istanbul'a dogru ilerlemeye baslayinca, burada savunma kuweti artik son derece az olan hükümet de ateskes yapmanin yollarini aramaya baslamisti.38 Wilson'un plani tutmus, Osmanh'nm savastan çekilmesinin hemen ardindan artik tamamen çevrelenmis olan Almanya da onu izlemisti.
Almanlarin Osmanli cografyasini kullanarak savasi genisletme stratejisi Almanlari Avrupa'daki sikiçmiçhktan kurtaran en verimli girisim olmustu. Dolayisiyla kisa vadede Almanlarin lehineydi. Ancak bu akilci strateji Osmanh h sonunu hazirlamis, bu da 19. yüzyilda Kuzey Afrika'ya yerlesen Ingiliz ve Fransiz etkisinin 20. yüzyilin ilk yarisinda Ortadogu'ya siç-35 ramasina neden olmustu. Dolayisiyla Almanya bu stratejinin bedelini uzun vadede ödemistir. Bu vade Ikinci Dünya Savasi'nda 13 Mayis 1943 tarihinde Kuzey Afrika Cephesi'nin kapanmasina kadar sürmüs, bundan sonra Almanlar Ortadogu'ya yönelik siyasi ya da askeri bir girisimde bulunmaya cografi açidan uzak kalmislardir.
Almanya'nin Osmanli'nin stratejik derinligini çok yönlü kullanarak kisa vadede savasi yaymasi Avrupa'daki Alman harekâtlari için genel bir firsat niteliginde degerlendirilmelidir. Almanlar özellikle Ingiliz koloni birliklerinin çogunu Avrupa'dan uzakta ve agirhkla Osmanli Ordusu'nun kuwetiyle kirmaya çahçmiçlardi. Böylece Avrupa'ya nakledilmek suretiyle Bati Cephesi'ne, Kuzey Italya'ya ya da Balkanlar'a kaydirilmasi beklenen kolonilerdeki çok sayida Ingiliz tümeninin uzaktan karsilanmasi saglanmistir. Bu açidan bakildiginda Osmanli Imparatorlugu Almanya'nin bir ileri karakolu rolüne sahipti.
Sonuç
Alman destekli büyük çapli erken Osmanli basarilari Çanakkale ve Gelibolu cephelerinde ve Kut'ta hem saygmhk hem de Ingiliz kayiplarini artirma açisindan oldukça basarili olmustu. Filistin'deki muharebeler ise Gazze'de uzun süren bir beraberlik halinden sonra, ancak savasin son döneminde kirilabilmistir. Bu arada Kanal Harekâti'nda oynadigi kumari kaybetmis olsa da Osmanli'nin Süveys'i tehdit etmesi, ingilizlerin bölgedeki etkinligini artirma ihtiyacini dogurdugu için Almanlar açisindan oldukça verimli bir gelisme olarak görülebilir. Kanal'in tehdidi ve Kut birlikte ele almdigmda, ingilizlerin Ortadogu'da Osmanli'ya karsi tek bir cephede saldirmasinin yetersizligi ortaya çikmaktadir. Ingilizler bu yüzden Ortadogu harekâtini Irak ve Filistin cepheleri olarak iki koldan yürütmüs, bu da Ingiliz Ordusu'nun bölgeye daha fazla tümen, deniz gücü ve lojistik destek ayirmasina yol açmistir. Buna ragmen Osmanli Ordusu 1917 Kasim'inda Üçüncü Gazze Muharebesi'nde yenilene kadar Ingiliz kuvvetlerini karsilama gücüne sahipti.
Sonuç olarak Osmanli'nin Alman stratejisine yaptigi katki, ne Alman Imparatorlugu'nun ne de Osmanli Imparatorlugu'nun dagilmasini engelleyememisti. Ancak Osmanli'nin cografyasi sayesinde savasta beklenenden uzun dayanmasi, Rus Imparatorlugu'nun çökmesine yol açmisti. Dolayisiyla Almanlarin bu stratejisi 20. yüzyilin iki büyük gücünden birisinin olusmasina zemin hazirlamistir. ilginç olan bir nokta, Alman stratejisinin sadece ingilizleri Ortadogu'ya sokmakla kalmamasi, ayni zamanda Almanya'nin basina gelecek en büyük felakete neden olan Sovyetler Birligi'ni de yaratmasidir. Zaten Ikinci Dünya Savasi'ndaki harekâtlara bakacak olursak, Almanlarin 1942'de Ortadogu ve Kafkas petrollerine ulasma düsüncelerinin Birinci Dünya Savasi'ndaki Osmanli jeopolitigiyle iliskisini de açikça görebiliriz.
1 Hans J. Morgenthau, Uluslararasi Politika Cilt.I, (çev:Baskin Oran ve Ünsal Oskay), Türk Siyasi Ilimler Dernegi Yaymlan, Ankara 1970, s.141.
2 Yilmaz Tezkan v.d., Diinden Bugiine Jeopolitik, Ülke Kitaplari, Istanbul 2002, s.15.
3 Mackinder'in "kalpgâh" olarak niteledigi ve iç hilalin çevreledigi alanin büyük kismi ise savasa girilirken Rus Imparatorlugu'na aitti. Mackinder'in Kara Hâkimiyeti Teorisi'ndeki iddiasi "kalpgâha sahip olanin diinya hâkim olacagi yöniindeydi. Ancak sonradan Soguk Savas dönerni olaylari bize bu hâkimiyetin, Deniz Hâkimiyeti Teorisi ile arasmdaki çatisma alani olan kenar kuçagm (iç hilalin) kazamlmasma bagli oldugunu göstermistir. Nitekim iç hilali "kenar kusak" olarak adlandiran Spykman'in 1942'de gelistirdigi Kenar Kusak Teorisi, Amerikan Diç Politikasi'nda Soguk Savas snasmda Sovyetler Birligi'ne uyguladigi "Çevreleme Politikasi" için bir teorik altyapi olnmç ve basari kazanmistir. Bkz: A.g.e., s.77, 143.
4 Beril Dedeoglu, Uluslararasi Güvenlik Ve Strateji, Yeniyüzyil Yaymlan, Istanbul 2008, s.222.
5 Gustav Le Bon, I. Dünya Savasi'ndan Alman Psikolojik Denier, (çev: Mehmet Demirezer), Ufuk Yaymlan, Istanbul 1999, ss.239-240. Hem iç hilalde bulunan üç imparatorlugun ittifak olusturmasiyla Rusya'nin çevrelenecegini hem de Almanlarin Osmanli cografyasini kullanarak Süveys ve Hindistan'i tehdit edecegini öngören Hanotaux'un Osmanli jeopolitigini iyi okudugu ortadadir. Nitekim Birinci Dünya Savasi'nda Hanotaux'un öngördügü sekilde Merkez Güçler tarafindan çevrelenen Rusya 1917 Ihtilalinden soma savastan ilk çekilen devlet oldu.
6 S.L.A. Marshall, The American Heritage of World War I, American Heritage/Bonanza Books, New York 1982, s.69.
7 Pierre Renouvin, 1. Dünya Savasi I914H918, (çev: Adnan Cemgil), Altin Kitaplar, 3. Baski, Istanbul 1982, s.209.
8 Savas baslarken Osmanli Imparatorlugu ile Almanya arasinda karasal bir bag yoktu. Osmanli'nin savasa girerek Alman destegiyle uzun süre dayanmasi ve hatta taarruz kabiliyetini yükseltmesi için Berlin-Istanbul demiryolunun giivenliginin saglanmasi gerekiyordu. Ancak demiryolu Sirp ve Bulgar topraklarindan da geçtigi için hem Avustmya-Macaristan birliklerinin Sirbistan'i isgal etmesi hem de Bulgaristan'in Baglasik devletlere katilmasi gerekiyordu. Bunlarin gerçeklesmesi, yani Alman-Osmanli lojistik hattinin giiven altina almmasi 1915'in sonlarini bulmiiçtiir.
9 A.g.e., s.209.
10 Beril Dedeoglu, Uluslararasi Güvenlik Ve Stmteji, Yeniyüzyil Yaymlan, Istanbul 2008, s.48.
11 William J. Fuller, "Dogu Cephesi", Jay Winter vd. der., I. Dünya Savasi Ve 20. Yüzyil, (çev: Tansel Denrirel), Türkiye îç Bankasi Kültür Yaymlan, Istanbul 2012, s.35.
12 Pierre Renouvin, 1. Dünya Savasi i914G918, (çev: Adnan Cemgil), Altin Kitaplar, 3. Baski, 1982 s.210.
13 William J. Fuller, "Dogu Cephesi", Jay Winter vd. der., I. Dünya Savasi Ve 20. Yüzyil, (çev: Tansel Demirel), Türkiye îç Bankasi Kültür Yaymlan, Istanbul 2012, s.65.
14 Rusya büyük bir Alman saldmsi bekledigi için Bati'ya odaklanmisti ve bu nedenle Osmanli savasa girmeden önce Kafkas Cephesi'nde Osmanli Ordusu'nun Rus Ordusu'na 2d gibi bir üstünlügü söz konusuydu. Bkz: A.g.e., s.65. Osmanli Imparatorlugu Rusya'ya denizden hricum ederek belki de briyrik bir srirpriz firsatini kaçirmisti. Eçgridümlri olarak karadan da harekâta baslatilmis olsaydi, savas alamm dogrudan Rus topraklarina yikan bir avantajin getirecegi üstünlükten yararlanma ihtimali vardi. Tabi, bu dönemde Osmanli Ordusu'nun hazirhgimn yetersizliginden ve bölgede cografyasinin lojistik hatlari nasil zorladigmdan da bahsedilebilir. Bununla birlikte, hazirhligm ve lojistik yetersizligin her iki tarafta da bulundugu sartlarda saldiri inisiyatifine sahip olanin avantajli oldugu da Rommel'in Ikinci Dünya Savasi'nda Kuzey Afrika'daki harekâtlarinda su yrizrine çikmistir.
15 Martin Gilbert, First World War, Efenry Holt, New York 1994, s. 121.
16 Buna benzer bir olay 1941'de Almanya Sovyetler Birligi'ne saldirdiginda da gerçekleçnriçtir. Alman motorlu taçitlannm hizli ve esnek hareketlerinin Rusya cogiafyasmdaki yollarin ilkelligi sayesinde kisitlanmasi, harekâtin stratejik baçanya ulasamamasinda önemli bir faktör olmustur.
17 Ian Westwell, The Complete /Ilustmted History of World War I, Lorenz Books, London 2008, ssd04-158.
18 Martin Gilbert, First World War, Henry Holt, New York 1994, s. 128.
19 Jon E. Lewis, 7k e Mammoth Book of Modern Battles, Constable & Robinson Press, London 2009, s.57.
20 A.g.e., s.58.
21 Savunma gücünün bu kadar yükselmesinin bir baska nedeni de Misir'm 1915 Nisan'inda baslatilan Gelibolu Harekâti için ileri toplanma rissli olmasidir.
22 Ian Westwell, The Complete ñlustrated History of World War I, Lorenz Books, London 2008, ss.104-105.
23 Hans Delbrück, (ed. Arden Bucholz), Delbrück's Modern Military History, University of Nebraska Press, Lincoln 1997, s.86.
24 Philip L Haynthornthwaite, The World War One Source Book, Arms and Armour Press, London 1994, s.123.
25 Pierre Renouvin, 1. Dünya Stmit 19I4H9I8, (çev: Adnan Cemgil), Altin Kitaplar, 3. Baski, Istanbul 1982, s.542.
26 Philip J. Haynthornthwaite, The World War One Source Book, Arms and Armour Press, London 1994, s.123.
27 Martin Gilbert, First World War, Henry Holt, New York 1994, s.135.
28 A.g.e., ss.136-137.
29 Arthur Banks, A Military Atlas of the Frst World War, Leo Cooper, Barnsley 1998, s.285.
30 Edward J. Erickson, I. Dünya Samit 'nda Osmanli, (çev: Sare Levin Atalay), TIMAS, Istanbul 2011, s.30.
31 Martin Gilbert, First World War, Eienry Holt, New York 1994, s.6.
32 Demiryollarinda son durak niteligindeki gar.
33 A.g.e., ss.6-7.
34 A.g.e., s.7.
35 Edward J. Erickson, I. Dünya Savasi'nda Osmanli, (çev: Sare Levin Atalay), TIMAS, Istanbul 2011, s.29.
36 A.g.e., s.26.
37 Elans Delbrück, (ed. Arden Bucholz), Delbrück's Modern Military History, University of Nebraska Press, Lincoln 1997, s.183.
38 A.g.e., s.211.
Kaynaklar
BANKS Arthur, A Military Atlas of the First World War, Leo Cooper, Barnsley 1998.
BON Gustav Le, I. Dünya Savaii hdan Adman Psikolojik Dersler, (çev: Mehmet Demirezer), Ufuk Yayinlari, Istanbul 1999.
DEDEOGLU Beril, Uluslararasi Güvenlik Ve Strateji, Yeniyüzyil Yayinlari, Istanbul 2008.
DELBRÜCK Hans, (ed. Arden Bucholz), Delbrück 's Modern Military History, University of Nebraska Press, Lincoln 1997.
ERICKSON Edward L, L Dünya Savasi'nda Osmanli, (çev: Sare Levin Atalay), TIMAS, Istanbul 2011.
GILBERT Martin, First World War, Henry Holt, New York 1994.
HAYNTHORNTHWAITE Philip L, The World War One Source Book, Arms and Armour Press, London 1994.
LEWIS Jon E., The Mammoth Book of Modern Battles, Constable & Robinson Press, London 2009.
MARSHALL S.L.A., The American Heritage History of World War I, Bonanza Books, New York 1982.
MORGENTHAU Hans L, Uluslararasi Politika Olt.I, (çev:Baskin Oran ve Ünsal Oskay), Türk Siyasi Ilimler Dernegi Yayinlari, Ankara 1970.
RENOUVIN Pierre, 1. Dünya Savasi 1914-1918, (çev: Adnan Cemgil), Altin Kitaplar, 3. Baski, Istanbul 1982.
TEZKAN Yilmaz, M. Murat Tasar, Dünden Bugüne Jeopolitik, Ülke Kitaplari, Istanbul 2002.
WESTWELL Ian, The Complete Mustrated History of World War I, Lorenz Books, London 2008.
WINTER Jay vd., I. Dünya Savasi Ve 20. Yüzyil, (çev: Tansel Demirel), Türkiye Is Bankasi Kültür Yayinlari, Istanbul 2012.
Burak Çinar*
* Yrd. Doç. Dr, Nigde Üniversitesi, Iktisadi Ve Idari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi Ve Uluslararasi Iliskiler Böliimii. E-mail: [email protected]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Professor Dr. Hale Sivgin 2014
Abstract
Ottoman Empire had the potential to influence policy on three continents, to expand the war broken out in Europe in 1914, thanks to its geographical position. To continue the war, Germany had to get rid of containment of the Triple Entente, and found the solution to maximize to benefit from the Ottoman geopolitics. Germans succeeded in driving the Ottomans. When the war spread with the Ottoman Empire's entry into the war, Germany took a breath in Europe. Thanks to the newly emerging fronts Ottoman forces drew many Russian and British Colonial divisions on its own divisions. Accumulation of the British divisions in Egypt; reinforcement of fronts emerged in Gallipoli, Palestine and Iraq; and opening a second front to Russia was by courtesy of the Ottomans. This was providing strategic advantage to the Germans. And the Entente powers saw German defeat completing the containment after the Ottoman Empire out of war. Thus the British took on the Ottomans despite numerous fronts. This blow would change the Middle East map.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer