Özet
Ermeniler, tarihin önlerine çikardigi Haçli Seferleri gibi büyük bir firsati kaçirmayarak, Kilikya'da (Çukurova) kendi adlarina bir devlet kurmayi basarmislardi. Kilikya Ermeni Kralligi, Çukurova havalisindeki Haçli Devletleri ve Kibris'in destegiyle beslenmis ve özellikle Ilhanlilara tâbi olduktan sonra bulunduklari cografyada belli bir güce erismisti. Ne var ki Ermeniler, yaptiklari saldirilar ve uyguladiklari ticarî ambargolarla, kendilerini Memlûk Devleti'nin hedefi haline getirmislerdi. Mogollari durduran tek devlet olma sifatiyla bölgede gücünü kanitlayan Memlûklerin, bu duruma sessiz kalmalari ise mümkün degildi. 1260 yilindan, Ermenilerin baskenti Sis'in düsürülme tarihi olan 1375 yilina kadarki zaman zarfinda Memlûkler ve Ermeniler arasinda neredeyse kesintisiz devam eden sefer ve savaslar neticesinde, siyasî mevcudiyetini sürdüren taraf, Memlûk Devleti olmustu. Bu çalismada, 115 yil süren MemlûkErmeni münâsebetleri ortaya konularak, konu hakkinda ayrintili bilgi sunulacaktir.
Anahtar Kelimeler: Memlûk Devleti, Kilikya Ermeni Kralligi, Ilhanlilar, Suriye, Çukurova.
Abstract
Armenians, were able to establish a state on their behalf in consequence of the Crusades and do not miss the great historical opportunity, in Cilicia (Çukurova). Armenian Kingdom of Cilicia in the vicinity of Cukurova have been fed with the support of the Crusader States and Cyprus, and especially after being subjected to the Il-Khans in their regions had reached a certain strength. However, the Armenians, they apply their attacks and with trade embargoes, they were made themselves the target of the Mamluk State. By the capacity of a single state to stop the Mongols in the region, proved the power of the Mamluks, and it was not possible to remain silent this situation. From 1260, the Armenian capital, Sis, reduced date that until 1375 the period of time, as a result of political, struggle, almost continuous-time war between Mamluks and the Armenians, Mamluk had been the empire continue to existing side, In this study, 115 years of laying down the Mamluk-Armenian relations, will be presented with detailed information about the subject.
Key Words: The Mamlûk State, Armenian Kingdom of Cilicia, Ilkhanids, Syria, Cukurova.
Giris
1097 yilinda gerçeklestirilen I. Haçli Seferi neticesinde Haçlilar, Antakya Prinkepsligi, Urfa Kontlugu, Trablus Kontlugu ve Kudüs Kralligi'ni kurdular1. Haçli reisleri, Kudüs'e kadar varan bu basarili seferlerinde, Çukurova'da yerlesik olan Ermenilerden lojistik, gida ve rehberlik alanlarinda her türlü yardimi gördükleri için Ermenilerin lideri durumundaki Konstantin'e "Baron" unvanini verdiler ve onu "Kont"luk rütbesine yükselterek ödüllendirdiler2. Ardindan 6 Ocak 1198'de Ermeni hükümdari II. Leon'a "Kral"lik taci verildi3. Böylece II. Leon, krallik tacini giyen ilk Ermeni hükümdari oldu.
Memlûk kaynaklarinda merkezleri Sis (Kozan)'e atfen umumiyetle "Bilâdu Sis" olarak adlandirilan ve baslarinda bulunan kralin "Sahibu Sis", "Mütemelliku Sis" ve "Tekfur" olarak zikredildigi Küçük Ermenistan Kralligi, Kral I. Hetum (1226-1269) zamaninda Ilhanlilarin Kösedag Savasi'nda (1243) Türkiye Selçuklu Devleti karsisinda kazandiklari galibiyetten sonra onlarin sâdik bir tâbi olmustu. Hatta Kral I. Hetum, bizzat Karakurum'a giderek Mogol hanina itaatini arz etmis ve bunun karsiliginda hem Hiristiyanlar lehine birçok menfaatler elde etmis hem de kendi kralligini teminat altina almisti.
Günümüzde Suriye, Filistin, Ürdün, Israil, Lübnan ve kismen Türkiye'yi kapsayan ve tarihî metinlerde Bilâdü's-Sâm olarak adlandirilan bölge; Memlûkler, Ermeniler, Haçlilar ve Ilhanlilari barindirmasi dolayisiyla sürekli mücadele ve savaslara sahne oluyordu. Ermenilerin, Suriye'de bulunan Haçli Devletleriyle, Papalikla ve Ilhanlilarla birlikte Memlûkler'e karsi pek çok çatismada isbirligi içinde olmasi Memlûkler'le münâsebetlerinin baslangicindan itibaren düsmanca olmasina sebep olmustu. Memlûk Devleti (1250-1517) tarafinda ise devletin bekasi için Kahire-Suriye bütünlügü büyük önem arz ediyordu. Memlûkler, gerek siyasî sebepler ve gerekse de Ermenilerin stratejik konumlari itibariyle önemli ticaret yollari ve geçitlere hâkim olmalarindan dolayi4 kendilerini besleyen köle sevkiyatinin ve ticarî faaliyetlerin kesintiye ugramamasi için Ermenilere ve dolayisiyla Ilhanlilar ve Haçlilara karsi esasli bir dis politika takip etmislerdir.
Ermenilerle Ilk Münâsebetler
Ilhanli hükümdari Hülagü'nün 1260 yilinda gerçeklestirdigi Suriye Seferi'ne Ermeni krali Hetum da katilmis ve yardimlarinin karsiligini fazlasiyla almisti. Hülagü pek çok ganimet ve esirin yaninda Bilâdü's-Sâm'in sugur kalelerinden olan Behisni, Derbsâk, Merziban, Ra'bân, Seyh Hadid ve Maras'i Hetum'a vermisti.
Ancak devir dönmüs ve Ermenilerin tâbi olduklari Ilhanlilar, Ayn Câlût Savasi'nda (1260) Memlûkler önünde agir bir darbe almislardi. Bundan sonra Ermeni Kralligi'nin talihi tersine dönmüs ve sürekli Memlûkler'in baskisina maruz kalmistir.
Ermenilerin 1262 yilinda Halep bölgesindeki Fu'a ve Sermîn'e kadar akinlar yapmasi üzerine Halep nâibi Alâeddin es-Sihabî, Sultan Baybars'dan (1260-1277) aldigi emirle üzerlerine yürüyerek onlari bozguna ugratti5. Ardindan Baybars, Suriye'ye bir ordu gönderdi. Basinda Semseddin Sungur el-Rûmî, Hims nâibi el-Melik el-Esref, Hama nâibi el-Melik el-Mansûr kumandasindaki bir ordu Antakya topraklarina akinlar yapti6. Süveydiye Limani'ni ve bu limanda bulunan gemileri yakti. Ilhanlilardan destek alan Ermeni krali Hetum'un Antakya hâkimine yardima gelmesi üzerine Memlûkler geri çekilmek zorunda kaldilar. Neticede elde ettikleri 250'den fazla esirle 17 Agustos 1262 tarihinde Kahire'ye döndüler7. Yine ayni senede Baybars, Halep nâibligine tayin ettigi Emir Izzeddin Aydemir'i Ermeni Kralligi'nin baskenti Sis'e akin yapmakla görevlendirdi. Emir Izzeddin Aydemir bu harekâti esnasinda esir aldigi bir kisim Ermeni'yi Misir'a gönderdi8.
Ermeni Krali I. Hetum, Sultan Baybars'in baskisi karsisinda Memlûkler'e karsi yardim istemek amaciyla Tebriz'de bulunan Hülagü'nün huzuruna çikti9. Hülagü, bu sirada Berke ile mücadele ettigi için, bizzat basinda bulundugu bir orduyla Kuzey Suriye'ye gidememis fakat I. Hetum'dan muhtemelen bu seferi gerçeklestirmesini istemis olmalidir10. Zira I. Hetum ülkesine döndükten sonra Kuzey Suriye'ye bir sefer tertiplemisti.
I. Hetum, 1264'de Hülagü'nün yanina gidip geldikten ve Eregli'de Selçuklu sultani IV. Kiliçarslan ile ittifak akdettikten sonra, Ilhanlilardan da temin ettigi kuvvetlerle Kuzey Suriye'ye saldiriya geçti11. Ordusuyla Maarra, Sermin, Fu'a istikametine yürüdü. Fu'a'li Ibn Zâhir'in rehberliginde Amuk, Maarra, Sermin ve Fu'a'ya kadar savasarak yoluna devam etti. Fu'a'dan 380 kisiyi esir aldiktan sonra Sermin'e baskin yaparak sehri kusatti. Zor durumda kalan Halep kuvvetlerinin yardimina Hims ve Hama'dan imdat geldi. I. Hetum, Hârim yakininda Memlûk kuvvetleri önünde tutunamayarak bozguna ugradi. Ermeni Krali tarafindan esir alinmis olan Müslümanlar da kurtarildi. Ermenilerin yardim çagrisi üzerine Anadolu'daki Ilhanli kuvvetlerinden 700 atli hareket etmis, ancak Hârim'e geldiklerinde, hava sartlarinin kötü olmasindan dolayi birçogu helak olmus, sag kalanlar da geri dönmek zorunda kalmisti12.
Ayni senede Ermeni kralinin ikinci bir sefere çiktigini görüyoruz. O, bu seferde Ilhanlilar ile müttefik olarak saldirmis ve ordusunda çok sayida Ilhanli askeri bulundugu intibaini vermek için kendi askerlerinden binine Mogol börk ve elbisesi giydirdikten sonra, Antep'te bulunan Emir Hüsâmeddin komutasinda Memlûk birligi üzerine yürümüstü. Ancak karsi saldiriya geçen Memlûk askerleri baskinlar düzenleyerek Ermenileri bozguna ugratmislar ve pek çok esir ele geçirdikten sonra Antakya'ya inerek burada da yagma ve talan yapmislar ve aldiklari esir ve ganimetlerle Dimask'a dönmüslerdir13.
Sultan Baybars'in Sis Seferi
Ermeni Krali Hetum, bu yenilgisine ragmen Memlûkler'e karsi faaliyetlerine devam ediyor ve Hülagü'yü sürekli Suriye seferine tesvik ediyordu. Bu arada Haçlilarla temasini da sürdürüyordu. Damadi olan Antakya prensi Bohemond da onun yaninda idi. Bunlarin yaninda Hetum, Ilhanlilar tarafindan kendisine verilmis olan Halep'e tâbi bazi kaleleri isgal etmis ve Misir ile ticarî münâsebetlerini kesmisti. Anadolu-Suriye kervan yolu da sik sik Ermeniler tarafindan hücuma ugramaktaydi14.
Bütün bunlardan haberdar olan Sultan Baybars, sefere çikmadan önce I. Hetum'a mektup göndererek Ilhanlilar'in yardimiyla ele geçirdigi ve tahrip ettigi kaleleri geri vermesini, kendisine itaat ederek vergi ödemesini, memleketinin her tarafindan at, katir, arpa, bugday ve demir alinmasinin serbest birakilmasini ve kendisinin de Suriye sehirleriyle alisveris yapmasini istedi. Er- meni krali bu istekleri yerine getirmedigi gibi, Memlûkler'in saldirisina ugrarsa Ilhanlilardan yardim alabilecegi düsüncesiyle, Baybars'a köle diye hitap ederek hakarette de bulundu15.
Baybars, Haçlilar üzerine gerçeklestirdigi basarili seferlerden sonra Safed'de iken Sahyun sahibinden gelen elçi Sultan tarafindan kabul edilirken, Sis'den hediyelerle gelen Ermeni elçisi huzura kabul edilmedi16. Sultan 1 Agustos 1266 tarihinde Dimask'a dogru hareket ederek el-Cüsûre'de ordugâh kurdu. Sultan Baybars, Hülagü'nün Temmuz 1265'de ölümünden sonra yerine geçen oglu Abaka Han'in (1265-1281), Altinorda Devleti ile çatismasindan da istifade ederek17 Hama hâkimi el-Melik el-Mansûr'un komutasinda, Emir Izzeddin Kalavun ve Emir Izzeddin Ogan'in da katildigi büyük bir orduyu 8 Agustos 1266 tarihinde yalniz kalan Ermenilerin baskenti Sis üzerine sevk etti18.
Ermeni Krali Hetum, Memlûk sultaninin ülkesi üzerine ordu sevk ettigi haberini alinca, ordusunun kumandasini ogullari Leon ve Toros'a birakarak, Elbistan ve Göksun taraflarina gelmis bulunan Ilhanlilar'dan yardim almaya gitti19. Fakat Mogol noyani Nefcî, Han'in bilgisi ve emri olmadan yardim edemeyecegini bildirdi20. Orada günlerce kalarak Ilhanli Beyi'ni yardima ikna eden Hetum, Ilhanlilar'dan önce yola çikarak ülkesine geldi21. Ancak ülkesini harap bir vaziyette bulacakti.
Toros ve Leon kumandasindaki Ermeni ordusu Memlûk ordusunun karsisinda 24 Agustos 1266 tarihinde Derbsâk'da büyük yenilgiye ugradi. Leon esir alinirken kardesi Toros ve bir amcasi ile ileri gelen Ermeni komutanlarindan on iki kisi öldürüldü22. Bu basarinin ardindan Memlûk ordusu, Ceyhan'i geçip Tapinak Sövalyelerine ait olan Amudeyn Kalesi'ni23 ele geçirip, aralarinda Ilhanlilarin da bulundugu 2000 askeri esir aldilar. Ardindan Memlûk ordusu 25 Agustos 1266 tarihinde Ermeniler'in baskenti Sis'e girdi24. Hama hâkimi el-Melik el-Mansûr burada kalip sehri yakip yikarken, Emir Kalavun Misis, Adana, Tarsus25 ve Ayas taraflarina yönelerek vardigi yerlerdeki kaleleri tahrip etti, birçok esir ve ganimet elde ettikten sonra Sis'e döndü. Diger bir grup Memlûk kuvveti de Emir Ogan kumandasinda Anadolu tarafina yöneldi ve Ermenilerden aldigi esir ve ganimetle Sis'e döndü. Yirmi gün devam eden bu büyük yagmanin sonunda Memlûk ordusu sayisiz esir ve bol ganimet elde etti26. Öyle ki bu bolluk Memlûk kaynaklarinda "Ganimetler o kadar çok idi ki sigir iki dirheme satildi ise de alan olmadi" diyerek ifade edilmistir27. Ermeni müellifi Vardan, bu sefer neticesinde Memlûklerin, yeraltinda sakli bulunan kral hazinesini buldugunu ve 40 bin esir alarak çekildiklerini kaydetmistir28.
Memlûk ordusu muazzam ganimet ve Prens Leon'un da aralarinda bulundugu esirlerle geri dönerken, kazanilan bu zafer Cerûd'da avlanan Sultana müjdelendi. Müjdeciyi Tablhâne Emiri29 tayin edip bin dinar bahsis veren Baybars, muzaffer ordusunu Afâmiye'de karsilayarak ele geçirilen büyük ganimetten devlete düsen hisseyi aldiktan sonra gerisini tamamen askerlere dagitti30.
Vahram Vekâyinâmesi'nde, Ermenilerin basina gelen bu olayin sebepleri su sekilde açiklanmaktadir: "Onlar ne aç insanlara yemek verdiler, ne çiplak insanlari giydirdiler, ne gariplere misafirperverlik gösterdiler ve ne de bedbahtlara merhamet ettiler. Onlarda vücut ruha hâkim oldu. Bundan dolayi Misir'da gururla hüküm süren, Dimask'i hükmü altina almis, Halep sultanini kendisine tabi kilmis ve köle ogullari ile Araplari etrafinda toplamis bulunan köle hükümdar, deniz kumu kadar çok sayida asker toplayip onlari silahlandirdi ve harp sanatina alistirdi"31.
Sultan Baybars, Prens Leon'a hitaben, "Baban bana köle diyor ve sulh yapmiyordu. Simdi köle ben miyim, sen misin?" diye sorduktan sonra, ona iyi davranip teselli edici sözler sarf ederek, hiçbir seyden korkmaksizin müsterih olarak bir müddet beklemesini, kendisini babasina iade edecegini söyledi32. Hatta Vahram, Sultanin izni ile Leon'un Kudüs'e gidip orada dua ettigini ve ondan sonra Misir'a götürüldügünü kaydetmistir33. Daha sonra Sultan, yaninda Leon ile Dimask'a gelerek el-Melik el-Mansûr'a birçok at, para, mal ve hil'at bagisladiktan sonra Misir'a yöneldi. Yolu üzerindeki Remle'yi de ülkesine katarak Kahire'ye döndü34.
Memlûk-Ermeni Sulhu (1268)
Ilhanlilardan yardim almaya gitmis olan Kral I. Hetum, Memlûk ordusunun ülkesine girerek ordusunu dagitip, yagma ve talan yaptigini görünce büyük bir üzüntüye kapildi. Kralin yardim için getirdigi Ilhanli askerleri ise yardim yerine arta kalan seyleri yagmaladilar35. I. Hetum, oglunu kurtarmak için 1267'de Baybars'a elçi gönderip sefaat dilemekten baska bir çare bulamadi. Baybars'in huzuruna vardiginda esir alinan Leon'un zincirleri çözülmüs ve Sultanla birlikte bunduk atmak üzere Birket el-Cubb'a götürülmüstü36.
Bu arada Sultan Baybars, Haçlilara ve Ilhanlilara karsi basarilar kazandiktan sonra Hama'ya geldi. Burada yapacagi askerî hareketi gizli tutarak ordusunu üçe taksim etti. Bunlardan bir bölügü Emir Bedreddin el-Hazinedâr'in kumandasinda Süveydiye Limani'na dogru; Emir Izzeddin Ogan kumandasinda Derbsâk'a dogru sevk etti. Emirler gittikleri yerlerden pek çok esirle döndüler. Sultan Baybars ise Afâmiye'ye gitmisti.
Memlûk ordusu 18 Mayis 1268'de Haçlilarin elindeki Antakya'yi ele geçirdi37. Antakya hâkimi Ermeni krali Hetum'un yegeni idi. Antakya'da o kadar çok ganimet elde edildi ki kaynaklarin ifadesine göre paralar tasla paylastirilmisti38. Baybars Antakya'yi ele geçirdikten sonra 27 Mayis 1268'de Çukurova'nin kilidi durumunda olan Bagras'i aldi39. Antakya ve havalisinin Memlûkler tarafindan ele geçirilmesi önemli bir hâdisedir. Çünkü Antakya, Urfa'dan sonra Haçlilarin Dogu'da kurduklari ikinci prenslik olup buranin ele geçirilmesi Suriye'de kurulan Haçli hâkimiyetinin çökmeye basladiginin bir isaretiydi40. Tabii ki bu zafer, Ermeniler için güney sinirlarinda güvenlik zaafina sebep olmustu.
Sultan Baybars Akkâ'yi yagmaladiktan sonra, hediyelerle Ermeni elçisi ve Beyrut elçisi geldiler41. Baybars, Kral Hetum'un elçilerine, Leon'un serbest birakilmasina karsilik, Ilhanlilarin elinde esir olan Emir Semseddin Sungur elAskar'in serbest birakilmasini ve 1260 yilinda Halep'in isgali sirasinda alinan Behisni, Derbsâk, Merziban, Ra'bân ve Seyh Hadid kalelerinin de iade edilmesini istedi42. Baybars'in istedigi bu kaleler önemli geçit noktalarinda bulunuyordu. Bunun üzerine Kral, taleplerin yerine getirilebilmesi için kendisine zaman taninmasini istedi. Abaka Han'in huzuruna çikarak durumunu arz eden Kral, Semseddin Sungur el-Askar'in Baybars'a teslimi hususunda Abaka Han'dan söz aldiktan sonra ülkesine geri döndü.
Bu sirada (1268) Sungur el-Askar, Ilhanlilar tarafindan I. Hetum'a gönderildi. Ancak Hetum Sungur'u degil yalnizca Sungur'un imzasini tasiyan mektubu elçisiyle Baybars'a gönderdi ve kalelerin teslimine de yanasmadi. Bunun üzerine Baybars, Kral Hetum'a tehditkâr bir cevabî mektup gönderdi. Hetum, korkuya kapilarak baris istedi. Behisni, Debsâk, Merziban, Ra'bân, Seyh Hadid ve aldigi diger kaleleri iade edecegini söyledi43.
Sultan Baybars, Devâdâr Balaban er-Rumî ile Kâtib Sadr Fetheddin b. Kayserânî'yi anlasma metni ile I. Hetum'un bulundugu Sis'e gönderildi. Ayrica Bedreddin Beceke er- Rûmî'yi de Leon'u getirmek üzere 27 Mayis 1268'de Misir'a gönderdi. Bedreddin Beceke beraberinde Leon ve diger esirlerle 9 Haziran 1268'de Dimask'a geldi. Ardindan, 10 Haziranda Antakya'da baris imzalandi44. Sultan Baybars, Antakya ve çevresine çekidüzen verdikten Dimask'a vardi. O sirada Dimask'a getirilen Leon'a ve diger esirlere ikramda bulundu, hediyeler verdi. 25 Haziran'da Emir Bedreddin Beceke, Ermeni esirlerle Dimask'tan Sis'e hareket etti45. Ibn Abdi'z- Zâhir'e göre, Bedreddin Sis'e vardiginda Ermeni halk onlari öncü kuvvet sanarak telasa kapilmisti. Emir Bedreddin Beceke'nin ardindan Sultan Baybars, Seyfeddin ed-Devâdâr'i da Sis'e gönderdi. Leon, Sis'e vardiginda Sungur el-Askar da hemen serbest birakildi46.
Metni günümüze kadar ulasmayan bu baris antlasmasi geregince; Kral Hetum, aldigi kuzey ticaret yolu üzerinde bulunan Behisni, Derbsâk, Merziban, Ra'bân, ve Seyh el-Hadîd kalelerini verdi ve Ilhanlilarin elinde esir olan Memlûk Emiri Sungur el-Askâr'in serbest birakilmasina aracilik etti. Bunun karsiliginda ise oglu Leon 24 Haziran 1268 tarihinde Emir Bedreddin Beceke er-Rumî ile bir yil on ay süren esaretten sonra babasinin yanina Sis'e döndü47. Ebû'l-Fidâ'ya göre, antlasmanin sartlari, yalniz Behisni'nin Ermeniler'in elinde kalmasiyla yerine getirildi48. Fakat imzalanan baris ancak 7 yil devam edebilmistir.
Ermeni ülkesi Memlûkler'den aldigi darbenin yaninda 1269 yilinda vuku bulan büyük deprem sonucunda hasara ugramisti49. Bu sebeple Ermeniler tarafindan bir saldirinin yapilmayacagindan emin olan Sultan Baybars, Ilhanlilarin Memlûk topraklarina 1269 ve 1271 yillarinda yapiklari hücumlari basariyla püskürttü. Buna ilâve olarak Haçlilara karsi da basarili seferler gerçeklestirdi. Bu seferler neticesinde Haçlilarin elinde sadece sahildeki kaleler kalmisti. Ayrica Göynük'ün50 Ermeni hâkiminin tüccarlarin yolunu kesmesi ve kervanlari soymasi üzerine Baybars, Ilhanlilarin iç kavgalarindan da istifade ederek 20 Temmuz 1273'de Halep kuvvetleri komutani Hüsâmeddin el-Ayntâbî'yi Göynük'e sevk etti. Memlûk ordusu kaleyi fethetti. Tarsus'a kadar akinlarina devam eden Hüsâmeddin el-Ayntâbî, Sis ve Ayas sehirlerini atese verip buralarda yagma yaptiktan sonra geri döndü51. Göynük, Kuzey Suriye'den Elbistan'a ve Malatya'ya giden ticaret yolu üzerinde bulunmasi dolayisiyla önemli bir konumda idi.
Sultan Baybars'in Son Sis Seferi (1275)
Memlûkler ve Ermeniler arasinda 1268 yilinda yapilan baris antlasmasindan sonra, 1271 yilinda Ermeni krali Hetum ölmüs yerine oglu Leon (III. Leon: 1271-1289)52 geçmisti. O da babasinin siyasetini devam ettirmekteydi. Haçlilarla ve tâbi olduklari Ilhanlilar ile is birligine devam ediyordu. Belirlenen vergileri ödemiyor ve kalelerini tahkim ediyordu. Ayrica, Müslüman tacirlere eziyet ediyor, kimliklerini gizleyerek bu isi yapanlarin Ilhanli askerleri olduklarini söylüyorlardi. Bu sebepten Hüsameddin el-Ayntâbî, Göynük ve Maras üzerine seferler yapmisti. Bu sirada IV. Kiliçarslan'i öldürtüp onun küçük yastaki oglu III. Giyaseddin Keyhüsrev'i tahta çikartarak (1266) Türkiye Selçuklulari Devleti'nde hâkimiyeti ele geçiren Pervane Muineddin, Abaka Han'in kardesi Acay'dan rahatsizlik duymakta olup Baybars'dan Anadolu'ya sefere çikmasini için ricada bulunmustu53.
Bunun üzerine Baybars, 1275'de Halep naibine mektup yazarak Ermeniler üzerine akin yapmasini emretti54. Bu sefer ile Baybars, Anadolu-Altinorda ve Memlûkler arasindaki ticaret yolunu ele geçirmeyi planlamis olmalidir. Sultan Baybars'in emri üzerine, Emir Hüsameddin Ayntâbî kumandasindaki ordu Maras'a hücum etti ve pek çok ganimet ele geçirildi55. Müteakiben Sultan, Emir Kalavun el-Elfî ve Hazinedar Bedreddin Bilik kumandasinda bir orduyu Çukurova'ya sevk etti ve kendisi de arkalarindan gitti (1275). Esasen bu akin için sebep de hazir idi. Söyle ki; 1274 yilinda otuz kisiden olusan bir Müslüman toplulugu, Suriye'den hareketle Abbasi Halifesi el-Me'mun'un kabrini ziyaret için Tarsus'a gitmisti. Ermeni krali, Baybars'in da kilik degistirerek aralarinda bulundugu bahanesiyle bunlari tutuklatti. Olay duyulunca tutuklananlarin kim olduklari sik sik gönderilen elçiler vasitasiyla ögrenilmeye çalisildi. Bundan daha da süphelenen III. Leon, tutuklulari serbest birakmadi. Bunun üzerine Çukurova'ya giren Memlûk ordusu Ayas, Misis ve Sis'e kadar varip buralarda yagmada bulundu. Memlûk askeri çekildikten sonra, Ermeni krali elindeki tutuklulari öldürttü ve mallarini da yagmalatti56.
27 Subat 1275'de Sultan, ordusuyla Dimask'a vardi. Biladü's- Sâm askerleri de yaninda toplandi. Bu sirada Pervane Muineddin'in -Abaka ve Acay'dan çekindigi için- Sultandan Anadolu seferini erteleyip Sis'e sefer yapmasini isteyen mektubu geldi57. Pervane'nin daha önce Sultan Baybars'a mektup göndererek Ilhanlilarin tahakkümünden kurtulmak için onu Anadolu'ya davet ettigini söylemistik. Sultan Baybars, bu mektuptan sonra, ordusuyla 6 Mart 1275 günü Dimask'tan hareketle Çukurova'ya yöneldi. Burada kislamak üzere bölgeye gelmis olan Türkmenlerle birlesti. Bölgenin yollarini ve geçitlerini çok iyi bilen bu Türkmen asiretleri Baybars'in etrafinda toplandilar58.
Sultan Baybars, 28 Mart 1275'de Sis'e girdi. Bayram namazini Sis'te kilan Baybars, kralin sarayi ile kösk ve bahçelerini tahrip ettirdi59. Ermeni krali III. Leon ve yanindakiler bir kaleye sigindilar. Memlûk askerleri buradan Gülek Bogazi, Ayas ve Tarsus olmak üzere üç yöne hareket ettiler.
Gülek Bogazi'na gönderilen birlik, aralarinda kadin ve çocuklarin da bulundugu Ilhanli esirleriyle döndü60. Ayas'a sevk edilen Emir Bedreddin Beyserî ve Emir Seyfeddin Ayitmis es-Sâdî'nin birlikleri sehre vardiklarinda halkinin burayi bosaltmis oldugunu gördüler. Frenk ve Ermenilerden olusan halk, Memlûkler'den kaçmak için gemilere hücum etmis, ancak bunlardan yaklasik iki bin kisi denizde firtinadan hayatlarini kaybetmisti. Memlûk askerleri sehri yagma ederek atese verdi. Askerler buradan Misis'e hareket etti. Burayi da tamamen tahrip ettikten sonra bir kismi Sis'e bir kismi da Tarsus'a yöneldi.
Tarsus'a gönderilen Emir Cemâleddin el-Muhammedî ile Emir Izzeddin el-Dimyatî'nin basinda bulundugu kuvvetler, Tarsus'un batisina kadar akinlarini sürdürdüler ve 300 bas at ve katira el koyarak buralarda birçok manastiri atese verip 25 kesisi de öldürdüler61.
Ayni zamanda Mübarizeddin et-Tûrî ile Izzeddin Gürcü Akdeniz sahiline, Seyfeddin el-Zeynî Berzin'e gönderildi62. Diger taraftan, Adana yönüne giden Emir Bedreddin Aydemirî'nin emrindeki Memlûk askerleri kadin ve çocuklardan olusan bir grubu esir aldi. Askerler daglara kaçanlari takip edip, öldürdü63. Öte yandan Bîre tarafina gönderilen Hüsâmeddin el-Ayntâbî komutasindaki ordu, Ilhanlilari yildirarak Bîre'yi terke zorladi ve sehir kolaylikla Memlûklerin eline geçti64. en-Nüveyrî'nin kaydina göre Memlûkler, Re'su'l-ayn (Ceylanpinari) ve elCezire'ye kadar Ilhanlilari takip ettiler. Ilhanlilar 1275 kisinda Bîre'yi geri almaya çalistilarsa da zorlu kis mevsiminden ötürü geri dönmeye mecbur oldular65.
Neticede Memlûkler, Ceyhan Nehri'nden baslamak üzere kuzeybatidaki Gülek Bogazi'ndan, güneydeki Tarsus'a ve Ayas'a kadar Ermeni ülkesini tahrip ve yagma ettiler. Gerçekten de Memlûk ordusu baskent Sis'e kadar yayilarak her tarafi görülmemis bir sekilde yagma ve talan etmisti. Bu sefer sonucunda Memlûkler hem askerî yönden ve hem de iktisadî yönden pek çok kazanç elde ettiler. Savasa katilan askerlerden hepsi de bundan paylarini aldilar.
Bu galibiyetin ardindan Sultan Baybars, Sis'den ayrilarak Hârim'de ganimetleri bölüstürdükten sonra Dimask'a hareket etti. Sultan Harim'e indiginde Türkmen emiri Emir Semseddin Muhammed b. Karaman'in mektubu geldi. Bu mektupta 20 bin atli ve 30 bin yaya askerin hazir oldugu yaziyordu. Karamanlilarin disinda diger Türkmenler ve Ben-i Kilab asireti geldi66.
Bu bölgede kislamakta olan Türkmenlerin çogunun ve hatta bir kisim Arap asiretinin bu faaliyetlere katildigini Urfali Vahram söyle anlatmaktadir: "O (Sultan Baybars), bu taraftaki Araplarla birlesti ve çok eski zamanlardan beri çobanlikla istigal eden asiretler olup, kis mevsimini geçirmek üzere sürülerini bu tarafa sürmüs olan Türkmenleri de etrafina topladi"67.
Ebû'l-Ferec'e göre Ermeni krali III. Leon bu seferden sonra, Ermeni topraklarinda bulunan 10.000 kadar Türkmeni Memlûk ordusu ile isbirligi yaptigi için öldürmüs, ailelerini de esir alip mallarini yagmalamisti68. Ayni müellif, 1276 yilinda Türkmenler ile 10.000 kadar Memlûk askerinin Maras tarafindan Çukurova'nin daglik taraflarina girmek istediklerini, Kral Leon'un bunlara karsi amcasi Baron Simbat'i gönderdigini, yapilan savasta Memlûk ve Türkmen kuvvetlerinden olusan orduyu agir kayiplara ugrattigini ancak Baron Simbat ile Herbizag prensinin ve 13 taninmis kimsenin de öldügünü kaydeder69.
Bütün bu basarilara ragmen Ermeni ülkesinin istilâsi geçiciydi. Nitekim kaleler alinmamisti. Sultan Baybars, ordusuyla birlikte çekilince Kral III. Leon yeniden ülkesine hâkim oldu70. Ancak Baybars'in yaptigi bu sefer neticesinde Ermeni Kralligi tahrip edildi.
Sultan Baybars ömrünün son yilinda 1277 yilinda Ilhanli himayesindeki Anadolu'ya yürüdü ve müsterek Ilhanli-Selçuklu ordusunu 18 Nisan 1277'de Elbistan Ovasi'nda vuku bulan savasta maglup etti71. Pervane idaresindeki Selçuklu ordusu, Memlûklere yardim etmeye cesaret edememis ve savas meydanindan uzaklasmisti. Bu galibiyetinden sonra Sultan Baybars, Kayseri'ye giderek buradaki Selçuklu tahtina oturdu, adina hutbe okutup, sikke kestirdi72.
30 Haziran 1277 tarihinde Dimask'ta vefat eden Sultan Baybars zamaninda Ermenilerden Derbsâk, Derkus, Talmis, Kefr Denin, Ra'bân ve Merziban kaleleri ele geçirilmistir73.
Baybars'in ölümünden sonra oglu Berke, babasinin nüfûzlu emirlerinden olan Kalavun el-Elfî ve Beyserî'yi bir ordu hazirlayarak Suriye'ye sefere gönderdi. Kendisi Dimask'ta kalarak ümerâyi Küçük Ermenistan üzerine sevk etti. Sis'e yönelen Emir Kalavun, çesitli yagma ve talan hareketlerinde bulundu. Beyserî ise, Suriye kuvvetleri kumandani Hüsameddin Ayntâbî'nin de yardimiyla Bîre'nin yaklasik 40 km. kuzeyinde, Firat Nehri'ne hâkim bir mevkide bulunan ve ayni zamanda Ermeni Katalikoslugu'nun da merkezi olan Rum Kale üzerine yürüdü. Ilhanlilarin da ele geçirmek için ugrastigi Rum Kale'ye saldiran Memlûk ordusu (1279 yili Mayis ayi) sehri yagma etti ve içindeki meskûn yerleri atese verdi. Bütün sehir halki iç kaleye kaçtigindan sehirde kimseyi bulama- yan Memlûk kuvvetleri, burayi bes gün boyunca yagmaladiktan sonra Dimask'a döndü74.
Ebû'l-Ferec sefere katilanlar arasinda Türkmenlerin yani sira Araplardan ve Suriye'de bulunan Kürtlerden de bahsetmektedir75. Suriye'de toplanan kuvvetler Çukurova'yi istila etmisler ve Tell Hamdûn'a kadar ilerlemislerdi. Büyük yagma ve talanda bulunan Memlûk ordusu pek çok ganimet elde ettikten sonra geri dönmüstü76. Yine Ebû'l-Ferec'de, Memlûk ordusunun Rum Kale'de ordugâh kurmus oldugu sirada Karamanoglunun, Sultan'a bir elçi göndererek Ilhanlilara ve Ermenilere karsi kendisine yardimci olunmasini ve bir askerî bölük gönderilmesini istedigi kaydedilmektedir. Bunun üzerine Sultan Beyserî'yi görevlendirmis ve Kral Leon'a Beyserî'nin topraklarindan geçmesine izin vermesini rica etmisti. Beyserî bu sekilde Ermeni topraklarindan geçerek Kayseri'ye vardi ve Karamanoglunu alarak geri döndü77.
Sefer dönüsünde Sultan Berke, Kalavun ve arkadaslarini yakalayip iktalarini baskalarina vermeye kalkismasi üzerine tahttan feragat ederek Kerek Kalesi'ne sürüldü (17 Agustos 1279). Berke'den sonra henüz yedi yasindaki Baybars'in diger oglu Sülemis tahta çikarildiysa da Kalavun, isleri kendi lehine olgunlastirdiktan sonra 26 Kasim 1279 tarihinde tahta oturdu.
Sultan Kalavun'un tahta oturmasindan sonra Ilhanlilar, içinde Ermenilerin de bulundugu bir orduyu Suriye'ye sevk ettiler. Bunun sebebi, Ilhanlilara tâbi olan Ermeni Kralligi'nin sürekli Memlûk saldirilarina maruz kalarak ülkesinin tahrip edilmesi ve bizzat Ermeni Krali'nin Abaka'yi ziyaret ederek Memlûklere karsi yardim ricasinda bulunmasi idi78. Buna ilâve olarak baslangiçta Kalavun'un sultanligini tanimayan Dimask nâibi Sungur el-Askar'in, Abaka'yi Kalavun'a karsi kiskirtmasi da söylenmelidir79.
Abaka, 1280 yilinda kardesi Mengü Temir idaresinde bir orduyu Halep'e gönderdi. Ilhanli ordusu, Bagras, Antep ve Derbsâk'i istilâ ederek, Ermenilerle birlikte 28 Agustos 1281'de Halep'e girdi. Halki kiliçtan geçirerek sehri yakip yikti. Sehirde iki gün süreyle kalan Ilhanlilar, Sungur'un kendileriyle ortak ha- reketten vazgeçmesi üzerine elde ettikleri yüklü ganimetlerle ülkelerine geri döndüler. Kalavun hemen Suriye'ye gitti ise de onun gelisini haber alan Ilhanlilarin ülkelerine dönmeleri üzerine, karsisinda savasacak bir güç bulamadan Misir'a geri döndü80.
Abaka bir yil sonra 1281'de Mengü Timur'un idaresinde büyük bir ordu ile tekrar Suriye'ye hücum etti. Kaynaklarin ifadesine göre 80 bin kisilik bu ordunun 50 bini Ilhanlilardan, geriye kalan 30 bini de Gürcü, Rum, Frenk ve Kral Leon'un emrindeki Ermenilerden olusuyordu. Kalavun'un Ilhanlilara karsi hazirladigi ordu da Türkmen, Arap, Misir ve Suriye ümerâsiyla bunlarin maiyetindeki askerlerden mütesekkil olup o da 80 bini buluyordu. Nihayet iki ordu 29 Ekim 1281'de karsilasmis ve Ilhanlilarla birlikte hareket eden Ermeniler hezimete ugrayarak, dört bir tarafa kaçismisti. Memlûk ordusu ise pek çok ganimet elde etmisti81.
II. Humus Savasi olarak anilan bu savas sonunda Halep geri alinmis ordunun çogunlugunu olusturan Ilhanlilar çok sayida kayip vermisler ve esir edilmislerdi. Memlûklerden kaçan Ilhanli birlikleri Bîre'de Firat'i geçerken bogulmustu. Ilhanli askerleri içinde Ermeni askerlerinin önde gelenlerinin de içinde bulundugu 1500 atli Bagras'a dogru yönelmis fakat bunlari karsilayan Emir Sucaaddin el- Semâni onlari agir bir bozguna ugratmisti. Bu 1500 kisinin büyük bir kismi öldürülmüs, bir kismi esir edilmis ancak 20 kisi kaçarak kurtulabilmisti82.
Sultan Kalavun zaferden sonra 1282 senesinin Ramazan ayinda Misir'a dönmüstür. Atalarinin basarilarini tekrarlamak isteyen Abaka ise kalici bir basari elde edemeden, 1282 yilinda ölmüstür. Abaka'nin ölümü yillardir süregelen Memlûk-Ilhanli çatismasinin sükûnete kavusmasina vesile olmus, Islâm dinine girip Ahmet adini alan ve Müslümanlara karsi son derece hosgörülü bir politika izleyen Abaka'nin kardesi Teküder'in Ilhanli tahtina oturmasindan sonra (1282) iki taraf arasindaki iliskiler düzelme safhasina girmistir. Iki sene sonra (Eylül 1283) tahti Abaka 'nin oglu Argun'a birakmak zorunda kalan Ahmed Teküder 17 Agustos 1284'de öldürüldü. Argun Han döneminde (12841291) dis politikada huzur hüküm sürdü, Memlûk-Ilhanli iliskileri sakin bir dö- neme girdi. Görüldügü gibi Kalavun, Bilâdü's-Sam'i Ilhanli hücumlarina karsi basari ile savunmus ve Ayn Câlut'tan beri devam eden Memlûk-Ilhanli rekabetinde, Memlûk üstünlügünü basari ile devam ettirmistir83.
Ermeniler Üzerine Sefer
Sultan Kalavun, Ermenileri cezalandirmak için Küçük Ermenistan üzerine bir ordu göndermeye karar verdi. Kendisi Sultan Berke zamaninda 1277 senesinde Ermeniler üzerine gönderilen orduyu kumanda etmis olmasi sebebiyle Ermenileri ve bölgeyi iyi taniyordu.
1283 yilinda harekete geçen Memlûk ordusu Mayis ayinda, önce Âmid bölgesindeki kalelerden birisi olan Kuteybe ve Kâhta Kalelerini fethetti. Bu kaleler Kuzey Suriye'nin savunmasi için stratejik ehemmiyete sahipti. Ardindan Halep nâibi Karasungur el-Mansurî'yi, Ermeniler üzerine sevk etti. Halep nâibi, büyük emirlerin kumandasinda bir kuvveti Çukurova'ya gönderdi. Arkasindan yaklasik 700 kisiden olusan birligi ile kendisi de Ermeni topraklarina girdi84.
Memlûk askerleri önlerine çikan ve Ayas limanindan hareketle Anadolu'ya gitmekte olan 200 develik bir ticaret kervanini yagmalayarak Ayas'a yöneldiler85. Fakat burada halkin direnisiyle karsilastilar. Bir müddet burada karargâh kurulup ikamet edildikten sonra Memlûk kuvvetleri siddetli bir sekilde saldiri ile Ayas'a giden yolu açtilar ve sehre girerek yagma ve talan harekâtinda bulundular ve sehri yakip yiktilar86. Yollarina devamla Sis'e yakin bir yerde geceleyen Memlûk askeri, sabahleyin sehre giden bir geçidin yakinina vardilar ve Sis sehrine kesifçiler gönderdiler. Yürüyüslerine devamla Iskenderun geçitlerine kadar ulastilar. Bunun üzerine III. Leon elindeki mevcut Sis kuvvetlerine destek amaciyla çesitli yerlerden yardim taleplerinde bulundu. Bir müddet sonra Ermeni kuvvetleri de Iskenderun'a ulastilar. Kaynaklarda "Bâbu Iskenderun" (Iskenderun Kapisi) olarak geçen bugünkü Sakal Tutan Geçidi yakinlarinda Memlûk birlikleri Ermeni ordusuna saldirarak onlari bozguna ugrattilar. Kaçanlari Payas ve Tell Hamdûn'a kadar kovaladilar. Buradan geri dönerken karsilastiklari bir Ermeni toplulugunu da dagitip, atlarini aldiktan sonra akinlarini Ceyhan Nehri'ne kadar götürerek zengin ganimetlerle geri döndüler87. Baybars el-Mansurî'nin kaydina göre, Memlûklerin akini Antep'e kadar uzamis, burayi manciniklarla dövdükten sonra halkin aman istemesi üzerine para karsiliginda baris yapilmisti88.
Bunlarin yaninda yollari kesen el-Cezire bölgesindeki et-Tînî kalesine Sultan Kalavun'un emriyle Emir Semseddîn Balaban es-Semsî idaresinde bir bölük asker gönderildi. Halep askeri beraberlerinde getirdikleri kusatma aletleri ile kaleyi kusatip manciniklarla dövmeye basladi. Ermenilerin burayi yeniden kullanmalarina mani olmak ve ticaret kervanlarinin buraya ugramasini önlemek için duvarlar tamamen yikilip sehir tahrip edildi89.
Memlûk-Ermeni Sulhu (1285)
Ermeni krali III. Leon, Memlûk akinlarindan dolayi ülkesinin geleceginden endise ediyordu. Nitekim yardim alabilecegi Antakya Princepsligi 1268'de Sultan Baybars tarafindan ortadan kaldirildigi gibi Abaka Han'in ölümünden sonra Ilhanli yardimi da kesilmisti. Mütemadi Memlûk akinlari da Ermeni Devleti'nin askerî ve ticarî gücünün zayiflamasina sebep olmustu. Bu sebeple Kral Leon, Sultan Kalavun ile anlasma yollarini aramaya basladi.
Ermeni Krali, Kemendur'un riyaset ettigi bir elçilik heyetini baris talebiyle Sultan'a gönderdi. Kalavun, bu heyete itibar etmeyerek görüsme talepleri sürekli olarak ertelendi. Fakat daha sonra Kemendur'un girisimleri sayesinde huzura kabul edilen heyet beraberinde getirdikleri kiymetli kumaslarla gümüslerden olusan hediyeleri Kalavun'a takdim ettikten sonra III. Leon'un sultana hitaben yazmis oldugu mektubu okudular. Ermeni Krali mektubunda pismanligini dile getiriyor, özrünün kabul edilmesini talep ediyordu90.
Sultan Kalavun, baris için uzun süredir Ermenilerin elinde bulunan Behisni ve Maras kalelerinin teslim edilmesini istedi91. Onun bu istegini Krala bildirmek üzere heyet geri döndü. Onlarin ardindan Sultan da Hims'a geldi. Burada bulundugu sirada Ermeni kralinin elçileri çok sayida degerli hediyelerle tekrar huzura geldiler. Kralin Behisni ve Maras'in teslimini kabul etmedigini, buna karsilik her yil yüklü miktarda vergi ödemeyi taahhüt ettigini bildirdiler. Neticede 7 Haziran 1285 tarihinde antlasma yapildi92. Bu antlasmaya göre baris on yil, on ay, on gün ve on saat geçerli olacak; Ermeniler nakdî ve aynî vergi verecekler; Ermeni Krali 50 savas ati ve katir ile mihlariyla birlikte 10.000 nal ve degerli kumas gönderecek; tüccarlar iki ülke arasinda rahatlikla ticaret yapabilecekler; Ermeni krali, ülkesindeki tutuklu bulunan bütün Müslüman tüccarlari mallari ile birlikte serbest birakacak; Memlûk sultani da tutuklu bulunan Er- meni elçisini ve Memlûklerde hapis olan tüccarlari serbest birakacak; Ermeni krali ve Memlûk Sultani ülkelerine kaçanlari karsilikli olarak iade edeceklerdi93.
Dönemin Memlûk tarihçilerinin "mübârek sulh" diye nitelendirdikleri bu anlasma ile Memlûk Devleti'nin hazinesi bir hayli zenginlesti. Bu antlasma Memlûkleri, sadece Ermenileri haraca baglamalari yönünden degil ayni zamanda ticarî yönden de çok rahatlatmisti. Tüccarlar rahatlikla ticaret yapacak ve yollarda bir sikinti yasamayacaklari gibi karayolunun yaninda deniz yolu özellikle Ayas Limani kullanilarak uluslararasi mal ve köle ticareti kolaylikla yapilabilecekti. Ticaret metai arasinda sadece tüccarlarin transit olarak tasidiklari mallar degil Çukurova'nin zengin yer alti ve yerüstü servetleri olan kereste ve demir ticareti de yapilabilecekti. Zira, kereste ve demir Memlûk donanmasi için çok gerekliydi.
Yapilan antlasmanin Memlûkler için ne kadar faydali oldugu Ibn Abdi'zZâhir'in "Ermeni ülkesi alinip mamur edilse ancak bu kadar gelir elde edilebilecegi" seklindeki ifadesinden anlasilmaktadir94. Ermeniler, Ilhanlilara olan güvenlerini yitirdikleri için Memlûkler'in öne sürdügü bu agir sartlari kabul etmek mecburiyetinde kalmislardi.
Ermenilerle akdedilen barisin uzun süre devam etmedigi, Leon'un ölümünden sonra kral olan II. Hetum'un, 1289 yili Mart ayinda, Kalavun'un Trablus seferi esnasinda iken bir Ermeni elçisini Sultan'a göndererek ondan merhamet dilemesi ve rizasini talep etmesinden anlasiliyor. Bunun için Sultan, Maras ve Behisni'nin teslimi ile daha önce yapilan antlasma geregince ödenmesi gereken yillik verginin gönderilmesini öne sürdü. Ermeni kralinin yillik verginin kabul edildigi ancak Maras ve Behisni'nin teslim edilmeyecegini bildirmesi üzerine bu girisim sonuçsuz kaldi95. Kalavun bu sirada Akkâ'daki Haçlilar meselesi ile mesgul olup fiilî bir harekete geçememisti.
Sultan Kalavun, Trablus'un fethinden sonra Akkâ'yi fethetmek için yola çiktigi sirada, 10 Kasim 1290'da vefat etti. Bu arada Küçük Ermenistan Kralligi'nda da taht degisimi yasandi. Kral III. Leon 7 Ocak 1290'da öldügünde geride Hetum, Toros, Simbat, Konstantin ve Osin olmak üzere bes ogul birakmisti.96 III. Leon'un yerine geçen II. Hetum, Memlûk baskisi karsisinda Papa'dan sonuçsuz kalan yardim isteklerinde bulunmus, Memlûklerin 1292'deki saldirisinda ugradigi yenilgiden sonra yerini kardesi Toros'a (1291-1294) birakarak bir manastira çekilmisti. Onun kralligi döneminde Memlûkler ile Ermeniler arasinda savassiz bir dönem yasandi. Ancak 1295'de Ermeni ileri gelenlerinin israriyla II. Hetum tekrar tahta oturdu97.
Sultan Kalavun'un ölümünden sonra yerine oglu el-Melik el-Esref Halil (1290-1293) sultan olmus ve ilk isi de babasinin yarim biraktigi Akkâ'yi fethetmek olmustu (18 Mayis 1291). Akkâ'nin fethini Sûr (Tyros), Aslis, Sayda, Beyrut, Antartus ve Hayfa'nin fetihleri takip etti98. Böylece Suriye sahillerindeki Haçli siyasî kalintilari ortadan kaldirilmis oldu.
Rum Kale ve Behisni'nin Fethi
Haçlilara karsi basarilarindan sonra faaliyetlerine devam eden el-Melik elEsref Halil, Ermeniler üzerine akinlar yapmaya basladi. Kral II. Hetum'a fetihlerini bildirmek üzere mektup göndererek faaliyetlerini bu yönde sürdürmek niyetinde oldugunu da gösterdi. Sultan el-Melik el-Esref Halil, Ermeniler üzerine sefere çikmak üzere ordusunun basinda giderek 17 Mayis 1292'de Halep'e vardi. Sultan Berkûk döneminde kusatilan (1279) fakat ele geçirilemeyen, Ermeni Kilisesi'nin patriklik merkezi olan, Firat kenarinda, Bîre'nin kuzeyinde yer alan Rum Kale (Kal'at er-Rum), Ilhanli hükümdari Argun'un ölümünden sonra (1291) çikan kargasadan da faydalanilarak 28 Haziran 1292 tarihinde fethedildi99. Ismi Kal'at el-Müslimin olarak degistirildi. Sâm nâibi Sencer es-Sucaî buraya nâib olarak atandi ve kalenin onarimiyla görevlendirildi. 30 binden fazla Hiristiyan Misir'a götürüldü. Bunlarin bir kismi burada hapsedildi bir kismi da köle olarak satildi (1292)100.
Rum Kale'nin fethinden sonra Sultan el-Melik el-Esref Halil, 17 Mayis 1293 yilinda, Kahire'den Dimask'a geldi. Halep ve Çukurova'nin savunmasi için önemli bir güzergâh üzerinde bulunan Behisni üzerine bir ordu göndermek için hazirliga basladi. Rum Kale'yi kaybeden ve Memlûklerin güçlü baskisi altinda kalan Ermeni Krali bu esnada elçilerini göndererek af diledi ve baris yapmak istedigini bildirdi. Sultan emirleri ile istisare ettikten sonra sefer hazirliklarini durdurdu ve Behisni, Maras ve Tell Hamdûn kalelerinin verilmesi ve yillik ver- ginin iki katina çikmasi sartiyla barisin yapilabilecegini bildirdi101. Bu sartlarla antlasma yapildiktan sonra ülkelerine dönen elçiler, 6 Temmuz 1293'de yanlarinda o yilin vergisi ve hediyelerle sözü edilen kaleleri teslim almak üzere görevlendirilen Dimask nâibi Seyfeddin Togan ile birlikte Dimask'a geldi. Onlar Dimask'a geldiklerinde Sultan, Kahire'ye döndügünden elçiler de Kahire'ye giderek vergi ve hediyeleri takdim ettiler. Bu arada antlasma sartlarinda adi geçen kalelerden sadece Behisni teslim edildi ve o yilin vergisi de verilerek baris yapildi. Behisni'ye nâib olarak Emir Bedreddin Bektas tayin edildi, ayrica bir kadi ve bir de hatip görevlendirildi102. Maras ve Tell Hamdûn ise 1297-1298 yilina kadar Ermenilerin elinde kaldi.
Sultan Halil'in 13 Aralik 1293 tarihinde öldürülmesinden sonra emirler, aralarindaki çekismelerden sonra Halil'in kardesi Muhammed'e biat ettiler (15 Aralik 1293)103. Memlûk tahtina geçen en-Nâsir Muhammed b. Kalavun, bu ailenin en önemli sultanidir. Ilk tahta çiktiginda 9 yasinda bir çocuk oldugu için tahtta tutunamamis sirayla nâibü's-saltana Zeyneddin Ketboga ve sonra Hüsameddin Lâçin (1296-1298) tahta geçmislerdir.
Ermeni Krali II. Hetum Memlûklerin dâhili mücadelelerini firsat bilerek Ilhanlilarla ittifakini tazelemisti. Bundan sonra, kardesi Toros ile birlikte, Bizans Imparatoru ile ittifak kurmak için Istanbul'a giden II. Hetum, bu sirada Ermeni ileri gelenlerinin destegini saglayan diger kardesi Simbat tarafindan tahtan indirildi (1296)104.
Sugur Kalelerinin Ele Geçirilmesi
Sultan Hüsameddin Lâçin devrinde gerek Ilhanlilar gerekse Ermeniler iç meselelerle mesgul olduklari için Sultan, Bedreddin Bektas el-Fahrî el-Sâlihî, Semseddin Aksungur Karatay el-Mansurî ve Hüsameddin Lâçin er-Rumî kumandasinda on bin atlidan olusan bir orduyu Ermeniler üzerine sevk etti105.
Bu arada Dimask, Safed, Hama ve Trablus naiblerine hazirlanmalari emredildi. Bu hazirliklari haber alan Ermeni krali aceleyle baris istedi ise de kabul edilmedi106. Memlûk ordusu Çukurova'ya yayilarak her yeri yagmaladi. Bölge yagmalandiktan sonra askerler Adana'dan Misis'e gelerek burada üç gün kaldilar. Askerlerin Bagras'a geçisini saglamak için Ceyhan Nehri üzerine bir köprü insa edildi. Antakya ovasinda üç gün konaklayan Memlûk askerleri Misir'a ulasmak amaciyla Demir Köprü'ye gittiler. Sultan Lâçin, ordu buradayken mektup yazarak Tell Hamdûn ve Nuceyme'yi fethetmeden dönmemelerini, aksi takdirde iktalarinin verilmeyecegini bildirdi107. Memlûk ordusu Antakya'dan Halep'e döndü. Burada bir müddet konaklayan ordu Bagras yoluyla tekrar Sis'e yöneldi108. Emir Seyfeddin Kackin ve Emir Bahaaddin Kara Arslan Ayas'a gittiler ancak oradan yenilgiyle döndüler109.
Diger taraftan Emir Bektas 42 gün süren kusatmadan sonra Ermenilerin aman dilemeleriyle Tell Hamdûn'u 18 Temmuz 1297 tarihinde ele geçirildi110. Bunun yaninda Halep nâibi Emir Seyfeddin et-Tabbâhî beraberindeki kuvvetler ve Türkmenlerden olusan bir grup askerle Maras'a girdi ve sehir ayni ay içinde ele geçirildi (Temmuz 1297) 111. Bu sayica kalabalik ve güçlü Memlûk ordusundaki emirler fetihlere devam ederek bu seferlerinde pek çok kaleyi ele geçirdiler. Kaynaklarda kale isimleri konusunda tam bir ittifak olmamakla birlikte bunlar: Sungur, Zencefre, Misis, Nuceyme, Küvâre, Tell Hamdûn, Maras, Hamis, Sirfendikar ve Hacer-i Suglan'dir112. Zaptedilen yerlere Seyfeddin Esendemir vali olarak tayin edildi. Fetih tamamlanmis, ordu Halep'e dönmüstü. Ancak Esendemir bölgeye ulasmadan Ilhanlilar buraya geldi. Bunun üzerine Esendemir geri dönmek zorunda kaldi ve bu kaleler tekrar Ermenilerin eline geçti113.
Bu olay üzerine Sultan Halep'te bulunan Memlûk ordusuna takviye gönderdi. Bu takviye birlik 26 Agustos'ta Dimask üzerinden Halep'e geldi. Bunun üzerine Ermeni krali elçi göndererek af diledi114. Bütün bu olanlardan sonra Ermeni Krali affedildi ve haraç vermesi sartiyla taraflar arasinda bir baris antlasmasi yapildi115.
Sultan Hüsameddin Lâçin'in öldürülmesinden sonra (16 Ocak 1299) enNâsir Muhammed b. Kalavun Kerek'ten çagrilarak 14 yasinda ikinci defa tahta oturdu (1299). Bu sirada Gâzân Han Devleti için ileri karakol konumunda olan kalelerin Memlükler tarafindan ele geçirilmesinden ve buralara Türkmenlerin yerlestirilmesinden sonra, 1299-1300 yilinda Birinci Suriye Seferi olarak adlandirilan seferine çikti. Bu arada Ermeni tahtinda bir degisiklik oldu. Kralligi zorla elinden alinmis olan II. Hetum, kardesleri Simbat ve Konstantin'i sürgüne gönderip öldürttükten sonra tekrar tahta geçti (1298). II. Hetum 5000 kisilik bir orduyla Gâzân Han'in Suriye seferinde istirak etti. Gâzân Han, Firat'i geçip Halep'i isgal etti. Ilhanli kuvvetleri bir Memlûk müfrezesini 23 Aralik 1299'da Hama ve Hims arasinda bulunan Mecma' el-Muruc (Vadi el-Haznedâr) mevkiinde yendi. Gâzân Han, Hims'i geçip 30 Aralik 1299'da Dimask'i teslim aldi116. Ilhanli askerleri ve orduda bulunan Ermeniler, Gâzân Han'in emirlerine ragmen etrafi talana basladilar. Camilerde, türbelerde ve medreselerdeki halilara ve kandillere varincaya kadar ne varsa yagma ettiler. Bazi binalari yaktilar, saklanmis paralari bulmak bahanesiyle cesetleri mezarlarindan çikardilar. Halkin çogunu öldürdüler, pek çogunu da esir aldilar117. Böylece Ermeniler de Memlûklerin Çukurova'da yaptiklarinin intikamini aliyorlardi. Dimask'i yerle bir etmek niyetinde olan Ermeni kralina, Mogol emiri Kipçak engel oldu ve buna karsilik olarak onlara es-Sâlihiyye'yi teslim etti118. Ermeni krali II. Hetum, bu savastan sonra Ilhanlilarin ele geçirdigi esirlerden çok miktarda satin aldi ve bunlari gemilerle Frenk ülkelerine gönderdi. Esirler öyle çoktu ki, Ibn edDevâdârî, bir esirin 10 dirheme satildigini kaydeder119.
Ilhanlilarin Suriye'deki hâkimiyeti oldukça kisa sürdü. Nitekim Gâzân Han'in buradan çekilmesinden sonra Sultan en-Nâsir Muhammed, esSâlihiyye'ye kadar gelerek hâkimiyetini tekrar tesis etti ve Kahire'ye döndü. enNüveyrî'nin kaydina göre bu savastan sonra Ramazan ayinda Bizans ve Ermeni kralinin elçileri yanlarinda hediyelerle Kahire'ye geldiler. Bu ziyaretin sebebi Ermeni kralinin Bizans krali vasitasiyla af dilemesi idi120.
Ermeni kralinin yaptiklarina karsilik Sultan en-Nâsir Muhammed bir sefer düzenlenmesini emretti. 1302 yilinda Memlûk ordusu Bagras'dan geçerek Sis'i kusatti. Daha önceki ordularin yaptigi gibi ekili yerler tahrip edilerek Ermenilere ziraî/iktisadî darbe vurularak geri dönüldü. Buna ragmen Ermeniler, 1303 yilinda Dimask'a sefer düzenleyen Ilhanli ordusuna katilmaktan geri kalmadilar.
Memlûklerin Suriye'de hâkimiyetlerini yeniden tesis etmesi üzerine Gâzân Han, Suriye'ye yeni bir sefer yapmaya karar verdi. Ermeni kralinin da dört bin atli, bin piyade, dört bin okçudan olusan bir orduyla katildigi Ilhanli kuvveti, 20 Nisan 1303'de Dimask yakinlarinda Sakhab'da Memlûkler tarafindan yenilgiye ugratildi121.
Memlûk askerleri buradan ileri harekâtina devam ederek Sis'e girdi ve buralari yagmalayip, ekinleri yakti ve halki esir etti. Memlûk ordusu buradan Tell Hamdûn'a kadar ilerledi. Gâzân Han'in ilk Suriye seferi neticesinde elden çikan ve alti baron ile müdafaa edilen Tell Hamdûn 17 Haziran 1304'de âmânla teslim oldu122. el-Makrîzî'nin kaydina göre Nuceyme Kalesi de alindiktan sonra bol ganimetle geri dönüldü.123 Ibn ed-Devâdârî'nin kaydina göre, Ermeni krali ile Müslüman esirleri iade etmesi ve Ceyhan'dan Halep'e kadar olan kaleleri ve vergisini vermesi sartiyla antlasma yapildi124.
Kaçabilen Ilhanli ve Ermeni askerleri Firat kiyisina ulastiklarinda nehrin tastigini ve geçilmez bir hal aldigini gördüler. Ilhanlilar, tulum ve sallarla karsiya geçerken Ermenileri de ücret karsiliginda karsi yakaya tasimislardi125. Bu savas neticesinde Ilhanlilarin Suriye üzerindeki iddialari sona erdi.
Memlûk-Ermeni Sulhu (1305)
Halep nâibi Semseddin Kara Sungur el-Mansûrî, Ermeni Kralinin göndermesi gereken yillik vergiyi geciktirmesi üzerine 1305 yilinda Seyfeddin Kustemür esSemsî kumandasinda yaklasik 2 bin kisilik bir orduyu Ermeniler üzerine gönderdi. Bunun üzerine II. Hetum, ödenmesi gereken paranin bir miktarini geri dönmeleri karsiliginda Kustemür'a ödedi. Ancak Memlûk askerleri Ilhanli ve Ermeni kuvvetleriyle karsilasincaya kadar yürümeye devam ederek geçtikleri yerlerdeki köyleri yagmalayarak yakip yiktilar. Memlûk müverrihlerinin ifadele- rine göre, içkiye düskün olan Kustemür'ün tedbirsizligi yüzünden Halep askerleri, karsilastiklari Ermeni ve Ilhanli kuvvetleri karsisinda yenildi ve bazi önde gelen emirler esir alindi.126
Halep nâibi Kara Sungur bu olayi derhal Sultan'a bildirdi. Sultan hemen Kahire'den bir ordu gönderince, Ermeni krali bundan korkarak Halep nâibine bu savasta sadece Ilhanli askerlerinin oldugunu, kendi askerlerinin bulunmadigini ve bundan böyle yillik vergisini düzenli ödeyecegini temin ederek degerli armaganlar gönderdi. Bunun üzerine en-Nâsir Muhammed, Gazze'ye kadar gelmis olan ordusunu geri çekerek savastan vazgeçti. Bu gelisme üzerine Memlûkler ve Ermeniler arasinda 1305 yilinda antlasma imzalandi. Yapilan antlasmaya göre II. Hetum, Ceyhan Nehri'nden Halep'e kadar olan yerleri Memlûk sultanina verecek ve ayrica önceki yillara ait vergileri de ödeyecekti127.
Bu antlasmadan sonra II. Hetum, üçüncü ve kesin olarak tahttan feragat etti ve yerine küçük yastaki yegeni Leon (IV. Leon 1305-1307) geçti128. 1305 yilindaki bu antlasmadan sonra gelecek 5 yil içinde bölgede Memlûklerin önemli bir faaliyeti yoktur. Bu baristan sonra Ermeni krali yillik vergisini düzenli bir sekilde gönderdi129.
Ermeni Krali IV. Leon'un, Ilhanli emiri Bulargu tarafindan öldürülmesinden sonra 1307'de tahta Osin oturdu. Kral Osin yaptigi iki evlilik sayesinde hem Kibris Krali III. Hugue ve Napoli Krali Robert, hem de II. Philiph ile sihriyet kurmustu. Halkinin tepkisine ragmen Roma Kilisesiyle uyum içinde olma siyasetini benimsedi ise de Papa XIII. John ve Fransa Krali Philiph'den umdugu yardimi göremedi. Ilhanlilar ile arasi açilan ve bir de üstüne batidan umdugu yardimi göremeyen Kral tek basina kaldi ve bu sayede Memlûklerin Ermeni ülkesini ele geçirmesi kolaylasti.
Sultan en-Nâsir Muhammed üçüncü ve son defa olarak tahta oturduktan sonra (1310) Ermeniler üzerine çok daha kuvvetli seferler yapmistir. Ermenilerin Ilhanli hükümdari Olcaytu'nun maiyetinde 1312 senesinde er-Rahbe'ye kadar gelmesinden sonra 1313 yilinda Ermeni kralinin yillik gönderecegi vergi miktari 30.000 dinar olarak kararlastirildi130. Yine Haziran/Temmuz 1314 yilinda Memlûk askerleri Düneysir'i yagmaladi. Nisan 1315'de Malatya ele geçirildi. Âmid'e bagli Âfakin Kalesi teslim alindi ve Dârende fethedildi.131
Sultan Lâçin zamaninda alinan kalelerin büyük kismi daha sonra yine Ermenilerin eline geçmisti. Bu zamana degin Ermeni ülkesine pek çok akin- lar yapilmis ancak tam olarak bir netice elde edilememis, ugruna savasilan kaleler Memlûkler ve Ermeniler arasinda sürekli el degistirmisti. Bu sebeple, Sultan en-Nâsir Muhammed, Kral Osin'den Hüsâmeddin Lâçin'in hükümdarligi sirasinda ele geçirilen kalelerin ve topraklarin tekrar kendisine birakilmasini istedi132. Çünkü Sultan en-Nâsir Muhammed, artik Çukurova ve Kibris'in hâkimiyetini ele geçirmek istiyordu. Ancak Ermeni krali, Sultan'in bu istegini yerine getirmedigi gibi her yil göndermekte oldugu yillik haraci da göndermemesi üzerine en-Nâsir Muhammed, Suriye'deki nâiblere Sis üzerine bir sefer düzenlenmesi emretti133.
1320 yilinin Mayis/Haziran ayinda Dimask ve Hama birliklerinden olusan Suriye askerleri Sis üzerine akin yapti. Bagras tarafindan Sis'e yönelen Memlûk ordusu, Ceyhan Nehri'ni asip geçtigi yerlerde yagma faaliyetlerinde bulunarak Sis önlerine geldi ve sehri kusatti. Memlûk ordusu on gün boyunca süren yagma neticesinde ganimetle Halep'e geri döndü134. Ermeniler üzerine yapilan bu sefere çok sayida Türkmen katildi. Yüzme bilmedikleri anlasilan Türkmenlerden pek çogu sulari kabarmis olan Ceyhan Nehri'ni geçerken bogulmustu135.
Ermeni krali Osin bu hadiseyi müteakiben öldü (Temmuz 1320). Onun yerine Bailift Osin vesayeti altinda 10 yasindaki oglu V. Leon geçti136.
1321 yilinda Ermeni kralinin vergisini vermemesi ve Papadan yardim talep etmesi üzerine Sultan, Ayas üzerine bir akin yapilmasini emretti. Bunun üzerine buraya ordu sevk edildi137. Bu sirada ayni yilin sonunda Ilhanlilarin Anadolu'daki umumi valisi Timurtas da Çukurova'ya girerek her tarafi yakip yikip geri dönmüstü138. Ibn ed-Devâdârî'nin kaydina göre, 1322 yilinda yeni kral V. Leon'un elçisi degerli hediyelerle gelip baris istemisse de Altinordu hükümdari Özbek Han'in Ilhanlilara taarruz etmesi139 ve Ermeni kralinin henüz küçük yasta olmasi sebebiyle baris teklifi kabul edilmeyerek yeniden ordu gönderildi140.
Memlûk ordusu 24 Subat 1322 tarihinde Kahire'den ayrilarak Nisan ayinin basinda Ayas'a yöneldi. Ayas, manciniklarla dövülerek tahrip edildi. 3 Tem- muz 1322 tarihinde Kahire'ye dönen Emir Cemaleddin Akkus bu basarisindan dolayi Sultan tarafindan ödüllendirildi141.
Emir Cemaleddin Akkus Kahire'ye döndükten sonra Halep nâibi Altunboga'ya, sefer sirasinda kaçan Ermenilerin Ayas'a döndükleri haberi ulasmisti. Altunboga Ermenilerin bayramini bekleyerek Halep askerleri ile pek kullanilmayan bir yoldan giderek ani bir baskinla Ermenileri gafil avladi. Ermenilerden yaklasik bin kisi öldürüldü ve üç yüz kisi de esir alindi. Halep askerleri elde ettikleri bol ganimetle geri döndüler142.
Memlûkler'in Çukurova'ya yaptiklari bu akini müteakip Ermeni Krali V. Leon, 1323 yilinda elçisi Konstantin'i 400.000 dirhem yillik vergi ile Kahire'ye gönderdi143. Yapilan baris antlasmasi neticesinde 400.000 dirhem olan yillik vergi verildigi gibi Ayas'i imar etmek müsaadesi karsiliginda her yil 100.000 dirhem verilmesi kabul edildi. On bes yil sürmesi kararlastirilan bu antlasmanin sonunda elçi Konstantin, Kahire'de esir olan üç sövalyeyi ve diger esirleri de beraberinde alarak Sis'e döndü144.
1335 yilina kadar Ermenilerle ufak tefek sürtüsmeler disinda baska bir hâdise yasanmamistir. Mesela, 1334-1335 yilinda Karamanogullarindan bir bey145 hac ziyaretinden sonra sultanin ülkesine ugrar ve güvenli bir sekilde evine ulasabilmesi için Sultan, yanina Halep askerleriyle beraber dört de emir kosar146. Ancak el-Melik en-Nâsir'in himayesinde olan Karamanoglunu, Ermeniler ülkelerinden geçirmek istemezler ve böylece yapilan baris kesintiye ugrar. Bu sebeple Sultan, Halep nâibi Altunboga'ya Ermeni ülkesine akin yapmasini emreder. Bunun üzerine 1335 yilinda Halep askeri, Sis üzerine sefere çikar ve Adana ve Tarsus'u yagmalayarak, ekinleri yakip 240 esirle geri döner147. Halep nâibi bu emri yerine getirirken Memlûk hükümdari ile dostça münâsebetler kurmus olan Ilhanli hükümdari Ebû Said'in ricasi üzerine akinlara son verilir148. Daha sonra Ermeni krali da misafirleri bizzat karsilayarak daha önce olup bitenlerden dolayi özür dilemis ve sultan onu affetmistir149. Bu kesintiden sonra baris dönemi devam etmistir.
Ilhanli hükümdari Ebu Said Bahadir Han'in 1335 yilinda ölümü üzerine Ilhanlilar arasinda dâhilî mücadeleler baslamis ve Memlûkler ve Ermeniler arasinda yaklasik 14 yildir devam eden barisin bozulmasina da sebep olmus- tur.150 Bundan sonra Sultan en-Nâsir Muhammed, özellikle Dimask nâibi ve ümerâ ile yaptigi istisâreden sonra Sis'e akin yapmaya karar verdi ve bu tarihten itibaren Memlûkler, Ermeni topraklarini ilhaka basladi. Fransa Kralinin vaatlerine güvenerek Memlûklerle arasini bozan Ermeni krali V. Leon, Papa XXII. Johannes'in ölümü sebebiyle bekledigi yardimi da bulamadi ve Memlûklerin karsisinda tek basina kaldi.
Hazirliklarini tamamlayan Memlûk ordusu 26 Nisan 1337 tarihinde Halep'e ulasti. Dimask, Hama, Hims ve Trablus kuvvetleri Halep'te bu orduya dâhil oldular. Memlûk ordusunun basina Halep nâibi Altunboga kumandan tayin edildi. Bir liman sehri olan Ayas, 22 Mayis 1337 tarihinde Memlûklerin eline geçti151. Ayas, bu devirde Dogu Akdeniz'in en önemli ticaret limaniydi.
Ayas'in ardindan Ermenilerin en önemli müstahkem kalelerinden olan ve içinde büyük ruhbanlarin bulundugu Küvâre Kalesi152 ile Nuceyme ve Sirfendikar Kaleleri ele geçirildi153. Memlûk ordusu, 24 Temmuz 1337 tarihinde buradan ayrilarak Halep'e döndü154.
Bu basarilardan çok memnun kalan en-Nâsir, emirlerine ihsanda bulundu. Elde edilen topraklarda Halep, Dimask ve diger Suriye nâiblerine dirlikler tahsis edildigi gibi Türkmenlerden bazilarina emirlikler verdi155. Üç Ok Türkmenleri'nin Memlûk Sultanindan aldiklari emirlikler ile Çukurova'da bilhassa 1337-1338 yilindaki bu hadiseyi müteakip yurt tutmaya basladiklari süphesizdir156. Sultan el-Melik en-Nâsir, Ermenilerden alinan her kaleye birer nâib tayin etti ve asker yerlestirdi. Köyler ve çiftlikler imar edilip Ermeniler haraç ödemekten muaf tutularak çiftçi olarak kullanildi157. Sultan en-Nâsir Muhammed elde edilen kalelerden Küvâre, Nuceyme ve Sirfendikar'i Dimask nâibi Tengiz'e verdi158. Tengiz, kendisine verilen bu topraklarda ziraî faaliyetleri canlandirdi, kalan topraklar ise Anadolu'daki Taranta Kalesi'ne vakfedildi159.
Bu önemli galibiyetlerden sonra 1338 yilinda Ermeni elçisi geldi ve üç yillik vergi affedilerek 10 yillik bir antlasma yapildi (1338)160.
Ermeni Kralligi'nin Sonu
Sultan en-Nâsir Muhammed'in 1341 yilindaki ölümünden sonra onun ogullari ve torunlari dönemlerinde -sultanlarin yaslarinin küçüklügü sebebiyle- ülkede karisikliklar yasandiysa da Ermeni Kralligi'na son darbe yine bu dönemde vuruldu.
1335 yilinda Ebu Said'in ölümü ile Ilhanlilar arasinda bas gösteren mücadeleler sebebiyle Ilhanli Devleti'nin yikilmasi ile Ermeniler, Ilhanlilarin desteginden mahrum kaldilar. Ardindan 1337 yilinda Ayas'in fethi ve bölgeye Türkmenlerin yogun bir sekilde göçüyle daha da zor bir duruma düstüler. Ardindan 1342 yilinda Ermeni Krali V. Leon'un, ardinda erkek varis birakmadan ölümünden sonra teyzesi Isabella ile Amalrice Lusignan'in oglu olan Kibris Krali Guy de Lusignan silahli bir birlik esliginde Ermeni topraklarina girerek tahta oturdu (1342)161. Bundan sonra Ermeni Kralligi'ndaki taht çekismeleri daha da artti. Ermeni tahti karisti ve tipki Memlûk tahtindaki istikrarsizliklar gibi kisa vadeli idareciler hüküm sürdü.
Kral Lusignan, Ermeni ileri gelenlerinin itirazlarina ragmen Memlûklere ödenmesi gereken yillik vergiyi ödemedi ve böylece 10 yillik baris antlasmasi bozuldu. O bunu yaparken her halde sadece getirdigi 300 Frank sövalyesine güvenmemis, en-Nâsir'in yerine geçen oglu Ebu Bekir'in zayif sahsiyetli bir insan olmasindan dolayi Memlûkler arasinda çikan mevki ve ihtiras mücadelelerini de hesaba katmisti. Ermenilerin bu siralarda Karaman ülkesinde yagma ve tahribatta bulunmasi üzerine 1343/1344 yilinda Türkmenler harekete geçerek Çukurova bölgesine akinlar yapmaya basladilar. Ayni yilda Memlûkler içinde Türkmenlerin de bulundugu Halep, Hama ve Trablus askerleriyle Adana'yi kusatti. Sehir alinmak üzere idi ki Halep valisi Aksungur, Ermenilerden rüsvet aldigindan fetih için Sultan'dan emir gelmedi diyerek kusatmayi kaldirdi162.
1344 yilinda Ermeni krali Lusignan'in ölümü üzerine IV. Konstantin (1344-1369) tahti zor kullanarak ele geçirdi.
1346 yilinda Dulkadiroglu Karaca Bey, Ermenilerin elinde bulunan Geben Kalesi'ni ele geçirdi163. Karaca Bey, her zaman yaptigi gibi yeni sultan elMelik el-Kamil Seyfeddin Saban'a bu fethi müjdeleyerek onun ihsanina nâil oldu164. Ancak Memlûklerin Halep valisi Ariktay'in buraya hemen kendi muhafizlarini yerlestirmek istemesi, Dulkadiroglu Karaca Bey ile arasinin açilmasina sebep oldu. Durumdan faydalanan Ermeniler, 1346 Ekim'inde Geben Kalesi'ni geri aldilar165.
Sultan Saban zamaninda (1346) Halep nâibi Ermeni kralindan yillik vergiyi göndermesini istedi. Ermeni krali ülkesinin harap oldugu gerekçesiyle verginin yarisini ödemesine müsaade edilmesini istedi. 1347 yilinda Sultan Zeyneddin Haci zamaninda iktisadî zorluklari sebebiyle Ermeni haracinin ancak yarisi geldi166.
1347-1348 yilinda Ermeni Krali, Küvâre Kalesi'ne saldirarak 40 Müslümani öldürdü. Ermenilerin bu saldirisi karsinda harekete geçen kale halki onlardan elli kisiyi öldürdüler. Otuzunu esir alarak Halep'e götürdüler. Bu basariya karsilik Sultan Sultan Zeyneddin Haci, Küvâre halkina ihsanda bulundu167.
1348 yilinda Ermeni haracinin yine ancak yarisi ödendi168. Çünkü bu yil o zamanki dünya nüfusunu da neredeyse helak etmis olan ve 1348 yilinda Mogolistan'dan baslayarak Çin, Orta Asya, Kipçak ülkesi, Iran, Anadolu, Irak, Suriye ve Misir'i kapsayan korkunç kara veba hastaligi ülkeleri mahvetmis, nüfuslarini kirmisti169. Bu yüzden bu yilda ve müteakip senelerde Ermeniler, haracin ancak yarisini ödeyebilmis, Memlûk Devleti de bunu anlayisla kabul etmistir. Keza 1350/1351 yilinda ülkesinin harap olmasi sebebiyle Ermeni krali yine verginin yarisini gönderebilmisti170.
Sultan en-Nasir Hasan (1347-1351) zamaninda Dulkadirogullari oldukça güçlenmislerdi. Öyle ki, 1348-1349 yilinda, Dulkadirogullari Memlûkler'in dâhilî mücadelelerini firsat bilip isyan etmis ve Ermeni kralindan, Memlûk sultanina gönderilen vergiyi kendilerine göndermesini isteyecek kadar ileri gitmislerdi171. Dulkadiroglu Karaca Bey'in faaliyetleri de Ermenileri oldukça yipratmisti.
1360 yilinda Memlûkler, Türkmenlerin tesvik ve yardimlari ile Halep nâibi Seyfeddin Baydemir el-Harezmî kumandasindaki orduyu Ramazan ayinda (Temmuz/Agustos) Sis üzerine gönderdi. Bu sefer neticesinde Adana, Misis, Tarsus ve diger bazi kaleler fethedildi172. Buradaki Müslüman esirler serbest birakilip Ermenilerin silah ve atlarina el konuldu. Bu kalelerin anahtarlarini Sultan Hasan'a yollayan Baydemir, burada sultan adina hutbe okutup, sikke kestirdi ve Tarsus ile Adana'ya birer nâib tayin ederek Halep'e döndü173. Emir Baydemir bu basarinin ardindan Dimask nâibligine atandi174. Adana ve Tarsus'un fethinden sonra, Memlûk ordularinin akinlari sonucunda Sis, Anazarba ve daglik yerlerdeki birkaç kale hariç Ermenilerin elinde baska bir yer kalmamisti. Tarsus Memlûklerin Anadolu'da en batidaki hudut sehri olarak dogrudan Kahire'den gönderilen nâiblerle idare edildi ve 1516'da Osmanlilarin bölgeyi kesin olarak ele geçirmesine kadar Memlûk hâkimiyetinde kaldi.
1360 yilinda Kibris Krali I. Peter, Ermenilerin liman sehri olan Korykos (Kiz Kulesi)'u isgal etti175. Ermeni Kralligi gün geçtikçe zayiflamis ve artik yikima hazir hale gelmisti.
Nihai Hedef: Sis'in Ele Geçirilmesi
Ermeni Krali 1363/1364 yilinda Memlûk Sultani el-Esref Saban'a elçilik heyeti göndererek, iktisadî durumunun zayifligindan dolayi kararlastirilmis olan verginin hafifletilmesi talebinde bulundu. Ancak heyet bir netice alamadan geri döndü176.
1365/1366 yilinda Sultan, Isiktemür el-Mardinî'nin yerine Halep nâibi olarak görevlendirdigi Emir Corci el-Idrisî'yi kendisine karsi devamli isyân eden ve Harput'u ele geçirmis olan Dulkadiroglu Halil Bey'i yakalamak ve Harput'u geri almakla görevlendirdi. Halil Bey'in aman dilemesi üzerine dört ay süren bir kusatmadan sonra Halil Bey Misir'a götürüldü177. Burada Sultan Saban'in affina mazhar oldu ve kendisine ikta verildi178.
Ermeni Krali IV. Konstantin disaridan yogun bir sekilde Türkmenlerin ve Memlûklerin saldirilarina maruz kalirken içeride de öteden beri süregelen dinî ayriliklari ortadan kaldirmaya çalismis ve 1369 yilinda ölmüstü179. Onun ölümüyle baronluga yükselen ve aslen Kibrisli bir sefin oglu olan V. Konstantin zor kullanarak tahti ele geçirerek, Kibris Krali Peter'e teklif etmisti. Fakat Peter, 1369'da bir suikast sonucu öldürülünce kendisini Küçük Ermenistan Krali olarak ilan etti. 1373'e kadar tahtta kalan V. Konstantin de bir suikast sonucu ortadan kaldirilinca yerine ancak iki yil hüküm sürebilecek son Ermeni Krali VI. Leon (1373-1375) geçti.
Memlûk Sultani Saban b. Hüseyin, Ermenilerin üzerine büyük bir kuvvet göndererek bu tehlikeyi tamamen halletmeye karar verdi. Bu dönemde basta Katolikos Paul olmak üzere Ermeni ileri gelenleri gerek çevrelerini saran Türkmenlerin baskilari ve gerekse Kral Leon'a karsi yükselen nefret sebebiyle Memlûklerin Halep nâibi Isiktemür'e haber göndererek sehri kendisine teslim edeceklerini bildirmislerdi. Sultan bunun üzerine, Halep nâibi Emir Isiktemür el-Mardinî'yi 1375 yilinda Ermenistan üzerine gaza ile görevlendirdi. Halep askeri hemen yola çikarak Sis'e vardi. Üç Ok ve Boz Oklardan olusan çok sayida Türkmen de bu sefere katildi. Iki ay boyunca sehri kusatan Memlûkler Antepli Halil en-Neccâr'in yaptigi büyük manciniklarla sehri dövmeye basladilar. Kral VI. Leon sehrini müdafaa etse de halk, kralin arzusunun hilafina sehrin kapilarini Müslümanlara açti. Kral Leon 13 Nisan 1375 tarihinde aman dileyerek teslim olmak zorunda kaldi. Ermenilerin baskenti Sis ele geçirildi ve böylece Küçük Ermenistan Kralligi son buldu180. Sairler bu fethi ebedilestiren siirler yazdilar181.
Memlûk askerleri Sis'e yerlestirildikten sonra ordu, yanlarinda Ermeni krali, ailesi ve askerleriyle birlikte Halep'e döndü. Sis, Memlûklerin Çukurova'daki üçüncü valiligi haline geldi ve Emir Yakup Sah buraya nâib olarak atandi182. Sultan Saban, Halep nâibi Emir Isiktemür'a ödül olarak tesrif-i celile gönderdi183.
Halep nâibi Emir Isiktemür, Ermeni kralini ailesi ve diger esirlerle birlikte Kahire'ye gönderdi184. Sultan, onlari Misir ile Kahire arasindaki Kum'da ikamet ettirdi185. Son Ermeni krali VI. Leon, yaklasik yedi yil sonra 1382'de Sultan Zeyneddin zamaninda, Kastilla Krali I. John ve Aragon Krali Peter'in tavassutuyla, ülkesine dönmemek sartiyla serbest birakildi186. VI. Leon, yine de kralligini yeniden kurmak ümidiyle Fransiz ve Ingiliz krallarinin yardimini dilemek için Paris ve Londra'ya gitti. 1385'de Fransa'ya gelen VI. Leon, VI. Charles ve lortlari tarafindan çok iyi karsilandi. VI. Charles ona, "Bizden yardim umarak buraya gelen Ermenistan Kralina itibarini sürdürebilmesi için gerekli seyleri saglayacagiz (...) ve eger gücümüz yeterse kralligini geri alabilmesi için ona silahli adamlar verecegiz" dedi. VI. Leon'a yillik 6000 frank gibi yüksek bir maas bagladi. VI. Leon, 1393 yilinda Fransa Krali'nin kaldigi St. Pol kraliyet otelinin tam karsisindaki Tournelles sarayinda Paris'de öldü. Mezari bugün St. Denis Abbey Katedrali'nde Fransiz Krallarinin yanindadir187. Böylece Çukurova Ermeni Kralligi son buldu. Ermenilerin elinde sadece 1382 yilinda Türkler tarafindan fethedilecek olan Korykos (Kizkalesi) Kalesi kaldi. Bölge tamamen Memlûklerin eline geçti.
Ermeni topraklari Memlûkler ile Türkmenlerin müsterek faaliyetleri neticesinde fethedildi. Memlûkler burada Ayas, Tarsus ve Sis olmak üzere üç nâiblik tesis etti. Bu sehirler Türkmenler tarafindan iskân edildi ve Türkmen beyleri tarafindan idare edildi188.
Sonuç
Tarih boyunca sikinti ve kargasanin eksik olmadigi Yakindogu cografyasinda ortaya çikan Memlûk Devleti, mevcudiyetlerini koruyabilmek ve bölgede söz sahibi olabilmek için birçok mesele ve devletle mücadele etmek zorunda kalmislardir. Bu yeni kurulan devletin bas etmesi gereken en büyük mesele/ tehdit, Haçlilar ve Ilhanlilar idi. Gerek Haçlilar gerekse de Ilhanlilarla istikrarli bir sekilde mücadele etmis olan Memlûkler, bu iki büyük düsmani karsisinda galip gelmeyi basarmislardir. Bu çalismaya mevzubahis olan Memlûk-Ermeni münâsebetleri, Memlûklerin bu devletlerle olan mücadeleleri sirasinda, Ermenilerin de bu mücadeleye taraf olarak katilmasi sonucunda ortaya çikmistir. Çukurova'da kurulmus olan Küçük Ermenistan Kralligi'nin Ilhanlilarla ortak hareket etmesi, Haçlilarla isbirligi halinde olmasi ve diger siyasî sebeplerle, en az bunlar kadar önemli olan iktisadî sebepler Memlûkler'in, Ermenilerle olan münâsebetlerinin seyrini belirlemistir. Memlûklerin, Ilhanlilari Ayn Calut savasinda maglup etmesi, ardindan devam eden savaslarda pek çok zafer kazanmasi ve bu olaylarla eszamanli olarak Haçlilara karsi kazandiklari galibiyetler Ermenilerin kaderini de tayin etmistir. Nihayetinde Memlûkler; önemli limanlar, yollar ve en önemlisi Anadolu'dan gelebilecek tehditlere yol veren geçitler üzerinde bulunan Küçük Ermenistan Kralligi'ni, mütemadiyen devam eden seferler neticesinde 1375 yilinda tamamen ele geçirmislerdir. Bölge sinir olmasi sebebiyle önemine binaen dogrudan Kahire'den gönderilen naibler tarafindan yönetilmis ve Türkmenlerle iskâna devam edilmistir. Ne var ki bölgede hâkimiyet mücadeleleri hiçbir zaman son bulmamistir. Memlûkler, Ermenilerin ardindan bölgede özellikle Karamanogullari, Dulkadirogullari ve sonrasinda Osmanlilarla hâkimiyet mücadelelerine devam etmislerdir.
1 Isin Demirkent, Haçli Seferleri, Istanbul, 1997, s. 73-100.
2 Urfali Vahram, Kilikya Ermeni Krallari, Vahram Vekayinâmesi, çev. H. D. Andreasyan, TTK, basilmamis tercüme, s. 5; Mehmet Ersan, Türkiye Selçuklulari Zamaninda Anadolu'da Ermeniler, Ankara, 2007, 116; Ali Aktan, "Memlûk-Haçli Münâsebetleri", Türk Dünyasi Arastirmalari, S. 106, Ankara, 1997, s. 41.
3 Simbat, Vekâyinâme (951-1334), Türkçe çev. H. D. Andreasyan, TTK basilmamis tercüme, no. 68, Istanbul, 1946, s. 68; SüryânÎ Kesis Mikhail, Vekâyinâme (1042-1195), C. II, Türkçe ter. Hrant D. Adreasyan, TTK, Basilmamis Tercüme, Istanbul, 1944, s. 293; Hetum, Gorigos Senyörü Hetum Vekâyinâmesi, Terc. H. D. Andreasyan, Basilmamis Tercüme, Istanbul, 1946, s. 9; Urfali Vahram, a.g.e., s. 16; Müverrih Vardan, "Türk Fütuhât Tarihi", çev. H. Andreasyan, Tarih Seminerleri Dergisi, Istanbul, 1937, s. 218; Steven Runciman, Haçli Seferleri Tarihi, C. III, çev. Fikret Isiltan, Ankara, 1987. s. 78-79; Osman Turan, Selçuklular Zamaninda Türkiye Tarihi, Istanbul, 1984, s. 249; Ersan, a.g.e., s. 155-156; Sirarpie der Nersesian, The Armenians, London, 1969, s. 46; Salim Koca, "Selçuklu Döneminde Türk-Ermeni Iliskileri", Türk Yurdu, C. 26, S. 235, Ankara, 2004; Ilyas Gökhan, "Türkiye Selçuklulari Ile Kilikya Ermenileri Arasindaki Siyasi Iliskiler", NEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, I, 2012, s. 70-108; V. F. Buchner, "Sis", IA (MEB), C. X, Eskisehir, 1997, s. 709.
4 Çukurova'nin tarihi cografyasi hakkinda bkz. Fatma Akkus Yigit, "XIV-XV. Yüzyilda Çukurova'nin Stratejik Önemi", Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu-III, Mersin ve Dogu Akdeniz Bildiriler Kitabi, Mersin, 2011, s. 115-122.
5 Ibn ed-DevâdârÎ, EbÎ Bekr b. Abdullah, Kenz ed-Dürer ve Câmi' el-Gurer, ed-Dürre ez-Zekiyye fÎ Ahbâr ed-Devle et-Türkiyye, C. VIII, Tah. Ulrich Haarmann, Kahire, 1971; s. 90.
6 Ebû'l- Fidâ, el-Melik el-Müeyyed, Tarih EbÎ Fidâ, el-Musemma el-Muhtasar fÎ Ahbâr el-Beser, C. II, Tah. Mahmud Deyyûb, Lübnan, 1997, s. 325; Baybars el-MansûrÎ, Kitâb et-Tuhfet el-Mülûkiyye fÎ Devlet et-Türkiyye, Tarih Devlet el-Memâlik el-Bahriyye fÎ Fetre min 648-711 h., Tah. Abdulhamid Salih Hamdân, yil ve tarih yok, s. 50; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el-Ahbâr, s. 19; el-MakrÎzÎ, Takiyyüddin Ahmed b. Ali, Kitâb es-Sülûk li Ma'rifet Düvel el-Mülûk, C. I/II, Tah. Muhammed Mustafa Ziyâde, Kahire, 1957; s. 472.
7 Ibn Abdi'z- Zâhir, er-Ravz ez-Zâhir fÎ Siret el-Melik ez-Zâhir, Tah. Abdulaziz Huveytir, Riyad, 1976, s. 132-133; Baybars el-MansûrÎ, Zübdet el-Fikre fÎ Tarih el-Hicre, Tah. Zübeyde Muhammed Ata, c. IX, yer yok, 2001, s. 104; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 325; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 90, 94; en-NüveyrÎ, Sehabeddin Ahmed b. Abdulvehhab, Nihâyet el-Ereb fÎ Fünûn el-Edeb, C. XXX, Tah. Necib Mustafa Fevvâz, Hikmet KüslÎ Fevvâz, Beyrut-Lübnan, 2004, s. 25; el-MakrÎzÎ, a.g.e., s. 472; Ramazan Sesen, Sultan Baybars ve Devri, Istanbul, 2009, s. 147; Kâzim Yasar Kopraman, "Misir Memlûkleri", Dogustan Günümüze Büyük Islam Tarihi, C. VI, Istanbul, 1992, s. 464.
8 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 476.
9 Vardan Vartabet, a.g.m., s. 237.
10 Angus Donal Stewart, The Armenian Kingdom and The Mamluks War and Diplomacy During the Reigns of Het'um II (1289-1307), Leiden-Boston-Köln, 2001, s. 47.
11 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 195-196; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el-Ahbâr, s. 27-28; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 60, 166; Steward, a.g.e., s. 47.
12 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 195. s. 196; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 94-95; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 166; el-MakrÎzÎ, a.g.e., s. 510; Runciman, a.g.e., C. III, s. 269.
13 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 196; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 166; el-MakrÎzÎ, a.g.e., s. 511.
14 Cüneyt Kanat, "Memlûkler ve Çukurova", Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana: Köprübasi, Haz. Doç. Dr. Erman Artun- M. Sabri Koz, YKY, Istanbul, 2000, s. 94; Süleyman Özbek, "el-Melikü'z- Zahir Rüknü'd-Din Baybars Zamani Memlûk Devletinin Dini Siyaseti", Ege Ün. Edebiyat Fak. Tarih Incelemeleri Dergisi, C. IX, Izmir, 1994, s. 304.
15 Abdulaziz Khowaiter, Baibars the First: His Endeavours and Achievements, London, 1978, s. 59; Ersan, a.g.e., s. 201.
16 Ibn TagribirdÎ, Ebû el-Mehâsin Cemâleddin Yûsuf, en- Nücûm ez-Zâhire fÎ Mülûk Misr ve el- Kâhire, C. VII, Tah. Muhammed Hüseyin Semseddin, Lübnan, 1992, s. 125.
17 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 541; Vardan Vartabet, a.g.m., s. 243; Faruk Sümer, "Ilhanli Hükümdarlarindan Abaka, Argun Hanlar ve Ahmed-i Celâyir", Belleten, C. LIII, S. 206, Nisan 1989, s. 178.
18 Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el-Ahbâr, s. 31-32; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mulûkiyye, s.. 58; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 333; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 98, 184-185; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C.I/ II, s. 549; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e, C. VIII, s. 118; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VII, s. 126; Ibn Dokmak, Sârimüddin Ibrahim b. Muhammed, en-Nefhat el-Miskiyye fÎ ed-Devlet et-Türkiyye, min el-Cevher es- SemÎn fiSiyer el-Hulefâ ve el-Mülûk ve es-Selâtin (min sene 637 hatta sene 805), Tah. Ömer Abdüsselâm TedmurÎ, Beyrut, 1999, s. 59; Gregory Abû'l-Farac (Bar Hebraeus), Abû'l-Farac Tarihi, C. II, Türkçeye çev. Ömer Riza Dogrul, Ankara, 1987, s. 586; Thorau, The Lion of Egypt, Sultan Baybars I and the Near East in the Thirteenth Century, Translated by P. M. Holt, London-New York, 1987, s. 173; Steward, a.g.e., s. 49; P. M. Holt, Early Mamluk Diplomacy (1260-1290), Treaties of Baybars and Qalawun with Christian Rulers, Leiden-New York-Köln, 1995, s. 92-93; S. A. Âsûr, Buhûs ve Dirâsât fÎ Tarihi'l- Usûri'l-Vustâ, Kahire, 1977, s. 249; P. M. Holt, Haçlilar Çagi, 11. Yüzyildan 1517'ye Yakindogu, Çev. Özden Arikan, Istanbul, 1999, s. 98; Ilyas Gökhan, "Memluk Devletinin Kilikya Ermenileri Ile Siyasi Iliskileri", Türk Dünyasi Arastirmalari, S. 165, 2006, s. 137.
19 Aknerli Grigor, Okçu Milletin Tarihi (1220-1272), Türkçe çev. H.D. Andreasyan, TTK, basilmamis tercüme, Istanbul, 1951, s. 38; Urfali Vahram, a.g.e., s. 24; Abû'l-Farac, a.g.e., C. II, s. 586.
20 Abû'l-Farac, a.g.e., C. II, s. 586.
21 Aknerli Grigor, a.g.e., s. 38.
22 Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 333; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 185; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 552; Aknerli Grigor, a.g.e., s. 38; Bertold Spuler, Iran Mogollari, Siyaset, Idâre ve Kültür Ilhanlilar Devri 1220-1350, çev. Cemal Köprülü, Ankara, 1987, s. 83; Khowaiter, a.g.e., s. 93; Holt, a.g.e., s. 16, 93; Steward, a.g.e., s. 49; Kopraman, a.g.m., s. 464.
23 Bu kale Osmaniye-Kadirli arasinda yer almaktadir. Bkz. R.W. Edwards, , The Fortifications of Armenian Cilicia, Washington, 1987, s. 58-62.
24 Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el-Ahbâr, s. 32; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 58; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 333; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 118; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 185; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 552; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VII, s. 126; Vartabet, Vardan, "Türk Fütûhâti Tarihi (889-1262)", Tarih Semineri Dergisi, C. I/II, Türkçe çev. H.D. Andreasyan, Istanbul, 1937, s. 243- 244; Stanley, Lane-Poole, A History of Egypt in the Middle Ages, New York, 1969, s. 267; Khowaiter, a.g.e., s. 93; Holt, Mamluk Diplomacy, s. 93; Kopraman, a.g.m., s. 465; Buchner, a.g.m., s. 709.
25 Ebu'l-Farac bu seferde Memlûk kuvvetlerinin Tarsus'a girmedigini kaydetmistir. Bkz. Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 586.
26 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 269-271; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el-Ahbâr, s. 31-32; Baybars el- MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 58; Baybars ed-Devadari, Zübdet el- Fikre, 105; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 333; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 552; Abû'l-Farac, a.g.e., C. II, s. 586-587; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 118; Ibn Seddâd, Izzeddin Muhammed b. Ali b. Ibrahim, el-A'lâk el-HatÎra fÎ Zikr Ümerâ es-Sâm ve el-CezÎre, Tah. Yahya Zekeriyya Abbâre, Dimask, 1991, s. 342-343; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 186; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VII, s. 126; Aknerli Grigor, a.g.e., s. 40-41; Simbat, a.g.e., s. 88; Urfali Vahram, a.g.e., s. 24; ; Khowaiter, a.g.e., s. 93; Thorau, a.g.e., s. 174-175; Âsûr, a.g.e., s. 250; Steward, a.g.e., s. 49; Faruk Sümer, "Çukur-ova Tarihine Dâir Arastirmalar", Tarih Arastirmalari Dergisi, C. I, Ankara, 1963, s. 10; M. Fuad Köprülü, "Baybars I", IA (MEB), C. II, Istanbul, 1979, s. 361; Kopraman, a.g.m., s. 465; Vardan Vartabet, a.g.m., s. 244; Darkot, B., "Tarsus", IA (MEB), C. XII/I, Istanbul, 1993, s. 21; Gökhan, a.g.m., s. 138; Kanat, a.g.m., s. 94; Cüneyt Kanat, "Memlûklerin Baybars Zamanindaki (1360-1377) Suriye-Çukurova Siyaseti ve Bu Siyasetin Çukurova'nin Türklesmesindeki Rolü", III. Uluslararasi Çukurova Halk Kültürü Bilgi Söleni (Sempozyumu), Bildiriler, Adana, 1999, s. 424; A. G. Galstyan, "Piskopos Stepanos Vekâyinâmesi, Ermeni Kaynaklarina Göre Mogollar, Istanbul, 2005, s. 70.
27 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 552; Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 271; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 186.
28 Vardan Vartabet, a.g.m., s. 244.
29 Tablhâne Emiri (Emir-i Tablhâne, Kirklar Emiri): Genellikle kirk adet sahsÎ memlûk edinme hakkina sahip emirlerdi. Fakat kirktan asagi olmazdi. Sayilari degisirdi. Ikinci derecede mühim görevler bunlara verilirdi. Bunlarin kapilari önünde, sultanlarda oldugu gibi fakat daha küçük ölçüde, nevbet çalardi. el-KalkasandÎ, Ahmed b. Ali, Subh el- A'sâ fÎ Sinâat el-Insâ, Tah. Muhammed Hüseyin Semseddin, C. IV, Kahire, 1987, s. 15.
30 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 271; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 120; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 553; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 189; Simbat, a.g.e., 88; Köprülü, a.g.m., s. 361.
31 Urfali Vahram, a.g.e., s. 23-24.
32 Aknerli Grigor, a.g.e., s. 39-40.
33 Urfali Vahram, a.g.e., s. 26; Aknerli Grigor, a.g.e., s. 39-40.
34 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 553-555.
35 Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 587.
36 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C.I/II, s. 555; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 139; Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 272.
37 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 307; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el-Ahbâr, s. 36; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 62; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 334; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 194-199; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 566-568; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VII, s. 128-129; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 60; Abû'l-Farac, a.g.e., C. II, s. 588-589; Simbat, a.g.e., s. 89; Aknerli Grigor, a.g.e., s. 43; Spuler, a.g.e., s. 83; Thorau, a.g.e., s. 192; Holt, a.g.e., s. 98; Khowaiter, a.g.e., s. 99-100; Lane-Poole, a.g.e., s. 268-269; Holt, Mamluk Diplomacy, s. 12; Âsûr, a.g.e., s. 251; Sümer, a.g.m., s. 10; Kopraman, a.g.m., s. 102-103; Aktan, a.g.m., s. 6.
38 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. .I/II, s. 568; Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 308; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el- Ahbâr, s. 36-37; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 63; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 334.
39 "Observer: Ermeniler Dünya Çapinda Siyasal Örgütlenme Çabasinda", Milliyet, 18 Temmuz 1983, s. 6; Cengiz Candar, "Dünya Ermeni Kongresi Yarin Toplaniyor", Cumhuriyet, 19 Temmuz 1983, s. 11.
40 Kopraman, a.g.m., s. 103.
41 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 89, 188; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 559.
42 Ebû'l- Fidâ, Seyh Hadid kalesini de eklemistir. Bkz. a.g.e., C. II, s. 335; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 99; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 568-569.
43 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 99; el-MakrÎzÎ,a.g.e., C. I/II, s. 569.
44 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 328-329; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 64; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 99; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 569; Thorau, a.g.e., s. 193.
45 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 99; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C.I/II, s. 570.
46 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 329; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 99.
47 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 328-329; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el-Ahbâr, s. 37; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 99; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C.I/II, s. 570; Urfali Vahram, a.g.e., s. 26; Simbat, a.g.e., s. 89; Aknerli Grigor, a.g.e., s. 44; Abû'l-Farac, a.g.e., C. II, s. 586; Runciman, a.g.e., C. III, s. 282; Khowaiter, a.g.e., London, 1978, s. 57; Thorau, a.g.e., s. 193; Holt, Mamluk Diplomacy, s. 93; Steward, a.g.e., s.
49; Sesen, a.g.e., s. 150-151; Gökhan, a.g.m., s. 140.
48 Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 335.
49 Akkus, a.g.t., s. 66.
50 Göynük Maras'in güneyinde, Aksu Irmagi kiyisinda Inekli civarindadir. Eskiçaglarda ismi Kinok idi. Burasi Seyfüddevle el-HâmdânÎ tarafindan insa edilmisti. Topraklarinin kizil olmasi sebebiyle el-Hades el-Hamra diye meshurdu. Bkz. "Hades", IA (MEB), C. V/I, Eskisehir, 1997, s. 42.
51 Ibn Seddâd, Târih el-Melik ez- Zâhir, Tah. Ahmed Huteyt, Beyrut, 1983; S. 161, Türkçe ter. Serefeddin Yaltkaya, Baypars Tarihi al-Melik al-Zahir (Baypars) Hakkindaki Tarih, C. II, TTK, Ankara, 2000, 78; Ibn Abdi'z- Zâhir, er-Ravz ez-Zâhir, s. 417; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el-Ahbâr, s. 50; Baybars ed-DevâdarÎ, Zübdet el-Fikre, s. 146; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 215; Thorau, a.g.e., s. 232-233; Steward, a.g.e., s. 50; Gökhan, a.g.m., s. 143.
52 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 111; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 590; Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 590; Urfali Vahram, a.g.e., s. 27-28; Simbat, a.g.e., s. 89; Aknerli Grigor, a.g.e., s. 44; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 111; Ersan, a.g.e., s. 206.
53 Ibn Seddâd, a.g.e., s. 79, 107; ter. Yaltkaya, a.g.e., II, s. 34, 49; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 177; Faruk Sümer, "Anadolu'da Mogollar", Selçuklu Arastirmalari Dergisi, S. I, 1969, s. 40; Sümer, "Ilhanli", s. 179; Süleyman Özbek, "Türkiye Selçuklulari-Memluk Münasebetleri", Afyon Kocatepe Ün., Sosyal Bilimler Dergisi, C. I, S. II, Mayis 1999, s. 48.
54 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 616.
55 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 431; Baybars ed-Devadar, a.g.e., s. 139, 144; Baybars el-MansûrÎ, et- Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 80; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 216; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 616; Hetum, a.g.e., s. 18; Urfali Vahram, a.g.e., s. 29; Sümer, a.g.m., s. 10-11; Sesen, a.g.e., s. 151.
56 Ibn Seddâd, a.g.e., s. 106, terc. Yaltkaya, a.g.e., II, s. 49; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 177; Abû'l-Farac, a.g.e., C. II, s. 595; Urfali Vahram, a.g.e., s. 31; Simbat, a.g.e., s. 89; Turan, Türkiye Tarihi, s. 511.
57 Sümer, "Ilhanli", s. 180; Özbek, a.g.m., s. 49.
58 MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 616-617; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 217; Urfali Vahram, a.g.e., s. 29.
59 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 435; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 81; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 340; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 217; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 618; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 63; Hetum, a.g.e., s. 18; Âsûr, a.g.e., s. 255; Holt, Mamluk Diplomacy, s. 93; Gökhan, a.g.m., s.150.
60 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 618.
61 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 435; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 217; Altan Çetin, Memlûk Devleti'nin Kuzey Siniri, Ankara, 2009, s. 34.
62 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 435; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 81; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 217.
63 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 435; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 217.
64 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 618.
65 Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 436; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 218; Ersan, a.g.e., s. 209.
66 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 633; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 230; Ibn Abdi'z- Zâhir, a.g.e., s. 466.
67 Urfali Vahram, a.g.e., s. 29.
68 Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 595.
69 Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 595; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 177; Urfali Vahram, a.g.e., s. 29; Simbat, a.g.e., s. 90; ; Turan, Selçuklular Zamaninda Türkiye, s. 511; Steward, a.g.e., s. 51; Köprülü, a.g.m., s. 362; Sümer, a.g.m., s. 11.
70 Urfali Vahram, a.g.e., s. 31; ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 177-672; Throu, a.g.e., s. 232-234; Sesen, a.g.e., s. 153.
71 Sâfi' Ibn Ali el-Kâtib el-MisrÎ, Kitâb el-Fazl el-Me'sûr min Siret es-Sultan el-Melik el-Mansûr, Tah. Abdüsselam TedmurÎ, Beyrut, 1998, s. 35-36; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el- Ahbâr, s. 58; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 84; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 340-341; Ibn Seddâd, a.g.e., s. 171-172, ter. Yaltkaya, a.g.e., II, s. 85; Baybars ed-DevâdârÎ, Zübdet el-Fikre, s.152; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 230; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 628-629; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VII, s. 150; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 65; el-SâfiÎ, EbÎ Hamid Muhibbüddin Muhammed b. Halil el-KudsÎ, Kitab ed-Düvel el-Islâm es-Serife el-Behiyye ve Zikr mâ Zahara lÎ min Hikemillah el-Hafiyye fÎ Celb Tâife el-Etrak ilâ Diyar el-Misriyye, Tah. SubhÎ Lebib-Ulrich Harman, Beyrut, 1997, s. 39; Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 599; Spuler, a.g.e., s. 85; Holt, a.g.e., s. 99; Khowaiter, a.g.e., s. 72-73; Lane-Poole, a.g.e., s. 270; Robert Irwin, The Middle East in the Middle Ages, The Early Mamluk Sultanate 1250-1382, Great Britain, 1986, s. 57; Har-El, a.g.e., s. 32; Sümer, "Anadolu'da Mogollar", s. 42; Kopraman, a.g.m., s. 101; Nadir Devlet, "Ilhanlilar", Dogustan Günümüze Büyük Islam Tarihi, C. IX, Istanbul, 1987; Özbek, a.g.m., s. 53- 57; Köprülü, a.g.m., s. 362.
72 Ibn Seddâd, a.g.e., s. 177, ter. Yaltkaya, a.g.e., II, s. 87-88; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 356; Sâfib. Ali, a.g.e., s. 36; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 631; Spuler, a.g.e., s. 85; Âsûr, a.g.e., s. 256; Khowaiter, a.g.e., s. 74; Lane-Poole, a.g.e., s. 270-271; Steward, a.g.e., s. 52; Sümer, "Anadolu'da Mogollar", s. 43; Özbek, a.g.m., s. 57-59.
73 Ibn Seddâd, a.g.e., s. 322, ter. Yaltkaya, a.g.e., II, s. 150; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 213; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 638.
74 Baybars ed-DevâdârÎ, Zübdet el-Fikre, s. 168; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el- Ahbâr, s. 66; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 88; Sâfib. Ali, Kitâb el-Fazl, s. 40; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 225; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 343; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXX, s. 247; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/ II, s. 650-652; Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 604. Memlûkler bu sefer neticesinde sehri ele geçirmis ancak kaleyi ele geçirememislerdir. Rumkale'nin fethi ancak Sultan Kalavun'un oglu Sultan el-Esref Halil zamaninda 1291 yilinda gerçeklestirilmistir.
75 Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 602.
76 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/II, s. 652; Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 602.
77 Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 604.
78 Âsûr, a.g.e., s. 257; Ersan, a.g.e., s. 210.
79 Baybars ed-DevâdârÎ, Zübdet el-Fikre, s. 188; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 20; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 677-678; Abû'l- Farac, a.g.e., C. II, s. 606; Muhammed Cemaleddin Surûr, Devlet BenÎ Kalavun fÎ Misr, el-Hâlet el-Siyâsiyye ve el-Iktisadiyye fÎ Ahdihâ bi Vech Hâs, Kahire, tarihsiz, s. 23; Âsûr, a.g.e., s. 257; Spuler, a.g.e., s. 86; Kanat, a.g.m., s. 95.
80 Baybars ed-DevâdârÎ, Zübdet el-Fikre, s. 195; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 239; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 346; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 76-77; Ibn Habib el-HalebÎ, Bedreddin Hasan b. Ömer, Tezkiret en-NebÎh fÎ Eyyâm el-Mansûr ve BenÎh, C. , Tah. M. Muhammed Emin- S. A. 'Asûr, Kahire, 1976-1986, s. 59; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 682-683.
81 Baybars ed-DevâdârÎ, Zübdet el-Fikre, s. 207; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el- Ahbâr, s. 73; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 100-101, 106; Safib. Ali, a.g.e., s. 72; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 348; Ibn Dokmak, a.g.e., , s. 78; en-Nüveyri, a.g.e., C. XXXI, s. 24-25; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 694-695; Ibn Habib, a.g.e., C. I, s. 63; Âsûr, a.g.e., s. 258; Spuler, a.g.e., s. 86; Holt, a.g.e., s. 104; Lane-Poole, a.g.e., s. 279; Har-El, a.g.e., s. 33; Holt, Mamluk Diplomacy, s. 19; Steward, a.g.e., s. 54; Sümer, "Anadolu'da Mogollar", s. 56.
82 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 698.
83 Har-El, a.g.e., s. 33; Sümer, "Anadolu'da Mogollar", s. 58-62; Sümer, "Ilhanli", s. 190. Ayrica bkz. Reuven Amitai-Preiss, Mongols and Mamluks The Mamluk-Ilkhanid War, 1260-1281, Cambridge, 1996.
84 Baybars ed-DevâdârÎ, Zübdet el-Fikre, s. 231; Ibn Abdi'z-Zâhir, TesrÎf el-Eyyâm ve el-'Usûr fÎ Siret el- Melik el-Mansûr, nsr. Murad Kamil, Kahire 1961, s. 31; Baybars ed-DevadarÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, 108; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 716; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 27; Fatma Akkus Yigit, "Sultan Kalavun Zamaninda Ermeniler", Türkiye Sosyal Arastirmalar Dergisi, Yil 16, S. III, Ankara, 2012, s. 14.
85 Baybars ed-DevâdârÎ, a.g.e., s. 247.
86 Muhyiddin b. Abdi'z-Zâhir, a.g.e., s. 31; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 716.
87 Ibn Abdi'z-Zâhir, a.g.e., s. 32; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 716; Turan, a.g.e.,s. 585; Sümer, a.g.m., s. 12.
88 Baybars el-MansûrÎ, a.g.e., s. 109.
89 Ibn.Abdi'z-Zâhir, a.g.e., s. 67.
90 Ibn Abdi'z-Zâhir, a.g.e., s. 93.
91 Ibn Abdi'z-Zâhir, a.g.e., s. 93.
92 Ibn Abdi'z-Zâhir, a.g.e., s. 92-103; Âsûr, a.g.e., s. 258; Irwin, a.g.e., s. 69; Har-El, a.g.e., s. 31; Holt, Mamluk Diplomacy, s. 92; Sümer, a.g.m., s. 12; Gökhan, a.g.m., s. 153.
93 Muhyiddin b. Abdi'z-Zâhir, a.g.e., s. 93, 99-100; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 299; Holt, a.g.e., s. 159-160; Holt, Mamluk Diplomacy, s. 100-101; Irwin, a.g.e., s. 69; Steward, a.g.e., s. 58-59; Sümer, a.g.m., s. 12; Kanat, a.g.m., s. 95.
94 Muhyiddin b. Abdi'z-Zâhir, a.g.e., s. 93.
95 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 748; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 106; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 299-300; Âsûr, a.g.e., s. 259; Irwin, a.g.e., s. 76; Steward, a.g.e., s. 73; Kanat, a.g.m., s. 95.
96 Simbat, a.g.e., s. 91-94; Ersan, a.g.e., s. 216.
97 Hetum, a.g.e., s. 20; Simbat, a.g.e., s. 91, 93. Ersan, a.g.e., s. 216. Bu konu hakkinda ayrintili bilgi için bkz. Steward, a.g.e.,, s. 94-106.
98 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 765-766; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VIII, s. 8-9; Ibn Habib, a.g.e., s. 137; Hetum, a.g.e., s. 19; Holt, a.g.e., s. 107; Runciman, a.g.e., C. III, s. 356-357.
99 Baybars el-MansûrÎ, a.g.e., s. 93; Baybars el-MansûrÎ, a.g.e., s. 130; Baybars ed-DevâdârÎ, a.g.e., s. 305; ; Ibn Habib, a.g.e., C. I, s. 149; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 143-144; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 323; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 362; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 91; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 778; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VIII, s. 10; Simbat, a.g.e., s. 91; Âsûr, a.g.e., s. 260; Lane-Poole, a.g.e., s. 287; Irwin, a.g.e., s. 78; Har-El, a.g.e., s. 32; Holt, a.g.e., s. 107; Gökhan, a.g.m., s. 154; Nersesian, a.g.e., s. 49; Steward, a.g.e., s. 77. Ayrica bkz. Muammer Gül, Dogu ve Güneydogu Anadolu'da Mogol Hâkimiyeti, Istanbul, 2005 ve ayni müellif, "Misir Memlûklarinin Hudud Kalesi Rumkale ve Anadolu'da Memlûk Izleri", Firat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, XII/2, 2002, s. 361-362.
100 Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 323; Abû Farac, a.g.e., C. II, s. 640; Simbat, a.g.e., s. 91; Hetum, a.g.e., s. 19-20; Steward, a.g.e., s. 81.
101 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 157; Ibn Habib, a.g.e., C. I, s. 160; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 784; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VIII, s. 12; Irwin, a.g.e., s. 81; Steward, a.g.e., s. 89.
102 Ibn Habib, a.g.e., C. I, s. 160; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 156; Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 340-342; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 784; Steward, a.g.e., s. 91-92. Maras ve Tell Hamdûn'un teslim edilmedigini daha sonra yapilan seferlerden anlamaktayiz.
103 Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 138; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el- Ahbâr, s. 97- 98; Baybars ed-DevâdârÎ, Zübdet el-Fikre, s. 315; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 93; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 168; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 366; es- SâfiÎ, a.g.e., s. 47; Ibn Habib, a.g.e., C. I, s. 169; el- MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 794; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VIII, s. 17, 35; Irwin, a.g.e., s. 85; Kopraman, a.g.m., s. 110; Holt, a.g.e., s. 108.
104 Hetum, a.g.e., s. 21; Steward, a.g.e., s. 106; Ersan, a.g.e., s. 218.
105 Akkus, a.g.t., s. 94.
106 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 213; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 837-838; Steward, a.g.e., s. 110.
107 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 214; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 839; Steward, a.g.e., s. 112.
108 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 214; Steward, a.g.e., s. 114.
109 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 214; Steward, a.g.e.,s. 114.
110 Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el- Ahbâr, s. 106; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 214; el-MakrÎzÎ, a.g.e.,C. I/III, s. 841; Steward, a.g.e.,, s. 117.
111 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 214; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 374; Ibn Dokmak, a.g.e.,s. 104; el- MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 839; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VIII, s. 73; Steward, a.g.e., s. 117.
112 Ayrintili bilgi için bkz. Akkus, a.g.t., s. 95-96.
113 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 216. el-MakrÎzÎ'de Esendemir'in bölgedeki mahsul ve gelirleri sattiktan sonra Mogollarin gelisi ile oradan çekilip gittigi ve bundan sonra kalelerin tekrar Ermenilerin eline geçtigi belirtilmektedir. Bkz. el- MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 836-841.
114 Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el-Ahbâr, s. 107; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 216; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 841.
115 Ibn ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. VIII, s. 369-370; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 837-841; Surûr, a.g.e., s. 226; Irwin, a.g.e., s. 120; Sümer, a.g.m., s. 13; Kanat, a.g.m., s. 96.
116 Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 158; Baybars ed-DevâdârÎ, Zübdet el-Fikre, s. 359; ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 18; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 241-242; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 381; Ibn Habib, a.g.e., C. I, s. 220; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 106; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. I/III, s. 891; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. VIII, s. 99; Âsûr, a.g.e., s. 265; Spuler, a.g.e., s. 112; Lane-Poole, a.g.e., s. 296; Holt, a.g.e., s. 112; Steward, a.g.e., s. 136; Sümer, "Anadolu'da Mogollar", s. 69; Mustafa Uyar, "Ilhanli-Memlûk Mücadelesinde Bir Kirilma Noktasi: VâdÎ el-Hazindâr Savasi", ICANAS (International Congress of Asian and North African Studies), 14 Eylül 2007, Ankara.
117 Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el- Ahbâr, s. 114; Baybars ed-DevâdârÎ, Zübdet el-Fikre, s. 360; Ibn Habib, a.g.e., C. I, s. 220; ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 22-23; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 242.
118 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 248; ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 46; Simbat, a.g.e., s. 94; Steward, a.g.e., s. 136; Ersan, a.g.e., s. 220.
119 ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 46.
120 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXI, s. 237.
121 Simbat, a.g.e., s. 98; Baybars el-MansûrÎ, Muhtâr el- Ahbâr, s. 123-126; Baybars el-MansûrÎ, et- Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 174; ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 110-111; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 388; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 109; Ibn Habib, a.g.e., C. I, s. 246-247; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXII, Tah. Ibrahim Semseddin, Beyrut, 2004. s. 18; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. II, s. 369; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., VIII, s. 126-129; Simbat, a.g.e., s. 99; Spuler, a.g.e., s. 115; Lane-Poole, a.g.e., s. 298; Holt, a.g.e., s. 113; Gökhan, a.g.m., s. 155. Ayrica bkz. Fatih Yahya Ayaz, "Memlük-Ilhanli Iliskilerinde Bir Dönüm Noktasi: Sakhab Savasi (702/1303)", Sakarya Üniversitesi., Ilahiyat Fak. Dergisi, C. IX, S. 15, 2007, s. 20-22.
122 ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 110-111; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXII, s. 52; Ibn Habib, a.g.e., C. I, s. 257; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. II, s. 369; Âsûr, a.g.e., s. 266; Steward, a.g.e., s. 160.
123 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. II, s. 369.
124 Ibn ed-DevâdârÎ, yedi kale ele geçirildigini kaydetmekle birlikte bunlardan yalniz Nüceyme ve en-Nekir'in adlarini zikretmistir. Bkz. a.g.e., C. IX, s. 111.
125 Simbat, a.g.e., s. 99
126 Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 392; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXII, s. 69; Baybars el-MansûrÎ, et-Tuhfet el-Mülûkiyye, s. 177; Baybars ed-DevâdârÎ, Zübdet el-Fikre, s. 411; ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 131- 132; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. II, s. 390.
127 ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 110-111; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. II, s. 390-391.
128 Ersan, a.g.e., s. 223; Spuler, a.g.e., s. 120.
129 ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 146; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXII, s. 102; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. II, s. 421.
130 ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 266.
131 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXII, s. 173; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 123-124.
132 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXII, s. 249.
133 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 25; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXII, s. 249; Akkus, a.g.t., s. 108.
134 Simbat, a.g.e., s. 103; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 434; en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXII, s. 249; el- MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 25, 28.
135 Ebû'l- Fidâ, e a.g.e., C. II, s. 435; en-NüveyrÎ, Trablus askerleri ve Türkmenlerden yaklasik 1000'den fazla askerin Ceyhan'i geçerken boguldugunu kaydetmistir. Bkz. a.g.e., C. XXXII, s. 249; Akkus, a.g.t., s. 109.
136 Simbat, a.g.e., s. 103; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 436; Ersan, a.g.e., s. 226.
137 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXIII, Tah. Ibrahim Semseddin, Beyrut, 2004, s. 28; ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 309; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 53.
138 en- NüveyrÎ, Timurtas'in bu yagmasina Karamanoglunun da katildigini kaydeder. Bkz. a.g.e., C. XXXIII, s. 28; Simbat, a.g.e., s. 104; Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 438; Sümer,"Anadolu'da Mogollar", s. 86.
139 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 48.
140 ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 308.
141 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXIII, s. 29; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 54; ed-DevâdârÎ'de Sultanin Emir Rükneddin'i müjde haberine karsi hil'atlandirdigi kayitlidir. Bkz. a.g.e., C. IX, s. 309.
142 en-NüveyrÎ, a.g.e., C. XXXIII, s. 30-31; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 46.
143 en-NüveyrÎ, elçinin yaninda Ermeni kralinin annesinin ve Ermeni ileri gelenlerinin de oldugunu kaydeder. Bkz. a.g.e., C. XXXIII, s. 46; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 63.
144 Simbat, a.g.e., s. 105.
145 Prof. Dr. Faruk Sümer, bu beyin Musa Bey oldugu ihtimalini yazmistir. Bkz. a.g.m., s. 14.
146 ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 398.
147 Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 471; Simbat, a.g.e., s. 107.
148 ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 399.
149 ed-DevâdârÎ, a.g.e., C. IX, s. 399.
150 Sümer, a.g.m., s. 15.
151 el-YûsufÎ, Mûsa b. Muhammed b. Yahyâ, Nüzhet en-Nâzir fÎ Siret el-Melik en-Nâsir, Tah. Ahmed Huteyt, Beyrut, 1986, s. 402-403; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 230.
152 el-MakrÎzÎ, Küvâre Kalesi'nin surunun 42 arsinin üzerinde oldugunu ve Tekfur'un bu suru yaptirirken 480 bin dinar harcadigini belirterek, kalenin öneminden bahsetmektedir. Bkz. a.g.e., C. III, s. 230.
153 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 230.
154 el-YûsufÎ, a.g.e., s. 405.
155 el-YûsufÎ, a.g.e.,, s. 414-415; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 230.
156 el-YûsufÎ, a.g.e., s. 415; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 230; Sümer, a.g.m., s. 17.
157 el-YûsufÎ, a.g.e.,, s. 415; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 230.
158 el-YûsufÎ, a.g.e.,, s. 415; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 234; Fatma Akkus Yigit, "Emir ve Devlet: Dimask Nâibi Emir Tengiz'in Hayati", Gazi Türkiyat, Ankara, Bahar 2014/14, s. 135.
159 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 230; Sümer, a.g.m., s. 17.
160 el-YûsufÎ, a.g.e., s. 416-417; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. III, s. 230.
161 Ersan, a.g.e., s. 229; Nersesian, a.g.e., s. 50.
162 Akkus, a.g.t., s. 122.
163 Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 509; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 27; Gökhan, a.g.m., s. 155.
164 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 27.
165 Refet Yinanç, Dulkadir Beyligi, Ankara, 1989, s. 14.
166 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 31.
167 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 34.
168 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 79.
169 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 80-81; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 164; Ibn TagribirdÎ, a.g.e., C. X, s. 155-168.
170 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 122.
171 Ebû'l- Fidâ, a.g.e., C. II, s. 517.
172 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 245; Lane-Poole, a.g.e., s. 320,
173 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 245; Ibn Dokmak, a.g.e., s. 186; Ibn Habib, a.g.e., C. III, s. 230; Sümer,a.g.m., s. 18; Darkot, a.g.m., s. 21; Kanat, a.g.m., s. 100 .
174 Ibn Dokmak, a.g.e., s. 187; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 245.
175 Irwin, a.g.e., s. 146.
176 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 274.
177 Ibn Dokmak, a.g.e., s. 198; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 292.
178 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 292.
179 Ersan, a.g.e., s. 230.
180 es- SâfiÎ, a.g.e., s. 76; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 377; Ibn Hacer el-AskalânÎ, Inbâ' el-Gumr bi Ebnâ' el-Umr, C. I, Tah. Hasan Habesi, Kahire, 1998, s. 74-76; Ibn TagribirdÎ kusatmanin 3 ay devam ettigini kaydetmistir. Bkz. a.g.e., C. XI, s. 54; Har-El, a.g.e., s. 35; Âsûr, a.g.e., s. 276; Irwin, a.g.e., s. 147; Nersesian, a.g.e., s. 50; Akkus, a.g.t., s. 128; Gökhan, a.g.m., s. 157; Buchner,a.g.m., s. 709.
181 Ibn Hacer, a.g.e., C. I, s. 75; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 377.
182 es- SâfiÎ, a.g.e., s. 76; Ibn Hacer, a.g.e., C. I, s. 76; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 377; Ibn TangribirdÎ, a.g.e., C. XI, s. 54.
183 el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 377.
184 es- SâfiÎ, a.g.e., s. 76; el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. IV, s. 377.
185 es- SâfiÎ, a.g.e., s. 76.
186 Nersesian, a.g.e., s. 50. el-MakrÎzÎ'de H. 784 yilinda Sultan Zeyneddin zamaninda Isbiliyye hakimi Alfons'un elçisinin geldigi kayitlidir. Bkz. el-MakrÎzÎ, a.g.e., C. V, s. 138.
187 Nersesian, a.g.e., s. 50-51.
188 Ibn Hacer, a.g.e., C. I, s. 75; Kürsat Solak, Memlûk Devleti'nin Anadolu Beylikleriyle Münâsebetleri, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basilmamis Doktora Tezi, Izmir, 2011, s. 131-133.
Kaynaklar
ABÛ'L-FARAC (BAR HEBRAEUS), Abû'l-Farac Tarihi, C. I-II, Türkçeye çev. Ömer Riza Dogrul, Ankara, 1987.
AKKUS YIGIT, Fatma, Memlûkler Döneminde Çukurova, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enst., Ankara, 2011 (Yayimlanmamis Doktora Tezi).
-, "XIV-XV. Yüzyilda Çukurova'nin Stratejik Önemi", Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu-III, Mersin ve Dogu Akdeniz Bildiriler Kitabi, Mersin, 2011, s. 115-122.
-, "Sultan Kalavun Zamaninda Ermeniler", Türkiye Sosyal Arastirmalar Dergisi, Yil 16, S. III, Ankara, 2012, s. 11-20.
-, "Emir ve Devlet: Dimask Nâibi Emir Tengiz'in Hayati", Gazi Türkiyat, Ankara, Bahar 2014/14, s. 127-144.
AKTAN, Ali, "Memlûk-Haçli Münâsebetleri", Türk Dünyasi Arastirmalari, S. 106, Ankara, 1997, s. 149-178.
AMITAI-PREISS, Reuven, Mongols and Mamluks The Mamluk-Ilkhanid War, 12601281, Cambridge, 1996.
ÂSÛR, S. A., Buhûs ve Dirâsât fî Tarihi'l- Usûri'l-Vustâ, Kahire, 1977.
AYAZ, Fatih Yahya, "Memlük-Ilhanli Iliskilerinde Bir Dönüm Noktasi: Sakhab Savasi (702/1303)", Sakarya Üniversitesi, Ilahiyat Fak. Dergisi, C. IX, S. 15, 2007, s. 1-32.
BAYBARS EL-MANSÛRÎ, Muhtâr el-Ahbâr Tarih ed-Devlet el-Eyyûbîyye ve Devlet elMemâlik el-Bahriyye Hatta sene 702 el-Hicriyye, Tah. Abdulhamid Salih Hamdân, Kahire, 1993.
-, Kitâb et-Tuhfet el-Mulûkiyye fî Devlet et-Türkiyye, Tarih Devlet el-Memâlik el-Bahriyye fî Fetre min 648-711 h., Tah. Abdulhamid Salih Hamdân, Kahire, 1987.
-, Zübdet el-Fikre fî Tarih el-Hicre, Tah. Zübeyde Muhammed Ata, c. IX, yer yok, 2001.
BUCHNER, V. F., "Sis", IA (MEB), C. X, Eskisehir, 1997.
ÇETIN, Altan, Memlûk Devleti'nin Kuzey Siniri, Ankara, 2009.
DARKOT, B., "Tarsus", IA (MEB), C. XII/I, Istanbul, 1993, s. 18-24.
DEMIRKENT, Isin, Haçli Seferleri, Istanbul, 1997.
DEVLET, Nadir, "Ilhanlilar", Dogustan Günümüze Büyük Islam Tarihi, C. IX, Istanbul, 1987.
EBÛ'L- FIDÂ, el-Melik el-Müeyyed, Tarih Ebî Fidâ, el-Musemma el-Muhtasar fî Ahbâr el-Beser, C. II, Tah. Mahmud Deyyûb, Lübnan, 1997.
EDWARDS, R.W., The Fortifications of Armenian Cilicia, Washington, 1987.
ERSAN, Mehmet, Türkiye Selçuklulari Zamaninda Anadolu'da Ermeniler, Ankara, 2007.
GALSTYAN, A. G. "Piskopos Stepanos Vekâyinâmesi, Ermeni Kaynaklarina Göre Mogollar, Istanbul, 2005.
GÖKHAN, Ilyas, "Memluk Devletinin Kilikya Ermenileri Ile Siyasi Iliskileri", Türk Dünyasi Arastirmalari, S. 165, 2006, s. 117-158.
-, "Türkiye Selçuklulari Ile Kilikya Ermenileri Arasindaki Siyasi Iliskiler", NEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, I, 2012, s. 70-108.
GÜL, Muammer, Dogu ve Güneydogu Anadolu'da Mogol Hâkimiyeti, Istanbul, 2005.
-, "Misir Memlûklarinin Hudud Kalesi Rumkale ve Anadolu'da Memlûk Izleri", Firat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, XII/2, 2002.
"Hades", IA (MEB), C. V/I, Eskisehir, 1997, s. 42.
HAR-EL, Shai, Struggle For Domination in The Middle East, The Ottoman-Mamluk War 1485-1491, Leiden-New York-Koln, 1995.
HETUM, Gorigos Senyörü Hetum Vekâyinâmesi, Terc. H. D. Andreasyan, Basilmamis Tercüme, Istanbul, 1946.
HOLT, P. M., Early Mamluk Diplomacy (1260-1290), Treaties of Baybars and Qalawun with Christian Rulers, Leiden-New York-Köln, 1995.
-, Haçlilar Çagi, 11. Yüzyildan 1517'ye Yakindogu, Çev. Özden Arikan, Istanbul, 1999.
IRWIN, Robert, The Middle East in the Middle Ages, The Early Mamluk Sultanate 12501382, Great Britain, 1986.
IBN ABDI'Z- ZÂHIR, er-Ravz ez-Zâhir fî Siret el-Melik ez-Zâhir, Tah. Abdulaziz Huveytir, Riyad, 1976.
-, Tesrif el-Eyyâm ve el-'Usûr fi Siret el-Melik el-Masûr, nsr. Murad Kamil, Kahire 1961.
IBN ED-DEVÂDÂRÎ, Ebî Bekr b. Abdullah, Kenz ed-Dürer ve Câmi' el-Gurer, ed-Dürre ez-Zekiyye fî Ahbâr ed-Devle et-Türkiyye, C. VIII, Tah. Ulrich Haarmann, Kahire, 1971; Kenz ed-Dürer ve Câmi' el-Gurer, C. IX, Tah. Hans Robert Roemer, Kahire, 1960.
IBN DOKMAK, Sârimüddin Ibrahim b. Muhammed, en-Nefhat el-Miskiyye fî edDevlet et-Türkiyye, min el-Cevher es-Semîn fi Siyer el-Hulefâ ve el-Mülûk ve es-Selâtin (min sene 637 hatta sene 805), Tah. Ömer Abdüsselâm Tedmurî, Beyrut, 1999.
IBN HABIB, el-Halepî, Bedreddin Hasan b. Ömer, Tezkiret en-Nebîh fî Eyyâm elMansûr ve Benîh, Tah. M. Muhammed Emin- S. A. 'Asûr, 3 Cilt, Kahire, 1976-1986.
IBN SEDDÂD, Izzeddin Muhammed b. Ali b. Ibrahim, el-A'lâk el-Hatîra fî Zikr Ümerâ es-Sâm ve el-Cezîre, Tah. Yahya Zekeriyya Abbâre, Dimask, 1991.
-, Târih el-Melik ez- Zâhir, Tah. Ahmed Huteyt, Beyrut, 1983; Türkçe ter. Serefeddin Yaltkaya, Baypars Tarihi al-Melik al-Zahir (Baypars) Hakkindaki Tarih, C. II, TTK, Ankara, 2000.
IBN TAGRIBIRDÎ, Ebû el-Mehâsin Cemâleddin Yûsuf, en- Nücûm ez-Zâhire fî Mülûk Misr ve el- Kâhire, 16 Cilt, Tah. Muhammed Hüseyin Semseddin, Lübnan, 1992.
el-KALKASANDÎ, Ahmed b. Ali, Subh el- A'sâ fî Sinâat el-Insâ, Tah. Muhammed Hüseyin Semseddin, XIV Cilt, Kahire, 1987.
KANAT, Cüneyt, "Memlûkler ve Çukurova", Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana: Köprübasi, Hazirlayanlar: Doç. Dr. Erman Artun- M. Sabri Koz, YKY, Istanbul, 2000, S. 93-107.
-, "Memlûklerin Baybars Zamanindaki (1360-1377) Suriye-Çukurova Siyaseti ve Bu Siyasetin Çukurova'nin Türklesmesindeki Rolü", III. Uluslararasi Çukurova Halk Kültürü Bilgi Söleni (Sempozyumu), Bildiriler, Adana, 1999, s. 423-434.
KHOWAITER, Abdulaziz, Baibars the First: His Endeavours and Achievements, London, 1978.
KOCA, Salim, "Selçuklu Döneminde Türk-Ermeni Iliskileri", Türk Yurdu, C. 26, S. 235, Ankara, 2004.
KOPRAMAN, Kâzim Yasar, "Misir Memlûkleri", Dogustan Günümüze Büyük Islam Tarihi, C. VI, Istanbul, 1992, s. 434-545.
KÖPRÜLÜ, M. Fuad, "Baybars I", IA (MEB), C. II, Istanbul, 1979.
el-MAKRÎZÎ, Takiyyüddin Ahmed b. Ali, Kitâb es-Sülûk li Ma'rifet Düvel el-Mülûk, C. I/II, Tah. Muhammed Mustafa Ziyâde, Kahire, 1957; C. III-VI, Tah. Muhammed Abdulkadir Ata, Lübnan, 1997.
MÜVERRIH VARDAN, "Türk Fütuhât Tarihi", çev. H. Andreasyan, Tarih Seminerleri Dergisi, Istanbul, 1937.
NERSESIAN, SIRARPIE DER, The Armenians, London, 1969.
EN-NÜVEYRÎ, Sihâbuddin Ahmed b. Abdulvehhâb, Nihâyet el-Ereb fî Fünûn elEdeb, C. XXX-XXXI, Tah. Necib Mustafa Fevvâz, Hikmet Küslü Fevvâz, BeyrutLübnan, 2004; C. XXXII-XXIII, Tah. Ibrahim Semseddin, Beyrut, 2004.
ÖZBEK, Süleyman, "el-Melikü'z-Zahir Rüknü'd-Din Baybars Zamani Memlûk Devletinin Dini Siyaseti", Ege Ün. Edebiyat Fak. Tarih Incelemeleri Dergisi, C. IX, Izmir, 1994.
-, "Türkiye Selçuklulari-Memluk Münasebetleri (1250-1277)", Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, C. I, S. II, Mayis 1999, s. 43-61.
RUNCIMAN, Steven, Haçli Seferleri Tarihi, C. I-II-III, çev. Fikret Isiltan, Ankara, 1987.
SIMBAT, Vekâyinâme (951-1334), Türkçe çev. H. D. Andreasyan, TTK basilmamis tercüme, no. 68, Istanbul, 1946.
SOLAK, Kürsat, Memlûk Devleti'nin Anadolu Beylikleriyle Münâsebetleri, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Izmir, 2011 (Yayimlanmamis Doktora Tezi).
SPULER, Bertold, Iran Mogollari, Siyaset, Idâre ve Kültür Ilhanlilar Devri 12201350, çev. Cemal Köprülü, Ankara, 1987.
STEWART, Angus Donal, The Armenian Kingdom and The Mamluks War and Diplomacy During the Reigns of Het'um II (1289-1307), Leiden-Boston-Köln, 2001.
SURÛR, Muhammed Cemaleddin, Devlet Benî Kalavun fî Misr, el-Hâlet el-Siyâsiyye ve el-Iktisadiyye fî Ahdihâ bi Vech Hâs, Kahire, tarihsiz.
SÜMER, Faruk, "Çukur-ova Tarihine Dâir Arastirmalar", Tarih Arastirmalari Dergisi, C. I, Ankara, 1963.
-, "Anadolu'da Mogollar", Selçuklu Arastirmalari Dergisi, S. I, 1969, s. 1-147.
-, "Ilhanli Hükümdarlarindan Abaka, Argun Hanlar ve Ahmed-i Celâyir", Belleten, C. LIII, S. 206, Nisan 1989.
SÜRYÂNÎ KESIS MIKHAIL, Vekâyinâme (1042-1195), C. II, Türkçe ter. Hrant D. Adreasyan, TTK, Basilmamis Tercüme, Istanbul, 1944.
SÂFI B. ALI EL-KÂTIB EL-MISRÎ, Kitâb el-Fazl el-Me'sûr min Siret es-Sultan el-Melik el-Mansûr, Tah. Abdüsselam Tedmurî, Beyrut, 1998.
el-SÂFIÎ, Ebî Hamid Muhibbüddin Muhammed b. Halil el-Kudsî, Kitab ed-Düvel el-Islâm es-Serife el-Behiyye ve Zikr mâ Zahara lî min Hikemillah el-Hafiyye fî Celb Tâife el-Etrak ilâ Diyar el-Misriyye, Tah. Subhî Lebib-Ulrich Harman, Beyrut, 1997.
SESEN, Ramazan, Sultan Baybars ve Devri, Istanbul, 2009.
THORAU, Peter, The Lion of Egypt, Sultan Baybars I and the Near East in the Thirteenth Century, Translated by P. M. Holt, London-New York, 1987.
TURAN, Osman, Selçuklular Zamaninda Türkiye Tarihi, Istanbul, 1984.
URFALI VAHRAM, Kilikya Ermeni Krallari, Vahram Vekayinâmesi, çev. H. D. Andreasyan, TTK, basilmamis Tercüme.
UYAR, Mustafa, "Ilhanli-Memlûk Mücadelesinde Bir Kirilma Noktasi: Vâdî elHazindâr Savasi", ICANAS (International Congress of Asian and North African Studies), 14 Eylül 2007, Ankara.
YINANÇ, Refet, Dulkadir Beyligi, Ankara, 1989.
Fatma AKKUS YIGIT*
* Yrd. Doç. Dr., Izmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sosyal ve Beseri Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, E-mail: [email protected]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Professor Dr. Hale Sivgin 2015
Abstract
Armenians, were able to establish a state on their behalf in consequence of the Crusades and do not miss the great historical opportunity, in Cilicia (Çukurova). Armenian Kingdom of Cilicia in the vicinity of Cukurova have been fed with the support of the Crusader States and Cyprus, and especially after being subjected to the Il-Khans in their regions had reached a certain strength. However, the Armenians, they apply their attacks and with trade embargoes, they were made themselves the target of the Mamluk State. By the capacity of a single state to stop the Mongols in the region, proved the power of the Mamluks, and it was not possible to remain silent this situation. From 1260, the Armenian capital, Sis, reduced date that until 1375 the period of time, as a result of political, struggle, almost continuous-time war between Mamluks and the Armenians, Mamluk had been the empire continue to existing side, In this study, 115 years of laying down the Mamluk-Armenian relations, will be presented with detailed information about the subject.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer