Öz
Osmanlı tarım tarihinin en önemli tartışma başlıklarından birisi çiftliklerdir. Çiftlikler daha çok merkezkaç kuvvetler baǧlamında toprak mülkiyeti ve köylülerin hukukî statüleri başlıkları altında ele alınırken bir meta olarak gayrimenkul piyasasındaki mübadeleleri araştırmacıların dikkatlerini yeterince çekmemiştir. Kadı sicillerindeki satış hüccetlerinden elde edilen veriler, araştırmacıların tarımın ticarileştiǧi bir dönemde çiftlikleri alan ve satanların profillerindeki deǧişimi takip edebilmelerine imkân tanır. Unvanlar ve elkâblar üzerinden hangi sosyo-ekonomik ve politik sermaye sahiplerinin çiftliklere karşı ilgilerinin arttıǧını öǧrenebilmek 17. ve 18. yüzyıllarda Osmanlı taşrasının geçirdiǧi dönüşümün en azından bir boyutunun kavranmasına yardımcı olur. Bu çalışmada muhallefat defterleriyle beraber çiftlik devir kayıtları kullanılarak bir yandan Rusçuk'taki çiftliklerin yapısının ve üretim faaliyetlerinin tanımlanması, diǧer yandan çiftlik satışlarında etkili olan motivasyonların tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Böylelikle çiftliklerin çoǧalması ile ayanların güçlenmesi arasında kurulan ilişkinin çiftlik piyasasına yansımaları takip edilebilir. Dolayısıyla, çiftlik alım-satım kayıtları çiftlik tartışmalarına önemli bir perspektif kazandırabilecek potansiyele sahip kaynaklardandır.
Anahtar kelimeler: Çiftlik, alım-satım, kırsal ekonomi, kadı sicilleri, muhallefat
Abstract
Çiftlik is the one of the most important debate topics in Ottoman agricultural history. While they are generally evaluated under the topics of landownership and legal status of peasants in the context of centrifugal forces, as a commodity, the exchange of çiftliks in the real estate market does not attract scholars' attention enough. Data extracted from sale contracts in the kadı records enable researchers to track changes in the profiles of çiftlik sellers and buyers in a period of commercialization of agriculture. Learning what kind of socio-economic and political capital owners are more interested in çiftliks ownership through honorific titles and elkâbs helps to comprehend at least one dimension of transformation of Ottoman provinces in 17th and 18th centuries. This article aims to describe the structure of çiftliks and their productive activities on the one hand, and on the other, to determine the motivations effective in çiftlik sales by using sale contracts along with inheritance records. Thus, the reflection of the relationship correlated between proliferation of çiftliks and rise of the local notables to the çiftlik market can be traced. Therefore, çiftlik sale contracts have the potential to add a new perspective to çiftlik debates.
Keywords: Çiftlik, purchase and sale, rural economy, kadı records, inheritance records
Giriş
Osmanlı İmparatorluǧu'nda kırsal ekonomik faaliyetler ile ilgili çalışmalarda uzunca bir süre tahrir defterlerinin egemenliǧi belirleyici olmuştur. Daha sonra Ömer Lütfi Barkan'ın tereke defterlerini temel kaynak olarak hazırladıǧı öncü çalışması "Edirne Askerî Kassamı'na Âit Tereke Defterleri (1545-1659)," konuya yeni bir veri havuzu eklemiştir.1 Kadı sicilleri arasında yer alan muhallefat (tereke) kayıtları bireylerin kırsal ekonomik ilgi ve faaliyetleri hakkında fikir verebilirken bu sicillerde yer alan kırsal gayrimenkullerin alım-satım kayıtları literatürde çok tercih edilen bir kaynak serisi teşkil etmez. Zira bu belgeler, diǧer defter serileri kadar zengin ve istatiksel analizlere uygun nicel bilgiler ihtiva etmez. Hâlbuki satış ve devir hüccetleri, satışa konu olan çiftliǧin çoǧu zaman ne gibi yapılardan oluştuǧu ve içerisindeki menkul malların türleri hakkında detaylı bilgiler verdiǧi için çiftliklerde yürütülen hayvancılık ve tarımsal faaliyetlere ve buralarda istihdam edilen emeǧin nasıl saǧlandıǧına dair yorumlanabilir nitel veriler sunar. Diǧer yandan bu kayıtlar, çiftlik gibi pahalı kırsal işletmeleri satın alanların profillerinde anlamlı bir deǧişimin yaşanıp yaşanmadıǧını da gözler önüne serebilecek potansiyele sahiptir. Ne var ki bunu yaparken genellikle başvurulan unvanların kifayetsiz kaldıǧı durumlarda elkâbların kullanılması, bu gayrimenkulleri alanların satanlardan daha üst bir sosyo-ekonomik konuma sahip olup olmadıklarını göstermekte etkili bir yöntem olarak görünür. Elbette bu örüntü ve eǧilimleri takip etmek için veriler arasındaki kronolojik boşluklar sadece çiftlik alım-satım kayıtları üzerinden bir çalışma yaparak saǧlıklı yorumlar t ortaya konmasına engeller. Bu bakımdan çiftliklerin, mutasarrıfları tarafından satılmasında etkili olan faktörler konusunda devir kayıtları ketum olmakla beraber muhallefat kayıtlarıyla beraber deǧerlendirildiǧinde birtakım örüntüleri tespit etmek mümkündür. Benzer şekilde çiftlik satış hüccetleri ile kadı sicillerindeki muhallefat ve ferman kayıtlarının beraber okunması, çiftlikte istihdam edilen emeǧin özellikleri hakkında da daha somut deǧerlendirmeler yapılmasına olanak saǧlar. Dolayısıyla, 17. yüzyıldan önce Çernovi adında küçük bir nahiye iken 18. yüzyılın sonuna gelindiǧinde imparatorluǧun kuzey stratejisi açıcısından hayatî ve yüksek politikası üzerinde bile etkiler yaratmış tarihsel şahsiyetler çıkaran bir şehir olarak Rusçuk'ta bu süreç içerisinde gerçekleşen kırsal ekonomik gayrimenkullerin transferlerinin incelenmesi önem arz eder.
Bu çalışma kapsamında incelenen 1656-1791 yılları arasındaki Rusçuk'a ait 15 kadı sicilinde 65 adet çiftlik, deǧirmen ve baǧ devir kaydı tespit edilmiştir.2 Bunların 5'inde herhangi bir kırsal gayrimenkul transferine,3 6'sında çiftlik veya deǧirmen,4 7'sinde ise baǧ devir kaydına5 rastlanmamıştır. Devir işlemleri genellikle alım-satım, daha seyrek olarak ise hibe şeklinde gerçekleşmişse de çiftlikler söz konusu olduǧunda herhangi bir hibe işlemi kaydedilmemiştir.
Karşılaşılan Problemler
Rusçuk'ta kırsal ekonomik gayrimenkullerin transferleri üzerinden bir analiz ve deǧerlendirme yapılmaya çalışıldıǧında kullanılan kaynakların doǧasından kaynaklanan birtakım problemlerle karşılaşılır. Bunların en başında, gayrimenkul devirleri üzerinden birtakım eǧilimleri saptamak için gerekli düzenli kronolojik veri daǧılımının mevcut olmaması gelir. Dahası defter serileri kronolojik boşlukları doldurmuş görünse de bu defterlerin bir kısmında bu çalışma kapsamında yararlı olabilecek devir kayıtlarına rastlanmaz. Bu nedenledir ki veri daǧılımı konusundaki kronolojik boşluklar sanıldıǧından daha geniş bir alana yayılır. Kelimelere dökülen bu problemler demetini aşaǧıdaki grafikte bütün açıklıǧıyla görmek mümkündür.
Grafikte yer alan çizgi ile gösterilen negatif sayılar bir önceki defter ile aradaki yıl farkını göstermektedir. Bu negatif sayılar ne kadar 0'a yakınsa bir önceki defter ile arasındaki kronolojik boşluk o kadar azdır. Dikkatleri ilk çeken özellikler kırsal ekonomik gayrimenkul satışlarının özellikle 17. yüzyılın son çeyreǧinde yıǧıldıǧı, 18. yüzyılın ilk çeyreǧi çiftlik ve deǧirmen gibi büyük kırsal işletmeler açısından verimsiz olsa da bu dönemde baǧ satışları konusunda patlama yaşandıǧı ve 18. yüzyılın ikinci çeyreǧinde ise bu gayrimenkullerin karma olarak bir önceki yüzyıl kadar münbit olmamakla beraber tekrar kaynaklara yansıdıǧıdır. Grafiǧe bir alım-satım olarak yansıyan fakat aslında satıcı ile alıcı arasında hür bir transfer işlemi olmayan 18. yüzyılın son çeyreǧindeki iki çiftlik ve bir deǧirmen satışı hariç tutulacak olursa 1742'den sonra yüzyılın sonuna kadar hiçbir kırsal gayrimenkul devir işleminin kayıtlara yansımadıǧı görülür.6 İlginç olan bir diǧer önemli husus, tevziat listelerinde yer alan Rusçuk'taki çiftlik sayılarının özellikle 17. yüzyılın son çeyreǧinde muazzam bir artış gösterdiǧi fakat 18. yüzyıl boyunca, en azından tevzi defterlerine giren, çiftlik sayılarının duraǧanlaştıǧıdır. Dolayısıyla, çiftlik piyasasında alınıp satılan çiftliklerin aslında mevcut çiftliklerin çok küçük bir kısmını temsil ettiǧi, bu nedenle de çiftlik piyasasının çok da hareketli bir pazar olmadıǧı anlaşılır.
Esasında bu durum, 18. yüzyılın ikinci yarısında bu gibi kırsal gayrimenkullerin satışlarının artık durduǧu anlamına gelmez. Sadece kadı sicillerindeki gündelik yerel hayata dair bilgiler gittikçe kaybolmaya yüz tutmuş, daha çok ferman ve buyruldu suretlerinin kaydedilmesi, vergilerin tevzi edilmesi ve kadıların önemli gelir kaynakları arasında yer alan muhallefat defterlerinin tanzim edilmesi gibi işlemlerle sınırlı kalmıştır. 18. yüzyıla gelindiǧinde toprak satışlarının kadı sicillerinden kaybolması başka araştırmacıların da dikkatini çekmiştir. Örneǧin, Bruce McGowan Manastır sicillerinde 18. yüzyıldaki toprak satışlarının 17. yüzyıldakine nazaran çok daha ender kadı sicillerine yansıdıǧını ifade eder.7 Söz konusu Rusçuk olduǧunda, 18. yüzyılın ikinci yarısında kayıtlara açıkça alım-satım muamelesi olarak kaydedilen iki çiftlik ve bir deǧirmen satışı Rusçuk ayanlarından Çelebizâde Seyyid Mehmed Efendi'nin mallarının müsadere edilmesinden sonra devletin bu gayrimenkulleri satışa çıkarması şeklinde gerçeklemiştir.8 Bunun dışında bu türden gayrimenkullerin alınıp satıldıǧı sadece bir anlaşmazlık durumunda kayıtlara yansıdıǧında görülebilir. Örneǧin, Seyyid İsmail Aǧa ibn Mehmed Aǧa'nın mirasından Basarba köyündeki baǧ, bahçe, ahır ve diǧer binaları müştemil çiftliǧi mirasçıları tarafından satışa çıkarıldıǧında söz konusu çiftliǧe 250 guruş veren bir kişi çıkmasına raǧmen Elhâc Mustafa Efendi, çiftliǧi 151 guruşa kendisi almıştır. Mirasçıların itirazları üzerine bu satışın iptali için mirasçıların konuyu kadı mahkemesine getirmesi üzerine bu olayın yaşandıǧı öǧrenilebilmiştir.9
Çiftliǧin Tanımı ve 'Müştemilatı'
Bu çalışmanın konusu, tanımı kanunnamelerle en azından teorik olarak iyice tanımlanmış raiyyet veya hassa çiftlikleri deǧildir. Fakat bunun dışındaki çiftlik tanımı ise çok daha karmaşıktır ve her bir tanımı kendi içerisinde bir miktar sübjektiflik barındırır. Osmanlı topraklarındaki tarımsal üretimin önceki yüzyıllara kıyasla daha fazla Batı nın talepleri etrafında şekillenmeye başladıǧı 19. yüzyıldaki çiftliklerden elde edilen çiftlik anlayışının çoǧu zaman önceki yüzyıllardaki çiftliklere uygulanması birtakım anakronik problemleri de beraberinde getirmiştir. Bunların en başında çiftliklerin geniş tarım arazilerinden oluşan, ihracat odaklı, nakit mahsul üretiminde uzmanlaşmış ve emek ile topraǧın yoǧun olarak sömürüldüǧü tarımsal işletmeler oldukları gibi genellemeler gelmektedir.10 Neyse ki Rusçuk kadı sicillerinde kaydedilen çiftlik tanımı, en azından incelenen bölge ve dönem için bu gibi sorunların bir kısmını çözmeye adaydır. 11 Eylül 1699 tarihli bir çiftlik satışında satışa konu olan çiftlik "... tahtânî iki bâb beyti ve hâriciyesinde bir odalı ve anbarı ve... bir samanlıǧı ve bir sâyebânı ve eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmire baǧı müştemil çiftlik tabir olunur mülk-i mevrÛs menzilimizi..." şeklinde tanımlanır.11 Bir başka kayıtta, Hatice bint-i Ahmed bin Ebu Bekir'infahrü'l-a'yân Süleyman Aǧa ibn Hasan Aǧa'yı dava ettiǧi vakada "...ma'lÛmu'l-hudÛd çiftlik tabîr olunur büyÛt-ı adîde ve anbârları ve havluyu müştemil bir kıt'a mülk menzil..." ifadeleri çiftlik tanımına dair bir başka önemli örnektir.12 Bu tanım ve tasvirlerden Rusçuk'taki çiftliklerden kastedilen ve alım-satım kayıtlarına yansıyan asıl malın baǧ ve bahçe gibi toprak ile ev, ahır, samanlık ve ambar gibi inşa edilmiş ve mülkiyetin kuvvetli anlamlarına karşılık gelen unsurlardan oluşmuş yapılar kompleksi olduǧu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla söz konusu dönem ve bölgedeki çiftlik sahibinin mülk olarak tasarrufunda bulunan ve mübadeleye konu olan gayrimenkuller Osmanlı hukuku içerisinde herhangi bir gayri meşruiyet taşımaz.
Osmanlı hukuk metinleri mülkiyet üzere tasarruf olunan çiftlik ile bunlara mültesik mîrî toprakların ayrımını kesin bir şekilde ortaya koyar. İmparatorluǧun diǧer yerlerinde de olduǧu gibi Rusçuk'ta da mîrî toprakların "kullanım hakkı" sâhib-i arzın izni dâhilinde devredilebilmektedir.13 Çiftlik ve deǧirmen satışlarında bunları oluşturan mülk arazilerin satışı ile bunlara mülhak mîrî arazilerin satışı aynı belge içerisinde ayrı ayrı belirtilmektedir. Örneǧin, Silahdâr Mehmed Aǧa ibn Süleyman, Ziştovi kazasına tabi Belne adındaki bir köyde yer alan çeşitli binalarla hayvanlardan ibaret çiftliǧini fahrü'l-akrân Ahmed Bey ibne'l-merhum Ali Paşa'ya 900 esedî gu- ruşa bey'-i katî ile satmıştır. Ayrıca bu çiftliǧe tabi olan "ma'lÛmu'l-hudÛd ve'l kıt'a tarlaları" ise sâhib-i arz izni ile 200 esedî guruşa "ferâǧ ve tefvîz" etmiştir.14 Öte yandan 17. yüzyılla beraber savaşların maliyetlerinden muzdarip Osmanlı malî bürokrasisinin iltizam ve daha sonra da malikâne uygulamalarının neticesinde deǧişen koşullarda mîrî toprak rejiminin temsilcisi sâhib-i arz kimdi? Sâhib-i arzın bu gerileyen konumu ile hem genel olarak çiftlik satışlarının hem de bunların satışı sırasında zikredilen sâhib-i arz iznini gerektiren mîrî toprakların kaybolmaya başlaması arasında ilginç bir paralellik mevcuttur. Daha önce bahsi geçtiǧi üzere kadı sicillerine toprak satışlarının bu yüzyıllarda gittikçe daha ender kaydedilmesinin sebebini McGowan kadıların yasal olmayan bu gibi mîrî toprakların satışlarını, sorumlu oldukları defterlere yansıtmayarak kayıtlarının meşruiyetini saǧladıkları şeklinde açıklar.15 Fakat bu tür toprakların satışlarının veya daha doǧru bir ifadeyle "kullanım haklarının devredilmesinin" meşruiyet sınırlarını aşmadıǧı gerçeǧi bir yana, bu açıklama merkezî otoritenin çok daha kuvvetli olduǧu dönemlerde neden kadıların böyle bir endişe taşımadıklarını açıklamakta kifayetsizdir. Öyle görünüyor ki bu satışların meşruiyetini saǧlayan sâhib-i arzın artık ortadan kalkması ve yerine bu meşruiyeti saǧlayacak bir alternatifinin de bulunmaması kadıların artık satışı gayri meşru hale gelen bu gibi işlemleri kaydetmekten imtina etmelerine sebep olmuştur. Yine de bu açıklama, neden alım-satımı ve hibe edilmesi serbest mülk baǧların devredildiǧi kayıtlar da kaybolmuştu ve çiftliklere ve deǧirmenlere mültesik mîrî arazilerin zikredilmeden de bunların alım-satımlarının kaydedilebileceǧi gibi bir seçenek olmasına raǧmen neden sicillere kaydedilmemişti sorularına cevap veremez.
Öncelikle Rusçuk baglaminda çiftligin, kirsaldaki bir ev ve bunun etrafinda kirsal ekonomik faaliyetler için insa edilmis yapilardan ibaret ve mülkiyetten de kastedilenin bu kompleks yapinin oldugunu tespit ettikten sonra alim-satim kayitlarinda zikredilen unsurlarin sikliklari üzerinden bir çiftligi olusturan olmazsa olmaz elementlerinin neler oldugu ortaya konabilir. Ne var ki bu kayitlarda alim-satima konu olan çiftlikleri olusturan menkul ve gayrimenkul cinsinden mallar zikredilirken bir muhallefat kaydinin hazirlanmasinda gösterilen titizligin her zaman gösterilmedigi anlasilmaktadir. dir. Söz gelimi bu itinasizlik hüccetlerde geçen "büyût-i adÎde", "sâ'Îr emlâk", "ma'lûmu'l-hudûd", "cemÎ' devvâb ve mevâsÎ" gibi nicelik baglaminda muglak lak ifadeler seklinde tezahür eder. Dolayisiyla bu muglak ifadeler arasina gizlenmis olan unsurlarin tespiti zor olmakla beraber yine bahsedilen diger bilgiler üzerinden tahmin yürütmek mümkündür.
Genel olarak bakıldıǧında, alım-satım mukavelelerinden anlaşıldıǧı kadarıyla, çiftliklerin evler, odalar, reaya odaları, ter oǧlanı evleri, ambarlar, samanlıklar, sayebanlar, baǧlar, bahçeler, çayırlar, tarlalar, hayvanlar ve tarım mahsulleri gibi çok çeşitli taşınır ve taşınmaz mallardan oluşan bileşik yapılardır. Fakat bunların her biri aynı sıklıkla çiftliklerde görülmez. Çiftliǧi oluşturan inşa edilmiş yapılar baǧlamında alım-satım kayıtlarında en çok rastlanılan element ambarlardır. 12 adet çiftlik alım-satım işleminden 8'inde çiftliklerin müştemilatı arasında yer alan ambarların bu kadar sık görülmesi,16 tarımsal ürün depolama kapasitesi olan çiftliklerin bir bakıma şehir ve orduların iaşesindeki kritik rollerine de işaret etmektedir. Üretim olduǧu kadar depolama birimi olarak da faaliyet gösteren çiftliklerin tedarik zincirindeki bu konumları, bunların varlıklılarını açıklayan pragmatik sebeplerin başında gelir. Burada belirtilmesi gereken ilginç bir nokta, bazı çiftlik satışı kayıtlarında tarımsal üretim yapılabilecek herhangi bir toprak parçası bulunmazken ambarların mevcudiyetidir.17 Bu durum ya mîrî arazinin sözleşmeye eklenmeyerek daha az şeffaflıǧın tercih edilmesiyle ya da mültezimlik gibi bir yolla üretim sürecine doǧrudan müdahil olmaksızın vergilerin aynî olarak toplanmasıyla açıklanabilir.
Ambarlar, çiftliklerdeki üretim faaliyetlerinin ziraî yüzünü gösteren yapılarındandır. Fakat Osmanlı tarım sektöründeki en kronik iki probleminden biri düşük verimlilik, diǧeri ise emek kıtlıǧıdır. Özellikle bu ikincisi çiftliklerdeki üretim faaliyetinin hayvancılıkla sınırlı kalmasına, daha ziyade hayvancılıǧın başat, tarımın tali boyutta kalmasına yol açmıştır. Elbette bu durum çiftliǧi oluşturan unsurları da şekillendirmiştir. Dolayısıyla bu faaliyetin en önemli göstergelerinden olan ahır, samanlık ve öküz damı, bu çiftlik alım-satım kayıtları arasında kimi zaman açık kimi zaman kapalı bir şekilde yer almıştır. 12 çiftlik transferinden 3'ünde ahır,18 ı'inde ise öküz damı ve samanlık bir arada19 ve ayrıca 1'inde yine samanlık tek başına20 açıkça kayıtlara yansımıştır. Bu haliyle 5 kayıtta hayvancılıǧa işaret eden yapılardan açıkça bahsedilmiştir. Satışa konu olan bir başka çiftlik satışında yer alan "devvâb ve mevâşî" ibaresine binaen "büyÛt-ı adîde ve sâ'îr emlâk" arasında bir ahırın bulunması kuvvetle muhtemeldir. Böylece toplam çiftlik satışlarının yarısında hayvancılık faaliyetleriyle ilişkilendirilebilecek binalar bulunur.
Buna karşın ahırlar ile hayvanların mevcudiyeti arasında kurulan ilişki kayıtlar detaylıca incelendiǧinde birtakım şüpheler uyanmaktadır. Örneǧin, ahırın bulunduǧu fakat hayvanların bulunmadıǧı veya bunun tam tersinin söz konusu olduǧu kayıtlara rastlamak mümkündür. Bu durum özellikle 18. yüzyıldaki çiftlik satışı kayıtlarında çok daha net bir şekilde görülebilir. 17. yüzyıla ait 8 çiftlik satışının 6'sında satışa konu olan çiftliǧe hayvanlar eşlik ederken 18. yüzyıldaki 4 çiftlik satışından hiçbirisinde - bunların 2'sinde ahırlardan bahsedilmesine raǧmen - hayvanlar zikredilmemiştir. Bu iki periyot arasındaki farklılık 18. yüzyılda çiftliklerin hayvancılıktan gittikçe uzaklaşıp daha çok tarımsal üretim üzerinde odaklandıkları anlamına gelmez. Daha makul bir açıklama 18. yüzyıla gelindiǧinde hem çiftlik satışlarının kaydedilme sıklıǧının hem de bunların satışı sırasında verilen bilgilerin detaylarının azalmış görünmesidir. Bu baǧlamda, toplam 16 baş binek, 35 büyükbaş ve 74 küçükbaş hayvanla beraber satılan bir çiftlik mübadelesinde, söz konusu çiftliǧin müştemilatı arasında herhangi bir hayvan barınaǧının bulunmaması ilginçtir.21
Çiftlik alim-satim kayitlarindan anlasildigi kadariyla ambar ve ahirlardan lardan sonra çiftligi olusturan en yaygin unsurlarindan digerini "reaya odalari," "reaya evleri," "ter oglani22 evi" ve "oda"lar seklinde ifadesini bulan emegin barindirildigi yapilar olusturmaktadir. Esasinda "oda" tabirinin digerlerinin aksine çok genel bir anlam barindirmasi ve baglar gibi ekonomik katma degeri görece çok daha düsük olan birimlerle beraber satilmasi dolayisiyla sadece "oda" olarak ifade edilen binalarin kategorik olarak ücretli emegin iskân edildigi yerler arasinda saymak problem arz edebilir.23 Fakat H. 1193 (M. 1779/1780) senesi Rusçuk ve Yergögü kazalarini gayrimüslimleri üzerine tevzi edilen cizye fermaninda "ahâli-yi vilâyetden ba'zi zÎ-kudret kimesnelerin bâg ve bâgçe ve çiftlik ve degirmân ve mândiralarinda çobân ve degirmânci ve ter oglâni nâmiyla ve sâ'Îr bahâne ile ehl-i zimmeti istishâb ve cizyelerini virdirmeyüb"24 ifadeleri üretim birimlerinin boyutlarindan bagimsiz olarak bu türden binalarin varligi ile ücretli emegin istihdami arasinda bir bag kurulmasina imkân tanimaktadir. Böylece 12 çiftlik satisindan 3'ünde "reaya evleri," "reaya odaları" ve "ter oǧlanı evi" olarak,25 ayrıca yine bu 12 kayıttan 3'ünde "oda"lar şeklinde26 - bunlardan birisinde ter oǧlanı evi ile aynı çiftlikte beraber mevcuttur27 - kayıtlarda çiftliǧi oluşturan unsurlar arasında yer almaktadır. Bu haliyle 5 adet kayıtta açıkça yer alan emeǧin iskân edilebildiǧi binalara, satışa konu olan çiftliǧin geniş müştemilatı ve yüksek fiyatı göz önünde bulundurulduǧunda "emlâk-ı sâ'îre" ve "büyÛt-ı adîde" arasında da bulunması kuvvetle muhtemeldir. Dolayısıyla, çiftliklerin müştemilatı arasında 5'i açıkça 1'i üstü kapalı olarak toplam çiftlik satışlarının yarısında çiftliklerde istihdam edilen emeǧin iskân edilmesini saǧlayacak yapılar mevcuttur.
Ambarlar, ahırlar ve odalar gibi çiftliklerin müştemilatı arasında sıklıkla bahsedilen yapılar dışında havlu, mahzen, sayvandı, sâyebân ve harman yeri gibileri ise daha ender olarak belgelere yansımıştır. Çiftliǧi oluşturan bu inşa edilmiş binalar haricindeki en önemli unsur, türü ve kullanım amacı fark etmeksizin, topraklardır. 12 çiftlik devir kaydının 10'unda tarla, baǧ, bahçe, bostan ve arazi adı altında toprak birimlerinin kimi zaman mülk olarak kimi zaman sâhib-i arz izni ile satışa konu olan çiftliǧin ekleri arasında yer aldıǧı açık bir şekilde görülebilir. Geriye kalanlardan birisinde "yirmi beş 'aded re'âyâ odalarından 'ibâret olân Handân Çiftliǧi"nin28 müştemilatı arasında tarlaların bulunma ihtimali çok yüksek olduǧundan toplam 11 kayıtta toprakların, çiftliǧi oluşturan en temel birimlerin başında geldiǧi anlaşılmaktadır. Çeşitli üretim birimlerinden oluşan bu toprak türlerinin arasında en yaygın görülenlerinden tarlalar, çiftlik devir kayıtlarının 5'inde yer alır.29 Ne var ki bunların çoǧunda ya tarlaların boyutları "ma'lÛmu'l-hudÛd" şeklinde geçiştirilmiş ya da kaç parça tarladan oluştuǧu belirtilmekle yetinilmiştir.30 Fakat geriye kalan iki örnekte yer alan tarla büyüklüklerine bakıldıǧında dikkati çeken en önemli husus, söz konusu dönem ve bölgede, en azından kayıtlara yansıdıǧı kadarıyla, satışa konu olan çiftliklerin müştemilatı arasındaki toprakların genel çiftlik konsepti ile kıyaslanamayacak kadar küçük parçalardan oluştuklarıdır. Çiftliǧe tabi tarlaların büyüklüklerinin zikredildiǧi kayıtlardan birinde 25 dönüm,31 diǧerinde ise 20 dönüm tarlanın satıldıǧı görülür.32 Rusçuk sicillerinde sıradan reayanın mahkemeye taşıdıǧı toprak zaptı anlaşmazlıklarına bakıldıǧında reayanın tasarrufunda 3,5 dönüm33 gibi ufak 10 dönüm34 gibi görece büyük tarlaların mevcudiyeti göz önünde bulundurulduǧunda bu çiftliklerdeki tarlaların boyutları bir hayli mütevazı boyutlarda kalır. Üstelik yeknesak bir gerçeklikten ziyade genel bir ideali temsil eden kanunnamelerdeki 60-150 dönüm arasında deǧişen büyüklüklerdeki bir çift tanımı ile kıyas edildiǧinde, alım-satıma konu olan bu çiftliklerin boyutları ve bunların tarımsal üretim kapasiteleri uluslararası ticaretin tarımsal ürün talebini karşılamakta yetersiz kalacaǧı aşikârdır.
Çiftlikleri oluşturan toprak birimleri arasında tarlalardan sonra en sık karşılaşılanı baǧlar ve daha sonra bahçeler, onu takiben de çayırlardır. Birbirinden baǧımsız olarak toplam 12 adet çiftlik satışından 5'inde baǧlar,35 3'ünde bahçeler36 ve 2'sinde ise çayırlar37 mübadeleye konu olan çiftliklerin müştemilatı arasında yer alır. Çiftliǧi oluşturan diǧer bileşenlerde olduǧu gibi bu tür gayrimenkullerin boyutları hakkında da satış kayıtlarında genellikle detay belirtilmez. Detay verilenlerde ise baǧ ve bahçelerin 2-2,5 dönüm boyutlarında, çayırın da 10 dönüm büyüklüǧünde olduǧu görülebilir. Çiftlik ve deǧirmen bileşenleri arasından sadece baǧların hususî olarak bunlardan ayrı olarak gayrimenkul piyasasında tedavülde oldukları Rusçuk sicillerinden takip edilebilir. Baǧların boyutları hakkında daha detaylı bilgiye ulaşılabilen bu kayıtlarda da baǧların ortalama 3-4 dönüm büyüklüǧünde oldukları ve genellikle üzüm baǧları olduǧu görülebilir. Zeytin ve dut bahçeciliǧinin daha önemli bir faaliyet alanı olduǧu Antakya'nın38 aksine Rusçuk'ta bahçe ve baǧların çiftliklerin üretim kapasitelerinde düşük bir öneme sahip oldukları ileri sürülebilir. Ek olarak, seyrekliǧine raǧmen daha çok hayvancılık ile ilişkilendirilebilecek çayırların bu faaliyetteki pay ve önemlerine dair fikir beyan edebilmek için çiftlik satışlarından yeterli bilgi çıkarmak Rusçuk için mümkün deǧildir.
Çiftliklerde Emeǧin Organizasyonu
Rusçuk'taki çiftliklerin üretim faaliyetlerinin, 19. yüzyıl Osmanlısı'nın Avrupa ticaretine açık belli başlı bölgelerinde olduǧu gibi ziraat üzerinde mi yoksa 16. yüzyıl Celali İsyanları'nın kasıp kavurduǧu Anadolu'daki gibi hayvancılık üzerinde mi yoǧunlaştıǧını kesin olarak tespit etmek zor görünür. İster Avrupa'nın temel gıda maddelerine olan talebin artışından isterse de büyük şehirlerin ve kalabalık orduların iaşelerinin saǧlanması gerekliliǧinden kaynaklansın çiftliklerin bazılarında, sıradan reayanın kendi topraǧını işlediǧi gibi, geleneksel kuru tarım metotları takip edilmiştir. Dolayısıyla, bu metotlarla elde edilen yükte aǧır, pahada hafif mahsulün, maliyetleri karşılayabilecek kadar yaygın olması ve aynı zamanda da bir şekilde sömürülebilecek kadar emeǧin yoǧun olduǧu yerlerde üretilmesi gerekmektedir.39
Tarımsal verimliliǧin arttırılması amacıyla emeǧin yeniden organize edilmesi, ürün rotasyonu, gübreleme, yatırım yapma ve - tarımda makineleşme öncesinde verimliliǧi arttırdıǧı şüpheli olmasına raǧmen - parçalı toprakların birleştirilmesi gibi tekniklerin uygulanmasına, imparatorluǧun diǧer yerlerindeki çiftlik sahipleri gibi Rusçuk'takilerin de ilgisiz kaldıkları tahmin edilebilir. Fakat bu savı sicillerdeki alım-satım kayıtlarından açık bir şekilde takip etmek pek mümkün deǧildir. Zira bu kayıtlar üretimin organizasyonuna ve verimliliǧin arttırılması için ne gibi metotların uygulandıǧına dair çok sınırlı düzeyde bilgi ihtiva eder. Bu gibi verilere, satışa sunulan çiftliǧi oluşturan müştemilata önceki sahibin yatırım yaptıǧı unsurlar üzerinden dolaylı olarak ulaşılabilmektedir. Bazı kaynaklarda çiftlik, dükkânlar, am- barlar, fırınlar ve deǧirmenler gibi çok çeşitli yapıların, kule ile tahkim edilmiş çiftlik sahibinin evinin etrafında şekillendiǧi gibi, bir nevi kendi kendine yeten korunaklı bir kompleks olarak tasvir edilir. Ne var ki, bu tasvirlerin aksine fakat Selanik'tekine benzer bir şekilde, Rusçuk'taki çiftlik sahiplerinin yatırım alanlarının, daha önce de bahsedildiǧi gibi, genellikle ambarlar, odalar ve ahırlarla sınırlı olduǧu anlaşılabilir.40 Bunlar arasında özellikle odalar, reaya odaları, reaya evleri, ter oǧlanı evleri çiftliklerde istihdam edilen emek hakkında fikir verebilecek mahiyettedirler.
Çiftliklerde üretim ırgatlık, ortakçılık, kölelik ve borç karşılıǧı emeǧin sömürüsü gibi çok çeşitli biçimlerde yürütülebilmiştir. Fakat bu çeşitlilik aynı zamanda aralarında birtakım farklılıkların bulunduǧuna da işaret eder. Bunlardan ilk ikisi çiftlik sahibi ile köylüler arasında bir uzlaşmanın sonucunda belli bir iş için belli bir süre karşılıǧında aynî ve/veya nakdî olarak bir tür ödemenin yapıldıǧı iş anlaşmalarıdır. Bunların aksine son ikisi ise çiftlik sahibinin daha önceden yaptıǧı yatırımlardan maksimum faydayı gözettiǧi ve bu doǧasıyla emeǧin daha ziyade zora dayandıǧı emek türleridir. Bunlar arasında en yaygın olanı toprak ile tohumun ve/veya ziraat aletleri ile çeki hayvanlarının çiftlik sahibi tarafından, emeǧin ise köylü tarafından saǧlandıǧı ve nihayetinde elde edilen ürünün öncesinde anlaşılan oran üzerinden paylaşıldıǧı ortakçılıktır.41
Köle emeǧinin çok daha sistematik bir şekilde kullanıldıǧı Batı'dakinin aksine Osmanlı topraklarındaki çiftliklerde bu emek türünün hayli sınırlı düzeyde istihdam edildiǧi görülebilir.42 Osmanlı çiftliklerindeki bu eǧilim Rusçuk çiftliklerinde de takip edilebilir. Fakat köle emeǧinin bu yöndeki kullanımı, çiftlik alım-satım sözleşmelerine deǧil muhallefat kayıtlarına yansımıştır. Kime ait olduǧu tam olarak bilinmeyen fakat Ali Aǧa adındaki birinin eşine ait eksik bir muhallefat kaydında yer alan "Şehir çiftliǧi ma' baǧ 40 dönüm ve baǧçe ve gulâm be-nâm Feridun ve hayvanât" toplam 600 guruş olarak deǧerlendirilmiştir.43 Bunun dışında köle emeǧinin kullanıldıǧı başka örneklere rastlanmayan Rusçuk'ta, bu vakada bile bu kadar büyük bir çifiliǧin sadece bir köle tarafından işlenmesi çok makul olmadıǧı için, toplam çiftlik üretimindeki köle emeǧinin ne kadar sınırlı olduǧu gayet iyi anlaşılabilir. Ayrıca, bu dönemlerde bir kölenin 10.000-15.000 akçe civarında kıymetlendirildiǧi,44 buna karşın bu fiyatlara yakın çiftliklerin alınıp satıldıǧı hesaba katılırsa neden çiftlik sahiplerinin üretimde köle emeǧini tercih etmedikleri sorusunun cevabı ortadadır.45
Konu baǧlamında daha çok vergilerin ödenmesi için ve genellikle de kitlesel olma özelliǧi taşıyan kırsalın borçlandırılmasının nihayetinde borca karşılık emeǧin tarımsal üretimde istihdamı gibi bir sonuç doǧurup doǧurmadıǧını somut bir şekilde örneklendirmek bir hayli zordur. 1779 yılına tarihlendirilmiş bir muhallefat kaydı incelendiǧinde vefat eden Kethüdayerizâde Süleyman Aǧa ibn İsmail'in hem mültezimliǧini aldıǧı hem de deǧirmen ve çiftliǧinin bulunduǧu köylerin ahalileri ile kurmuş olduǧu borç ilişkileri bu bakımdan ilginçtir.46 Süleyman Aǧa, bir çiftliǧinin bulunduǧu Gagalya isimli bir köy sakinlerinden muhtemelen mültezimlik dolayısıyla vergi üzerinden "bâ-temessük" 1.447 guruş ve darı akçesinden 96 guruş alacaǧı mevcuttur. Bu kitlesel borç ilişkisi haricinde Süleyman Aǧa aynı köyde sakin büyük bir kısmını gayrimüslimlerin oluşturduǧu (11) toplam 16 kişi ile ve 374 guruşa ulaşan bireysel borç ilişkileri de kurduǧu anlaşılmaktadır. Öte yandan Süleyman Aǧa'nın ödeyeceǧi meblaǧlar arasında sadece 1 ırgata 7 guruş ücret görünür. Her ne kadar Süleyman Aǧa'nın bu çiftliǧinin boyutuna dair bilgi yoksa da sadece 1 ırgatla ekip biçmiş veya hayvanları idare etmiş olması pek makul deǧildir. Dolayısıyla, Kethüdayerizâde'nin bu tarımsal gayrimenkullerindeki üretimi borçlandırılan köylünün emeǧi ile saǧlamış olması ihtimal dâhilindedir. Ne var ki böyle borç üzerinden kurulan ilişkilerin emeǧin istihdamına dönüşüp dönüşmediǧi en azından Rusçuk'taki kaynakların sunduǧu kadarıyla spekülasyondan öteye geçememektedir. Zira ne ortakçılık ne de bu gibi üretim biçimleri belgelere açık bir şeklide yansımıştır.
Çiftliklerdeki üretime katkıda bulunan emek biçimlerinden ırgatlık, ß mevsimlik veya ücretli işçiliǧi ise kaynaklarda çok daha açık bir şekilde bulmak mümkündür. Özellikle muhallefat kayıtları bu konuda aydınlatıcıdır. Daha önce zikredilen örneǧe ek olarak, biri mültezimliǧini de elinde bulundurduǧu Yovan köyünde, diǧeri ise yeni inşa ettiǧi Dolab adlı mevzide olmak üzere toplam ıkı adet çiftliǧi bulunan fahrü l-akran Şaban Aǧa bin Mustafa'nın muhallefatından sayısı belirsiz ırgatlara 66 esedî guruş ayrılmıştır.47 Çiftlik alım-satım kayıtlarında ise çiftliklerde kullanılan emeǧin niteliǧi hakkında sadece dolaylı yoldan, o da çiftliǧin müştemilatını oluşturan unsurlar üzerinden takip edilebilmektedir. Örneǧin, Kösic Hasan Beǧzâde Süleyman Beǧ'in Elhâc Şâhmerdânzâde İbrahim Aǧa'ya sattıǧı çiftliǧin içindeki ter oǧlanı evi bu bakımdan fikir vericidir.48 Bu kimselerin tam olarak ne iş yaptıkları yine muhallefat defterlerindeki detaylardan öǧrenilebilir. Toplam 3 dönüm büyüklüǧünde iki parça baǧ haricinde herhangi bir çiftlik veya deǧirmen tasarruf etmeyen Hacı Musa Mahallesinden Ahmed Çelebi ibn Ali bin Musa'nın muhallefat defterinde orakçılara 540 pare, demetçilere 220 pare harmancılara ise 240 pare ücret ayrıldıǧı tespit edilmiştir.49 Dolayısıyla bu örnekler ırgatların genellikle tahıl üretimi alanında istihdam edildiklerine işaret eder.
Benzer sekilde satisa konu olan çiftliklerin ekleri arasinda yer alan reaya odalari ve reaya evleri de çiftliklerdeki üretimin niteligi hakkinda yukarida da bahsedilenlerden daha farkli bir türüne kapi aralamaktadir. Agir vergiler altinda ezilen köylülerin sayisinin arttikça çiftlik sahiplerinin "koruma oyunlari"50 konusunda çok daha basat bir rol almaya basladiklari bilinir. Ayrica güncel çalismalar da, en azindan Rumeli'deki çiftlikler açisindan, emek kitliginin ginin toprak sahiplerinin çalisanlari üzerindeki baskisini sinirladigini ortaya koymaktadir.51 Özellikle daha önce de bahsi geçtigi üzere cizye fermanlarinda da zÎ-kudret kimselerin istishâb ettigi kimseler, kesin olmamakla beraber kuvvetle muhtemelen bu reaya odalari veya reaya evleri olarak ifade edilen yerlerde yasiyor ve çiftligin emek rezervinin en azindan bir kismini olusturuyorlardi. ruyorlardi. Tevzi defterlerindeki çiftliklere kayitli nefer sayisi ile alim-satim tim sirasinda detaylandirilan çiftlikte sakin reaya sayisi arasindaki dramatik fark çiftlik sahiplerinin koruma oyunlarindaki rollerini somutlastirmasi açisindan manidardir. Örnegin, firar eden sabik Rusçuk Ayani Çelebizâde Seyyid Mehmed Efendi'nin müsadere edilen Handan Çiftligi'nin "yirmi bes aded reâyâ odalarindan ibaret" oldugu yazar.52 Fakat 1192/1778 Rûz-i Hizir ile Rûz-i Kasim arasindaki dönemin masraflarinin çiftliklere tevzi edildigini gösteren listede ise bu çiftlikte 11 neferin mütemekkin oldugu anlasilmaktadir.53 dir.53 Tevzi defterindeki sayi, çiftligin daimÎ emek rezervi olarak kabul edilse bile söz konusu bu fark çiftligin ihtiyaç halinde istihdam kapasitesini arttirabildigine bildigine isaret etmesi açisindan dikkate degerdir.
Rusçuklu çiftlik sahipleri, dönemsel olarak emek ihtiyaçlarını karşılamak için coǧrafî açıdan çok önemli bir avantaja sahiplerdi. Tuna'nın öte yakasında uzanan geniş serbest Eflak topraklarında sakin reaya, her sene hasat zamanında Tuna'nın güneyine geçerek bölgede "orakçı" adıyla ücretli tarım işçiliǧi yapıyorlardı. Bu mevsimlik emek hareketliliǧiyle gelenlerin ücretleri ödendiǧi ve zî-kudret kimseler tarafından köy ve çiftliklerde alıkonulmadıkları sürece bu durum merkezî hükümet için herhangi bir gayri meşruiyet arz etmiyordu.54 Bu bakımdan Rusçuklu çiftlik sahiplerinin, çiftliklerini işlemek için ihtiyaç duyduǧu emek gücünü Ege'nin karşı tarafından getirmek zorunda olan Karaosmanoǧullan'nın katlandıǧı zahmete katlanmalarına gerek yoktu.55
Çiftliklerde Yürütülen Faaliyetler
Satışa konu olan çiftliklerin menkul ve gayrimenkul profillerine bakıldıǧında Rusçuk'taki çiftliklerin faaliyet alanları açısından en azından bu dönemde hayvancılıǧın - bariz bir fark olmamakla beraber - tarımdan biraz daha önemli olduǧu anlaşılabilir. Fakat 18. yüzyıla gelindiǧinde bu kayıtlarda hayvanlardan ayrıca bahsedilmez. Bu, kategorik olarak çiftliklerin daha çok tarımsal faaliyet alanına kaydıkları anlamına gelmez. Zira bu eǧilimi destekleyecek ziraî işaretleri görmek pek mümkün deǧildir. Kimi zaman tarım, hayvancılıkla beraber aynı önemde yürütülmüş kimi zaman da hayvancılıǧı destekleyen tali bir faaliyet alanı olarak kalmıştır. Esasen hayvancılıǧı tek başına besicilik faaliyeti olarak ele almamak gerekir. Öküz ve at gibi yük ve çeki hayvanları, lojistik hizmetlerinin ve tarımsal üretimin yürütülebilmesi için gerekli işgücünü saǧlar. Bu bakımdan çeşitli hayvan türleri arasında bazılarının diǧerlerine nazaran daha fazla olması bu konuda kısmen fikir verebilir. Şaban Aǧa bin Mustafa'nın yeni kurduǧu Dolab Çiftliǧi'nde 30 keyl buǧdayın yanında 8 baş karasıǧır öküzün bulunması, yine pek çok büyük ve küçükbaş hayvanın bulunduǧu bir diǧer çiftliǧinde 6 kısrak, 10 tay, 6 su sıǧırı öküzü, buzaǧılı 4 su sıǧırı ineǧi, 4 su sıǧırı malaǧı gibi daha çok yük ve çeki hayvanlarının bulunması Şaban Aǧa'nın daha çok bu alanda hayvancılık faaliyetlerini önemsediǧi intibaını verir.56 Fakat ambarındaki 80 kile buǧday ile 40 kile arpa, Şaban Aǧa'nın hiç de azımsanmayacak bir tarımsal faaliyet yürüttüǧünü de gösterir. Tarlalarla beraber satılan çoǧu çiftlikte tarlanın sürülmesini saǧlayan öküzler bulunmaktaysa da bunların olmadıǧı örnekler de mevcuttur. Kösic Beǧzâde Süleyman Beǧ'in Elhâc Şahmerdanzâde İbrahim Aǧa'ya sattıǧı çiftlik, toplam büyüklüǧü verilmemiş 5 parça tarladan oluşmaktaydı.57 Bunun gibi fazla sayıda hayvanın bulunmadıǧı çiftliklerde tarımsal faaliyetlerin daha önde geldiǧi varsayılırsa çiftliklerde bunun için elzem olan öküz ve kömüş gibi hayvanların bulunmaması akıllara bu tarımsal çiftlik sahiplerin bunları hayvancılıǧın daha yoǧun yapıldıǧı diǧer çiftliklerden kiralamış olabileceǧi ihtimalini getirmektedir.
Her ne kadar Rusçuk'taki çiftliklerde hayvancılıǧın daha önde gelen bir aktivite alanı olduǧu gibi bir izlenim edinilmişse de satışa konu olan bu çiftliklerde sayıları verilen hayvanların toplam rakamlarına bakıldıǧında çok ciddi boyutlarla karşılaşılmaz. Kayıtlardaki nicel figürler 17 baş öküz, 35 büyükbaş, 74 küçükbaş ve 22 baş binek hayvanı toplam 141 baş hayvanın bulunduǧunu gösterir. Bu rakamlara her ne kadar "devvâb ve mevâşî" olarak geçiştirilip sayıları belli olmayan kayıtlar dâhil edilmemişse de bu haliyle bile 12 çiftlik satışında yer alan bu toplam sayılar hayvancılıǧın ne kadar başat bir rol oynadıǧı hakkında fikir verir. Öte yandan yine total rakamlar üzerinden gidildiǧinde toplamda 45 dönüm arazi ve 5 kıta tarla ile 110 kile buǧday ve 40 kile arpa, esasen çiftliklerin tarımsal kapasiteleri hakkında gerçek rakamların çok küçük bir kısmını temsil edebilir. Fakat yine de bu verilerden en kötü ihtimalle çiftliklerin hem hayvancılık hem de tarım faaliyetlerindeki üretim kapasitelerinin çok düşük olduǧu, en iyi ihtimalle çiftliklerde karma üretimin yaygın olduǧu ve bu alım-satım kayıtları üzerinden çiftliklerin faaliyet alanları ile ilgili saǧlıklı bir bilgi edinmenin mümkün olmadıǧı yorumu çıkarılabilir.
Çiftlik Satışlarında Etkili Olan Faktörler
Tarımsal ürünlere karşı olan talebin arttıǧı bir dönemde çiftlik gibi kıymetli kırsal ekonomik işletmelerin sahipleri tarafından satılmasında ne gibi faktörlerin etkili olduǧunun öǧrenilmesi konunun kavranması açısından önemli olduǧu kadar kesin olarak tespiti imkân sınırları dâhilinde deǧildir. Bunların bir borcun ödenmesi için mi, iltizam veya malikâne gibi daha kârlı görülen bir alana yatırım yapmak için mi nakde dönüştürüldüǧü gibi soruların cevaplarına ne alım-satım ne de muhallefat kayıtlarından ulaşılabilir. 1683 Viyana Kuşatması ile 1699 Karlofça Antlaşması arasındaki dönemin aynı zamanda çiftlik satışlarının en yoǧun olduǧu döneme denk düşmesi ilginçtir. Fakat bu ikisi arasındaki korelasyonun bir nedensellik ilişkisi içerisinde ele alabilecek veriler mevcut deǧildir.
Belgelerde kimi zaman satış işleminin ne amaçla gerçekleştiǧini gösteren açık ifadeler yer alabilmektedir. Pek çok defa adı zikredilen Şaban Aǧa bin Mustafa'nın vefatından sonra mirasçıları arasından eşi Ayşe bint-i Mehmed Çavuş'un mehir borcuna karşılık diǧer mirasçıların hisselerini satın aldıǧı çiftlik, bu duruma örnek gösterilebilir.58 Yalnız bu vaka dışında borca karşılık herhangi bir çiftlik satışına rastlanmaz. Aslında kurumsal ve bireysel borçlar karşılıǧında genellikle evlerin, daha az sıklıkla dükkânların rehin gösterildiǧi durumlara rastlanırken mülk statüsündeki baǧ ve bahçe gibi toprak cinsinden veya çiftlik ve deǧirmen gibi inşa edilmiş kırsal gayrimenkullerin ipotek edildiǧine dair en ufak bir işaret yoktur.59 Vakıf mütevellisi, yetim mallarının vasisi gibi kendilerine ait olmayan malların sorumluluǧunu üzerlerine almış esasen "görevli" kimseler, ev ve dükkân gibi görece idaresi daha kolay gayrimenkullerin rehin gösterilmesini tercih etmiş olabilirler. Fakat bu eǧilim sadece bu gibi kimselerde deǧil bireysel borç veren hatta kendi çiftlikleri veya deǧirmenleri olan kimselerde de takip edebilmek mümkündür.60 Sonuç olarak, en azından belgelere yansıdıǧı kadarıyla Rusçuk'ta bir borca karşılık ne herhangi bir toprak birimi ne de bir çiftlik veya deǧirmen rehin gösterilmiş veya satılmıştır.
Kayseri ve Ankara sicillerini inceleyen Suraiya Faroqhi, toprak sahiplerinin topraklarını satmalarının ardındaki sebeplerin çoǧu zaman bilinmediǧini ifade eder, fakat birbirini tekrar eden iki örüntüyü tespit edebilmiştir. Ölenin mallarının ya çok kalabalık bir mirasçılar grubuna intikal ettiǧi ya da mirasçılara kalan malların satılmasını gerekli kılacak kadar ölenin büyük bir borcunun kaldıǧı durumlarda bu gibi gayrimenkullerin satıldıǧını yazar. Ayrıca satışa sunulan bu malların daha az sıklıkla mirasçılardan birine veya genellikle dışarıdan birine satıldıǧını da ekler.61 Faroqhi'nin bu tespitlerinden borç ile ilgili olanına çiftlikler baǧlamında Rusçuk'ta rastlanmaz. Keza mirasçı sayısının fazlalıǧından dolayı yapılan satışlar da en azından çiftlikler baǧlamında geçerli deǧildir. Rusçuk'ta satılan çiftliklerde etkili olan faktör bunlardan ziyade vefat edenin bu işletmelerin idaresini ele alacak bir (yetişkin) erkek çocuǧunun ya da hiç çocuǧunun bulunmamasıdır. Tespiti daha da somutlaştırması açısından Rusçuk'taki çiftlik satışlarından dördünde, söz konusu çiftliǧi miras bırakan üç kişinin hiçbirisinin geride erkek varisinin bulunmadıǧını belirtmek gerekir. Tespiti örnekler ile desteklemek gerekirse Şaban Aǧa bin Mustafa'nın çiftliǧini fahrü'l-akrân Elhâc Yakub Çelebi'ye satan mirasçıların eşi, ana-baba bir kız kardeşi ve yine ana-baba bir erkek kardeşinin oǧlu olduǧu gösterilebilir.62 Ali Aǧa ibn Mehmed bin Abdullah'ın Arslan Aǧa Çiftliǧi olarak bilenen çiftliǧini fahrüî-a'yân Mehmed Beǧ bin Mustafa Beǧ'e satanlar varislerinden ana-baba bir erkek kardeşi ve ana-baba bir kız kardeşleriydi.63 Benzer şekilde, Esma bint-i Mahmud'un daha önceki evliliǧinde sahip olduǧu çiftliǧi, ölümünden sonra son eşi Osman Beǧ bin Ali ve akrabalık ilişkisi belirsiz İsmihan ibnet-i Şaban'a intikal etmiş, onlar da bunu Şaban Aǧa adındaki birine satmışlardı.64 Bunların haricinde Yusuf Çelebi'nin vefatından sonra malları eşi ve küçük yaştaki biri erkek diǧeri kız iki çocuǧuna kalmışsa da yetimlerin vasisi olarak atanan ana-bir kardeşi Mustafa Beǧ'in, yaygın bir uygulama olarak yetim mallarını nakde çevirmek için sattıǧı çiftlik yukarıdaki örneklerden ayrılır.65
Esasen kırsal ürünlere olan raǧbetin arttıǧı bir dönemde çiftlik gibi kıymetli kırsal ekonomik işletmelerin aile içinde nesilden nesle aktarılması ve miras durumlarında parçalanması önlenerek tek bir elde toplanması beklenirdi. Hâlihazırda sınırlı sayıdaki örnekler arasında sadece bir örneǧin bu duruma uygun olarak satıldıǧı görülebilir. Pek çok defa örneklere konu olan Şaban Aǧa bin Mustafa'nın eşi Ayşe bint-i Mehmed Çavuş ¼ hissesinin bulunduǧu Dolab Çiftliǧinin diǧer hisselerini, mehirine karşılık olarak diǧer mirasçılardan satın aldıǧı örnek bu bahis altında deǧerlendirilebilir.
Çiftliklerin satilmasinda etkili olan faktörler listesine ikamet degisikligi ligi de eklenebilir. Örnegin, daha önceden Rusçuk'ta sakin iken daha sonrasinda Edirne'de mütemekkin olan Mütesellim Ali Aga ibn Hasan'in Elhâc Receb bin Elhâc Kurd Ali'ye 120 gurusa sattigi çiftlik bu baglam içerisinde degerlendirilebilir.66 Aslinda çiftlik sahiplerinin genellikle tasarruflari altindaki daki çiftlikleri dogrudan idare etmedikleri, daha çok kethüda veya kâhyalari araciligiyla çiftligin gündelik islerini dolayli yoldan idare ettikleri bilinir. Bu nedenle, kârli - eger öyleyse - bir isletme olarak çiftligin sahibinden uzak bir yerde bulunmasi, satilmasi için bir zorunluluk olmamalidir. Yine de bu durumun bireysel tasarruf tercihlerini ne kadar etkiledigi bilinmese de Ali Aga'nin yatirimlarini daha kolay kontrol edebilecegi yeni ikametine çekmek istemis olabilir.
Unvanlı-Eifcâbh, Mutasarrıflar-Müşteriler
Osmanlı toplumsal ve idarî yapısında zaman içerisinde işaret ettiǧi önem ve anlamları deǧişen unvanların güvenilmezliǧine ek olarak veri daǧılımının düzensizliǧi ve azlıǧı dolayısıyla çiftlik piyasasındaki aktörlerin profillerindeki deǧişimi derinlemesine analiz etmek imkânsız deǧilse bile hayli zor görünmektedir. Zira bu tür gayrimenkullerin hangi sosyal sınıfa veya gruba ait kişiler tarafından kimlere satıldıǧı takip edilmek istendiǧinde Osmanlı toplumsal yapısında sınıfın tanımı ve unvanların bununla ilişkisi gibi problemli olgularla karşılaşılır. Bu bakımdan unvanlarla sınıflar arasında kurulacak ilişkinin işlevsizliǧine dair araştırmacıların genel bir eǧilimi olmakla67 beraber unvanların modern öncesi toplumlarda kişilerin sosyo-ekonomik ve politik konumlarıyla ilgili ipuçları barındırdıkları göz ardı edilemez. Bu bakımdan Güçlü Tülüveli'nin ifadeleriyle "onursal unvanları, belgenin yazıldıǧı zamanda tarihin bir anında, sosyal baǧları içerisinde kişilerin hareketsiz portreleri ya da enstantane resim, tarihsel eskiz veya fotoǧrafları" olarak deǧerlendirilebilir.68 Ek olarak, unvanları kişilerin ait olduǧu sosyal sınıf veya statülerinin kat'î göstergeleri olarak deǧil, sosyal konumlarının belli bir tanınırlıǧını gösteren işaretler olarak görmek gerekir.69 Ayrıca, 17. ve 18. yüzyıllarda tarımın ticarileşmesi "şehirli" sermaye sahiplerini kırsal gayrimenkul almaya teşvik edip etmediǧini bu alım-satım kayıtlarından tespit etmek pek mümkün görünmez. İmparatorluǧun diǧer yerlerinde de görüldüǧü üzere bu alım-satım kayıtlarında alıcının deǧil satıcının ikametinin belirtilmesi gibi bir eǧilim söz konusudur.70
Çiftlik satışlarının en yoǧun olduǧu dönem olan 17. yüzyılın son çeyreǧine bakıldıǧında toplam 7 çiftlik devir işleminin gerçekleştiǧi görülür. Bu dönemde Rusçuk'taki çiftlik sayısının 36 olduǧu hatırlanacak olursa bu dikkate deǧer bir rakamdır. Bu da yüzyılın son çeyreǧinin Rusçuk çiftlik piyasasının en hareketli dönemi olduǧuna işaret eder. Bu çiftliklerden birisi aile içi devir işlemi olduǧu için hariç tutulacak olursa71 geriye kalan 6 devir kaydı incelendiǧinde Osmanlı sosyo-politik düzleminin önde gelen figürlerinden olan aǧaların çiftlik piyasasındaki başat rolleri dikkati çeker. Fakat toplam 6 çiftlik satışında bu aǧalar, 4 kez satıcıyken sadece 1 defa alıcı olarak yer almışlardır. Ayrıca bizatihi aǧa unvanlı mutasarrıfı tarafından satılan 2 çiftliǧin ikisinin de beǧlere satılması yine diǧer ilginç bir noktayı teşkil etmektedir. Alış-verişteki taraflar baǧlamında kişilerin unvanlarına bakıldıǧında 1'i çelebi 3 elhâc, 3 beǧ, ı'i elhâc 2 çelebi ve 5 aǧanın bu sözleşmelerde ya vefat etmiş çiftliǧin "itibarî" sahibi ya da muamelenin bizatihi kendisi olarak yer almaktadır.
Aǧaların 17. yüzyılın son çeyreǧinde çiftlik piyasasındaki azalan önemleri karşısında belirgin bir şekilde güçlenenler beǧlerden ziyade elhâclardır. 4 satıcı ve 1 alıcı aǧaya karşın 3 kez anılan elhâcların 3'ünün de alıcı konumunda bulunması en azından kayıtlara yansıdıǧı kadarıyla elhâcların çiftlik piyasasında aǧaların yerini almaya başladıkları intibaını uyandırır. Bu elhâcların askerî sınıfa ait başka herhangi bir unvan kullanmamalarına binaen reayadan kimseler oldukları düşünülebilir. Osmanlı sosyo-politik düzleminde bir kimsenin askerî-reaya sınıfına aidiyeti baǧlamında anlamlı bir veri olmayan elhâc, temel olarak bir kimsenin hac ibadetini yerine getirebilecek kadar zengin ve saygın bir kimse olduǧuna işaret eden bir unvan olarak deǧerlendirilebilir. Bu açıdan bu gelişme, parasallaşan ekonomik sistemde dezavantajlı konuma düşen Osmanlı idarî yapısındaki imtiyazlı askerî sınıfın ekonomik tekelinin, devletin daǧıtım mekanizmaları dışında sermaye biriktirebilen reayadan kimseler tarafından kırıldıǧı ve bunların yerlerini almaya başladıkları şeklinde yorumlanamaz. Daha makul ve makbul görünebilecek bir yorum birtakım zengin kimselerin ekonomik sermayelerini elhâc unvanı alarak sosyal sermayeye dönüştürdükleri ve yine bu ekonomik ve sosyal sermaye sahibi elhâcların birikimlerini 17. yüzyılın son çeyreǧinde çiftliklere yatırım yaparak deǧerlendirmeyi tercih etmiş olduklarıdır.
İncelenen dönemi 17. yüzyılın son çeyreǧinden çıkarıp genel olarak 1656-1779 yılları arasına bakıldıǧında ilk analiz düzleminden çıkarılan sonuçlardan çok da farklı bir tablo ortaya çıkmaz. Yorumlara girişmeden önce 12 adet çiftlik devir işleminden hangilerinin bu analizlere dâhil edilip hangilerinin edilmediǧinin belirtilmesi gerekir. Şaban Aǧa'nın eşi Ayşe Hatun'un diǧer mirasçıların hisselerini satın aldıǧı çiftlik satışı aile içi alım-satım işlemi olması nedeniyle dâhil edilmezken 18. yüzyılın son çeyreǧindeki firarî Rusçuk ayanı Çelebizâde'nin müsadere edilip Mustafa Aǧa ibn Mehmed Aǧa'ya satılan iki çiftliǧi iki farklı işlem olmasına raǧmen aktörlerin aynı kişiler olması nedeniyle tek bir işlem gibi deǧerlendirilmiştir.72 Geriye kalan örnekler üzerinden yapılan incelemelerde ilk dikkati çeken husus, 17. yüzyılın sonundaki kalabalık veri havuzunda ortaya çıkan aǧaların genellikle satıcı rolünde (4 satıcıya karşı 1 alıcı) yer almalarına binaen çiftlik piyasasındaki belirgin gerileyişlerinin bütün dönemlere bakıldıǧında o kadar belirgin (5 satıcıya karşı 4 alıcı) olmadıǧıdır. Elhâclara 17. yüzyılın son çeyreǧinden başka herhangi bir dönemde rastlanılmadıǧından onlarla ilgili daha önce yapılan yoruma eklenecek bir şey yoktur. Beǧlerin ise alıcı konumundaki rolleri ise cılız sayılabilecek şekilde (2 satıcıya karşı 3 alıcı) artmış görünür. Çok sık rastlanmayan unvanlardan bir diǧer olan çelebilerin de çiftlik piyasasındaki konumları 2 satıcıya karşı 1 alıcı olarak - bunun da çelebi unvanına elhâc unvanı eşlik eder - görece zayıfladıǧı anlaşılabilir. İlginç bir şekilde imparatorluǧun diǧer yerlerinde ilmiye sınıfı mensuplarının kırsal gayrimenkullere karşı ilgilerinin mevcudiyetinden bahsedilirken Rusçuk'ta en azından çiftlik piyasasında görünmezler.73 Genellikle ilmiye sınıfıyla ilişkilendirilen efendi unvanına ise 18. yüzyılın sonunda, o da satıcı konumunda deǧil, çiftlikleri müsadere edilmiş sabık mutasarrıf konumunda zikredilen, firarî Çelebizâde Seyyid Mehmed Efendi'nin vakasında bahsedilir. Fakat bu vakada satıcı ile alıcı arasında hür iradeye dayanan bir mübadele işlemi olmadıǧının vurgulanması gerekir. Zira bu işlemin kayıt altına alınmasının birincil sebebi müsadere edilen malın müzayede ile satılmış olmasıdır.
Çiftliklerin sosyo-ekonomik ve politik sermaye sahiplerinin ellerinde toplanma eǧilimi gösterip göstermediǧini unvanlar üzerinden analiz etmek, bu unvanların anlamlarının ve işaret ettikleri hiyerarşinin kaygan bir zemin olması nedeniyle bunun yerine elkâbların kullanılması daha başka bir perspektif kazandırabilir. Fermanlar haricinde basit alım-satım hüccetlerine taraf olan kişiler için elkâbların kullanılması, unvanları açısından önemsiz gibi görünen birinin aslında sahip olduǧu sosyo-ekonomik ve politik sermayeden kaynaklanan itibarım göstermesi açısından dikkate deǧerdir. Bu bakımdan 1656-1779 yılları arasındaki 12 çiftlik transfer işleminden analize tabi tutulan 10 tanesinden 6'sında alıcıların fahrü'l-akrân, fahrü'l-a'yân, kıdvetü'l-emâsil ve'l-a'yân veya mefâhirü'l-emâsil ve'l-akrân gibi elkâbların isimlerine eşlik ettikleri görülür. Dahası 1698'den 1779 yılına kadarki süreç içerisindeki çiftlik alım-satım kayıtlarının hepsinde alıcıların istinasız bu elkâbları kullandıkları anlaşılmaktadır. Daha önce de bahsi geçen 2 aǧanın çiftliklerini 2 beǧe sattıǧı vakalarda bu beǧlerin sosyo-politik olarak aǧalardan daha yüksek bir konumda bulundukları açık bir şekilde görülebilir. Örneǧin, Silahdâr Mehmed Aǧa ibn Süleyman'ın 1.100 guruşa sattıǧı çiftliǧi satın alan fahrü'l-akrân Ahmed Beǧ'in merhum Tuna Kaptanı Ali Paşa'nın oǧlu olması74 ve fahrü'l-akrân Ali Koç Aǧa'nın çiftliǧini satın alan kıdvetü'l-emâsil ve'la'yân İshak Beǧ'in de yine Ali Paşa'nın kardeşi olması75 alıcıların satıcılardan daha yüksek bir konumda bulundukları anlamına gelir. Bu son örnekte de görüldüǧü gibi elkâbların kimi zaman satıcılar tarafından da kullanıldıǧı görülür.
Alıcılar arasında elkâbların satıcılara kıyasla daha sık zikredilmesinin sebeplerinin başında bu satışların aslında "itibarî" sahipler olarak mirasçılar tarafından gerçekleştirilmiş olması gelmektedir. Örneǧin, Arslan Çelebi ve İbrahim Çelebi ibn Ahmet Çelebi'den deǧirmen hisselerini satın alan Şaban Aǧa ibn Mustafa'nın fahrü'l-akrân elkâbı bu kayıtta belirtilmesine raǧmen vefatından sonra çiftliklerinin satıldıǧı iki kayıtta da Şaban Aǧa'nın elkâblarından bahsedilmez. Toplam 4 vakada görülen varisler tarafından satılan çiftliklerin 2'si 1698'den sonra elkâbların alıcılar tarafından istisnasız kullanıldıǧı döneme denk düşer. Bu durum alıcılar arasındaki elkâbların daha az sıklıkla kullanılmasına sebep olan etmenlerden biridir. Bir diǧeri ise bu sözleşmelerin tarzı gereǧi satıcıların ikametlerinin genellikle zikredilmesine karşın alıcıların ikametlerinin çoǧu zaman belirtilmemesi gibi elkâbların yazımında da buna benzer bir eǧilim sergilenmiş olması ihtimaller dâhilindedir.
Sonuç
Kısmen bir Osmanlı sınır kasabası olan Rusçuk'ta 17. yüzyılın ortasından 18. yüzyıl sonuna kadar geçen uzun bir dönemde kadı sicillerine yansıyan bir düzine çiftlik transfer kaydından elde edilen sonuçlar ve getirilen yorumlar konusunda temkinli olunması gerektiǧi aşikârdır. Her ne kadar çalışmaya konu olan dönem çok geniş bir zaman aralıǧını kapsıyor olsa da veri daǧılımının daha çok 17. yüzyılın son çeyreǧinde yıǧılmış olması sürecin göründüǧü kadar geniş olmadıǧı anlamına gelir. Öncelikle çiftlik ile ilgili tanımların ve bunların hukukî statüsüne dair tartışmalar baǧlamında, Rusçuk'taki çiftlikten kastedilenin kırsal bir bölgede bir ev ve onun etrafında oluşan çoǧu zaman ambarlar, ahırlar ve odalar gibi inşa edilmiş yapılar ile baǧ ve bahçe gibi mülklerden oluşan kompleks bir işletme olduǧu anlaşılmaktadır. Bunun dışındaki mîrî araziler alım-satım muamelelerinde ya hiç zikredilmez ya da ayrıca sâhib-i arz izni ile tefvîz edilir. Bu çiftliklerdeki üretimin, kaynaklara açık bir şekilde yansıdıǧı üzere genellikle ırgatlar ve Eflak'tan gelen mevsimlik işçiler gibi ücretli emek ile yürütüldüǧü görülür. Bunun dışında, ortakçılık ve köylülerin bireysel veya kitlesel olarak borçlandırılarak emeklerinin sömürülmesi gibi yöntemlerin varlıǧı ise alım-satım belgelerinden edinilen bilgiler kadarıyla spekülasyondan öteye geçememektedir. Bazı çiftliklerde hayvancılıǧın bir nebze daha önde geldiǧi fakat genellikle tarım ve hayvancılıǧın beraber yürütüldüǧü karma bir faaliyet tarzı mevcut görünse de bu faaliyetlerin ikisinin de beklenilenin çok altındaki seviyelerde icra edildiǧi anlaşılır. Rusçuk'taki çiftlik satışlarının önemli bir kısmı, vefat edenlerin geride kalan mirasçıları arasında (yetişkin) erkek evlatların bulunmadıǧı durumlarda diǧer varisler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu mirasçıları tarafından satılan çiftlik sayılarının toplam satış içerisindeki paylarının büyüklüǧü, bu gibi kıymetli gayrimenkullerin nesiller boyunca aktarılmadıǧı gibi bir durum ortaya çıkarmış görünebilir. Fakat satış muamelelerinin kadı huzurunda kayıt altına alınması bir zorunluluk olmadıǧı ve bir işlemin meşruiyetinin şahitler tarafından da saǧlanabildiǧi beraber düşünüldüǧünde defterlere giren bu kayıtlar, tarafların keyfiyetini temsil ettiǧi kadar bireysel motivas- yonlarının da birer yansımasıdırlar. Bu bakımdan özellikle miras gibi kendi başına birçok problemi ihtiva edebilen durumlar haricinde tarafların ileride doǧabilecek riskleri minimize etmek amacıyla satış işlemlerini kayıt altına aldırmak istemeleriyle meydana gelen bu belgeler aslında gerçekleşen çiftlik transferlerinin sadece bir kısmını temsil eder.
Çiftlik alım-satımlarına taraf olanların profillerindeki deǧişim, çok güvenilir olmamakla beraber unvanlar üzerinden deǧerlendirildiǧinde, veri havuzunun daha geniş olduǧu 17. yüzyılın son çeyreǧinde aǧaların çiftlik piyasasındaki aǧırlıklarının belirgin bir şekilde azaldıǧı, buna karşın elhâcların daha güçlü, beǧlerin ise daha cılız bir şekilde görünürlüklerini arttırdıkları anlaşılabilir. Analiz düzlemi bu kısa dönemden çıkarılıp daha genele yayıldıǧında aǧaların bir önceki periyottaki azalan rollerinin uzun erimde o kadar da keskin olmadıǧı dışında anlamlı başka bir deǧişim yoktur. En nihayetinde profillerdeki deǧişim unvanlar üzerinden deǧil de - birtakım çekinceler barındırmakla beraber - elkâblar üzerinden analiz edildiǧinde, kırsal ekonomik işletmelerin sosyo-ekonomik ve politik sermaye sahiplerinin ellerinde toplanma eǧilimi gösterip göstermediǧi anlaşılabilir. Bu bakımdan çiftliklerin özellikle 17. yüzyılın sonundan itibaren 18. yüzyıl boyunca elkâbları açısından itibarlı kimseler tarafından satın alındıǧı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, imparatorluǧun diǧer yerlerinde çiftlik piyasasındaki aktörlerin profillerindeki deǧişimi takip eden çalışmaların çoǧalması ve bu bulguların karşılaştırılması ile klasik sonrası dönemde Osmanlı sosyo-ekonomik ve politik düzleminde yaşanan deǧişim ve dönüşümlerin bir boyutu hakkında daha saǧlıklı yorumlar yapmak mümkün hale gelebilecektir.
Makale Geliş Tarihi: 07.01.2022. Makale Kabul Tarihi: 23.05.2022.
Araştırma Makalesi / Künye: BAŞ, Ahmet İlker, "Rusçuk Çiftlikleri ve Çiftlik Piyasasında Eski Aktörler, Yeni Figürler", Gazi Akademik Bakış Dergisi (GABD), Sayı: 30, Cilt: 15, 2022, s. 177201.
Extended Abstract
There are few words in the Ottoman terminology as çiftlik, which refers two opposite meanings in its own right. On the one hand, çift/çiftlik means a piece of plot sufficient to maintain a peasant family. On the other hand, it corresponds to a vast bunch of lands as big as a couple of çifts cultivated not by its owner directly but by hired or contracted workers or peasant families. They also contain several buildings organized around a big house such as stores, barns and haylofts as well as small private production units such as gardens and vineyards. Thus reflected as rural economic complexes, the exchange of çiftliks in real estate market is important to comprehend at least one dimension of the Ottoman rural transformation in the 17th and 18th centuries.
Unlike many explanations of çiftlik derived from the 19th century, in Ruse and the period under examination, çiftlik does not refer to big lands specifically but to a mansion and a couple of buildings around it directly in çiftlik sale contracts. This building complex only is regarded as property and transfer of "usufruct" of state lands (mîrî arazi) subjects to the permission of timariot separately. Close examination of çiftlik elements shows that stores and barns are primary, and rooms and houses for peasants are secondary building blocks of the çiftlik complexes. Those buildings can be easily linked with areas of activity in çiftliks either agricultural production or husbandry or both. Additionally, some attachments explain how required labor in production is provided.
It is difficult to determine all the factors that affect the motivations of sellers to sell their çiftliks with any sources. However, sale transactions show an interesting pattern on the side of sellers. Almost half of the çiftliks are sold not by their direct owner but by inheritors of deceased owners. Since registration of transactions is not compulsory but up to the preferences of contracting parties, this pattern means a lot. When this information acquired from the sale contracts is interpreted with data obtained from inheritance records, one aspect of the motivations of the sellers can be presented. In the cases where the deceased has no son adult enough to take responsibility for the çiftlik, the inheritors tend to sell the inherited çiftlik, in most cases, to outsiders. Change in the owner's residence can be added to this motivation list.
In the çiftlik market, the interest of aǧas, one of the most prominent figures in the Ottoman society, shows a slightly diminishing tendency against the apparent rise of elhâcs, according to the sources. The rest of the titleholders do not represent a meaningful conclusion. On the other hand, if the elkâbs are used instead of honorific titles, it is clear that socio-economic and political capital owners showed a growing interest in çiftliks from the end of 17th century onwards. Although chronological data distribution is desperately irregular, those sale contracts have a remarkable potential to contribute to the Ottoman provincial transformation in the 17th and 18th centuries.
1 Ömer Barkan, "Edirne Askerî Kassamı'na Âit Tereke Defterleri (1545-1659)", Belgeler, Cilt III, Sayı 5-6, 1966
2 Rusçuk'a ait sicil defterlerine Kiril ve Metodi Ulusal Kütüphanesi'nin dijital kütüphanesinden ulasilmistir. Incelenen defterler söyledir: R-1 (1066-1067/ 1656-1657), R-3 (1097-1100/ 1685-1688), R-4 (1106-1108/ 1695-1696), R-2 (1109-1112/ 1698-1701), R-5 (1121-1124/ 1709-1710), R-51 (1127-1128/ 1715-1716), R-52 (1147-1148/ 1734-1735), R-6 (1149-1151/ 1736-1739), R-36 (1150-1151/ 1738), R-7 (1151-1153/ 1738-1740), R-38 (11541155/ 1742-1743), R-37 (1166-1167/ 1752-1754), R-8 (1191-1193/ 1777-1779), R-9 (1200/ 1786), R-39 (1204-1205/ 1789-1791).
3 R-5, R-52, R-37, R-9 ve R-39 numarali defterlerde herhangi bir tür kirsal ekonomik gayrimenkul devri bulunmaz.
4 R-5, R-52, R-6, R-37, R-9 ve R-39 numarali defterlerde çiftlik veya degirmen transferi yoktur.
5 R-5, R-52, R-7, R-37, R-8, R-9 ve R-39 numarali defterlerde ise bag hibe ve satis islemine rastlanmamistir.
6 R-1 numarali defterde esasinda 4 adet degirmen satisi bulunmustur fakat bunlardan ikisi bir deǧirmenin iki ortaǧının ölümünden sonra mirasçıları tarafından bir kişiye satışı şeklinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla satışa konu olan bir gayrimenkul olduǧu ve alanında yine tek bir kişi olması nedeniyle bu iki kayıt tek bir satış işlemi gibi grafiǧe yansıtılmıştır.
7 Bruce McGowan, Economic Life in Ottoman Europe: Taxation, Trade and the Struggle for Land, 1600-1800, Cambridge University Press, Cambridge; New York 1981, s. 143. Barkan bu gibi sâhib-i arz iznini gerektiren toprak satışlarının baǧ ve bahçe adı altında yapıldıǧını yazar. Barkan, a.g.m., s. 55.
8 R-8, Varak 100b, 23 Şevval 1193 (3 Kasım 1779); R-8, Varak 100b, 24 Şevval 1193 (4 Kasım 1779); R-8, Varak 100b/101a, 18 Şevval 1193 (29 Ekim 1779).
9 R-9, Varak 14b, Evâhir-i Receb 1200 (10-29 Mayıs 1786).
10 McGowan, a.g.e., s. 123.
11 R-2, Varak 35a, 16 Rebîülevvel 1111 (11 Eylül 1699).
12 R-38, Varak 31b, 13 Rebîülevvel 1155 (18 Mayıs 1742).
13 McGowan, a.g.e., s. 142; Özer Ergenç ve Hülya Taş, "XVII. ve XVIII. Yüzyıl Anadolusu'nda Toprak Tasarrufu ve Mülkiyeti Üzerine Deǧerlendirmeler", Şehir, Toplum ve Devlet: Osmanlı Tarih Yazıları, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2013, s. 240; Fatma Gül Karagöz, "18. Yüzyıl Şer'iye Sicil Örneklerinde Arazi Üzerinde Mülkiyet ve Tasarruf Haklarını Tanımlayan Terimler", Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları, Sayı 16, Güz 2013, s. 29, bu makale konu ile ilgili daha detaylı tartışmalar içerir; Yücel Özkaya, "Osmanlı İmparatorluǧunda XVIII. Yüzyılda Göç Sorunu", Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coǧrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 14, Sayı 15, 1982, s. 179; Barkan, a.g.m., s. 47; Anton Minkov, "Ottoman Tapu Title Deeds in the Eighteenth and Nineteenth Centuries: Origin, Typology and Diplomatics", Islamic Law and Society, Cilt 7, 2000, s. 74.
14 R-2, Varak 6a, 20 Muharrem 1110 (15 Temmuz 1698).
15 McGowan, a.g.e., 143-144.
16 R-1, Varak 1b, 4 Zilhicce 1066 (23 Eylül 1656); R-4, Varak 29a, 27 Safer 1108 (25 Eylül Sayı 30 1696); R-2, Varak 6a, 20 Muharrem 1110 (15 Temmuz 1698); R-2, Varak 6a, 25 Muhar- Yaz 2022 rem 1110 (3 Aǧustos 1698); R-2, Varak 32b, 25 Rebîülevvel 1111 (20 Eylül 1699); R-2, Varak 35a, 16 Rebîülevvel 1111 (11 Eylül 1699); R-7, Varak 30a, 10 Şevval 1152 (10 Ocak 1740); R-38, Varak 21a/b, 26 Şaban 1154 (6 Kasım 1741).
17 R-4, Varak 29a, 27 Safer 1108 (25 Eylül 1696). Mütesellim Ali Aǧa ibn Hasan'ın, Cami-i Cedid Mahallesinden Elhâc Receb bin Elhâc Kurd Ali'ye sattıǧı "...bir bâb tahtânî menzil ve anbârı ve altında mahzeni müştemil çiftlik." belgenin açıkladıǧı kadarıyla herhangi bir üretim birimi içermiyordu.
18 R-1, Varak 1b, 4 Zilhicce 1066 (23 Eylül 1656); R-7, Varak 30a, 10 Şevval 1152 (10 Ocak 1740); R-38, Varak 21a/b, 26 Şaban 1154 (6 Kasım 1741).
19 R-2, Varak 6a, 25 Muharrem 1110 (3 Aǧustos 1698).
20 R-2, Varak 35a, 16 Rebîülevvel 1111 (11 Eylül 1699).
21 R-2, Varak 35a, 16 Rebîülevvel 1111 (11 Eylül 1699).
22 Ter oǧlanı, bir kimsenin en aǧır işlerini yapması için tutulan genç delikanlıdır. Stefka Parveva, "On Some Features of the Portrait of Çiftlik Hired Workers in the 17th - mid-18th Century", Études Balkaniques, Cilt LI, Sayı 4, 2015, s. 28. (Bana bu makalesini gönderme nezaketini gösteren Stefka Parveva'ya teşekkürü borç bilirim.) Ayrıca bu ter-oǧlanları yıllık olarak tamamıyla toprak sahibinin hesabına çalışan kimselerdi ve bölgesine göre deǧişen ücretlerini anlaşılan bir miktar üzerinden gıda, giyecek ve nakit olarak almaktaydılar. Bkz. Şevket Pamuk, The Ottoman Empire and European Capitalism, 1820-1913: Trade, Investment and Production, Cambridge University Press, Cambridge 1987, s. 184.
23 R-1, Varak 4a, 27 Rebîülâhir 1067 (12 Şubat 1657) künyeli kayıttaki baǧ satışı, eklerinin muhtevası ve fiyatı açısından diǧerlerinden ayrılır. Satışa konu olan 3 dönümlük baǧ, içerisindeki oda, mahzen ve kiler ile beraber aynı dönemdeki bir çiftlik satışından bile yüksek bir meblaǧa, 12.000 akçeye satılmıştı.
24 R-8, Varak 48a, Selh-i Şevval 1192 (20 Kasım 1778).
25 R-1, Varak 1b, 4 Zilhicce 1066 (23 Eylül 1656) künyeli defterde "ter oǧlanı evi" şeklinde; R-7, Varak 30a, 10 Şevval 1152 (10 Ocak 1740) künyeli defterde "reaya evleri" şeklinde; R-8, Varak 100b, 23 Şevval 1193 (3 Kasım 1779) "reaya odaları" şeklinde geçmektedir.
26 Satışa konu olan çiftliklerden oda ihtiva edenleri şu şekildedir: R-1, Varak 1b, 4 Zilhicce 1066 (23 Eylül 1656); R-2, Varak 35a, 16 Rebîülevvel 1111 (11 Eylül 1699); R-38, Varak 21a/b, 26 Şaban 1154 (6 Kasım 1741).
27 R-1, Varak 1b, 4 Zilhicce 1066 (23 Eylül 1656).
28 R-8, Varak 100b, 23 Şevval 1193 (3 Kasım 1779).
29 R-1, Varak 1b, 4 Zilhicce 1066 (23 Eylül 1656); R-3, Varak 7b, 14 Rebîülevvel 1097 (21 Şubat 1686); R-2, Varak 6a, 20 Muharrem 1110 (15 Temmuz 1698); R-2, Varak 6a, 25 Muharrem 1110 (3 Aǧustos 1698); R-8, Varak 100b, 24 Şevval 1193 (4 Kasım 1779) "mîrî arazi üzerinde" 20 dönümlük Ali Paşa Çiftliǧi olarak geçer.
30 R-2, Varak 6a, 20 Muharrem 1110 (15 Temmuz 1698) künyeli kayıtta "...çiftlik-i mezbÛra tâbi ma'lÛmu'l-hudÛd ve'l- kıt'a tarlaları dahi sâhib-i arz izni ile." satılmıştır. R-2, Varak 6a, 25 Muharrem 1110 (3 Aǧustos 1698) künyeli kayıtta ise satışa konu olan çiftlik ve topraklar ".çiftlik-i mezbÛra tâbi tarlaları ve çayırları ve bostanları izn-i sâhib-i arz ile." satılırken nicel herhangi bir bilgi ihtiva etmez. R-1, Varak 1b, 4 Zilhicce 1066 (23 Eylül 1656) künyeli kayıta ise sadece ".beş kıt'a tarla." olarak yansımıştır.
31 Kara Mustafa Mahallesinde sakin iken vefat eden Yusuf Çelebi'nin mirasçılarının, Elhâc Ali'ye (belgenin başında müşterinin adı önce Elhâc Halil olarak geçer fakat daha sonra adının zikredildiǧi iki yerde de Ali olarak anılmıştır) 100 guruşa sattıkları kendilerine intikal eden harabe çiftlik toprak açısından 10 dönüm çayır ve 25 dönüm tarladan ibaretti. R-3, Varak 7b, 14 Rebîülevvel 1097 (21 Şubat 1686).
32 Firarî Rusçuk ayanı Çelebizâde Seyyid Mehmed Efendi'nin müsadere edilen mallarından olup Ali Paşa Çiftliǧi olarak bilinen ve Serdengeçti aǧalarından mefâhirü'l-emâsil ve'lakrân Mustafa Aǧa ibn Mehmed Aǧa'ya 360 guruşa müzayede ile satılan çiftlik mîrî arazi üzerinde 20 dönüm büyüklüǧündeydi. Tarla, çayır veya baǧ türünden mi olduǧu belli olmayan arazinin Tuna Baǧları olarak bilinen mevkide ve etrafındaki komşu gayrimenkullerin de "Ahmed Aǧa baǧı," "Yakup Aǧa baǧı" gibi baǧlardan ibaret olması bu arazinin de baǧ olduǧu intibaını uyandırmaktadır. R-8, Varak 100b, 24 Şevval 1193 (4 Kasım 1779).
33 İsleponi köyünden Mehmed bin Sadık'ın Rahova köyü sınırları içerisinde kalan 3,5 dönüm tarlasını 15 seneden fazladır zapt ettiǧi için dava ettiǧi Rahova köyünden Elhâc Ali vakasında hem, 15 yıldan fazla olan anlaşmazlıkların mahkemeye taşınamayacaǧı hem de Mehmed'in farklı bir köyde sakin olması nedeniyle bölge zabitinden söz konusu tarlanın tapusunu aldıǧı için dava Elhâc Ali lehine sonuçlanmıştır. R-1, Varak 7b, Gurre-i Receb 1067 (15 Nisan 1657).
34 20 sene önce Musa Hoca'nın tapusunu aldıǧı 10 dönüm büyüklüǧündeki tarlasını zapt eden Tenzile Hatun'u dava ettiǧi örnek ise tarla büyüklükleri hakkında fikir vermesi açısından yardımcı olabilir. R-1, Varak 10a, [Tarih yok]. Defter 1 Zilhicce 1066 (20 Eylül 1656) - 11-20 Şevval 1067 (23 Temmuz-1 Aǧustos 1657). Elbette bu tarlalar, söz konusu kişilerin tasarruf ettikleri yegâne tarlalar olmadıkları hayli mümkündür.
35 Baǧların bulunduǧu çiftlikler: R-3, Varak 5b, 22 Rebîülevvel 1097 (16 Şubat 1686); R-2, Varak 6a, 25 Muharrem 1110 (3 Aǧustos 1698), R-2, Varak 32b, 25 Rebîülevvel 1111 (20 Eylül 1699); R-2, Varak 35a, 16 Rebîülevvel 1111 (11 Eylül 1699); R-7, Varak 30a, 10 Şevval 1152 (10 Ocak 1740).
36 Bahçelerin bulunduǧu çiftlikler: R-3, Varak 5b, 22 Rebîülevvel 1097 (16 Şubat 1686) ve R-7, Varak 30a, 10 Şevval 1152 (10 Ocak 1740) künyeli kayıtlarda bahçeler baǧlar ile birlikte anılırken R-38, Varak 21a/b, 26 Şaban 1154 (6 Kasım 1741) künyeli kayıtta tek başına yer almıştır.
37 Çayırların bulunduǧu çiftlikler: R-3, Varak 7b, 14 Rebîülevvel 1097 (21 Şubat 1686) künyeli kayıtta çayır, tarla ile beraber satılırken R-2, Varak 6a, 25 Muharrem 1110 (3 Aǧustos 1698) künyeli kayıtta ise çayıra, tarla, baǧ ve bostan eşlik etmiştir.
38 Fatma Gül Karagöz, "1700-1750 Yılları Arasında Osmanlı Devleti'nde Arazi Hukuku Uygulamaları: Vidin ve Antakya Örneǧi", Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2018, s. 112, 121.
39 McGowan. a.g.e., s. 7.
40 Demetrios Papastamatiou, "The Structure, Content and Development of Large Estates in the Environs of Salonica During the Period 1697-1770", Balta, Evangelia, Georgios Salakidis, Theoharis Stavrides, der., Festschrift in Honor of Ioannis P. Theocharides, Studies on the Ottoman Empire and Turkey, vol. 2, The Isis Press, İstanbul 2014, s. 393, 397.
41 Parveva, a.g.m., s. 41. Ömer Lütfi Barkan, Türkiye'de Toprak Meselesi: Toplu Eserler 1, Gözlem Yayınları, İstanbul 1980, s. 792; Halil İnalcık, "Çiftliklerin Doǧuşu: Devlet, Toprak Sahipleri ve Kiracılar", Çaǧlar Keyder - Faruk Tabak, der., Osmanlı'da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1998, s. 21; McGowan, a.g.e., s. 72; Antonis Anastasopoulos, Stefanos Poulios ve Yannis Spyropoulos, "The Spread of Çiftliks (Large Estates) in the Eighteenth-Century Ottoman Balkans: The Case of the District of Veroia", History, Culture and Research, Cilt III, 2019, s. 93; Barkan, a.g.m., s. 57.
42 Çaǧlar Keyder, "Osmanlı İmparatorluǧu'nda Büyük Ölçekli Ticari Tarım Var mıydı?", Çaǧlar Keyder - Faruk Tabak, der., Osmanlı'da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1998, s. 8; Barkan, a.g.m., s. 57. Halil İnalcık da köle emeǧinin mevat arazi üzerinde kurulan çiftliklerde ortakçılık kadar verimli olmamasına raǧmen kölelerin istihdam edildiǧini yazar. İnalcık, a.g.m., s. 20-21.
43 R-5, Varak 17a/b, [Tarih yok]. Defter 1-10 Safer 1121 (12-21 Nisan 1709) - 15 Şevval 1124 (15 Kasım 1712) tarihleri arasını kapsamaktadır.
44 R-4, Varak 18b, (15 Nisan 1696) künyeli muhallefat defterindeki köleye 14.960 akçe; R-4, Varak 21a/b/22a, Evâ'il-i Şevval 1107 (4-14 Mayıs 1696) künyeli bir muhallefatta yer alan Yusuf adındaki bir köleye 14.080 akçe, Kitas adındaki bir başkasına ise 12.320 akçe deǧer biçilmiştir. Bir diǧerinde, R-4, Varak 9b, Evâsıt-ı Zilhicce 1106 (22 Temmuz-1 Aǧustos 1695), yine Yusuf adındaki bir başka köle 10.136 akçe olarak kıymetlendirilmiştir.
45 R-4, Varak 29a, 27 Safer 1108 (25 Eylül 1696) künyeli vakadan anlaşıldıǧına göre önceden Rusçuk'ta sakin iken sonrasında Edirne'de mütemekkin olan Mütesellim Ali Aǧa ibn Hasan'ın Receb bin Elhâc Kurd Ali'ye sattıǧı çiftliǧi 120 guruş/21.120 akçe kıymetindeydi. Guruş/akçe denkliǧi R-4, Varak 22a/b, Evâhir-i Şevval 1107 (23 Mayıs-1 Haziran 1696) künyeli muhallefat kaydında verilen bilgilerden elde edilmiştir.
46 R-8, Varak 102b/103a/b/104a, 7 Şevval 1193 (18 Ekim 1779).
47 R-2, Varak 35a, 8 Rebiülevvel 1111 (3 Eylül 1699).
48 R-1, Varak 1b, 4 Zilhicce 1066 (23 Eylül 1656).
49 R-36, Varak 27b, 4 Zilhicce 1150 (25 Mart 1738).
50 McGowan, a.g.e., s. 141.
51 Irfan Kokdas, "Money, Peasant Mobility, Çiftliks, and Local Politics in Salonika 17401820", Comparative Studies of South Asia, Africa and the Middle East, Cilt 34, 2014, s. 136.
52 R-8, Varak 100b, 23 Sevval 1193 (3 Kasim 1779).
53 R-8, Varak 43a, 3 Zilkade 1192 (23 Kasim 1778).
54 Yasemin Aygün, "12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri (1174-1184/1760-1770) (Özet-Deǧerlendirme-Metin)," Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 2014, s. 197-198.
55 Yuzo Nagata, Tarihte Âyânlar: Karaosmanoǧulları Üzerinde Bir İnceleme, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1997, s. 114.
56 R-2, Varak 32b, 25 Rebîülevvel 1111 (20 Eylül 1699); R-2, Varak 35a, 16 Rebîülevvel 1111 (11 Eylül 1699). Görünüşe göre Şaban Aǧa'nın mirasçılarının Elhâc Yakub Çelebi'ye sattıkları çiftlikte bu çeki hayvanlarının dışında buzaǧılı 9 karasıǧır ineǧi, 7 karasıǧır düǧesi, 4 karasıǧır tosunu, 1 karasıǧır boǧası, 45 koyun, 22 kuzu ve 7 keçi ile 34 adet kovan sahibi olarak esasında hayvancılık faaliyetine geniş bir yelpazede katılmıştır.
57 R-1, Varak 1b, 4 Zilhicce 1066 (23 Eylül 1656).
58 R-2, Varak 32b, 25 Rebıülevvel 1111 (20 Eylül 1699).
59 Mustafa Çelebi bin Müçtebâ Ahmed Efendi Vakfı'ndan 210 akçe murabahasıyla beraber toplam 1.610 akçe borç almış ve karşılıǧında sakin olduǧu evi rehin göstermiştir. Benzer şekilde Boyacı Elhâc Hüseyin, aynı vakıf malından 150 akçe murabahasıyla beraber toplam 1.150 akçe borç almış ve yine buna karşılık evini rehin vermiştir (R-1, Varak 38a, Gurre-i Rebıülevvel 1067 (18 Aralık 1656)). Elhâc Hüseyin bin Abdullah'ın yetim kalan oǧlu Hüseyin'in malından 50 guruş murabaha ile toplam 360 guruş borç alan Esseyyid Ahmed Beşe ibn Mehmed evi ile beraber debbaǧhanesini rehin göstermiştir (R-38, Varak 2a, Gurre-i Rebîülâhir 1155 (5 Haziran 1742)).
60 R-8, Varak 103b, 7 Şevval 1193 (18 Ekim 1779). Örneǧin Kethüdayerizâde Süleyman Aǧa ibn İsmail'in muhallefat defterinden 100 guruş borç verdiǧi Havva Hatun'un bu borcuna karşılık evinin rehin gösterildiǧi anlaşılmaktadır.
61 Suraiya Faroqhi, "Land Transfer, Land Disputes and Askerî Holdings in Ankara (15921600)", Mémorial Ömer LÛtfi Barkan, Librairie d'Amérique et d'Orient Adrien Maisonneuve, Paris 1980, s. 95.
62 R-2, Varak 35a, 16 Rebıülevvel 1111 (11 Eylül 1699).
63 Eşi "çiftlikten hisse-i ırsiyyesini müteveffâ-yı mezbÛrun tereke-i sâ'îresinden ahz" ettiǧi bu satışa taraf deǧildir. R-38, Varak 21a/b, 26 Şaban 1154 (6 Kasım 1741).
64 Satışa konu olan bu çiftlik bir süre önce davaya konu olmuş görünür. Muhtemelen önceki eşinin akrabalarından birinin açtıǧı davada Esma Hatun'un söz konusu çiftliǧi 30 yıl önce vefat eden eşinden miras aldıǧı anlaşılır. Satış işleminin gerçekleştiǧi kayıt ise budur R-3, Varak 5b, 22 Rebıülevvel 1097 (16 Şubat 1686.
65 R-3, Varak 7b, 14 Rebıülevvel 1097 (21 Şubat 1686).
66 R-4, Varak 29a, 27 Safer 1108 (25 Eylül 1696).
67 Güçlü Tülüveli, "Honorific Titles in Ottoman Parlance: A Reevaluation", International Journal of Turkish Studies, Cilt 11, 2005, s. 18. Barkan aǧa, bey, efendi ve çelebi unvanlarının kişilerin hangi sınıfa ait olduklarını tayin etmekte yetersiz olduklarını belirtir. Barkan, a.g.m., s. 15. Barkan'ın bu ifadelerine referansla Faroqhi de bu unvanların sınıf ve statülerin belirlenmesinde yararsız olduǧunu ifade eder. Osmanlı'da Kentler ve Kentliler: Kent Mekânında Ticaret, Zanaat ve Gıda Üretimi, 1550-1650, (çev. Neyyir Kalaycıoǧlu), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2000, s. 304.
68 Tülüveli, a.g.m., s. 26.
69 Abraham Marcus, The Middle East on the Eve of Modernity: Aleppo in the Eighteenth Century, Columbia University Press, New York 1989, s. 71.
70 Faroqhi, a.g.e., s. 314.
71 Söz konusu aile için alım-satım işlemi Şaban Aǧa bin Mustafa'nın eşi Ayşe bint-i Mehmed Çavuş'un diǧer hissedarlardan satın aldıǧı çiftlik satışıdır.
72 Firarî Çelebizâde Seyyid Mehmed Efendi'nin müsadere edilip müzayede ile Serdengeçti Aǧalarından Mustafa Aǧa ibn Mehmed Aǧa'ya satılan çiftliklerin geçtiǧi kayıtların künyeleri şunlardır: R-8, Varak 100b, 23 Şevval 1193 (3 Kasım 1779), R-8, Varak 100b, 24 Şevval 1193 (4 Kasım 1779).
73 Ergenç ve Taş, a.g.m., s. 241.
74 R-2, Varak 6a, 20 Muharrem 1110 (15 Temmuz 1698).
75 R-2, Varak 6a, 25 Muharrem 1110 (3 Aǧustos 1698). İshak Beǧ'in, Ali Paşa'nın kardeşi olduǧu, vasi olarak atandıǧı kayıttan anlaşılmaktadır: R-2, Varak 34b, 15 Muharrem 1111 (13 Temmuz 1699).
Kaynaklar
Arşiv Kaynakları
R-1 (1066-1067/ 1656-1657)
R-3 (1097-1100/ 1685-1688)
R-4 (1106-1108/ 1695-1696)
R-2 (1109-1112/ 1698-1701)
R-5 (1121-1124/ 1709-1710)
R-51 (1127-1128/ 1715-1716)
R-6 (1149-1151/ 1736-1739)
R-36 (1150-1151/ 1738)
R-7 (1151-1153/ 1738-1740)
R-38 (1154-1155/ 1742-1743)
R-8 (1191-1193/ 1777-1779)
R-9 (1200/ 1786)
Literatür
ANASTASOPOULOS, Antonis - Stefanos POULIOS - Yannis SPYROPOULOS, "The Spread of Çiftliks (Large Estates) in the Eighteenth-Century Ottoman Balkans: The Case of the District of Veroia", History, Culture and Research, Cilt III, 2019, s. 90-109.
AYGÜN, Yasemin, "12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri (1174-1184/1760-1770) (Özet-Deǧerlendirme-Metin)," Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 2014.
BARKAN, Ömer, "Edirne Askerî Kassamı'na Âit Tereke Defterleri (1545-1659)", Belgeler, Cilt III, Sayı 5-6, 1966.
BARKAN, Ömer Lütfi, Türkiye'de Toprak Meselesi: Toplu Eserler 1, Gözlem Yayınları, İstanbul 1980. ERGENÇ, Özer - Hülya TAŞ, "XVII. ve XVIII. Yüzyıl Anadolusu'nda Toprak Tasarrufu ve Mülkiyeti Üzerine Deǧerlendirmeler", Şehir, Toplum ve Devlet: Osmanlı Tarih Yazıları, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2013, s. 246-256.
FAROQHI, Suraiya, Osmanlı'da Kentler ve Kentliler: Kent Mekânında Ticaret, Zanaat ve Gıda Üretimi, 1550-1650, (çev. Neyyir Kalaycıoǧlu), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2000. FAROQHI, Suraiya, "Land Transfer, Land Disputes and Askerî Holdings in Ankara (15921600)", Mémorial Ömer LÛtfi Barkan, Librairie d'Amérique et d'Orient Adrien Maisonneuve, Paris 1980, s. 87-99.
İNALCIK, Halil, "Çiftliklerin Doǧuşu: Devlet, Toprak Sahipleri ve Kiracılar", Çaǧlar Keyder - Faruk Tabak, der., Osmanlı'da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1998, s. 17-35.
KARAGÖZ, Fatma Gül, "18. Yüzyıl Şer'iye Sicil Örneklerinde Arazi Üzerinde Mülkiyet ve Tasarruf Haklarını Tanımlayan Terimler", Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları, Sayı 16, Güz 2013, s. 21-62.
KARAGÖZ, Fatma Gül, "1700-1750 Yılları Arasında Osmanlı Devleti'nde Arazi Hukuku Uygulamaları: Vidin ve Antakya Örneǧi", Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2018.
KEYDER, Çaǧlar, "Osmanlı İmparatorluǧu'nda Büyük Ölçekli Ticari Tarım Var mıydı?", Çaǧlar Keyder - Faruk Tabak, der., Osmanlı'da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1998, s. 1-16.
KOKDAŞ, İrfan, "Money, Peasant Mobility, Çiftliks, and Local Politics in Salonika 1740-1820", Comparative Studies of South Asia, Africa and the Middle East, Cilt 34, 2014, s. 135-146.
MARCUS, Abraham, The Middle East on the Eve of Modernity: Aleppo in the Eighteenth Century, Columbia University Press, New York 1989.
MCGOWAN, Bruce, Economic Life in Ottoman Europe: Taxation, Trade and the Struggle for Land, 1600-1800, Cambridge University Press, Cambridge; New York 1981.
MINKOV, Anton, "Ottoman Tapu Title Deeds in the Eighteenth and Nineteenth Centuries: Origin, Typology and Diplomatics", Islamic Law and Society, Cilt 7, 2000, s. 65-101.
NAGATA, Yuzo, Tarihte Âyânlar: Karaosmanoǧulları Üzerinde Bir İnceleme, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1997.
ÖZKAYA, Yücel, "Osmanlı İmparatorluǧunda XVIII. Yüzyılda Göç Sorunu", Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coǧrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 14, Sayı 15, 1982, s. 171-210.
PAMUK, Şevket, The Ottoman Empire and European Capitalism, 1820-1913: Trade, Investment and Production, Cambridge University Press, Cambridge 1987.
PAPASTAMATIOU, Demetrios, "The Structure, Content and Development of Large Estates in the Environs of Salonica During the Period 1697-1770", Balta, Evangelia, Georgios Salakidis, Theoharis Stavrides, der., Festschrift in Honor of Ioannis P. Theocharides, Studies on the Ottoman Empire and Turkey, vol. 2, The Isis Press, İstanbul 2014, s. 375-402.
PARVEVA, Stefka, "On Some Features of the Portrait of Çiftlik Hired Workers in the 17th - mid18th Century", Études Balkaniques, Cilt LI, Sayı 4, 2015, s. 23-74.
TÜLÜVELİ, Güçlü, "Honorific Titles in Ottoman Parlance: A Reevaluation", International Journal of Turkish Studies, Cilt 11, 2005, s. 17-27.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
© 2022. This work is published under https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0/ (the “License”). Notwithstanding the ProQuest Terms and Conditions, you may use this content in accordance with the terms of the License.
Abstract
Osmanlı tarım tarihinin en önemli tartışma başlıklarından birisi çiftliklerdir. Çiftlikler daha çok merkezkaç kuvvetler baǧlamında toprak mülkiyeti ve köylülerin hukukî statüleri başlıkları altında ele alınırken bir meta olarak gayrimenkul piyasasındaki mübadeleleri araştırmacıların dikkatlerini yeterince çekmemiştir. Kadı sicillerindeki satış hüccetlerinden elde edilen veriler, araştırmacıların tarımın ticarileştiǧi bir dönemde çiftlikleri alan ve satanların profillerindeki deǧişimi takip edebilmelerine imkân tanır. Unvanlar ve elkâblar üzerinden hangi sosyo-ekonomik ve politik sermaye sahiplerinin çiftliklere karşı ilgilerinin arttıǧını öǧrenebilmek 17. ve 18. yüzyıllarda Osmanlı taşrasının geçirdiǧi dönüşümün en azından bir boyutunun kavranmasına yardımcı olur. Bu çalışmada muhallefat defterleriyle beraber çiftlik devir kayıtları kullanılarak bir yandan Rusçuk'taki çiftliklerin yapısının ve üretim faaliyetlerinin tanımlanması, diǧer yandan çiftlik satışlarında etkili olan motivasyonların tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Böylelikle çiftliklerin çoǧalması ile ayanların güçlenmesi arasında kurulan ilişkinin çiftlik piyasasına yansımaları takip edilebilir. Dolayısıyla, çiftlik alım-satım kayıtları çiftlik tartışmalarına önemli bir perspektif kazandırabilecek potansiyele sahip kaynaklardandır.