Content area
Full Text
Özellikle feminist bir bakışla kadın araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda hem kadın göçmenlerin deneyimlerinin özgünlüǧünden söz etmenin kaçınılmazlıǧı ve vazgeçilmezliǧi hem de bunun 'ötekileştirme ' tuzaǧına düşmeden yapılması konusunda azami dikkat gösterme çabası vurgulanmaktadır. Bu nedenle, bu yaklaşımla yapılan çalışmalarda özne, öznellik ve göçmen kadının özne olma hali gibi kavramlara dair tartışmalar son yıllarda giderek artan şekilde ön plana çıkmaktadır. Bizim bu makalede yapmak istediǧimiz genel olarak göç olgusu, özel olarak kadın göçmenler hakkındaki literatürde sıkça karşılaşmakta olduǧumuz bu kavramları anlamlandırmaya çalışmaktır. Bu doǧrultuda, 2015 sonrasında yapılan çalışmalara odaklanarak, eleştirel bir literatür analizi yapıyor ve analizimizin birinci boyutunda, göçmen (ve) kadın olmanın göç sürecinde tecrübe ve/veya mücadele edilmesi gereken süreçleri ve iktidar ilişkilerini nasıl farklılaştırdıǧını analiz edip durumun özgünlüǧünü görünür kılan çalışmaların bir haritasını çıkarıyoruz. Bu baǧlamda bu iktidar ilişkilerini ve süreçleri şu üç başlık altında topluyoruz: kapitalist, yasal kurumsal ve patriarkal. İkinci aşamada ise bu koşullar içerisindeki öznenin nasıl tepki verdiǧi, ne hissettiǧi, ne yarattıǧı yani kısaca kendini nasıl var ettiǧi üzerine bir kavrayış geliştirmemizi saǧlayan çalışmalara odaklanıyoruz. Bu iki boyutlu analizle hem göçmen kadınlar hakkındaki literatürün şimdiye kadarki gelişimini haritalandırmış hem de an itibariyle literatürün neye ihtiyaç duyduǧunu tespit etmiş olmayı umuyoruz. Sonuçta, literatürdeki bu ihtiyacın kadın göçmenlerin içinde bulundukları koşulları oluşturan iktidar ilişkilerini nasıl tecrübe ettikleri ve/veya onlarla nasıl mücadele ettikleri, nasıl başa çıktıklarına dair sözlerinin ve öz-deǧerlendirmelerinin daha fazla duyulması/görülmesi olduǧunu iddia ediyoruz.
Anahtar Kelimeler: Kadın göçmenler, özne, öznellik, cinsiyetlendirilmiş göç süreçleri, göçün kadınlaşması
Studies carried out by women researchers, especially with a feminist perspective, emphasize both the inevitability and indispensability of talking about the authenticity of the migratory experiences of women. Moreover, the effort is to show maximum attention to do this authenticity without falling into the trap of 'othering'. For this reason, in these studies the discussions on concepts such as agency/subject, subjectivity and the state of being an agent in the case of migrant women have increasingly come to the fore in recent years. What we want to do in this article is to try to make sense of these concepts that we frequently encounter in the literature (of the post 2015 period) about the phenomenon of migration in general and women immigrants in particular. In this regard, we conduct a critical literature analysis and, in the first...