Content area
Full Text
Özet
Bu çalisma, ABD'nin ve Avrupa Birligi (AB)'nin Filistin sorununa yaklasimlari ile Türkiye'nin Filistin politikasi arasindaki iliskiyi incelemektedir. ABD, Israil'i Orta Dogu'da stratejik degere sahip bir müttefik olarak görmektedir. Amerikan kamuoyunun Israil'e sempatisi ve Yahudi lobisinin ABD dis politikasini yönlendirmesinin de etkisiyle, Washington için, Tel- Aviv'in güvenliginin saglanmasi bölgedeki öncelikli dis politika hedeflerinden biridir. Bölgeyle köklü tarihi, kültürel ve ekonomik iliskilere sahip olan AB ise, Filistin sorununda Arap tarafinin söylemlerine daha fazla yer veren bir politika izlemektedir. Ancak, AB'nin sorunun çözümüne iliskin katkisi "sivil güç" seviyesinde kalmaktadir. ABD'nin ve AB'nin Filistin meselesiyle ilgili farkli yaklasimlar sergilemeleri, Türkiye için bir ikilem dogurmaktadir. Türkiye'nin Filistin politikasinin ilkeleri genelde AB çizgisindedir. Bu makaledeki örnek olay çalismalarinda da görüldügü üzere, Türkiye, dis politikasinda güvenlik kaygilarinin geri planda ve ekonomik hedeflerinin önde oldugu dönemlerde AB çizgisine paralel bir politika izlemektedir. Güvenlik endiselerinin yükseldigi zamanlarda ise Ankara, Washington'la iliskilerine önem veren ve Tel-Aviv'e karsi göreli olarak daha yakin ve ilimli bir tutum takinmaktadir.
Anahtar Kelimeler: ABD, AB, Filistin Politikasi, Güvenlik, Lübnan'in Isgali, Türkiye, Türkiye-Israil Isbirligi.
Keywords: EU, Lebanon War, Palestinian Policy, Security, The U.S., Turkey, Turkish-Israeli Cooperation
GIRIS
Geleneksel Türk dis politikasinin iki temel ilkesi statükoculuk ve Baticilik'tir.1 Statükoculuk, mevcut sinirlari ve dengeleri sürdürmeyi öngörürken; Baticilik, Türkiye'nin kurucu esaslarindan biri olarak, Bati medeniyetinin bir parçasi olmayi hedefler. Osmanli Devleti'nin son dönemlerinden Cumhuriyet'e uzanan süreçte modernlesme genelde Batililasma olarak yorumlanmistir. Bu anlayis, Soguk Savas sartlarinin güvenlik baglaminda Bati'yla birlikte olmayi zorunlu kilmasiyla örtüsmüs ve söz konusu durum, Türkiye'nin siyasi-askeri-ekonomik açidan Bati dünyasinin kurumlariyla da birlikte olma sürecini hizlandirmistir. Güvenlik kaygilarinin dis politika tercihlerini yönlendirdigi bu dönem boyunca Türkiye için Bati ile iliskilerde belirleyici ülke, Bati kampinin basat gücü ABD olmustur. Türkiye'nin 1959'daki ortaklik basvurusuyla baslayan AB ile entegrasyon süreci ise, Türkiye'nin Bati medeniyetiyle özellikle demokratik ve ekonomik anlamda bütünlesme çabasini temsil etmektedir.Türk dis politikasinda hem ABD'nin hem de AB'nin -degisen ölçeklerde, ancak çok önemli- etkileri vardir.
Türkiye,Batili kimliginin yanisira, ayni zamanda bir Orta Dogu ülkesidir. Türkiye'nin kurulusu, dört yüzyil gibi uzun bir süre bölgenin büyük bölümünde hâkimiyet sürmüs olan Osmanli Devleti'nin mirasi üzerinde gerçeklesmistir. Bu durum, Türkiye'yi Orta Dogu meseleleri ile de ilgilenme geregiyle yüz yüze birakmaktadir. Altmis yili asan Orta Dogu çatismasinin temelinde ise Filistin sorunu bulunmaktadir. Türkiye, bu süreç içerisinde degisen ölçeklerde de olsa Filistin meselesi ile hep ilgilenegelmistir.